@sezeyeee
|
02/08/21 XS "Bu nedir lo? Neye yarir ki? ZURU Aradan geçen üç dört günde henüz uçan nesnelerden birine rastlayamamış olsa da bu sabah alışık olmadığı bir ses yüzünden uyanıp neler olduğunu anlamak için dışarı baktığında alçalmakta olan bir tanesini yakaladı. Zaten geç saatlere kadar boş boş dolandıktan sonra rastgele bir yere kıvrılıp sabahları da erkenden kalktığı için pek de hazırlanma sorunu yoktu, ayrıca bu da önceki ile aynı yere iniyordu. Önemli bir yer olduğunu düşündüğü için gökyüzünde hareketlilik olmayan boş günlerde yerini biraz tesadüfler sayesinde de olsa tekrar bulup zamanını hep o civarda geçirmeye çabalamıştı. Her ne kadar birtakım insanlar ona şüphe ile baktığı için arada yer değiştirmek zorunda kalmış olsa da işte sonunda istediğini elde etmeyi başarmıştı. Şimdi ise tek sorun o uçan şeyin içine girip kendisini uzaklarda bir yere uçurmasını sağlamaktı. Hayatının tamamı hurdalıkta geçmişti. Her ne kadar Hurdalık dünya geneli bir açık hava hapishanesi olarak kullanılan bir yer olup adadaki kendisi hariç herkes dışardan gelmiş olsa da Hurdalık şartlarının ilkelliği ve oraya bırakılanların pek de sosyalleşme meraklısı olmaması yüzünden gelişmiş medeniyetin imkânlarından pek fazla haberdar olamamıştı. Olduğu kadarını ise pratikte deneyimleme seçeneği olmadığı için kafasında bir yere oturtamamış zaten zaman içinde çoğunu da unutmuştu. Bu yüzden birkaç gündür deneyimlediği her şey ona akıl almaz geliyordu ve bu yeni dünya sorunlarına cehaletini gizlemeye çalışırken çözüm bulmak, karşılaştığı ve karşılaşacağı bütün sıkıntıların zorluk seviyesini artıran önemli bir etmendi. Önceki denemesinde bayıldığı yere kadar gelmişti ancak bu sefer kalabalık yoktu hatta tenha olduğu bile söylenebilirdi. Günün daha çok erken vakitleri olduğu için böyle olduğunu tahmin etti. Birkaç günlük deneyimine göre gün biraz ilerlemeden insanlar evlerinden dışarı çıkmayı pek tercih etmiyorlardı. Ama geri kalan her şey, özellikle de her yerden boca edilen ışık önceki gelişi ile aynıydı ve bu ışıklar rahatsız hissetmesine neden oluyordu. Ancak neyse ki ya gürültünün azlığından ya da biraz daha kendisini buna hazırlamış olduğundan bu sefer rahatsızlığı endişe edilecek kadar ciddi değildi. Sadece biraz baş ağrısı vardı o kadar. Ne tarafa gitmesi gerektiğini kestirmek için çevresindeki az sayıda insanın hareketlerini gözlüyordu. İlk bakışta rastgele yönlere gidiliyor gibi görünse de temel olarak ikiye ayrıldıklarını fark etti. Basitçe bazısı daha iç taraflara kalanlar binanın dışına doğru ilerliyorlardı. Hedefinin geldiği tarafta olmadığını öyle olsa bu baş ağrısına katlanmak zorunda kalmayacağını düşünerek kendisini iç taraflara gidenlerin arasına attı. Bir yandan yürürken diğer yandan da tavanlardan sarkıtılmış tabela ve çerçevelere göz gezdiriyordu. Tabelalardan birinde yanında yazanı okuyamasa da peşine düştüğü uçan nesnenin havalandığı bir resim görmüştü. Diğer tabelalardan birinde de aynısının iniş hali de vardı. İstediği şey havalanıp buradan gitmek olduğuna göre ilk resmin olduğu tabelaları takip etmek muhtemelen onu hedefine kavuşturacaktı. Keşfinden duyduğu gurur yüzüne ve hareketlerine de yansımıştı. Başta temkinlilikten dolayı yavaş yavaş yürürken şimdi biraz daha