@sevda.h
|
Keyifli okumalar....
Ve seni benim hayatıma uğratan kaderinde vardır bir bildiği...
Yüreği ağzında atarak binmişti Ceylan arabaya. Bakışları şu an tam bir ürkek Ceylanlar gibiydi. Yengesi ile alışveriş yapmış tam eve dönecekleri esnada yengesi bebeğe takmak için kuyumcudan nazar boncuklu tam altın almasını istemişti. Her ne kadar beraber gidip alalım desede, Mihra hanım ben çok yoruldum seni arabada beklerim demiş ve kendisini tek başına kuyumyuca göndermişti. Altını almış tam kapıdan çıktığında bir bedene! Pardon taş gibi bir kayaya çarpmış bileğini acıtmıştı. Bileğinin ağrısı şimdi hiçte önemli değil ki. Şu an tek düşündüğü burdan bir an önce gitmekti. Ve öyle de yaptı. İçine kaçmış sesiyle bir özür diledi ve koşarak uzaklaştı ordan. Çarşı ortasında bir adamla böyle dip dibe yengesi görse bacaklarını kırar bir daha dış kapıdan adım atamazdı. Hatta ve hatta namusuna laf geldi der, en kötüsünü yapar ilk gelen görücüye verir evlendirirdi kendisini. Araba taşlı yollarda ilerlerken kalbi hala çok hızlı atıyordu Ceylan'ın. Ya yengesi gördüyse o adam ile ne yapardı nasıl anlatırdı derdini? Yok canım görseydi şimdiye kıyamet kopmuştu değilmi? Mihra hanıma döndü bakışları ön koltukta çok sakin bir şekilde oturuyordu yengesi. Derin bir oh çekti. Yok... Bundan sonra attığı adımına bile dikkat edecek böyle adrenalin dolu bir gün daha yaşamayacaktı.
Yemekleri bugün sen yap Ceylan. İki çeşit tatlı isterim. Şerbetli. Soğuk cacıkda yap Mirza çok sever.
Yengesinin sesiyle daldığı düşüncelerden çıktı genç kız. Kafasını salladı hemen.
Yaparım yenge başka bir isteğin var mı? Diye sormayı da ihmal etmedi.
Yok. Başka bir isteğim yok. Ama akşam yatmadan yanıma uğra konuşacaklarım var seninle.
......
İİşimiz bitti ağabey. Gidelim artık.
Kardeşinin seslenmesiyle kendine geldi Afran. Kaç zaman geçmişti giden kızın arkasından bakıyordu hala. Cevap vermeden hızlı hızlı yürümeye başladı. Arabaya geldiklerinde anahtarı Fırat'a vermiş kendisi ön koltukta oturmayı tercih etmişti. Abisine baktı Fırat. Kendisi altınlar ile uğraşırken abisi dışarı çıkmıştı ve şu an hiçte iyi görünmüyordu.
İyimisin ağabey? Düşünceli gibisin.
İyiyim Fırat bir şeyim yok.
Üstelemdi Fırat. Ağabeyi böyleydi her sorunu tek başına çözmek ister, kimsenin huzurunu kaçırmak istemezdi. Nihayet eve geldiklerinde Gülnaz hanım yüzünde gülücükler açarak karşıladı oğullarını. Hep evlatlarına çok düşkün olan bir anneyi. Merhametli çok saygılı bir hanım ağaydı Gülnaz hanım. Elinden geldiğince her kese yardım eder analık ederdi.
Hoş geldiniz aslanlarım hoşgeldiniz diyerek sarıldı ikisinede.
Afran hemen karşılık verirken şaklabanlık yapan her zamanki gibi yine Fırat'ı
Hoş bulduk anam hoşbuldukda ne bu özlem kız? Görende bizi askerden geldik sanacak.
Sus eşek. Özledim sizi daha ne olsun. Çalışıyoruz diye eve uğramaz oldunuz. Ne zaman bitecek bu iş?
Az kaldı daye biraz daha sabr edelim sonunda hepimiz rahata ericez.
