@sevda.h
|
Keyifli okumalar... Barzan'ları yolcu ettikten sonra kızlar hep bir elden bulaşıkları yıkayıp şimdide mutfakta kız kıza sohbet ediyorlardı. "Kız Ceyloş ne düşünüyorsun böyle kara kara?" diye sordu arkdaşı Azra. "Hiç tanımadığım adamın yüzüğünü taktılar bu akşam parmağıma" derken bakışlarını parmağındaki yüzüğe indirmişti Ceylan. Ah güzel Ceylan'ım ne kadar büyük fedakarlık yaptın bizim için bunu ölsemde unutmam ama hep böyle karamsar düşünmesen. Afran hakkında hiç kötü şeyler duymadık. Sana saygı duyacağına seni koruyub kollayacağina eminim. İkinize bir şans ver canım alışmaya çalış belki zamanla seversin hı? "Yengem doğru söylüyor" diye söyleyen Berfin devam etti Buralarda hemen hemen her kadın bu şekilde evleniyor Ceylan abla. Çok az kişi vardır sevdiği ile evlenen. Bundan sonraki hayatına sen şekil ver. Hep böyle mutsuz yaşamak istemezsin. Güzel bir evlilik istiyorsan mutlu olmak isityorsan biraz çabalaman lazım. Eminim ki sen bir adım atarsan Afran ağa seve seve kabul eder. Doğru söylüyorlardı. Afran'da zaten öyle dememişmiydi. Sen nasıl istersen ne kadar çabalarsan bu evlilik öyle yürür demişti. Hep böyle yaparak kendisini üzmeye gerek yoktu. İkisinede şans vermezse mutsuz olacaklardı. Mutsuz bir evlilik istemezdi Afran'ı seve bilirmiydi bilmiyordu ama ona saygı duyardı. Bir adım atması gerekiyordu ve Ceylan o adımı atacaktı. Ceyloşum güzel arkadaşım benim senin mutlu olmanı her şeyden çok isterim. Nazlı yengede Berfinde çok haklı konuşuyorlar. Kendinden ödün ver demiyoruz ama en azından kendin için bir adım atsan. Bak Afran seni alıştırmak için elinden geleni yapıyor. Yarın buluşma teklif etmiş mesela. "Ne buluşması kız?" Diye soran Nazlı ile. Teklif etmedi emr etti ağa " sabah hazır ol kahvaltı yapacaz" diye kabaca Afran'ın taklitini yaparken kızlarıda güldürmüştü. Enişte sana yakın olmak için seninle vakit geçirmek için kırk takla atıyor Ceylan abla sende bunu değerlendir bence. Berfin'in Afran'a enişte demesi Ceylan'ın hoşuna gitmişti sanki. Yüzünde güller açarken sohbet geceye kadar devam etmişti. Sabah erken kalkmış hazırlanmıştı Ceylan. Üzerine beyaz çiçekli yeşil elbise giymiş saçlarını önlerden bir tutam alarak arkada küçük toka ile sabitlenmişti. Makyaj masasına oturup aynadan yansımasını baktı. Biraz makyaj yapsa fena olmazdı. 20 dakika sonunda sade olan makyajını bitirmiş en son vazgeçemediği sürmelerini çekmişti gözlerine. Ayaklarına beyaz babetlerini geçirdi. Hazırdı işte. Afran gelmişmi diye sokağı kontrol ederken köşeden dönen arabasını gördü. Tam o anda telefonu çalmaya başladığında arayanın Afran olduğunu bildiği için hiç cevaplamadan kapıya doğru ilerledi. Allahtan ortalıkta kimseler yoktu. Dün akşam Nazlı yengesine kendisini idare etmesini ricada bulunmuş yengeside bunu seve seve kabul etmişti. Konağın kapısından çıkarken korumalardan biri onu uyarmak için tam adım atmıştı ki arabadan inen Afran ağayı görünce adımları olduğu yerde çakılı kaldı. Yüzünde gülümseme ile Afran'a doğru ilerledi. "Günaydın" diyerek arabaya bindi ikiside. Afran'ın hala adama öldürecek gibi baktığını gören Ceylan dikkatini dağıtmak için "Nereye gidiyoruz" diye sordu. "Her zaman gittiğimiz çok güzel bir kahvaltı salonu var ama Mardin'in dışında kalıyor. Oraya gidelim diye düşündüm. Senin için uygunmu?" Diye sordu. Afran Dün olduğu gibi emrivaki yapmamış kendisinden fikir sormuştu ve bu Ceylan'ın hoşuna gitmişti. "Olur ağam" diye cevaplayan Ceylan Afran'ın kendisine ters ters baktığına gülesi gelmişti. "Ağam diyip durmasan benim bir ismim var ya hani" diye söylenen Afran ile kahkaha atmıştı genç kız. Nihayet araba durduğunda ikili arabadan indi. Ceylan'ın yanına gidib elinden tutarak onu içeriye doğru götüren Afen ile kızın kalbi yerinden çıkacaktı. Geldikleri yer orman alanı içinde bahçeli bir yerdi. Kendilerine