@sevvallbayrambey
|
1. Bölüm: Kan Kırmızısı Bahar 15 Mart 2004 Devin Alaz, henüz beş yaşındaydı. dışarıda baharın ilk sıcak rüzgârı esiyordu. Evlerinin penceresinden gelen hafif bir meltem, odanın içinde sallanan perdeyi nazikçe hareket ettiriyor, ışıklar neşeyle dans ediyordu. Devin annesinin kollarında, rahatça oturmuş, kurduğu masum hayallerin içinde kaybolmuştu. Her zamanki gibi annesi, ona uyku öncesi masalını anlatıyordu. Babası ise, masanın bir köşesinde çayını yudumluyor, sabahki gazeteyi okurken, Devin’in annesine gülümseyerek göz kırpıyordu. Bir ailenin içinde hissedilen en basit huzur, bir masal gibiydi. Ancak bir anda her şey değişti. Evlerinin kapısına gelen sert bir tıkırtı, her şeyin başlangıcını işaret etti. Bir anda silah sesleri, o evin içine boğucu bir sessizlikle doldu. İlk kurşun babasını hedef aldı. Devin korkuyla gözlerini kapayarak annesinin kollarına sarıldı. Annesinin kalbi hızla atıyor, vücudu titriyordu. Dünya bir anda kararmaya başladı. Her şey birdenbire korkunç bir gürültüye, çığlıklara ve patlamalara dönüştü. Evin her köşesinden gelen sesler, annesinin kollarında zar zor tuttuğu küçük Devin’in kalp atışlarını dahi duymaz hale getirdi. "Devin, saklan!" diye bağırdı annesi, ama sesinden bir umut eksikti. Annesi, kızını arka odaya doğru itti, gözlerinde kaybolmuş bir korku parıltısı vardı. Silah sesleri bittiğinde, Devin sessizce odanın köşesinde yere oturdu ve kulaklarını kapattı. Yalnızca, birkaç dakika önce huzur dolu olan bu evi, kan kokusu sarmıştı. Acımasız adamlar olay yerini terk ettiler. Komşuları, Küçük Devin’i, kanlar içinde, korku içinde buldular. Onu, küçük bedeni titreyerek, ailesinin ölümünün şokuyla boğuşurken buldular. Komşular, Devin’i hızla kucaklayıp evden dışarı çıkardılar. O an, hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını Devin de fark etti. Artık tek başına kalmıştı. Artık ailesi yoktu. O küçük kız, tek başına, kocaman bir dünyada kalmıştı. Devin'in hayatı o gece sonsuza kadar değişti. ... 8 Haziran 2017 Devin Alaz, 18 yaşına girmişti fakat hayatındaki en büyük boşluğu hala hissediyordu. O sabah, güneş yurda veda eder gibi pencerelerden içeri süzülüyordu. Artık yetiştirme yurdundan ayrılma vakti gelmişti. Yurttan çıkarken arkasında bıraktığı yılların anıları ve sessiz çığlıkları, onunla birlikte gelen bir yük gibiydi. Çocukluğunun her anı, kayıplarla ve belirsizliklerle doluydu. Fakat şimdi, hayatında yeni bir başlangıcın eşiğindeydi. Devin, küçük valizini eline almış, yıllardır anılarını paylaştığı odadan son kez çıkıyordu. Yatakhanede kalan diğer gençler, onun vedasına alışılmış bir durgunlukla eşlik ediyorlardı. "Buradan ayrılmak nasıl bir his, Devin?" diye sordu Selin, aynı odada büyüdüğü bir arkadaşı. Selin’in yüzünde merak ve biraz hüzün vardı. Devin, hafif bir gülümsemeyle omuz silkti. "Bilmiyorum. Sanırım özgür hissetmem gerekir, ama daha çok... bilinmezliğe gidiyormuşum gibi hissediyorum." Selin, Devin'in elini tuttu. "Korkma, Devin. Sen güçlü birisin. Ne yaparsan yap, her şeyin üstesinden geleceksin. Umarım amcan sana iyi davranır." Devin’in yüzü bir an karardı. Amcası İhsan Alaz’ın adı bile, içinde bir ağırlık oluşturuyordu. "Göreceğiz." dedi sadece. Amcasının evi, yurttan ayrıldıktan sonra ilk durağı oldu. İhsan Alaz, oldukça disiplinli, katı kuralları olan bir adamdı. Devin, o evde iki yıl boyunca adeta bir gölge gibi yaşadı. Amcası, Devin’in özgür olmasını asla istemiyor, onun her anını kontrol etmeye çalışıyordu. "Bu evde her şeyin bir kuralı var," demişti İhsan, Devin’in eve taşındığı ilk akşam. "Benim istediğim gibi yaşarsan, sorun çıkmaz." Devin, başını sallamış, sessizce kurallara boyun eğmişti. Ama içten içe, özgürlüğün hayalini kuruyordu. Burada kaldığı iki yıl boyunca, amcası bu kurallar ile onu daima kısıtladı. İhsan, Devin’in kimlerle görüşeceğine, ne zaman dışarı çıkabileceğine ve hatta hangi kitapları okuyabileceğine bile karışıyordu. Devin’in sabrı, her geçen gün daha fazla tükeniyordu.
