@sevim_svim
|
Otobüsün giriş çıkışına ilerlerken yanımdaki ismini bilmediğim, -Nam-ı diğer çarptığım çocuk- beni bileğimden geriye çekti. ''Nereye gidiyorsun?'' ''Bakacağım.'' ''Otobüsün dışından silah sesi geldi farkında mısın?'' dedi bana sesini kısarak. Ben de şaşkınlıkla ona baktım. O sırada otobüsün dışında gerçekten de silah sesleri duyulmaya başlamıştı. Panikle etrafıma bakındım ve neredeyse tüm insanların çığlık atıp bir yerlere saklanmaya çalıştığını gördüm. Tam bir kaos ortamıydı. Buraya asla gelmemeliydim, buraya asla gelmemeliydim... Şoför koltuğunun ötesindeki camdan bir ses geldi. ''Kapıyı aç ve ellerini kaldır.'' "Siktir," dedim sessizce ama bana denmemişti. Şoföre denmişti. Yüzü kapalı adam "Aç kapıyı." Dediğinde şoför denileni ikiletmeden yaptı. Sikik adam! İlerlesene geri zekalı, ne duruyorsun? Şoför ellerini kaldırdı kaldırmasına ama, nerdeyse kulakları sağır edecek bir gürültüyle kanlar içinde kaldı. Kafamda o görüntüler canlanırken yine ellerim titriyor, görüşüm bulanıklaşıyordu. "İlaç..." Dedim sessizce. "Lütfen...Çanta..." Beni koltuğa oturduğumda camdan içeri bakan adamlar şimdi içeri girmek için kapı tarafına geçiyordu. Adamlardan üçü kapıda, biri ise içeri gitmişti. Herkesin teker teker yüzüne bakarken muhtemelen içerdeki herkes aynı şeyi düşünüyordu! Hepimiz öleceğiz, cesedimizi bulamayacaklar bile. İçeri giren maskeli adam, silahı sırayla bütün gazetecilerin, benim ve o çocuğun yüzüne tuttu. Çocuğa baktığımda gayet rahat gözüküyordu. Bu nasıl umursamazlık amk, ölecek! Hepimiz öleceğiz! Hiçbirimiz bulamayacaklar bile. Köpekler yiyecek kemiklerimizi. İğrenç, korkunç yaratıklara benzeyecek bedenlerimiz -Tabii ortada bir beden bırakırlarsa-. Adam tok bir sesle bağırdı. ''Herkes telefonunu, kamerasını... Bütün elektronik aletleri verecek!'' Otobüs artık bizim ağır nefes alma sesimiz dışında tamamen sessizdi. Yanımdaki çocuğa baktım ve gözlerindeki korkuyu gördüm. Onu rahatlatmak istedim ama kelimeleri bulamadım. Hepimiz bu işin içindeydik ama hiçbirimiz bunun nasıl biteceğini bilmiyorduk. Herkesin endişeli bakışları arasında, maskeli adamın ne istediğini anlamaya çalışıyordum. Bir yandan da içimden dua ediyordum ki, bu korkunç durum bir şekilde çözüme kavuşsun. Uzun bir süre sessizlik hakimdi, ta ki maskeli adamın konuşana kadar. O an herkesin kalbi duracakmış gibi atıyordu. Maskeli adamın sözleriyle birlikte, işte o zaman gerçek kabusun başladığını anladık. ''Buradaki tek bir kişi canlı kalacak...'' dediğinde kalbimin atışlarını neredeyse duyuyordum. Herkesin gözleri büyüdü, panik içinde birbirimize bakıştık. Bu korkunç seçimin bir sonucu olmalıydı. Kimse ne yapacağını bilemiyordu. Maskeli adamın bu korkunç teklifi karşısında ne yapacağımızı bilemiyorduk. Sadece bir kişinin hayatta kalacağını duymak dehşet vericiydi. Kendimi toparlamaya çalışarak etrafıma bakındım. Herkesin çaresizlik içinde olduğunu gördüm. Ama bir umut ışığı aramalıydık. Belki de bir şekilde bu durumun üstesinden gelebilirdik. Ama nasıl? Otobüste, arka taraflara baktım. ''Herkes!'' diye bağırdım, yanımdaki çocuğa kaş göz işareti yapıp, katilin dikkatini dağıtmak için -Ve emindim, aranan katil, oydu.- ''Madem oyunun kuralı ona itaat etmek, herkes telefonlarını, kamerasını...Her şeyini bana versin.'' deyip bir adım ileri attım kendimi. İnsanlar bana korku dolu gözlerle bakarken çığlık atıp ağlamamak için zor tutuyordum kendimi. Hepsi şaşkın bir şekilde bana baktılar, ama sonunda bir bir telefonlarını ve kameralarını bana uzattılar. Maskeli adam da şaşkınlık içindeydi, ama hemen toparlandı ve bana doğru yürüdü. Kalbim yerinden fırlayacak gibiydi, ama kararlı bir şekilde ona bakmaya devam ettim. Arkama geçip boynuma sıcak nefesini üfledi. Sonra kulağıma fısıldadı, "Bir adım daha atarsan ölürsün." Beni korkutmaya çalışıyordu, ama gözlerimdeki kararlılık ona bunu yapamayacağını gösteriyordu. Arkamda duran maskeli adamın kasıklarına denk gelecek şekilde hızlı bir tekme attığımda elindeki silah yere düştü, o da kıvranmaya başladı. Halihazır yanımda olan çocuk silahı yerde alıp beni kolumdan sertçe tutup dışarı çıkardı. Nereye olduğunu bilmeden koşmaya başladık... Koşarken nefes nefese kalmıştık, ama durmak istemiyorduk. Her an her şey olabilirdi ve bu yüzden hızla ilerlemeye devam ettik. Bir süre sonra durup etrafımıza bakmaya karar verdik. Nerede olduğumuzu anlamak için biraz zaman harcamamız gerekiyordu. O sanki buraları biliyormuşçasına ilerlerken benim bilmediğim bir şeyler olduğunu hissediyordum. Ve sikeyim ki, hislerim her zaman doğru çıkardı. |
0% |