Yeni Üyelik
49.
Bölüm

21.Bölüm: Organizasyon Telaşı

@sevvnuraydn

"Bebeğim nereye gidiyoruz?"

Telefonumdaki yol tarifine göre doğru yoldaydık. Bir yandan telefonumdaki konuma bakıyor bir yandan da Atlas'ın elinden tutmuş onu da beraberimde çekiştiriyordum. Artık kocamın kolu kopmadan önce bulabilirsem şu yeri çok iyi olacak! Konuma göre tam karşımda olması gerek!

Başımı telefon ekranından kaldırıp etrafıma bakmaya başladığımda, "İşte geldik," dedim Atlas'a. Atlas bir bana bir de geldiğimiz yere baktı. Dudaklarında beliren gülümsemeyle, "Anlaşılan dövme yaptırıyoruz," dedi. Birlikte dövmeciden içeriye girdik. Buraya gelmemizin sebebi şirin ve anlamlı bir dövme yaptırmak istememdi.

Dövmecide istediğim tasarımı çizdirdikten sonra geriye acı verici iğneler kısmı gelmişti. Koltuğa yerleştim. Atlas sanki doğum yapıyormuşum gibi beni cesaretlendirmek için elimi tutmuştu. Dövmeci adam sol bileğime şablonu çıkarıp makinesinin iğnelerini ayarladı. O an Atlas yaptırmak üzere olduğum dövmeye bakma fırsatını buldu.

"Senin gezegenin," dedi Atlas gülümseyerek. Minik gezegenimi bileğime kazımak istiyordum ki asıl detay gezegenimin merkezindeydi. Atlas.

"O sadece benim gezegenim değil. O benim Atlas'ım."

İlk başta acı verse de sonucuna değmişti. Minik gezegenim Atlas'ım bileğimdeki yerini almıştı. Baktıkça heyecanlanıyordum. Böyle küçük bir şeyin bu kadar güzel olabileceğini düşünmemiştim. Bileğimdeki küçük gezegene bakıp bakıp sevinirken Atlas, "Bende bir tane dövme yaptırmak istiyorum," demişti.

Dövmeci ile tasarım işine girişen yakışıklı playboy bana tasarımı göstermemek konusunda epey bi ısrarcı çıkmıştı. Merakla Atlas'ın yaptırmak üzere olduğu dövmeyi bekledim. En sonunda kendileri dövmecideki koltuğa kurulunca merakla bileğiyle buluşan tasarıma baktım ve kendimi tutamayarak ağlamaya başladım.

"Atlas," dedim gözlerim dolu dolu.

"Bu çok güzel."

Atlas sağ bileğindeki dövmeye baktı. Minik bir bebek ayağının tam ortasında Ada yazılıydı. "Bana hayatımın sonuna kadar bebeğimi hatırlatacak," dedi Atlas etkileyici bir ses tonuyla. Tasarımın tenine işlenmesinin ardından birlikte dövmeciden çıktık.

Atlas elimi tuttu. Onun dövmesi benimkini örtüyordu. Artık Atlas gezegeni ile Ada'nın minik bebek ayağı bir aradaydı. "Şimdiki hedefimiz nedir bebeğim?" diye sordu Atlas neşeyle. Açıkçası buradan çıkınca yapmak istediğim bir şey vardı. Hazırsanız söylüyorum!

"Beraber benim eski iş yerime gitmeye ne dersin Atlas Serez?"

"Her ne kadar o domuz patronunu görmek istemesem de seninle anıları yad etmek istiyorum bebeğim."

"O halde sıradaki durağımız organizasyon firması."

Atlas ile birlikte günün ikinci otobüs yolculuğunu yapmak üzere durağa doğru yürüdük. Bu sefer koşmadık. Anın tadını çıkararak yaptırdığımız bu tatlı dövmelerin heyecanıyla yavaş yavaş yürüdük durağa. Durağa geldiğimizde Atlas'ın bakışlarını üzerimde hissettim. Bana hayran hayran bakışı iç çekişleri o kadar güzeldi ki. Kendimi onun yanında yıldız gibi hissediyordum. Adeta bir yıldız gibi parlıyordum.

