Yeni Üyelik
33.
Bölüm

5.Bölüm: Nikah

@sevvnuraydn

"Bakıyorum da partime gecelerin aranan ismi gelmiş. Hem de garson olarak!"

Bulut'un ölmeden önceki son cümleleriydi bunlar. Atlas ev sahibine herkesin içinde yumruğu çakmıştı. Etrafta çığlık sesleri yankılandı. O kafamı ütüleyen lanet olasıca müzik sesi de bu sayede susmuştu. Bulut yüzüne yediği yumruktan sonra geriye sendelese de çok geçmeden aramıza katılmıştı. O da Atlas'a doğru uçarcasına yaklaştığından araya girmek durumunda kaldım. Şimdi Yaprak Dökümü Hayriye olarak üzerime düşeni yapacağım. Aman ağzımızın tadı bozulmasın Ali Rıza Bey! Yetiş Ali Rıza! Yetiş!

Araya girdim ve "İkinizde bu saçmalığa derhal bir son verin!" diye bağırdım. İkisi de kalakaldı. Özellikle de Bulut benim yürek yemiş falan olabileceğimi düşündü. Tabii bu cümbüşe Aslı, Nil ve Feyza'nın da dahil olduğunu söylemeden edemeyeceğim.

Feyza, "Voy a joder con lo que estás haciendo," dedi sinirle. Ne dediğini merak etsemde en sonunda Nil'in sorusuyla Feyza söylediği şeyi, "Sizin yapacağınız işe sıçayım," diyerek tercüme etti.

Bulut, "Seni garson yapan hayat bize neler yapmaz Atlas Serez?" dedi kıkırdayarak. Atlas'ı bilmem ama benim bile bu adama kafa göz dalasım geliyor. İnsanın o gevşek gevşek sırıtan ağzını torba diye büzesi gelmiyor desem sadece yalan söylemekle kalmam aynı zamanda çarpılırım.

Atlas, "En azından ben garson oldum. Sen adam bile olamamışsın," demesin mi? Statda taraftarlar coşuyor! Atlas 1 Bulut 0. Bunun üzerine Bulut da durur mu? Durmaz tabii ki de! O da, "Sende haklısın. Koskoca şirketi yönetene adam sıfatı yetersiz kalıyor," dedi ve durumu beraberliğe taşıdı. İki playboyun arasında put gibi kalmamsa apayrı bir konuydu. Atlas elimden tutup beni kendine çektiği sırada Bulut efendi de diğer elimi tutmasın mı? Yetiş Ali Rıza Bey yetiş! Hanımın elden gidiyor! Koş lan koş!

Atlas kriz geçirmenin eşiğindeydi. Beni tuttuğu gibi kendine çekti. Yakışıklımla son derece romantik olabilecek bu an Bulut yüzünden ürkütücü bir hal almıştı. Resmen iki adamın arasında kaldım! Çok korkunç! Acilen biri beni bu saçma durumdan kurtarsın yoksa herkesi havuza dökmek durumunda kalacağım! Söylemedi demeyin sakın!

"Hemen buradan gidiyoruz bebeğim," dedi Atlas sinirle. Elimden tutup beni bahçenin dışına çıkardı. Bana baktı ve sinirli hali yavaşça yumuşadı. Dışarıdan bakınca tipimi az çok hayal edebiliyordum. Saçlarım inek yalamış gibiydi. Kıyafetlerimse o kalem etek yeterince rahat değilmiş gibi bir de bacaklarıma yapışmıştı. Gerçekten acınacak haldeydim.

"İyi misin bebeğim?" diye sordu Atlas. Yüzümü avuçlarının arasına alıp gülümsedi. Tam o sırada bizimkiler çıkageldi. Feyza o kadar çok küfür ediyordu ki bir ara dil değiştirme modunun yerini şiveye bırakmıştı.

"Mierda babam arıyor!"

Feyza aniden telefonun ekranında yanıp sönen baba yazısıyla paniklemeye başladı. Atlas ise gayet rahat bir tavırla, "Donut Mehmet'e selamları iletirsin gotik. Ben bebeğimi evine bırakacağım," dedi. Tabii tam o sırada onun telefonu da çalmasın mı? Atilla Serez yazısı ekranda yanıp sönmesin mi? İşte asıl gösteri şimdi başlıyor!

(Atlas'tan...)

