@sevipgidenbirisiii
|
Selamün aleyküm gençler, öncelikle nasılsınız?
Benden yeni bölüm istediniz, alası geldi.
Bende oturayım daha fazla bekletmeyeyim ve yazayım dedim. İyi düşünmüşüm dimi?
Duyurulardan haberdar olmak için beni takip etmeyi unutmayın. Aklınıza takılan bir şey olursa ya da bir şey danışmak isterseniz dm kutum size her zaman açık. Bol bol yorum yapmayı unutmayın.
Bu arada diğer kitaplarımı da beğeneceğinizden son derece eminim.
Bakmanızı tavsiye ederim. Destek olmak için de diğer kitaplarımın kilitlerini açabilirsinuz. Token almanıza gerek yok. Reklam izleyerek ücretsiz token kazanabilirsiniz.
Keyifli okumalar dilerim... ******************** Genç kız baştan aşağı titremeye başladı. Bu kadar benzerlik fazla değil miydi?
Karşısında gördüğü kadın adeta kendisinin birer kopyası gibiydi. Masmavi çekik gözleri ve tupturuncu açık bıraktığı düz saçları, kendisinin sanki gelecekteki halini yansıtıyordu.
Dünyada insanların birbirlerine benzeyen kişilerin var olduğunu hep düşünürdü. Karşısında gördüğü kadınla arasındaki benzerlik korkutucu derecede fazlaydı. Kafasına bir şüphe tohumunu ekmesine yol açtı.
Annesiyle küçükken çekildiği bir fotoğraf vardı. İkisinin yüzünde de gerçek ve masum bir gülümseme yer alıyordu. Turuncu saçları rüzgarda uçuşurken ve saç telleri yüzlerini kapatırken aniden bir fotoğraf karesi yakalanmış gibiydi. Ailesinden kalan tek hatıra olarak fotoğrafı yanından hiç ayırmazdı.
Her gittiği yere mutlaka götürürdü ve kendisini en yalnız hissettiği zamanlarda bile fotoğraftaki annesinin yüzüne sığınırdı. Tek mutlu oldukları ve yüzlerinden tebessümün eksik olmadığı fotoğraf oydu.
Bu denli benzerliğin aklına karşısundaki kadının annesi olabileceği düşüncesini getirdi. Ailesini bu kadar çabuk bulabileceğini ihtimalini hiç düşünmemişti. Her insanın birbirine benzemesi oldukça doğal ve normal bir süreçti.
Kendisini her zaman en olumsuz senaryoya hazırlamış olması gerekiyordu. Bir olay ya da bir kişiye kendini kaptırdığında gerçekleşmesi muhtemel olan bütün ihtimalleri Elfida en alasını yaşamıştı. Gözleri kadının üzerinden asla ayrılmıyordu. Demir ve karşısındaki kadın derin bir sessizliğe gömüldü.
Elfidanın bir an önce kendisine gelmesi ve toparlanması gerekiyordu. İçinden derin bir nefes çekti ve bakışlarını kadından kaçırdı.
Karşısındaki ismini bilmediği kadın konuşmaya başladı. Kendisine hitaben konuşuyordu fakat diyeceklerini manevi oğlu olan Demir'e bakarak söylemeyi tercih etti.
"Demir, oğlum bu güzel kızımız kim? Su gibi parlıyor maşallah! Yoksa sevgilin mi? Gerçi sen pek sevgili yapacak bir tip de değilsin ama!"
Demir ilk başta ne söyleyeceğini bilemedi. Daha bugün kendisine ihtiyacı olan bir kıza yardım etti, sonuçlarının ağır olacağını bilemedi. Ödeyececeği bedel, evdeki çoğu kişinin kendisine karşı sırt çevireceği yönündeydi.
Herkesi ve her şeyi göze alarak bu işe girişti. İçindeki ses, yanındaki kadını koruması gerektiği yönündeydi ve içindeki sesi dinlemeye meyilliydi.
Sevgilisi olduğunu söyleyerek yanındaki kadını korumaktan ziyade, soru yağmuruna tutulacağını bildiği halde doğruyu söylemeyi seçti. Böyle de ailesindeki üyelerden birkaçının kadına sulanacağı gerçeğini görmezden gelemedi ve her halukalde kadını koruyacağına dair kendisine söz verdi.
Zamanla yanındaki kadının tapılası güzelliğine aşık olacağını bilmeden bir adım attı ve yanındaki kadının kendisine de çok çektireceğinden bir haberdi.
Gözlerini yerden kaldırdı ve bakışlarını duru ve masum bir güzelliğe sahip olan kadına çevirdi. Gerçekleri söylemek istediğini belirtmek için gözleriyle izin istedi ve karşılığında bir baş sallama aldı.
"Anne yanımdaki kadın sevgilim değil. Çok zor durumdaydı ve yardıma ihtiyacı vardı. Yolda karşılaştık. Aldım, getirdim. Senin kötü bir tepki vereceğini düşünmüyorum ancak bu kızın bir yerde kalmaya ihtiyacı var. Bir süre bizde kalsın. İçeri girdiğimde yaşadıklarını elbet anlatacağım, yine de aile üyelerinden birinin kızın kalbini kırmasına izin verme. Yaralı bir yüreği var, kırılmaya çok müsait. Olur mu?"
