@sevipgidenbirisiii
|
Selamlar, arkadaşlar. Uzun zamandır yeni bölüm atamıyordum. Yazayım da atayım dedim.
Siz de umarım yeni bölümü beğenirsiniz. Yorumlarınızı bekliyor olacağım.
Keyifli okumalar dilerim.
******************** 19.Bölüm Demir üzerindeki halsizliği yok etmek ve kendisine biraz zaman tanımak için lavaboya gelmişti. Tüm ihtiyaçlarını giderdikten sonra aymadan kendisine baktı.
Son iki günde hiç dağılmadığı kadar dağılmıştı. Kendisini toparlamakta aşırı zorluk çekiyordu. Hayatı hiç beklemediği bir rayında ilerliyordu ve hızına yetişemiyordu.
Geceleri tam anlamıyla uyuyamadığından yüzü çok solgun duruyordu ve beti benzi atmış gibiydi. Biraz dinlenseydi kendine gelecekti de fırsat bulamıyordu. Çok yoğundu ve kendine ayıracak vakti bile yoktu.
Asker olduğu için iki gün sonra sınır dışına göreve gidecekti ve aklının tek bir kişide kalacağından son derece emindi. Bu yüzden de göreve ilk defa hiç gitmek istemiyordu ve sürekli olarak erteleme ihtiyacı hissediyordu.
Çünkü biliyordu ki göreve giderse abileri Elfidayı asla rahat bırakmayacaktı ve üzeceklerdi. Böyle bir şeye ihtimal bile vermek istemiyordu. Yine de içindeki sese kulak vermesi gerektiğini biliyordu.
Aklının içindeki düşünceler beynini yiyip bitirecekti. Düşünmeye biraz ara vermeliydi. Aksi halde işin içinden çıkamayacaktı ve psikolojik açıdan kendisini yıpratacaktı.
Aile üyelerinden sadece iki kişiden haz etmiyordu. Barlas ve Bartın Elfida kardeşleri olmasına rağmen hiç oralı bile olmuyorlardı. Bu durumun Elfidayı son derece yıpratacağının bilincindeydi ve koruma iç güdüsüyle yaklaşıyordu.
Tuvalette daha fazla oyalanamazdı. Elfida ile oelin restorantına gelmişlerdi ve kendisini beklediğine adı kadar emindi. İşlerini bir an önce bitirmeli ve içeri geçmeliydi.
Aynadaki son haline baktı ve saçlarını düzeltti. Şu anda kendisini daha iyi ve özenli hissediyordu. Artık gönül rahatlığıyla içeri geçebilirdi.
Musluğu açtı ve elini yüzünü yıkadı. Cebinden çıkardığı peçeteyle ellerini ve yüzünü kuruladıktan sonra tuvalet kapısının yanında bulunan çöp kovasına attı.
Otelin restorantına doğru adımlamaya başladı ve Elfida ile Barışı bir arada sohbet ederken gördü.
Elfidanın aile üyelerinden biriyle arasının bile iyi olduğunu görmesi kendisini hem sevindirdi, hem de aşırı mutlu etti.
Yanlarına yaklaştı ve masaya aniden oturdu. Masada oturan ikili sohbete dalmış gibiydiler ve oturduğunu kimse farketmemişti.
Barış, Elfidanın cana yakın birisi olduğunu fark etmişti ve yüzündeki buruk gülümsemenin de bir an önce yok olmasını dilemekten başka şansı yoktu.
Oturduğu sandalye kendisine ağır gelmeye başlamıştı. Söze nasıl gireceğini bilmediğinden iki büklüm olmuştu ve elini ayağını nereye koyacağını da kestiremiyordu.
Elfida Barışın derdinin ne olduğunu az çok anlamıştı ve kolay kolay soramadığının da farkındaydı. Bu görevi Elfida üstlendi ve söze girdi.
"Ağzında lafı eveleyip geveliyorsun. Benden istiyeceğin şeyi az çok biliyorum. Sizin eve gelmemi istiyorsun ama aile üyeleri bana nefretle bakıyor. Sanki ben suçluymuşum gibi. Oysaki aranızda en masum kişi benim."
Barış, Elfidanın tonlarca yükle mücadele ettiğini biliyordu ve içinden bu denli bir güçlü kız olarak yetiştiği için gurur duydu.
Elfidayı eve gitmeye ikna etmesi gerekliydi. Otel köşelerinde sürünmesini istemiyordu. Başka gidecek yeri de yoktu.
Demire emanet etse bile askeri görevi vardı ve yerine getirmesi gerekiyordu. Her zaman Elfidanın yanında olamazdı.
Hem de Elfidanın yeni kardeşi olduğunu öğrenmesine rağmen yine de Demirin ona bu denli yaklaşmasını kıskanmıyor değildi.
Barış söze girdi ve lafı toparlama ihtiyacı hissetti.
"Bizim evimiz artık senin de evin. Ben seni gerekirse tüm aile üyelerinden koruyacağım. Yeter ki beni geri çevirme ve bir adım at."
Elfidanın gözünün önüne yaşadıkları geldi. Sessiz biri diye üvey abisi tarafından taciz edilmesi en çok koyan şeyler arasındaydı.