Sizce o telefondan sonra ne oldu? Tamam tamam sizi çok fazla zorlamayacağım. Hatta sorumu çoktan seçmeli yapacağım. İlk şıkkımız olan a şıkkı ile başlayalım bakalım. A Atilla Serez ve Donut Mehmet Gürdal ikilisi gotik ile beni eve çağırdı. B Gelinlikçide olanlar yüzünden Feyza fena halde azar işitti. C Atilla Serez tarafından av tüfeğiyle kovalandım. D Atilla Serez ile Donut Mehmet bizi hemen yarın öğlen yıldırım nikahıyla beni ve gotiği silah zoruyla evlendirecek. E hepsi. Sizce hangi şık? Çok düşünmenize gerek yok. Cevap kabak gibi ortada değil mi?

"Baba ben senin kanınım!"

Savunmamı nasıl buldunuz ama? Sokrates mi yoksa ben mi? Kabul edin Sokrates şu an dediğimi duymuş olsaydı bana felsefeyi şu an bırakıyorum evladım derdi. Babam domates gibi kırmızı yüzüyle, "Başlatma kanına! Yarın öğlen saat üçte yıldırım nikahıyla evleniyorsunuz! İşte o kadar!" diye bağırdı. Bu adam neden böyle oldu ya? Sanırım cevabını biliyorum.

Gelir gelmez ona gebeş kaplumbağa dediğimden dolayı oldu tüm bunlar. Zaten o lafımdan sonra av tüfeğiyle maraton koştum. Şimdi ise yanımda gotik ile beraber babalarımıza bakıyorduk. Donut Mehmet, "Bu iş yarın bitecek," dedi ve bu işe son noktayı koydu. Tabii kendisi böyle zannetmeye devam etsin! Sonuçta ben Atlas Serez'im! Ben bu oyunu bozarım!

Babalarımıza, "Töre için bunu yapacağız," diyerek işin içinden sıyrıldık. Daha sonra Feyza ile birlikte bebeğimin mahallesini basmaya gittik. Kendileri o pek kıymetli arabasını başkalarının sürmesine asla izin vermediğinden yan tarafa oturmuş bildiğiniz onun koltuk prensesliğini yapıyordum. Skandal! Ah bu bir kabus olmalı!

"Seninkinin evine geldik Mierda," dedi Feyza sırıtarak. Onunla birlikte resmen ağlanacak halimize gülüyorduk. Yarın evlilik cüzdanını babalarımız kıçımıza soktuğunda da böyle gülebilecek miydik bilemiyorum. Feyza ile birlikte bebeğimin kapısına dayandık. Alacaklı gibi gecenin bir körü buraya geldiğimiz için umarım best anamdan dayak falan yemem! Umarım o yüksek ökçeli terlikleri ağzımın ortasına çakmaz! Zaten av tüfeğiyle kovalanmak yeterince korktucuyken bir de buna dayanamazdım!

"Damadım gelmiş," diyerek kapıyı anaların anası açtı. Onu görünce sıkı sıkı sarıldım ve o an best damadının yarın öğlen saatlerinde yaban ellere karışacağı gerçeğini anımsayıp kahroldum. Tabii ben düşünceli ve mükemmel bir insan olduğumdan bu gerçeği ona söylemedim. Sonuçta bu dünyadaki en mükemmel kayınvalide tarafından nakavt edilmek istemem.

"Sizi gece gece deli bi dürttü?" diye sordu canım anam. Sırıtarak, "Aslında babam dürttü desek daha doğru olur," dedim ve gotiği de kolundan tuttuğum gibi peşimden içeriye soktum. İkimiz sığıntı gibi koltuğa oturmuş Ada'nın gelmesini bekliyorduk ki bebeğim yeterince şirin değilmiş gibi onu hepten minnak bir bebek gibi gösteren paçası uzun pijamalarıyla yanımıza geldi.

"Sizin bu saatte ne işiniz var burada?"

"Seni özledik bebeğim," diyerek otuz iki diş sırıttım. Tabii o sırada kaşım gözüm ayrı oynuyordu.

Ada, "Çok iyi etmişsiniz gelmekle. Hadi şimdi balkona çıkalım," dedi ve tam o sırada canım anamın şükürler olsun ki yatacağı tuttu. Bizimle vedalaşıp yatmaya gitti. Bununla birlikte üçümüz balkona kaçtık. Şimdi size küçük böyle mini minnacık bir sorum var.

