@sevipgidenbirisiii
|
Nazlının Ağzından
Ben kalktığımda gün çoktan aydınlanmıştı. Mutfaktan gelen tıkırlar üzerine uyuyamamış, yatakta bir müddet debelenip durmuştum.
Uyandığımda Alaz yanı başımda yoktu. Birlikte olduktan sonra beni terk edip gitti sanmıştım. Bir an içime kurt düşmüştü. Mutfaktan gelen seslere bakılırsa kahvaltı hazırlıyordu.
Kasıklarımdaki ağrıdan dolayı ayağa kalkmakta zorlanmıştım. Ağrının geçmesini beklesem de daha da artıyordu. Bir hışımla ayağa kalkarak duşa girmeye karar verdim.
Duvardan tutuna tutuna banyoya doğru ilerledim. Küvette sıcacık bir duş aldıktan sonra kasıklarımdaki ağrı biraz daha hafiflemişti.
Kapının arkasından bornozu aldım ve kurulandıktan sonra giydim. İç çamaşırı giymeme gerek yoktu. Artık Alaz ile gizlimiz saklımız yoktu.
Banyodan çıktıktan sonra saçlarımı kuruladım. Islak saçla durmak beni hasta yapıyordu.
Yanan şöminenin yanındaki kanepeye hemen oturdum ve saçlarımın şöminenin sıcaklığıyla kurumasını bekledim.
Islak saçlarımın nemliği gittikten sonra ayağa kalktım ve tam boy olan cama yaklaştım.
Dağ evi kocaman ve yemyeşil bir ormanın içindeydi. Her yer yemyeşil olduğundan seyirlik manzara sunuyordu. İnsanın içi açılıyordu.
Yağmur tüm şiddetiyle aralıksız yağıyordu. Bugün de burada kalacak gibi görünüyorduk. Gitmemiz biraz zordu.
Mutfağa paytak adımlarla gittiğimde mükellef bir sofra beni bekliyordu. Masada yok yoktu. Bir tek kuş sütü eksik gibiydi.
Alaz yine anlaşılan tüm marifetlerini döktürmüştü. On elinde on marifet vardı.
Bana arkası dönük olduğu için beni fark etmemişti. Yanına yaklaşıp ne yaptığına baktım. Krep yapmıştı. Sevdiğim şeyleri biliyordu.
Uykulu ve mahmur gözlerle bakan bu adamı sevmeyip ne yapabilirdim?
Ben biraz daha fazla uyuyayım diye bize kahvaltı hazırlamıştı. Saçları darmadağınık ve yorgun olduğu bir hayli belli olan bu adama sımsıkı sarılma ihtiyacı hissettim.
"Günaydın güzelim, nasılsın? Dünkü ateşli geceden sonra oldukça iyisindir diye düşünüyorum."
"Zıpçik gibiyim hayatım."
"Hadi otur da kahvaltımızı yapalım."
Ben tam sandalyeye oturacakken Alaz yine hinliğini yapmıştı. Popoma aniden şaplak atmıştı. Kötü kötü yandan Alaza baktım.
Bana sadece sırıttı. Pislik!
Ama intikam almasını bilirdim. Göstereceğim ama elletmeyeceğim zamanlarda gelecekti. İşte o zaman sırıtan kişi ben olacaktım.
Sabah kahvaltı yapmayı hiç sevmezdim. Alaz bu muhteşem kahvaltı sofrasını bana hazırladığı için mecburen yiyecektim.
Hava çok soğuktu. Evin içi de sıcak değildi. Götüm donmuştu. Alaz nereye kayboldu diye düşünürken üzerime battaniye getirdi.
Ah, düşünceli sevgilim benim!
Güzel bir sohbet eşliğinde kahvaltımızı yaparken aniden Alazın telefonu çaldı. İlk başta ikimizde umursamasakta birkaç kez çaldırmasından arayan kişinin önemli bir şeyler söyleyeceğini anladık.
Alaz telefonu alıp içeri gitti. Muhtemelen komutanı arıyordu. Neredeyse bir aydır göreve gitmiyordu. Belki de yakın bir zamanda göreve gidecekti.
Asker yareniydim artık. Bir askeri beklemeye alışmalıydım. Abim de askerdi, onu da bekliyordum. Yalnız asker yareni olmak farklı ve daha zordu.
Birini beklemek olduğundan zor gelse de sonunda kavuşacağını bilmek bütün acıları unutturuyordu. Tek bir sarılma özlemi omuzlardan alıp atıyordu.
Alaz bir süre telefonla konuşup geldi. Ne diyeceğini merakla bekledim.
" Yarın akşam göreve gidiyorum. Ne zaman geleceğim belli değil. Net bir tarih veremiyorum. Ancak en az bir ay olacağı kesin. Artık asker yarenisin. Benim yarenim."
"Tüm zorluklara göğüs gererek benim yanımda olur musun? Göreve gittiğimde beni bekleyebilecek misin?"
Alazdan beklediğim sorular gecikmeden gelmişti. Sorulması kolay, cevaplanması zor sorulardı. Ben bir kişiyle bir yola çıktıysam o kişiyi yarı yolda bırakamazdım. Yolu tamamlamak vardı, geri dönüş yoktu.
Alaz olumsuz bir yanıt vereceğimi düşünüyordu. Masmavi gözlerindeki bakışlarından bunu rahatlıkla anlayabiliyordum.
" Bugüne kadar ilişki yapmaktan hep kaçındım. Tek başıma bir birey olmak için çabalıyorum. Arkamda duran kimse yok. Varlığını ömrüm boyunca hissedersem ve şehit olmayacağına söz verirsen her daim beklemekten gocunmam seni."
"Aklımda sen yokken hep şehit olmanın hayalini kurardım. Ama şimdi hayatımda biri var. Seni arkamda bırakamam. Ölmemek için çabalarım ama söz veremem."
Söz vermese de olurdu. Dedikleri benim için kafiydi.
" Nazlı, benim göreve yarın akşam gitmem lazım.Bugün dönelim istiyorsan."
Burada daha fazla kalmak isterdim. Huzurlu bir yapısı vardı. Yinede Alaz gitmek istiyordu. Göreve gidene kadar biraz dinlenmeye onun da hakkı vardı.
" Dönelim."
Bölümün sonuna geldik. Gençler kitabı beğenip yorum yaparmısınız?
Bölüm yazmaya devam edeyimmi? |
0% |