Yeni Üyelik
34.
Bölüm

6.Bölüm: Görev Başında!

@sevvnuraydn

Uzun uğraşlar sonucu kocamı daha ilk geceden koltuğa def etmeyi başarmakla birlikte bebekler gibi bir uykudan uyanmıştım. Odadan çıktığımda Atlas ile Metehan'ın birlikte kahvaltı hazırladıklarını gördüm. İlk başta bu gördüklerime inanmakta zorlandım. Fakat hayal görmemekle birlikte ikisi gerçekten de canla başla kahvaltı hazırlıyordu.

Atlas benim geldiğimi görünce, "Günaydın bebeğim," dedi gülerek. Anlaşılan gece koltukta yatmayı sorun etmemişti. İkisine bakıp bu duruma bir anlam vermeye çalışırken Atlas beni itekleyerek sofraya oturttu. Başımdan öptü ve, "Bebeğimi beslemeliyim," dedi kıkırdayarak.

Atlas'ın bıcır bıcır bir adam olması normal mi? Pekala sanırım evli olduğumuzu varsayarsak normal denebilir. "Günaydın," diyerek yanımıza geldi Feyza. Anlaşılan gece Metehan'ın omzunda uyuduğunun farkında değildi. Her zamanki donuk ifadesiyle yanımdaki sandalyeye geçti ve ağzına rastgele bir şeyler tıkıştırmaya başladı. Tabii çaysız bir an durmadığını da belirtmek isterim.

Atlas, "Aslı, Nil, Okan ve ablam birazdan buraya gelecek," dedi karşımdaki sandalyeye geçmeden hemen önce. Ortadaki tabaktan çatalımla bir parça salatalık alıp ağzıma attım. Salatalığı zar zor yuttuğumu ve bunun sebebinin Atlas'ın dirseklerini masaya dayamış yüzünü avuçlarının arasına alarak bana hayran hayran bakmasından kaynaklı olduğunu da söylemeden edemeyeceğim. İçimden tanıştığımız ilk zamandaki gibi alnına elimi yapıştırıp ateşine bakmak gelmişti ki, "Bu arada Ercüment, Aysun, Utku ve Kubilay da yolda," diyerek eksikleri sıralayan kişi de Metehan oldu.

Feyza, "Çok afedersiniz ama göt kadar eve nasıl sığacağımızı söyler misiniz? Bi babamlar eksik," dedi gözlerini devirerek. Onun sözlerini gayet umursamaz bir tavırla söylemesi bir yana üçümüz de şok içinde ona bakıyorduk. Ta ki Atlas beni beslemeye karar verene kadar...

"Senin kadar tatlı olmasa da," diyerek bal sürdüğü ekmeği dudaklarıma götürdü Atlas. İster istemez kıkırdadım. Ballı ekmeğimi yediğim sırada kapı çaldı.

Atlas iyi bir ev beyi olarak kapıyı açmaya koştu. Feyza sinirle çayının dibinde kalan son yudumu içti ve Metehan ise her ne kadar fark ettirmemeye çalışsa da Feyza'yı dikizliyordu. Ulan Metehan! Bizim kızdan hoşlandın demek! Bu çöpü Talya ile beraber çatmayı da çok iyi bilirim. Tabii kankalarımın yardımını da alacağımı söylemeden edemeyeceğim.

"Biz geldik!" diye şakıdı Talya kucağında bebeği ile birlikte içeri girerken. Hemen peşinden Okan, Aslı, Nil ve Aysun girdi. Hepimiz sofradan kalktık. Bizimkilerle kucaklaştık ve sonradan aramıza dahil olan Ercüment, Kubilay ve Utku'nun da gelişiyle plan yapmak üzere toplandık. Bir yandan da sofradan otlanmaya devam ettik.

Atlas, "Şimdi ilk hedefimiz Bulut Kaleli'yi ikna etmek. Kendisi tam bir geri zekalı olduğundan onu ikna etmek sandığımızdan daha zor olacak," dedi gözlerini bir tur çevirerek.

