Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3. Bölüm

@seymaisteab_i

Atlas 20 yaşındayım Türkçe öğretmenliği okuyorum." dedi o da bana kötü kötü bakıyordu. Sonra başka biri konuştu "Ben Ayaz 22 yaşındayım mimarlık okuyorum." dedi sonra ikizi olduğunu düşündüğüm kişi konuştu " Ve ben de Aras güzelim, 22 yaşındayım hukuk okuyorum." dedi ve sonra ikisi de aynı anda "Bizde ikiziz." dediler.

Off ben yoruldum lan!

Bende Nuriye bende kadın aynı tavşan gibi teker çifter doğurmuş.

Bi de niye hepsinin adı A ile başlıyor?

Ne bilem ben Nuriye!

Sonra Aras elini ağzının yanına bir sır veriyormuş gibi koyup hiçte kısık olmayan bir sesle devam etti "Bu arada senin en en en en en en en yakışıklı, sempatik, iyi, eğlenceli abin benim, takıl bana yaşa hayatını." dedi ve göz kırptı. Atlas ve Ayaz'ın ortasında oturuyordu, cümlesi bitince anında ikisinden de dirsek yedi ve kısıkça inlerken bizim duyamayacağımız şekilde homurdandı. Kimse konuşmayınca annem bize kapıyı açan çocuğa gözleriyle işaret verdi kendini tanıt diye. "Ben onun abisi değilim kendimi tanıtmama gerek yok!" dedi ve bana bakmaya başladı. Babam "Mars kendini tanıt." dedi emir veren bir tonda. "Ya baba bu kız için kime kızdığınızın farkında mısınız siz, bu kızda Yaren gibi ailemizi dağıtacak kim bilir ne haltlar çeviriyordur bizim arkamızdan." dedi bağırarak ve bakışlarını bana döndürdü. "Senin yüzünden, bak geldiğin ilk dakikadan beri ailemizin arasını açtın. İstemiyoruz kızım seni girme hayatımıza girme girme senin gibi ne bok olduğu belli olmayan bir sürtüğü istemiyoruz." dedi ve merdivenlere yönelip gözden kayboldu.

"Sen onun kusuruna bakma kızım ikinci abin Mars 26 yaşında doktor." dedi annem belli etmemiştim ama kırılmıştım hem de çok. Ne yapmıştım ki ona, hiç kimsenin beni istememesi koyuyordu insana ağırıma gidiyordu. Geriye kalan son abide başladı konuşmaya tam "Ben..." demişti ki Nuriye ağzını açtı

Sende Jüpiter mi?

Ve bende onu dışarıdan söyleme gafletinde bulundum "Jüpiter mi?" herkes kahkahalara boğulurken sadece ben ve Jüpit-ayy adını bilmediğim abi gülmüyorduk. "Ben ö-özür dilerim boşluğuma geldi." dedim utanmıştım lan. Aras gözünden yaş gelinceye kadar gülmüş ve kıpkırmızı olmuştu. En büyük abi gözlerini kapatmış galiba sakinleşmeye çalışıyordu galiba ama dudaklarında da hafif bir tebessüm vardı.

Bu aile cidden manyak lan!

Sus Nuriye suss seninle sonra konuşacağız.

"Bu hatanı mazur görüyorum ufaklık ben Alaz mimarlık okudum aile şirketimizde çalışıyorum." dedi. Oh be sonunda bitmişti kadın tavşan gibi doğurmuş yav. Ama benim anlayamadığım bir yer var neden hepsi a ile başlıyordu da sadece Mars gezegendi. Galiba bu sorumun cevabını asla alamayacağım. Annem bana baktı kendimi tanıtmamı istercesine "Aren 16 yaşındayım çölyak hastasıyım, İstanbul Fen Lisesinde okuyorum... bu kadar." dedim soğukça. Zaten kişiliğim arkadaşlarımın yanında hariç soğuktu buna ek hafif çekik ve düşük göz kapaklı bir yapısı vardı gözlerimin yani ister istemez etrafa soğuk bakışlar atıyordum zaten fazlada sıcak değildim. Bunlara artı sporcu olduğum için (kendini korumak için boks yapıyor ya hani seviyorda yapmayı birkaç maçada katılmış sporcu işte fazla irdelemeyin.) biraz kaslı ve geniş omuzlarım vardı ayakta kurumuşta değildim kiloluda, ortaydım. Boyumda uzundu 1,73'tüm. Yani ben sizin Watpadde okuduğunuz o çıtı pıtı hanım hanımcık nazlı kızlardan değildim

