@sevda.h
|
Keyifli okumalar:) Geçirdikleri ateşli dakikalardan sonra nihayet yemek yeme fırsatı bulan taze evli çift Ceylan'ın kendi elleri ile hazırladığı çok güzel bir akşam yemeği yemişler şimdide yatın en üst katında ki üçlü koltuk tarzı yerde Afran'a sırtını yaslanarak oturuyordu Ceylan. Ay ışığının aydınlattığı ortamda denizden yükselen se sesleri eşlik ediyordu onlara. "Hayatımda hiç bu kadar huzurlu his etmedim kendimi" diyerek söze başlayan Ceylan Afran'ın saçlarına attığı öpücük ile devam etti "Burası çok güzel Afran. Kaç gün kalacaz burada?" Diye sorarken Afran'ın "Sen kaç gün istersen" diye cevabına kocaman gülümsedi. "Mardin'deki hayatınız ve işinizden ne çabuk vaz geçtiniz Afran Barzan" diye şaka yaparken Afran'ın "Benim bu hayatta vaz geçemediğim tek sen varsın Ceylan Barzan" diye konuşmasına eriyip bitmişti. Ne güzelde yakışmıştı kocasının soyadı isminin yanına. Afran'a doğru dönüp yüzünü avuçlarken "Ben seni hak edecek ne yaptım Afran" diye sordu. Adamın kendisine olan bakışlarına dayanamayan Ceylan uzanıp dudaklarını öptü. Aklına gelen ile "Beni sevdiğini ne zaman anladın Afran? Anlatsana." Diye sordu tekrar Afran'a sırtını yaslarken. Belinden kucaklayan Afran boynuna başını koyarken "ilk gördüğüm an" diye cevapladı. "Nasıl yani beraber çay bahçesinde buluştuğumuz gün mü?" Diye sordu. "Hayır çarşıda kuyumcudan çıkarken çarpmıştın bana. İlk o zaman görmüştüm seni". Afran'ın söyledikleri ile hafızasını yoklayan Ceylan "o senmiydin?" Diye sordu. "Benmişim demek ki Ceylan hanım başkasının olmasını mı isterdiniz?" Diye huysuzca söylenen Afran'a kahkaha attı. "Yok kocacım öyle değil. Senin olduğunu bilseydim biraz o yakışıklı yüzüne bakardım yani" diye cilve yaptı. "Kocan yemez mi seni" diye kızın boynunu öpmeye başlayan Afran'a boynunu yan yatırarak yer açtı Ceylan. "Deli ediyorsun beni kadın" diye boğuk ses ile konuşan Afran daha bir kaç saat önce teninde kayb olduğu kadını tekrar istiyordu. "Odaya geçelim mi" diye soran Afran'a hayret ile bakan Ceylan "Yok artık Afran. Geldiğimizden bu yana odadayız zaten. Ne güzel konuşuyoruz şurada ya" diye söylendi. "Beni sevdiğini niye bana söylemedin o zaman?" Diye tekrar soru yöneltti. "Özel gün olsun istedim" diye cevap veren Afran "peki sen Ceylan, Sen ne zaman söylersin bana Beni sevdiğini"? Adamın sorusu ile gözlerini kaçıran Ceylan ne diyeceğini bilemedi. Sessiz kalan kız ile kalbine kor ateş düşen Afran daha fazla kızı üzmemek için dudaklarını öpmeden önce fısıldadı "Benim sevgim ikimizede yeter küçüğüm"... ****** Şirketteki odasında önündeki dosya yığını ile uğraşan Fırat illallah etmişti artık. Ağabeyi evlenip balayına gittiği için tüm işler kendisine kalmış ve kaç gündür şirketten çıkamaz olmuştu. Ağabeyine bir kez daha hayran kaldı. Hu kadarı işi aynı anda nasıl yurute biliyordu sorguladı. Tamam kendiside iyi tahsil görmüş işlerden anlıyordu lakin Ağabeyi olmadan bu kadar sıkışıp kalacağını hiç tahmin etmemişti. Allahtan ağabeyi Şahmaranlar ile ortak girdiği ihalenin toplantısına yetişiyordu yoksa hali yamandı doğrusu. Telefonuna gelen bildirim sesi ile mesajı okurken gülümseme belirdi dudaklarında. Azra'dan gelen mesaj ne zaman buluşacaklarını soruyordu. Cevap yazmak yerine arama tuşuna basıp konuşurken bir saat sonra buluşmak istediği söylerken kızın ısrar ile kendisini