@sevipgidenbirisiii
|
Merhabalar, ben geldim. Sizi uzun zamandır bekletiyorum.
Yeni bölüm yazayım dedim. Bölümlerin nası ilerleyeceği hakkında bir fikrim yok.
Umarım beklersiniz.
Keyifli okumalar.
Bol bol yorum yaparsanız sevinirim.
Beni çok mutlu edersiniz.
*******************
Aile fertlerinin hepsi lobide oturmuş, annelerinin gelmesini bekliyordu. Kimseden tek çıt çıkmıyordu. Herkes ailelerine yeni katılacak olan kardeşlerini düşünüyordu.
Barlas, Elfidayı hala kabullenememişti. Evlerine gelecek olmasından haz etmiyordu. Annesinin Dna testi yapmadan hemen kızı olarak bağrına basmasından nefret ediyordu.
Halbuki küçükken kardeşi olacak diye sevinen ve doğmasını dört gözle bekleyen ilk kişilerden biriydi.
Kolay bir şekilde kabullenecek gibi durmuyordu. Demirin hala yalan söylediğini düşünüyordu. Elfidanın çalışma odasından fotoğrafı alıp kopyasını çıkarttığını varsayıyordu. Düşündükçe işin içinden çıkamıyordu. İki arada bir derede kalıyordu.
Başını iki elini arkada yasladığı kolları uyuşmuştu ve artık yerinde duramıyordu. Bir yanı kızın masum olduğunu söylese de şimdilik o tarafla ilgilenmiyordu.
Aile fertleri arasında en küçüğünün kendisi olmasına rağmen tek mantıklı düşünen kişinin kendisi olduğunu iddia ediyordu. Abilerinin neredeyse hepsi kardeşlerini kabullenmişti.
Bir tek kişi harici vardı. O da ikizi Bartındı. Bartın ile ikisi de aynı kafadan düşündüklerinden kardeşleri eve gelse bile rahat vermeyecekleri baştan belliydi.
Barlas, ailecek lobide otururken konuşma ihtiyacı hissetti. Konuşmadan duramıyordu.
Biraz da ortamın sessizliğini bozmak istedi ve içindekileri susturmak yerine ortaya döktü.
Kozlar bir an önce paylaşılsın istedi. Konu hakkında abilerinin düşüncelerini de oldukça merak ediyordu.
Bir anda başını koyduğu koltuktan kaldırdı ve dônüp abilerine baktı. Herkes kendi aleminde takılıyordu. Konuşmanın tam da sırasıydı. Tüm dikkatleri üzerine çekebilirdi.
Birden söze daldı ve hiç beklemediği tavırları aldı.
"Sizce de Elfidanın gerçekten kardeşimiz olduğu gerçeği size de tuhaf gelmiyor mu? Bize gelmesinin ardından bir gün sonra fotoğraf sayesinde kardeşimiz olduğu ortaya çıkıyor. İnsanın içine bir şüphe tohumları ekiliyor. Sizi de düşündürmüyor mu? Fotoğrafın kopyasını çıkartmış olamaz mı?"
Barlasın söyledikleri herkeste şok etkisi yarattı. Hiç kimsenin olaylara kendisi gibi yaklaşmadığının farkındaydı. Mesleği gereği son derece temkinli yaklaşmak zorundaydı ve ailesini korumak kendisinin vefa borcuydu.
Bu yüzden olayları en ince ayrıntısına kadar inceliyor, kafasına takılan sorunları bir an önce aradan çıkartmak için çaba sarf ediyordu.
Yine aklına takılan soruları gün yüzüne çıkartmıştı ve şimdi sorduğu sorunun cevabını almayı bekliyordu.
Barış, Barlas gibi düşünmüyordu. Kardeşinin son derece masum ve saf biri olduğunu düşünüyordu. Olaylardan habersiz bir şekilde büyümüştü.
En büyük abisi olan Arşın, kardeşlerinin yaşadığını söyleseydi eğer, belki de şu an böyle bir durumun içerisinde olmayacaklardı.
Elfida yanlarında büyüyecekti ve mutlu mesut bir yaşam süreceklerdi. Ailede bir kişi suçlanacaksa babası sonuna kadar suçluydu.
Babasına asla kızamıyordu ve hemen affediyordu. Yine de babasının ailesinin durumunu anlaması için biraz sürünmesi gerekiyordu. Kendileri haricinde hiçbir güç ailelerinin kolay kolay dağılmasına engel olamazdı.
Barış, Barlasa döndü ve içindekileri söylemeden edemedi.
"Hiç kimse senin düşündüğün kadar gaddar ve bencil olamaz. Elfida, masumiyeti simgeleyen ve saf temiz bir kız. Yüzünü gördüğün anda bile bunu anlayabilirsin. Kardeşim olmasa bile yine de üvey abisinin tacizine mağruz kalan biri. Yardıma ve korunmaya ihtiyacı var."
Barış içindekileri bir bir kustu ve ale üyelerinin her birinin verdiği tepkiye baktı.
Barlas yine her zamanki gibi umursamaz bakıyordu. Bartında abisinin dediklerine kulak bile asmamıştı. Arın ve Ayberk abisi gibi düşünüyordu. Arşı zaten ilk gördüğü anda kabullenmişti.
