Yeni Üyelik
51.
Bölüm

Üç Kişilik Bir Aile (Özel Bölüm)

@sevvnuraydn

"Benim güzel bebeğimin canı limonata çeker de kocası ona elleriyle limonata yapmaz mı?"

 

Atlas aşka geldi arkadaşlar! Beni fazla şımartması bir yana o bir kadının hayatında olabilecek en mükemmel adam. Gözlerimi kırpıştırarak, "Bizim canımız bir de tatlı çekti," dedim bir yandan da yusyuvarlak olan karnımı göstererek.

 

Atlas uzanıp yanağımdan uzunca öptü ve "Şimdi senin için hem limonata hem de tatlı yapacağım bebeğim," dedi.

 

"Limonata tamam da tatlı konusunda pek emin değilim Atlas Serez."

 

"Sen o işi bana bırak bebeğim. Kocan şimdi sana çikolatalı enfes bir tatlı hazırlayacak. En sevdiğinden!"

 

"Kocamı ne kadar çok sevdiğimi söylemiş miydim?"

 

"Sanırım bir kez daha duymamda fayda var."

 

Kıkırdadım. Artık doğuma yaklaşık bir hafta kaldığından devasa bir boyuta ulaşmış olan karnımda kıkırtımla birlikte titreşmeye başladı. Elimi karnıma yerleştirip mutfakta Atlas'ın yanındaki yerimi aldım. Çünkü doğum öncesi yeni bir limonata faciasını daha kaldıramazdım.

 

Atlas büyük bir ciddiyetle mutfak önlüğünü üzerine geçirdi. Bir adam basit bir mutfak önlüğüyle bile nasıl bu kadar yakışıklı görünebilir? Aklım almıyor! Ona hayran hayran bakarken birden gözleri beni buldu. Her zamanki gibi etkileyici gülümsemesiyle beni saniyesinde saf dışı bıraktı Atlas Serez.

 

"Şimdi bebeğimize de önlüğünü giydirelim," dedi Atlas gülümseyerek. Askıdan benim için mutfak önlüğü alıp boynumdan geçirdi. Daha sonra kuşağını arkadan bağlayıp bana sarıldı. Elleri karnımdaydı. Bundan bir hafta sonra kucağımızda bir bebek olacağı gerçeğini düşündükçe içim kıpır kıpır oluyordu. Atlas'ın çok iyi bir baba olacağını biliyordum ve bu beni çok mutlu ediyordu.

 

Atlas, "Bebeğimiz sana benzesin," diye fısıldadı.

 

"Senden bir tane daha olursa işte o zaman bu dünyadaki en şanslı adam ben olurum."

 

"Ben seninle ne yapacağım Atlas Serez?"

 

"Sadece seni çok seviyorum kocacım desen yeterli Ada Serez."

 

"O zaman seni çok seviyorum kocacım. Hem de çok!"

 

Atlas ile aramızdaki koca karın farkına rağmen birbirimize sarılmıştık ki, "Sende bir an önce doğsan iyi olur. Bu şekilde annenle arama giriyorsun," dedi karnıma bakarak. Kendimi tutmadım. Beni kendi doğmamış bebeğimizden kıskanmış olamaz öyle değil mi? Olabilir. Söz konusu Atlas ise her şey mümkündür. Bunu aradan geçen onca zamandan sonra daha iyi anladım.

 

Kahkahalarım onun her ne kadar sinirlerini bozsa da kendileri bana limonata daha doğrusu Atlas rüzgarından yapıyordu. Bana da sadece bu görsel şöleni izlemek düştü. Mutfakta bir adet Atlas Serez var ve ara ara bana bakıyor! Şunun yakışıklılığının yasadışı olduğu konusunda hem fikir miyiz?

 

"Limonatamız soğurken şimdi bebeğime o çok sevdiği vişneli browniden yapabilirim," dedi Atlas heyecanla. Şunun şebekliği beni bitiriyor. Atlas tam benim için browni yapmaya girişiyordu ki telefonu çalmaya başladı. Akşam akşam kocamla mutfak romantizmimizi bölen de kim?

 

"Efendim abla."

