@sevim_svim
|
"Peri Hanım yaman çıktı." Dedi Ömer, yüzüme bakıp sırıtarak.
Görkem, "Sevişiyorsunuz sandım....Çok korktum." Dediğimde gözlerimi Gölge'den alamadım.
"Aynen kodumun çocuğu, ne kadar da zekisin." Dedi Gölge, Görkem'e bakarak.
"Ee, ona ne yapacağız," diye beni işaret etti Görkem.
İlk önce sevgili validene uygunsuz davranışlar sergileyip beni öldüreceksiniz siktiğimin çocuğu.
Efnan, telefonu yüzüme tutarak Youtube'dan haber açmıştı.
"Şimdi, sıradaki habere geçiyoruz,'' dedi kadın ve kameraya baktı.
''İçinde çocukların da bulunduğu 40'a yakın gazeteci, iki tane uzman psikolog, bir tanesi de psikoloji öğrencisi(Gazetede köşe yazarı) yani toplamda 43 kişinin yanan cansız bedeninden yalnızca 1 kişinin cesedinin kalıntılarına ulaşamadı. Kolluk kuvvetleri bölgede hassas burunlu köpeklerle arama yaparken, 3 buçuk haftanın da sonuna gelindi. Genç kadının yaşama ihtimali her dakika daha da düşerken, ülkemizdeki cani katilden de ses soluk çıkmıyor. Yapılan tahminlere göre ikisinin arasında bir bağlantı olduğu tahmin ediliyor. Hedef en başından beri bu muydu? Yoksa sadece bir tesadüf mü? Şimdi emniy...'' Telefonu çekti ve kapattı.
''Çok yakıştı.'' dedi Gölge birdenbire.
''Ruh hastasısın sen.'' dediğimde sırıttı.
''Senin de benden farkın yok eminim. Daha birkaç saat önce öldürecektin beni.''
"Ölümü en çok sen hak ediyorsun." diyerek gözlerimi kapattım ve başımı geriye doğru attığımda boynumdaki ince kesik sızladı. Gölge'nin sesi kulağımda yankılandı. "Ölümü hak eden ben mi? Sanırım senin de birçok günahın var, değil mi?" dedi alaycı bir şekilde.
Gözlerimi tekrar açtım ve ona bakarak, "Belki de haklısın. Birçok günahım var ama senden daha masumum. Seninle aynı karanlık dünyada yaşamak zorunda değilim," dedim kararlı bir şekilde.
Gölge, sırıtarak yaklaştı ve boynumdaki kesikten kan damlamaya devam ederken, "Belki de öyle değilsin. Belki de sen de benim gibi bir ruh hastasısın," dedi ve odanın içindeki loş ışıkta gülümsedi .
Gölge'nin sözleri üzerine içimde bir huzursuzluk belirdi. Belki de gerçekten de onun dediği gibi bir ruh hastası mıydım? Onu öldürmeye çalışmıştım, iki kez. Ama bu benim karanlık dünyada yaşamamı gerektirmezdi.
Kararlılıkla ona bakarak, "Belki de öyleyim, ama ben değişebilirim. Senin gibi karanlık bir ruh olmak zorunda değilim," dedim. Gölge'nin sırıtışı daha da genişledi ve odanın içindeki loş ışıkta parlayan gözleriyle bana bakarak, "Göreceğiz," dedi. Bu sözlerle birlikte içimde bir kararlılık belirdi.
''Kurtuluşum yok, belki de, belki de bir geleceğim yok. Belki de yarın öleceğim ama asla senin gibi olmayacağım.''
Efnan bu dediğime güldü.
''O kadar emin olma Küçük Hanım.'' deyip Gölge'yi işaret etti.
''Onun gibi olmayacağını iddia ediyorsun, çünkü elinde bir güç yok. Şu an elinde güç olsa eminim ki birkaç saat önceki gibi ona saldıracaksın. Ve bize de.''
Ömer'e baktığımda donuk şekilde bana bakıp iki kaşını da yukarı kaldırdı.
Bu konuşma mı demekti?
Tam Efnan'a cevap vermek için ağzımı açıyordum ki Ömer bana bakarak gözlerini büyüttükten sonra kaşlarını çattı.
"Ama ben farklıyım," diye direttim, içimdeki öfke ve kararlılıkla. "Gücüm olsa bile senin gibi olmayacağım. Benim seçimim var, benim iradem var."
Efnan'ın alaycı gülüşü yüzüme saplandı ve Gölge'nin sırıtışı daha da genişledi. "Belki de şu an farklısın, ama zamanla sen de değişeceksin," dedi Efnan. "Karanlık herkesi içine çeker, sen de kaçınılmaz bir şekilde ona yenik düşeceksin."
''Bu evde tek kalacaksın.'' dedi Efnan.
''Ne?'' dediğimde afallamıştım.
''Teşekkür etmen gereken bir kişi,'' deyip Ömer'e baktı.
''Akıllıca bir fikir sunup sana bakıcılık yapmamamızı, bu gördüğün evde kapalı kalmanın akıl sağlığın için daha iyi olduğunu söyledi.
Ömer'e baktım.
''Evin her yerinde kameralar var ama o kadar dert etme, kameranın başında Efnan ve Gölge olucak sadece. Duş alırken seni görmeyeceğiz yani.''
''Ne büyük velinimet be!'' dedim imalı imalı.
Ruh hastasısınız!
Ömer sadece gülümsedi ve odadan çıktı. Efnan da onun ardından gitti. Ben ise bu tuhaf duruma bir anlam veremeden karşımda yaklaşık 4. sigarasını yakan Gölge'ye odaklandım yineden. Evin her köşesinde kamera olması beni rahatsız etse de, bir yandan da Efnan'ın ve Ömer'in bana yardım etmek istediklerini hissediyordum. Ama yine de bu durumun tuhaflığı beni rahatsız etmiyor değildi.
''Sigara ver.'' dedim.
''Ne?'' dedi gözlerini kısarak. Az önce beni öldürmeye çalışan adam şimdi gelmiş karşımda püfür püfür sigara içiyordu.
Ne akıl ama!
Kendi içtiği sigaranın ucundaki ateşten bana vereceği sigaranın ucunu yaktı.
''Bak sigara içtiğini bilmiyordum.'' dedi dudaklarımın arasında olan sigarayı iki parmağıyla tutarken.
Dumanı içime çektiğimde sigarayı çekti.
Dumanı üfledim.
''Burada değil de yatağımda içseydin keşke bu sigarayı.''
Göz devirdim.
''Eğer isteseydin, bana farklı şekilde yaklaşsaydın bana inan ki şu an seninle aşkla öpüşürdüm.''
''Şimdi de öyle olacaksın.''
''Siktirip git mümkünse.''
''Sabrımı sınaman ne kadar etik?''
Halısı olmayan evde sigarayı yere atıp botuyla üzerine bastı. Demirden zippo çakmağı yakıp üzerime ilerlerken içimden küfürler savuruyordum. O adım adım yaklaştıkça sanki çakmağın ateşini tenimde hissediyordum.
Ateşi yüzüme tuttuğunda yüzümü ondan çektim.
''Canının yanmasını istemiyorsan beni dinleyeceksin. Sesini keseceksin ve hiç konuşmayacaksın, gördüklerini uygulayacaksın. Tamam mı?" Dediğine yüzümü yakan sıcaklığı görmezden gelmeye çalışarak başımı evet anlamında salladım. Şu andan itibaren ne istese yapmaya karar vermiştim çünkü.
|
0% |