Kara haberi bebeğime kim vermek ister? A gotik. B siz. C Donut Mehmet. Benim oyum d şıkkından yana ama mecburen bunu anlatmak durumundayım. Sıkıntılı bir nefes çektim ciğerlerime. Sonrasında, "Babam bizi yarın evlendiriyor," deyiverdim. Söylemez olaydım. Bebeğim girdiği ani şoktan dolayı çığlığı basmış bununla birlikte apartman linci yemekten son anda onun güzel ve öpülesi dudaklarını elimle kapatmamla kurtulmuştuk.

Ada, "Atlas sen ne dediğinin farkında mısın? Ne demek babam bizi yarın evlendiriyor? Hani gelinlik olayından sonra zaman kazanmıştık," diyerek içinde bulunduğumuz bu dehşetül vahşet duruma isyan etmiş oldu. Ah benim güzel bebeğim! Ben ister miyim sence şu gotikle evlenmeyi! Babam yüzünden her şey! Bir de işbirlikçisi Donut Mehmet'i de unutmamak lazım!

"Bizde öyle sanıyorduk. Fakat bu gelinlik faciası babalarımızın bardağını taşıran son nokta olmuş anlaşılan. Şimdi biri şu Mierda'yı alsın. Yoksa yarın nikah masasında kendimi öldüreceğim," dedi Feyza sinirle.

"Bende senden tiksiniyorum gotikçim," dedim pis pis sırıtarak. Sonrasında aklıma gelen fikirle aydınlanma yaşadım. Baban da mı Einstein'dı be oğlum! Gerçi benim baba Einstein'dan çok Usain Bolt ya neyse! Adam tüfekle kovaladı beni resmen! Nasıl bir ailenin içindeyim? Resmen gerilim filmi gibi! Neyse biz şimdi konumuza dönelim.

"Yarın o nikah dairesine gidiyoruz," dedim birden. İkiside bana öldürecek gibi baktı. Özellikle bebeğimin gözlüklerinin tepesinden bana attığı bakış yutkunmama neden olmuştu. Ama hemen modumuzu yakaladık.

"Sakin olun. Nikaha gideceğiz ve babalarımızın gözleri önünde onlara hayır demek yerine daha eğlenceli bir şey yapacağız. Onların gözü önünde Ada ile evleneceğim ve bu dava da burada kapanacak."

Uzun bir sessizlik oldu. Nasıl mükemmel bir plan yaptıysam artık dillerini yuttular. Tamam tamam alkışlayabilirsiniz. İzin veriyorum. Hadi ne duruyorsunuz? Feyza kendini tutamayıp kahkaha attı. Ada ise, "Babanın bunun sonucunda yapabileceklerini unutuyorsun," demişti.

Babam en fazla ne yapabilirdi? Düşünelim. Çoktan seçmeli diğer soru geliyor hazır olun! A şıkkımız beni bu sefer tüfekle kesin vurabilir. B şıkkımız beni evlatlıktan reddedebilir. C şıkkımız bana işkence etmek için sandalyeye bağlayabilir. D şıkkımız da Feyza ile evlenmedim diye peşime adamlarını salabilirdi. Her türlü şey beklerim ben Atilla Serez'den. Kendi öz babam diye söylemiyorum gözü bir dönsün var ya o zaman yapamayacağı şey kalmaz!

Feyza, "Bence onlardan önce davranıp Ada ile evlen. Sonra hemen onların beklediği saatte biz çıkalım ve zaten evli olduğundan dolayı seni benimle evlendiremeyeceklerini söyleyelim. Bizde onları bu şok dalgasıyla baş başa bırakıp oradan tüyelim," dedi sırıtarak.

"Harikasın gotik! Hemen bu mükemmel planı yarın uygulayalım!"

Ada, "Benim onayım yok," dedi birden. Zafer dansı yapamadan bebeğimin beni reddetmesiyle tokat yemiş gibi kalakaldım. "Ama neden?" diye sordum dudak bükerek.

Ada sıkıntılı bir nefes verdi. Ardından, "Annem evleneceğimizi üstelik yarın yıldırım nikahıyla evleneceğimizi öğrenirse ikimizi de yaşatmaz Atlas Serez," dedi bilmiş bir tavırla. Haklıydı. Muhtemelen best damatlık mertebesinden düşecektim. Ama bebeğim için her şeye değer. Uzanıp masanın üzerindeki ellerini tuttum.