Ancak, Devin’in içindeki umudu diri tutan bir şey vardı: dedesinden kalan miras. Yıllar önce ölen dedesi, Devin’e yüklü bir miktar para ve küçük bir yazlık ev bırakmıştı. Amcası bu mirası öğrenince Devin’i evinde tutmak için daha da baskıcı olmuştu, ama Devin kararını çoktan vermişti. Bu miras, onun yeni bir hayat kurması için bir fırsattı. "Kimse benim hayatımı kontrol edemez," dedi kendi kendine. "Artık kendi yolumu çizeceğim." ... 20 Kasım 2024 Devin Alaz, büyük bir şehrin hareketli caddelerinde, kendi kurduğu hayatın ilk adımlarını atıyordu. Sabahın erken saatlerinde, gri gökyüzü şehrin üzerine çökmüşken, Devin’in üzerinde yeni bir başlangıcın hafif gerginliği vardı. Siyah paltosunun yakasını yukarı kaldırdı, rüzgârın sert esintisinden korunmaya çalışırken adımlarını hızlandırdı. Elindeki deri çanta, içindeki belgelerle doluydu; yeni hayatının başlangıcı için gerekli olan her şeyi orada taşıyordu. Son iki yılını geçirdiği amcasının baskıcı evinden ayrılalı birkaç ay olmuştu. Kendisine miras kalan küçük yazlık evi satmış, bu parayı hayal ettiği özgür hayatı kurmak için kullanmıştı. Şimdi, şehrin kalbinde küçük ama modern bir daire kiralamış, hayalini kurduğu düzeni oluşturmuştu. Bu, sadece bir başlangıçtı. Devin, bir kafeye girerek çantasını yanındaki sandalyeye bıraktı. Siparişini verdikten sonra pencerenin yanındaki köşeye oturdu ve dışarıdaki insanları izlemeye başladı. Her biri kendi yolunda ilerleyen yabancılar… Şehirde herkes bir yere yetişiyormuş gibi görünüyordu ama Devin için burası bir duraktı, bir nefes alma noktası. Servis görevlisi masasına gelerek sade kahvesini bıraktı. Devin teşekkür edip bir yudum aldı ve derin bir nefes aldı. Anılar, zihninde bir nehir gibi akıyordu. Çocukluğu, yetiştirme yurdu, amcasının o soğuk evi… Ama bugün, tüm bunları geride bırakmıştı. Kendi kendine mırıldandı, "Geçmiş beni şekillendirdi, ama geleceğimi o yazmayacak." Kahvesini bitirdikten sonra çantasından birkaç belge çıkardı. Yeni işi için başvurduğu danışmanlık firmasıyla görüşme yapacaktı. O işe ihtiyacı vardı; bu, yalnızca finansal bir güvence değil, aynı zamanda bir kimlik kazanma adımıydı. Fakat bu başlangıçların ardında sakladığı bir gerçek vardı. Devin, her şeyini kaybettiği o geceyi unutamıyordu. Çocukken ailesine ne olduğunu tam anlamamıştı ama büyüdükçe gerçeği öğrenmiş ve kalbindeki intikam ateşi daha da alevlenmişti. Annesinin ve babasının yüzlerini hatırlamakta zorlanıyordu ama onları asla unutmamak için hep mücadele etmişti. Bugün her ne kadar sıradan bir gün gibi görünse de Devin için bir dönüm noktasıydı. Bu şehirde kendini bulacak, geçmişle hesaplaşacak ve belki de uzun zamandır taşımakta olduğu yüklerden kurtulacaktı. Kafeden çıkarken içinden bir şeyler fısıldadı: "Buraya intikam için geldim, ama kim olduğumu da bulacağım." |
0% |