58. Bölüm

58.bölüm

Güler
sevimlikiz

Düğün günü gelmişti. Elif ve Selim'in yeni hayatlarına başlayacakları o kutlu gündü. Kara ile evde, düğün için hazırlanıyorduk. Kara, takım elbisesiyle kusursuz görünüyordu. Bana bakıp gülümsediğinde, aynadan ona karşılık verdim.

"Ne oldu? Neden öyle bakıyorsun?"

"Böyle karı koca gibi olduk. Evlensek mi biz, Aşkın Ezel?"

"Oha, Kara! Abart! Daha dün birbirimize yumruk atıyorduk."

"Ne var? Seninle evlenmek istiyorum. Yoksa sen istemiyor musun?"

"İstiyorum, tabii ki. Ama acele etmeyelim."

Kara, aynada kravatıyla boğuşurken mırıldandı:

"Elif... Küçücük kızdı. Ne çabuk büyüdü de evleniyor. Küçükken bana aşıktı, 'Seninle evleneceğim' deyip dururdu. Peşimde dolanırdı."

"O küçükkenmiş, Kara. Küçükken çocuklar aşkla hayranlığı karıştırır. O seni abisi gibi görüyordu."

"Öyle... Sikerim şu kravatı, bir bağlanmadı!"

Yanına gittim. Ellerim titreyerek kravatını düzelttim. İşlem bittiğinde, alnımdan öptü ve alnını alnıma dayadı. Gözleri endişeyle doluydu.

"İçimde kötü bir his var, Aşkın. Sanki bir şey olacak."

"Kara, kötü düşünme. Hiçbir şey olmayacak. Lütfen. O kadar güvenlik önlemi aldık."

"Gitmesek mi? Boş verelim düğünü."

"Olmaz. Elif, özellikle çağırdı. Şahidi olacağımı söyledim. Korkma, bir şey olmayacak."

"İnşallah, canım."

Kara ile evden çıktık ve Elif'in, büyük villanın bahçesinde düzenlediği düğüne geldik. Elif, gelinliği içinde adeta bir melek gibiydi.

"Aşkın Abla, Kara Bey, geldiniz!"

"Seni bırakır mıyız, güzelim? O kadar çağırdınız. Mutluluklar dilerim."

"Çok teşekkür ederim, Abla. Çok iyisin."

Akşam oldu, yıldızlar altında düğün başladı. Nikah memuru sorusunu sordu, ikisi de en gür sesleriyle "Evet" dedi ve evlendiler. Ayakta duruyorlardı. Selim, eğildi ve Elif'in alnını öptü.

"Evlendik!" diye fısıldadı Selim, mutluluktan gözleri doluydu.

"Evet!" dedi Elif, hayatının en mutlu anını yaşıyordu.

Ama bu ikisi mutlu olamayacaktı. Çünkü onları bir sürpriz bekliyordu. Yukarıda, karanlığın içinde, bir keskin nişancı pozisyon almıştı.

Selim, gülümseyerek Elif'e bakarken, göğsünün üzerinde anlık bir kırmızı ışık noktası gördüm.

"Olamaz! Keskin nişancı!" diye bağırmama kalmadı.

Bang!

Silah sesi, müzikle karışıp havada kayboldu. Keskin nişancı, Selim'i tam kalbinden vurdu. Kan, hemen arkasındaki Elif'in beyaz gelinliğine ve yüzüne sıçradı.

"SELİM! HAYIR!" diye çığlık attı Elif, sevgilisini tutmaya çalıştı.

Ancak ikinci bir silah sesi duyuldu. Elif de sırtından vuruldu. Selim'in üzerine düştü, ikisi de kanlar içinde yere yığıldı. Bütün misafirler dehşetle çığlık atarak kaçışmaya başladı.

"Herkes yere yatsın! Kimse kalkmasın!" diye bağırdım, paniklememeye çalışarak.

Başka ateş sesi gelmedi. Kara, hemen yere çökerek beni korumaya çalıştı. Sonra ikimiz de Elif ve Selim'e koştuk.

Ambulansı çağırdık. Kanlar içindeki Elif ve Selim'i alıp götürdüler. Hastanede, ameliyathane kapısının önünde bekleyiş, sonsuzluk gibiydi.

"Bunu kim yapar? Kim? diye bağırdım, ellerimle saçımı çekerken.

"Kim olduğu belli, Aşkın. Başka kim olabilir?" dedi Kara, sesi buz gibiydi.

"Alaz, tabii ki. Öldüreceğim onu! Bir insan nasıl kardeşini, masum bir kızı öldürür!"

"O, insan değil, Aşkın. O, bir canavar."

Sonra, ameliyat kapısı açıldı. İçeriden doktor çıktı. Yüzü, bekleyişimizden daha uzun süren bir sessizlikle kaplıydı.

"Üzgünüm... Biz elimizden geleni yaptık, gerçekten savaştık... Ama... ikisinden de kurtaramadık. Başınız sağ olsun."

O an, Aşkın'ın dünyası parçalandı. Kara'nın koluna yığıldım. O neşe dolu, umut dolu iki genç hayat, bir intikam uğruna, düğün günlerinde sona ermişti. Bu cinayet, Aşkın'ın ve Kara'nın hayatlarının rotasını geri dönülmez şekilde değiştirecekti. Artık bu, bir intikam savaşıydı.

Bölüm : 04.12.2024 19:48 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...