Her ne kadar dillendirmek istemese de kendisi de son derece yıprandığının farkındaydı ve daha fazla kendisini ön plana çıkarmak istemiyordu.
Kendi yağında kavrulan biri olmak istiyordu ama pek öyle olacak gibi de durmuyordu.
Sadece biraz huzur istiyordu. Onu da kendisine çok görüyor idiler. Aile üyelerinden Barlas ve Bartın hariç herkese karşı sıcak bakıyordu ve asla ön yargılı değildi.
Belki de herkese karşı haksızlık yapıyordu. Sonuçta iki kişi hariç kimse yaşadığını dahi bilmiyordu ve abileri de kendisi gibi küçüktü.
Aile üyelerine bir şans vermeli miydi?
Bir sorun yaşadığında ya da canına tak ettiğinde en fazla evi terk ederim diye düşünüyordu. Ayla Hanıma karşı sert konuşmuştu ve durumu nasıl düzelteceğini bilmiyordu.
Bir annenin içi kan ağlarken söylenenler can yakmaz mıydı?
Ruhu cam kırıklarıyla doluydu ve paramparçaydı. Yeni bir cam kırığını vücudu kaldırabilir miydi emin değildi. Yine de sonrasında aldığı karardan pişman olmak yerine mutlu olmak istiyordu.
Düşündü ve bir karara vardı. Ayla Hanımı reddetmişti ama bu komik adamın teklifini kabul edesi gelmişti.
Dudakları arasından firar eden sözcükler yaşamının başlangıcını belirlemişti.
"Sırf senin dediklerin için kabul ediyorum ve herkesin en az benim gibi bir şansı kabul ettiğini düşünüyorum."
Verilen kararı tüm aile üyeleri duymuştu ve iki kişi haricinde herkes büyük bir memnuniyet içerisindeydiler.
Barış, kardeşinin sırtın sıvazladı ve verdiği kararın doğru olduğunu fark etmesini sağladı.
"Hadi o zaman çok bekledik. Artık evimize gidelim."
Elfida yerinden kalktı ve masada oturan Demiri gördü. Kendilerini oturdukları ilk andan beri dinlediğini yeni fark etti. Demek yanına gelmişti ama hiç anlamamıştı.
Tam o sırada yanına Ayla Hanım ve ev ahalisi geldi. Ayla Hanım kızının evine gelmesini memnuniyetle karşılamıştı ve kendisini affetmedi tek temennisiydi.
Kızının yanına yaklaştı ve izinsiz bir şekilde sarıldı.Elfidanın içi acıdı. Anne yüreğinin dayanmadığını az önce görmüştü.
Söylediği laflar için aşırı utanmıştı. O da en az kendisi kadar masumdu. Belki de bu hikayede suçlu olan taraf yoktu.
" Evimize gitmeyi kabul ettiğin için sana aşırı minnettarım. Sana eninde sonunda kendimi affettireceğim. Birlikte geçiremediğimiz yılların acısını çıkaracağız."
Elfida elini Ayla Hanımın koluna emaneten sardı ve saçlarını okşadı. Bir insanla benzerlik bu kadar fazla olabilir miydi diye düşünüyordu.
Ayla Hanımın sözüne kulak verdi ve bir cevap vermesi gerektiğinin farkındaydı.
" Her şeyi akışına bırakmaktan yana olduğunu düşünüyorum. Zamanla hayatımızın rayına oturacağından son derece eminim."
Elfidanın kurduğu cümleler herkesin yüreğine su serpti ve kendisine getirdi. Artık evlerine gitme vakti gelmişti ve Ayla Hanım kızının elini tuttu. Kendi otellerinden yavaş yavaş çıkmaya başladılar.
Yanlarında Demir de hızla ilerliyordu. Şansını annesine ve Elfidaya takılmaktan yana kullanmıştı.
"Senin bu kızın başa tam bir bela. Tripleri hiç bitmiyor ya."
Ayla Hanımı bir gülme tuttu. Daha önce hayatı boyunca hiç gülmediği kadar güldü. Elfida bile annesinjn gülüşüne aşık oldu.
Etrafına baktığında abilerinin annesine hayranlıkla baktığını fark etti. Tapılası bir güzelliği vardı.
" İlahi oğul. Ne olur sanki kızımı azıcık idare ediversen. Hem kızıma iki günde nasıl aşık olduğunu cümle alem anladı. Sen hala uyu."
Elfida aşırı utandı. Yanında böyle konular konuşulmasından yana değildi.Demirin kendisini öpmesinden hemen aşık olduğu sonucunu çıkartamıyordu.
Hem iki günde kim kime aşık olurdu ki?
Düşünceler eşliğinde arabaya bindi ve yolculuk boyu hiç konuşmadı.
*********************************
Yeni bölümü nasıl buldunuz?
Olaylar yavaş mı ilerliyor yoksa hızlı mı?
Barışın yaptığı hareketi nasıl buldunuz?
Elfidanın Ayla Hanıma kendisini affetirmek için mektup hazırlamasını ister misiniz?
Demir duygularını ne zaman dışarı vurur?
Yorumlarınızı bekliyorum.
|
0% |