Arşında konuşmaya dahil oldu.
"Barış yine her zamanki oldukça mantıklı konuşuyor, Barlas. Ortada yardıma ihtiyacı olan bir insanın hayatından söz ediyoruz. Ayrıca Demirin Elfidaya olan bakışlarını da gördük. Kardeşimiz olmasa bile yakın zamanda yengemiz olacağı belli. Yaşayıp göreceğiz."
Arın konuşmaya dahil olmak istemedi ve sessizliğini korudu. Onun yerine zaten söylrnmesi gereken her şeyi söylemişlerdi.
Konuşmanın bitmesiyle lobiye babalarının gelmesi bir olmuştu. Avşar Bey, suskun ve bir o kadarda sinirliydi. Az önce karısıyla yine bir tartışmanın eşiğinden dönmüşlerdi.
Avşar Bey gelince aile fertlerinden Barış, Arın ve Ayberk arkasını dönmüştü. Avşar Bey, büyük bir şaşkınlığa uğradı. Karısı ayrı, çocukları ayrı kendisini suçluyordu ve nefret ediyordu.
Son zamanlarda çok fazla sevilmeyen bir adam olmuştu. Bu durum kendisini oldukça rahatsız etmişti ve ağır gelmişti.
Avşar Bey çocuklarına doğru döndü.
" Siz de mi beni suçluyorsunuz? Kardeşinizin ölmediğini sakladım diye mi suçlu oldum?"
Barış, Avşar Beye göz ucuyla baktı ve cevap verdi.
"Kardeşimin ölmediğini bize söyleyip söylememen önemli değil. Böyle durumu bir anneden saklaman sorun. Yüreğin hiç mi sızlamadı baba? Vicdanın hiçmi acımadı?"
Avşar Bey, oğlunun söylediklerinde sonuna kadar haklı olduğunu biliyordu. Hayatında ilk defa bir hata yapmıştı ve bedelini şu anda çok ağır bir şekilde ödüyordu. Kendisi de böyle olmasını istememişti ki.
Şimdi karısı kendi otelinden de kovmuştu. Gidecek tek bir yanı bile yoktu. Koynuna girecek ve sığınacak bir limanı da artık yoktu.
Arkadaşına gitmekten başka çaresi kalmamıştı. O zaman kızını kaçıran kişilerin kamera görüntülerini bulmasında yardımcı olan arkadaşına gidecekti.
"Anneniz beni kendi otelimizden de kovdu. Gidebilecek tek bir yerim bile kalmadı. Galiba ben yaşamayı hak etmiyorum."
Avşar Bey her an içli içli ağlabileyecek gibi duruyordu. Şu anda oğullarının yanında ağlayamazdı. Tek başına kalacağı zamanı kollamalıydı. Her zaman dışarıda kendisini güçlü olmak zorunda hissediyordu.
Oğullarının kendisine telkin vermeyeceğini anlamıştı. Zaten ihtiyacı da yoktu. Sadece anlaşılmak istiyordu. O da şu anda mümkün değil gibi duruyordu.
Arkadan birinin geldiğini hissetti ama sesini çıkarmadı. Beklemeye devam etti. Bir an önce karısı görmeden lobiden çıkmalı ve oteli terk etmeliydi. Tekrar bir tartışmaya hazır değildi ve azarlanmak istemiyordu.
Lobiden çıkmak için adım attı fakat arkada gelen kişinin karısı olduğunu anladı ve ağladığını hissetti.
Karısının tek bir gözyaşı için dünyayı yakabilecek potansiyeldeydi. Yakın bir zamanda gözlerinden gözyaşını akıtan kendisi olmuştu.
Ayla Hanım, kızının kendisini kabullenmeyişini anlayışlıkla karşılıyordu. Fakat yine de bu durum kendisine oldukça üzücü geliyordu.
Neyse ki kızını emanet edebildiği biri vardı. Merdivenlerden inerek lobiye indi. Odada ağlamamıştı ama şimdi kendisini tutamamıştı.
Gözyaşları dur durak bilmeden akıyordu. Kendine hakim olamıyordu. Aile üyelerinin yanına geldiğinde kocasının arkası dönük olduğunu gördü fakat umursamadı.
Oğullarının yanına geldi ve konuşmaya ihtiyacı olduğunun farkına vardı. İçindekileri dökmesi gerekliydi. Yoksa kendisini daha kötü hissedecekti. Buna hiç gerek yoktu.
" Elfida beni kabul etmedi. Bizim eve gelmeyi de reddetti. Kızıma daha önce sahip çıkamadım. Eğer yaşadığını bilseydim didik didik arardım. "
Ayla Hanımın ağladığını gôren oğulları ne yapacaklarını bilemediler ve bir müddet donup beklediler.
Bir yanda suçlu olmasına rağmen babaları vardı, bir yandan da hiçbir şeyden habersiz masum anneleri vardı. Resmen ikiye bölünmek durumunda kalmışlardı. Hangi tarafa gideceklerini bilmiyorlardı.
*****************************
Yeni bölümü nasıl buldunuz?
Aileyi biraz daha yakından tanıma fırsatı buldunuz? Ne düşünüyorsunuz?