 

Anlaşılan Talya Serezmiş. Koca karnımla ayakta durmaktan biraz yorulduğum için kendime sandalye çektim. Oturdum ve yakışıklımın telefonla konuşmasını izlemeye başladım. Atlas, "Tamam abla. Şimdi Ada ile birlikte hazırlanıp orada oluruz. Sen panik yapma. Hemen geliyoruz," dedi ve telefonu kapattı. Anlaşılan mutfak önlüğüne veda edip çıkıyoruz.

 

"Sorun nedir?" diye sordum. Atlas sıkıntılı bir nefes verdi. Birkaç göz devirme hareketinin ardından üzerindeki mutfak önlüğünü çıkardı. "Ablam çok acil bir durum olduğunu ve hemen otele gelmem gerektiğini söyledi," dedi Atlas sıkıntıyla. Anlaşılan bu gece benim vişneli brownimde hayal ürünü olarak kalacak. Üzgünüm bebeğim! Tatlı yiyemeyeceksin! Tabii babanı darlayıp arabayla pastane arayışına girişmezsek orası başka!

 

Atlas hazırlanmak için odaya yöneldiği sırada bakışları beni buldu. Karnım büyüdüğünden beri merdivenlerden çıkarken beni yalnız bırakmıyordu. Çünkü şişkin karnım yüzünden ayaklarımı göremememden dolayı basamaklardan düşebileceğim konusunda kendilerinin ciddi endişeleri vardı. Hatta sırf bu yüzden işi son zamanlardan evden yürütür olmuştu. Benim rahatım için adam işi eve taşıdı anlayacağınız!

 

Atlas yanıma gelip kolunu belime doladı. Artık bu duruma alışmakla birlikte hoşuma gittiğini de söylemeden edemeyeceğim. Birlikte minik adımlarla yukarı kata odamıza çıktık. Atlas, "Bence geçen hafta aldığımız beyaz elbiseni giymelisin bebeğim," dedi askıdan elbiseyi çıkarıp bana göstererek.

 

"Talya'ya panik yapma hazırlanıp geliyoruz dedin ve şimdi de bana elbise mi seçiyorsun Atlas Serez?"

 

"Kıyamet de kopsa benim karıma ayıracak her zaman vaktim vardır," dedi Atlas büyük bir gururla. Gülmeden edemedim. Talya'nın durumunu her ne kadar bilmesem de Atlas'ın bu romantik hallerinin beni tam bir sevgi kelebeğine dönüştürdüğü kesin.

 

Atlas'ın seçtiği elbiseyi giyinip eteğimi düzelttim. O da tam bir hanımcı olarak benim seçtiğim buz mavisi gömleğini giydi. Kesinlikle kendi ellerimle kocamın yakışıklılığının daha da tehlikeli boyuta ulaşmasına sebep oldum. Ona buz mavisi gömlek giymeyi yasaklamam gerekecek. Evet evet! Kesinlikle buz mavisi gömleği yasaklamalı ve hatta imha etmeliyim!

 

Atlas, "Hazırsan çıkalım bebeğim," dedi gömleğinin yakasını düzeltirken. Birlikte evden çıkıp uzay mekiğine geçtik. Uzay mekiğinin arkasındaki arabada bebek var yazan çıkartmanın sadece bir hafta sonra gerçeklik kazanacağını da ayrıca belirtmek isterim. Bu arabada önümüzdeki hafta gerçek bir bebek olacak ve Atlas benim aksime şimdi iki bebek olacağını söyleyip duruyor.

 

"Ablam acilen otele gelmemizi söyledi. Bu yüzden her şeyden önemlisi iyi bir yol şarkısı seçmemiz gerekiyor."

 

"Dur bi tahmin edeyim Atlas Serez. Aşkistan mı açacaksın?"

 

"Tam da üzerine bastın bebeğim."

 

Kıkırdadım. Atlas'ı dışarıdan gören biri asla böyle bir şarkıyı sevdiğini düşünmezdi. Zaten Atlas da böyle biri değil miydi? Sürprizle dolu!