"Önden bebekler," dedi Atlas gelen otobüse geçmem için. Otobüse geçip kartımı okuttum ve o da ne! Yetersiz bakiye alarmı! Atlas benim yerime de kendi kartını okuttu. Ekranda yazan rakamla şok içinde Atlas'a baktım. "Sakın bana otobüs kartına bin lira yatırdığını söyleme," dedim şaşkınlığımı gizleyemeyerek. Arkalara doğru ilerlerken Atlas kahkahayı patlatıverdi.

"Seninle otobüs maceralarımız hiç bitmesin bebeğim."

"Ben seninle ne yapacağım Atlas Serez?"

"Dur bir düşüneyim," dedi ve işaret parmağını çenesine dayayarak düşünmeye başladı.

"Ömrümüzün sonuna kadar bana kocacım diyebilirsin bebeğim."

"Pekala. Kocacım," dedim sırıtarak. Günün ikinci otobüs yolculuğu da bu şekilde başladı. Arkalara doğru ilerlerken tost olmamı engelleyen şey Atlas'ın balondan farksız kollarıydı. Beni güvenli bölgesine almıştı.

Atlas, "Bu arada o domuzun mekanına neden gidiyoruz bebeğim?" diye sordu. Gülümsedim. Ona küçük planımı anlatmamın zamanı gelmişti ki az daha durağı kaçırıyordum. Çığlık kıyamet sonunda inmemiz gereken durakta inmeyi başardık.

Organizasyon firmasının olduğu binaya baktım. Burası her ne kadar beni süründürse de iyi ki dediğim hayata açılan kapının anahtarıydı. Atlas'a, "Buraya gelmemizin sebebi. Annemle Bedroşunun düğününü bizzat benim organize etmek istemem ki bunun içinde eski işime geri dönmem gerek," dedim. Söylediklerim çapkın playboyumuzun oldukça hoşuna gitmişti.

Haylaz gülüşüyle kolunu omzuma atıp yanağını yanağıma dayadı. Birlikte organizasyon firmasının binasına bakıyorduk. Atlas bir reklamı sunar gibi elleriyle hayali bir çerçeve oluşturarak, "Bedroş ile best kayınvalidemin düğünü," dedi. Kıkırdadım. Daha sonra kocamı da alıp organizasyon firmasının binasından içeriye ilk adımımı attım.

Hiç değişmemişti. Her şey tam da bıraktığım gibiydi. Hatta o kadar ki domuz patronum bile gözüme aynı gelmişti. Tıknaz adam cimrilikten ölmese iyidir. "Atlas Serez!" dedi paranın kokusunu alan domuz patronum. Size bir şey soracağım. Ben size hiç domuz patronumun adını söylemedim öyle değil mi? Evet söylemedim. Çünkü kendisine domuz demekten neredeyse ben bile gerçek adını unuttum. O halde söylüyorum. Sıkı durun ve işte karşınızda domuz patronum Sadi!

Atlas domuz patronumun uzattığı eli nazikçe sıktı ve onun otuz iki diş sırıtmasına karşılık zoraki bir tebessümle karşılık verdi. "Yeni bir organizasyon işi mi var?" diye sordu domuz patronum heyecanla. Size demiştim. Adam tıpkı narkotik köpeği gibi paranın kokusunu metrelerce öteden alabiliyor.

"Bir düğün organizasyonu yapacağız," diyerek araya girdim. Düğün demek büyük bütçe demektir ki domuz patronumun gözünde daha şimdiden dolar işareti belirdi. Bu adamın bir gün saçlarını dolar yeşili yaptırdığını hayal ettim de yapamayacağı bir şey değil.

"Hayırlı olsun. Evleniyor musunuz?"

"Hayır. Biz zaten evliyiz. Düğün annem için olacak," dedim ve adamı küçük çaplı bir şoka soktum. Muhtemelen Atlas ile evli olduğum için zamanında bana çektirdiklerini düşünüyordu. Pis domuz!

"Anladım. Peki ne zamana olacak?"