Bol bol yorum yapar mısınız?
Merhabalar, ben geldim. Sizi uzun zamandır bekletiyorum.
Yeni bölüm yazayım dedim. Bölümlerin nası ilerleyeceği hakkında bir fikrim yok.
Umarım beklersiniz.
Keyifli okumalar.
Bol bol yorum yaparsanız sevinirim.
Beni çok mutlu edersiniz.
*******************
Aile fertlerinin hepsi lobide oturmuş, annelerinin gelmesini bekliyordu. Kimseden tek çıt çıkmıyordu. Herkes ailelerine yeni katılacak olan kardeşlerini düşünüyordu.
Barlas, Elfidayı hala kabullenememişti. Evlerine gelecek olmasından haz etmiyordu. Annesinin Dna testi yapmadan hemen kızı olarak bağrına basmasından nefret ediyordu.
Halbuki küçükken kardeşi olacak diye sevinen ve doğmasını dört gözle bekleyen ilk kişilerden biriydi.
Kolay bir şekilde kabullenecek gibi durmuyordu. Demirin hala yalan söylediğini düşünüyordu. Elfidanın çalışma odasından fotoğrafı alıp kopyasını çıkarttığını varsayıyordu. Düşündükçe işin içinden çıkamıyordu. İki arada bir derede kalıyordu.
Başını iki elini arkada yasladığı kolları uyuşmuştu ve artık yerinde duramıyordu. Bir yanı kızın masum olduğunu söylese de şimdilik o tarafla ilgilenmiyordu.
Aile fertleri arasında en küçüğünün kendisi olmasına rağmen tek mantıklı düşünen kişinin kendisi olduğunu iddia ediyordu. Abilerinin neredeyse hepsi kardeşlerini kabullenmişti.
Bir tek kişi harici vardı. O da ikizi Bartındı. Bartın ile ikisi de aynı kafadan düşündüklerinden kardeşleri eve gelse bile rahat vermeyecekleri baştan belliydi.
Barlas, ailecek lobide otururken konuşma ihtiyacı hissetti. Konuşmadan duramıyordu.
Biraz da ortamın sessizliğini bozmak istedi ve içindekileri susturmak yerine ortaya döktü.
Kozlar bir an önce paylaşılsın istedi. Konu hakkında abilerinin düşüncelerini de oldukça merak ediyordu.
Bir anda başını koyduğu koltuktan kaldırdı ve dônüp abilerine baktı. Herkes kendi aleminde takılıyordu. Konuşmanın tam da sırasıydı. Tüm dikkatleri üzerine çekebilirdi.
Birden söze daldı ve hiç beklemediği tavırları aldı.
"Sizce de Elfidanın gerçekten kardeşimiz olduğu gerçeği size de tuhaf gelmiyor mu? Bize gelmesinin ardından bir gün sonra fotoğraf sayesinde kardeşimiz olduğu ortaya çıkıyor. İnsanın içine bir şüphe tohumları ekiliyor. Sizi de düşündürmüyor mu? Fotoğrafın kopyasını çıkartmış olamaz mı?"
Barlasın söyledikleri herkeste şok etkisi yarattı. Hiç kimsenin olaylara kendisi gibi yaklaşmadığının farkındaydı. Mesleği gereği son derece temkinli yaklaşmak zorundaydı ve ailesini korumak kendisinin vefa borcuydu.
Bu yüzden olayları en ince ayrıntısına kadar inceliyor, kafasına takılan sorunları bir an önce aradan çıkartmak için çaba sarf ediyordu.
Yine aklına takılan soruları gün yüzüne çıkartmıştı ve şimdi sorduğu sorunun cevabını almayı bekliyordu.
Barış, Barlas gibi düşünmüyordu. Kardeşinin son derece masum ve saf biri olduğunu düşünüyordu. Olaylardan habersiz bir şekilde büyümüştü.
En büyük abisi olan Arşın, kardeşlerinin yaşadığını söyleseydi eğer, belki de şu an böyle bir durumun içerisinde olmayacaklardı.
Elfida yanlarında büyüyecekti ve mutlu mesut bir yaşam süreceklerdi. Ailede bir kişi suçlanacaksa babası sonuna kadar suçluydu.
Babasına asla kızamıyordu ve hemen affediyordu. Yine de babasının ailesinin durumunu anlaması için biraz sürünmesi gerekiyordu. Kendileri haricinde hiçbir güç ailelerinin kolay kolay dağılmasına engel olamazdı.
Barış, Barlasa döndü ve içindekileri söylemeden edemedi.
"Hiç kimse senin düşündüğün kadar gaddar ve bencil olamaz. Elfida, masumiyeti simgeleyen ve saf temiz bir kız. Yüzünü gördüğün anda bile bunu anlayabilirsin. Kardeşim olmasa bile yine de üvey abisinin tacizine mağruz kalan biri. Yardıma ve korunmaya ihtiyacı var."
Barış içindekileri bir bir kustu ve ale üyelerinin her birinin verdiği tepkiye baktı.
Barlas yine her zamanki gibi umursamaz bakıyordu. Bartında abisinin dediklerine kulak bile asmamıştı. Arın ve Ayberk abisi gibi düşünüyordu. Arşı zaten ilk gördüğü anda kabullenmişti.
