Yeni Üyelik
16.
Bölüm

Özel bölüm♡

@sevda.h

Haklısınız Afran bey lakin bu artık kaçıncı? Biz okul yönetimi olarak Miraç ve Azad ile uğraşmaktan yorulduk artık.

Sıkıntı ile yüzünü sıvazladı Afran. Oğlu Azad'ın okul müdürü olan Hasaan beyin, artık kaçıncıya geldiğini bilmediği! odasında oturmuş uslanmaz oğlu Azad hakkındaki şikayetleri dinliyordu. O sırada ayakta bekleyen iki kişilik çete Miraç ve Azad müdüre kötü kötü bakarken sessizliği bozan ilk Miraç oldu

"Afran amca!" diye başladığı söyleyeceklerini Afran'ın değil de Hasan beyin gözünün içine baka baka söylüyordu.

Bu sefer biz bir şey yapmadık. Özgür iti iftira atıyor. Geldi yanıma olmayan aklı ile beni tehdit etmeye başladı. Bende sadece bir tokat attım. Kendisi manyak gibi giysilerini parçalamaya başladı. O sırada Azad yoktu bile. Ha illaki ceza alacaklar diyorsanız sadece bana kesin o cezayı.

"Öyle bir şey yok" diyerek araya girdi Azad.

Ceza veriyorsanız ikimizde çekecek. Ben kardeşime sırtımı dönmem. Ama Özgür piçine söyleyin bir daha karşıma çıkmasın.

Karşısındaki daha 10 yaşında olan çocuklara şaşkınlık ile baktı Afran. Yaşına ve boyuna göre büyük laflar ediyorlardı. Bir birlerini korumaları takdire şayan bir durumdu lakin bu yaşta bu kadar serserilik fazlaydı.

Azad! Laflarına dikkat et oğlum! Karşında önce baban sonra müdürün var.

Tam o sırada kapı açılmış içeriye Miraç'ın babası Mirhan Ali girmişti. Hasan bey iki serserinin laflarına karşılık "Bakın efendim bunlar hep böyleler. Kendinizde duyuyorsunuz" diye oğlanları suçluyordu. "Adaletli bir karar vermem lazım" diyerek ekledi.

"Adaletini sikeyim" diye aynı anda konuşan Azad ve Miraç babalarının ikisininde ismini söyleyerek uyarmalarına rağmen susmadılar.

Özgür itinin sınıf arkadaşımız Hicran'ı köşede sıkıştırıb tüm parasını alırken de yada sınıftaki arkadaşlarımızın çantalarını karıştırıp eşyalarını çalarkende böyle düşündünüz mü pek adaletli! Sayın müdürüm?

Miraç'ın söyledikleri ile iki erkek birden ayağı fırlarken ilk söze başlayan Mirhan Ali "Hu ne demek oluyor Hasan bey?" diye hesap soruyordu. Dili pelteklemeye başlayan müdür bir şeyler gevelerken ne söylediği iki adamından umrunda değildi.

Bizim oğlanlar en başından beri sizin yapamadığınız şeyi yapmış Adaleti sağlamışlar. Bundan sonra yapılacak olan tek şey o Özgür denen çocuğu okuldan atmanız.

Afran'ın "sıkıyorsa itiraz et" tonunda söylediği sözler, Mirhan Ali'nin her an kendisine saldıracakmış gibi duruşuda daha çok tedirgin ediyordu müdürü. Oğlanlar ise kendilerinden gayet emin bir şekilde hiç istiflerini bozmadan dimdik duruyorlardı. En son dayanamayan Mirhan Ali müdürün yakasından kavramış öldürücü ses tonu ile "Bana bak lan. Sikerim senide okulunuda. Ben yedirirmiyim bu çocukları size. Elin zengin züppesi gelmiş okulu satın almış gıkınız çıkmıyor. Bu zamana kadar tamam dedik bundan sonra olacakları sen düşün." tehdit etti. Mirhan Ali her zaman kanı deli akan, Afran ise her zaman daha yatkın bir taraf olmuştu. Şu anda da öyle. Müdürü Mirhan Ali'nin elinden zor almıştı. Çocuklar ile birlikte okula yakın bir yerde oğlanlara hamburger yedirmiş kendileri çay içerek sohbet ediyorlardı. Miraç ve Azad İstanbul'daki hatrı sayılı zenginlerin okuduğu özel okulda yatılı olarak okuyorlardı. Babaları onların geleceği için böyle bir karar almışlar okuyup adam olsunlar diye eğitim hayatlarına olabildiğince destek oluyorlardı. Ama gelin görün ki bizim oğlanlar burda okumaktan hiç memnun değillerdi. Onlar için eğitim özel okulda daha iyidir diye bir düşünce değildi. Kendileri sene devlet okulunda okuyunca gayet başarılı öğrenci olmuşlardı.