Feyza bir köşede demliğin dibini getirmekle meşguldü. Atlas'ı dinlemek yerine Metehan ile sohbet etmeye başlamıştı. Aysun bilgisayardan finansal bir ton rapor ve daha adını bile bilmediğim grafikler ve birtakım tablolar gösterdi. Atlas ile Okan raporları incelemekle meşguldü. Talya kızlarla beraber bebeği ile ilgileniyordu. Kubilay ile Utku ise hala benim kankalarıyla evlenmiş olduğum gerçeğini sindirmeye çalışıyordu. Sanırım kankalarını eve kapatıp onlarla görüştürmeyeceğimden korkuyorlardı.

Ercüment, "Bu Bulut Kaleli bizim çocukluktan tanıdığımız Bulut değil mi?" diye bir soru sordu. O an delici bakışlarım Atlas'a kaydı. Yutkunduğuna ve alnından dökülen boncuk boncuk terlere bakılırsa bu sorunun cevabı evetti.

"Ta kendisi," dedi Atlas gözlerini benim üzerimden ayırmadan. Sonrasında, "Bu önemli değil. Çünkü Bulut'tan sonra diğer bir alacaklımız bizi epey bi zora sokacak. Adam katır inat ve ondan sonraki iki alacaklımızın da bundan pek de bir farkı yok," dedi Atlas.

Bulut meselesini her nasılsa öğreneceğimden dolayı ses etmedim. Fakat Aysun'un, "Diğer iki alacaklıdan biri İtalyan ve tek kelime Türkçe bilmiyor," demesi üzerine hepimiz bir anlığına duraksadık. Tam o sırada Feyza, "O iş bende," demişti. Bir sorundan daha kurtulduğumuza göre zurnanın totomuza gireceği son kişinin ise dişli bir kadın olduğunu söylemeden edemeyeceğim.

Talya, "O zaman ilk olarak kimden başlıyoruz?" diye sordu Eda bebeği Aslı'nın kucağına verirken.

Aysun, "Öncelikle İtalyan olandan başlamakta fayda var. Onu ikna etmemiz nispeten daha kolay. Eğer Antonio Conte kendi borcunu öderse şirket büyük oranda rahatlar," diyerek sözlerini art arda sıraladı.

"O zaman ilk önce Antonio'nun evine gidiyoruz," dedim Atlas'a bilmiş bir şekilde bakarak. Kendileri bana ukala bir bakış attı. Çapkın gülüşüyle dudaklarını büzdüğünü gördüğüm anda kafamı çevirmek durumunda kaldım.

Feyza, "O halde, Ada, Met, Mierda ve ben Antonio Conte'yi ikna etmek üzere yola koyuluyoruz," dedi çay bardağını kenara bırakırken. Metehan'a Met demesi dikkatimden kaçmamıştı. Sırıtarak bir numaralı işbirlikçim olan Talya'ya baktım. Görümcem havadaki aşk kokusunu almış olacak ki sırıttı.

Okan, "Bu arada hemen çıkmanızda fayda var. Aldığım birtakım duyumlara göre babamlar yerimizi tespit etmiş. Buraya gelmeleri yakındır," dedi sıkıntıyla. Telefonundaki mesaja göre hepimizin evi terk etmesi gerekiyordu. Planımızı yapmıştık. Hedefimiz belliydi ve şimdi yola koyulmamız gerekiyordu.

Hep birlikte dışarı çıktığımız sırada, "Atilla amcayı azıcık tanıyorsam plakanızdan yerinizi bulması uzun sürmez. Bu yüzden benim arabayla gidin," dedi Ercüment. Feyza, Metehan, Atlas ve ben Ercüment'in arabasına geçtik. Görevimiz icabı Feyza da kendi arabasını istemeye istemeye Ercüment'e vermişti. Böylece ilk maceramıza başlamış olduk.

Feyza, "Gitti güzelim kara kızım," dedi sıkıntıyla dövünürken. Metehan önden arkaya dikiz aynasından kısa bir bakış atıp gülmeye başladı. Tabii bu yaptığıyla Feyza'nın gazabını bir paratoner misali üzerine çekmişti.

"Çok mu komik?" dedi Feyza kaşlarını çatarak. Metehan ağzına hayali bir fermuar çekti. Atlas ise Metehan'ın yanında ona navigasyondan adresi göstermekle meşguldü. Bense arkada Feyza'yı sakinleştirmekle meşguldüm ki şükürler olsun Antonio Conte'nin evi Şile yakınlarındaydı.

