@sevim_svim
|
"Bence gelmelisin." Dedi Eda pembe allığı yüzüne sürerken.
"Ders çalışacağım."
"Sinir oluyorum sana. Hiçbir şeye, hiçbir yere gelmiyorsun."
"Ben bu okulu nasıl kazandım kızım?" Deyip göz kırptım. Aslında içten içe gitmek istiyordum ama, bir yanım da evde oturup ders çalışmak istiyordu.
Eda makyajını tamamladığını belirten 'Hıh!" Diye bir ses çıkardı. Bana döndüğünde yüzü çok güzel görünüyordu.
Yanıma gelip elimi tuttu: "Lütfen, lütfen lütfen."
"Ne lütfen?" Deyip anlamamazlıktan geldim.
"Benimle gelmek zorundasın."
"Hayır."
"Ama nolurr..." Diye sürdürdü.
"Anlaşma yapalım mı seninle?" Dedi gülerek.
"Bana uyar." Dedim sağ kaşımı kaldırıp.
''Bak şimdi, sen benimle partiye geleceksin, ben de bundan sonra evden çıkarken anahtarımı unutmayacağım? Bence gayet adaletli.''
''Hmm,'' dedim düşünür gibi. Bence de gayet adaletliydi.
''Hazırlanmama yardım edersen gelirim ama.''
Küçük bir kız çocuğu gibi olduğu yerde zıpladı.
''Yaşasın, yaşasın, yaşasın.'' deyip ders çalışma masamdan kaldırdı beni.
Beyaz tenime yakışacak bir makyaj yaptı. Ona hitaben tüllü pembe bir elbise ve beyaz ayakkabılarla tamamlanmıştım. Çıkarken anahtarlıktan anahtarını aldı. Birkaç dakika önce çağırdığı taksiye bindikten sonra Eda adresi verdi.
Taksiye ilk bindiğimizden yaklaşık 1 saat geçtiğinde inip ilerledik. Eda'nın taksiye parası yetişmeyince üzerini ben tamamladım. Tam bir rezillikti.
Topuklu ayakkabılarla gayet sağlam yürürken partinin olduğu binaya girdik.
Kapıya yaklaştıkça artan müzik sesiyle ürperdim ama ilerledim. Kapıda duran çocuk Eda'nın beline sarıldı ve öpüştüler.
''Sizi bekliyorduk.'' dedi çocuk, Eda'yla ayrıldığında.
Selamlaşmak için elini uzattığında gülümsemeye çalıştım: ''Affedersin, temas sevmiyorum.''
Elini geri çekince beni küçümsercesine süzdüğünde elbisemi aşağı çekiştirdim.
''Problem değil,'' deyip Eda'ya döndü: "Zaten Eda anlatmıştı temas sevmediğini. Buyrun içeriye." Deyip bizle içeriye girdi. İçerdi göründüğünden daha büyüktü.
Etrafımı dikkatlice incelerken tanıdık bir yüz aradım ama bulamadım. Sanırım Eda'dan başka takılacak arkadaşım yoktu. Ama Eda da yanımda yoktu.
Bir süre etrafta dolaşıp bir içki almak için mutfağın yolunu tuttum. Biraz içki içip rahatlamak istiyordum. Mutfakta, okuldan birkaç tanıdık yüz gördüm, onlara selam verip biraz sohbet ettim. Ardından Eda'yı aramak için etrafta dolaşmaya başladım. Onu dans ederken buldum, oldukça eğleniyordu. Parti ilerleyen saatlerde daha da coşkulu bir hal almaya başladı. Eda'nın yanında olmak beni mutlu etmişti. Birlikte eğlenirken, etraftaki her şeyi unutmuştum. Müzik, dans, içki ve eğlence beni adeta büyülemişti. Bir ara biriyle gözlerimiz kesişti. O an, sadece bu anın tadını çıkarmak istedim. Parti boyunca birlikte dans ettim, sohbet ettim, güldüm. Alkol almak, her şeyi unutturuyordu. Gece yarısından sonra parti sona erdiğinde başım dönüyordu. Uzun zamandır alkol almıyordum. Bu da beni sarsmıştı. Bir ara gözlerim kapanmış, açtığımdaysa kendimi, kendi yatağımda bulmuştum. Başımı sanki duvara birkaç kez art arda vurmuşum gibi ağrıyordu.
Favori küfürüm olan: ''Sikeyim,'' kelimesini söyledim başımı ovalarken.
Zaten şu an başka hiçbir kelime geçmiyordu aklımdan. Elbisemi çekiştirerek (teklerini kaybettiğimden) bir tanesi mor, bir tanesi pembe terliklerimi giyerek lavaboya gittim. Dünün makyaj kalıntıları yüzüme dağınık halde dururken bir palyaçodan farksızdım.
''Her şeyden nefret ediyorum.'' diye söylendim. Nedense kendi kendime konuşmaya başlamıştım.
Saçlarımı küçük çekmeceden çıkardığım tokayla saçlarımı yukarı topuz olarak sabitledim. Soğuk suyla ne kadar kendime gelsem de kahveye ihtiyacım vardı.
Oradan hızla mutfağa geçip kendime orta şekerli bir kahve yaptım. Sol kolumdaki taşlı saate bakınca saatin 12:40 olduğunu gördüm.
'Bu saatten sonra okula gidemem.' diye düşünürken zil çalınca hızla ayağa kalktım. Koşar adımla kapıyı açtım ve gazeteyi aldım. Birkaç habere baktığımda ülke gündemi olumsuzluktan geçilmiyordu her zamanki, klasik Türkiye olarak.
Derken, üçüncü sayfa haberlerinde üzerinde kişisel olarak araştırma yaptığım son aylarda kimin yaptığı bulunamayan ve tahminen aynı kişi tarafından yapılan cinayetler hakkında yazıyordum. O yazıyı tekrar tekrar okuyup gururlanmadan edemedim.
Peri ege, İzmir-Ege Üniversitesi psikoloji öğrencisi
Yazıyordu. Üstelik fotoğrafım bile vardı. Bu beni ne kadar açık bir hedef haline getirse de umurumda mıydı? Hayır. Bana hiçbir şey olmazdı.
Benim için gerçekten zor bir dönemdi, evet ama atlatırdım. Çünkü bu cinayetlerin arkasındaki kişiyi bulmak ve adaleti sağlamak istiyordum. Araştırmalarım sırasında çok fazla zaman harcadım ve birçok insanla konuştum. Ancak hala bir ipucu bulamamıştım. Bu durum beni oldukça endişelendiriyordu, çünkü bu cinayetlerin durdurulması için elimden geleni yapmam gerektiğini biliyordum. Bu yazılarla insanları bilinçlendirmek ve onları bu konuda harekete geçirmek istiyordum. Umarım bir gün bu cinayetlerin sorumlusu bulunur ve adalet yerini bulurdu.
|
0% |