Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3.Bölüm

@sevipgidenbirisiii

Selam gençler size yeni bölümle tekrar geldim. Bu bölüm son. Sonrasında günümüze döneceğiz.

 

 

Avşarı bu saatten sonra konuşturmak imkansızdı. Kendi içerisinde derin bir mücadele veriyordu. Kızını kimin kaçırabileceğini düşünüyordu. Aslında bir tahmini vardı ancak onun yapabileceğinden tam olarak emin değildi.

 

Düşmanı çoktu ve yakasını asla bırakmıyorlardı. Bu durumunda çocuklara yansımasına ve zarar vermesinden korkuyordu.

 

Zamanında görevde gittiğinde bir teröristin oğlunu işkence ederek öldürmüşlerdi. O günden bugüne Agah denilen terörist oğlunun intikamını almak için Avşarla birçok kez uğraşmış ancak istediği sonucu alamamıştı.

 

Zaten şu anda da masum ve daha korunmaya muhtaç olan küçücük kızından intikam almak istemesi Avşarı daha da deliye döndürüyor ve yapmak istemediği şeyleri yapması için zorluyordu.

 

Avşar, Agahın kızını kaçırdığını tahmin olarak yürütse de, masum bir bebeği öldürecek kadar cani olmadığını da biliyordu. Avşar, düşmanını yakından tanıyacak kadar çok vakit geçirmişti. O yüzden düşmanının hal ve hareketlerinden bir sonraki hamlesinin ne olduğunu az çok anlayabiliyordu.

 

Kızına daha karısının çok istediği ismi koyamadan ellerinden kayıp gitmişti. Bebeğinin mis kokusunu içine çekemeden, saçlarını okşayamadan ve kucağına alamadan kaçırılmıştı. En zor olan şey ise Avşarın bu durumu karısına nasıl söyleyeceğiydi.

 

Karısına kızının kaçırıldığını asla söyleyemezdi. Böyle bir durumun yükünü üstlenemezdi. Kızını kimin kaçırdığını tam olarak bilmese de karşısındaki düşmanı baya dişki bir rakip olmalıydı. Aksi takdirde elini kolunu sallayarak kolay bir şekilde girmesi mümkün değildi.

 

Aylaya bebeğinin kaçırıldığını söylediğinde az çok ne tepki vereceğini biliyordu. Ayla bebeğini bulana kadar bütün şehri altına üstüne getirirdi. Yalnız karısı ve oğulları ile kalabalık bir aile olduklarından düşmanının ailesine zarar verme riski ve olasılığı oldukça yüksekti. Bunu göze alamazdı.

 

O yüzden karısına bebeğin öldüğünü söylemesinin daha doğru olacağına karar verdi. Bu verilen anlık bir karardı. Avşar, sonradan çok pişman olacaktı ancak iş işten geçmiş olacaktı.

 

Karısının bu söylediğini kabullenmesi biraz zaman alacaktı, belki de çok acı verecekti ama her şeyin düzene girmesi için yapması gerekiyordu. Başka şansı yoktu.

 

Kızını kaçıran kişiyi bulduğunda kemiklerini lime lime edip eline verecekti, kendine söz vermişti. Kimse kızını kaçırmaya cesaret etmemeliydi. Kaçırıyorsa da bedeli neyse ödemesi gerekiyordu.

 

Doktor, doğumhane kapısının önünden hala ayrılmamıştı. Doktor, Avşara seslendi. Avşar şu anda bedenen burda olsa da ruhen aklı çok başka diyarlardaydı. Doktor en sonunda Avşarı dürttü de öyle kendine gelebildi.

 

"Avşar Bey, kızınızın kaçırılma olasılığının yüksek olduğunu söylediğimden beri sanki burada değil gibisiniz. Ama hem karınız hem de çocuklarınız için kendinizi güçlü tutmak zorundasınız. Aksi takdirde dağılmanız kısa sürer. Kendinizi toplayın lütfen. Karınızın durumu şu anda çok iyi ancak uyandığında her anne gibi bebeğini görmek isteyecektir. Ne dememizi istersiniz?"

 

"Kusura bakmayın, dalmışım. Kızım benim koskoca hastanede nasıl kaçırılır aklım almıyor açıkcası? Karıma kızımın öldüğünü söyleyin. Sürekli üzülmesindense bir kez üzülmesi daha iyi."

 

"Bana sorarsanız bu sağlıklı bir karar değil. Bebeğin annesi olarak kızının kaçırıldığını en çok onun bilmeye hakkı var."

 

"Size fikrinizi soran oldu mu? Size denileni yapın yeter."

 

Doktor, kendi yerini bilmediği için yerli yersiz konuşup Avşarın sinirlerini bozmuştu. Avşar da doktora haddini bildirmek zorunda kalmıştı.

 

Avşar, asker olduğu için çevresi çok genişti. Kızını kaçıran teröristin kim olduğunu bir an önce bulmak istiyordu ve bunu bulabilecek tek bir kişi tanıyordu. Polis merkezinde çalışan en yakın arkadaşı Ahrazdı. Son model telefonunu çıkararak hemen arkadaşının numarasını tuşladı ve aradı.

 

Uzun bir çaldırmanın ardından telefon açıldı.

 

"Hayırsız arkadaşım sen beni arar mıydın? Yine işin düştü dimi?"

 

"Ahlaz normalde de bir gün evime davet etmek için çağıracaktım seni ancak biliyorsun ki karım hamileydi. Az önce doğuma aldılar. Durum acil kardeşim. Doğum gerçekleşti ancak hemşire kılığında biri girip bebeğimizi kaçırdı. Dağda savaştığım teröristlerden biri diye düşünüyorum. Mobese kayıtlarına baktırmıyorlar. O yüzden yardımına ihtiyacım var. Buraya gelir misin? Senle birlikte mobese kayıtlarına bakalım."

