Yeni Üyelik
5.
Bölüm

Tanışma

@sevda.h

 

 

​Keyifli okumalar.

 

 

Yüzüne düşen bir tutam saçı kulağının arkasına sıkıştırdı Ceylan. Kalbi hala deli gibi atıyordu. Ne güzel hep beraber oturuyorlar dı. Ne diye tek başına buraya getirmiştiki bu adam kendisini? Tamam kabul Nazlı yengesi ve kardeşi olduğunu yeni öğrendiği Helin'in yanında konuşmak istememiştir orası ayrı ama şimdi Afran Barzan ile tek başına burda oturmak pek sağlıklı bir düşünce değildi canım. Geldikleri yerde Mardin'in o eşsiz manzarası seyr ediliyordu lakin kendisi burayı hiç bilmiyordu. Toplasan kaç kez dışarı çıkmıştı ki. Saysan on parmak sayısını geçmezdi. Yengesi ara sıra çarşıya çıkmasına zor izin verirdi birde yemeğe çıkaracaktı Ceylan'ı. Aklına gelen ile hüzün çöktü o güzel çehresine. Afran ise geldiklerinde beri kızı izliyordu gözünü kırpmadan. Kendisine bakmadan derin nefes alışı, gözlerini kırpması, elini kolunu nereye koyacağını bilemeden saçlarına daldırması. Her zerresini aşinaydı bu kızın. Yanlarına gelen garson ile çıktı düşüncelerden.

 

 

Hoş geldiniz Afran bey.

 

 

Hoş bulduk koçum. Sen bize her zamankinden donat masayı.

 

 

Hemen efendim.

 

 

Garson yanlarından uzaklaşırken Ceylan'a sordu

 

 

Senden sormadan istedim yemekleri ama istediğin bir şey varsa ekleye biliriz.

 

 

Yok. Teşekkur ederim. Dedi Ceylan. Garson ile Afran'ın konuşmasını dinlerken Afran bey demesi dikkatini çekmişti. Buralarda her kes Ağa diye hitap edilirdi ama Afran beyimiz kendisine Bey olarak hitap edilmesini istiyormuş belliki!

 

 

Ceylan diye seslendi Afran. İsmini telaffuz edişi kızın kalbine dokundu bir an. Daha önce hiç kimse ona bu kadar güzel Ceylan demişmiydi acaba? Saçmaladığını düşündü. Hiç tanımadığı adam ona bu kadar duyguyu aynı anda nasıl yaşata bilirdi ona şaşırdı.

 

 

Efendim diye cevapladı.

 

 

Biz buraya konuşalım diye geldik biliyorsun değil mi? diye soru sorarken arkasına yaslandı Afran. Bak sen birde ukala ukala bakmıyormuydu kendisine. Gözlerini kıstı karşısındaki kendini beğenmiş ağa bozuntusuna.

 

 

"Konuşalım ağam" diyerek meydan okuduğunu sonradan fark etti. Karşısındaki adamın ise eğlendiği her halinden belliydi. Dudağının üst köşesi kıvrıldı hemen. Ceylan ise ilk kez güldüğünü gördüğü adamın ne kadar yakışıklı olduğunu kabul etmek istemiyordu. Tamam adam yakışıklıydı baya baya yakışıklıydı nerden baksan 185 boyu geniş omuzları ve çok güzel bal rengi gözleri vardı. Kendisi bu rengi erkeklere hiç yakıştırmazdı ama inkar edilmeyecek bir gerçek vardıki Afran'a bal rengi gözler inanılmaz derecede aura katıyordu. Afran'ın sesi ile ona döndü.

 

 

Kendinden bahset etsen biraz.

 

 

"Eminimki benim hakkımda çok bilgiye sahipsiniz ağam" diyerek cevapladı hemen.

 

 

Belkide senden duymak istiyorumdur.

 

 

Afran'ın kendisine söylediği ile sustu genç kız. Ne yapmaya çalıştığını çözemiyordu. Adam kendisine hiç bir duygu barındırmayan gözler ile bakıyordu ve bu Ceylan'ı çok tedirgin ediyordu. Dediklerini duymamazlıktan gelib devam etti konuşmasına.