Arşında konuşmaya dahil oldu.
"Barış yine her zamanki oldukça mantıklı konuşuyor, Barlas. Ortada yardıma ihtiyacı olan bir insanın hayatından söz ediyoruz. Ayrıca Demirin Elfidaya olan bakışlarını da gördük. Kardeşimiz olmasa bile yakın zamanda yengemiz olacağı belli. Yaşayıp göreceğiz."
Arın konuşmaya dahil olmak istemedi ve sessizliğini korudu. Onun yerine zaten söylrnmesi gereken her şeyi söylemişlerdi.
Konuşmanın bitmesiyle lobiye babalarının gelmesi bir olmuştu. Avşar Bey, suskun ve bir o kadarda sinirliydi. Az önce karısıyla yine bir tartışmanın eşiğinden dönmüşlerdi.
Avşar Bey gelince aile fertlerinden Barış, Arın ve Ayberk arkasını dönmüştü. Avşar Bey, büyük bir şaşkınlığa uğradı. Karısı ayrı, çocukları ayrı kendisini suçluyordu ve nefret ediyordu.
Son zamanlarda çok fazla sevilmeyen bir adam olmuştu. Bu durum kendisini oldukça rahatsız etmişti ve ağır gelmişti.
Avşar Bey çocuklarına doğru döndü.
" Siz de mi beni suçluyorsunuz? Kardeşinizin ölmediğini sakladım diye mi suçlu oldum?"
Barış, Avşar Beye göz ucuyla baktı ve cevap verdi.
"Kardeşimin ölmediğini bize söyleyip söylememen önemli değil. Böyle durumu bir anneden saklaman sorun. Yüreğin hiç mi sızlamadı baba? Vicdanın hiçmi acımadı?"
Avşar Bey, oğlunun söylediklerinde sonuna kadar haklı olduğunu biliyordu. Hayatında ilk defa bir hata yapmıştı ve bedelini şu anda çok ağır bir şekilde ödüyordu. Kendisi de böyle olmasını istememişti ki.
Şimdi karısı kendi otelinden de kovmuştu. Gidecek tek bir yanı bile yoktu. Koynuna girecek ve sığınacak bir limanı da artık yoktu.
Arkadaşına gitmekten başka çaresi kalmamıştı. O zaman kızını kaçıran kişilerin kamera görüntülerini bulmasında yardımcı olan arkadaşına gidecekti.
"Anneniz beni kendi otelimizden de kovdu. Gidebilecek tek bir yerim bile kalmadı. Galiba ben yaşamayı hak etmiyorum."
Avşar Bey her an içli içli ağlabileyecek gibi duruyordu. Şu anda oğullarının yanında ağlayamazdı. Tek başına kalacağı zamanı kollamalıydı. Her zaman dışarıda kendisini güçlü olmak zorunda hissediyordu.
Oğullarının kendisine telkin vermeyeceğini anlamıştı. Zaten ihtiyacı da yoktu. Sadece anlaşılmak istiyordu. O da şu anda mümkün değil gibi duruyordu.
Arkadan birinin geldiğini hissetti ama sesini çıkarmadı. Beklemeye devam etti. Bir an önce karısı görmeden lobiden çıkmalı ve oteli terk etmeliydi. Tekrar bir tartışmaya hazır değildi ve azarlanmak istemiyordu.
Lobiden çıkmak için adım attı fakat arkada gelen kişinin karısı olduğunu anladı ve ağladığını hissetti.
Karısının tek bir gözyaşı için dünyayı yakabilecek potansiyeldeydi. Yakın bir zamanda gözlerinden gözyaşını akıtan kendisi olmuştu.
Ayla Hanım, kızının kendisini kabullenmeyişini anlayışlıkla karşılıyordu. Fakat yine de bu durum kendisine oldukça üzücü geliyordu.
Neyse ki kızını emanet edebildiği biri vardı. Merdivenlerden inerek lobiye indi. Odada ağlamamıştı ama şimdi kendisini tutamamıştı.
Gözyaşları dur durak bilmeden akıyordu. Kendine hakim olamıyordu. Aile üyelerinin yanına geldiğinde kocasının arkası dönük olduğunu gördü fakat umursamadı.
Oğullarının yanına geldi ve konuşmaya ihtiyacı olduğunun farkına vardı. İçindekileri dökmesi gerekliydi. Yoksa kendisini daha kötü hissedecekti. Buna hiç gerek yoktu.
" Elfida beni kabul etmedi. Bizim eve gelmeyi de reddetti. Kızıma daha önce sahip çıkamadım. Eğer yaşadığını bilseydim didik didik arardım. "
Ayla Hanımın ağladığını gôren oğulları ne yapacaklarını bilemediler ve bir müddet donup beklediler.
Bir yanda suçlu olmasına rağmen babaları vardı, bir yandan da hiçbir şeyden habersiz masum anneleri vardı. Resmen ikiye bölünmek durumunda kalmışlardı. Hangi tarafa gideceklerini bilmiyorlardı.
*****************************
Yeni bölümü nasıl buldunuz?
Aileyi biraz daha yakından tanıma fırsatı buldunuz? Ne düşünüyorsunuz?
Bol bol yorum yapar mısınız?
