@seymaisteab_i
|
Gözlerimi bu sefer kendi kendime açmıştım. Üzerimde bir kol hissedince yanıma baktım Aras abimin koluydu. Saate baktım çok erkendi 9 da kahvaltı yapıyorduk ama şuan saat altıydı çok erken kalkmıştım. Uyuyamayacağımı anlayınca üzerimdeki kolu çekerek kalkıp banyoya gittim. Rutin işlerimi hallettikten sonra üzerime siyah bol bir tişört geçirdim, altıma ise fazla kalın olmayan yazlık bir eşofman giydim. Saçlarımıda sıkı bir topuz yaptıktan sonra en sevdiğim muştamı ve telefonumu alarak kimseyi uyandırmadan aşağı indim. Çok stres yaptım yaa Bende bende, Nuriyeyle başlamamış sohbetimi kapatarak spor ayakkabılarımı giyerek kendimi dışarıya attım. Evin arka taraflarında ormana benzeyen ağaçlık bir bölge vardı uzak değildi. Oraya doğru yürüdüm biraz antrenman yapmaktan zarar gelmezdi. Nihayet istediğim yere varınca telefonumu bir kenara koydum ve gözlerimi kapatarak duyularımı açmaya çalıştım. Aslında doğayı dikkatli dinlersek çalan şarkıyı duyabiliriz ancak çoğu insan bunu görmezden geliyordu. Gözlerimi kapatarak havaya yumruklar atmaya başladım. Sanki karşımda biri varmış gibi dövüşüyordum. Tövbe tövbe bizim kız iyice gitti hayaletlerle, gölgelerle kavga eder oldu. Allah'ım sen aklımıza mukayyet ol. Susar mısın Nuriye moralimi bozuyorsun sus. Bayağı bir yumruk atınca tekmelere geçtim. Birazda ağaçları tekmeledikten sonra yerdeki ağır taşları kaldırıp daha uzağa atmaya başladım. Umarım kimse beni burada görmezdi yoksa deli olduğumu düşünürlerdi. Yerdeki kafam kadar taşı kaldırdım tam atacaktım ki arkadan biri merhaba dedi. Bende irkilerek taşı ona attım tamamen refleks olmuştu bilerek yapmamıştım. Arkama baktığımda benim yaşlarımda bir çocuk olduğunu gördüm neyse ki taşı ona attığımda kafasını eğerek kurtulmuştu benim gibi onunda refleksleri kuvvetliydi demek ki "Hop sakin sadece selam verdim seni kaçırmak gibi bir planım yok." Dedi eğildiği yerden doğrularak "Selamını ben antrenman yaparken mi veriyorsun taş kafana gelebilirdi." Dedim genç yaşımızda hapse girmesek iyi bari "Ne bileyim antrenman yaptığını taşları kaldırıp indiriyordun bende böcek arıyorsun sandım." "Böcekmi!?" Böcekleri sevmezdim "Neyse hadi tanışalım ben Yağız." Dedi ve elini uzattı tanışmaktan zarar gelmezdi herhalde "Aren." dedim elini sıkarak "Tanıştığıma memnun oldum kum tanesi yada ışık." İsmimin farsça karşılığı en parlak kum tanesiydi ama ışığı bilmiyordum "Işık mı bunu nereden çıkardın?" Diye sordum "Eski hititlerin tabletlerinde Aren ışık demek." Bunu hiç bilmiyordum yeni öğrenmiştim. "Tanıştığıma memnun oldum başka zaman görüşürüz belki." "Sen nerede oturuyorsun?" "Şu ilerideki evlerde." "Neyse bende tanıştığıma memnun oldum." Dedim ve konuşmamız bitti. O giderken bende koşmaya başladım. Ormanda evden fazla uzaklaşmadan yarım saat koştum zaten 15 dakika gidiş 15 dakika geliş tutmuştu. Eve geldim ama ne oldu tahmin edin. Bende anahtar yok ki. Hemen etrafıma bakmaya başladım belki açık cam falan bulurdum. Tam evin arkasına doğru gitmeye başlayacaktım ki kapı açıldı. Alaz abim