@sevvnuraydn
|
"Süreyya Hanım," dedim şok içinde. Onun benim evimi nereden bulduğunu çoktan geçmiş akşam akşam bizim evimize neden geldiğini sorgularken bulmuştum kendimi. Annemde benimle birlikte Süreyya Hanım'a bakarken kapıda kaldığımızdan onu içeri davet edip kapıyı örttüm. Süreyya Hanım'ı salona yönlendirirken annem çaktırmadan, "Bu kadın kim?" diye sordu. "Atlas'ın annesi," diye fısıldadım ve salona kadının yanına geçtim. Annemde benimle birlikte salona geldiğinde ikimizde Süreyya Hanım'a bakıyorduk. Süreyya Hanım'a, "Ne ikram edebilirim size? Çay, kahve," diyerek ona baktığımda gözleri ayağımdaki bandaja kaydı. Tabii evin içinde ayağı yanık gibi gezersem kadın da haklı olarak bakar. Dudakları ince bir çizgi halini aldı. Anlaşılan ziyaretinin sebebi pek de hayırlı değildi. "Ben bir şey almayayım. Zaten araba aşağıda beni bekliyor," dedi Süreyya Hanım. Onun bu ziyareti aklıma sabahki mevzunun gelmesine neden oldu. Acaba oğlunun dudaklarına yapıştığım için ne kadar edepsiz olduğumu oğlundan faydalanmaya çalıştığımı falan mı söyleyecek? Saçmalama Ada! Kadın neden böyle bir şey söylesin? Hem ayrıca oğlunun adının çıkmadığı bir köşedeki bakkal kaldı. Kadın gelip sana mı kızacak bir de? Hepten saçmaladın! Çok büyük saçmaladın! Çok büyük! Süreyya Hanım, "Aslında ben buraya seninle önemli bir mesele hakkında konuşmaya geldim Ada kızım," dedi son derece nazik bir tavırla. Bakışlarını kaçırdı. Her ne kadar bana karşı nazik olsa da bakışlarından canını sıkan durumların olduğunu anlamam zor olmadı. Acaba benimle ne hakkında konuşmak istiyor? Anneme baktım. Annem yavaştan ayaklanırken, "Ben sizi yalnız bırakayım," diye mırıldanmıştı. Annemin salondan çıkıp kapıyı kapatmasıyla Süreyya Hanım'a baktım. Düşünsenize bir de yakama yapışıp sen benim oğlumun namusunu nasıl kirletirsin diye hesap soruyormuş. Sizce de komik olmaz mıydı? "Senden küçük bir ricam olacak Ada kızım," diyerek başladı sözlerine Süreyya Hanım. Onun böyle söylemesi açıkçası işkillenmeme neden oldu. Sanki illegal işlere bulaşacakmışız gibi bir hali vardı. Düşünsenize bir de oğlumun peşini bırak diye aniden bağırıyormuş. Tamam bu çok saçma bir fikir! Sustum! "Bu konuştuklarımızdan ne Atlas'ın ne de Talya'nın haberinin olmaması gerek." Düşünsenize birden oğluşumdan uzak dur seni pis karı diye bağırıyormuş. Of! Benim zihnim niye böyle? Sanırım cevabı biliyorum. Annemin kafamı delmesinden sonra sağlıklı düşünebilsem sıkıntı olurdu. Sıkıntılı bir nefes ile beraber, "Merak etmeyin. Konuştuklarımız aramızda kalacak," dedim. Dudaklarında memnuniyet dolu bir tebessüm belirdi. Ama bu tebessüm çok hızlı bir şekilde solup gitti. "Ada seni gerçekten çok sevdim kızım. Ama olmaz. Atlas ile olmaz." İşte şimdi dumura uğradım. Düşünsenize o koca çantasından bir deste para çıkarıp suratıma fırlatıyormuş. Tamam ciddi olmam lazım! Kadın oğlu ile olmamı istemiyor. Ne var bunda öyle değil mi? Neden ama ya? Beni neden oğluşuna layık görmedin be kadın? Oğlunun bir zamanlar takıldığı seksen santim bacak boylu kadınlardan olmadığım için mi yoksa programda olanlardan sonra ar damarımın çatladığından mı şüphe duyuyorsun? Problem ne? Tek kaşımın bir yay gibi