Merhabalar, ben geldim. Sizi uzun zamandır bekletiyorum.
Yeni bölüm yazayım dedim. Bölümlerin nası ilerleyeceği hakkında bir fikrim yok.
Umarım beklersiniz.
Keyifli okumalar.
Bol bol yorum yaparsanız sevinirim.
Beni çok mutlu edersiniz.
*******************
Aile fertlerinin hepsi lobide oturmuş, annelerinin gelmesini bekliyordu. Kimseden tek çıt çıkmıyordu. Herkes ailelerine yeni katılacak olan kardeşlerini düşünüyordu.
Barlas, Elfidayı hala kabullenememişti. Evlerine gelecek olmasından haz etmiyordu. Annesinin Dna testi yapmadan hemen kızı olarak bağrına basmasından nefret ediyordu.
Halbuki küçükken kardeşi olacak diye sevinen ve doğmasını dört gözle bekleyen ilk kişilerden biriydi.
Kolay bir şekilde kabullenecek gibi durmuyordu. Demirin hala yalan söylediğini düşünüyordu. Elfidanın çalışma odasından fotoğrafı alıp kopyasını çıkarttığını varsayıyordu. Düşündükçe işin içinden çıkamıyordu. İki arada bir derede kalıyordu.
Başını iki elini arkada yasladığı kolları uyuşmuştu ve artık yerinde duramıyordu. Bir yanı kızın masum olduğunu söylese de şimdilik o tarafla ilgilenmiyordu.
Aile fertleri arasında en küçüğünün kendisi olmasına rağmen tek mantıklı düşünen kişinin kendisi olduğunu iddia ediyordu. Abilerinin neredeyse hepsi kardeşlerini kabullenmişti.
Bir tek kişi harici vardı. O da ikizi Bartındı. Bartın ile ikisi de aynı kafadan düşündüklerinden kardeşleri eve gelse bile rahat vermeyecekleri baştan belliydi.
Barlas, ailecek lobide otururken konuşma ihtiyacı hissetti. Konuşmadan duramıyordu.
Biraz da ortamın sessizliğini bozmak istedi ve içindekileri susturmak yerine ortaya döktü.
Kozlar bir an önce paylaşılsın istedi. Konu hakkında abilerinin düşüncelerini de oldukça merak ediyordu.
Bir anda başını koyduğu koltuktan kaldırdı ve dônüp abilerine baktı. Herkes kendi aleminde takılıyordu. Konuşmanın tam da sırasıydı. Tüm dikkatleri üzerine çekebilirdi.
Birden söze daldı ve hiç beklemediği tavırları aldı.
"Sizce de Elfidanın gerçekten kardeşimiz olduğu gerçeği size de tuhaf gelmiyor mu? Bize gelmesinin ardından bir gün sonra fotoğraf sayesinde kardeşimiz olduğu ortaya çıkıyor. İnsanın içine bir şüphe tohumları ekiliyor. Sizi de düşündürmüyor mu? Fotoğrafın kopyasını çıkartmış olamaz mı?"
Barlasın söyledikleri herkeste şok etkisi yarattı. Hiç kimsenin olaylara kendisi gibi yaklaşmadığının farkındaydı. Mesleği gereği son derece temkinli yaklaşmak zorundaydı ve ailesini korumak kendisinin vefa borcuydu.
Bu yüzden olayları en ince ayrıntısına kadar inceliyor, kafasına takılan sorunları bir an önce aradan çıkartmak için çaba sarf ediyordu.
Yine aklına takılan soruları gün yüzüne çıkartmıştı ve şimdi sorduğu sorunun cevabını almayı bekliyordu.
Barış, Barlas gibi düşünmüyordu. Kardeşinin son derece masum ve saf biri olduğunu düşünüyordu. Olaylardan habersiz bir şekilde büyümüştü.
En büyük abisi olan Arşın, kardeşlerinin yaşadığını söyleseydi eğer, belki de şu an böyle bir durumun içerisinde olmayacaklardı.
Elfida yanlarında büyüyecekti ve mutlu mesut bir yaşam süreceklerdi. Ailede bir kişi suçlanacaksa babası sonuna kadar suçluydu.
Babasına asla kızamıyordu ve hemen affediyordu. Yine de babasının ailesinin durumunu anlaması için biraz sürünmesi gerekiyordu. Kendileri haricinde hiçbir güç ailelerinin kolay kolay dağılmasına engel olamazdı.
Barış, Barlasa döndü ve içindekileri söylemeden edemedi.
"Hiç kimse senin düşündüğün kadar gaddar ve bencil olamaz. Elfida, masumiyeti simgeleyen ve saf temiz bir kız. Yüzünü gördüğün anda bile bunu anlayabilirsin. Kardeşim olmasa bile yine de üvey abisinin tacizine mağruz kalan biri. Yardıma ve korunmaya ihtiyacı var."
Barış içindekileri bir bir kustu ve ale üyelerinin her birinin verdiği tepkiye baktı.
Barlas yine her zamanki gibi umursamaz bakıyordu. Bartında abisinin dediklerine kulak bile asmamıştı. Arın ve Ayberk abisi gibi düşünüyordu. Arşı zaten ilk gördüğü anda kabullenmişti.