 

 

Bahs edecek pek fazla bir şey yok aslında. Ceylan Cihanlı. 18 yaşında amcasının ailesi ile yaşayan biriyim işte.

 

 

Neden amcanlar?

 

 

Annem ben küçükken hastalıktan ölmüş. Babam kan davası uğruna vuruldu. Anne tarafım sahip çıkmadı zaten amcamda vermek istemeyince onlar ile büyüdüm.

 

 

Başın sağolsun. Neden okumadın?

 

 

Okumak? Buralarda okuyan çok az şanslı kız vardır ağam bilmezmisin?

 

 

Bilirim tabii ama sende o şanslı kızlardan ola bilirdin. Bildiğim kadarı ile Mirza'nın kardeşi liseye gidiyor ve üniversite okumak istiyormuş. Eminim ki sende isteseydin başta Mirza sonrada amcan destek olurlardı.

 

 

Haklıydı Afran Ağa. Ceylan okumak istediğini söyleseydi okurdu ama Yengesi her zaman olduğu gibi bunada el atmış en fazla orta okulu tamamlatmış liseyide dışardan okutmuştu. Ve bunu her kes Ceylan öyle istedi diye biliyordu.

 

 

"Benim öyle bir şansım yoktu" diye cevapladı üzgünce. Kızın ses tonunda ki üzüntüsünü anlayan Afran "neden" diye sordu hemen. Ceylan ise bu konuyu fazla uzatmak istemediğinden geçiştirdi hemen.

 

 

Hep benim hakkımda konuştuk. Birazda sen anlat ağam.

 

 

Yine kivrildi dudakları Afran'ın. Bu kız düşündüğünden çok daha farklıydı. Sıkıştığı zaman usta bir şekilde konuyu nasılda değiştiriyordu. Fazla bekletmeden cevapladı hemen Ahu gözlü kızı.

 

 

27 yaşındayım. Annem, bir erkek bir kız kardeşim ile birlikte yaşıyorum. Babam 3 sene önce vefat etti.

 

 

"Başın sağolsun" diyen kızı kafası ile onaylayan Afran devam etti.

 

 

Bak Ceylan. Bu kan davasını biz başlatmadık ama bitirecek olan biz ikimiziz. Kalbinde birisi varmı bilemem ama varsada bu saatten sonra olmaması lazım. Sevmeyerek istemeyerek evleniyor ola bilirsin ama sonuçta evli bir kadın olacaksın. Bu gerçek bir evlilik olacak. İlk önce bunu algıla. Bundan sonraki hayatımıza şekil vermek bizim elimizde. Bu hayatı bir birimize cennette yapa biliriz cehennemde. Sadece senin için konuşmuyorum. Tabii bende aynı şekilde. Üzerime düşen tüm sorumlulukları alırım. Çok gördüm böyle evlenen insanları bazıları mutlu bir yuva yaptılar kendilerine bazıları ise ikinci bir kadın ile yaşıyorlar. Ben asla böyle bir şey yapmam. Nikahıma aldığım bir kadını asla aldatmam. Hayat bu neler getirecek bilemeyiz. Seni asla üzmem diyemem ama üzülmemen için elimden geleni yaparım.

 

 

Afran'ın konuşmasını dinlerken düşündü Ceylan. Haklı konuşuyordu. Hayatlarına nasıl şekil verseler öyle ilerledi ama bu öyle kolay olabilecek bir şey değildi. Afran kendisini kan davasını bitirmek için evleneceğini biliyordu. Öyleydi de zaten ama en başından beri yapılmış bir plan vardı. Bunu şimdi söylerse yine aynı şekilde düşünürmüydü acaba? Yengem bana böyle bir kötülük etti derse anlarmıydı halinden? Anlamazdı! Hatta dahada fazlası konuştuklarının tam tersini yapar hayatı ona zindan ederdi. Fazla düşünmek istemediğinden cevapladı hemen.

