@sevda.h
|
1 hafta sonra Fırat'tan öğrendikleri ile daha bir bilinmezliğe doğru gittiğini düşünüyordu Afran. Bir yol bulmaya çalışıyor Mihra hanım ile yüzleşib her şeyi ondan öğrenmek istiyordu. Zira kadın çok ileri derecede iyi bir plan yapmış ve sadece kendi içinde saklamıştı gerçekleri. Etrafında gerçekleri bilen tek insan bile bırakmamıştı. En son çareyi Mirza ile konuşmakta bulan Afran şu an Cihanlı şirketinde Mirza'nın toplantıdan çıkmasını bekliyordu. Yaklaşık yarım saatlik bekleme sonrası toplantı bitmiş Mirza kendisine doğru geliyordu. "Selamünaleyküm" diye tokalaşan ikili Mirza'nın Afran'ı odasına doğru götürmek ile devam etti. "Odada bekleseydin Afran yakışmadı böyle. Geleceğini önceden haber verseydin bir kaç saat erteledim toplantıyı" diye konuşan Mirza odasındaki karşılıklı koyulmuş tekli koltuklardan birine buyur etti Afran'ı. Kendiside karşısına geçip oturunca Afran'ın "Estağfurullah. Ben gayet iyi ağırlandım Mirza bir şikayetim yok." Doye cevaplamıştı kendisini. "Eyvallah" diye kafa sallayan Mirza "kahve söylüyorum" diye sekreterine ararken "içim dışım kahve oldu zaten oğlum. Çay yok mu çay?" Diye söyleniyordu. Kahkaha atan Mirza "çay olsun o zaman" diye çay istedi. Bir kaç dakika sonra Afran'daki sessizliği ve düşünceli halini fark eden Mirza "bir sıkıntımı var?" Diye sordu. Elindeki boş bardağı masanın üzerine bırakan Afran "var" dedi. Sıkıntı ile konuya nereden gireceğini bilemeden Mirza'nın kendine olan meraklı bakışlarını daha fazla uzatmadan "Mihra hanım" diye başladığı konuşmasına "Bir şeyler peşinde ve ben bunu çözemiyorum" devam etti. Olanları Mirza'ya anlattıktan sonra Mirza'nın bir noktaya odaklanmış şekilde baktığını gördü. Tedirginlik ile "Mirza" diye adamı sarsarken Mirza kendine gelmiş ve konuşmuştu "Babam. Babam tehlikede". *********** Karanlık odada yatakta yatan kocasının başında dikilmiş nefret ile bakıyordu adama. Aslında konağın en aydınlık olan odasının perdelerini çekmiş sadece yatağın yanındaki komodin üzerinde duran gece lambasının ışığında kocasının karanlığını sevmediğini bildiği için ona bu eziyeti yaşatıyordu Mihra. Düşünceleri maziyi yoklarken kafasında kurduğu planları tam düşündüğü gibi ilerleseydi her şey çok farklı olacaktı. En başta Afran olmak üzere sonra diğerleri işine çomak sokmuş ve tüm planlarını alt üst etmişti. Yataktaki bu adam bile ona düşman olmuştu. Düşünceler içinde Hozan ağanın kekeleyerek zorla dolandırdığı dili ile "Sen çok kötü bir kadınsın" diye söylediği sözler ile kendine geldi. Adamın zor bela söylediği sözlere kahkaha atan Mihra "aynen öyle Hozan ağa. Ben çok kötü bir kadınım" diye cevapladı. Gözünden yaşlar akan adam kaç senelik karısını tanıyamadığı için ağlıyordu. En başta kendine olmak üzere etrafındaki her kese bir özür borcu olduğunu düşünüyordu zira bundan kaç sene önce ona söylenen "Senin karın iyi birisi değil" lafların kulak tıkamış ve hayatına devam etmişti. O zaman gözünü açıp etrafına baksaydı şimdi bu halde olmayacaktı. "Mirza" diye zar zor konuşan adam belliki oğlunu istiyordu. Tekrar kahkaha atan Mihra "korktunmu ağam?" Diye sorarken siyaha boyadım gözleri ile adama korkutucu şekilde bakıyordu. Karısının akıl sağlığından şüphe etmeye başlayan Hozan ağa "Berfin" diye bağırmak istedi lakin daha yanında olan insan zor duyarken sesini üst kattaki odasında olan Berfin in duyması imkansızdı. Kocasının iyice dibine yaklaşan Mihra "Mirza. Berfin. Ne yapacaksın onları? Ben yanındayım ya ağam?" Diye aklını kayb etmiş gibi kahkaha atmaya başladı. Sonrasında birden ağlamaya dönüşen gülüşleri ile elindeki yastığı kocasının yüzüne doğru bastırdığı an sert bir şekilde açılan kapı ile donup kalmıştı. Afran'ın anlattıkları ile bir kaç gündür evde şahit olduğu annesinin telefonda birileri ile konuşması ve faklı davranışlarını birleştiren Mirza ne yapmaya çalıştığını az çok tahmin etmişti. Şirketten fırladığı gibi arabasına atlayıp eve gelen Mirza babasının baş ucunda elindeki yastık ile duran annesini görünce kan beynine sıçramıştı. Mirza'nın peşinden gelen Afranda olaya şahit olurken bu kadının daha ne kadar kötülük yapabileceğini düşünüyordu. Babasına doğru koşan Mirza gözleri açık nefes aldığını görünce rahatlamıştı. Hemen annesinin kolundan tutup dışarı çıkartırken "Beni odada bekle Mihra hanım. Babam ile konuşup yanına geliyorum" diye suratına kapıyı kapatmıştı. İçeride Afran ve Mirza olduğunu gören Hozan ağa