 

Şarkılar söyleyerek otele doğru yola çıktık. Müziğin hareketli ritmine ayak uydurabilmek adına ellerimle havada tuhaf şekiller yapıyordum ve bu hallerim Atlas'ı güldürüyordu. Uzanıp elimi tutup dudaklarına götürdü. Bu kadar romantik olma be Atlas Serez! Zaten bir bakışınla beni mahvetmen suçken bir de böyle temaslarla beni ne hale getiriyorsun!

 

Atlas, "Bakalım Talya Serez'in karıma tatlı yapmama engel olacak kadar önemli ne gibi bir sorunu varmış?" dedi kendi kendine ve arabayı park etti.

 

"Ablanın acil bir durumu var ve senin düşündüğün şey benim tatlı yemem mi?"

 

"Tabii ki de evet bebeğim! Senin canın tatlı çekmiş ve ben sana kendi ellerimle bir tatlı bile yapamadım. Ben ne biçim bir kocayım böyle!"

 

"Biraz abartmıyor musun Atlas Serez?"

 

"Hiç de bile! Bu benim güzeller güzeli karıma az bile. Hatta sana şu kadarını söyleyeyim bebeğim. Ablamın şu acil olarak nitelendirdiği problemi halleder halletmez kocan senin için devasa büyüklükte bir pastane açacak. Üstelik yedi yirmi dört açık bir pastane."

 

Kendimi tutamayıp kahkahayı patlatıverdim. Kocam benim için pastane açmayı planlıyor arkadaşlar. Altı üstü tatlı aşerdim ve adam bana pastane açacak. Sırf yedi yirmi dört tatlısız kalmayayım diye! Sen neymişsin be Atlas Serez!

 

Onun bu dahiyane fikrine güldüğüm için biraz bozuldu. Tabii onun gönlüne giden yolu çok iyi bildiğimden uzanıp yanağından öptüm ve "Seni seviyorum kocacım ama benim için pastane açmana hiç gerek yok," dedim.

 

Atlas gülümsedi. Arabadan inip kapımı açmaya yanıma geldi. Şişkin karnımla hareket etmek biraz zor olduğundan bana arabadan inerken yardım etti. Beraber benim penguen gibi paytak paytak yürümem yüzünden Talya'nın bizi otelin arka bahçesinde beklediğine dair aldığımız son dakika mesajına biraz geç iştirak edebilmiştik ki Atlas ile birlikte otelin arka tarafındaki bahçesine bir adım attığımızda ikimizde hayatımızın şokunu yaşamıştık.

 

"Sürpriz!"

 

Gözlerim bahçedeki kalabalıkta gezinirken hala bu olanlara bir anlam vermekte zorlanıyordum. Bahçenin dört bir yanı pembe ve mavi balonlarla süslenmişti ve tüm herkes buradaydı. Peki ama burada tam olarak neler oluyor? Sorumun cevabını benim biricik görümcem vermeye niyetlenmiş olacak ki Talya yüzünde kocaman bir gülümsemeyle yanımıza geldi. Anlaşılan birileri bize oyun oynamış.

 

"Sonunda geldiniz!" diye şakıdı Talya sevinçle.

 

"Sen bana acil bir durum var demiştin abla," dedi Atlas ablasının ne iş karıştırdığını artık söylemesi için.

 

"O sizi buraya getirtebilmek içindi canım kardeşim. Bebeğinizin cinsiyetini öğrenmeye hazır mısınız bakalım?"

 

Size bebeğimizin cinsiyetini halası yüzünden öğrenemediğimizi söylememiştim sanırım. Talya doktordan cinsiyeti öğrenmiş ve bize söylememek için ortalığı ayağa kaldırmıştı. Bizim için cinsiyet partisi organize edeceğini tahmin etmem gerekirdi ki Atlas da ablasının başının belada olmadığını görünce rahatlamıştı.

 

"Demek sözünü tutmanın vakti gelmiş Talya Serez," dedi Atlas ablasına sarılarak. Talya neşeyle kıkırdadı. Bense bu söz meselesine bir anlam veremediğimden, "Ne sözü?" diye sorma gereği duydum.

 

Atlas, "Ablam yeğenimin cinsiyet partisindeyken bana bir gün benim bebeğim içinde böyle bir parti organize edeceğini söylemişti. Şimdi sözünü tuttu," diyerek konuya bir açıklık getirdi.