"Biz Mardin'e dönmek istiyoruz" diye aynı anda konuşan çocuklar ile sıkıntılı nefes verdi Afran.

"Tamam oğlum" diye cevap veren Mirhan Ali çocukları sevindirirken aynı zamanda kafalarında soru işareti bırakıyordu. "Hemen nasıl ikna oldun Mirhan Amca?" diye soran Azad'ı kafasını aşağı yukarı sallayarak onaylayan Miraç babasının vereceği cevabı bekliyordu. Çocukları daha fazla bekletmeden cevaplayan Mirhan Ali

Yolda gelirken karar verdik. Biz sizi en iyi şekilde okutmak için maddi destek sağlarken aslında sizin daha çok manevi desteğe ihtiyacınız olduğunu unutmuşuz. Siz ailenizden uzakta zorlanıyorsunuz.

Hep beraber Mardin'e döndüklerinde Mirhan Ali oğlunu alıp evin yolunu tutarken Afran'da oğlu ile evine doğru gidiyordu. "Annemin haberi varmı" diye soran Azad'ı "Yok" diye cevapladı Afran. Nihayet konağın önüne geldiklerinde Azad özlem ile baktı doğup büyüdüğü ihtişamlı konağa. Ne kadar severdi burayı. Annesini kardeşlerini ne kadarda özlemişti. En çokta 2 yaşında olan en küçük kardeşi biriciğim Şilan'ı özlemişti. Hiç beklemeden arabadan inen baba oğul birlikte içeriye girdiler. Avludaki sedirde oturan Gülnaz hanımı gören Azad "Babaanne" diye koşarak sarıldı babaannesine. Şaşkınlık ile kucağındaki oğlanı öpen Gülnaz yade "Dur hele deli oğlan dur. Sen nerden çıktın böyle birden" diye yüzüne öpücükler konduran torununu sorguya çekiyordu. Avludaki sesleri duyan Ceylan kucağındaki minik kızı Şilan ile çıkmıştı odasından. Kaynanasının kucağındaki oğlunu gören Ceylan "Azad'ım" diye seslendi. Hemen kendisine "Annem diye koşarak gelen evladını bağrına basarken kızı Şilan'ı Afrana vermişti. Avluya çıkan diğer iki oğlu Demir ve Berdan "ağabeyim gelmiş, ağabeyim gelmiş" diye sevinçle sarıldılar Azad'a. Manzarayı izleyen Afran ise oğlunu göndermek ile hata yaptığını anlamıştı. Tamam oğlu Azad yaşına göre ağır abi olgun düşünceli bir çocuktu lakin daha hayatın zorluklarını tatmayan ağzı süt kokan bir çocuk için ailesinden kopmak çok ağır Bir yüktü. Yanına gelen güzeller güzeli kadına döndü Afran. Bir kolunda çok isteyib üç erkek çocuktan sonra doğan biricik kızı Şilan'ı, diğer kolunun altında ise evliliklerinde 11 seneyi devirmiş, iyi günü kötü günü birlikte atlatmış Hala ilk günkü gibi aşık olan kadın vardı. Canından çok sevdiği evlatları yani başında Allah'tandır başka ne isterdiki. Hep birlikte güzelce akşam yemeği yemişler sonrasında ise mısır patlatarak televizyon izliyorlardı. Gülnaz hanım başım ağrıyor diye odasına çekilmişti.

Amcamlar nerede baba?" diye soran. Azad, geldiğinden beri göremedigi Amcası yengesi ve ilk aşkı Evini arıyordu gözleri.

İş için Ankara'ya gitmesi lazımdı uzun süreceği için ailesini yanında götürdü.

Anladım. Sizin işinizde zor valla bir gün o şehirde bir gün diğer şehirde Ben büyüyünce benden şirkete geçmemi beklemeyin valla ben uğraşamam öyle ben pilot olamyı düşünüyorum.

Boyundan büyük laf eden Azad'a kaşlarını kaldırarak bakan Afran "Sen hangi mesleği istersen onu yap oğlum ben her zaman senin arkanda dağ gibi dururum" diye destek verirken Ceylan öyle düşünmüyordu. Kendisi uçaga binmeye korkarken oğlunu sürekli göklerde olacağını bilmesi ana yüreği bunu kaldırmazdı.