gerilmesine engel olamadım. Çenem bile küfür etmek istercesine gerilmişti. "Neden olmayacağını düşünüyorsunuz?" diye sordum bir anlık cesaretle. Süreyya Hanım bir süre ne söylemesi gerektiğini düşünmeye başladı. Sanki oğlundan ayrılmam için geçerli bir sebep sunmaya çalışır gibi bir hali var -ki böyle bir sebep yok- ve benim sabrım geçen her saniye taşıyordu. Süreyya Hanım, "Atlas ile birbirinizi ne kadar çok sevdiğinizi biliyorum. İlk defa onu bu kadar mutlu görüyorum. Senden bahsederken gözlerinin içi gülüyor ama onun artık bu birlikteliğe bir son vermesi gerekiyor Ada. Çünkü şirket iflasın eşiğinde," diyerek sözcüklerini art arda sıraladı. Acaba iflas mevzusundan Atlas'ın ve dolayısıyla benim de haberdar olduğumu bilse ne tepki verirdi? Düşünsenize bunu öğrenince, "Neden baştan söylemedin? Hadi hemen nikahınızı kıymaya gidelim benim güzel gelinim," falan diyormuş. Tamam böyle bir şey söylemeyeceğini biliyorum. Ama sizce de güzel olmaz mıydı? Sadece soruyorum. Evet demeyenlerle küsüyorum bilmiş olun! Tepki vermemem hatta yüzümde tek bir mimiğin bile oynamaması Süreyya Hanım'ı işkillendirdi. Ona baktım ve "Bizim birlikteliğimizle şirketin iflasının ne ilgisi var? Anlamadım," dedim buz gibi bir sesle. Valla söz konusu benim yakışıklı şempanzem olunca içimdeki çirkefi mağarasından çıkartırım bilmiş olun! Süreyya Hanım gözlerini gözlerime dikti. "Şirketin kurtuluşu Atlas'a bağlı. Eğer Atlas, Gürdal Holding'in sahibinin kızı ile evlenmeyi kabul ederse şirketlerin ortaklığı ile bu krizi tek seferde kökünden çözmüş olacağız." Bu kadın ne dedi şimdi? Bana ne dedi? Size soruyorum! Bu kadın bana neler söylüyor? Oğlumu diyor. Elin kızıyla everecem diyor. Sen diyor. Aradan çekil diyor. Bana diyor. Bana! Kıskançlıktan kan beynime mi yoksa başka bir yerime mi attı bilemiyorum ama gözümün döndüğünü hissettim. Acilen sakinleşmem gerek. Aksi bir durumda kadını kapı dışarı etmem kaçınılmaz olacak. Atlas için sakin olmak zorundaydım. Derin derin nefesler aldım. Sonrasında, "Bunu yapamam," dedim net bir şekilde. "Ben Atlas'ı çok seviyorum ve ondan vazgeçmeyeceğim. Şirketin durumu ne olur bilmiyorum. Ama ben ondan vazgeçmeyeceğim Süreyya Hanım. Ona olan sevgim ne şirketinizdeki o koca rakamlarla ne de başka bir şeyle ölçülebilir. Ben ona canımı verecek kadar çok seviyorum." Süreyya Hanım ilk başta tek kelime etmedi. Sonrasında, "Onu ne kadar sevdiğini biliyorum Ada. Ama benim düşünmem gereken iki evlattan ayrıca bir de torunum var. Onun geleceği için fedakarlık yapmak zorundasın," dedi. Ilıman yaklaşmaya çalışıyordu. Ama benim kararım netti. Ölsemde Atlas'tan ayrılmayacaktım. "Benim kararım kesin Süreyya Hanım. Atlas'ı özellikle de bu zor dönemde asla yalnız bırakmam. Bu konuşma hiç olmamış varsayıyorum." Sözümün noktalanmasıyla Süreyya Hanım'ı kapıya kadar geçirdim. Kapıyı kapattığımda değil ayağımın ağrısı annemin darbeleri yüzünden çekilen kaslarımın acısı bile gram umurumda olmamıştı. Seke seke odama geçtim. Annem tabii ki de peşimden geldi. Ona Süreyya Hanım'ın Atlas ile sabahki olanlardan dolayı benimle konuşmak istediğini söyleyip onu geçiştirdim. Sonrasında içimdekileri boşaltmak adına kızlara