acele etse koşacak kadar hızlı adımlar atıyordu. Bir süre ilerledikten sonra kendisi ile aynı yönde giden herkesin sıra olmuş halde bir yere toplandıklarını gördü. Aralarına girmeden önce yine kendini belli etmemek için uzaktan neler olduğuna bakmaya karar verdi ancak bu sefer göze batmıştı. En dış kapıdan içeri girdiği andan beri etrafta dolandığına şahit olduğu insanı andıran metal yığınlarından birisi yanına gelmişti. "Size nasıl yardımcı olabilirim?" "Sen nesin?" "Ben havalimanı danışman robotuyum. Size yardım etmek için üretildim. Kameralarımız hareketlerinizin diğer yolculardan belirgin ölçüde farklı olduğunu algıladı. Bir sorununuz varsa size yardımcı olabilirim." "Pek bir şey anlamadım ama madem yardım etmek istiyorsun şu gökyüzünden inen şeye binmemi sağla." "Uçak demek istediniz sanırım. Elbette biletinizi gösterirseniz uçuş bilgilerinizi kontrol edip size uçağınıza kadar yardımcı olurum." "Bilet?" "Henüz biletinizi almadıysanız uçmak istediğiniz yeri söylerseniz en yakın tarihli uçuş için biletinizi tanımlayabilirim." "..." "Nereye gitmek istersiniz?" Bu soru karşısında biraz durdu ve düşündü. Şimdiden yabancılığını ve cahilliğini fazlasıyla belli etmişti. Daha fazlasının olmaması için karşısındaki soru sorup duran metal yığınına bir yer ismi söylemeliydi. Hurdalık'ta milletin dış dünya hakkında konuşmalarını, adı geçen yerleri hatırlamaya çalıştı. "Ee... Amerika." Aklına ilk gelen yer Amerika olmuştu ama nerede nasıl bir yer olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu. Hatta daha kötüsü şu an olduğu yer bile Amerika olabilirdi. Saniyeleri bu tedirginlik yüzünden zar zor geçirirken sorgucusunun sesini tekrar duydu. "Amerika'da herhangi bir lokasyona uçuşlarımız en yakın bugün bir saat sonra ancak ne yazık ki bütün biletler alınmış. Sonraki en yakın tarihli uçuş gelecek hafta. Ne yapmak istersiniz?" "Ha?" "Eğer isterseniz kalkış vaktine kadar bekleyebilirsiniz. Bilet aldığı halde uçağa gelmeyen bir yolcu olursa sizi onun yerine alabiliriz." Kafası allak bullak olmuştu. Söylenenlerin çoğunu anlamıyordu üstüne karşısındaki şeyin de açıklamaya niyeti yok gibiydi hatta aksine daha fazla anlaşılmaz kelime söylüyordu. Sadece cevap verebilmiş olmak için cevap verdi. "Evet." "Bekleme listesine eklenmek üzere biletinizi oluşturmak için kimlik bilgilerinize ihtiyacım var." Kafasını istemsizce sağa yatırdı ve boş gözlerle önündeki metal varlığa baktı. Metal varlık ise tekdüze kibar ses tonunu değiştirmeden isteğini tekrarladı. "Kimlik bilgileriniz lütfen. Biletinizi alabilmeniz için bu gerekli." Buradan bir sonuç alamayacağından o an emin oldu ancak bu şey her neyse kendisini bırakmaya hiç niyetli değildi. Birkaç adım uzaklaşmayı denese bile mesafenin açılmasına izin vermeden kendisini takip ediyor ve aynı cümleyi tekrarlayıp duruyordu. "Kimlik bilgileriniz lütfen." Ciddi anlamda gerilmeye başlamıştı. Göz ucuyla çevresini kontrol edip kendisi ile ilgilenir gözüken birine rastlamayınca sağ eli belinin sol tarafında asılı olan kılıçlarından birinin kabzasını kavradı. Zor durumlarda bildiği tek çıkış yolu buydu. Ama şimdi buna başvurmak konusunda içinde güçlü bir şüphe de vardı. Eğer başarısız olursa ki potansiyel bir kalabalığa karşı tek başınaydı, kendisini