şükür ediyordu Allah'a. Bir kaç dakika daha geç kalsalardı şu an yaşıyor olmayacaktı. Elini tutup öpen oğluna baktı ağlayarak. "Konuş babam, Sen konuş ki ben bir yol bulayım" diye yalvaran oğlu ile dahada şiddetlendi ağlaması. "O, o, yaptı" diye konuşmak isterken daha az önce yaşadığı korku ile iyice peltekleşen dili konuşmasına müsaade etmiyordu. Konuşmakta zorluk çeken babasını daha fazla zorlamamak için saçlarını öperek "Tamam Babam. Sen dinlen ben birazdan geleceğim" diyerek Afran ile çıkmıştı odadan. Annesinin odasına doğru koşarak giden Mirza kapıyı yine sert bir şekilde açarken odanın boş olduğunu gördü. Aşağı kata inerken merdivenlerde "Mihra hanım" diye bağırırken karısı ve kız kardeşi korku ile kendisine geliyordu. "Ne oldu Mirza?" Diye soran karısına cevap vermeden bir kez daha "Çık lan saklandığın yerden hesaplaşacağız" diye bağırırken kocasını ilk böyle gören Nazlı tedirginlik ile "Miza kurbanın olayım söyle. Iyimisin?" Diye sormuştu. O sırada kapıdaki korumalardan biri koşarak yanına gelince "Ağam hanımın gitti" diye haber vermişti. Sinirden çenesi kasılan Mirza "Nereye gider lan nereye?" Diye bağırınca karşısında iki büklüm olmuş koruma konuştu "Bilmiyorum ağam. Elinde çanta ile Mahmuta arabayı sür dedi gitti". ********* O gün Cihanlı konağında yaşananlardan sonra eve gitmek için arabay binen Afran Helin'in kendisini arayıpda "Yengem fenalaştı hastaneye götürüyoruz" demesi ile hemen hastaneye sürmüştü arabayı. Tekrar serum takılan Ceylan'a doktorlar " hamileliğinin zor geçtiğini bir kaç gün hastanede gözetim altında olmasını" söylerken iki gündür hastanede kalıyordu Ceylan. Afran iki gündür şirket ve hastane arası mekik dökerken Mihra hanımın ortadan kayb olması ile tedirginlerdi. Ceylan asla hastanede tek kalmıyor geceleri Afran kalırken yanında gündüzleri degişimli olarak aile bireyleri refakat ediyorlardı. Bu gün ise Afran Mirza'nın araması ile Mihra hanımın adresini bulmanın rahatlığı ile onu almaya gitmişlerdi. Tabiiki bundan Ceylan'ın haberi yoktu. Yanında Helin ve Berfin ile sohbet ederek meyve yiyorladı şu an hastane odasında Ceylan. Doktorlar bu süreçte iyi beslenmesi lazım demiş ve o günden sonra ağzı hiç boş durmuyor yanına gelen her kes ona sağlıklı ve bol vitaminli yiyecekler yediriyordu. Helin'in kendisine doğru uzattığı elma dilimini eli ile red ederken "ay yeter artık Helin sabahtan beri ye ye ağzım ağırdı artık" diye söyleniyordu. Elmayı zorla yengesine yediren Helin " yeğenim için yemen lazım yengecim Afran ağabeyim tembihledi. Bir saat sonrada akşam yemeği yiyeceksin" diye cevaplamıştı. Helin'in söylediklerine kafa sallayan Berfin "Helin abla doğru söylüyor Ceylan abla çok zayıfladın hem sana hem bebeğe vitamin lazım o yüzden yemen lazım" diye konuşmuştu. Kızlara dudak büken Ceylan "Bende çok isterim bebeğim sağlıklı doğmasını ama midem almıyor ne yapayım görüyorsunuz yemek için zorluyorum kendimi" diye ağlamaklı çıkan sesi ile konuşmuştu. Yengesini halini gören Helin "Bu süreç geçici dedi ya dokto yengem düşünme çok fazla" diye sarılmıştı yengesine. Bir kaç dakika sonra odadaki televizyonu izlerlerken dizinin birinde hamile bir kadını çikolatalı pasta yerken gören Ceylan gözlerini kapatıp pasta hayali kuruyordu. "Ay keşke olsada yesek" diye konuşurken Helin "Sen aşerdin mi yengelerin gülü?" Diye sormuştu. Evet anlamında kafa sallayan Ceylan "galiba evet. Hatta canım çok istiyor Helin" diye konuşurken Helin çoktan telefonunu çıkarmış internetten en yakın postane numarasını bulup aramaya başlamıştı bile. "Servis yokmuş yenge dur ağabeyimi arayayım o getirsin" diye Afran'ı ararken kapalı olan telefon ile hüzünlenmişti Ceylan. Anında gözleri dolarken haline dayanamayan Helin "Ben o zaman bi koşu gidib alıp geleyim" diye gitmişti pasta almaya. Berfin ve Ceylan tekrar televizyon izlerken bir hemşire gelmiş ve "alınacak ilaçlar olduğunu" söyleyerek Berfini çağırmıştı. Odada tek kalan Ceylan telefonu eline alarak Afran'ı aramış ve hala kapalı olduğunu bildiren operatör sesini duymuştu. Sıkıntı ile yataktan kalkmış ve sokağa bakan pencere önüne giderken odasının kapısı açılmıştı. Gülümseyerek "getirdin mi pastayı canım görümcem" diye konuşurken arkasını dönüp baktığında karşısında Mihra Cihanlı'yı görerek gülümsemesi solmuştu.
Böyle olsun istemezdim:) Şimdi diyeceksiniz ki tam heyecanlı yerinde bitirmişsin ama bir dahaki bölüme artık. Görüşmek üzere:)
|
0% |