yarın dışarıda kahvaltı etmek istediğimi ve onlara önemli şeyler anlatacağımı yazdım. O gece sinirimden neredeyse hiç uyumadım. Süreyya Hanım'ın benden istediği şeyi hatırladıkça sinirden kafamı duvarlara vurasım geliyordu. Kabus gibi geçen bir gecenin ardından sabah hazırlanıp erkenden evden çıktım. Kızlarla sahil tarafındaki bir restoranda kahvaltıya gittik. Ne Nil ne de Aslı ağzını açıp tek kelime etmedi. Bunun sebebi insanları delip geçen keskin bakışlarımdı. İkisi de patlamaya hazır bir bomba misali olduğumu bildiğinden korku dolu gözlerle bakıyordu bana. Aslı, "Anlatmayacak mısın?" diye sordu bu sessizliğin canına tak ettiğini belli edercesine. Artık bir yerden başlamam gerek öyle değil mi? En iyisi konuya bodoslama dalmak! "Dün gece Atlas'ın annesi bizim eve geldi." "Kim? Ne? Neden? Ne zaman? Niçin?" Kızlar 5N1K sorularını da sorduğuna göre devam edebilirim. Sıkıntıyla, "Atlas'ın annesi dün gece bize geldi ve benimle özel olarak konuşmak istediğini söyledi," diyerek başladım sözlerime. İkiside yarım saattir dibini getirdikleri kahvaltılıkları tıkınmayı bir kenara bırakmış bana fokuslanmıştı. Yemin ederim zamanında derslere bu kadar ilgi gösterselerdi ikiside Harvad Üniversitesi'den tam burslu mezun olabilirdi. Ah benim asalak kankalarım ah! "Atlas'ın annesinin seninle işi var?" diye sordu Nil ilgiyle. Sıkıntı da tam olarak burada başlıyor. Oğluşuna başka kız beğendiğini ben şimdi iki dişi aslana nasıl anlatacağım? Öğrendikleri an Talya'yı fiştiklemek suretiyle o kızı imha ederlerdi. Ah! Kaderim! "Söyleyeceğim ama sakin olacaksınız," dedim onları önceden uyararak. Nil ile Aslı sabırlarının artık taştığını belli edercesine mızıldanmaya başlayınca mecburen anlatmak durumunda kaldım. "Serezler iflasın eşiğinde ve annesi Atlas'ı başka bir holdingin sahibinin kızıyla evlendirerek bu sorunu kökten çözmek için benim Atlas ile ayrılmam gerektiğini söylemeye gece gece evime kadar geldi." Tek nefeste söylediğim sözlerin ardından bunları sindirebilmeleri için onlara biraz zaman verdim. Bir süre sonra, "Oha!" diye bir çığlık kopardılar. Etrafımızdaki kınayıcı bakışların ardından ikisi de ses tonuna bir ayar vermek durumunda kalmıştı. Aslı, "Böyle bir şeyi senden nasıl ister?" dedi sinirle. "Atlas evlilik meselesini biliyor mu?" diye sordu Nil. Başımı olumsuz anlamda salladım. Sonrasında, "Talya bu olanları öğrenmemeli. Onun üzülmesini istemiyorum," diyerek onları uyarmış oldum. Aslı ise, "Peki ya Atlas," diyerek asıl korkumun üzerine parmak basmış oldu. Sahi Atlas ile şimdi ne olacaktık? Ona anlatmalı mıydım? Hayır tabii ki de. Anne ile oğulun arasına girmeyecektim. Ama ya annesi de onunla konuşmaya kalkarsa ve Atlas benim yerime şirketi seçerse? Moralim şimdiden eksi sınırlara çekilmişti. "Atlas'a da bu olanları anlatamam," dedim sıkıntıyla. "Ama evlilik mevzubahis olunca onunda bundan haberinin olması gerekmez mi?" diye sordu Nil. "İlk defa Nil'e katılıyorum. Eğer ortada evlilik gibi ciddi bir konu varsa Atlas bir seçimle karşı karşıya demektir," diye de ekledi Aslı. Atlas'ın beni seçeceğine emindim. Ama peki ya düşündüğüm gibi olmazsa ve Atlas o kızla evlenmeyi kabul ederse o zaman ne