@sevipgidenbirisiii
|
Yeni bölümü nasıl buldunuz?
Aileyi biraz daha yakından tanıma fırsatı buldunuz? Ne düşünüyorsunuz?
Bol bol yorum yapar mısınız?
18.Bölüm
Elfida, Demire yaptığı hareket için çok kızmıştı. İlk defa kendisini biri öpmüştü. Kendisini oldukça tuhaf ve farklı hissediyordu. Karşı tarafa yanlış duygular beslemekten korktu.
O an nasıl davranması gerektiğini bilemedi. Demiri ittirdiğine de pişman olmuştu. Çünkü anı yaşamak istemişti ve direkt reddetmişti.
Anın şokuyla neye uğradığını şaşırmıştı ve aklına geleni uygulamıştı. Yine de Demire büyük bir haksızlık yaptığının farkındaydı.
Bir müddet susmak zorunda kaldı. Birbirleri ile karşı karşıyaydılar. Elfida, bakışlarını Demirin üzerinden çekti ve utancından yüzüne bakamadı.
Gözlerini yere odakladı ve derin düşüncelere daldı. Aralarında uzun süreli bir sessizlik hakim oldu ve kimseden çıt ses çıkmadı.
Elfida, odanın içerisindeki sessizlikten aşırı rahatsız olmuştu. Daha önce hiç bu kadar uzun süre bir sessizlikle mücadele etmek zorunda kalmamıştı.
Elfida daha fazla dayanamadı ve bakışlarını Demire döndürmek zorunda kaldı. Demirin sesi çıkmadığından nasıl olduğunu merak etmişti.
Demirin suratına baktı ve Elfidanın içi acıdı. Vurduğu yerde parmaklarının izi çıkmıştı. Demirin canının çok yanıyor olabileceğini düşündü. Suratının bir kısmı kıpkırmızı olmuştu ve çok sert vurduğunu fark etti.
Vurmak yerine sadece ittirmekle çareyi de bulabileceğini biliyordu. O anlık bir tepkiyle yapılmış hareketti.
Elfida öpülmenin tadına bir kez vardı ve artık her zaman isteyebileceğine kanaat etti. Öpülmek çok güzel bir histi ve tekrar yaşamak istiyordu.
Yine de bir kez daha aynı olay yaşanırsa tokat atmak yerine öpülmenin verdiği tutkuyu sonuna kadar hissetmeyi tercih etmek istedi.
Demir tarafından öpülmek Elfidaya çok başka duygular hissettirdi. Her ne kadar kendi kendine şu anda aşkın geri planda kalması gerektiğini söylese de işlerin hiç öyle olmadığını çok sonradan anlayacaktı.
Elfida dudaklarının şiştiğini hissetti ve Demirin dudaklarına baktı. Şu anda çok yanlış duygular içerisindeydi. Kendine hakim olmak zorundaydı yoksa çok farklı şeyler yaşanacaktı.
Demir, Elfidayı öptüğüne bin pişmandı. Kendi duygularına hakim olmakta zorluk yaşıyordu ve ilerleyen zamanlarda durumun daha da vahim olacağının bilincindeydi. Yine de elinden akışına bırakmaktan yana bir şey gelmiyordu.
Bakışlarını Elfidaya dôndürmek istiyordu fakat yanlış anlaşılmaktan korktuğu için sesini de çıkaramıyordu. Ne yaptığını merak etti ve bakışlarını Elfidaya çevirdi.
Sessiz bir şekilde kendisine baktığını gördü. Elfidanın bakışlarında kendi ruhunun yansımasını fark etti ve gözleriyle anlamasını istedi.
Vurduğu yerin acımasına yanmıyordu da duyguların karşılık bulmasını istiyordu.
İki günde bir kıza duygu hissetmesini de garip buluyordu ama yapacak bir şey yoktu. Elfidaya abayı yakmaya hazırdı. Sadece Elfidanın şu anda aşktan daha önemli meseleleri olduğunun farkındaydı.
İlk önce aile kavramının bilincine varmalıydı ve hayatını düzene sokmalıydı.
Yoğun bir sessizlikten sıkılan Demir, konuşma ihtiyacı hissetti ve dudaklarından sadece iki kelime çıktı.
