@seymaisteab_i
|
Onlar kafamda dikilirken birden gözlerimi açtım ve put gibi doğruldum. Herkes irkilerek geriye çekilirken ben yüz ifademi koruyarak banyoya doğru yürüdüm. İçeri girip elimi ve yüzümü yıkayıp sargılarıma baktım. İşim bitince çıktım banyodan ama bide ne göreyim herkes aynı yerinde duruyordu. Hortlak gördünüz sanki bu yüz ne? Sus Nuriye sus Jüpiterin hesabını alacam senden. "Ne oldu neden böyle bakıyorsunuz?" Yine bön bön bana baktıklarını görünce ve az öncekilerde aklıma gelince bastım kahkahayı. Ben gülerken Aras ve Ayaz anlamış olacakki onlarda gülmeye başladılar. Arın ve Altuğ bize ruh hastasıymışız gibi bakıyorlardı e haksız da sayılmazlar. "E hadi çıksanıza üstümü değiştireceğim." Dedim. Onlar çıktıktan sonra hızlıca üstüme gri eşofman ve ince gri bir sweet giydim. Nisan ayındaydık fakat havalar biraz soğuktu yada ben hep üşüyordum. Evet çok üşüyen birisiyim yazın bile evde çorap giyerdim ben neyse. Saçlarımı da tam tepeden sıkı bir ev topuzu yaptım hafif çekik olan gözlerim dahada çekilmişti biraz daha sıkı bağlasam açılmayacaklardı. Merdivenlerden indim indim indim yok bitmiyor arkadaş en son merdivene geldiğimde yine sabah kaydığım gibi kayasım geldi bende duvar tarafında olan trabzanlara oturdum ve kaymaya başladım. Ama bir sorun vardı çok hızlı kayıyordum veee beklenen son kendimi tutamayıp son hız pat diye göt üstü yere düştüm. Hem acıyla inleyip hemde gülerek ayağa kalktım ve etrafa baktım gören varmı diye. O sırada bana bakan Alaz ile göz göze geldim herşeyi görmüştü galiba. Birkaç saniye derin nefesler aldım ve yutkundum masaya doğru yürüdüm ve Arın ile Altuğ un arasındaki boş sandalyeye oturdum. Masanın en başında Mahir bey ve Demet hanım oturuyordu eşitlik otoritesi dengelenmişti yani burada. Afferin size gözüme girdiniz neyse Mahir beyin yanında sırayla Alaz Mars Ayaz ve Aras oturuyordu Demet hanımın yanında ise sırayla Atlas Arın ben ve Altuğ oturuyorduk. Yemekler dağıtılınca başladık yemeğe mercimek çorbası etli sebzeli sote gibi bir yemek ve pilav vardı. Mercimek çorbasını sevdiğim için bitirdim ama tabağımdakileri tam bitirmemiştim neredeyse yarısı duruyordu. Biraz daha çatalımla tabağımdakileri eşeledikten sonra herkes bitirmiş ve salona geçmiştik. Alaz abim "Bize biraz kendinden bahsetsene hobilerinden zevklerinden falan." Dedi aslında anlatacak fazla bir şeyim yoktu ama yine de itiraz etmedim. "Tamam o zaman siz sorun ben cevaplayayım." Dedim hemen sonra Ayaz abim sormaya başladı "Boş zamanlarında ne yaparsın? Hiç sevgilin oldu mu? En sevdiğin renk ne? Dışarıda gezmeyi sever misin? Boks lamı uğraşıyorsun yapılı geldin biraz gözüme ve müzik dinlemeyi severmisin?" Tek nefeste bu kadar şey söylemesi beni biraz şaşırtmıştı ama beklememek için cevaplamaya başladım. "Keman çalabiliyorum yani müzikle aram iyi, evet iki yıldır kendimi korumak için boks ile uğraşıyorum, evde kalıp kitap okumayı tercih ederim, en sevdiğim renk siyah yada gri, Rusça biliyorum merakımdan öğrenmiştim, kitap okumaya bayılırım hatta yazıyorum şuan, motor aşıklısıyım reşit olduğumda ehliyet alıp sürmek istiyorum hayalim bile diyebilirim Vee hiç sevgilim olmadı bu gidişle de olamayacak çünkü bu