yapardım? Yüzüm düştü. Zaten kahvaltıda da pek bir şey yiyememiş bununla birlikte yediklerimi de midemde tutamayacakmışım gibi hissettiren keskin bir ağrı saplanmıştı karnıma. Nil, "Atlas ile bunları çaktırmadan konuşmanın bir yolunu bulmalısın Ada," dedi. İşin en sıkıntılı kısmı da buydu. Ona çaktırmadan nasıl böyle bir şey sorabilirdim ki? Annesinin söylediklerini öğrenip de annesine cephe almasını istemiyordum. Ama bir yanımda Atlas'ın böyle bir durumda neyi tercih edeceğini deli gibi merak ediyordu. İyi insan lafının üzerine ararmış dedirterek telefonum çalmaya başladı. Arayan benim yakışıklı şebeğimdi. Onun adını görünce bile tüm derdimi tasamı unutuvermiştim. "Günaydın bebeğim," dedi neşeyle. Kıkırdadım. "Günaydın Atlas Serez. Nasılsın?" "Uykusuz kalsamda baya bir çalıştım. Hatta şimdi takımımı giydim şirkete işimin başına geçiyorum bebeğim." "Bak sen! Atlas Serez iş hayatına atılıyor. Gözlerimle görsem inanmam." "Aşk olsun bebeğim. Artık otobüs de kullanıyorum. Bunu da görmezden gelemezsin." "Çok yol kat ettin. Seninle gurur duyuyorum canım." "Canım diyen ağzını yerim senin." "Hemen cıvıma," dedim gülerek. Atlas işe giderken akşam mesai bitiminde müsait olup olmadığımı sordu. Müsait olduğumu söyleyince akşam beni evden alacağını ve birlikte Talya'nın evine Eda bebeğin erteleyip durduğumuz bebek görmesine gideceğimizi söyledi. Telefonun kapanmasıyla kızlara baktım. Onlara akşamki buluşmayı anlatınca Aslı, "O kadının da orada olacağını biliyorsun değil mi?" dedi şüpheyle. Kahretsin! Ben bunu neden düşünemedim! "Çok aptalım," dedim dudak bükerek. Nil ile Aslı başlarını umutsuzca sallarken, "Şimdi ne yapacağım?" diye sordum. Tabii ki yedin bir halt çekeceksin Ada Tözün! Ah! Kriz geçirip aklımı yitirmeme ramak kaldı. Aslı, "Sen onu boş ver de ya annesi bu durumu Atlas'a anlatırsa? Atlas şirketi kurtarmak uğruna bu aşkı feda edebilir mi?" diye sordu. "Aslı sen bugün doğrucu davud falan mı oldun? Kızım azıcık yumuşatsana kalp var bende!" "Dost acı söylermiş," dedi Nil kankisine ayak uydurarak. Hani bunlar bana destek olacaktı! İçimi rahatlatmak yerine neden içime kurt düşürüyorlar? "Atlas değil şirketi kurtarmak için onu kovmaktan beter ettiğimde bile vazgeçmedi benden. Şimdi de etmez. Üstelik sevmediği bir kızla asla evlenmez. Asla!" Ses tonum git gide yükselirken kıskançlıktan gözüm dönmüştü. Gerekirse kankalarımla bir olur, o kızı bulur, odasını basar, kızı halıya sarıp kuyuya atardım. Ama böyle bir şeye gerek yok! Çünkü benim çapkın Atlas'ım böyle şeyler yapmaz. Yapmaz! Yapamaz! "Annesi kızın adını söyledi mi?" diye sordu Nil. Telefonundan araştırma yapmak için tetikte bekliyordu. Sahi dün biz ne konuşmuştuk? Şöyle bir hafızamı yokladım. Bir şey holdingin sahibinin kızı demişti. Ama hangi holding? Düşün Ada! Geleceğin senin kıt zekana bağlı! Düşün! "Gürdal Holding'in sahibinin kızıyla evlendirmekten bahsetti dün Süreyya Hanım," dedim hatırladığım için kendimle gurur duyarak. Nil aramaya koyuldu. Aslı da merakla ekrana bakarken yerimde hop oturup hop kalkıyordum. Acaba kız çok güzel de ondan mı ekrana böyle uzun uzun bakıyorlar? "Gürdal Holding'in sahibinin kızının sosyal medyası