ayrılmış masaya doğru gittiklerinde önceden hazırlanmış çok güzel masa karşıladı onları. Birlikte bol sohbetli güzel bir kahvaltı yaptılar. Kalkmadan önce Afran ceketinin iç cebinden ince bir kutu çıkarmış Ceylan'a uzatmıştı. Kutuyu açan Ceylan ince harfler ile"Afran&Ceylan" yazan altın bir kolyeyi görmüştü. "Çok güzel bit kolye teşekkür ederim" diye kibarca konuşan kıza birde masanın üzerindeki tek bir tane gülü veren Afran Ceylanı pek mutlu etmişti. Kahvaltı yapılmış şimdide Ceylan'ın isteği üzerine Mardin kent müzesini geziyorlardı. İçerisi pek kalabalık değildi hatta şu an eski sikkeler ve altınların sergilendiği bölümde sadece ikisi vardı. "Ne işimiz var Müzede güzelim hadi başka yere gidelim" diye söylenen Afran'a ters bakış atarak "Nereye gitmek istersiniz ağam burasıda gayet güzel" diyerek cevap verdi. Afran kızın kendisine yine ağam diye seslenen kızı duvar ile kendi arasında sıkıştırdı. Ceylan'ın gözleri fal taşı gibi açılırken adamı itmeye çalıştı lakin bu hareketi ile aralarındaki azda olsa olan mesafe sıfırlandı. Yüzünü kızın yüzüne doğru yaklaştıran Afran gözlerinin içine bakarak "Bir daha ağam diyecekmisin?" diye sorarken Ceylan hemen "hayır" anlamında kafasını salladı. Şu an neye cevap verdiğini bile unutmuştu. Afran'ın "güzel" diye cevabını duyarken ardından "devam edelim mi" diye sormasının ardından gözlerin kapatıb gelecek hamleyi bekledi. Kendinden uzaklaşan bedeni hissediyorum gözlerini açan Ceylan "müze gezimiz yarım kaldı güzelim hadi devam edelim" diye dalga geçmesine bozulmuştu. Gün sonuna kadar Afran'ın tüm konuşma çabasına okkalı trib atarak Afran'ın anasından emdiği sütü burnundan getiren Ceylan en sonunda Afran'ın yanına gelib tribini sevdiğim diyerek elini omuzuna atması ile son bulmuştu. Oh olsundu o ağa bozuntusuna bu daha hiç bir şeydi. Akşama kadar ikili gezib tozmuş hatta bisiklet bile sürmüşlerdi. Gün sonunda ikiside mutlu bir şekilde vedalaşırken konağa doğru giden Ceylan hiç beklemediği bir anda odasında Mihra Hanım'ı kendisini beklerken buldu. Kadının öyle bir bakışı vardiki Ceylan az sonra neler olacağını gayet iyi biliyordu. "Neredesin sen" diye soran Mihra Hanım'a "Afran ile beraberdim" diye cevap verdi ve hemen yüzüne inen tokat ile gözleri dolmaya başladı. "Benden izin aldığını hatırlamıyorum" diyen Mihra hanıma "sözlüm ile buluşmak için kkmsede izin almama gerek yok" diye korkusuzca konuşan kız ile gözleri sinirden seğiriyordu. Daha iki gün öncesine istemiyordun ne oldu da bu kadar çabuk kabullendin Mihra hanımın kısık ama sinirli çıkan sesi Ceylan'ı korkutuyordu lakin bunu ona belli etmedi. Bundan sonraki hayatımda kimseye söz hakkı vermeyecem yenge kendim nasıl istersem öyle yaşayacam. Sen bana yapabileceğin kötülüğü yaptın zaten. Bundan sonra bir tek canım var onuda alırsan zerre umrumda olmaz. Kızın saçlarına yapıştı hemen. "Seni orospu seni. Sen kim olursunda bana böyle konuşursun" diye kızı yere fırlattı. Kendini toparlayıp ayağı kalkan Ceylan "Barzan aşiretinin hanımağası olacağım Mihra Cihanlı. Bundan sonra değil sana tüm Mardine eyvallahım yok! Senden korkmuyorum Mihra Cihanlı" "Bu oyunu yaptığım gibi bozmasınıda bilirim unutma!" diyen yengesine histerik bir kahkaha atan Ceylan " Bunu yapmaya cesaretin yok yenge. Kocan yada oğlun hangisini kurban edecen?" Ceylan'ın söyledikleri ile iyice sinirlenen Mihra hanım bir tokat daha atmak için elini kaldırdı lakin Ceylan ondan önce hamle yaparak engelledi bunu. Mihara hanımın kolunu sıkı sıkı tutarken "Ben söylediklerimde çok ciddiydim yenge. Artık karşında eski Ceylan yok. Afran Barzan'ın müstakbel karısı Barzan aşiretinin ilerideki hanımağası var. Şimdi müsaaden ile yatmak istiyorum. İyi geceler" diyerek kapıyı açmıştı. Mihra hanım suratı kıp kırmızı odadan çıkarken bu günü unutmayacak unutturmayacaktı. Kafasında bin tilki