Arşında konuşmaya dahil oldu.
"Barış yine her zamanki oldukça mantıklı konuşuyor, Barlas. Ortada yardıma ihtiyacı olan bir insanın hayatından söz ediyoruz. Ayrıca Demirin Elfidaya olan bakışlarını da gördük. Kardeşimiz olmasa bile yakın zamanda yengemiz olacağı belli. Yaşayıp göreceğiz."
Arın konuşmaya dahil olmak istemedi ve sessizliğini korudu. Onun yerine zaten söylrnmesi gereken her şeyi söylemişlerdi.
Konuşmanın bitmesiyle lobiye babalarının gelmesi bir olmuştu. Avşar Bey, suskun ve bir o kadarda sinirliydi. Az önce karısıyla yine bir tartışmanın eşiğinden dönmüşlerdi.
Avşar Bey gelince aile fertlerinden Barış, Arın ve Ayberk arkasını dönmüştü. Avşar Bey, büyük bir şaşkınlığa uğradı. Karısı ayrı, çocukları ayrı kendisini suçluyordu ve nefret ediyordu.
Son zamanlarda çok fazla sevilmeyen bir adam olmuştu. Bu durum kendisini oldukça rahatsız etmişti ve ağır gelmişti.
Avşar Bey çocuklarına doğru döndü.
" Siz de mi beni suçluyorsunuz? Kardeşinizin ölmediğini sakladım diye mi suçlu oldum?"
Barış, Avşar Beye göz ucuyla baktı ve cevap verdi.
"Kardeşimin ölmediğini bize söyleyip söylememen önemli değil. Böyle durumu bir anneden saklaman sorun. Yüreğin hiç mi sızlamadı baba? Vicdanın hiçmi acımadı?"
Avşar Bey, oğlunun söylediklerinde sonuna kadar haklı olduğunu biliyordu. Hayatında ilk defa bir hata yapmıştı ve bedelini şu anda çok ağır bir şekilde ödüyordu. Kendisi de böyle olmasını istememişti ki.
Şimdi karısı kendi otelinden de kovmuştu. Gidecek tek bir yanı bile yoktu. Koynuna girecek ve sığınacak bir limanı da artık yoktu.
Arkadaşına gitmekten başka çaresi kalmamıştı. O zaman kızını kaçıran kişilerin kamera görüntülerini bulmasında yardımcı olan arkadaşına gidecekti.
"Anneniz beni kendi otelimizden de kovdu. Gidebilecek tek bir yerim bile kalmadı. Galiba ben yaşamayı hak etmiyorum."
Avşar Bey her an içli içli ağlabileyecek gibi duruyordu. Şu anda oğullarının yanında ağlayamazdı. Tek başına kalacağı zamanı kollamalıydı. Her zaman dışarıda kendisini güçlü olmak zorunda hissediyordu.
Oğullarının kendisine telkin vermeyeceğini anlamıştı. Zaten ihtiyacı da yoktu. Sadece anlaşılmak istiyordu. O da şu anda mümkün değil gibi duruyordu.
Arkadan birinin geldiğini hissetti ama sesini çıkarmadı. Beklemeye devam etti. Bir an önce karısı görmeden lobiden çıkmalı ve oteli terk etmeliydi. Tekrar bir tartışmaya hazır değildi ve azarlanmak istemiyordu.
Lobiden çıkmak için adım attı fakat arkada gelen kişinin karısı olduğunu anladı ve ağladığını hissetti.
Karısının tek bir gözyaşı için dünyayı yakabilecek potansiyeldeydi. Yakın bir zamanda gözlerinden gözyaşını akıtan kendisi olmuştu.
Ayla Hanım, kızının kendisini kabullenmeyişini anlayışlıkla karşılıyordu. Fakat yine de bu durum kendisine oldukça üzücü geliyordu.
Neyse ki kızını emanet edebildiği biri vardı. Merdivenlerden inerek lobiye indi. Odada ağlamamıştı ama şimdi kendisini tutamamıştı.
Gözyaşları dur durak bilmeden akıyordu. Kendine hakim olamıyordu. Aile üyelerinin yanına geldiğinde kocasının arkası dönük olduğunu gördü fakat umursamadı.
Oğullarının yanına geldi ve konuşmaya ihtiyacı olduğunun farkına vardı. İçindekileri dökmesi gerekliydi. Yoksa kendisini daha kötü hissedecekti. Buna hiç gerek yoktu.
" Elfida beni kabul etmedi. Bizim eve gelmeyi de reddetti. Kızıma daha önce sahip çıkamadım. Eğer yaşadığını bilseydim didik didik arardım. "
Ayla Hanımın ağladığını gôren oğulları ne yapacaklarını bilemediler ve bir müddet donup beklediler.
Bir yanda suçlu olmasına rağmen babaları vardı, bir yandan da hiçbir şeyden habersiz masum anneleri vardı. Resmen ikiye bölünmek durumunda kalmışlardı. Hangi tarafa gideceklerini bilmiyorlardı.
*****************************
Yeni bölümü nasıl buldunuz?
Aileyi biraz daha yakından tanıma fırsatı buldunuz? Ne düşünüyorsunuz?
Bol bol yorum yapar mısınız?