yok," dedi Nil sanki bu çok inanılmaz bir şeymiş gibi. "Adı Feyza," diye de ekledi Aslı. Demek adı buydu. Feyza. "Kız artık ne kadar okumuş, kültürlü ve güzelse sosyal medya bile kullanmıyor. Ah ben öleyim! Kendimi kör kuyulara atayım! Ah Atlas elden gidiyor!" Kızlar dövünmeye başladığımdan bana şok içinde baktılar. Bense Feyza'nın nasıl biri olabileceğini hayal ettikçe dövünmemin şiddetini arttırıyordum. Nil, "Bir tane fotoğraf buldum," dedi heyecanla. Kalpten gideceğim artık! Kim bu Feyza Gürdal? Kim? Benim sevdiceğimle evlendirmek istedikleri kız kim? Nil bulduğu fotoğrafı bana doğru tuttu. Kıza baktım. Kızıla dönük kahverengi saçları ve saçlarıyla benzer tonda karamel rengi gözleri olan bu kıza bakınca yapmak istediğim tek şey kendimi denize atmaktı. "Ağlamak istiyorum!" diye ciyakladım. Nil fotoğrafı kapatıp bana baktı. İkisi de durumumun ne kadar vahim olduğunun farkındaydı. Hay ben o şirketi batıranın da, batan şirketin zararının da... Arkadaşlar! Ben nerelere gideyim? Ben nerelere gideyim ya Rab? Ağlamak hatta sadece ağlamak değil bağıra çağıra böyle içim dışıma çıkana kadar ağlamak istiyorum. Resmen olmayan kayınvalidem benim yerime başkasını gelin alacaktı ve yine olmayan kocamın bu durumda ne yapacağı tamamen muammaydı. Ben ne bahtısızım ya! Kriz geçireceğim şimdi! "Sakin ol Ada. Atlas seni seviyor onu değil. Önce bunu bi hatırla," dedi Aslı gayet sakin bir şekilde. Panik atağım tutmuş gibi derin derin nefesler aldım. Atlas beni seviyor! Atlas benim! Ben onun bebeğiyim ve bu konu tartışmaya açık değil! Kızlarla uzun uzun konuştuk. Sonra eve geçtim. Evde de bir süre annemin dedikodularına eşlik ettim. Öğrendiğime göre tüm mahalle Metehan'ın tarafındaymış. Nasıl bir konuma düştüğümü az çok anlamışsınızdır herhalde. Metehan gayet rahat mahallede takılırken annem dedikodu gruplarında ona inat damadım diyerek Atlas'ı anlatmaya devam etti. Dur bakalım anne! Kayınvalidem beni gelini yapmak istemiyor! Atlas damadın olamayabilir! Şimdiden söyleyeyim de sonra sana ivme inmesin! Annemle geçen uzun dedikodu seanslarının ardından burkulan ayak bileğime ağrı kesici jelle masaj yaptım. Akşama kadar boş boş televizyon izledim ve itiraf etmek gerekirse Atlas gelene kadar altı bölüm Türk dizisi izledim. Hatta bir ara kendimi diziye o kadar kaptırdım ki annemle birlikte diziyi yorumlarken bir yandan da taze fasulye ayıklarken buldum kendimi. "Boyun posun devrilsin!" diye bağırdım televizyondaki mafya bozuntusuna. Kendimden geçmişçesine dizi izlerken fasulye kabını kenara bıraktım. Hazırlandım ve Atlas ile birlikte bebek görmeye Talya'nın evine geçtim. "Hoş geldin," dedi Talya bana sıkıca sarılırken. İçeriye şöyle bir göz attım da Süreyya Hanım ortalarda yok. Bu iyiye işaret. Yani en azından o ana kadar onun evde olmadığını sandığım için öyle düşünüyordum. İçeri girdiğimizde elinde çay tepsisiyle gelen kişi Süreyya Hanım'dı. Tepsiyi sehpaya bırakırken onunla göz göze geldim. "Sultanım bu işler sana mı kaldı?" dedi Atlas ablasına kınayarak bakarken. Annesi kıkırdayarak oğluna sarılırken aklıma Feyza gerçeği gelmişti. Tamam şimdi ona Atlas'ın sevgilisinin kim olduğunu göstereceğim! Talya koltuğun