@sevipgidenbirisiii
|
Elfida o cümleleri kurduktan sonra kal gelmişti. Ailesi demeye dili bile varmıyordu. Kendisine yaptıkları kötülükleri şimdi fark ediyordu. Küçük olduğu için aklı bile almamıştı. Annesi babasının yanında kısa kıyafetler giydirmesine asla izin vermiyordu. Elfidanın babası, Elfida küçük yaşlardayken hep bacaklarına dokunuyordu.
Elfida o zamanlar babasının sevgisini gösterme şeklinin o olduğunu düşünüyordu. Yirmi yaşına ilk bastığı zaman yaşadıklarının normal olmadığını fark etmişti. Ailesinin kötü ve sapık zihniyette olduğunun geçte olsa anlamıştı. Evden kaç kere kaçmayı denese de başaramamış, ailesi her zaman bir yolunu bulup Elfidayı o eve tıkmayı sağlamışlardı.
Yaşadıkları artık çok ağır geliyordu. Yirmi yaşında biri için bu yaşadıkları kaldırılamayacak seviyedeydi. Zaman zaman intihar düşüncesiyle boğuşuyor, fakat denemeye cesaret edemiyordu. Ne yaşayacak gücü ne de onu bu hayatta anlayabilecek tek bir kimsesi bile yoktu.
Ailesi bildiğini sandığı insanları baştan beri zaten ailesi olarak kabul etmemiş ve benimsememişti. Yaptıkları hiçbir şeyi sineye çekmedi. Hepsinin hesabı bir bir ve tek tek sorulacaktı. Sadece doğru zamanı ve yeri bekliyordu. İlk önce gerçek ailesini bulmalı ve hesap sormalıydı.
Bir anne yavrusunu niye bırakırdı ki?
Bu soruyu kendisine defalarca sordu. Yine de net olarak bir yanıt bulamadı. Annesinin öldüğünü düşündü. Yine de ailesindeki diğer üyeler kendisine ulaşabilirdi. Belki de gerçek ailesi tarafından da hic sevilmemiş olabilirdi, bu da bir ihtimaldi. Ya da kaçırılmış da olabilirdi. İkinci seçenek gözüne daha makul olarak göründü. İlk seçeneğe ihtimal bile vermek istemiyordu.
Camdan yolu izlerken gökyüzünün sonsuz bucaksız görünen haline baktı. Gökyüzü tüm ihtişamıyla sere serpe masmavi uzanıyordu. Arabayla yolda ilerledikçe kulağına kuşların cıvıltısı geliyordu.
Yandan kulağına isminin seslenildiğini duydu. Yolu izlemeye o kadar dalmıştı ki kendisine seslenildiğini bile duymamıştı. Koluna birinin dokunduğunu fark edince aniden irkildi. Kendisine izinsiz dokunulmasından asla haz etmiyordu.
Yabancı birinin kendisine izinsiz dokunması Elfidayı hem ürküttü, hem de korkuttu. Yan tarafında araba süren adama doğru çevirdi bakışlarını. Soru soran gözlerle baktı.
"Sadece sık sık nefesler aldığını gördüm ve bir sorun olabileceğini düşündüm. İsmini seslendim ancak beni duymadın.En son çareyi koluna dokunmakla buldum. Onda da irkildin ve korktun. Sen daha küçücüksün. Seni bu kadar irkilmeni sağlayacak ya da korkmana sebep olacak ne yaşamış olabilirsin ki?"
" Kendimi yaşadıklarımı anlatabilecek güçte olduğumu düşünmüyorum. Yaşadıklarımın hepsi bir bir hafızamdan silinsin istiyorum. Yeniden doğmak istiyorum."
" Yaşadıklarını anlatmak aslında insanın yüklerinin üzerinden atılmasını sağlar, acılarını hafifletir. Sende tanımadığın birine yaşadıklarını anlatarak tüm bu yüklerden kurtulabilir ve hafifleyebilirsin. Unutma, tanımadığın birine yaşadıklarını her zaman daha kolay anlatırsın."
"Yaşadıklarımı anlatınca o günleri tekrar tekrar yaşıyormuşum gibi hissediyorum. Ben unutmak istiyorum. Yeni bir hayata başlamak istiyorum. Herkesin bana yaşattığı kötü günler için misli misli hesap sormak istiyorum ve bedeli neyse ödemelerini istiyorum. Yaşadıklarımı anlatırsam destan olur. Ama kısaca bahsedecek olursam taciz, şiddet, baskı ve sözlü taciz yeterli mi?"
"Yaşadıklarının kolay olduğunu kimse sana söylemedi. Kimse için değilse bile kendin için ayakta durmaya çalış. Aileni bulma sürecinde yanında olacağım ve bir süre senir evimizde misafir edeceğim."
Konuşmaya mecali bile yoktu. Sadece başını salladı. Gözlerinden yaşlar birer birer akmaya başladı. Yanındaki adamın bakışlarını üzerinde hissediyordu. Yine de ona dönüp bakmadı. Şu anda ağlamak Elfida için daha ağır basıyordu.
Göz yaşları sel olup akarken sadece birine sarılma ihtiyacı duydu ve yanındaki adama baktı. Sığınabileceği tek insan şu an için oydu.
Damlalar tek tek yanaklarına doğru döküldü ve bir eliyle ıslanan yanaklarını sildi.