 

 

Sevdiğim biri yok. Evlilikte senin gibi düşünüyorum ağam. Bu yaşıma kadar mutsuz olduğum yeter. Bundan sonra mutlu olmak isterim. İkinci bir kadın söz konusu bile olamaz. Sevmiyor ola bilirim, sevmiyor ola bilirsin ama bir birimize saygı duymak zorundayız. Ben aldatılan kadın olmak istemem. Boşanma yoktur bilirim lakin kabul etmem böyle bir şeyi.

 

 

Kızın söyledikleri ile.derin nefes aldı Afran. Sevdiğin varmı diye sorarken dişlerini sıkıyordu resmen. Sevdiğinin sevdiği olması düşüncesi bile ızdırap gibiydi resmen. Ceylan'ın verdiği cevaplardan son derece memnundu şu an.

 

 

Yemekler yenilmiş hatta sonrasında kahve bile içmişlerdi beraber. Afran hesabı ödemeye giderken masanın üstünde bıraktığı telefonu çalıyordu. Bir anlık merak ile kimin aradığına baktığında ekranda "Ay parçam" yazısını gördü. Kaşları çatılırken kim olduğunu deli gibi merak ediyordu. Aramanın sonlandığı esnada hemen bir mesaj bildirim sesi geldi. Bu dahada meraklanmasına sebeb olurken masaya doğru gelen Afran ile aynı anda tekrar çalmaya başladı telefon. Telefonu eline alıp hemen cevaplayan Afran karşısında kim nasıl bir konuşma yaptıysa gülümsemektir yine onu. Bugün ne kadar çok gülümsediğinin kendisi farkındamıdır acaba?

 

 

"Tamam güzelim geliyoruz hemen" diye kapatmıştı telefonu. Ceylan ise kime güzelim dediğini sorgular bakış atarken cevapladı Afran Ağa.

 

 

Helin aradı. Yengen merak etmiş. Helinde isyan bayraklarını çekmiş durumda. Ağaç olduk diye söylenib duruyor.

 

 

Gülümsedi genç kız. Helin ile iyi anlayacağını düşünüyordu. Çok sıcak kanlı bir kızdı. Tanıştığı ilk andan beri kendisine çok ılımlı yaklaşmıştı. İkili beraber ilerlerken sohbet ediyorlardı kendi aralarında. Gören sanki yıllardır bir birlerini tanıyor gibi sunacaktı. Ceylan kendini tanıyamıyordu. Normalde olsa bir erkek ile hemde yabancı bir erkek ile bu kadar çabuk anlaşamzdı ama Afran'da bir şeyler vardı. İster istemez kendini onunla sohbet ederken buluyordu. Arabaya doğru gittiklerini sanarken Afran onu başka tarafa yönlendirmiş ve kendisini bir telefon dükkanına girerken bulmuştu.

 

 

Buraya niye geldik? Diye sorarken Afran kendisine bakarken cevap verdi.

 

 

Sana telefon alacağız.

 

 

Telefon mu? Neden?

 

 

Ne demek neden? Helin söyledi şimdi telefonun olmadığı için yengen beni aramasını istemiş. Hep böyle olmaz ki ben sana nasıl ulaşacağım?

 

 

Hayret ile Afran'a baktı Ceylan. Kendisini düşünmesi çok hoşuna gitmişti o tamam ama yengesine ne diyecekti? Bu yaşına kadar telefon nedir bilmezken ilk günden elin adamı sana telefon mu aldı diye cennet geçirirdi valla. İlk defa kalbinin sesini dinledi. Yengesine boş vermek istedi. Zaten yengesi yüzünden bu hallere düşmemişmiydi bundan sonrası için düşünmek istemiyordu. Canı nasıl istese öyle yaşayacaktı. En fazla 1 ay sonra evlenir giderdi. Artık ona karışmaya hakkı yoktu. Dükkana girdiklerinde tezgah arkasındaki genç hemen tanıdı Afran'ı.

 

 

Hoş geldin Afran ağabey. Hangi rüzgar attı seni buraya?

 

 

Hoş bulduk Mustafa. Yengene telefon bakacaktık.

 

 

Ağzı açık kaldı Afran'ın söyledikleri karşısında. Ağzından çıkanı kulağı duyuyormuydu acaba bu adamın? Daha ortada bir şey yoktu kızı yengen diye tanıtmıştı.

