Yeni Üyelik
14.
Bölüm
@sevim_svim

"Görünen köy klavuz istemez. Rating'ler coşmuş." Dedi Cemre yüzüme sırıtırken.

 

"Tabii kızım, benim dizim bu. Coşmayacak da ne olacak?"

 

"Seninle alakası olduğunu düşünmüyorum Sezin. Tamam, seninde birçok fanın var ama Atlas'ın peşinden de kız sürüsü geliyor. Mesela İzmir'de senin önceki dizinin izlenme oranı yüzde yetmiş beş'ken, şu an doksan yedi virgül seksen iki. Öyle düşün. Şehir şehir. Anladın mı?"

 

"Anladım." Dedim göz devirerek. Bursa'da önceki dizini yine izlenmen yetmiş dokuz virg..."

 

"Sus yeter." Dedim ayağa kalkarak. "Tatlı istiyorum."

 

"Tatlı yiyemezsin. Kilona dikkat etmen gerekiyor."

 

Kaşlarımı yukarı kaldırıp ona baktım.

 

"Şimdi bal gibi tatlı, çikolatalı çikolatalı, çilekli, mis gibi ekler tatlı olsa ne güzel olurdu. Kremanın tadı... Ama neyse ya aynen almayalım." Dedim oturduğum yere yine zıplayıp oturarak.

 

Dudaklarını büzdü.

 

"Belki de bir kereden zarar gelmez değil mi?"

 

"Evettt!" Diye bağırdım. Ona sorana kadar çoktan sipariş ettiğim tatlı da çoktan gelmişti.

 

"Sen..." Dedi Cemre: "Çok manipülatifsin."

 

Kıkırdayarak kapıyı açıp tatlıyı aldım ve geldim.

 

"Manipülatif olmak bazen işe yarar, değil mi?" diye sırıtarak tatlı paketinin kapağını açarak birini aldım ve ısırdım. Cemre ise sadece başını sallayıp gözlerini devirerek bana bakıyordu. Tatlıyı yavaş yavaş yemeye devam ederken, Cemre'nin yüzündeki ifadenin değiştiğini fark ettim.

 

"Ne oldu?" diye sordum merakla.

 

"Yok bir şey, sadece seninle birlikte olunca tatlı yemekten daha fazla keyif alıyorum galiba," dedi gülümseyerek.

 

Ben de gülümseyerek ona bakıp, "Aynen öyle, tatlı yemek de güzel ama seninle vakit geçirmek daha da güzel," dedim içtenlikle. Cemre'nin gözlerindeki parıltıyı görmek beni mutlu etti ve birlikte geçirdiğimiz zamanın tadını çıkarmaya devam ettik. Hayat bazen tatlı bir mola gerektirir ve benim için o mola, Cemre ile birlikte olmak gibiydi.

 

Cemre'nin gülümsemesi beni içten içe ısıtıyordu. Birlikte olmak, sohbet etmek ve birbirimize destek olmak bize gerçek bir mutluluk veriyordu. Tatlı yemek sadece bir bahane, asıl önemli olan birlikte geçirdiğimiz zamanın değeri ve anılarımızdı. Birlikte gülmek, birlikte ağlamak, birlikte hayal kurmak... İşte gerçek mutluluk buydu. Cemre'nin yanında olduğum için şanslı hissediyordum ve onunla birlikte olmak benim için en değerli şeydi. Gözlerimi ona dikerek bir kez daha gülümsedim ve içimden geçen tek şey, bu anın hiç bitmemesiydi.Cemre'nin yanında olmanın verdiği huzur ve mutlulukla tatlımı yavaş yavaş yemeye devam ettim. Aramızdaki samimiyet ve anlayış, her şeyden daha değerliydi benim için. Birlikte geçirdiğimiz her an, özel ve unutulmaz bir anı olarak kalacaktı.

 

''Eee siz ne oldunuz?'' dedim tatlıyı ona uzatarak.

 

''Kimle?''

 

''Burak mıydı, Buğra mıydı, neydi çocuğu adı?''

 

''Adı Barış'tı," dedi gülümseyerek.

"Ama yanlış hatırlamıyorsam seninle onu tanıştırdığım gün sen ona 'Berk' demiştin." Dedi ve tatlıyı alıp yavaşça ağzına götürdüğünde kıkırdadım yine: "Evet, o gün yanlışlıkla adını yanlış söylemiş olabilirim.

 

''Kızım siz bir değilsiniz öncelikle.'' diye devam ettim ikinci tatlıyı ağzıma tıkıştırarak: ''O fazla şey...şey...Maço.''

 

''Evet, neyse.'' dedi telefonunu diğer elinden bırakarak.

 

''Atlas'la nasıl gidiyor?''

 

''Bilmiyorum,'' deyiverdim. ''Bir türlü ona onu sevdiğimi söyleyemiyorum. Belki de korkuyorum, ya reddederse diye. Ama artık cesaretimi toplamam gerekiyor. Ona duygularımı açıkça ifade etmeliyim. Sonuç ne olursa olsun, en azından denemiş olacağım.''

 

Dudağını ısırdı.

 

''Uyumunuz çok iyi.''

 

Göz devirdim.

 

''Beni hayatında daha hiçbir kitap okumamış bir cahil gibi gördüğüne yemin edebilirim ama kanıtlayamam sana Cemre.''

 

''Saçmalama istersen Sezin.''

 

''Saçmalamıyorum.''

 

''Öyle olsa cahille sohbeti keserdi.''

 

''İlber Ortaylı mı Cemre of.''

 

''Şşş,'' dedi bana biraz daha yaklaşarak. ''Seni seviyor bence. Yoksa niye o kadar aşkla öpsün seni?''

 

''Bilmem.''

 

''Atlas nerede şu an?''

 

''Kız kardeşiyle dışarda. Küçük velet!''

 

Cemre kocaman bir kahkaha attı.

 

''Çocuklardan nefret ettiğini biliyorum.'' derken ikimizin de gülüşü soldu.

 

''Ben özür dilerim.'' dediğinde gözlerim çoktan dolmuştu.

 

''Benim hiç bebeğim olmayacak Cemre.'' dedim.

 

Biraz daha bana sokuldu ve ağzıma 3. tatlının yarısını uzattı.

 

''Yiyecek misin?''

 

''Hayır.''

 

''Ye.'' deyip dudağıma değdirdi tatlıyı.

 

"Yemic..." Derken tatlıyı kendi ağzına attı.

 

"Yeme o zaman."

 

Büyük koltukta biraz daha kayıp kendi göğsüne yatırdı. Gözyaşlarım teker teker akarken bir anda hıçkırarak ağlamaya başladım.

Ve Dakikalarca ağladım... Sanırım biraz drama queendim???!

 

Loading...
0%