Babamın kızım demesiyle daldığım düşüncelerden çıktım ve ona döndüm. "Kızım direk konuya gireceğim ikizin Arın akut lösemi hastası ve bu hastalığın en iyi çaresi ilik nakli olmak sen ikizi olduğun için doktorlar kardeşlerden alınmasını uygun gördüler bu iyiliği kardeşine yapar mısın?" dedi babam tahminlerimde yanılmamıştım hasta gibiydi zaten. Arın'a baktığımda melül melül bana bakıyordu yaşamak istiyordu görüyordum bunu gözlerinde kim istemezdi ki ama ben istemiyordum işte zorla mı. "Elimden geleni yaparım." diyerek kabul ettiğimi gösterdim, sevinmişlerdi. "Tamam o zaman yarın gidip testleri yapalım ve nakil için tarih alalım. dedi bana uyardı.

"Kimliğini bana vermelisin soy adını değiştirmem gerek." dedi babam ve cüzdanından bir kredi kartı çıkardı bende o sırada telefonumun kılıfını açıp kimliğimi çıkartmıştım. "Bu senin kredi kartın istediğin kadar harcayabilirsin." dedi ve bendeki kimliği alıp yerine kredi kartını bıraktı. "Ben bunu kabul edemem kendi paramı kazanıyorum zaten gerek yok." dedim ve reddettim maçlara çıktığımda para kazanıyordum ve bu paralar beni neredeyse bir ay idare ediyordu. "Olmaz kızım hem bütün kardeşlerinde var." dedi bende daha fazla ısrar etmeyip aldım ve okul konusunu geldik. "Seni bizim koleje almayı düşünüyorum ne diyorsun kızım?" dedi babam gözlerimden bir endişe geçmişti arkadaşlarımdan ayrılamazdım. "Olmaz benim arkadaşlarım orada bırakamam onlardan başka kimsem yok benim." dedim hemen çıkışarak ve ardından Atlas ve Altuğ'un göz devirdiğini gördüm endişeme inanmıyorlardı. Babam biraz düşündü ve cevap verdi "Tamam arkadaşlarının bütün masraflarını ben karşılarım yeter ki ayrılmayın." dedi rahatlamıştım. Gözlerim parlayarak "Tamam ben onlarla konuşurum sonra iletirim ben kararlarını." dedim.

Benim eski eve gitmem gerekiyordu kitaplarımı ve kıyafetlerimi almam gerekiyordu "Benim eski evime gitmem gerekiyor eşyalarımı almalıyımda ne zaman gidebilirim?" dedim. Babam ayağa kalktı ve "Benimde halletmem gereken işlerim vardı birlikte çıkalım birazdan." Dedi bende onu onayladım.

Herkes yavaş yavaş dağıldı salonda ben annem ve Arın kalmıştık. Arın yanıma geldi "Hayatımı kurtaracağın için teşekkürler." Dedi dudaklarında ki yorgun tebessümüyle ve beni kendisine çekerek sımsıkı sarıldı. Bu hissi ikinci defa tadıyordum çok garip ve güzeldi içimdeki boşluğu dolduruyordu sanki.

Bende yanda sallanan ellerimi ona doladım hemen evet ben birine nasıl sarılır bilmiyordum işte bu kadar acizdim ben. Onun hayatını kurtaracaktım ama kendi hayatımı sonlandıracaktım en azından bedenim bir işe yarardı.

Ben sarılmayla kaskatı kesilmiştim o da bunu hissedince geri çekildi. "Teşekküre gerek yok kim olsa aynı şeyi yapardı." Dedim hissettiğim duyguların üzerini örtüp aynı soğukluğuma dönerek.

