21. Bölüm

21. Bölüm

Güler
sevimlikiz

Bir haftadır, Başkomiser Aşkın Ezel'in koruması altında, güvenli bir evde olmanın verdiği göreceli bir huzur içindeydim. Alaz belası peşimde değildi, en azından ben öyle sanıyordum. Okula gidip gelmeye, o iğrenç geceyi unutmaya çalışarak normal hayatıma dönme çabası gösteriyordum.

Okuldan çıkmıştım. Hava kararmaya başlamış, caddeler tenhalaşmıştı. Tam köşeyi dönecekken, yanımda siyah, lüks ve gösterişsiz bir araba gıcırdayarak durdu. Kalbim, beynimden önce alarm vermişti.

Kapılar açıldı ve içeriden üç iri yarı, takım elbiseli adam çıktı. Hepsi de Alaz'ın adamlarıydı. Henüz tepki veremeden beni kollarından sertçe tuttular.

"N'oluyor be! Bırakın beni!" diye çığlık attım, panikle debeleniyordum.

Adamların yüzleri mimiksizdi, robot gibiydiler.

"Zorluk çıkarma, kadın. Alaz Abi'nin seninle görülecek hesabı var," dedi içlerinden biri, sesi taş gibiydi.

"Alaz mı?!"

Bütün kanım çekildi. Vücudum kaskatı kesildi. Korku, ciğerlerimi sıkıştırdı. Alaz'ın eline düşmemem gerekiyordu. Aksi takdirde, bana neler yapacağını biliyordum. O geceki gibi... ya da daha kötüsü.

Beni zorla arabanın arka koltuğuna itip kapıyı üzerime kilitlediler.

Araba hızla ana yoldan sapıp, bilmediğim dar, toprak yollara girdi. Başladım yalvarmaya.

"Lütfen, bırakın beni! Ben bir şey yapmadım! Onu şikayet ettim diye bu yapılmaz!"

Şoför yanındaki adama bakıyor, ikisi de yüzüme bakmıyordu bile. Sanki bir eşyaydım.

"Lütfen, benim bir suçum yok! Annem hasta, onu yeni kurtardık. Ben masum bir öğrenciyim!"

Öndeki adam, nihayet dikiz aynasından bana baktı. Gözleri buz gibiydi.

"Onu Alaz Abi'yi şikayet etmeden önce düşünecektin. Bu işin bedeli var. Sen bize ihanet ettin."

Yalvarmam, korku dolu bir feryada dönüştü:

"Lütfen! Ölmek için çok gencim! O bana zarar verecek! İnanın, ben o parayı geri öderim! Ne isterseniz yaparım!"

En sonunda, arka koltukta oturan adam bıkkınlıkla döndü.

"Bir sus be, kadın! Başımı ütüledin! Kendi kendine ağla, bizimle konuşma."

Daha fazla konuşamadım. Ağzımı kapattım. Sesli ağlamaktan utanıp, gözyaşlarımı sessizce yanaklarımdan süzmeye başladım. Adam bana ters ters bakınca, yüzümü pencereye çevirdim ve içimden ağlamaya devam ettim. Şimdi ne olacak? Ben ne yapacağım?

Yolculuk saatler sürdü. En sonunda beni derin, sık bir ormanlık alana getirdiler. Etrafta ne bir yerleşim yeri ne de bir yol vardı. Sadece tek katlı, büyük, taş bir dağ evi yükseliyordu.

"Allah'ım, ben buradan nasıl kaçacağım!" diye fısıldadım, panikle etrafa bakarak.

Kapının önünde durduklarında, tekrar yalvarmaya çalıştım.

"Ne yapacaksınız bana? Lütfen beni Alaz'la yalnız bırakmayın!"

"Alaz Abi geldiğinde karar verecek. Sen şimdi içeride uslu uslu bekle," dedi, kolumdan tutarak beni sertçe eve soktular.

Beni doğrudan üst kattaki bir odaya götürdüler. Oda küçüktü, mobilya olarak sadece eski bir yatak ve yırtık bir halı vardı. Kapıyı sertçe kapattılar ve kilit sesi yankılandı.

Hemen kapıya vurmaya başladım, bağırıyordum:

"Açın kapıyı! Lütfen! Beni burada bırakmayın! Yardım edin!"

Kapıya vurmaktan ellerim acıdı ama kimse geri gelmedi. Duvara yaslanıp odayı inceledim. Pencere vardı, ama küçük, yüksek bir bacadan farksızdı. Kaçış imkanı sıfırdı.

Birden aklıma sinema filmlerindeki zayıf kadınlar geldi. Oradan sığamazdım ki! Biliyordum, filmlerdeki gibi narin, incecik bir kız değildim. Biraz etli butluyum, hele ki götüm oradan sığmazdı.

"Lanet olsun. Keşke biraz zayıf olsaydım! Belki o zaman sığardım, " diye düşündüm, bu çaresiz komiklik arasında bile gözümden yaşlar akıyordu.

Boş bir umutla etrafa bir daha baktım. Hiçbir şey yoktu. Telefonum bile yanımda değildi. Yatağa oturdum, yüzümü avuçlarıma gömdüm. Ağlamalarım hıçkırıklara karışıyordu.

"Allah'ım, ben ne yapacağım şimdi? O canavar buraya gelince bana ne yapacak?"

Eliz, o anda, hem fiziksel hem de psikolojik olarak tamamen Alaz'ın insafına terk edilmişti. Güvende olduğu günler bitmişti. İntikam başlıyordu.

Bölüm : 02.12.2024 14:45 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...