Allah işinizi rast getirsin oğlum. Her şey gönlünüzce olsun
Amin dediler hep bir ağızdan.
Açmısınız? Bak kızlar sarma sardılar. Hemen koysunlar birer tabak
Yok ana biz yedik. Biraz dinlenelim diye geldik. Akşama doğru belki yine gideriz şirkete.
İç çekti Gülnaz hanım oğullarına. Ana yüreği işte her gün her saat yanında istiyor evlatlarını. Oğlları babalarının yokluklarını aratmıyorlar çok çalışıp çabalıyorlardı. Hele Afran. Bir baba gibi koruyub kolluyordu kardeşlerini. Ailesine baş oluyor gerekirse anasına yoldaş oluyordu. Şükür etti Rabbine böyle güzel evlatlar verdiğine. Dua etti içinden oğlunun yanına yakışır kalbi güzel tatlı dilli bir gelini olsun istedi. Hep beraber geçtiler avlunun ortasındaki çardağa. Birer kahve söylediler analı oğullu keyif kahvesi yapacaklardı. Afran doğru konuşmaya başladı Gülnaz hanım.
Bu ayın 15' de Zazalar'ın düğünü varmış. Afran ağam gelsin düğünde baş olsun dediler.
Gideriz ana.
Gidelim tabi oğlum. Kız bakacam ben sana o düğünde.
Ne kızı ana daha zamanı var
Zamanı ne zaman oğlum. Senin yaşındakiler 3 tane bebesi oldu. Sen hala gezersin sap gibi
Annesinin kendisine sap dediğine kaşlarını çattı Afran. Diğer yanda Fırat'da kahkahasını tutamadı tabii. Kardeşine ölümcül bakış attıktan sonra konuştu Afran
Ayıp oluyor daye. Yakışıyor senin o güzel ağzına sap map
Başka ne diyeyim oğlum. Her kes evlendi yuva kurdu sende tık yok. Kaç kız gösterdik beğenmedim dedin geçtin. Valla ben anlamam. Haber saldım her kese bu düğünde sana eş kendime gelin bulacam.
Sesini çıkarmadı Afran. Bugün gördüğü kız geldi aklına. Derin bir iç çekti. Kimdi o dilber? Kimin kızı? Bir diğer seçenekte kimin karısı? Ya evliyse? Bu düşünce ile kalbinde bir sızı oluştu. Nefes alamadı bir an. Kızın güzelliğine kapılıp parmağına bakmayı akıl edememişti ki.
Ben biraz uzanacam. Size afiyet olsun. İki saat sonra hazır ol Fırat şirkete geçecez.
Kardeşinin ve annesinin itirazlarını dinlemeden ayaklandı hemen. Odasına çıkıp duşunu aldı. Yeni bir takım çıkardı kendine. Üzerini giyinirken yine o güzellik geldi aklına. O kıvırcık saçları. Yay gibi kaşları. Hele o kahve gözleri kalem ile çizilmiş gibiydi sanki. Burnuna taktığı hızması. Ressamın çizdiği resmine son dokunuşu gibi tamamlamıştı kızı. Dayesi her güzelin bir kusuru vardır derdi ama Allah kahr etsinki yoktu. Allahına kitabına kızın tek kusuru çok güzel olmasıydı. Kısacık bir zamanda kızı nasıl bu kadar incelediğini fark etti bir an. Allahım dedi sen sonumuzu hayr eyle. Aklıma fikrime mukayyet ol Ya Rabbım.
........