Adam bildiğiniz insanlardan kaçmak için ağaçlık bir yere kendi medeniyetini kurmuştu. Metehan arabayı evin önüne park ettiğinde hepimiz kapının önüne ip gibi dizilmiş eve bakıyorduk. Atlas, "Zile ilk kim basmak ister?" diye sordu sırıtarak.

Feyza gözlerini devirdi ve zile bastı. Megafondan, "Kim o?" diye bir ses duyuldu. Bunun üzerine bayram zamanı şeker toplamaya çıkan dört velet gibi birbirimize baktık ve en sonunda, "Biz Antonio Conte için gelmiştik," diyen ben olmuştum. Megafonun ardında kısa bir sessizlik hakim oldu. Bunun neye işaret olduğunu anlamamakla birlikte kocacığımın koluna girmiş bir cevap bekliyordum.

"İçeri girin."

Kapı açıldı ve kendimizi bahçeye adım atmış korku dolu gözlerle etrafa bakarken bulduk. Bu kadar çabuk kabul edilebileceğimiz aklımın ucundan dahi geçmemişti. Sahi bizi sorgusuz sualsiz içeri almaları sizce de tuhaf değil mi? Sorunun cevabı bile işkillenmeme yetmişti ki Atlas kolunu belime dolarken, "Korkma bebeğim. Senin yanında kapı gibi kocan var," demişti. Hala Atlas'ın kocam olduğu gerçeğine alışamamıştım ki kendimizi evin kapısında bulmamız çok da uzun sürmedi.

Kapı ağır ağır açıldı ve güler yüzlü bir çalışan, "Antonio Conte sizi içeride bekliyor," diyerek bizi içeri davet etmişti. Hep beraber içeriye geçtik. Ev oldukça eski antika mobilyalarla döşeliydi. Ahşap oymalı masa ve kırmızı kadife kumaşla kaplı koltuklar paha biçilmez gibi görünüyordu. Hep beraber salona geçtik. Tam o sırada yaşlı bir adam çıkageldi. O kadar yaşlıydı ki ayakta zor duruyordu. Bastonuyla titreye titreye yanımıza gelmeye çalışıyordu.

Atlas ile Metehan onu gördüklerinde yardım etmeye çalıştılar. Yaşlı amcanın yavaşça koltuğa oturmasına yardım ettiklerinde hepimiz tek tek amcanın elini öpüp yerlerimize geçtik. Amca, "Chi sei anche tu?" diye mırıldandı.

Antonio Conte'nin bu yaşlı amca çıkabileceğini hiçbirimiz düşünememiştik ki Feyza, "Sono Feyza. Questi sono i miei amici Atlas, Ada e Metehan. Siamo venuti qui per parlarvi di una questione importante," diyerek akıcı İtalyancası ile daha şimdiden gönülleri fethetmişti.

Antonio dede, "Ti sto ascoltando," dedi ve bize elini uzattı. Feyza'nın söylediğine göre bizi dinlediğini söylemişti. Peki şimdi ona ne söyleyeceğiz? Durun bir düşüneyim. Şey Antonio Conte amca biz şimdi Atlas ile evlendik. Fakat babası şu yanımda oturan arkadaşımız Feyza ile evlenmesini istiyordu. Eğer siz üzerinize düşeni yapıp borcunuzu öderseniz biz mutlu mesut yaşayabileceğiz mi diyeceğim? Hayır tabii ki de!

Sıkıntılı bir nefes verdim. Atlas, "Ona şirketin durumundan bahsedelim," dedi Feyza'ya bakıp. Feyza bunun üzerine Antonio Conte'ye İtalyanca, "Ben Gürdal Holding'den Mehmet Gürdal'ın kızıyım. Yanımdaki de Serezlerden Atlas. Buraya gelmemizin nedeni Serezler büyük bir iflasın eşiğinde ve bundan kurtulabilmelerinin tek yolu sizin onlara olan borcunuzu ödemeniz," diyerek durumu açıkladı.

Amcadan ilk başta ses çıkmadı. Hatta bu durum o kadar uzun sürdü ki acaba söylenenleri duymadı mı diye düşünmeden edemedim. Fakat sonrasında, "Size borcum mu var?" diye sordu. Hem de Türkçe! Hani bu adam tek kelime Türkçe bilmiyordu? Demek ki bir şeyleri yanlış biliyormuşuz.