"Az önce söylediklerim yüzünden mi ağlıyorsun? Yüzünü bana çevirir misin?"
Kendisinin ağladığını fark etmesini istemiyordu. Gözyaşlarını sildi ve bakışlarını adama doğru çevirdi. Dudaklarına hafif bir tebessüm kondurdu. Adamın kendisinin ağladığını anlamayacağını sanıyordu fakat yanılıyordu.
Gözlerinin kızarıklığı ağladığını yeterince belli ediyordu. Saklamak hiçbir zaman işe yaramıyordu.
"Sizin dedikleriniz yüzünden ağlamıyorum. Kendim için ve yaşadıklarıma rağmen hala ayakta kalabildiğime ağlıyorum. Tüm bunları konuşmak iyi gelse de beni yıpratıyor. Kusura bakma. Sarılmaya ihtiyacım var."
"Gel, sarılalım."
Elfida adını dahi sormayı unuttuğu adama karşı kanı epey ısınmıştı. Kendisini daha önce birine karşı yakın olmadığı kadar bu adama yakın hissediyordu.
Adam isteğini hiç reddetmeden kabul etmişti. Arabayı müsait bir yerde durdurmuştu. Adam kollarını Elfidaya doğru kocaman açınca adama eğildi ve sarılışına karşılık verdi.
Birine sarılmak Elfidaya oldukça iyi gelmişti. Yalnız olmadığını hissettirmişti. Ellerini adamın omzunda tuttu ve bir süre böyle durdular.
İyi hissetmeyeli bırakalı uzun zaman olmuştu ve birinin onu düşündüğünü bilmesi Elfidayı değerli hissettirdi. Ellerini adamın omuzundan çekti ve kendini toparladı. Adamın yanağına teşekkür mahayetinde küçücük bir öpücük kondurdu. Kendi koltuğuna geçti ve utandığından adamın suratına bakamadı.
Bir müddet arabada sessizlik hakim oldu. Elifda sessizliğin hüküm verdiği bir zaman diliminde kendini dinlemeyi tercih etti. Ailesini bulma süreci hiç beklediği kadar kolay olmayacağının farkındaydı. Bu süreçte en azından yanında olan ve destek olacak birilerinin varlığının olması beklentisini oldukça yüksek tutuyordu.
Hiç beklemediği bir anda karşısına çıkan yabancı hayatını birden bire değiştirecekti. Elfida bu yolculuğun bir başlangıç olduğunu bilemedi.
Adamın kendisine baktığını görünce çaktırmadan o da baktı. Bıyık altından gülümsüyordu. Elfidanın yüzünde de buruk bir tebessüm oluştu.
Araba birden yavaşladı ve istop etti. Elfida ilk başta tam olarak ne olduğunu anlayamasa da, adamın evine geldiklerini anladı. Emniyet kemerini çıkardı ve derin bir nefes aldı. Arabadan inmeyi hiç istemese de gidecek başka yeri yoktu. Döndü ve adamın suratına baktı. Bir açıklama bekliyordu.
"Burası benim ailemin evi. Yalnız orada bulunan kişilerin hiçbiri öz kardeşim değil, bilmiş ol. Sana nasıl yaklaşırlarsa sende onlara öyle yaklaş. Asla alttan alma. İçeri girdiğimizde neyle karşılaşacağımızı bilmiyorum ama seni korumak için elimden geleni yapacağım. Bana güveniyor musun?"
"Sana güvenmekten başka çarem yok. Hadi içeri girelim de olacakları bir an önce görelim."
Elfida aynadan kendine baktı ve turuncu saçlarının birbirine karıştığını gördü. Eliyle düzeltmek istese bile saçları birbirine dolanmıştı ve ayrılmıyordu. Yanında tarak yoktu ve mecbur böyle salkım saçak girecekti.
Üzerindeki bluz yırtıktı ve yüzü gözü tozdan görünmüyordu.Durumu olduğundan daha vahimdi. Bu halde Elfidayı dilenci bile sanabilirlerdi.
Elinden geldiğince kendisine çeki düzen verdi ve kapıyı açarak arabadan dışarı çıktı. Adamda dışarı çıkınca birlikte evin yanına doğru ilerlemeye başladılar. Evin önüne geldiklerinde adama ismini hala sormadığını fark etti ve sorma gereği hissetti.
"İçeri girmeden sana bir şey sormak istiyorum. İsmin neydi?"
"İsmim Demir, memnun oldum Efida."
"Ben sana ismimi söylememiştim ki."
"Abinden kaçarken abin söylediğinde öğrenmiştim."
Elfida başını salladı ve büyük bir sessizliğe büründü. Yabancı adamın yanında kendisini hiç olmadığı kadar koruma altında hissediyordu.
Elini kaldırdı ve kalbi büyük bir hızla atarken kapının ziline bastı. İçeriden bir takım gülüşme sesleri geliyordu ve yabancı adamın kalabalık bir aileye sahip olduğunu anladı. Kapı sonuna kadar aralandı ve kapının arkasında orta yaşlarında olduğunu gösteren turuncu saçlı ve mavi gözlü son derece zarif bir kadın göründü.
Kapıyı sonuna kadar aralayan kadın karşısında gördüğü kızın kendisine benzerliğiyle büyük bir dumura uğradı ve şaşkınlık içerisinde kalakaldı.
******************* |
0% |