 

Talya kardeşinden ayrıldı ve bize doğru gelen kocasına bir an önce elindeki mikrofonu vermesi için keskin bir bakış attı. Okan'ın koşuşuna gülmemek elde değil. Karısından nasıl korkuyorsa mikrofonu koşmak suretiyle Talya'nın ellerine verdi.

 

Talya mikrofonla, "Anne ve babamız da geldiğine göre bebek yarışımızı başlatıyorum," dedi. Neşeli kahkahasının üzerine Atlas ile beraber az ötedeki dev bebeklere baktık. O an bu yapılanın ne kadar saçma olduğunu ama bu saçma şeyin beni Atlas'a kavuşturduğunun bir kez daha farkına vardım.

 

Bir zamanlar o kız bebek kostümlü elemanın ta kendisiydim. Kız bebek bekleyen çiftleri müjdelemek üzere onlara koşardım. Bir gün koşarken hayatımın aşkına çarpacağımı nereden bilebilirdim ki? Bebeğin dayısını iki seksen yere serdiğim o gecenin sabahında peşimi bir daha bırakmayacağını tahmin etmeliydim. Şimdi ise bu yakışıklı adamdan bir bebek beklemekle kalmayıp bize doğru müzik eşliğinde koşan iki koca bebeğe bakıyorum.

 

Bir kız bebek öne geçiyor, bir erkek bebek öne geçiyor derken karnımdaki gerçek bebeğin kendini ufaktan hissettirerek o ortamdaki tek gerçeğin kendisi olduğunu vurgulaması yüzünden yüzümü acıyla buruşturdum. Atlas da dahil olmak üzere herkesin dikkati koşan devasa bebeklerde olduğundan keskin sancının git gide arttığının kimse farkında değildi. Kahretsin!

 

"Atlas!" diyerek heyecanla bebeğimizin cinsiyetini öğrenmeyi bekleyen kocamın koluna yapıştım. Şükürler olsun ki kendilerinin dikkatini kendime çekebilmiştim.

 

"Efendim bebeğim," dedi Atlas saf saf.

 

"Bebek!"

 

"Evet bebeğim. Karşımızda iki bebek var. Bir de seni de saydık mı metrekareye düşen bebek sayısı epey bir fazla oluyor."

 

"Ben ondan bahsetmiyorum! Sanırım bebek geliyor!"

 

"Evet bebeğim. Bak geliyorlar," dedi Atlas bize doğru ufak adımlarla koşan iki devasa bebeği işaret ederek.

 

Arkadaşlar ben pes ediyorum! Sanırım şu an doğuruyorum ve kocam hala durumun ciddiyetini kavrayabilmiş değil! Üstüne üstlük görümcemin inadı yüzünden bebeğimizin cinsiyetini öğrenemeden sanırım kendisini kucağıma alacağım. Tabii kocam bir an önce beni hastaneye yetiştirebilirse!

 

"Atlas bebek geliyor!"

 

Bebek yarışının bitmesine saniyeler kala karnımı tutarak, "Doğum başladı!" diye bir çığlık kopardım. O an sadece müziğin değil Atlas'ın da sesi kesiliverdi. Bana öyle bir bakışı vardı ki doğum yapmak üzere olan hamile bir kadın değil de hortlak olduğum konusunda endişelenmeye başlamıştım.

 

İşin asıl komik tarafıysa bebek başlıklarını çıkaran ikiliyi görünce oldu. Feyza ile Metehan başlıkları bir kenara bırakmış bu sefer panikle bana doğru koşuyordu. Anlaşılan bebek yarışı buraya kadarmış! Zaten biraz sonra bebeğin kendisi dünyaya gözlerini açacak! Biri beni hastaneye götürsün artık!

 

Atlas donup kaldı. Ben sancılar içinde iki büklüm olurken kocamı kendine getirmek isteyen koca yürekli görümcem ise kocamın ağzının ortasına tokadı patlatmıştı ki Feyza koluma girmiş beni arabasına doğru götürüyordu. Anlaşılan doğuma pembe bebek kostümlü Feyza ile gireceğim! O da olmasa ne yapardım hiç bilmiyorum.