"Hemen yarın," diyerek sadece domuz patronumu değil beni de dumura soktu Atlas Serez. Söyler misiniz bana bir gün içinde koca düğünün organizasyonunu nasıl yetiştireceğiz? Bu mümkün değil! Tabii destek kuvvet çağırmazsak...

Domuz patronum, "Yarına yetiştirebilmemiz için yeterli elemanımız yok maalesef. Yarına yetişmesi imkansız," dedi kucağından dökülen hayali paracıklarına bakarak. Atlas Serez'e imkansız demeniz yeterli. Bakın şimdi neler yapıyor benim yakışıklı kocam!

"Siz eleman işini bana bırakın do... Aman Sadi Bey."

Atlas'ın adamın yüzüne neredeyse domuz demesine mi güleyim yoksa eleman olarak bedava işçi çalıştıracağına mı güleyim bilemedim. Bizimkileri köle olarak kullanacağız anlaşılan.

Domuz patron, "O halde siz bize mekanı konum olarak atın şimdiden hazırlıklara başlayalım ki yarına yetiştirebilelim," dedi. Atlas hafif bir baş sallamayla beraber bu işten bizi kurtardı.

Organizasyon firmasından çıktıktan hemen sonra hiç vakit kaybetmeden eve geçtik. Şükürler olsun ki annem bebişi de yanına alıp uykuya geçmişti. Bizimkiler ise kaşla göz arasında nereye kaybolduğumuzu merak ediyorlardı ki gündem bizim Atlas ile yaptırdığımız minik dövmeler oldu. Nil, "Enişte çok romantik adamsın," dedi neşeyle.

"Ada'nın dövmesi de aşırı tatlı. Bende istiyorum kocam!" diye şakıdı Talya. Şu an için bizim evden kaçma sebebimizin dövme olduğunu sanıyorlardı. Fakat bizim evden asıl kaçma sebebimiz hayırlı bir iş içindi! Hem ne demişler? Nikahta keramet vardır!

"Biz dövme yaptırmak için evden firar etmedik," dedim sırıtarak. Umarım anlattığım anda bizim kızlar çığlığı basıp annemi uyandırmaz. Yoksa tüm sürpriz mahvolacak!

Atlas, "Öncelikle şu yastıkları alıp ağzınıza bastırın. Çünkü tek bir çığlıkta best kayınvalidem aşağıya iner," diyerek saçma ama gerekli bir uyarı yaptı. Bizimkiler olayı tam olarak anlamasa da dediğimizi yapmış yastıklarla beraber söyleyeceklerimize kulak kesilmişlerdi.

"Annemle Bedrettin için yarına unutulmaz bir düğün organize edeceğim," dedim fısıltıyla. Bizimkiler Allah'tan vaktinde içindeki çığlık atma dürtüsünü ağızlarına yastık tıkmak suretiyle bastırmıştı. Yoksa işimiz yaş olurdu!

Teyzem, "Yeğenimin düğününü göremedim. Ama ablamın mürüvvetini göreceğim," dedi neşeyle. Biz hazırlıklarla ilgilenirken teyzemlerin anneme bakıcılık yapması gerekiyordu.

"Teyze siz annemle kalın. Biz de organizasyon işiyle ilgileneceğiz. Kaybedecek vaktimiz yok."

Teyzem ile eniştem görevlerini layığıyla yerine getireceklerine göre bize de artık müsaade! Arabalara doluşup mekanı ayarlamak üzere yola koyulduk. Atlas, "Bence düğünü Çırağan Sarayı'nda yapalım. Tam best kayınvalideme layık," dedi gururla. Ona inanamayarak baktım. Ciddi olup olmadığını anlamak için dönüp bir daha baktım ve bu konuda son derece ciddi olduğunu fark ettim.

"Çırağan Sarayı sence de bir gün için biraz fazla değil mi Atlas Serez?"

"Hayır bebeğim. Best kayınvalidem için az bile."

Başımı umutsuzca sağa sola salladım. Atlas yine kendini belli ederek beni şaşırtmamıştı. "Ben aslında annem için böyle deniz kenarında daha samimi bir düğün hayal etmiştim. Annemin en sevdiği çiçeklerle süslenmiş güzel bir yer bulamaz mıyız?" diye sordum gözlerimi kırpıştırarak.