tekrar Hurdalık'a yollamalarının önünde hiçbir engel olmazdı. Neyse ki daha kendisi karar verip harekete geçemeden aynı ruhsuz kibar ses tekrar sözü aldı. "Şiddet eğilimi algılandı." Aynı anda karşısındaki metal varlığın etrafta yer alan kimi diğer insanlarla ilgilenen, kimi temizlikle uğraşan kimi de sadece durup bekleyen, kopyalarının da diğer her şeyden ilgisini kesip kendisine yönelip gözlediklerini fark etti. Henüz hareket yoktu ama en ufak bir yanlış hamlesinde kopacak hareketliliğin kendisi için nelere mal olabileceğini de sezdi ve hemen elini geri çekti. Diğer insanlar olmasa ve Hurdalık'a geri döndürülme endişesi olmasa dahi böyle bir metal kalabalığına karşı durabilecek hali olamazdı. Geri adım atışının görülmesi ile hepsi kendi işlerine geri dönmüşler, kendisi ile ilgilenen de aynı şekilde son talebini tekrarlamıştı. "Kimlik bilgileriniz lütfen." Neyden bahsedildiğini bile bilmiyordu. Ancak konuşmayı sürdürmekten başka bir yolu olmadığını da görmüştü. Ne olacaksa olsun diyerek cehaletini itiraf etti. "O ne?" Bir açıklama veya aynı sorunu farklı bir şekilde yöneltilmesi alternatiflerinden birini cevap olarak bekliyordu ancak karşısındaki nesne derin bir sessizliğe bürünmüştü. Çeşitli şekillerde dikkatini çekmeye çalışsa da hiçbir şekilde işe yaramıyordu. Birkaç adım ilerledi ancak daha önce her türlü hızına dahi ayak uydurup peşinden ayrılmamış olan bu şey onu takip de etmiyordu. Etrafına bakındığında diğer kopyaların da aynı şekilde oldukları yerlerde sabitlenmiş ve sessizleşmiş olduklarını gördü. Neler olduğunu anlayamasa da artık serbest kaldığı için rahatladı ve Amerika'ya kendisini uçuracak şeyi bulmak için tabelaları izlemeye devam etti. Birkaç sefer yanlış yere sapmanın ve bir şekilde tabelalardan yolunu tekrar bulmayı başarmasının ardından sonunda hedefine ulaştı. İşte camların ardındaki büyük düzlükte bütün endamı ile duruyordu. Her ne kadar inişi sırasında yine azametine şahit olmuş olsa da şimdi bu kadar yakından gördüğünde şaşkınlık ve hayranlıktan yuvalarından fırlayacak hale gelen gözleri ve açık kalan ağzını kontrol etmekte zorlanıyordu. Şaşkınlığın etkisinden kurtulup binadan çıkıp da kendisini uzaklara götürecek, çevrede duyduklarından adına uçak dendiğini öğrendiği görkemli araca binmek üzere yine camdan olan kapıya hareketlendiğinde, kapının önündeki ince bir masanın ardında, kendisini alıkoyan metal nesnenin kopyalarından birinin daha sessiz ve hareketsiz bekler vaziyette olduğunu gördü ama çok aldırmadan yanından geçti gitti. Merdivenleri tırmanıp da uçağa girdiğinde içinin üç beş kişi haricinde bomboştu. Pencerelerden birinin yanında olacak şekilde rastgele bir koltuğa oturdu. Uzun bir süre beklemenin ardından bir kısmını metal varlık tarafından alıkonmadan önce uzaktan gözlediği kalabalıkta da gördüğü çok da kalabalık olmayan bir grup insan daha uçağa binip koltuklara yerleştiler. Kadının birinin kemerler, kapılar, maskeler ve yelekler hakkında kısa bir sunumunun ardından yavaşça kalkış gerçekleşti. 