şirkette ziyaret etmek istediği için tamam demişti. Yarım saat sonra kapısı açılıp içeri kısa eteği ile Azra girerken kaşlarını kaldırarak gelen kıza baktı. "Sevgilim" diyerek kucağına oturan kıza gülen Fırat "hayırdır sevgilim ne bu neşe" diyerek cevap verdi. "Akşam senin için çok güzel bir sürprizim var aşkım" diyen Azra'ya kısık gözler ile bakan Fırat "neymiş o sürpriz" diye sordu. "Sürpriz söylenir mi Fırat? Akşamı bekle" diye çıkışan kıza "öyle olsun bakalım" diye yanıtladı. Dağınık duran masaya göz atan Azra Fırat'ın arka tarafına geçerek başına masaj yapmaya başladı. Anında gözleri kapanan Fırat "hmm" diye ses çıkarırken "Çok yoruldun sevgilim, ağabeyin ne zaman dönüyor" diye sordu. "Adam balayından ne zaman döneceğine kendisi karar versin Azra" diye sertçe uyardı Fırat. Ailesi onun için en değerli varlıklardı ve Fırat hiç bir zaman ailesinden birisine en ufak bir söz dahi söylemezdi. Sessiz kalan Azra biraz daha masaj yaptıktan sonra güvenlikten Fırat'a gelen telefon ile Fırat dışarı çıkarken Azra masa üstündeki dosyaları karıştırmaya başladı. Aradığını bulmanın sevinci ile "yes" diye sevinirken aldığı tek sayfalık evrağı katlayarak cebine koydu. Masayı sanki dokunulmamış gibi düzenleyip hiç bir şey olmamış gibi telefonunu çıkartarak Fırat'ın koltuğuna geçip oturdu. Bir kaç dakika sonra geri gelen Fırat acilen çıkası gerektiğini soyleyib kendisini şoför ile birlikte evine göndermişti. Akşam üstü işlerini bitiren Fırat Azra'yı aradığında kız kendi evine davet etmişti onu. Yolda giderken çiçekçiden bir demet çiçek alan Fırat kapıyı çalıp eve girdiğinde evde Azra'dan başka kimsenin olmadığını gördü. Fırat'ın sormak istediğini anlayan Azra "Annem ile babam ankaraya akraba düğününe gittiler. Bende ev boşken sana yemek yaptım. Beraber vakit geçiririz diye düşündüm" diye açıklama yaparak elinden tutup salondaki mum ışığı aydınlatan masaya doğru götürdü. "Çok iyi düşünmüşsun çilli" diye yanıtlayan Fırat ceketini çıkartarak sandalyeye oturdu. Elinde şarap şişesi ile gelen Azra'ya kaşlarını kaldırarak bakan Fırat'ı, şarabı kadehlere doldururken cevapladı Azra "Bakma öyle. Modern bit ailede büyüdüm. Özel günlerde serbest". "Bu günün Özel'i ne peki?" Diye soran Fırat kadehi dudaklarına götürürken tadına bakmayı ihmal etmedi. "Seninle her gün Özel sevgilim" diye yanıtladı Azra. Beraber yenilen Akşam yemeğinden sonra masadan kalkıp içkilerini salonda içen ikili kıvama gelmişlerdi. Azra'nın kısa kırmızı elbisesinden görünen bacaklarına bakan Fırat yutkunurken ona doğru eğilen Azra bu sefer göğüslerini ortaya çıkarmıştı. Dudaklarına kapanan dudaklara ile karşılık veren Fırat hiç beklemediği bir anda kızı kucağında buldu. Bacaklarını iki yana açarak Fırat'ın üzerinde oturan Azra adamı kışkırtmayı başarmıştı. Derinleşen öpüşme ile eli adamın gömleğine giderken aklını toplayan Fırat kızı durdurdu bir anda. Gözlerini kapatıp sakinleşmeyi bekledi biraz. "Kendi evinde kızı sarhoş halde yatağa atacak adam değilim ben Azra." Diyerek kızı üzerinden indirdikten sonra ceketini alarak Azra'ya son bir bakış atarak "hadi eyvallah" diye çıkmıştı evden. Red edilmişlik ile şok içinde kalan Azra sinirden sehpanın üzerinde duran kadehi fırlattı. Telefonunu alarak bilindik numarayı aradıktan sonra konuştu. "Bu sefer işe yaramadı Mihra Cihanlı. Barzan'ları