dünyada erkek kitap karakterlerim gibi hiç kimse yok oh." Bütün sorularına cevap verdikten sonra derin bir oh çekmiştim yorulmuştum cevaplarken lan. "Sıra sizde." Dedim bende onları tanımak istiyordum. İlk Alaz abim başladı ona içimden abi diyecektim artık "Я слушаю, маленькая леди, ты можешь спрашивать, что хочешь." Diyerek bana Rusça bildiğini belirtti galiba işlerinde lazım olduğu için öğrenmişti. (Dinliyorum küçük hanım istediğinizi sorabilirsiniz) çeviriden aldığım için yanlış olabilir kusura bakmayın gece kuşlarım "Итак, сэр, вы тоже знаете русский язык, я думаю, мы хорошо поладим." Dedim şimdiden kabullenmiştim Alaz abimi. (Demek sizde Rusça biliyorsunuz bayım sizinle galiba iyi anlaşacağız.) "Boş zamanlarında ne yaparsın? Hiç sevgilin oldu mu? En sevdiğin renk ne? Dışarıda gezmeyi sever misin? Spor mu yapıyorsun kaslı geldin biraz gözüme ve müzik dinlemeyi severmisin?" Dedim Alazı pas geçerek Ayaz abime sorduğu soruları iade ettim. "Müzik dinlemeyi severim ama söylememde çalmamda, spor yapıyorum çünkü seni daha iyi taşımak için, dışarı çıkmayı severim sosyal biriyim, en sevdiğim renk lacivert, Fransızca biliyorum çünkü sevgilim fransızdı, bir tane sevgilim oldu ama aldatıldım ve boş zamanlarımda Aras a sataşırım." Bir an hiç bitmeyecek sandım. Sonra Aras a döndüm "Aynı sorular senin içinde geçerli." Dedim meraklı bir tavırla. "Keman elektro gitar ve saz çalabiliyorum, tekvandocuyum siyah kuşak, fazla gezmeyi sevmem kararında, en sevdiğim renk sarı aşığıyım diyebilirim, sevgilim yok ama kız arkadaşlarım var ve araba sürmeyi severim." Dedi şükür ya Rabbim az kaldı az. Sonra Arın a baktım ve nazikçe gülümsedim galiba mesajı almıştı "bisiklet sürmeyi severim yüzüme çarpan güneş ve rüzgar yaşadığımı hissettiriyor, beyaz rengini severim masum bir renk, sözelciyim psikolog olmak istiyorum, klasik kitap okumayı severim, enstrüman çalmam ama sesim güzeldir, hiç sevgilim olmadı ve okçulukla uğraşıyorum." Dedi benim bilmem gereken kişiler bu kadardı gerisi benim umurumda değildi açıkçası. Şükür bitti Şükür Nuriye Şükür haklısın Birden Alaz a Rusça bildiğini öğrendiğimden sonra soru sormadığım geldi aklıma ve hemen ona döndüm. Ona meraklı bakışlar atarken oda bana anlamaz bakışlar attı karşılıklı bakışmış olduk yani. "Aynı sorular." Dedim anlaması için onu unutmadığım için sevinmişti galiba gözleri parlamıştı. "Müzikle aram fazla yok, hiç sevgilim olmadı, siyah rengini severim, Rusça ve İngilizce biliyorum işimden dolayı, boks yapıyorum hobi amaçlı ve boş zamanlarımda uyumayı çok severim." Dedi şimdi tam bitmişti galiba ama dur bi dakika bir şeyler eksikti bu evde. "Ne yani bu evde motorcu yada aksiyon macera kitapçısı kimse yok mu?" Of be bunca abin olsun ama hiç biri motor sürmesin ula hayattt yaktın beni. "Mars abin motor sürmeyi Atlas abin ise kitap okumayı sever sana söylemediler ama." Dedi annem sonda ikisine imalı uyaran bakışlar atarak. "Neyse gel kızım odan için mobilya seçelim biz." Dedi ve tableti alarak yanıma kuruldu annem. Birkaç modelden sonra beğenmiştim birini ve onda karar kılmıştık. Odam gri renkte olacaktı siyah bir yatak dolap çalışma masası ve bir makyaj masası olacaktı. Kitap okuma köşem