Merhabalar, ben geldim. Sizi uzun zamandır bekletiyorum.
Yeni bölüm yazayım dedim. Bölümlerin nası ilerleyeceği hakkında bir fikrim yok.
Umarım beklersiniz.
Keyifli okumalar.
Bol bol yorum yaparsanız sevinirim.
Beni çok mutlu edersiniz.
*******************
Aile fertlerinin hepsi lobide oturmuş, annelerinin gelmesini bekliyordu. Kimseden tek çıt çıkmıyordu. Herkes ailelerine yeni katılacak olan kardeşlerini düşünüyordu.
Barlas, Elfidayı hala kabullenememişti. Evlerine gelecek olmasından haz etmiyordu. Annesinin Dna testi yapmadan hemen kızı olarak bağrına basmasından nefret ediyordu.
Halbuki küçükken kardeşi olacak diye sevinen ve doğmasını dört gözle bekleyen ilk kişilerden biriydi.
Kolay bir şekilde kabullenecek gibi durmuyordu. Demirin hala yalan söylediğini düşünüyordu. Elfidanın çalışma odasından fotoğrafı alıp kopyasını çıkarttığını varsayıyordu. Düşündükçe işin içinden çıkamıyordu. İki arada bir derede kalıyordu.
Başını iki elini arkada yasladığı kolları uyuşmuştu ve artık yerinde duramıyordu. Bir yanı kızın masum olduğunu söylese de şimdilik o tarafla ilgilenmiyordu.
Aile fertleri arasında en küçüğünün kendisi olmasına rağmen tek mantıklı düşünen kişinin kendisi olduğunu iddia ediyordu. Abilerinin neredeyse hepsi kardeşlerini kabullenmişti.
Bir tek kişi harici vardı. O da ikizi Bartındı. Bartın ile ikisi de aynı kafadan düşündüklerinden kardeşleri eve gelse bile rahat vermeyecekleri baştan belliydi.
Barlas, ailecek lobide otururken konuşma ihtiyacı hissetti. Konuşmadan duramıyordu.
Biraz da ortamın sessizliğini bozmak istedi ve içindekileri susturmak yerine ortaya döktü.
Kozlar bir an önce paylaşılsın istedi. Konu hakkında abilerinin düşüncelerini de oldukça merak ediyordu.
Bir anda başını koyduğu koltuktan kaldırdı ve dônüp abilerine baktı. Herkes kendi aleminde takılıyordu. Konuşmanın tam da sırasıydı. Tüm dikkatleri üzerine çekebilirdi.
Birden söze daldı ve hiç beklemediği tavırları aldı.
"Sizce de Elfidanın gerçekten kardeşimiz olduğu gerçeği size de tuhaf gelmiyor mu? Bize gelmesinin ardından bir gün sonra fotoğraf sayesinde kardeşimiz olduğu ortaya çıkıyor. İnsanın içine bir şüphe tohumları ekiliyor. Sizi de düşündürmüyor mu? Fotoğrafın kopyasını çıkartmış olamaz mı?"
Barlasın söyledikleri herkeste şok etkisi yarattı. Hiç kimsenin olaylara kendisi gibi yaklaşmadığının farkındaydı. Mesleği gereği son derece temkinli yaklaşmak zorundaydı ve ailesini korumak kendisinin vefa borcuydu.
Bu yüzden olayları en ince ayrıntısına kadar inceliyor, kafasına takılan sorunları bir an önce aradan çıkartmak için çaba sarf ediyordu.
Yine aklına takılan soruları gün yüzüne çıkartmıştı ve şimdi sorduğu sorunun cevabını almayı bekliyordu.
Barış, Barlas gibi düşünmüyordu. Kardeşinin son derece masum ve saf biri olduğunu düşünüyordu. Olaylardan habersiz bir şekilde büyümüştü.
En büyük abisi olan Arşın, kardeşlerinin yaşadığını söyleseydi eğer, belki de şu an böyle bir durumun içerisinde olmayacaklardı.
Elfida yanlarında büyüyecekti ve mutlu mesut bir yaşam süreceklerdi. Ailede bir kişi suçlanacaksa babası sonuna kadar suçluydu.
Babasına asla kızamıyordu ve hemen affediyordu. Yine de babasının ailesinin durumunu anlaması için biraz sürünmesi gerekiyordu. Kendileri haricinde hiçbir güç ailelerinin kolay kolay dağılmasına engel olamazdı.
Barış, Barlasa döndü ve içindekileri söylemeden edemedi.
"Hiç kimse senin düşündüğün kadar gaddar ve bencil olamaz. Elfida, masumiyeti simgeleyen ve saf temiz bir kız. Yüzünü gördüğün anda bile bunu anlayabilirsin. Kardeşim olmasa bile yine de üvey abisinin tacizine mağruz kalan biri. Yardıma ve korunmaya ihtiyacı var."
Barış içindekileri bir bir kustu ve ale üyelerinin her birinin verdiği tepkiye baktı.
Barlas yine her zamanki gibi umursamaz bakıyordu. Bartında abisinin dediklerine kulak bile asmamıştı. Arın ve Ayberk abisi gibi düşünüyordu. Arşı zaten ilk gördüğü anda kabullenmişti.