Hepimiz şok içinde Antonio amcaya baktık ve Feyza, "Dilimizi bilmediğinizi sanıyorduk," dedi. Antonio amca kıkır kıkır gülmeye başladı. Sonrasında, "Yanlış anlamayın ama ben pek insan sevmem. Kimseyle muhattap olmamak için her zaman kendi dilimi konuşurum," dedi.

Feyza kendini tutamayıp gülmeye başladı. Benimse aklımdan tek bir şey geçmişti. Adamın evini izbe bir yerde seçmesine neden olacak kadar insanlarla ne alıp veremediğinin olduğu...

Atlas, "Antonio amca yalvarırım bize yardım et. Mutluluğum sana bağlı," dedi birden ellerini dua eden budistler gibi birleştirerek. Kocam diye söylemiyorum beni çok sever! Tüm bunları da benim için yapıyor aslan kocam!

Antonio amca Atlas'a baktı ve, "Bu zevzek oğlan neler söylüyor?" diye sordu. Gülmeden edemedim. Hemen ardından gülmemi güç bela bastırıp, "Eğer siz Serezlere olan borcunuzu verirseniz Atlas ile benim evli kalmamıza izin verecekler," diye başlayıp hikayemizi baştan sona anlattım. Antonio amca ara ara başını hafifçe sallamakla yetindi.

"Ne kadar bu borç?"

İşte beklediğimiz soru buydu. Atlas telefonundan Aysun'un attığı belgelerden birkaçını Antonio amcaya göstermeye kalktı ve bununla birlikte kafasına bastonu yedi. "Neden vurdun Antonio amca?" diye sordu Atlas kafasını ovuştururken. Zavallı çapkın playboyumun kafası o baston darbesinden sonra Eyfel kulesine döndü. Ah Atlas'ım ah! Kıyamam ben sana!

Antonio amca, "Ben anlamam böyle şeylerden bana direkt rakam söyle," diye bağırdı. Feyza kahkahayı patlatıverdi. Sonrasında hayatımda duymadığım sayı basamaklarından oluşan rakamlar havalarda uçuştu. Ömrüm boyunca çalışsam şöyle bir rakamın milyonda birini bile elde edemezdim. Ah benim fakir cüzdanım! Canım fukara cüzdanım! Ben senin kıymetini bilememişim! İyi ki fakirim! İyi ki!

"Ben nereden bileceğim bu paranın benim borcum olduğunu?"

Antonio amca da az değil he! Valla helal olsun! Feyza belgeleri gösterdi. Bunun üzerine Antonio amca evden birini çağırdı. Gelen adama baktım ve o an Atlas'ın kıskanç bakışlarını üzerime çektim. "Kim bu şimdi?" diye sordu Atlas yüzünü ekşiterek. Karşımızda beliren film yıldızı tiplemeli adama baktıkça renkten renge giriyordu. Atlas Serez'in kıskançlığını görüyorsunuz öyle değil mi? Adamın erkek sineğe tahammülü yok!

Antonio amca gelen adama da belgeleri göstermemizin ardından, "Öteki tarafa borçlu gitmek istemem," dedi. Bunun üzerine adam parayı Antonio Conte adına Serez Holding'in hesabına gönderdi ve tam o sırada ne olsa beğenirsiniz? Öyle bir şey oldu ki muhtemelen söylediğimde bana inanmayacaksınız. Tamam madem inanacağınızdan bu kadar eminsiniz o zaman benden günah gitti. Antonio Conte amcamız borcunu yatırmasını beş geçe sizlere ömür!

"Antonio Conte amca!"

Atlas panikle adamın gömleğinin yakasını açıp nabzına bakmaya çalıştığında hepimiz nefeslerimiz tutmuş bu manzaranın gerçek olup olmadığına bakıyorduk. Atlas, "Antonio amca gitti," dedi geri çekildiğinde. Feyza ile birbirimize baktık. Sonrasında evde oluşan karışıklığı fırsat bilerek başımızı derde sokmamak adına evden kaçtık. Hepimiz arabaya doluştuğumuzda arkaya benim yanıma bu sefer Feyza değil Atlas geçmişti.