 

 

Sende hoş geldin yenge. Diyen çocukla kendine geldi Ceylan. Afran'ı şu an bakışları ile öldürmeye çalışıyordu ama adamın zerre umrunda değildi. Çalışanın tezgaha sardığı telefonlara bakmakla meşguldü kendileri.

 

 

Bunlar son model olanlar Afran ağabey. O elindeki tam yengeye göre. İçeriği aynı ama ebatı diğerlerine göre küçük çok zarif.

 

 

Elindeki telefonu Ceylan'a gösterdi Afran.

 

 

Beğendiysen alalım.

 

 

Telefona göz ucu ile bakan Ceylan "olur" diye cevapladı Afran'ı. Altı üstü bir telefondu yani, birisi aradığı zaman konuşacak sonra bir köşeye fırlatılan bir şeydi! Bu kadar önemseyecek ne vardı canım!

 

 

Varsa bir tanede hat takıver koçum. Uğraşmayalım başka yerde.

 

 

Olur ağabey ben hallederim şimdi.

 

 

Nihayet Helin ve Nazlı'nın yanına vardıklarında ikiliyi bilmem kaçıncı çaylarını yudumlarken buldular. Helin hararetli hararetli bir şeyler anlatıyor Nazlı'da çok keyifli bir şekilde onu dinliyordu. Geldiklerini fark ettiklerinde Nazlı yengesi Ceylan'a "sen varya sen" bakışı atarken hiç beklemeden ayaklandılar hep birlikte. Afran onları eve kadar bırakmayı teklif ederken Nazlı bunu kibarca red etmiş beraber çarşıda işleri olduğunu söylemişti. Afran ile Helin yanlarından ayrılırken onlar çarşıya doğru yürümeye başladılar.

 

 

Neredesin kız sen? Kaç saat oldu?

 

 

Yemek yedik yenge. Tanışma gibi bir şeydi. O kendinden bahset etti birazda ben. Sonra bana telefon almak istedi. Telefoncuya gittik ve sonuç' diyerek elindeki poşeti gösterdi Ceylan. Nazlı ise Ceylan'ın elindekini hiç fark etmemişti. Kafası Helin'in anlattıkları ile o çok karışık bir durumdaydı. Ceylan'a anlatmak istedi ama "Helin'in bence biz karışmayalım ağabey zaten anlatır" dediği geldi aklına. Hiç belli etmeden

 

 

Telefon mu aldı? Bak sen Afran beye. İşini biliyor bu adam!

 

 

Nazlı'nın Afran'a bey demesi ile kahkaha attı Ceylan.

 

 

Gittiğimiz yerdede servis yapan çocuk Afran'a bey diye sesleniyordu yenge. Beyfendimiz "ağa" olmaktan memnun değil herhalde.

 

 

Ne var bunda kuzum? Bende Mirza'nın ağa değilde "beyfendi" olmasından yanayım.

 

 

İkinci bir kahkaha sesi geldi Ceylan'dan.

 

 

Tabiiki hanımefendi. Siz sosyetik şehirliler beyfendi ve hanımefendi olmayı tercih edersiniz. Bende o ağa bozuntusuna her seferinde ağa olduğunu hatırlatmaktan memnuniyet duyarım:)

 

 

******

 

 

Afran Helin'i eve bıraktıktan sonra şirkete geçmişti. Çalışanları ile ufak bir toplantı yaptıktan sonra şu an kardeşi Fırat ile odasında sohbet ediyorlardı.

 

 

Ee ilk buluşma nasıl geçti ağabey?

 

 

Fırat'ın eğlenen ses tonu ile söyledikleri Afran'ıda güldürmüştü.

 

 

Güzeldi. Çok güzeldi.

 

 

Ağabeyinin bu haline kahkaha atan Fırat

 

 

Güzel olan buluşmamıydı yoksa yengem mi?

 

 

Lan! Başlatma güzelinden. Güzelse bana güzel. Kafanı kırdırma bana Fırat!

 

 

Bir kez daha kahkaha atabilmek Fırat teslim olurcasına iki elini havaya kaldırdı.