 

"Koçum baştan öyle desene. Hayat memat meselesi diye. Ben seni ne zaman yüz üstü bıraktım lan? Bir saate yanına gelirim. Merak ettiğim bir şey var. Yengeye durumu açıkladın mı? Bir kızının olmasını çok istiyordu ya."

 

" Karıma kızımın öldüğünü söylemesini istedim doktordan. En mantıklı ve doğru karar olarak geldi o an için. Eğer bebeğimi bulabilirsem karıma söylerim. Ama olur da bulamazsam böyle bilmesi daha iyi."

 

"Sen en doğrusunu bilirsin ikiniz içinde. Bir saate haberleşiriz o halde."

 

"Tamamdır kardeşim."

 

Avşar, telefonu kapattı ve hastane koridorunda bulunan sandalyelerden birine oturdu ve karısının uyanmasını bekledi. O sırada yanı başına gelen oğullarını fark etti.

 

Kızının kaçırılmasından sonra oğullarını unutmuş ve ihmal etmişti. Şimdi aklına gelmişti.

 

Berkant babasına soru sordu.

 

" Baba kız kardeşimle ne zaman oyun oynamaya başlayacağız?"

 

Avşar, bu soruya ilk başta yanıt veremedi, dondu kaldı. Ancak bir yanıt vermesi gerektiğinin farkındaydı. Çocuklara da karısına söylediği yalanı söylemeye karar verdi. Bu yalanı kabullenecek bilinçte olduklarını biliyordu.

 

"Berkantım kardeşin çok erken doğduğu için organları gelişmemiş. Bu yüzden çok fazla yaşayamadı ve cennete gitti oğlum. Bizi orada bekliyor olacak."

 

"Peki annem bizi bırakmaz dimi?"

 

"Annen sizi çok seviyor oğlum, asla bırakmaz. Birazdan uyanır, görmeye gideriz."

 

Avşar, Aylanın çocuklarını çok iyi yetiştirdiği için bir kez daha şükretti.

 

Aradan ne kadar geçtiği bilinmez doğumhane kapısı açıldı.

Doktor karısının gözlerini açtığını söylemek için gelmişti.

 

"Avşar Bey, karınız uyandı. Durumu izah ettim. Sizi bekliyor. Çocukları hemşireye emanet ederim."

 

Avşar başını sallamakla yetindi ve çocuklara döndü.

 

"Çocuklar ben gelene kadar hemşirenin yanından sakın ayrılmayın. Ben birazdan dönerim. Sizi annenizin yanına götüreceğim."

 

Çocuklar denileni yaptı ve sessizce beklemeye başladılar.

 

Avşar, doktorun arkasından doğumhaneye girdi ve eşinin yanına girmek için derin bir nefes aldı.

 

Kendini içeri girmek için hazır hissetmiyordu. Ama bir açıklama ve teselli yapması gerektiğinin bilincinde olduğu için girmek zorundaydı.

 

Üzerini giyindi ve içeirye doğru adımladı. Karısı onu bekliyordu. İçeri girdiğinde karısının kapıdan kendisini gelmesini beklediğini gördü.

 

"Aylam kendine gelmişsin, hemen soluğu burada aldım. Biliyorum benden bir açıklama bekliyorsun. Sana durumu nasıl açıklayacağımı bilmiyorum. Doğum gayet iyi geçmiş ancak bebeğin organları tam olarak gelişmediği için küveze aldılar. Bebeğimiz daha küçücük olduğu için vücudu kaldıramamış ve bu hayata yenik düşerek gözlerini yummuş. Kızımızı koruyamadığım için özür dilerim."

 

Karısı ruhsuz bakıyordu. Sanki artık bu hayattan hiçbir beklentisi kalmamışta tek beklentisi kızıymış gibiydi.

 

Ama kızına daha kavuşamadan ölmüştü. Kızını eline alamadan bir anda yok olmuştu. Dudaklarından bir yas cümlesi döküldü.

 

"Keşke kızım değilde ben ölseydim."

 

Gözleri ağlamaktan çok fazla kızarmıştı. Artık göz pınarları kurumuş ve gôzünden bir damla dahi yaş akmıyordu. Bu saatten sonra hayatına nasıl devam ederdi ya da bir hayatı olur muydu bilmiyordu. Ama çocukları ve kocası için güçlü durmak zorundaydı.Kendini bir an önce toparlamalı ve normal hayatına geri dönmeliydi.

 

" Güzelim, bende üzülüyorum. Biliyorum bu acı çok zor. Ama acıyla yaşamayı artık öğrenmemiz gerekiyor. İçeride bizi bekleyen yedi oğlumuz var. Birbirimizden güç almamız gerekiyor. Kızımız cennette ve bizi bekliyor. Emin ol. Hadi şimdi sil gözyaşlarını. Sana ağlamak hiç yakışmıyor."

 

"Söylemesi basit, ama uygulaması zor olan bir şeyi söylüyorsun. Ben daha yeni kızımı kaybettim. Yasını tutmak istiyorum."

 

Avşar, sustu ve karısına hiçbir şey diyemedi. İçinden söylemek istediği birçok şey varsa da sadece susmayı tercih etti. Karısının yanına sedyeye gitti ve karısına içten ve samimi bir şekilde kocaman sarıldı. Saçlarına bir öpücük kondurdu.

 

"Her şey rayına oturacak. Sadece biraz zamana ihtiyacımız var."

 

 

 

 

Arkadaşlar yeni bölüm geldi. Kitap hakkında ne düşünüyorsunuz buraya yorumlarınızı bırakır mısınız???

Loading...
0%