"Mutluluğumuz için sence buna değmez mi? Ben annenin yüksek ökçeli terlikleriyle beynimi delmesine razıyım. Yeter ki bana evet de."

Kıkırdadı. O güldükçe sağlıklı düşünme yetimi kaybediveriyordum. Feyza da bana destek çıkarak, "Hadi Ada. Beni bu Mierda'dan kurtar," dedi. Bizim gotik de hem beni gömüyor hem de Ada ile evlenmeme yardımcı oluyordu. Çılgın şey!

Ada bir süre sessiz kaldı. Sonrasında, "Tamam ama bir şartım var," dedi. Bana şart olarak İstanbul'u yeniden fethet dese şu an atımı alıp gidebilirdim. Heyecanla, "Şartın neymiş?" diye sordum. Ada gülerek, "Kızlarda bu ana şahitlik edecek," dedi.

*******

(Ada'dan...)

Ben ne ara Atlas'ın aklına uydum bilmiyorum. Ama şöyle bir şey varki az sonra Atlas ile yıldırım nikahıyla evleniyorum. Şaka gibi! Ben evleniyorum! Hem de yıldırım nikahıyla! Biri beni cimciklesin!

Atlas her şeyi ayarlamıştı. Babaları onların evleneceğini sanırken aslında biz evlenecektik. Böyle düşününce kendimi töre dizisinde gibi hissetmedim desem yalan söylemiş olurum. Atlas, "Bebeğim," dedi sırıtarak. Damatlık giymişti ve itiraf etmek gerekirse aşırı yakışıklı görünüyordu. Ona baktığımda oksijensizlikten az daha öteki tarafa tek yön bilet alıyordum ki o da beni beğenmişti.

"Bu nasıl bir güzellik? Beyaz nasıl da yakışmış benim bebeğime," dedi Atlas beni baştan aşağıya süzerken. Talya ile kızlar gelinlik giyemesemde beyaz bir elbise giymem konusunda ısrar etmişti. Üzerimde kalp yaka askılı bir elbise vardı. Saçlarımı salmış zarif bir gelin olmuştum. Atlas yanıma gelip ellerimi tuttu. Ne kadar heyecanlı olduğumu biliyordu.

Çapkın gülüşüyle, "Biraz sonra benim resmen karım olacaksın bebeğim. Bundan daha güzel bir şey olamaz," dedi Atlas. Onun bana olan aşık bakışları içimdeki tüm endişeleri alıp götürüyordu. Gülümsedim ve ona sarıldım.

"Resmen evleniyoruz Atlas Serez," dedim kıkırdayarak. Her ne kadar saçma bir şekilde dünya evine girecek olsakta sonuçta evleniyorduk.

Atlas elimden tuttu. Birlikte nikah salonundan içeriye girdik. Aslı, Nil, Okan, Talya ve Feyza bizi bekliyordu. Feyza'nın babası o gelinlik faciasından sonra ona zorla on kat tülle kaplanmış pastadan bozma bir gelinlik giydirtmişti ve o bu durumdan hiç ama hiç memnun görünmüyordu. Ama sırf bu işi kökten çözeceğimiz için sesini çıkartmamayı tercih etmişti.

Talya, "Harika görünüyorsunuz," dedi alkış tutarak. Eda bebekte tüllü bir etek giymiş Okan'ın kollarında kıkırdıyordu. Nil ile Aslı daha şimdiden salya sümük ağlamaya başlamıştı ki vaktimiz dar olduğundan nikah memurunun gelişiyle masaya geçmiştik.

Nikah memuru, "Gelin kim?" diye sordu bir bana bir Feyza'ya bakarak. Bunun üzerine Atlas ile beraber nikah masasına oturdum. Her ne kadar nikah memuru pastadan bozma gelinliğiyle duran Feyza'nın değil de benim gelin olmama şaşırsa da çok geçmeden nikahı kıyma işine girilmişti.

"Siz Atlas Serez, Ada Tözün'ü eş olarak kabul ediyor musunuz?" diye sordu nikah memuru mikrofonu Atlas'a uzatarak. Tabii kendisi bana bakmaktan adını bile unuttuğundan ona evet demesi gerektiğini Talya kafasına masadaki kalemlerden birini fırlatarak hatırlatmıştı.