Cihanlı konağında keyifler yerindeydi. Bir tarafda davul zurna sesleri diğer tarafta evin çalışanları ve yakın akrabaların çektiği halaylar ve zılgıt sesleri eşliğinde gelmişti konağa Naze bebek. Babası Mirza ağa kızı kucağında girmişti konağa. Hozan ağa ilk torun sevincinde kurbanlar kestirmiş muhtaç aileler para dağıtmıştı. Her kes mutluydu. Mihra hanım bile şaşırılır derecede keyifliydi. Her kes bir an garipsemiş ama bu taş kalbin eridiğinide yeni doğan Naze bebeğe yormuşlardı. Mihra hanımda ise durumlar tamamı ile farklıydı. Şuan düşündüğü ne torunu nede oğlunun mutluluğuydu. Yıllar önce kurduğu ama bir türlü uygulamak nasip olmadığı planı nihayet bu gün olmuştu. Kendisi bir şey yapmasına gerek kalmadan işler ilerlemişti. Çarşıda yanına aldığı Ceylan ile gezerken kuyumcuya giren Barzan kardeşleri görmüştü. Kan davalıları olan Barzanlar. Ve o ana acele ile bir karar verib Ceylanı kuyumcuya göndermişti. Maksadı Afran yada Fırat hiç fark etmez kızı görsün ve karşı konulmaz güzelliğine tutulsun diye. Ve istediği olmuş Afran Ağa Ceylanı görmüştü. İşte şimdi planı devreye sokacak. Hem kan davasını bitirecek hemde bu beklemeden kurtulacaktı. Eğlence bitmiş her kes odasına dağılmış Ceylan yengesi ile konuşmak için onu büyük salonda bekliyordu. Sonunda Mihra hanım geldi ve ilk işi kızın yüzüne tokat atmak oldu. Ceylan ne olduğunu anlamadı bir an. Yengesi niye vurmuştu şimdi. Tamam ilk değildi ama her zaman bir sebebi olurdu. Yine ne yapmıştıda kızdırmıştı acaba? Elini yüzüne koyub baktı yengesine.
Bugün çarşıda yediğin haltı görmedim sanırsın sen?
Yenge diye kekeledi korkusundan.
Ne yengesi kız ne yengesi? Sen bizi elaleme lafmı edecen He?
Yok vallahi yenge düşündüğün gibi değil. Adam bir anda...
Daha cümlesini bitirmeden ikinci bir tokat indi yüzüne.
Evlenecen onunla.
Nee? Ne dersin sen yenge? Yalnışlıkla çarptığım adam ile ne diye evleneyim ben? Belki evlidir.
Afran Barzan o! Yok karısı. Gidecen bulacan adamı. Kendine aşık edecen. Gerekirse koynuna girecen o adamla evlenecen.
Sen beni ne sanırsın yenge? Yapmam yapamam ben! Öldürsen yapmam.
Yapacaksın. Sen onun ile evlenecen bu kan davası bitecek. Can alma sırası onlarda. Bu zamana kadar beklediler Bundan sonrası beklemezler. Ben kan davası uğruna iki oğlumuda kocamıda feda etmem.
Yapmazlar yenge. Belki barış isterler ha.
Ne barışı aptal kız? Töre izin verir? Ya can isteyecekler yada kız. Benim tek kızım var onuda kan davasına kurban vermem.
Benimi verecen yenge?
Sen zaten en baştan beri Kurban'sın Ceylan. Seni niye besledim büyüttüm sanırsın bunun için. Gün gelecek bize vefa borcunu ödesin diye
Yenge ben seni ana bildim. Bir dediğin lafı ikiletmedim. Bumu bana reva gördüğün. Sen Allahtan korkmazmısın?
Ben söyleyeceğimi söyledim Ceylan. Kan davası uğruna amcan yada abilerinden biri ölürse vicdanın rahat edecekmi? Kan davasını ancak sen bitire bilirsin Ceylan. Ve sen bunu yapacaksın. Barzan'lara gelin olacaksın.
Son sözünü söyleyib çıktı odadan Mihra Cihanlı. Ve yetim bir kızın ahını aldı o gece.
Yer gök şahit olsun Mihra Cihanlı bana yaşattıkların yanına kalmayacak. Ahım boynuna dolansın.
Evet hikayemiz biraz kıvama gelmeye başladı. Şimdi ne olacak sizce?
Ah güzel Ceylan'ım. Sana bunları yaşattıkları için pişman olacaklar.
Yeni bölümde görüşmek üzere:) |
0% |