açmıştı "Abicim ne yapıyorsun dışarıda gel içeriye terlemişsin zaten şimdi hasta olacaksın." Dedi beni düşünmesi hoşuma gitmişti herkese Alaz gibi bir abi lazımdı sevmeye başlamıştım onu, güvende hissettiriyordu. Abimi dinleyerek içeriye girdim. "Ben bi duş alıp geleyim. Sen neden kalktın çok erken değil mi?" Dedim garip gelmişti bu saatte kalkması. Yüzüme dikkatlice bakarak "Iıı şey yetiştirmem gereken dosyalar vardı onları işe gitmeden halledeyim dedim." Tepkilerimi inceliyordu ve tedirgin olmuş gibiydi yalan söylüyormuş gibi hissediyordum. Ama ben Alaz abime güveniyordum ilk geldiğimden beri benimle ilgilenmiş önyargılı devranmamıştı bu bile benim için çok özel bir davranıştı. (Utanmasan ağlicam şimdi ben yazıyorum ama. Neyse merak etmeyin kuşlarım intikamımız ağır olacak.) Odama çıkarak hızlı, bedenimdeki ve ruhumdaki kirleri temizleyecek bir duş aldım. Üstüme dışarı çıkacağım için gri bir pantolon ve ince bir sweet giydim. Saçlarımı açık bırakacaktım kurutmaya üşeniyordum. Ben muştamı çekmeceme koyarken kapı çaldı "Gir." Dedim yüksek sesle, benim sesim üzerine Alaz abim girdi odaya "Güzelim niye saçını kurutmadın? Hasta olursun sonra." Dedi ve banyoya girdi. Birkaç dakika sonra elinde bir tarak ve saç kurutma makinesiyle geri döndü. "Hadi gel saçını kurutalım." Dedi ve beni çekiştirerek yatağa oturttu. Fişi komodinin yanındaki prize takarak makineyi çalıştırdı. Saçlarımı yavaş yavaş canımı yakmadan kuruttu bu davranışı çok hoşuma gitmişti, saçlarımdaki eli huzur veriyordu bana, abi sevgisini hissediyordum. Saçlarımı kuruttukran sonra onaylayan bir ses çıkardı ve "Kurudu saçların, bundan sonra hep saçlarını kurut tamam mı fıstığım." Dedi "Tamam." Diyerek cevap verdim bende ona. Birlikte aşağı indik herkes uyanmıştı büyük ihtimalle, dokuza çeyrek vardı. Merdivenden inerek salona geldik. Aras abimin yanına oturarak "Günaydın." Dedim "Günaydın abisinin gülü, söyle bakayım neden kalktın yanımdan gıdıklayarak uyandıracaktım seni." Dedi ve sertçe yanağımı öptü çenem yamuldu be. "Erken yatınca erken kalktım sonra uykum gelmedi bende seni uyandırmadan aşağı indim." Antrenmana gittiğimi söylemedim kızardı belki. "Tamam prensesim affettim seni." Dedi egolu bir sesle, elimi yeşilçam filmlerindeki gibi kaşımın üstüne koydum "Ahh sarı atlı prensim affetmesen ne yapardım ben." Bu cümlemle ikimizde gülmüştük. Birkaç dakika sonra Ayaz abim indi merdivenlerden suratı asıktı bana ve Aras abime bakmıyordu. "Günaydın Ayaz abi." Dedim bana bakmasını umarak, duraksadı ama bakmadı bana alışamamıştı hala tabi bende. Trip atar gibi ikili koltuğa oturdu ve kafasını dikleştirerek "Hıh birileri birlikte uyumuş galiba hemde bensiz." Karın ağrısı şimdi belli oldu. "İstediğin kadar kıskan Ayaz, kardeşim benimle uyudu." Dedi ve ahtapot gibi bana sarıldı Arascığım. Ayaz abim ağlamaklı bir ses çıkarıp tepinmeye başladı "Banane banane bende istiyorum bende bende bende." Vitrinde oyuncak görüp isteyen çocuklara benziyordu aynı. Daha fazla kıskanmasını gönlüm el vermeyerek kalktım Aras abimin yanından. Karşı