üzerindeki pusetten gelen ağlama sesiyle bebeği kucaklayıp yanıma geldi. Bu bebek benim için her zaman özel olacaktı. "Sevmek ister misin?" diye sordu Talya kıkırdayarak. Sırtını sıvazladığı Eda bebek bir süre sonra kedi gibi mırıldanmaya başlayınca onu kollarımın arasına aldım. Öyle minikti ki kedi yavrusundan farkı yoktu. Kucağımda bebekle koltuğa oturdum. Tabii benim büyük kedim de saniyesinde yanımda bitti. Eda'nın elini tuttu Atlas. Bende küçük kedinin minik burnuna dokundum. Öyle tatlıydı ki insanın yiyesi geliyordu. Atlas kulağıma usulca eğilip, "Sana bebeğim dememi istemiyorsan bundanımız olmalı," diye fısıldadı. Ona inanamayarak baktım. Yüzündeki haylaz gülüşe karşılık kulağına doğru, "Çok beklersin Atlas Serez," diye fısıldadım. Sırıttı. Birlikte Eda bebeği sevdik. Annesi inadıma yapar gibi tam karşıma oturdu. Ama ona baktığımda bana karşı mahçup olduğunu gördüm. Belki de Atlas'ın Feyza ile evlenmesini mecburiyetten istiyordu. Ama öyle bile olsa bu benden istediği şeyi haklı çıkarmıyordu. Eda bebeğin güzel kokusunu içime çektim. Onu koluma yatırdım ve tatlı tatlı sallamaya başladım. Talya, "Eline pek de bi yakıştı," dedi imayla çayını yudumlarken. Atlas da bu imadan pek memnun oldu tabii. Usulca kulağıma doğru, "Bence hemen evlenmeliyiz," diye fısıldadı. Evlilik kelimesiyle aklıma tek gelen şey Feyza gerçeğiydi. Hükümet kadar zengin o kızın Atlas ile evlendirilmek istenmesi canımı sıkıyordu. Atlas'a, "Al sana bebek," diyerek Eda'yı tutup onun kollarına bıraktım. Atlas yeğenini kollarına alıp pışpışlarken gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Çapkın playboyun şu hallere düşeceği kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi. Hatta öyle ki bebek Atlas'ın üzerine kusunca kahkaha atmadan duramadım. "Aşk olsun bebeğim," dedi Atlas kahkaha atmama bozulduğunu belli ederek. Bebeği kucağıma aldım. Ağzını temizleyip üzerini değiştirmesi için annesine verdim. Atlas ise üzeri kusmuk lekesi olan gömleğine bakıp bakıp söyleniyordu. "Sakin ol Atlas Serez. Alt tarafı bebek," dedim gülerek. Sonrasında gömleğini temizlemesine yardım ettim. Bu süre zarfında bizi dikizleyen bir çift gözün varlığını da söylemeden edemeyeceğim. Süreyya Hanım çayını yudumlarken bizi yakın kadraja almış gibi görünüyor. Hatta öyle ki Atlas'ın bana kedi gibi sırnaştığını gördüğünde tek kaşı şaha kalkmıştı. Talya, "Ada seninle biraz kız kıza mutfakta konuşabilir miyiz?" diye sordu kıkırdayarak. Bunu sorarken üzerini yeni değiştirdiği bebeği babasının eline tutuşturması dikkatimden kaçmamıştı. Atlas'a baktım. Pişkin pişkin sırıttığına göre mevzuyu az çok biliyordu. Ayağımın üzerine basmamaya özen göstererek koltuk değneğimle Talya'nın peşinden mutfağa geçtim. Ben mutfaktaki sandalyelerden birine geçerken o heyecandan her an çığlığı basabilecekmiş gibi bakıyordu bana. Yanımdaki sandalyeye oturdu. Telefonundan bir yerlere girip ekranı bana doğru tuttu. Ekranda gördüğüm şeyle gözlerim fal taşı gibi açıldı. Bunun olabileceğini düşünmemiştim. Daha doğrusu işlerin bu raddeye gelebileceğini sadece ben değil eminim ki Atlas da düşünmemişti. "Twitter gündemindesiniz!" diye ciyakladı Talya. "Sizin için