Arın gittikten sonra annem bana döndü ve "Hadi sana evi gezdireyim dedi bende onu onayladım. Dış kapıdan girdiğimizde vestiyerden sonra bizi şuanda bulunduğumuz büyük ferah salon karşılıyor du. Salonun ilerisinde cam duvar ile ayrılmış krem-bej bir mutfak karşılıyordu. Mutfağın yanında ise yine cam duvarla ayrılmış bir yemek odası vardı ama mutfaktaki cam duvarın aksine benim karnıma kadar geliyordu duvarlar.

Annem buraları anlattıktan sonra merdivenden yukarıya çıktık. Merdivenin sağ trabzanları duvar tarafındaydı sol tarafındakiler ise boşluktu. Merdivenin bitiş noktasından sonra ise dört beş metre ilerisinde duvar vardı.

Yukarı çıktığımızda annem anlatmaya başladı. "Bu katta yatak odaları var. Altuğ sen Arın Atlas Ayaz ve Aras kalacaksınız." Dedi ve bir odanın kapısını açtı "Bu oda Yaren'indi burayı seninle baştan sona döşeyeceğiz o zamana kadar misafir odasında kalacaksın." Dedi bana uyardı. Sonra bir kat daha çıktık. "Burada Mars ve Alaz'ın yatak odaları var diğer odalar ise misafir odaları." Burada sekiz oda vardı yani altı tane misafir odası mı vardı işte bu garipti. Bir kat daha çıktık ne kadar büyüktü bu ev yaa saray yavrusu mübarek.

"Bu katta ise bizim odamız ve çalışma odalarımız var."dedi yoruldum ben artık abi ya. Vee bir kat daha burası terastı galiba "Ve son olarak burada kütüphane spor ve müzik odaları var devamı ise teras." Dedi annem şükür bitmişti. "Ben o zaman aşağı ineyim Mahir bey beklemesin." dedim "Tabi kızım inebilirsin ben üstümü değiştireyim o zaman." Dedi ve bir odaya girdi neyse onların odasını öğrenmiştim en azından. Hemen aşağı inmeye başladım. İndim indim indim bitmiyor arkadaş. Son merdivene geldiğimde trabzandan kaymak geçti aklımdan. Acaba kaysamıydım çok istiyordum. Dışım ne kadar olgun yada soğuksa içimde bir o kadar çocuktu ben hiç çocuk olmamıştım ki ölmüştü çocukluğum. Trabzanlara oturdum ve kendimi bıraktım. Sırtım duvara değdiği içi düşmezdim bence ama giderek hızlandım. Kendimi durduramıyorum Vee beklenen son pat diye göt üstü yere düştüm acımıştı ya "Has silktir yaa" diye sağlam bir küfür savurdum ve hafif gülerek yerden kalktım acı bana yaşadığımı hissettiriyordu. Birde ne göreyim salonda Ayaz Alaz Aras ve Altuğ bana bakıyordu. Gözlerim hafif açılmıştı utanmıştım lan. Onlar gülmeye başlarken ben de yandan yandan hemen kapının oraya doğru sıvıştım. Kapıda babamı gördüm telefonla konuşuyordu. Beni görünce telefonu kapattı ve gülümsedi. "Umarım sizi çok bekletmemişimdir." Dedim ayıp olmuştu adama "Yok kızım hadi gidelim." Dedi ve garaja doğru yürümeye başladı ben de takip ettim.

Hello kuşlarım nasılsınız umarım iyisinizdir
Bölüm geciktiği için üzgünüm Waty kapandığı için taslaktaki bölümlerde nedense silindi ve benim yazma isteğim kaçtı ama tabiki müthiş yazarınız vpn ile kitaba geri döndü artık bölümleri daha hızlı atmaya çalışacağım
63 kişi olmuşuz ama hiç yorum ve oy yok lütfen bu yazarınıza destek çıkın gece kuşlarım şimdi dördüncü bölüme başlayacağım bol olaylı bir bölüm olacak sizleri öpüyorum
Gece kuşlarıma iyi geceler uykucu kuşlarıma ise günaydınn seviliyorsunuz
1316 kelime

Loading...
0%