dolaşırken hain düşünceler ile plan yapıyordu. ********* Şirketteki odasında oturmuş projesine son gelen teklifleri dosyadan inceliyirdu Afran. Kapı gürültülü bir şekilde açılmış içeriye Fırat ve en yakın arkadaşı Mirhan Ali girmişti. "Hop ne oluyor lan?" diye söylenirken ayağı kalkmış kendisine doğru gelen Mirhan Ali'inin "Selamün Aleyküm birader" diye asarılışına karşılık vermişti. Aleyküm Selam! Bune böyle oğlum alacaklı gibi kapı kırarak giriyorsunuz içeriye. Alacaklıyız zaten kardeşim senden alacak Bir rakı sofrası borcun var bize. Söylendi bir kutlama yapmadık anasını satayım ya. Mirhan Ali'nin söylediklerine kahkaha atarken "Sıranızı bekleyin oğlum sevdiğim ile meşgulüm bu aralar" diye cevapladı kardeşim dediği adamı. "Hanımcılık kazanacak" diye dalga geçen Fırat "hanımköylümü oldun sen ağabey" diye devam ederken Mirhan Ali basmış kahkahayı, Afran ise basmıştı küfürü. Kurt kocayınca itlerin maskarası olurmuş amına koyayım. Ulan Fırat dua et yorgunum yoksa kalkıp eşek sudan gelene kadar döverdim seni. Biraz daha sohbet ettikten sonra Mirhan gelen telefon ile ayaklanırken "O zaman akşam kuruyoruz sofrayı" diye hatırlatmıştı. ********* Cihan güzeli? Yatağına sırt üstü uzanmış son bir ayda olanları düşünüyordu Ceylan. Telefonuna gelen bildirim ile yatağında bağdaş kurarak otururken mesajı okuyunca yüzünde kocaman gülümseme belirdi. Bu adamın kendisine hitap ediş şekilleri mükemmeldi. Sadece ismini söylerken bile çok farklı duygular hissetiriyordu. Çok bekletmeden cevapladı Afran'ı "Uyku tutmadı herhalde ağam?" Çok geçmeden gelen mesajı okuyunca saşırmadan edemedi Ceylan. "Uyumadıysan sesini duymak istedim". Mesajı bir kaç kez okudu ve cevap yazmak istemeyib arama tuşuna bastı. Bir kaç dakika bekledikten sonra cevap gelmeyince arama tuşuna bastı. İkinci çalıştan sonra Afran'ın sesi duyulurken aynı zamanda arka fonda efkarlı bir aşk şarkısı çalmaktaydı. "Ceylan?" diye sorgular nitelikte kendisine seslenen adam aradığına şaşırmıştı belliki. "Hep sen beni arıyorsun bu sefer ben arayayım dedim Afran Ağa. Kötümü ettim?" diye hafif cilveli ses tonunda konuştuğuna kendisi bile inanamadı. Telefonun arka tarafından gelen kahkaha sesi ile kendiside gülümserken Afran'ın kendisine "bak sen? Sesimi duymak istediğini itiraf et güzelim" diye dalga geçmesine "Ya Afraaan" diyerek cevap verdi. En son ağam dediğinde güzel bir ders vermiş bir daha ağam kelimesini yasaklamıştı kıza. Kendisine ismi ile hitap etmesi Afran'ın kalbinde kelebekler uçuşuyordu. Birde cilve yapmıyormuydu. Afran ölürdü bu kız uğruna be! Ceylan ise şu an kendisini tanıyamıyordu. İki mesaj ile ne ara böyle olduklarını çözemedi. Afran ile konuşurken çok farklı birisi oluyordu. Sevmediği adamın yüzünü görmek sesini duymak istiyordu. Kendisi farkında değildi ama Afran Barzan ilmek ilmek işliyordu Ceylan'ın kalbine aşkı. "Afran seni bekliyoruz" diye seslenen erkek sesini duyan Ceylan " evde değilsin herhalde" diye sordu. Değilim gülüm arkadaşlar ile birlikteyim. Hmm peki o zaman seni tutmayayım. Baksana duramıyorlar yerlerinde. Kahkaha atan Afran "Yarın kaçırayım mı seni birlikte bir şeyler yaparız" demesine " Yarın olmaz çeyiz bakmaya gideceğiz Afran" diye cevap verdi. "Doğru ya annemde söylemişti unutmuşum. Bende geliyorum yarın güzelim." Senin ne işin var orada Afran? diye gülen kız ile "Ne bileyim delalamin dayem sende gelecek diye tutturdu işte gelmezsem dilinden kurtulamam valla. Sabah toplantım var bitince gelecem zaten. Size yetişirim" "Tamam o zaman yarın görüşürüz" Görüşürüz güzelim. Yastığa başını huzurla koyan Ceylan yarın için heyecanlanıyordu. Düşünceler içinde uykuya dalan genç kızı güzel günler bekliyordu.
Acele ile yazdım. Bölüm nasıldı? Valla iki çocukla anca bu kadar. Yorum yapmayı ve yıldıza basmayı unutmayın canlar.♡ yeni bölümde görüşmek üzere:) |
0% |