hashtag bile açmışlar." #Adalas Talya bana sosyal medyayı salladığımızı belli edercesine Atlas ile hakkımızda atılan iletileri göstermeye başladı. Yılın çifti yazanlar, Metehan'ı yerden yere vuranlar, Atlas'ın gerçek aşkı yazanlar, Atlas Serez sonunda aşık oldu yazanlar ve daha niceleri vardı. İletilere baktıkça bizim fotoğraflarımızın altına yazılan hayranlık dolu mesajlara hayret ettim. Atlas ile ilk tanıştığım zaman insanların bana tiksinerek baktığı o anları anımsadım. Beni Atlas'ın yanına yakıştırmamışlardı. Hatta onun hizmetlisi olduğumu ima etmişlerdi. Arkamdan 'Bu' demişlerdi. Ama şimdi durum bundan tamamen farklı. Artık beni Atlas'ın sevgilisi olarak bilen milyonlar var. Benim aşkıma benimle birlikte sahip çıkıyorlar ve bizi bir olarak seviyorlar. İşte o an anladım. Atlas'ın hayali gerçek olmuştu. Bana o zamanlar senle ben olmak istiyorum demişti. İmkansızı gerçek kılmıştı. Artık biz biriz. Onun deyimiyle senle ben olduk. "Tüm Türkiye sizin ne kadar yakıştığınızı konuşuyor," diyerek bana sarıldı Talya. O kadar mutluydu ki onun bu mutlu hali benimde enerjimi yerine getirmişti. Ayrıldığımızda gözlerine baktım. "Sen bu hayatta sahip olabileceğim en harika görümcesin," dedim duygulu bir şekilde. Talya yanaklarımı mıncırırken, "Sende benim öküz kardeşim için fazla mükemmelsin şekerim," dedi kıkırdayarak. Bir süre mutfakta kız kıza dedikodu yaptık. Ona bu şirket mevzularını anlatmamaya özen gösterdim. Her ne kadar Feyza hakkında bir şeyler öğrenmek istesemde Talya'yı bu işin dışında tutmam sadece onun için değil hepimiz için en iyisi olacaktı. Talya çayı bir kenara bırakıp ikimiz için kahve yaparken, "Aramızda kalsın ama ben Atlas'ı ilk kez evliliğe karşı olumlu yaklaşırken görüyorum," dedi bir sırrı ifşa edercesine. Onun bu gizemli haline gülmeden edemedim. "Ona kalsa hemen şimdi evlenmiştik," dedim başımı umutsuzca sallarken. Tam o sırada kucağında bebekle cümlemizin öznesi mutfağa geldi. "Siz ne kaynatıyorsunuz bakalım," dedi Atlas bebeğin sırtını sıvazlarken. Ona şöyle bir baktım da kucağında minik bir kedi gibi uyuklayan bebekle harika görünüyordu. Onu bir an baba profilinde hayal ettim de hem komik hem de duygulu görüntüler belirdi gözlerimin önünde. "Ayrıca babam geldi. Sizi görmek istiyor." Talya Atlas'ın kucağından bebeğini kaptığı gibi içeri geçerken mutfakta haylaz bir adet Atlas Serez ile baş başa kalmıştım. Sırıtarak bana doğru yaklaştı. "Bebeğim," dedi işveli bir sesle. Kaçacak yerimiz de yok ki! Üzerime üzerime gelen bu yakışıklıyla ne yapacağım ben? Koltuk değneğimi kaptığım gibi ayağa fırladım. Niyetim içerideki güvenli bölgeye gidebilmekti. Tabii çapkın kuş beni belimden yakalayıverdi. Saniyesinde dudaklarımı öpen Atlas'ı iteklemek zorunda kaldım. "Biri görecek," dedim çatık kaşlarla. Sırıttı. Pislik şey ne olacak! Keyifle gülmesine karşılık omzuna bir tane geçiriverdim. "Az sonra annemle babama müstakbel gelinlerini takdim edeceğim bebeğim." Atlas'ın sırıtarak söylediği sözleri ilk başta ciddiye almadım. Ama sonrasında gözlerindeki ışıltı buna inanmamı sağladı. "Gerçekten bunu yapacak mısın?" diye sordum inanamayarak. Başını salladı. "Yapacağım bebeğim." |
0% |