
Kara'nın kucağında, sarhoşluğun ve arzunun verdiği cesaretle bütün kartlarımı açmıştım.
"Benimle birlikte olmak istemiyor musun?" diye fısıldadım, dudaklarım onun boynuna yakındı.
"Çok istiyorum, Aşkın. Hayatımdaki en çok istediğim şey sensin."
"O zaman olalım!"
"Olmaz."
Bu ret cevabı beni çileden çıkardı. Gururum incinmişti.
"**O zaman ne diye kendini tutuyorsun? **Yoksa korumalarınla birlikte olursun, ha?****" diye alay ettim.
Kara'nın gözleri tehlikeli bir şekilde kısıldı. Onu sinirlendirmek kolaydı ve bu, istediğim tepkiydi. Birden beni kucağına aldı, merdivenlere doğru hızla yürüdü.
"Sen kaşındın, Ezel Kadın! Demek ki laftan anlamıyorsun!"
"Beni sinirlendirmeyecektin. Sadece ne kadar dayanıklı olduğunu merak ettim," dedim, zaferle gülümseyerek.
Beni ikinci kattaki lüks bir banyonun içine soktu. Hiç beklemeden fıskiyeyi sonuna kadar açtı. Sular, sıcak ama şaşırtıcı derecede soğuktu. İkimiz de anında sırılsıklam olduk.
"Kara! Çok soğuk! Ne yapıyorsun?!"
"Ateşin söner, hiç olmazsa! Şimdi ayılacaksın. Bu kadar basit değil, Aşkın."
Islak tişörtüm tenime yapışmıştı. Soğuğa rağmen ona meydan okudum.
"Sen yanımda oldukça, Kara, benim ateşim sönmez. Sadece seni daha çok istiyorum."
Bu sözler üzerine Kara, daha fazla dayanamadı. Dudağıma yapıştı ve beni koparırcasına öpmeye başladı. Öpücük, vahşi, ıslak ve öfkeliydi. Bende ona karşılık verdim, ellerim bütün ıslak vücudunda, dövmelerinin üzerinde geziniyordu.
Bir an, Kara öpücüğü kesti, alnını alnıma dayadı. Nefes nefeseydik.
"Ezel Kadın... Daha ileri gitmeden dursak iyi olur. Kontrolümü kaybedeceğim."
"Gidelim! Neden duruyoruz?"
"Aşkın, ateşle oynuyorsun."
"Ateşten korksaydık, çakmakla oynamazdık, Kara."
Kara, kararlılıkla geri çekildi. Kendi kendine bir mücadele veriyordu.
"Hadi, Ezel Kadın. Üşüyeceksin."
Beni kucağında odaya götürdü. Yatağın kenarına oturtup bana kuru kıyafetler getirdi: Kendi tişörtlerinden biri olmalıydı.
"Sen giydir." dedim, kışkırtıcı bir sesle.
Kara, getirdiği kıyafetleri yatağa fırlattı.
"Kadın! Al şunları giy! Artık beni mi azdırıyorsun? Bak zaten zor duruyorum!"
"Azıyor musun?"
"Hem de nasıl..."
"O zaman neden kendini sıkıyorsun? Kim diyor sana tut diye?"
Gözlerini kapattı, derin bir nefes aldı.
"Ayık olduğun zaman seninle sevişmek isterim, Aşkın. Şimdi değil. O an, tamamen senin kontrolünde olmalı."
Bu centilmenliği beni yumuşatmıştı. Ama oyuna devam ettim.
"Seni yerim, yakışıklı."
"Kadın, öyle laflar söyleme! Bak, kendimi zaten zor tutuyorum!"
"Hiç tutmamanı isterim aslında. Kim diyor sana tut diye?"
"**İradem diyor! **Allah beni seninle mi sınıyor?****"
Kara, daha fazla lafa girmeden, ıslak kıyafetlerimi çıkarmaya başladı. Mümkün olduğunca tenime dokunmamaya çalışıyordu. Gözleri, sürekli tavana veya yere bakıyordu. İç çamaşırlarımı giydirdi ve üzerine bana bol gelen, yumuşak, beyaz uzun bir gömlek giydirdi.
"Mikrop muyum ben? Neden tenime dokunmuyorsun?"
"Ha—"
Daha lafını bitirmesine kalmadan, elimi alıp göğsümün üstüne götürdüm ve çıplak elini tenime dokundurdum. Kara yutkundu, gözleri irileşti.
"Nasıl? Güzel mi?" diye fısıldadım.
"Sen delisin, Ezel Kadın. Baştan aşağı deli."
"Deli olduğum için beni seviyorsun."
Arkama geçti ve havluyla saçımı nazikçe kuruttu. Ardından kurutma makinesini fişe taktı. Saçımı kuruturken, bir an durdu ve saçımı öpüp kokladı.
"Çok güzel kokuyorsun. Ne sürüyorsun sen?"
"Uykum var." dedim, sesim uykulu çıkmıştı.
"Uyuyalım, güzelim. Artık güvendesin."
Yatağa uzandım. Kara, üstümü yavaşça örttü. Eğildi ve alnımı öptü. Lambaları kapattıktan sonra, o da yanıma yattı. Sırtım ona dönüktü ama onun sıcaklığını hissediyordum. Yüzümü okşadı, beni izlediğini biliyordum.
"İyi geceler, Ezel Kadın."
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 121.79k Okunma |
2.87k Oy |
0 Takip |
68 Bölümlü Kitap |