"Evet!" diye bağırdı Atlas. Bunun üzerine nikah memuru bana döndü.

"Siz Ada Tözün, Atlas Serez'i eş olarak kabul ediyor musunuz?" diye sordu bu sefer.

"Evet!"

Şahitlerimizin öncülüğünde ve alkışlar eşliğinde Atlas ile dünya evine girmiştim. Nikah memurunun evlilik cüzdanımızı takdim etmesiyle Talya, "Ez şunu," dedi bana bakıp Atlas'ı işaret ederek. Anlaşılan adeti yerine getirmem gerekiyordu. Atlas'ın ayağına basıp bir güzel çiğnedim. Tabii kendileri o kadar mutluydu ki bunu görmezden gelmişti.

Okan, "Bu anı ölümsüzleştirmemiz gerek," dedi hepimizi kadraja alırken. Dünya üzerinde en saçma şekilde evlenen çift olarak Atlas ile bir ilke imza atmaktan gurur duyarım. Fotoğrafımızı da çektiğimize göre şimdi sahte geline yerimi verebilirim. Feyza benim yerimi aldı ve nikah memuru şok içinde bize baktı. Bir köşeye geçip olanları izlemeye başladım. Çok geçmeden Atilla Serez ve Mehmet Gürdal ikilisi eşleri ile birlikte çıkıp geldi.

Kalabalığı görünce sevinmişlerdi. Fakat bu sevinçlerinin kursaklarında kalması çok da uzun sürmedi. Feyza aniden ayağa fırladı ve "Baba bu adam evlenmiş!" diye bir çığlık kopardı. Mehmet Gürdal dünürüne baktı.

"Bu ne demek oluyor Atilla?"

Atilla Serez, "Atlas!" diye bağırdı. Bunun üzerine bizimki de ayağa kalktı.

"Efendim baba," dedi Atlas iyi bir evlat olarak. Atilla Serez, "Tüm bunlar ne demek oluyor?" diye gürledi.

"Üzgünüm baba. Ama ben bu gotikten önce başkası ile evlendim. Yani anlayacağınız dünür olmak sizlere nasip değilmiş," dedi Atlas gayet rahat bir tavırla. Sonrasında benimle birlikte nikah salonunun kapısından çıktı. Kimsenin beni görmemesi iyiye işaretti. Hemen kapıda bizi bekleyen arabaya geçtim. Önde hemen Metehan'ın yanına kuruldum. Atlas ise Feyza'nın yüz kiloluk gelinliğiyle arkaya binmesine yardım etti. İkisini almamızla oradan tüymemiz de bir oldu.

"Başardık!"

Atlas sevinçle bağırırken Feyza da bu durumdan keyif aldığını belli edercesine kahkahayı patlatıvermişti. Metehan kısa bir anlığına arkaya baktı. "Sonunda şu meşhur Feyza ile tanışabildim," dedi Metehan gülerek.

Feyza, "Bende aynı şeyi senin için düşünüyordum," dedi sırıtarak.

Atlas, "Şu lanet gelinlik yüzünden nefes alamıyorum! Biraz cam açın!" diye bağırdı Feyza'nın kabaran eteklerini elleriyle bir yerlere tıkıştırmaya çalışarak. Metehan camları açtı. Bende müzik açtım. Şansımıza Atlas'ın şarkısı çıkıverdi. Aşkistan!

"Atiye!" dedi Atlas sevinçle. Tüm sözlerini ezbere bildiği şarkıyı hep bir ağızdan söylemeye başladık. Feyza ile Atlas bu işten de yırttığımızdan yumruk tokuşturdu. Hep birlikte tuhaf tuhaf danslarla şarkıyı söylüyorduk.

"Kurtulduk!"

Feyza sevinçle şakırken nereye gittiğimizi çok sonradan fark edebilmiştim. Şile yolundaydık. Bunun anlamı Atlas ile kaçamak yaptığımız o eve gidiyorduk. Bu sefer kalabalık gidiyorduk. Feyza, "Umarım şu lanet gelinlikten kurtulabilmem için evde iki parça eşya vardır Mierda," dedi sinirle eteklerini çekiştirirken.

