@sevipgidenbirisiii
|
Arkadaşlar bir dahaki bölüm+ 18 olacak . Kimler +18 okumaya hazır. Birde +18 bir kitap yazmaya karar verdim. Bu arada diğer kitaplarımı da okuyor musunuz acaba? Düşünceleriniz neler yorumlarda belirtin,
Bol bol beğeni ve yorum yapmayı unutmayın. Ha birde beni tanio ederseniz çok sevinirim. Son olarak ise çizgi studioyu indirerek orada kitabımın bütün bölümlerini açıp bana destek olmanız beni çok mutlu eder.
İyi ve keyifli okumalar.
Nazlının Ağzından
Ender bavuluyla merdivenlerden indi. Bende peşinden aşağı indim. Arabası bizim sokağın başında duruyordu. Mahalledeki insanların da kimisi camlara çıkmış, kimisi de perdenin altından gizlice bize bakıyordu. Ender ilk başta direkt arabasına gidecek olsa da, bir vedayı hak ettiğimizi düşünüyordum. Yanına gittim ve boynuna sarıldım.
Alazda kendi evlerinin önünde yere oturmuş, Enderin gitmesini bekliyordu. Sanki dövdüğü yetmemiş daha fazlasını istiyor gibiydi. Zaten durum vahimdi. Olan olmuş, biten bitmişti. Alazın Enderi dövmesine engel olamamıştım.
Bu durumda Enderin gitmesi en doğru karardı. Burda yanımda kalmaya devam etse hem kendisi hemde biz olumsuz etkilenecektik. Gitmesi iyi olandı. Alazla konuşmam ve bir an önce çözmem gereken konular vardı. Ender gittikten sonra bizi büyük bir konuşma bekliyor gibiydi. Umarım kendimiz için aldığımız ayrılma kararını olumlu yönde değiştirebilirdik. Tek temennim bu yöndeydi.
Bu saatten sonra ilişkimizin bir oluru var mıydı bilmiyordum?
Ancak yine de her şey için önemlisi de biz için deneyecektim. Başka şansım yoktu. Düzeleceğimize inanmak istiyordum.
Endere sarıldıktan sonra kulağına fısıldadım.
"Böyle olmasını sende bende istemezdik. Ben senin benim yanımda kalmanı isterdim. Ama yine de sen bir hata yaptın ve şu anda ikimizde bunun bedelini ödüyoruz. Sen o hatayı yapmasaydın belkide durumumuz daha farklı olabilirdi. Yine benim en iyi arkadaşımsın, yalnız eski gibi olamayacağımızı, bu saatten sonra çok fazla samimi davranmayacağımı bilmeni isterim. Mutluluğu bulabilmen dileğiyle. Konuşalım arada bağı kesmeyelim. Birde dün yediğin dayak için özür dilerim. Kendine iyi bak koca adam."
Bu konuşmayı yapmam ve aramıza az da olsa mesafe koymam gerekiyordu. Alaz benden bir şeyi yapmamı istiyorsa her zaman bir bildiği vardır mutlaka. Genel olarak ne dediyse çıkıyordu.
Enderi kırmadan resti çekmiş ve mesafemi belirtmiştim. Artık bundan sonrası ona kalıyordu. Beni ilgilendirmiyordu. Kısaca vedalaştım ve geri çekildim.
Enderin de söyleyecek bir şeyleri vardı. Bana döndü ve konuşmaya başladı.
"Belki de yanına hiç gelmemeliydim. O zaman tüm bunlar gerçekleşmezdi. Bensiz daha mutluydun sen. Ben senin demek istediklerini çok iyi anladım. Araya mesafe koymak istiyorsun ki bu senin en doğal hakkın. Sizin aranızı yapmak istemiştim. Ama yine her zamanki gibi her şeyi elime yüzüme bulaştırdım. Bu yüzden de şimdi gitmek zorunda kalıyorum. Yaşattıklarım ve sebep olduklarım için üzgünüm. Her şey için senden ve Alazdan özür dilerim. Bana evini açtığın için saol. Hoşçakal."
Ender arabaya binip gitmişti. Arkasında ise bir yıkıntı ve enkaz bırakmıştı.
Alaz hala aynı yerde oturuyordu.
Şimdi ne olacaktı? Herkes kendi evine mu gidecekti?
Yoksa konuşulmayan konular mı birer birer konuşulacaktı?
İlk adımı belkide ben atmalıydım. Alaz oturduğu yerden kalkmıştı. Bana bakma gereği bile duymadan kendi evine doğru gidiyordu. Acilen konuşmamız gerekiyordu. Alaz da az önce kendince bana resti çekmişti.
Yalnız ben barışmadan duramayacaktım. Bir aydır görmüyordum. Özlemim anlatmaya yetmezdi. Alazın yanına yaklaştığımda direkt boynuna atladım. Bana sarılmayı tercih etmedi, elleri iki yanda boşlukta sallandı, durdu.
Alaz bana sarılmak için bir girişimde bulunmasa dahi kokumu içine çektiğini hissedebiliyordum. O da beni özlemişti. Ender noktasında ben hatalıydım ve bir özür borcum vardı.
Acaba kahve içmeye davet etsem gelir miydi?
Ben yine de şansımı denemeyi düşündüm. Alazdan ayrıldığımda artık bana gitmeyi teklif etmem gerekiyordu. Hiç kabul edecek gibi de gôrünmüyordu.
Gelmese bile zorla sürükleye sürüklüye yanımda götürürdüm. Bizde çözüm hiçhir koşulda ve şartta bitmezdi.
"Alaz benim evde bir kahve içelim mi, müsaitsen?"
"İnan valla hiç müsait vaktim yok. Yarın gece tekrar göreve gideceğim. Bir hafta sonra geleceğim. "
" Bugün niye müsait değilsin acaba?"
" Benim sevgilim değilsin, niye hesap soruyorsun ki?"
"Hesap sormuyorum sadece bir kahve içecek kadar bile müsait olmamana şaşırıyorum."
"Sen Enderle meşguldün, benim müsaitlik durumum senin umrunda bile değildi ki."
" Biliyorum Alaz, davranışlarım hatalıydı. Ama sende beni kızdırmıştın. Özür dilerim. Hadi bize gel, bir kahve içelim. Hatamı telafi edeyim. Hem o arada da konuşuruz. Biliyorsun benim sana kendimi affettirmem lazım."
"Bu sefer yaptığın hafife alınacak bir şey değil. Kahve içmeye gelirim ama kolay bir şekilde affedemem seni, bilmiş ol."
"Tamam, tamam sen gel de ben sana kendimi affettirmeyi bilirim."
Alaz yine benim yanımda mutlu olan ve gülen kişiydi. Sadece ben ona nasıl çektiriyorsam o da bana çektirmeye hazırlanıyordu. Elinden tuttum ve bizim eve doğru sürüklemeye başladım. Aklımda ise hin fikirler geziyordu. Alazı baştan çıkarmam gerekiyordu ve aşkımızı tazelemem gerekiyordu. |
0% |