 

Talya panikle arka tarafa hemen yanıma oturdu. Diğer tarafımda Metehan vardı. Feyza ise arabayı en yakın hastaneye sürüyordu ki sonunda Atlas araba hareket etmeden önce ön tarafta yerini almayı başardı. "Sonunda aramıza teşrif edebildin Mierda!" dedi Feyza sinirle. Bir yandan arabayı çalıştırmakla uğraşıyor bir yandan da bildiği tüm dillerde ayrı ayrı küfür ediyordu. Türkçe olanları hayatım boyunca hiç duymadığımı da ayrıca söylemek isterim.

 

"Bu nasıl bir şey!"

 

Arka koltukta bir elimi karnıma koymuştum ki Talya diğer elimi tuttu. "Derin derin nefesler al kuzum. Az kaldı. Biraz daha dayan," dedi ve benimle birlikte derin nefesler alıp vermeye başladı.

 

Atlas başını arkaya uzatıp, "Dayan aşkım az kaldı," dedi. Bana dayan demesini çoktan geçtim. Korkudan beti benzi atmıştı. Adam şimdi kalpten gitmese iyidir. Hoş şu an sabırsız bir bebeğin dünyaya gelmek üzere yolda olması da çok ayrı bir konu!

 

Derin nefesler alıp verdim. Atlas, "Biraz daha hızlı sür şu arabayı gotik!" diye ciyakladı.

 

"Kapa çeneni Mierda!"

 

"Ben biraz sonra baba olacağım pembe gotik! Bu yüzden bas şu gaza!"

 

"Bana gotik deme diye daha kaç kez söylemem gerekiyor Mierda?"

 

"İkinizde kavgayı kesin! Burada içimden çıkmaya çalışan bir canlı var!"

 

Çığlık çığlığa süren olabilecek en kısa yolculuğumuzun sonunda hastaneye varabildik. Koridorda bir kız bir de erkek bebek kostümlü iki kişinin yanında deneyimli bir görümce ve bir de son derece yakışıklı olmakla birlikte son derece panik bir adet koca ile birlikte hastane koridorlarını aşarak doğuma alındım. Böyle söyleyince kulağa ne kadar tuhaf geldiğinin farkındayım ama emin olun bunlar benim hayatımda en normal olan şeyler.

 

Sancılar ve kulak tırmalayan çığlıklarımın sonunda odama geçtiğimde bebeğimi hazırlıyorlardı. Sabırsızlıkla bebeği bekliyordum. Tabii bebeği tek bekleyen ben değildim. Beni onca korkusuna rağmen doğumda da şimdi de yalnız bırakmayan pek sevgili Atlas Serez'in yanında bebek kostümleriyle koltuğu kaplayan ikili Metehan ile Feyza ve son olarak da biricik görümcem Talya da buradaydı.

 

"Herkes birazdan odaya damlar," dedi Talya çalan milyonuncu telefonu da cevaplayınca.

 

"Geleni döverim bilmiş olun," dedi Feyza.

 

"İlk defa gotiğe katılıyorum," diye de ekledi Atlas sırıtarak.

 

Talya, "Biz çıkalım da Ada biraz dinlensin," dedi Metehan ile Feyza'ya kaş göz yaparak. Bunun üzerine tombul bebekler ve Talya odadan çıktı. Odada yalnızca Atlas ile ben kalmıştım.

 

Atlas elimi tuttu ve gülümsedi. "Bana bir soru sormuştun hatırlıyor musun?" dedi Atlas yumuşak bir ses tonuyla.

 

"Bana bebeğim demeyi ne zaman bırakacaksın diye sormuştun ve ben de sana bir bebeğimiz olduğu zaman demiştim. Sanırım bunu başaramayacağım bebeğim. Çünkü sen benim kaç tane çocuğumuz olursa olsun her zaman bebeğim olarak kalacaksın. Ben sana her baktığımda bebek kostümüyle kollarıma koştuğun o anı göreceğim. Sana her baktığımda o anı tekrar tekrar yaşayacağım ve o an benim hayatımın en güzel anı olarak kalacak. Seni çok seviyorum Ada Serez. Ömrümün sonuna kadar da seni seveceğimden ve sana sürekli bebeğim diyeceğimden emin olabilirsin."