Atlas sırıttı. "Neden öyle söylüyorsun gotik? Bence bu seni epey bi açtı," dedi Atlas ve o an Feyza tarafından Allah'a kavuşmak üzere gırtlaklandı. Arkaya döndüm ve "Birbirinizle uğraşmayı kesin," dedim ikisine delici bakışlarımla bakarken. Feyza'nın parmakları gevşedi. Ama bir şeyler mırıldandığını duyabiliyordum. Sanırım İtalyanca küfür ediyordu.

Atlas ise kravatını gevşetip, "Az daha dul kalıyorun bebeğim! Hem de daha evleneli yirmi dört saat bile olmadan," dedi Feyza'ya yüzünü ekşiterek bakarken. Feyza onu takmak şöyle dursun insan yerine bile koymamıştı. Metehan arabayı Şiledeki evin önüne park edene kadar Atlas çenesi yüzünden üç kere ölümden dönmüştü.

Arabadan indiğimde içimden şükürler ediyordum ki Atlas saniyesinde dibimde bitmişti. "Adetlerimize göre gelin eve kocasının kollarında girmeli," dedi gayet ciddi bir şekilde. Ona bakıp gözlerimi devirdim.

"Sen ne zamandan beri Türk adet ve geleneklerini önemsiyorsun Atlas Serez?"

"Seninle evlendiğimden beri," dedi Atlas kaşlarını yukarı aşağı kaldırıp indirirken. Hele şunun tipine bir bakın. Nasıl da şapşal? Nasıl da şebek öyle değil mi? Tek kaşımı kaldırıp, "Hiç şansın yok," dedim. Dedim demesine de onun beni taktığı mı var acaba?

Beni kucakladığı gibi eve daldı gıcık Atlas Serez. Kucağından indiğimde Metehan ile Feyza da içeri girmeye niyet etti. Fakat Feyza'nın gelinliği o kadar büyüktü ki onu içeri sokabilmek için gelinliğin eteklerini kırpmak durumunda kaldık. Feyza odaya geçip Talya'nın kıyafetlerinden birini giyerken bende ona gelinlikten kurtulması için yardım ediyordum.

"Aman Tanrım! Bu dolapta hiç siyah yok! Siktir!"

Feyza dolaba baktı. Sonra da kahrolası gelinliğe. Gelinliktense elbise giymek ona daha cazip gelmişti. Askıdan çıkardığı mavi yazlık bir elbiseyi üzerine geçirdi. Aynı şekilde bende üzerimdeki elbiseden kurtulup yerine olabilecek en rahat şeyi bulmaya çalıştım. Anlaşılan bana da pembe bir elbise düşmüştü. Üzerime elbiseyi geçirdim ve Feyza'nın gelin başındaki tel tokalardan birkaçıyla saçlarımı gözümün önüne gelmesin diye tutturdum. Sonunda ikimizde kostümlerimizden kurtulmuştuk. Fakat Feyza'nın kuş yuvasına benzeyen saçları yüzünden Halil Sezai'nin İsyan şarkısına bağlamamız çok da uzun sürmedi.

"Bu saçı bu hale getiren kuaförün elini kolunu!" diye bağırdı Feyza. Bununla birlikte taze damatla birlikte Metehan da odaya daldı. Gördükleri manzara karşısında her ne kadar kaş göz yapsam da Atlas kahkahayı patlatıverdi.

Atlas, "Saçların mükemmel görünüyor gotik. Tam senlik," dedi kih kih gülerken. Feyza her an ona kafa göz dalabilirdi ki duruma el atmak durumunda kaldım.

"Atlas!" dedim dişlerimin arasından. Kendileri kahkahasını bastıracağı yerde git gide dozunu arttırarak fok gibi gülmeye başlamıştı. Feyza şimdi onu öldürse hakkıdır!

Feyza, "Fuck off Mierda!" diye bağırdı. Bunun üzerine Feyza'yı yatağın ucuna oturtup saçlarındaki tel tokaları ayıklamaya başladım. Ama Atlas o kadar çok gülüyordu ki benim bile gözüme battı. Metehan, "Ben hallederim," dedi ve Feyza'nın kafasından tel toka ayıklama görevinin başına geçti.

Atlas'ın kolundan tutup onu dışarı çıkardım. Gözlüklerimin üzerinden attığım delici bakışlarla, "Gülmesen mi artık?" dedim imayla. Atlas bir süre gülmesini bastırmakla uğraştı. Sonra da bunu başardıktan sonra aklına artık ne biçim bir hinlik geldiyse otuz iki diş sırıtmaya başladı. Cin gibi bakan gözler, halay çeken kaşlar ve yırtılma aşamasına gelen dudaklarına bakacak olursam kesinlikle bir halt yemeyi düşünüyordu.