Koca bebek bana sıkıca sarılmış, "Çok iyi bir adamdı. Öleceğini bilseydim bastonla beni dövmesine bir şey demezdim," dedi Atlas dudak bükerek. Saçlarını okşadım. Sevdicek imtinayla sakinleştirilir efendim!

Feyza önden, "Adam bildiğiniz öleceğini hissetti. Az daha geç gelseymişiz borç işi yalan olacaktı," dedi bu duruma ne kadar şaşırdığını belli ederek.

Atlas, "Gitti gül gibi Antonio amcam," dedi dövünerek. Ona dahada sıkı sarıldım. Sonra da, "Üzülme kocacım. Çünkü gidecek bir yerimizin olmadığını düşünürsek üzülmeye pek vaktin olmayacak," dedim sıkıntıyla. Tabii bizim çapkın gülüşlümüz ona söylediğim bunca şeyin arasından kocacım kelimesini cımbızla çekip aldı.

"Bir daha söyle."

"Neyi?"

"Bir daha kocacım de."

"Uslu duracaksan söylerim."

"Tamam uslu duracağım. Sen yeterki söyle."

"Pekala kocacım," dedim kıkırdayarak. Hala böyle saçmasapan olaylar silsilesine maruz kaldığımıza inanamasamda Atlas'a sarılmak tüm dertlerimi unutturuyordu.

Atlas, "Nerede kalacağımızı biliyorum karıcım," dedi birden. Arada saksıyı çalıştırıyordu. Atlas Metehan'a, "Lavinya Park Otel'e gidiyoruz. Cihan bizi babamlardan saklar. Çünkü o benim kankam," dedi gururla. Bunun üzerine ilk alacağımızı alıp borçlumuzu toprağa vermemizin ardından rotamızı oluşturmuştuk. Lavinya Park Otel'e gidiyoruz! Sıkı tutunun!

Metehan Feyza'nın açtığı adrese göre arabayı sürmeye devam etti. Bense koca bebekle ilgilenmek durumundaydım. Atlas bana sıkıca sarılmış huzurla, "Çok mutluyum bebeğim," demişti. Az önce Antonio Conte amcanın arkasından dövünerek ağıt yakan kendisi değil miydi?

"Hayırdır. Antonio amcayı çabuk unuttun bakıyorum."

"Onu hatırlatma bebeğim. Yaram hala çok taze," dedi Atlas dudak bükerek. Hemen ardından, "Mutluyum. Çünkü seninle evliyim. Bundan daha güzel bir şey olabilir mi? Şimdi de balayımıza gidiyoruz," dedi Atlas sırıtarak.

Balayının iması bile insanı sıcaklatırken Atlas'ın muzip bakışları yüzünden kıpkırmızı olmuştum. "Birincisi oraya balayı için değil babanlardan kaçmak için gidiyoruz Atlas Serez. İkinci olarak annem hala bizi aramadı. Bu hiç iyiye işaret değil," dedim gergin bir nefes verirken.

Atlas da benim gibi düşünüyordu. Geceyi dışarıda geçirmekle kalmamış üstüne bir de sessiz sedasız evlenmiştim ve annem tüm bunların arasında bırakın beni aramayı tek bir mesaj bile çekmemişti. Acaba başına bir şey mi geldi? Telefonumu çıkarıp Nil'e mesaj çektim. Ona annemi kontrol etmesini söyledikten sonra telefonumu çantama tıkıştırdım. Cevap çok da gecikmedi. Meğersem annem bugün gün yapacakmış ve dünden beri hazırlık yapıyormuş. Yuh ama ya! İnsan evladının yokluğunu hiç mi fark etmez?

Atlas, "Anlaşılan başımız dertte değil," dedi bilmiş bir tavırla. Hele şunun tipine bir bakın. Çapkın gülüşüyle yine kalbimi fethetmesi yetmezmiş gibi bu işin sonunun otel odasında biteceğinden korkuyorum. Yutkundum ve iyi bir eş olarak kocamı itekleyerek köşeye sıkıştırdım.

Yolculuğumuz boyunca Atlas bana kur yaptı ve ben her seferinde bıkmadan usanmadan onu iteklemeye devam ettim. Allah'tan bizimki yılışık biri de böyle yaptığımda küsmüyor.