koltuğa, Ayazcığımın yanına oturarak koluna sarıldım. Benim sarılmam ile tepinmeyi bırakmıştı. "Tamam Ayazcığım ağlama bugün seninle uyuyacağım sakin ol." Dedim bir çocuğu sakinleştirir gibi "Gerçekten mi Arenciğim?" Beni taklit ederek söylemişti adımı "Gerçekten Ayazcığım." Şakacıktan burnunu çekti ve o da sarıldı. Birkaç dakika sonra kahvaltıya oturduk. Kahvaltıdan sonra babam ve Alaz abim işe, Altuğ ve Atlas okula gitti Ayaz abimin dersi öğleden sonra Aras abimin ise yokmuş. Odama çıkıp üstümü değiştirip çantamı aldıktan sonra tekrar aşağı inmeye başladım. Ancak aklıma daha eğlenceli bir fikir geldi. Trabzanlara oturup ayaklarımı kaldırdım. İyice hızlandıktan sonra beklenen son. Pat diye dizlerimin üzerine düştüm buda bir gelişmeydi işte göt üstü düşmekten iyidir. Salonda beni bekleyen Abilerim aynı anda "Aren abicim yapma şunu sonra bi yerine bişey olacak uslu dur." Dediler uyarılarını ciklemeyip aynanda konuşmalarına takıldım "Siz ikizsiniz diye mi aynanda konuşuyorsunuz? Bende Arınla yapabilir miyim." İkiside bana güldükten sonra ayağa kalktım. Birlikte arabaya bindik ve yola koyulduk. Uzun bir yolculuktan sonra sonunda hastaneye gelmiştik. Hem Arını görecektik hemde benim kontrollerimi yaptıracaktık. Arın yarın akşam gelecekti eve, nakil bitecekti. Odayı bulduktan sonra 3. Kata çıktık. Koridordaki hemşireye Arını görmek istediğimizi söylediğimizde bizi bir odaya götürdü nakil olduğu için bağışıklığı düşükmüş, düşük olduğu içinde bulunduğu yer sterilize olmalıymış. Hemşire bizi giydirip maske taktırdıktan sonra içeriye aldı, kapıyı açık içeri girdik Arın yatakta uzanıyor, annem ise koltukta oturuyordu. Bizi görünce "Abiler ikiz?" Dedi Arın şaşırmış olmalıydı "Naber lan kardişim nassın eyisinder umarum." Ayaz abim şive yaparak konuşmuştu "İyiyim abi sizi gördüm daha iyi oldum iyiki geldiniz." "Essahğtanmı laaaan." Şiveye devamkee. "İyiyim abi kendimi daha iyi hissediyorum artık." Evdeki haline göre daha iyi gibiydi yüzünün rengi gelmişti neredeyse "Abicim sıkılmadın mı burada süsleyelim mi burayı?" Arascığım konuşmuştu "Gerek yok abi çocukmuyum ben." Bence istiyordu ama belli etmiyordu gözler yalan söylemezdi çünkü. "Tamam ben bişeyler alıp geliyorum bekleyin siz." Diyerek Ayaz çıktı odadan bende o çıkınca ikizimin yanındaki koltuğa oturdum. Geleli bir hafta olacaktı ama ben şimdiden çok sevmiştim Arını, sanki birlikte büyümüş hiç ayrılmamış gibi hissediyordum. "Daha iyi gördüm seni hemen iyileş eve gel sensiz evin neşesi olmuyor." Söylediklerimde tek bir sahtelik yada yalan yoktu kendi düşüncelerimdi. Gülümseyerek bana sarıldı "Tamam hemen iyileşecem zaten çok özledim sizi." "Bende çok özledim seni." Arın dan ayrıldıktan sonra annemlede konuştuk. Bir anda içeriye Mars girdi. Beni görünce gözleri tabikide nefret saçmaya başladı "Ne işin var kardeşimin yanında, yine rol yapmaya kendini acındırmaya mı çalışıyorsun. Gerçi pazartesi sergilediğin showunla herkesi kendi tarafına çektin istediğin oldumu?" Hiçbir şey demeyip suratına baktım sadece "Abi sen ne