Orta yaşlarında olan Ayla Hanım' ın yüzünde buruk bir tebessüm oluştu. Kızın yaşadığı acıyı tahmin bile edemezdi belki ama bir anne yüreği olarak yaşadığı acıyı hissedebiliyor ve gözlerinde görebiliyordu. Etrafına ürkek gözlerle bakan bu kızı aile üyelerindeki hiçbir çocuğuna yem etmezdi. Doğumda kızı ölmeseydi şimdi o da bu yaşlarda olacaktı.
Yüzündeki silik tebessümün arkasında acıyı derinlerine kadar ve iliklerine kadar yaşayan Ayla Hanım ilk defa bir kıza karşı koruma iç güdüsüyle yaklaştı ve içinden geldiği için kıza kocaman sarıldı.
Kendisine sarılan kadına karşı ne tepki vereceğini bilemedi. İlk başta bir duraksadı, elleri yanlarında kaldı. Daha önce kimse Elfida'ya bu denli bir içtenlikle sarılmamıştı. Bugün ikinci sarılışıydı ve sevgiyi en derinine kadar hissetti ve güzel bir duygu olduğu kanaatine vardı.
Elleri yanlarında yumruk olarak bekleyen Elfida, içindeki sesi dinledi ve kadına canı gönülden sarıldı. Ayrıldıklarında ikisininde yüzünde yıllar önce birlikte çekildikleri fotoğrafta olduğu gibi bir gülümseme saklıydı.
Manevi oğlunun yanına giden Ayla Hanım Demir'in kulağına sessizce fısıldadı.
"Başım gözün üstüne oğlum. Seni diğer oğullarımdan hiçbir zaman ayırt etmedim, biliyorsun. Bir şey yapıyorsan her zaman bir bildiğin vardır diyorum. Sözüm söz, bu kıza çok iyi bakacağım. Yalnız senden tek bir ricam var. Zamanı geldiğinde bu kızı kendin gelip evimizden alıp daha güvenli bir yere yerleştireceksin. Bizim ev kurtlar sofrası, bu kızı çiğ çiğ yerler."
Demir, annesinden aldığı emre karşılık başıyla karşılık verdi. Bu annesinin nezlinde 'kızı daha fazla korumalısın' diyordu.
Demir, Elfida' ya karşı döndü ve eliyle içeri işaret etti. Elfida bahçeyi inceleme fırsatı bulamamıştı. Ailesi baya zengin olmalıydı aksi takdirde bu evde oturması mümkün değildi. Evin kocaman bir bahçesi ve havuzu vardı. Her yer yemyeşil ve ağaçlarla doluydu.
Evden içeri adımını attığında olacaklardan bir haberdi ve karşılaşacağı tepkilerden korksa bile girdi. Beyaz ağırlıklı olan bu ev, Elfida'nın gözlerini kamaştırdı. Sade ve oldukça hoştu.
İkili salondan içeri girdiklerinde ev ahalisi dahi seslerini duymadı. Aile üyelerinin her biri kendi alemindeydi ve kimse kimseyi takmıyordu.
Demir içeri girdiklerini haber etmek için boğazını temizledi ve konuşma gereği hissetti.
"Ev ahalisi bir merhaba demek yok mu?"
Demir abisinin geldiğini gören Barın ve Barlas hemen ayaklandı ve el tokalaşması yaptılar.
Karşılarında ilk defa gördükleri kadına detaylı bir şekilde bakan ikili dudak bükmekten başka bir şey yapmadı. Karşılarında eski püskü kıyafetle durmaları ve abilerinin böylr bir kadını evlerine getirmeleri ikisinde büyük bir hayal kırıklığı bıraktı.
"Sana selam da abicim, bu eski püskü kıyafetlerle evimize soktuğun kadın kim? Sanki dilenmek için gelmiş gibi. Bir dilenciden farkı yok!"
Bu sözleri söyleyen az önce Demir' e sarılan Bartındı. Yirmi altı yaşında aklı bir karış havada olan Bartın, karşısındaki kızı sözleriyle yerin dibine soktu ve büyük bir utanç kaynağıydı.
Elfida baştan beri buraya gelmekle bir hata yaptığını biliyordu. Sokakta kalsa dahi bu evde kalmamalıydı. Sokakta kalmak karşısındaki aile üyelerinin sözlerine katlanmaktan bin kat daha iyiydi. İliklerine kadar derin bir utanma hissetti ve bakışlarını yerden kaldırmadan adımlarını kapıya yöneltti.
Daha fazla bu evde duramazdı. Gururu ağır bastı ve evin kapısını açtı. Kapı sesini duyan Demir, bakışlarını kapıya çevirdi. Daha ilk sözlerde hemen kız gidiyorsa' çok yara almış olmalı' diye düşündü. Kızın yanına doğru adımladı ve kolundan tuttu. Gözlerine baktı ve kalması için ısrar etti.
Arkasına doğru döndü ve kardeşlerine büyük bir ayar çekti.
"Bu evde benim sözümün üstüne söz söylenmeyecek. Yanımda duran kız bir müddet bizimle kalacak. Kendisi benim sevgilim olur. Ayağınızı denk alın ve ona göre hareket edin! Herkes yengesine karşı saygılı davranmayı bilecek. Yoksa karşısında beni bulur."
Yeni bölüm geldi...
Bölüm hakkında gidişat sizce ne olur?
Tahminlerde bulunun bakalım! |
0% |