"İşte geldik. Şu meşhur Lavinya Park Otel'e," dedi Feyza. Arabamızı valeye teslim edip hep beraber otele geçtik. Umarım Atilla Serez ile Mehmet Gürdal ikilisi bizi burada da bulmaz. Atlas elimden tutup beni asansörlerin olduğu tarafa doğru çekiştirmeye başladık. Hep birlikte kral suite çıkıyorduk.

Metehan, "Bizi saklayacağından emin misin?" diye sordu Atlas'a. Atlas her zamanki gibi mütevaziliğini konuşturarak, "Sence böyle bir yakışıklıya hayır diyebilme şansları var mı?" diye sordu. Gözlerimi devirdim. Asansörün kapısı aralandı ve kendimizi karşılıklı iki kral suitin olduğu koridorda bulduk. Atlas bu sefer sol taraftaki kapıyı tıklattı. Cihan kapıyı açtı ve tam olarak şöyle dedi.

"Yine ne halt ettin?"

Atlas, "Aslına bakarsan pek bir şey yapmadım. Ada ile evlendim ve üstüne bir de babamın şimşeklerini üzerime çektim. A bir de az kalsın unutuyordum. Antonio Conte amca borcunu öder ödemez hakkın rahmetine kavuştu," dedi otuz iki diş sırıtarak.

Cihan'ın içinden küfürler ettiğine emindim. Bizi içeri aldı ve hemen ardından karşı daireden Eflin'i çağırdı. Eflin beni görünce yanıma gelip heyecanla bana sarılmıştı. "Görüşmeyeli nasılsın?" diye sordu Eflin gülerek. Feyza'yı da aramıza alıp kızlar olarak onun dairesine geçtik.

Eflin, "Ne alırsınız?" diye sordu mutfağa geçerken. Bunun üzerine cevap Feyza'dan geldi. "Çay," dedi donuk bakışlarıyla. Eflin bizim için çay demledi. Sonra da yanımıza geldi. Bir yandan çaylarımızı yudumluyor bir yandan da sohbet ediyorduk. Ona olanları en ince ayrıntısına kadar anlattım.

"Atilla Serez'in size böyle bir şey yaptığına inanamıyorum," dedi Eflin şok içinde.

"Ayrıca Atlas ile evlenmenize de çok sevindim," diye de ekledi. Dün Atlas'ı koltuğa şutlayışımı da gururla onlara anlattım.

Eflin sırıtarak, "Bu gece kocan ile vakit geçirmelisin. Ayrıca sizin için özel bir oda hazırlatabilirim," dedi. Utancımdan kaç tonda renk değiştirdiğimi bilmesemde Eflin, "Bence bu gece restoran bölümünü birkaç saatliğine çiftimiz için kapatmakta yarar var," diyerek sözlerini tamamladı. Hemen ardından da tek bir telefon görüşmesiyle bu işi de hallediverdi.

Feyza, "Bence akşam için alkolü biraz fazla kaçır çaylak," dedi çayını büyük bir sükunetle yudumlarken. Cidden ikisi de bana hiç ama hiç yardımcı olmuyor! Yüzüm alev alev yanıyordu.

Eflin, "O halde elbise seçme işine geçebiliriz," dedi bizi peşine takmadan hemen önce. Feyza mavi elbisesinden kurtulmak adına Eflin'in ona verdiği siyah kotla siyah braleti üzerine geçirdi. Onu daha önce bu kadar mutlu görmemiştim. Resmen siyah renk onu mutlu ediyordu.

Feyza, "Bence sende siyah giy. Siyahtan güzel bir renk olamaz," dedi gayet kendinden emin bir şekilde. Eflin'in sonsuz gardrobunun arasından uzun uğraşlar sonucunda petrol mavisi saten bir elbise seçmiştik. İşte şimdi başlıyor bizim mesai!

*******

"Siyah olmasa da bende beğendim," dedi Feyza. Akşam olmuş hazırlanmış Atlas'ın gelmesini bekliyordum. Saçlarımı at kuyruğu yapmış ışıltılı takılarımla onu bekliyordum ve her an heyecandan Antonio amca ile aynı kaderi paylaşabilirdim.

Eflin, "Kapı çalıyor!" dedi heyecanla. Bunun üzerine topuklular yüzünden bir o tarafa bir bu tarafa giden bacaklarımı kontrol etmeye çalışarak kapıya doğru ilerledim. Kapıyı yavaşça araladığımda karşımda onu gördüm. Yakışıklı kocamı.

