@sevipgidenbirisiii
|
87.Bölüm
İki Hafta Sonra
Bugün benim en mutlu olduğum gündü. Alazın yaralanmasının üzerinden iki hafta süre geçmişti ve yavaş yavaş kendini toparlıyordu.
Artık yürümede sıkıntı yaşamıyordu ve kendi kendine gezebiliyordu. İki gün önce karnındaki dikişleri alınmıştı. Bir süre görevden izin almıştı ve evde ıstırahat etmeye karar vermişti.
Hala tam anlamıyla iyileştiğini düşünmüyordum. Bu yüzden dinlenmesi gerektiğini söylesem de sürekli iyi olduğunu söyleyip beni geçiştirmeye çalıştığının farkındaydım.
Alaz şu anda daha iyi durumda olduğu için sesimi çıkarmıyordum. Yoksa benden çekeceği vardı. Bugünde biraz özel bir gündü. O yüzden de susuyordum.
Son günlerde aşırı mutluydum. Beni kendime getirmemde yardımcı olan Alazdı. Onun sayesinde hayatta aradığım mutluluğu yakalamıştım. Daha fazlasında asla gözüm yoktu.
Sevdiğim adam bugün beni istemeye gelecekti. Hayatımızı birleştirmek için ilk adımımızı atmaya karar verdik ve aile üyeleriyle küçük bir nişan ile taçlandıracaktık.
İsteme ve nişan için sade bir elbise tercih etmiştim. Omuzları askılı ve çok hafif bacak yırtmacı vardı.
Saat sekize yaklaşmıştı ve Alazların gelmeleri yakındı. Zaten yan evimizde oldukları için beklememize gerek yoktu.
Heyecanlı olduğum için yerimde duramıyordum. Evin içinde bir o yana bir bu yana yürüyordum. Selin de bu durumdan rahatsız olmuşa benziyordu.
Ben evin içinde gezinirken beni omuzlarımdan tutup durdurdu ve sakinleşmem için gözlerimin içina baktı.
"Sakin ol kızım artık.Birazdan gelecekler. Yerinde dur. Gereksiz yere telaş yapma. Zaten evlenmek için sonra yeterince telaş yapacaksın. Bugün en mutlu günün."
Selin söylediklerinde çok fazla haklıydı. Beni kendime getirmeyi başarmıştı. Sakin kalmalıydım. Telaş yapmamalıydım ve mutlu olmayı öğrenmeliydim.
Kendi içimde derin nefesler aldım. Birkaç derin nefesten sonra kendime gelmiştim. Daha mantıklı düşünebiliyordum.
"Ben yeterince sakinim. Şu an kendimdeyim. Sadece bir an önce gelmelerini istiyorum."
"Alaz abim şimdi gelir. Tayfası da gelecek. Tuzlu kahveyi de bir güzel içireceğiz."
"Tuzlu kahve yapmayı düşünmüyorum. Zaten daha yeni iyileşti. Kıyamam."
"Ay, ay Alazına da kıyamazmış. Yemedik be. Sadece sana çok çektirdi. Azcık da o çeksin diye dedim."
Selini dinleme gereği bile duymadım. Bazen aşırı saçmalıyordu ve söylemlerine dayanamıyordum.
Galiba sonunda beklediğim an gelmişti. Nihayet zil çalmıştı. Kalbim yerinden çıkacak gibiydi, pır pır atıyordu.
Selinin desteğiyle kapının oraya gittim. Her an bayılabilecek potansiyele sahiptim.
Usulca kapıyı açtım ve takım elbise içerisinde sevdiğim adamı gördüm. O kadar yakışıklıydı ki resmen kendimden geçtim. Simsiyah bir takım elbise giyinmişti. Elinde gül buketi ve çikolata vardı.
Hemen elinden aldım. Çok kalabalık gelmemişlerdi. Zaten bende kalabalık bir nişan düşünmemiştim. Sade ve şık olsun istiyordum.
Abim balkondaydı ve sigara içiyordu. Sanırım beni bugün vermesi onun açısından oldukça zor olacaktı.
Alazın elinden çiçek buketini ve çikolatayı aldım. Gülümsedim ve kendisine hayran hayran baktım. Son derece büyüleyici görünüyordu.
Bana yaklaştı ve kulağıma fısıldadı.
"Çok güzel olmuşsun ve bu gece benim kadınım olacaksın. Bir an önce evlenmek için gün sayıyorum."
"O kadar da kendini hafife alma. Seni tam anlamıyla affetmedim. Sürüm süründürmedim."
"Kısacası boyunun ölçüsünü almadın diyorsun."
"Gazabın benden olacak. Bunu bil istedim."
Alaz başını sallayarak içeri doğru geçti. Arkasından annesi ve bir kaç asker arkadaşı gelmişti.
Hepsi içeri geçti ve oturdular. Beni abimden isteyeceklerdi. Biraz sohbet edildi.
Abim kara kara düşünüyordu. Beni vermek hiç olmadığı kadar ona zor gelecekti. Bunu yakından hissedebiliyordum.
İlk önce kahveleri yapmalıydım. Acele kahveleri yapıp içeri geçtim. Alazın kahvesine çok az tuz atmıştım. Balla karışık yapmıştım.
Yanına oturdum ve Nagihan Hanımın beni abimden istemesini bekledim.
"Sebebi ziyaretimiz bellli. Oğlumuz kızımızı sevmiş, beğenmiş. Allahın emri, peygamberin kavliyle kızınızı oğluma istiyoruz."
Abim bana doğru döndü ve gözleriyle isteyip istemediğimi sorguladı. Başımı aşağı yukarı sallayınca verdi.
"Verdim, gitti."
Derin bir nefes çektim içime ve rahatladım. Şimdi sırada Alazın kahveyi içmesine gelmişti.
Dört gözle herkes kahvesini içmesini bekliyordu. Alaz kulağıma eğildi ve fısıldadı.
"Kahve tuzlu mu?"
"Bak bakalım. Tuzlu mu yoksa içine bal mı atmışım. Kendin karar ver."
Alaz kahveden bir yudum aldı ve sonunda tepkisini görebilmiştim. Gözünü bile kırpmamıştı ve yüzünde bir mimik bile oynamamıştı. Testi başarıyla atlatmıştı.
"Tam ayarında olmuş güzelim. Ellerine sağlık."
Kahve tabağının yanına ceketinin cebinden çıkardığı gülü koydu. Kalbimi fethetmişti bu adam. Bir ömür geçer miydi ki?
Sizden tek isteğim bol bol yorum yapmanız. Kitap hakkındaki düşünceleriniz neler? Bölümü nasil buldunuz? |
0% |