hafife alma" Sabah gözlerini kocasının koynunda açan Ceylan mutluydu. Evliliklerinin üzerinden 1 hafta geçmiş ve Afran ile muazzam bir balayı yapmışlardı. Afran geldikleri ilk günden bu yana ikisininde telefonlarını kapatmış kimseyi dahil etmedikleri baş başa oldukları bir 1 hafta geçirmişlerdi. Yataktan kalkacağı sırada aniden kendisini kocasının altında bulan Ceylan "Afraaan" diye söyleniyordu. Kendisine saçı başı dağılmış uykulu gözler ile bakan kocasına dayanamayan Ceylan uzanıp çenesinin altını öpmüştü. Kollarını Afran'ın boynuna dolayan Ceylan cilveli ses tonu ile "Günaydın kocacım" diye gülümsedi. Boynuna başını gömen adamın öpücüklerini sıralarken "şimdi günüm aydı" derken devam etti "Ben sana ben uyanırken seni yanımda görmek istiyorum demedim mi" diye huysuzca söylenen kocasına dudak bükerek "kahvaltı hazırlayacaktım sana sevgilim" diye cevap verdi. "Ulan! Bükme şu dudakları" diye dudaklarını öpen adam "Bugün İstanbulu gezelim mi" diye sordu. Heyecanla kafasını sallayan Ceylan "Çok isterim Afran. Burasıda güzel ama ben şehrin içinde merak ediyorum. Kalk hadi kahvaltı yapıp karnımızı doyuralım sonra gezelim" diye hızlı hızlı cevapladı. "Önce kocanı doyurman lazım sevgilim" diye zaten çıplak olan bedenini keşfe çıkmıştı Afran.(kuduruk) Nihayet hazırlanıp çıkan ikili Afran'ın kahvaltıyı dışarıda yaparız demesinin üzerine kahvaltı yapmadan çıkacaklardı. Afran'ın yine kaptan gibi yat direksiyonuna geçmesini hayran hayran izliyordu Ceylan. Sahile ulaştıklarında arabasını bıraktığı yere doğru gittiler. Birlikte ilk önce deniz manzaralı bir restoranda kahvaltı yapan ikili akşama kadar İstanbul'da gezilmedik yer bırakmadılar. Gece yarısı anca geri dönen karı koca yorgunluktan hemen uyumuşlardı. Sabah erken uyanan Afran karısını uyandırmadan sigara içmeye çıktı. Yarın ki toplantıyı hatırlayınca kapalı olan telefonunu açıp Fırat'ı aradı. Bir kaç çalıştan sonra telefon açılmış uykulu ses ile "Kim bu saatte amına koyduğum" diye küfür eden kardeşine "Lan" diye kükredi. Fırat'ın "ha ağabey sen miydin" diye cevap vermesine "Ulan Fırat. Belanı sikecem senin oğlum" diye söylendi. "Sabahın köründe daha kargalar şeyini yemeden bunun için aramadın herhalde Afran Ağa" diye söylene kardeşine "sesini özledim aşkım ondan aradım" diye cevapladı. Kahkaha atan Fırat'ı eş geçerek "yarın ki toplantı için aradım Fırat, her şey yolunda mı?" Diye devam etti. Sıkıntı ile nefes alıp veren Fırat Afran'ın kaşlarının çatılmasına sebeb olurken "bir sıkıntımı var" diye sordu Afran. "Vardı ama hal ettik ağabey. Her şey yolunda" diyen Fırat'a "akşam uçağına bilet kestir bana yarına yetişirim" diye konuştu. "Tamam ağabey" diyen Fırat ile telefonu kapattı. Beline sarılan ince kollar ile arkasına dönen Afran "uykulu ses ile "bir sorun mu var Afran?" diye soran karısının saçlarına öpücük kondurup uyumak için tekrar yatağa götürdü. "İş ile ilgili güzelim" diye cevap verdi. Tekrar uyumaya devam eden ikili yi hayat ne gibi sürprizler ile bekliyordu bilinmezdi. Kader onlar için ağlarını örmeye devam ediyordu.
Ödünüz patladı değil mi Fırat tuzağa geldi diye? Aferin çocuğuma:) Bölüm nasıldı? Fırat'ın üzülmesini istemediğim için "u" dönüşü yaptım. Yoksa yazmak istediklerim farklıydı. 30 bölümde final yapmayı düşünüyorum. Siz ne düşünüyorsunuz? Hadi kalın sağlıcakla:)
|
0% |