"Bebeğim," dedi Atlas iç çekerek. Bana öyle bir bakışı vardı ki sanki karşısında ben değilde nadide bir sanat eseri varmış gibi bakıyordu gözlerime. Onun elinden tuttuğum sırada peşimden Feyza çıktı.

"Met biz de bara mı insek?" diye sordu Feyza. Göz ucuyla Metehan'a baktım. Yüzünde memnuniyet dolu bir gülümseme belirmişti. Kıkırdadım. Atlas ile birlikte asansöre yöneldik. Asansördeyken yalnız olmamızı fırsat bilerek, "Sen beni güzelliğinle öldürmek mi istiyorsun karıcım?" diye sordu.

Ona baktığımda iç çekti. "İçim gidiyor sana," dedi bu seferde. Sonrasında gülümsedi. Gülüşü bile nefesimi keserken akşam olacakları düşünemiyordum bile. Asansörle zemin kata indik. Atlas centilmen bir kavalye olarak koluna girmemi bekledi. Birlikte kol kola restorana geçtik.

İçeride kimse yoktu. Burayı Eflin ile Cihan bizim için boşaltmıştı. Restorandaki ses sistemlerinden romantik bir müzik yankılanıyordu. "Bu dansı bana lütfeder misiniz?" diye sordu Atlas. Elimdeki küçük taşlı çantayı masanın üzerine bırakıp onunla dans etmek üzere piste geçtim. Kollarımı Atlas'ın boynuna doladım. O da kollarını belime doladı. Alnını alnıma dayayıp huzurla soluklandı ve, "İyi ki o saçma partiyi düzenlemişim," diye başladı Atlas sözlerine.

"İyi ki o saçma partide önde durmuşum da benim kollarıma düşmüşsün. İyi ki senin peşini hiç bırakmamışım. İyi ki senden hiç vazgeçmemişim bebeğim."

Gözlerine baktım. Öyle mutlu görünüyordu ki tüm korkularımı geride bıraktığımı hissettim. Bu gece bizimdi. Bu gece her şey çok güzel olacaktı.

"Bende iyi ki o domuz patronuma rağmen o işi yapmışım Atlas Serez. İyi ki o gece ayağım takıldı da üzerine düştüm. Ama tüm bunların içinde en çok şükrettiğim şey senin peşimden hiç ayrılmaman oldu. Ne kadar itersem iteyim, ne kadar seni istemediğimi söylesemde sen beni bırakmadın. İyi ki peşimi bırakmadın. İyi ki seninle evlendim Atlas."

Sözlerim onu epey bi mutlu etmişe benziyordu. Uzanıp yanağımdan öptü. Sonra da gözlerimin içine baktı ve, "Her ne kadar şu son olanlar biraz can sıkıcı olsa da bunları birlikte atlatacağız bebeğim. Babam beni evlatlıktan reddetse de hatta işin dozunu kaçırıp Usain Bolt gibi peşimden koşarken beni av tüfeğiyle vuracağını söylese de ben senden yine de vazgeçmem. Çünkü ben sana kör kütük aşık oldum ve ben bunun için dünyanın öbür ucuna kadar hem annenin kafamı delecek olmasına karşın hem de babamın beni öldürecek olmasına karşın koşmaya razıyım," dedi.

"Babanı bilmem ama annem evli olduğumuzu öğrenince muhtemelen terliklerinin topuğunu kafamıza çakacak Atlas Serez."

"Varsın çaksın. Ben seni yarım akılla da severim."

Kıkırdadım. Birlikte dansımızdan sonra yemeğimizi yedik ve tüm bu olanları ardımızda bıraktık. Ne batmak üzere olan şirket umurumuzdaydı ne de başka bir şey. Atlas ile birlikte odamıza çıkmaya niyet etmiştik ki bizdeki romantizmin sonuna gelmiş bulunmaktayız arkadaşlar. Gelen telefonla beraber Atlas şansına karşı okkalı küfür etmeye başladı ve olaylı gecemiz işte tam olarak o küfürlerden sonra başladı. Bir sonraki bölümde Ada ile Atlas'ı çok büyük bir imtihan bekliyor! Çok büyük!

Loading...
0%