dediğinin farkında mısın yaa kız kardeşine ne dediğinin farkında mısın kardeşin o senin koruyup kollayacağına ettiğin laflara bak yazık sana ben bu kadar düşeceğini hiç düşünmemiştim." "Haddini açma Aras çok yanlış yapıyorsunuz göreceksiniz bunun ne bok olduğunu bekleyin." Aralarında kavga olacağını anlayan annem hemen aralarına girdi "Tamam çocuklar sakin olun ve Mars lütfen kardeşine düzgün davran uyarıyorum seni artık yeter aksi taktirde yapacaklarım için pişmanlık duymam." Anneme saygısını bozmamak için cevap vermedi ve bana döndü. Ben konuşmayıp suratına baktığım için onun öfkesi anlamaz bir yüz ifadesine dönüştü "Neden bakıyorsun yüzüme söylediklerim az mı geldi?" Ben yine konuşmadım ama yüzümde alaylı bir tebessüm oldu "Hiiiç öylesine bakıyordum." Ben gülümsediğim için kendini sorgulayacaktı neden güldü bu diyecekti düşünceleri onu rahat bırakmayacaktı ve hiçbirşey e odaklanamayacaktı. 15 dakika sonra Ayaz abim elinde küçük bir kutuyla geri geldi. "Eveet süsleri getirdim Aras sen tavana yıldızları as Güzelim sen şu duvarlara dolaplara falan o açılan renkli süsleri bantla bende... ııı bende sizi izleyeyim." Diyerek kutuyu Arascığıma tutuşturup koltuğa attı kendini. "Eee sen ne yapacaksın kıçını devirip yatacak mısın?" "Ne yapayım ya oturacağım işte." "İyi tamam sen kıçını devir yat birşey istemiyoruz senden yaparız biz." Arascığım ikizine biraz trip attıktan sonra kutuya yöneldik. İkimizde süslerden alıp asmaya başladık. BİR SAAT SONRA Ben süslerimi bitirmiş abilerimi izliyordum Arının yanında abilerim ise tavana yıldızları yapıştırıyorlardı. Ayaz abim vicdan yapmış ve Arasa yardım etmeye başlamıştı ama yardım mı ediyor, sapıklık mi yapıyor belli değildi "Arascığım senin ne güzel bir kıçın varmış, gerçi ikimizin de aynı ama yeni fark ediyorum çok seksi bir kıçın var." Yüzündeki sapık sırıtışıyla kadın avcılarına benziyordu "HOOP LAN NE YAPIYORSUN KIÇIMA!!? Namusuma elleme yoksa amel defterini dürüp mükemmel olduğunu iddia ettiğin ama hiçte mükemmel olmayan kıçına sokacağım." Abimin sınırlarını zorluyorum artık bir saat içinde bizi delirtmişti Ayazcığım. "Tamam be ikiz amma abarttın sende neyse kıçıma birşey olmasını istemediğim için şuanlık susuyorum." Onların atışmaları bittikten sonra süsleri asmaya devam ettiler. Süsleri astıktan sonra biraz daha oturup eve geçmiştik şuan saat altıydı. Eve geldiğimiz gibi kendimi duşa attım hastane kokusu üstüme sinmişti. Artık karnıma ve elime sargı sarmıyordum nakilden sonra dikkat çektiği için çıkarmıştım elim iyiydi ama karnım tam iyileşmemişti dikişler tam kaynamamıştı bazen zorlanıyordum hareket ederken. Duştan sonra siyah bol bir tişört ve siyah ince bir eşofman giydim. Havalar artık sıcaktı sweet giyilmiyordu artık. Dolabımda ki sweetleri ve kalın eşofman, pantolonları bavuluma kaldırdım. Benim evden getirdiklerim ve ameliyat günü aldıklarımızla dolap dolmuştu zaten yazlıklarla. Kıyafetleri ayırdıktan sonra kütüphaneye geçtim yarım bıraktığım kitabı okuyacaktım. Kitabımı alıp koltuğuma geçtim yarım saat okusam