Arşında konuşmaya dahil oldu.
"Barış yine her zamanki oldukça mantıklı konuşuyor, Barlas. Ortada yardıma ihtiyacı olan bir insanın hayatından söz ediyoruz. Ayrıca Demirin Elfidaya olan bakışlarını da gördük. Kardeşimiz olmasa bile yakın zamanda yengemiz olacağı belli. Yaşayıp göreceğiz."
Arın konuşmaya dahil olmak istemedi ve sessizliğini korudu. Onun yerine zaten söylrnmesi gereken her şeyi söylemişlerdi.
Konuşmanın bitmesiyle lobiye babalarının gelmesi bir olmuştu. Avşar Bey, suskun ve bir o kadarda sinirliydi. Az önce karısıyla yine bir tartışmanın eşiğinden dönmüşlerdi.
Avşar Bey gelince aile fertlerinden Barış, Arın ve Ayberk arkasını dönmüştü. Avşar Bey, büyük bir şaşkınlığa uğradı. Karısı ayrı, çocukları ayrı kendisini suçluyordu ve nefret ediyordu.
Son zamanlarda çok fazla sevilmeyen bir adam olmuştu. Bu durum kendisini oldukça rahatsız etmişti ve ağır gelmişti.
Avşar Bey çocuklarına doğru döndü.
" Siz de mi beni suçluyorsunuz? Kardeşinizin ölmediğini sakladım diye mi suçlu oldum?"
Barış, Avşar Beye göz ucuyla baktı ve cevap verdi.
"Kardeşimin ölmediğini bize söyleyip söylememen önemli değil. Böyle durumu bir anneden saklaman sorun. Yüreğin hiç mi sızlamadı baba? Vicdanın hiçmi acımadı?"
Avşar Bey, oğlunun söylediklerinde sonuna kadar haklı olduğunu biliyordu. Hayatında ilk defa bir hata yapmıştı ve bedelini şu anda çok ağır bir şekilde ödüyordu. Kendisi de böyle olmasını istememişti ki.
Şimdi karısı kendi otelinden de kovmuştu. Gidecek tek bir yanı bile yoktu. Koynuna girecek ve sığınacak bir limanı da artık yoktu.
Arkadaşına gitmekten başka çaresi kalmamıştı. O zaman kızını kaçıran kişilerin kamera görüntülerini bulmasında yardımcı olan arkadaşına gidecekti.
"Anneniz beni kendi otelimizden de kovdu. Gidebilecek tek bir yerim bile kalmadı. Galiba ben yaşamayı hak etmiyorum."
Avşar Bey her an içli içli ağlabileyecek gibi duruyordu. Şu anda oğullarının yanında ağlayamazdı. Tek başına kalacağı zamanı kollamalıydı. Her zaman dışarıda kendisini güçlü olmak zorunda hissediyordu.
Oğullarının kendisine telkin vermeyeceğini anlamıştı. Zaten ihtiyacı da yoktu. Sadece anlaşılmak istiyordu. O da şu anda mümkün değil gibi duruyordu.
Arkadan birinin geldiğini hissetti ama sesini çıkarmadı. Beklemeye devam etti. Bir an önce karısı görmeden lobiden çıkmalı ve oteli terk etmeliydi. Tekrar bir tartışmaya hazır değildi ve azarlanmak istemiyordu.
Lobiden çıkmak için adım attı fakat arkada gelen kişinin karısı olduğunu anladı ve ağladığını hissetti.
Karısının tek bir gözyaşı için dünyayı yakabilecek potansiyeldeydi. Yakın bir zamanda gözlerinden gözyaşını akıtan kendisi olmuştu.
Ayla Hanım, kızının kendisini kabullenmeyişini anlayışlıkla karşılıyordu. Fakat yine de bu durum kendisine oldukça üzücü geliyordu.
Neyse ki kızını emanet edebildiği biri vardı. Merdivenlerden inerek lobiye indi. Odada ağlamamıştı ama şimdi kendisini tutamamıştı.
Gözyaşları dur durak bilmeden akıyordu. Kendine hakim olamıyordu. Aile üyelerinin yanına geldiğinde kocasının arkası dönük olduğunu gördü fakat umursamadı.
Oğullarının yanına geldi ve konuşmaya ihtiyacı olduğunun farkına vardı. İçindekileri dökmesi gerekliydi. Yoksa kendisini daha kötü hissedecekti. Buna hiç gerek yoktu.
" Elfida beni kabul etmedi. Bizim eve gelmeyi de reddetti. Kızıma daha önce sahip çıkamadım. Eğer yaşadığını bilseydim didik didik arardım. "
Ayla Hanımın ağladığını gôren oğulları ne yapacaklarını bilemediler ve bir müddet donup beklediler.
Bir yanda suçlu olmasına rağmen babaları vardı, bir yandan da hiçbir şeyden habersiz masum anneleri vardı. Resmen ikiye bölünmek durumunda kalmışlardı. Hangi tarafa gideceklerini bilmiyorlardı.
*****************************
Yeni bölümü nasıl buldunuz?
Aileyi biraz daha yakından tanıma fırsatı buldunuz? Ne düşünüyorsunuz?
Bol bol yorum yapar mısınız?
|
0% |