04/08/21 XS "Ben genelkurmay, cumhurbaşkanı, başbakanınızım. LOKİ "Efendim geçtiğimiz hafta boyunca gerçekleşen kayda değer olaylarla ilgili raporlar hazır." Makam koltuğuna kurulmuş, bilgisayarının ekranından gözlerini ayırmadan devasa masasının üzerindeki dosya yığınını eliyle işaret ederek ilgisiz bir sesle cevapladı. "Şuraya bırak. Önemli bir şeyler varsa özetle." "Son Hurdalık görevinin dönüş aşamasında bir grup mahkûm, teslimat aracına baskın düzenleyip aracı kaçırarak firara yeltenmişler. Karaya ayak basmalarından kısa süre sonra kameralar tarafından tespit edilince hemen emniyet güçlerimiz tarafından yakalanıp etkisiz hale getirildiler." Başını çevirmeksizin göz ucuyla karşısında hazır ol pozisyonunda dikilen adamı süzdü. "Uygun bir ilave ceza ile hepsini geri gönderin ve adadakilerin tekrar benzeri bir cesaret sergileyemeyeceklerinden emin olun." "Emredersiniz efendim." Adamın hâlâ aynı pozisyonda olduğu yerde kaldığını ve kendisinden bir emir beklediğini fark edince aynı ilgisizliği sürdürürken devam etmesini istedi. "Başka?" Vereceği raporun içeriği yüzünden Loki'nin sinirinin hedefi olma tedirginliğini yüzünden tam olarak silmeyi başaramasa da sesinin titremeden çıkmasını zar zor sağlayarak konuşmasını sürdürdü. "Efendim iki gün önce havalimanında görevli bütün robotları aynı anda etkileyen bir arıza meydana gelmiş ve robotlar kendi kendine kapanmış. Yaklaşık 20 dk sürmüş ve aynı arıza anındaki gibi bütün robotlar geri açılıp işlerine geri dönmüşler. Sebeplerini araştırıyoruz." Bu sefer koltuğunu çevirerek tamamen döndü, iyice sırtını yaslayıp kollarını kavuşturdu ve karşısında titremesini zar zor saklamaya çalışan memuru süzerek yavaş ama sert bir tonla "İki gündür sebebini çözemediniz mi yani?" diye sordu. "E efendim, arıza garip bir şekilde robotların hata kayıtlarında yer almıyor. Hatta detaylı işlem günlüğünde de arızanın olduğu zaman aralığı sanki hiçbir şey gerçekleşmemiş gibi bomboş. Yedeklemeler de 20 dakikada bir gerçekleştiği için geri açıldıklarında hafızalarında en güncel olarak yaşanan problem öncesi son yedekleme verileri bulunuyor. Kamera kayıtlarında da herhangi bir arızaya yol açacağı düşünülen anormal bir olay gözlenmedi. Bütün robotlar her zaman yaptıkları gibi havalimanındaki yolcular ile ilgileniyormuş. Her detayı didik didik ederek araştırmaya devam ediyoruz." Siniri açıklamanın etkisiyle bir nebze olsun yatışmış ve yerini neler yaşandığına dair meraka bırakmıştı. "Bu problemin aciliyet seviyesini bir kademe artırın. Yaşanan bütün majör gelişmeler anında bana bildirilsin. Yazılı raporlarla vakit kaybetmeyin anlık raporları sözlü istiyorum yazılı raporları haftalık rapora dahil edin." "Emredersiniz efendim." "Başka bir şey yoksa çıkabilirsin." Kısacık bir zihin yoklamasının ardından özellikle bahsetmesi gereken başka bir durum olmadığına kanaat getiren görevli saygılı bir biçimde makam odasından çıkarken Loki de bırakılan dosyayı eline alıp göz atarken kapının önünde bekleyen nöbetçilere seslendi. "Nöbetçi!" Anında kapının önünde beliren genç nöbetçi hızlı bir selamın ardından esas duruşa geçti. "Emredin efendim." Bakışlarını elinde tuttuğu rapordan kaldırma zahmetine bile girmedi. Sayfayı çevirirken kendi kendine konuşur gibi ifadesiz ve kısık bir sesle emir verdi: "Aero'yu çağır. Direkt odama gelsin." "Emredersiniz efendim." # # # # # Loki'nin kendisini çağırdığını haber veren nöbetçinin araladığı kapıdan tekerlekli sandalyesi ile girdi ve önündeki ekran ve bazı