
Kara, koltuğa fırlatılmamdan sonra nefes nefese kalmışken, birden yüzünde kendinden emin bir ifade belirdi.
"Şimdi sana çok güzel bir sofra hazırlayacağım. Daha önce bu adamı neden görmemişim diyeceksin!"
"Kendini beğenmiş, ukala! Yemek yapmayı biliyor musun ki?" diye dudak büktüm.
Kara, bu yoruma sadece gülümsedi. Elimden tuttu ve beni ayağa kaldırdı. Birlikte modern ve geniş mutfağa yürüdük. Beni koltuk altlarımdan kaldırıp, direkt mutfak tezgahına oturtu.
"Sakın bir yere ayrılma, polisim."
Hemen ellerini yıkadı. Ardından, en can alıcı hamleyi yaptı: üzerindeki tişörtü çıkardı. Çelik gibi, dövmelerle süslü kaslı göğsü ortaya çıktı. Ardından, beyaz, temiz bir önlük giydi.
Hemen elimi yelpaze yaptım ve önümde sallamaya başladım.
"Burası sıcak mı oldu ne?"
Kara, bana dönüp tek kaşını kaldırdı.
"İyi misin, Ezel Kadın? Yüzün kızardı."
"Evet, iyiyim." diye geveledim, bakışlarımı zorla mutfak eşyalarına çevirerek.
"Emin misin? Dibin düştü değil mi? Bu baklavaları yapmak için yıllarca uğraştım, boşuna değil."
"Hiç de bile! Hem ben tatlı sevmem," diye yalan söyledim.
Kara, elindeki sebzeyi keserken bana döndü, gözleri parlıyordu.
"Beni seversin ama. Ben, tatlı ve acı bir karışımıyım. Tadına bakmadan bilemezsin."
"Sen yemek yapmıyor muydun? Yoksa sadece kaslarını mı sergileyeceksin?"
Kara, o an tezgahtan uzandı, burnumdan usulca öptü ve bana arkasını dönerek yemek yapmaya devam etti. Kalbim yerinden çıkacak gibiydi.
Kısa süre sonra, Kara sadece yemek yapmakla kalmayıp, harika bir sofra da kurmuştu. Mumlar, özenli tabaklar... Her şey lükstü ama samimi görünüyordu.
"Kırmızı şarap mı, beyaz mı?" diye sordu, elinde iki şişeyle.
"Kırmızı." dedim, sesim biraz daha yumuşaktı.
"Güzel tercih. Agresif kadınlara kırmızı yakışır."
Birlikte sofraya oturduk. Yemek yerken konuşmaya, birbirimizi daha iyi tanımaya başladık. İşi, hayatı, hedefleri... Kara, o sert mafya kabuğunun altındaki zeki ve hırslı adamı gösteriyordu.
Şarabım bittiğinde, beklemeden şişeyi kafama diktim. Artık sınırları zorluyordum.
"Güzelim, yavaş git. Daha yeni başladık, sarhoş olacaksın. Yarın zor uyanırsın."
"Karışma sen. Ben ne zaman duracağımı biliyorum."
Kara, beni izledi. Gözlerindeki bakış, o kadar güzel, o kadar yoğundu ki, bu adama aşık olmamak imkansızdı. O an içimi yakan şarap değil, ona karşı hissettiğim kontrolsüz çekimdi.
"Ne güzel detaysın sen, Ezel Kadın." diye fısıldadı.
Kara'nın dediği gibi, hızla sarhoş olmuştum. Başım dönüyordu ama zihnimdeki filtreler kalkmıştı. Ani bir hareketle ayağa kalktım ve masanın üzerinden Kara'nın kucağına oturdum. Kolumu boynuna doladım.
Kara'nın nefesi kesildi. Elleri, refleksle belimi tuttu.
"Ne yapıyorsun, Ezel Kadın? İyi değilsin."
Gözlerine sabit baktım, dudaklarımız arasında sadece bir nefes vardı.
"Öp beni, Kara Adam."
Kara, gözleri kapalı bir savaş veriyordu.
"Yooo, yok, güzelim. Sarhoşsun. Yarın bunları hatırlamayacaksın ve pişman olmanı istemem. Seninle ilk yakınlaşmamız, bilinçli olmalı."
"Ben sarhoş değilim! Ve her şeyi hatırlayacağım! Bunu istiyorum! Seni içimde istiyorum, Kara!"
Aşkın, sarhoşluğun verdiği cesaretle bütün duvarlarını yıkmıştı. Kara, kendini tutmak için kaslarını sıkıyordu. Önlerinde, çok tehlikeli ve tutkulu bir gece uzanıyordu.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 121.84k Okunma |
2.87k Oy |
0 Takip |
68 Bölümlü Kitap |