27. Bölüm

27. Bölüm

Güler
sevimlikiz

Alaz, Eliz'i kaçıran korumaların beceriksizliğine inanamıyordu. "Salak adamlar! Bir kızı elinde tutamamış!" Öfkesinden deliye dönmüştü. O kız, onun elinden kaçıp polise, Aşkın'ın kollarına sığınmıştı. Bu, hem itibarını zedeleyen hem de Aşkın'ın kalbini kazanma planını bozan bir hataydı.

Dağ evine gelen kaçıran adamları, gözünü bile kırpmadan, öfkeyle vurdu. Hesap sorma sırası şimdi kendisindeydi.

Villasına geri döndüğünde, içindeki hiddetle her yeri dağıttı. Masalar devrildi, vazolar kırıldı.

"Allah kahretsin!" diye kükredi, sesi cam kırıklarının üzerinde yankılandı.

Tam o anda, kapıda siren sesleri duyuldu. Polis sirenleri. Gecenin karanlığını yırtan mavi-kırmızı ışıklar villanın duvarlarını boyuyordu. Aşkın geliyordu. Alaz gülümsedi. Biliyordu, bu kız kaçınca Aşkın hemen gelecekti.

"Güzelim, sen beni izlemeyi ne kadar seviyorsun..."

Dışarı çıktı. Kapıda, silahını ona doğrultan, yüzü soğuk bir öfkeyle gerilmiş Başkomiser Aşkın Ezel duruyordu. Etrafında dağ evi olayından ders almış, tam teçhizatlı polisler vardı.

Alaz, gülümseyerek Aşkın'a baktı.

"Ne o, Aşkın Komiser? Beni mi özledin? Yoksa bu kadar teçhizatla bana evlenme teklifi mi edeceksin?"

Aşkın'ın yüzündeki nefret o kadar yoğundu ki, havayı bile donduruyordu.

"Hadi ordan, piç! Tutuklusun!"

"Neden? Ne yapmışım? Ben masumum. O kız kaçtı, ben ne yapabilirim?" dedi Alaz, oyununa devam ederek.

"Sen bilmiyor musun ne yaptığını? O kızın vücudundaki izler, ağzındaki kelimeler her şeyi anlatıyor! Sen bir canavarsın!"

"Ben masumum. Sen sadece bana takıntılısın."

"Tutuklayın!"

Aşkın, bir an bile tereddüt etmeden, bizzat kendisi gelip Alaz'ın bileklerine kelepçeyi taktı. Kelepçenin soğukluğu, Aşkın'ın ellerinden Alaz'a geçen nefretin sembolüydü.

Birkaç saat sonra, yine karakolun soğuk nezarethanesindeydim. Bu, Alaz için bir rutindi, ama bu sefer suçlama ağırdı ve şahitlik edecek bir kurban vardı.

Demir parmaklıklara yaklaştım. Kısa bir süre sonra, beklediğim kişi geldi: Aşkın. Gözleri nefretle doluydu, sanki ruhumu parçalamak ister gibi bakıyordu.

"Özlemişsindir diye düşündüm, Alaz. Bu sefer... bir daha hapisten çıkamayacaksın. O kızın şahitliği seni bitirecek."

Alaz, sırtını duvara dayadı ve alaycı bir şekilde gülümsedi. Oysa içinde yanan, Aşkın'ın onu bu kadar ciddiye almasıydı.

"Beni hapise atacak insan, daha anasının karnından doğmadı, güzelim. Herkesin bir fiyatı vardır. Senin adaletin bile parayla satın alınır."

Aşkın'ın gözbebekleri büyüdü. Elindeki çelik gibi sağlam duran dosya titredi.

"Ben doğdum, Alaz Demirkan. Ve seni ölmeden önce hapise sokacağım! Senin de, kirli paranın da, yalanlarının da sonu geldi!"

Alaz'ın gözlerinde, bu sözlerin Aşkın'a ne kadar yakıştığını ifade eden, garip bir hayranlık belirdi.

"Güzelim, sen beni de gömersin. Yine ölmezsin. Biliyorum, sen benden kurtulamazsın."

"Cehenneme gideceksin, Alaz!" diye tısladı Aşkın, sesi duygusal bir patlamanın eşiğindeydi.

Alaz, artık gülümsüyordu. Bu, onun için bir vedaydı.

"Ben cehennemden geldim zaten, Aşkın. Ve sen, beni oradan çıkarmak için geleceksin."

Aşkın, daha fazla dayanamayarak, dosyasını masaya sertçe çarptı ve oradan ayrıldı. Alaz, arkasından bakarken, parmaklıkların soğukluğuna aldırmıyordu.

Eliz'i bulması, Alaz'ın Aşkın'a ulaşmasını sağlamıştı. Şimdi, tek yapması gereken, Kara Kandemir'in Aşkın'ın babası hakkındaki gerçeği ortaya çıkarmasını beklemekti. Çünkü o zaman, Aşkın'ın adaleti sarsılacak, ve tek sığınacağı liman yine Alaz olacaktı.

Bölüm : 02.12.2024 17:07 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...