Öyle şey olur mu oğlum? Valla hi siz beni kalpten götüreceksiniz. Ben dayanamam öyle sen sürekli uçakta havalarda. Hemen hemen her gün uçak kazası görüyoruz televizyonda. Allah korusun yüreğim ağzıma geliyor valla. Bak baban ne güzel işine gidiyor akşamı evine dönüyor tehlikesiz mis.

Son söylediği sözlere kendiside gülmüştü. Çünkü Afran'ın işi hiç tehlikesiz değildi. Girdiği ihalelerden tehdit ile geri çektirmek isteyen mi dersiniz, ağa olduğu için bilmem hangi aşiret düşman kalktı mı dersiniz neler atlatmıştı bu adam. Hala da devam ediyordu. Annesini sözlerine gülen Demir "Valla anne Azad ağabeyim babamdan daha deli ha, hiç öyle güzellik ile anlatayım diye uğraşmaz sıkar kafasına olur biter". Afran ise burnundan nefes alıp verdi. Daha 8 yaşında olan çocuğun kurduğu "kafasına sıkar" lafına mı sinirlensin yoksa kendisine deli dediğinemi bilemedi. "Demir kırarım kafanı babama niye deli diyon lan" diye söylendi Azad. Kendisinden önce davranıp kardeşini uyaran oğluna kızsınmı sevinsinmi bilemedi. Kardeşine "kafasına sıkmak" çok yalnış bir kelime olduğunu anlatmak yerine sadece babasına deli dediği için azar çekiyordu. En son dayanamayıp "Ulan eşek oğlu eşekler çıldırtmayın lan beni. Nerden öğreniyorsunuz siz böyle lafları" diye kükredi. Babalarının sinirlendiğini anlayan kardeşler hemen ayaklanıb "iyi geceler" diye odasına dağılırken Ceylan kocasına bakıyordu.

Afran niye bu kadar bağırdın çocuklara güzelce anlatsan yine anlamları.

Karısının söylediklerine dahada sinirlenen Afran

Ceylan! Yapma hatun birde sen zorlama beni. Ulan bu it oğlu itler sıkmak mıkmak bir şeyler diyorlar benim tepemin tası atıyor. Ben bunları şiddeten uzak büyüttükçe bunlar şiddete meyilli oluyorlar. Kime çekti lan bunlar

Kime çekecek acaba Afran Ağa. Bana değil herhalde. Sonuçta belinde silah ile ben.dolaşmıyorum yani ortalıkta.

Kendisine trip atarak salondan çıkan karısının arkasından söylene söylene çıktı Afran. "Vay amına koyayım. Ulan iki dakikada karım ile aramı açtı bu şerefsizler".

İki sigara bitirib odasına doğru giden Afran yatakta uyuyan karısı ve güzel kızını gördü. Allah var evlendiği günden beri hep Ceylan'a benzeyen kızı olsun istiyordu lakin her şeyin en. Hayırlısını bilen Rabbım ona üç erkek evlat vermiş sonra dualarını kabul etmiş bir kız evladı ile hediyelendirmişti. Güzeller güzeli kızı ne kendisine nede karısına benziyordu. Her kes Ceylan'ın rahmetli annesine benzetirdi. Mas mavi gökyüzünü andıran gözleri kestane rengi sacları vardı. Kızının yanına uzanan Afran işaret parmağı ile yüzünü okşadı. Baba olmak dünyadaki en kutsal görevdi ama Hele ki kız babası olmak bambaşka bir şeydi. Kız babası olmak kızını her kesden sakınmak, bir gözünden diğer gözüne inanmamaktı. Kız babası olmak kızının canı yanmasın diye dünyayı yakmak istemek, onun canı yansa dahi önce kendi canında acıyı hissetmek demekti. Afran kızına olan aşki daha önce kimsede tatmamıştı. Kokusunu içine çekerek Alnına öpücük kondurdu kızının dua etti. Babaların kızlarına olan duası peygamberimiz (sav) ümmetine olan duası gibidir derledi. "Yeri göğü yaradan Rabbım sen kızımın gözünden yaş kalbine ateş düşürme". Ve kızını canından çok seven adamın duası o gece kabul olmuştu. Afran Barzan'a baba olmak çok yakışmıştı♡♡

Kiz çocukları Allah'ın bize verdiği en güzel nimettir. Unutmayın Kız çocukları diri diri toprağa gömülürken benim kızım var diye kızını başının üzerinde gezdiren Peygamberin (sav) ümmetiyiz.

Yazım hatalarım olduysa affola.

 

 

 

Loading...
0%