 

 

Tamam patron kızma hemen bir şey demedik. Ee isteme işini konuştun mu? Söz nişan ne düşünüyorsun?

 

 

O konuları Hozan ağa ile konuşmak daha müsait olur diye düşündüm. Hem ilk günden kıza seni ne zaman istemeye geleyim mi diyeyim hıyar herif?

 

 

Vay be Afran Barzan. Dıştan tam bir yontulmamış odun gibisini ama içten romantik bir aşk adamı:)

 

 

Ulan! Diye hamle yaptığı sırada çalan telefonu ile elini cebine attı Afran. Telefonu cevaplayarak kulağına götürürken Fırat'a bu iş burda bitmedi bakışı atmaktaydı.

 

 

Efendim!

 

 

Selamün aleyküm Afran Ağa. Ben Mirza Cihanlı!

 

 

Aleyküm Selam. Buyur Mirza! Bir sorunmu var?

 

 

Vaktin varsa Yusuf'un orda bekliyorum. Konuşmamız lazım!

 

 

Mirza'nın ters konuşmasının aksine kendisi gayet sakin cevap ile kabul eden Afran Fırat'a durumu izah etmiş ve Mirza'nın yanına gelmişti. Açıkçası Mirza'dan böyle bir hamle beklediği için hiç şaşırmamıştı. Her ağabey gibi kardeşi için endişeleniyordu!

 

 

Seni buraya ne sebep ile çağırdığımı tahmin edebiliyorsundur?

 

 

Çayını yudumlarken evet anlamında kafasını salladı Afran!

 

 

Bak Afran! Ceylan'ı nasıl buldun nerden öğrendin hiç bir fikrim yok! Kafanda ne tilkiler dönüyor onuda bilemem ama bu bize yapılan bir plan yada bizden intikam almak için bir oyun ise hiç düşünmem sıkarım kafana.

 

 

Mirza! Diye uyardı Afran. Sonrada devam etti.

 

 

Ben toplantıda dediklerimin harfi harfine arkasındayım. Bu kan davasını bitirmek istedim ve sizden bir kız aldım. Başkasının işlediği bir suçun cezasını masum bir kıza ödetecek haysiyetsiz değilim.

 

 

Neden Ceylan? Bizim ailede olmasada aşiretde onlarca kız var?

 

 

"Onu beğendim çünkü!" Diye itirafta bulunan Afran devam etti sözlerine

 

 

Kuyumcudan çıkarken gördüm. Çarpıştık. İlk anda vuruldum o kıza Mirza! Kim olduğu hakkında tabiiki bilgim yoktu lakin araştırdım. Sonrada olanları biliyorsun.

 

 

Afran'ın açık sözlülügü karşısında bir an dumura uğrayan Mirza gözlerinin içine bakıyordu onu taramak için ve gördüğü tek şey kararlılıktı.

 

 

Yani Mirza Cihanlı kız kardeşin Ceylan Cihanlı' ya kör kütük aşığım.

 

 

Diyecek söz bulamayınca elleri ile yüzünü sıvazladı Mirza.

 

 

Ceylan biliyormu bunu?

 

 

Hayır!

 

 

Lan o kız sevildiğini bilmedikten sonra bütün dünya bilse ne yazar. Bak o kız yaralı kanadı kırık bir kuş. Ha yeri geldimi pençe çıkartır dişi bir arslan olur ama eğer onu üzersen Allah şahidim olsun seni diri diri mezara gömerim Afran.

 

 

Hararetli geçen konuşma sonrası ortamda sular biraz durulmuş gibiydi.

 

 

Müsait bir gün söyleyinde kız istemeye gelelim Mirza.

 

 

Afran'ın söylediklerine gülesi geldi Mirzanın.

 

 

Bakma öyle aslında Hozan ağa ile konuşacaktım bu konuyu ama hazır seni bulmuşken netleştirelim dedim.

 

 

Mirza Afran'ı dinlerken ayaklanmıştı gitmek için. Ve cevapladı

 

 

Yarın müsaitiz. Çiçeğini çikolatanı al buyur gel Afran Barzan!

 

 

 

 

 

Hatalarım olduysa affola. Yeni. Bölümde görüşmek üzere:)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%