@sevim_svim
|
Camın önünde daha fazla ayakta kalamayıp yere çökmemin ardından gözlerimden akan yaşlarla, telefonumu elime almıştım. En yakın arkadaşım olan, aynı zamanda da menajerim olan Cemre'yi aradım.
"Efendim tatlım" diye açmıştı neşeli ses tonuyla. Gözlerimden akan yaşla beraber gülümsemiştim. Onun sesi ile bile ben mutlu olabilirdim. Titreyen sesimle cevap vermiştim ona: "Cemre ne yapıyorsun?" Demiştim gözümden akan bir damla göz yaşının eşliğinde. İlk önce kısa bir süre susmuştu, bir şeyler olduğunu anlamış olsa gerek.
"Film izliyorum meleğim, sen iyi misin?" Demişti tedirginlikle. O beni hep anlardı biliyordum. Biriyle dertleşmem gerekliydi, yoksa ben bugün hiç iyi olmayacaktım. Tireyen sesimle "Cemre" demiştim ilk önce, devam etmek için kendimde güç bulamıyordum. "Ben aldatıldım" diye devam etmiştim, daha fazla kendimi tutamamıştım, sessizce ağlayamıyordum artık.....
"Nasıl?" Demişti ilk önce şaşırarak sonra benim iyi olmadığımı fark edip devam etmişti " Sen nereden öğrendin tatlım?" Demişti tedirginlikle.
"Yatakta bir kadınla yakaladım onu" derin bir iç çekmiştim. Bu halimden nefret ediyordum, ağlamaktan nefret ediyordum...Ve güçsüz görünmekten.
"İstersen dışarıda buluşalım hem sana iyi gelir. Bir şeyler içeriz sen de o zaman her şeyi bana anlatırsın, ne dersin güzelim?"
Dediği şey mantıklıydı ama ben kendimde bu gücü bulamıyordum. Ancak beni kaybeden biri içinde saatlerce ağlayacak biri değildim ya, yeterdi bu kadar.
"Peki" dedim kendimden emin bir şekilde.
Hızla hazırlanıp evden çıkmıştım. Arabaya binip, elime telefonumu aldım. Ablam Melek aramıştı. Hemen kendimi toparlayarak geri aramıştım ablamı.
Derin bir nefes verdim.
"Efendim abla?"
"Sezin haberleri gördün mü? Oğuz'la bir kızın görüntüleri yayılmış internette?" Ses tonu sanki bana acır gibiydi. Ama ben bana acınmasını istemiyordum.
"Biz Oğuz 'la ayrıldık abla." Dümdüz söylemiştim bunu, hiçbir duygu belirtisi olmadan.
"Nasıl? Ne zaman? Benim neden bundan haberim yok ya?"
"Bugün ayrıldık biz abla."
"Bize gel, konuşmak ister misin benimle?"
"Gerek yok abla. Bugün Cemre ile buluşacağım, hatta şu an onun yanına gidiyorum."
"Tamam kuzum, sonra görüşürüz. Arabayı dikkatli kullan."
"Tamam abla, hoşçakal."
Telefonu kapatıp, arabayı çalıştırmıştım. Aklımda binlerce düşünceler ile sessiz bir yolculuk yaptım. Bara yaklaştığımda arabayı park edip, arabadan inip bara ilerledim. Birkaç dakikaya girip Cemre'yi aramaya başlamıştım. Cemre'yle aynı anda birbirimizi buluşmuştu gözlerimiz. Hemen elini sallamıştı. Yanına gidip ona sıkıca sarıldım.
"Eee anlat bakalım, neler oldu?" demişti sinirli ses tonuyla. Oğuz'a sinirli olduğunu biliyordum. Gülümseyerek ona bakmıştım. Ona kısaca her şeyi anlattığımda, "Şerefsiz" demişti daha sinirli bir ses tonuyla. "İyi ki bitti ilişkiniz, zaten sana yakışmıyordu." demişti beni teselli etmeye çalışarak. "Boş ver, üzgün değilim artık... " gülümseyerek ona bakmıştım. O da hemencik sıcak bir gülümseme atmıştı bana.
"Umursamıyorsan da bir şey söyleyeceğim, şu çocuğa baksana çok yakışıklı değil mi?" Çocuğa doğru bakmadan "Evet." demiştim. "Tamam moralini bozma" bakmadığımı görmüştü. Daha fazla üzülmek istemediğim için telefonu açıp Instagrama girmiştim. Girdiğim gibi magazin haberi ile karşılaşmıştım. Haberi hızlıca okumuştum.
"Ünlü oyuncu Sezin Ateş'in çapkın sevgilisi olarak tanıdığımız Oğuz Yılmaz, lüks bir mekanda ismi bilinmeyen bir güzelle çıkarken görüldü." umursamazca gönderiyi Cemre'ye gösterdim.
"Sezin sen de bu mekandam ismi bilinmeyen sarışın yakışıklıyla çıkarsın." demişti heyecanlı bir şekilde.
"Cemre işim gücüm yok erkek mi kovalayacağım?"
"Baksana ama" dedi az önce gösterdiği çocuğu yeniden gösterdi. "Sen gelmeden önce yokladım biraz, Atlasmış ismi"
"Atlas...." Diyip duraksamıştım, güzel isimdi.
"Evet... Atlas yaaa. Güzel isim değil mi?"
"Güzel isim ama hayatta yanına gitmem. Ben çıkıyorum buradan, daraldım." demiştim, daha fazla kalsaydım Cemre ne yapıp edip bu adamla beni konuştururdu.
"Sezin hafifçe, çaktırmadan sağa baksana. Biri seni çekiyor"
"Her yerde olduğu gibi"
"Sezin düşünsene şu Atlas dediğim çocukla olduğunu... Sen kızıl, o sarı" diye yine o çocuktan bahsetmeye başlamıştı.
"Menajerim gibi davran lütfen" demiştim onu uyararak.
"Offff, tamam" demişti daha fazla konuyu açmamıştı.
****
Bardan çıktığımda sarhoş değildim, çünkü hiç bir şey içmemiştim. Etraf sessizdi, ta ki arabaya bindiğim andan itibaren her şey değişmişti. Arabanın etrafını magazinciler dolmuştu. Magazinci bir kadının arabanın camının açık olduğu yerden mikrofonu sokup konuştu.
"Oğuz Bey'in sizi aldattığı söylentisi dolaşıyor doğru mu?"
"Hanımefendi şu mikrofonu çıkarın şuradan" demiştim bıkkın ses tonuyla, ardıyla mikrofonu dışarı ittirip camı anında kapattım. Bütün magazinciler aynı soruyu sorup duracaktı.
'𝐸 𝑎𝑙𝑑𝑎𝑡𝚤𝑙𝑑𝚤𝑚 𝑦𝑎𝑛𝑖 𝑘𝑒𝑠𝑖𝑛 𝑠𝑒𝑠𝑖𝑛𝑖𝑧𝑖, 𝑏𝑒𝑛 𝑑𝑒 𝑔𝑖𝑑𝑒𝑦𝑖𝑚 𝑏𝑢𝑟𝑎𝑑𝑎𝑛' demek istiyordum ancak diyemezdim. Bir şerefsize göre kariyerimi yakacak değildim!
Magazincilerden zorla da olsa kurtulabilmiştim. Eve hızlıca ulaşmıştım, kapıyı hemen kilitleyip banyoya doğru hızlıca koşmuştum. Kendimi banyoya atıp küveti doldurdum. Kendimi sıcak suyun altına bırakınca sanki tüm hararetim geçmişti....
|
0% |