yeterdi. Okumaya başladığımda anca beş altı sayfa okumuştum ki kapı açıldı ve içeriye Atlas girdi. Çaprazımdaki kanepeye oturdu ve konuşmaya başladı "Buradan gideceksin. İstediğin kadar para temin edeceğim sana, İngiltere de güzel bir ev tutacağım sanaz ihtiyaçlarını karşılayacağım, eğitimini orada tamamlayacaksın sende bizde gül gibi yaşayıp gideceğiz bir daha asla karşılaşmayacağız." Dedi mükemmel bir salak planıydı. "Aslında fena bir fikir değil bence DALGA MI GEÇİYORSUN SEN BENİMLE!!!" Kabul edeceğimi düşünüyorsa yanılıyordu düşündüysede salağın tekiydi "NE DALGASI BEE hem bağırma biri duyacak." Hem kendisi bağırıyor sonra bize sus diyor mal "Tamam sen herşeyi ayarlamışsın bu gece saat üçte salona geleceğim toparlanıp gideriz oradan ayrıca para konusunda emin değilim ya vermezsen senin paranı var baba parası yiyorsun." "Merak etme banka hesabımda yeteri kadar var gece sen aşağı inmeden hesabına aktarıcam." "Tamam anlaştık." "Tamam." Dedi ve dışarı çıktı. Tabiki de gitmeyecektim o öyle sansın. Yıllar sonra ilk defa aile sevgisini hissetmiştim abilerim ve kardeşim olmuştu. En azından burada mutluydum Ayaz abimi Aras abimi Alaz abimi Arını seviyordum. Hemen telefonumu alıp Boraya mesaj ve konum attım bana yardımı dokunacaktı. Bora kelimenin tam anlamıyla bir Hacker di. Bir saate bizde olacaktı. Telefonuma baktığımda yemek saatinin geldiğini gördüm, elimdeki kitabı bırakarak aşağı doğru inmeye başladım. BİR SAAT SONRA "Tamaaam şu koduda girince hesap bloke olacak... veeeee bitti yarına kadar para çekemez." Boraşkımı çok seviyordum "Kralsın be canım Boram benim sen olmasan ne yapardık biz grubun beynimin beyni." Dayanamayıp iki yanağında sesli birer öpücük kondurdum. "Tamam be kanka alt tarafı bi kod yazdık amma abarttın sende dünya bankasını soymadık ya." Diyerek egosunu coşturdu. Egonu yesinler senin Yanakları kırmızı olmuştu ama utangaçtı benim Boraşkım. İşimizi hallettikten sonra biraz daha sohbet etmiştik ama Boranın gitme zamanı gelmişti saat dokuza çeyrek vardı ailesi merak ederdi. Biz aşağı inerken merdivenlerde Alaz abim ile karşılaştık yukarı çıkıyordu. "Laaan sen kimsin ne zaman geldin ki? Abicim sana bişey yaptımı bu varlık!?" "Abi sakin ol Bora benim arkadaşım bana zarar vermez ki." Dostumun kaza kurşununa denk gelip ölmesini istemiyordum abim heran herşey yapabilirdi. "B-ben bişey yapmadım ki hem Areni seviyorum ben neden zarar vereyim?" Diyerek ellerini havaya kaldırdı Bora "NEEE NE SEVMESİ LAAAN YAVŞAK HERİF NE DİYORSUN KARDEŞİNE SEN!!!" Abim olayları yanlış anlamıştı galiba "ABİ YANLIŞ ANLADIN Bora benim dostum kardeşim." Ben öyle diyince sakinleşti ve bana döndü "Abicim baştan söylesene bari korkuttun beni." Dedi ve yoluna devam etti, davranış ve tepkilerine de değişik şeyler seziyordum ama ne olduğunu bulamıyordum. Borayı uğurladıktan sonra odama çıktım yorulmuştum bugün, pijamalarımı giyerek kendimi yatağa fırlattım ve gece iki buçuğa alarm kurdum. Bakalım bizi neler bekliyordu. Vee sonrası karanlık işte. Hellloooo kuşlarım biliyorum 2150 kelime. |
0% |