Atlas şirinliğim karşısında nakavt oldu. "Sen istersin de ben bulmaz mıyım bebeğim?" dedi uzata uzata. Hele şunun hareketlerine bi bakın! İnsanüstü yakışıklı dinlemeyeceğim ağzına patlata patlata seveceğim şimdi o olacak!

Atlas Ercüment'i aradı. Ercüment, "Düğün için Aysunumla birkaç mekan bulduk kanka," dedi. Aysun buldukları mekanların fotoğraflarını benim telefonuma attı. Tek tek mekanları incelemeye başladım ve en sonunda Kanlıca'da bir otelin bahçesinde karar kıldım. Denize sıfırdı ve bahçesi de yapmak istediğim düğün için çok uygundu.

"Burası olsun. Bedrettin Bey'in yurtdışından gelecek misafirleri için ayrıca bir otel ayarlamamıza da gerek kalmaz."

Beğendiğim yerin konumu herkese tek tek attım. Özge de onay verdi. Hatta Bedrettin Bey de bu sürpriz düğün için epey heyecanlıydı. Atlas, "O halde domuza buranın adresini atalım bebeğim," dedi sırıtarak. Sahi ona da konum atmam gerekiyordu değil mi?

Domuz patronuma da mesaj attım. Konuma sandalyeleri, süsleri ve daha onlarca malzemeyi o gönderecekti. Gerisini biz halledecektik. Atlas ile beraber Kanlıca'daki otele doğru yola çıktık. "Şimdi bize yol şarkısı lazım bebeğim," dedi Atlas radyodan şarkı açarken. Radyodaki şarkı da epey bi manidardı. Evli, mutlu, çocuklu!

"Hayalim üç kelime o da şöyle! Evli! Mutlu! Çocuklu!"

Atlas ile bol kahkahayla bağıra bağıra şarkı söylüyorduk. Düğünümüz var arkadaşlar! Hepiniz davetlisiniz! "Bu şarkıyı bilerek açtın öyle değil mi?" diye sordum kıkırdayarak. Bana kısa bir anlığına bakıp sırıttı. Tabii ki de bilerek açmıştı!

"Evliyim. Mutluyum. Ama çocuksuzum bebeğim," dedi Atlas imayla. Anlaşıldı bunun derdi.

"Bir fikrim var Atlas Serez."

"Ya neymiş bakalım?"

"Bence sen yeğeninle daha çok vakit geçir. Nasıl fikir ama?"

Modu mu düştü bizimkinin? Dudaklar iki metre sarkıtıldı. Gözlerdeki hoşnutsuz ifade ve huysuzca homurdanmasına bakılırsa birilerinin hevesini fena kırdım anlaşılan. Ah Atlas! Ben seninle ne yapacağım böyle?

"Atlas," dedim şirinlik yaparak. Ama dönüp bakmadı bile. Anlaşıldı bu sefer onun gönlünü almak için şirinlikten daha fazlası gerek.

"Aşkım. Kocam. Canım kocam!"

Uzanıp beyzademin yanağından öptüm. Hemde şap diye! Hani bayramlarda teyzeler olur ya böyle sizi kendine çekip şöyle bi öpüverir! Siz de o öpücükten sonra travma yaşayıp kendinizi aylarca terapi almak zorunda kalmış gibi hissedersiniz ya tam olarak o şekilde öptüm onu! Dehşete kapıldı. Benden böyle bir performans beklemediği belli oluyordu.

"Sana ne oldu karıcım?"

"Kocamızın gönlünü alıyordum."

Bana dehşetle baktı. Sonrasında birlikte herkese konumunu attığımız şu Kanlıca'daki otele geçtik. Bizimkiler otelin bahçesine düğün için sandalyeleri yerleştirmeye başlamıştı bile. Feyza, "Sonunda gelebildin Mierda," dedi sırıtarak. Atlas'ın eline sandalyenin birini tutuştururkenki keyfine diyecek yoktu.