"Özür dilerim."
Elfidayı izinsiz öptüğü için dilenen bir özürdü fakat aynı zamanda kızdığı içinde kendini affettirmek için söylediği bir özür mahayetindeydi. Yine de yoğun duygularla hissederek söylendiği için son derece anlamlıydı.
Elfida, Demirin özrü niçin söylediğini anlamamıştı sonradan jetonu düşmüştü.
Elfida Demirin özrüne cevap verdi.
"Özür dilenecek bir şey yapmadın ki."
Demirin kendisine şaşkınlıkla baktığını hissediyordu. Aşırı tutarsız tavırları ve dengesiz hareketler sergilediğinin kendisi de farkındaydı.
Zaman zaman kendisini değiştirmek ve törpülemek istese de başaramıyordu. Yine sürekli başladığı noktaya geri dönüyordu.
Demirin kendisine cevap vermesini bekledi. Vereceği cevap Elfida için çok önemliydi. İki günde kalbinde yer edinmeyi kazanan nadir insanlardan biriydi.
" O zaman niye az önce ben şiddetli bir tokat yedim?"
İşte bu soruya verebilecek bir cevabı yoktu. En iyisi doğruyu söylemekten yana olduğunu biliyordu.
Elfida cevap için dudaklarını araladı ve aklından geçenleri bir bir söyledi.
" Beni aniden ve izinsiz öptüğün için ne tepki vereceğimi bilemedim. Aklıma o an seni kendine getirebilmek için tokat atmak geldi."
"Seni öpmemi istemiyor olsaydın beni hemen ittirebilirdin. Ama dudaklarımız birbirine mühürlü kaldı ve sen sonrasında fark etmiş gibi tokatı yapıştırdın."
"Canın çok acıyor mu?"
"Vurduğun yerin izi kabarmış gibi ve birazdan şişecek gibi duruyor. Artık yanında kırmızı surat durucağız gibi görünüyor."
"Bilerek yaptığım bir şey değil. Canını yakmak istemedim. Buzdolabında buz kabı olacaktı. Suratına hemen koyalım da şişmesin."
"Gerek yok."
"İki gündür hayatındayım ve benim yüzümden sürekli kendine zarar veriyorsun. Kendi hayatını bu kadar hiçe sayma. Hadi kalk da koyalım. Beni uğraştırma."
Demir, Elfidayla başa çıkılmayacağını öğrenmişti. Dediklerini asla hiçbir şekilde reddetme şansı yoktu.
Oturduğu yerden kalktı ve suratına dokundu. Gerçektende canı feci halde acıyordu ve birazdan suratının balon gibi şişeceğinden de tam anlamıyla emindi. Çıtı pıtı bir kadın olsa da elinin ayarı yoktu.
Elfida odanın içerisinde yer alan mini buzdolabına doğru ilerledi ve buzdolabının üst tarafta bulunan küçük bölmesini açtı. İçindeki buz kalıplarından birini aldı ve buzdolabının kapağını kapattı.
Demirin yanına geldi ve eliyle eğilmesini istedi. Demir eğilince suratının kızaran kısmına buzu koydu ve eliyle tutmaya başladı.
"Canın çok yanıyorsa hastaneye gidelim."
"Hastanelik bir olay yok. Sakin ol, telaş yapma."
"Sabah kahvaltı yapamadık. Kahvaltıya inelim mi? Ben çok acıktım."
Demir cevap vermek yerine başını salladı ve kapıyı gösterdi. Bu hadi kalk gidelim demekti.
Elfida üzerindeki kıyafetlere baktı. Hala dünkü askılı tişört ve şort üzerindeydi. Yoğunluktan değiştirmeye fırsatı olmamıştı. Şu anda da değiştirmeye aşırı üşenmişti. Lobiye böyle inmeye karar verdi.
Demir elindeki buzu tuta tuta asansöre doğru ilerlemeye başladılar. Elfida asansörün düğmesine bastı ve ikinci kata gelmesini beklediler.
Asansör kapısı açıldı ve ikisi birliktr bindiler. Demir asansörün aynasından kendi suratına baktı ve yavaş yavaş şişmeye başladığını gördü.