ise bir o kadar ferah ve aydınlık olacaktı. Odamın bir köşesi L şeklinde büyük bir kitaplık olacaktı kitaplığın önünde rahat bir koltuk ve sehpa olacaktı koltuğun yanında ise salıncak koltuk gibi birşey kitaplığın yanında ise küçük bir raf koyacaktık satır çizme kalemlerim ayraçlarım ve pos-itlerim için. Balkon ise camlarla kaplı olacaktı birkaç çiçekle sarmaşık koyacak halı serecek ve rahat güzel tam uyumalık bir koltuk koyacaktık şimdilik bu kadardı. Oda tasarımından sonra izin istemiş ve uyumak için yukarı çıkmıştım. Yarın çocuklara herşeyi anlatmalı ve okul işini halletmeliydik bunu da aklımın bir köşesine yazıp odaya girip pijamalarımı giydim. Yatağa kendimi attım ve sonrası karanlık işte. Sabah gözümü birinin seslenmesiyle açtım. Karşımda Arın vardı "Altuğ korktuğu için gelmeyecekmiş bir daha o yüzden ben geldim hadi hazırlan kahvaltıya gel." Dedi "Tamam giyinip geliyorum." Diyerek ayağa kalktım ve banyoya doğru adımladım Arın da çıkmıştı zaten. Elimi yüzümü yıkadım dişlerimi fırçaladım ve sargılarımı değiştirdim. Karnımda zorlanmamıştım ama elim zorlamıştı yinede olabildiğince sardım ve giyindim. Kahverengi bir pantolon ve krem bir sweet giymiştim. Saçımdan bağlayıp perçemlerimi düzelttikten sonra çakılarımı pantolonun cebine ve beline sıkıştırdım küçük elektro yüzüğümü ise parmağıma taktım. Her an herşey olabilirdi kahvaltıdan sonra hastaneye gidecektik çünkü. (Giydiklerini en sona koyacağım buraya koyduğumda yazılar kayıyor.) Aşağı indim ve yemek odasına yürüdüm. Yine aynı yerime oturdum ve kahvaltıya başladık. Fazla aç olmadığım için hafif şeyler yedim. Kahvaltıda oyumu sebzelerden yana kullanıyordum yani. Tabağıma domates salatalık zeytin ve beni tok tutması için bir tane yumurta aldım. Kahvaltıdan sonra direkt hastaneye gitmiştik saat 10:00 da hastanedeydik tahminen. Bana ve Arın a bir ton adını bilmediğimiz test yaptılar. Testler iki saate çıkacak dedikleri için bana kıyafet almaya yakınlarda ki bir mağazaya girdik. BİR SAAT SONRA Bir saattir mağazada kıyafet bakıyorduk annemin yanıma bir sürü günlük elbiseyle geldiğini gördüm. İyide sen elbise sevmezsin ki Haklısın Nuriye ilk kez haklısın İlk kez mi üstüme iyilik sağlık Allah kuru iftiradan saklasın tövbe tövbee Şuan iman aşkının sırası değil Nuriye kadının kalbini kırmadan nasıl reddedeceğim ben. Nuriye? Nuriye ses ver. Tamda ihtiyacım olduğu zaman kaçmak da tam sana yakışırdı zaten. "Aaa kızım neden kendi kendine konuşuyorsun ateşin mi var?" Dedi annem beni suç üstü yakalayarak, elini alnıma koydu ve ateşime baktı. "Ayol ateşinde yok yoksa gaipten sesler mi duyuyorsun kızım ayy Mahir yetiş kızımıza bir şeyler oluyor!" Dedi yüksek sesle. Babam ve Arın yanımıza geldi onlarında ellerinde kıyafetler vardı. Onlar sormadan ben cevap verdim " Hiç bir şeyim yok gaipten sesler duymuyorum ve çok yoruldum artık gidebilirmiyiz ayrıca elbise sevmem benim hayatım pantolon tişört eşofman sweet ve pijamalarım dan ibaret." Dedim kimseyi kırmamaya çalışarak. Biz ihtiyacım olan aklınıza gelen her şeyi alarak tekrar hastaneye gittik. Biraz bekledikten sonra testlerin sonuçlarını getiren bir hemşireyle bizde içeriye girdik. Selamlar kuşlarım nasılsınız
|
0% |