Atlas ile beraber bizimkilere sandalyeleri taşımalarında yardım etmeye başladık. Sandalyeler arka arkaya muntazam bir şekilde sıralandıktan sonra sıra süslemedeydi. "Bebeğim nasıl olmuş?" diye sordu Atlas yaptığı fiyonku gösterirken. Kocaman bir fiyonk yapmıştı. İtiraf etmek gerekirse gayet de güzel yapmıştı.

"Sen bu işte baya iyisin Atlas Serez. O domuza söyleyeyim de seni de yanına işe alsın."

"Ben o domuzun yanında değil de senin dizinin dibinde olmayı tercih ederim bebeğim. Ayrıca şu düğün işi biter bitmez kurtarmak için canımı verdiğim şirkette çalışmaya başlayacağım."

"İşinize olan aşkın gözümü yaşarttı."

"Ben işime değil karıma aşığım."

Kimse görmeden önce uzanıp yanağımdan öptü. Sonrasında diğer sandalyeye fiyonk yapmaya koyuldu. Çalışkan kocam ya! Best kayın validesi için nasıl da canla başla çalışıyor! Her eve böyle çalışkan bir damat lazım!

"Sandalyeler tamam. Sırada ne var?" diye sordu Metehan. Etrafıma baktım. Atlas son sandalyedeki fiyonku da yapınca her şey çok güzel olmuştu.

"Nikah masasının tepesindeki ışıkları halledelim. Bir de gelinle damadın yürüyeceği yolun kenarlarına çiçekler koyalım," diyerek herkesi yönlendirdim. Sonuçta benim bu dünyada yaptığım en iyi iş organizasyon işiydi ki eniştenizi de bu iş sayesinde bulduğumu biliyorsunuz.

Feyza, "Mierda çiçekli süsümü bozdun!" diye bağırdı. Gotik ile Atlas Serez'in birbirine girmesine engel olmak üzere yanlarına gideceğim sırada onları ayıranlar bizim mavi kelebek ile Bulut oldu.

Bulut ile mavi kelebek onları ayırdıktan sonra sırada düğünün olmazsa olmazı olan sahneyi ayarlamaya sıra gelmişti ki sonradan aramıza dahil olan Bedrettin Bey bunun için birkaç kişiyi görevlendireceğini ve her şeyin bu haliyle gayet mükemmel olduğu konusunda bizi ikna etti.

Bedrettin Bey, "Teşekkür ederim Ada. Bu yaptığının benim için ne kadar değerli olduğunu tahmin bile edemezsin," dedi. Gülümsedim. Artık aramızdaki buzları erittiğimi hissediyordum.

"Anneme iyi bakın olur mu? Benim bu dünyadaki en değerli varlığımı size emanet ediyorum."

"Merak etme. Anneni çok mutlu edeceğim."

Özge, "Baba gelenler var," dediğinde Bedrettin Bey yanımdan ayrıldı. Onlar yarınki sürpriz düğün için gelen konukları otele yerleştirmeye gittiklerinde benimki saniyesinde dibimde bitmişti.

"En değerli varlığının ben olduğumu sanıyordum bebeğim. Çok alındım. Çok gücendim," dedi Atlas dudak bükerek. Kıkırdadım. O kadar tatlı ki insanın içini pozitif enerjiyle dolduruyor.

"Özür dilerim Atlas Serez. Seni unutmuşum."

"Özrünüz yüksek mahkemece reddedildi Ada Serez. Ancak tazminat karşılığında bu dava düşebilir."

"Neymiş bakalım şu tazminat?"

"Yüksek mahkememiz tazminat olarak Atlas Serez isimli davacımıza uzunca sarılmanızı ve ona en az üç güzel şey söylemenizi talep ediyor."

Gülmeden edemedim. Acaba bu tam olarak nerenin mahkemesi oluyor? Tahmin etmek çok da zor olmasa gerek. Atlas'a sıkıca sarıldım. Kulağına doğru, "Sana çok aşığım kocacım. Ayrıca senle ben bu yılın en iyi çifti olacağız," diye fısıldadım. İkimizde söylediğim şeyin anlamını biliyorduk. Söylediğim şeyin bizim dilimizdeki anlamı şuydu: Senle ben.

Loading...
0%