Birazdan aşağıdakilere malzeme olacağını biliyordu. Çünkü eli ve suratı aynı dayak yemiş gibi bir izlenim veriyordu. Kendi haline istemsiz bir şekilde güldü.
Yanında duran Elfidanın garip bakışlarıyla karşılaştı ve kendisini açıklamak istedi.
"Suratıma baksana. Sokakta serseri gibi kavga etmiş de dayak yemiş gibiyim. Aşağıya indiğimizde bizimkiler kesin kimden dayak yedi diyecekler."
"Bir güzel vurup kaçtı diyebilirsin."
Elfida vurdu ve gol oldu. Demir Elfidaya baktı, kaldı. Böyle bir tepki beklemiyordu. Daha çok beni ilgilendirmez der diye bekliyordu.
Asansör durdu ve kapıları açıldı. Otelin restorantına gelmişlerdi. Her şey enfes görünüyordu ve Elfidanın karnı çoktan guruldamaya başladı. Dün geceden beri yemek yemiyordu ve doğal olarak acıkmıştı.
Elfida bir masaya geçip oturdu. Kahvaltılıklar açık büfe şeklindeydi. İstediği her şeyi seçme hakkına sahipti. Demir ile birlikte yemek istediklerini seçmişti ve şu anda kahvaltılıkların gelmesini bekliyordu.
Demir lavaboya gitmişti ve neredeyse on dakikadır onu bekliyordu. Bir şey olmasından korktu. Beklemekten aşırı sıkıldı ve oyalanmak için eline telefon aldı.
Tam o sırada yanına birinin geldiğini fark etti ve başını telefondan kaldırdı. Gelen kişinin kim olduğunu çok iyi biliyordu ve diğer aile üyeleri gibibir beklentisi olmadan kendisine yaklaşacağını çok iyi biliyordu.
Yine de o aileden kimseyi görmek istemiyordu ve iki kelam dahi etmek zerre içinden gelmiyordu. Aile üyelerinden gelen kişi Barıştı. Aralarında en aklı başında olan kişilerden biri olarak görüyordu. Demirden sonra sevebilecek nadir kişiler arasına gireceğini az çok karşındaki kişi de biliyordu.
Elfida yanına neden geldiğini anlamamıştı ama konuşmak istediği apaçık belliydi. Elfida şu an konuşmak için hazır hissetmese de mecburdu.
Geriye çeviremezdi ve kıramazdı. Belki de içinden kırmak değil de yapıcı bir şekilde yaklaşmak geliyordu.
Elfida bakışlarını düz tutmak için ekstra bir çaba sarf etti ve neden beklediğini bilmeden beklemeye başladı.
Barış, Elfidayla konuşmak için gelmişti ama cesareti yanına gelene kadardı. Elfidanın kendisini konuşmak için beklediğini görünce bir adım atması gerektiğinin farkına vardı ve konuşmak için dudaklarını araladı.
"Oturabilir miyim?"
Barış soruyu sorar sormaz Elfidanın cevap vermesine izin vermeden karşısındaki sandalyeyi çekip oturdu. Çünkü biliyordu ki cevap vermesini bekleseydi bu süreç uzayıp gidecekti. Hiç gerek yoktu.
"Oturmak için sormana gerek yoktu. Zaten çoktan oturdun."
"Nezaket gereği sordum. Yoksa yine oturacaktım. Beni kaba biri bilme olarak diye yaptım."
"Çok sağol ya. Böyle söyleyince hiç kaba biri olmadın. Yabancı biri olsaydın çığlığı basardım."
Elfida içten içe gülüyordu. Neticede karşısındaki kişiyi hiç tanımasa da abisiydi ve kanı çekmişti. İçi ısınmıştı ve az çok iyi anlaşacaklarının habercisiydi. **********************************
Arkadaşlar yeni bölüm hakkında ne düşünüyorsunuz?
Elfida ve Demir arasındaki gerilim sizce aşka dönüşecek mi?
Sizce Elfidanın Barışa karşı verdiği tepkiler nasıldı?
Hikayenin gidişatı nasıl?
Bol bol yorum ve beğeni bırakın.
|
0% |