kağıtlar arasında gözlerinin sık sık mekik dokumasından meşgul olduğu apaçık belli olan efendisini rahatsız etmemek için yavaşça yaklaşarak yeterli olduğunu düşündüğü bir mesafede durdu. Loki kendisini fark etmemiş gibiydi. Bir iki dakika bekledikten sonra kesik kesik öksürerek varlığını belli etmeyi denedi ancak etkili olmadı. Birkaç dakika daha öylece oyalanıp bekledikten sonra artık sessizliği bozmaya karar verdi. "Beni çağırtmışsınız efendim." Direkt kendisine yöneltilen cümlenin etkisi ile dalgınlığından sıyrılan Loki belli belirsiz bir silkinme ile kafasını toparlayıp masasının tam karşısında, sandalyesinde oturup gözlerini üzerine dikmiş bekleyen Aero'ya hafifçe gülümsedi. Yıllardır bakımını ve eğitimini bizzat üstlendiği için bazı zamanlar onu ailesinden biri gibi hisseder ve toplumda alışılmış kişiliğinin dışına çıkarak daha samimi davranırdı. "Evet. Nasılsın, Aerocuğum?" "Gayet iyiyim, efendim." "Rahat olabilirsin şu anda resmi konuşmana gerek yok." "Böyle rahatım, efendim." "Peki, sen bilirsin. Çalışmaların nasıl gidiyor?" "Sayenizde kendimi epeyce geliştirdim." "Göreceğiz bakalım ne kadar geliştiğini." "İsterseniz..." "Gerek yok. Yakın zamanda yeni bir görevin olacak zaten o zaman görürüm son halini." "Nasıl isterseniz, efendim." Bir müddet sessizliğin ardından Loki, Aero'nun hallerinden söyleyip söylememekte kararsız kaldığı bir şeyler olduğunu fark etti. Konunun ne olduğunu tahmin edebiliyordu bu yüzden sormak yerine direkt konuya kendisi girdi. "Bacakların konusunda endişe etme. Senin için en iyisini sağlayacağımdan şüphen olmasın. Henüz net tarih vermem mümkün olmasa da yakın zamanda kendi ayaklarının üstünde durabileceğini söyleyebilirim. Sen gelişimine ve görevlerine odaklan sadece gerisini düşünmene gerek yok." Loki'nin sözlerinin ardından Aero biraz daha rahatlamış gibiydi. "Teşekkürler efendim, her şey için size minnettarım." Loki şükran gösterisini hafif bir el hareketi ile kabul ettikten sonra ciddiyetini geri takındı. "Bahsettiğim görevle ilgili ilerleyen zamanda gerekli bilgileri edineceksin. O zamana kadar rutin programına devam et." "Emredersiniz efendim." Aynı anda Aero ile ilgilenmek için yarım bıraktığı işine dönerken eliyle odasının büyük ahşap kapısını işaret etti. "Çıkabilirsin." **DEVAM EDECEK** Yorum yapmayı ve beğenmeyi unutmayın. Tamamen yeni karakterler olmasa da hiç olmazsa bir süredir devam eden Vaime & O'csa hegemonyasına bir ara vermek sizin için de iyi olmuştur. Ama gelecek bölüm yine Vaime'ye döneceğiz. Vaime uzun bir süre bölümlerde hep bir şekilde yer alacak. Şu ana kadar Vaime'ye anlamsız bir şekilde sinir olmuşsanız, yapacak bir şey yok OFKBOPSDJFBOFDBDSFOBP. Bu zamana kadar artık yazım tarzımı ve farklı karakterleri nasıl işlediğimi anlamışsınızdır. Sadece kurgumu, hikayemi filan anlamak için haklı bir merakınız vardır. Merak etmeniz de bana ve kalemime güvendiğiniz anlamına gelir. O halde kitabımı arkadaşlarınıza da tavsiye ederseniz çok sevinirim. Daha fazla bölüm biriktirme ve kurguya daha fazla kafa yorma konusunda daha çok okunmak kesinlikle etkili olacak. Soracak soru gelmedi aklıma bölümü yorumlarsınız. A! Loki ve Zuru için körlemesine gelecek tahminlerinizi alabilirim. Bunlar değerli karakterler olacaklar. |
0% |