"Neden bana öyle bakıyorsun?"

Sorumla birlikte, "Benim çok uykum geldi," dedi esneye esneye.

"Saat daha yedi. Ama yine de sen bilirsin."

"Ama benim çok uykum geldi. Zaten çok yorucu bir gün geçirdim. Biraz uyumam gerek," dedi Atlas ağzını ayırarak esnerken. Daha sonra elimden tutup beni hemen yandaki odaya çekiştirmeye başladı. O an çok fazla salak olduğumdan bunun nedenini sorgulamadım. Fakat bizimkinin niyeti bozduğunu kapattığı kapı ile anladım.

"Karıcım," dedi Atlas tatlı tatlı. İşveli bir edayla üzerime üzerime geliyordu. Anlaşıldı bunun canı dayak istiyor!

Tek kaşım şaha kalktı. Yatağın üzerine oturdum ve beklemeye başladım. Tabii kendileri saniyesinde sırnaşmak üzere yanıma uzandı. "Karıcım! Seni çok seviyorum karıcım! Bu gece bizim gecemiz karıcım," dedi Atlas bana iyice sokulurken.

Atlas'ın yüzüne kaptığım yastığı fırlattım ve, "Hiç şansın yok kocacım," dedim her kelimenin üzerine basa basa. Kocacım kelimesi onu mutlu etmeye yetmişti.

"Kocan sana ölür karıcım! Ama bu geceyi ikimiz için de daha özel kılmak istemez misin hayatımın anlamı?"

Afakanlar bastı! Adam neler diyor bana böyle. Tamam evlendik. Tamam o benim kocam ama olmaz ki canım böyle. Dudaklarımı büktüm. "Ben henüz hazır değilim," dedim şirinlikler yaparak. Atlas tam gardını düşürdüğü anda yastığı yüzüne bastım. Resmen ilk gecesinde gelin kocasını boğarak öldürdü diye habere çıkacağız! Korkunç!

Yastıkla Atlas'ı bir güzel pataklayıp içeri kaçtım. Tabii canım kocam beni göt kadar evde kovalamaya başladı. Allah'ım kurtar beni! Resmen köşe kapmaca oynuyoruz! Atlas, "Tamam karıcım sen ne zaman istersen. Şimdi iyi geceler öpücüğümü alayım," dedi sırıtarak. Gel de çıldırma!

Koltuğun üzerinden kaptığım yastığı Atlas'a doğru fırlattım. Sonra da koltuğun etrafında Tom ve Jerry gibi birbirimizi kovaladık. Cidden biz ne ara bu aşamaya geldik? Ne ara? Sadece soruyorum. Cevabını biliyorsanız bana yardımcı olursanız çok müteşekkir olurum efendim!

"Sadece iyi geceler öpücüğümü istiyorum karıcım," dedi Atlas gülerek. Anlaşıldı. Bundan kurtuluş yok. Beni kurtarsa kurtarsa Feyza kurtarır! Atlas'ı atlatmak için koltuk tepelerinden atlamam gerekse de sonunda Feyza'nın odasına bodoslama daldım. Bir de ne göreyim?

Kapıda öylece kalakaldım. Atlas da benim gördüğümü gördüğünden hayal görmediğimi anladım. Feyza Metehan'ın omzuna başını yaslamış ikisi de uyuyakalmıştı. Yerdeki Everest Dağı büyüklüğündeki tel tokalara bakacak olursak birileri tel toka ayıklamaktan yorgun düşmüş olmalıydı. Atlas kulağıma doğru, "Sende benim düşündüğümü mü düşünüyorsun bebeğim?" diye sordu.

"Bence gotikle sarı kafa çok iyi bir ikili olacak," dedi Atlas sırıtarak. Ona katılıyordum. Şapşal ve bir o kadar da tatlı olan kocama sarılıp iç çekerek onlara baktım. Kesinlikle çok güzel görünüyorlardı. Başlarını birbirine yaslamış huzurla uyuyan ikiliyi uyandırmamak adına kocacığımı da alıp kapıyı yavaşça kapattım.

Loading...
0%