 

Gözlerim doldu. Hamilelik hormonlarının ardından bir de lohusalık başladı sanırım. Yaşlar ister istemez yanaklarımdan süzülürken Atlas yumuşak dokunuşuyla gözyaşlarımı sildi. Gözlüğümü düzeltti ve burnumun ucuna minik bir buse kondurdu. Tam o sırada kapı çaldı. İkimizin de bakışları açılan kapıya kaydığında hemşire odaya bebeğimizle girmişti. İşte minik bebeğimiz. Oğlumuz.

 

Hemşire bebeği kucağına alıp yanıma geldi. O kadar küçüktü ki kucağıma almaya korkuyordum. Sanki elime alınca incinebilirmiş gibi geliyordu ki hemşire bebeğimi kucağıma yerleştirdi. İşte bu kollarımdaki minik bebek bizim oğlumuz. Atlas ile benim oğlum.

 

Atlas bebeğimizin elini tuttu. Eli Atlas'ın parmağının bir boğumu kadardı. Kollarımda uyuyordu ve üstelik uyurken çok güzel görünüyordu. "Adı ne olacak?" diye sordum Atlas'a. Açıkçası halamız yüzünden ona bir isim düşünmemiştik. Önce cinsiyetini öğrenip sonra isime karar vermeyi düşünürken oğlumuz bize sürpriz yapmıştı.

 

Atlas, "Yeğenimin ismini bile senin adına uydurduysam oğlumuzun ismini de pek ala güzeller güzeli karımın adına uydurabilirim," dedi büyük bir gururla. Babamız isim arayışına girmiş gibi görünüyor. Bakalım Atlas Serez oğluna ne isim koymayı düşünüyor?

 

Bir süre onun oğlumuza uygun bir isim düşünmesini bekledim. En sonunda aradığı ismi bulmuş olacak ki yüzü aydınlanıverdi. Bir bana bir bebeğimize bakıp, "Arda," dedi.

 

"Ada, Arda ve Atlas."

 

"İsmimin içine bir harf sıkıştırmış olamazsın Atlas Serez."

 

"Yaptım bebeğim. İsminin arasında bir harf sıkıştırdım ve bundan çok memnunum."

 

"Beni her geçen gün kendine daha çok aşık ediyorsun ve bu çok tehlikeli."

 

"Ben halimden memnunum bebeğim. Eminim Arda da memnundur. Ne de olsa senin kollarında."

 

Kıkırdadım. Atlas ise bir anda söylediği şeyin farkına vardı. Bebeği dikkatlice kucağına aldı ve "Bundan sonra Arda benim kucağımda dursa daha iyi olur bebeğim," dedi. Ona inanamayarak baktım.

 

"Nedenmiş o?"

 

"Arda daha karnındayken aramıza girdiyse doğduğuna göre karımı elimden alabilir. Üzgünüm ama ben bu riski göze alamam bebeğim. Bundan sonra Arda'yı gözümün önünden ayırmam. Maazallah karım benden çok onunla ilgilenebilir."

 

"Beni öz be öz oğlundan kıskanamazsın Atlas Serez."

 

"Emin ol seni kendimden bile kıskanabilirim Ada Serez."

 

Atlas kıkırdayarak bebeği kollarıma geri verdi. Sonra da bana sarılarak Arda'ya baktı. "Ailemize hoş geldin Arda," diye fısıldadığımda Atlas bebeğimizin ismini kabul etmemden dolayı ayrıca memnun olmuştu. Gözlerini ailemizin yeni üyesinden alıp bana çevirdi.

 

Aşkla bakan gözlerinde tüm yaşadıklarımızı gördüm. Tanışmamızdan bu ana kadar olan tüm hayatım onun gözlerinden bana bakıyordu. Atlas hayatıma aniden dahil olmakla kalmamıştı. O artık benim hayatımın kendisiydi.

 

"Senle ben," diye fısıldadım huzurla.

 

"Senle ben artık anne ve baba olduk Atlas Serez."

 

"Senle ben sadece anne ve baba olmadık bebeğim. Senle ben artık aile olduk. Üç kişilik bir aile."

Loading...
0%