@sgbadger
|
23.07.2022
GİRİŞ
Sokak lambasının altında, gecenin karanlığında gözlerimi yukarıda ki yıldızlara dikmiş izlerken, hayatımın neden böyle son bulduğunu düşünüyordum. Her şey farklı olabilirdi “ve sonsuza kadar mutlu yaşadılar!” diyerek bitebilirdi ama bu bir masal değildi. Karnımdan akan sıcak kanlar yavaş yavaş etrafımda birikmeye başlamıştı. Ölümü bir dostmuşcasına karşılamaya hazırdım nihayet eşime ve kızıma kavuşacaktım. İkisini bana bakıp gülümserken hayal edince dudaklarım yukarı doğru kıvrıldı, gözümden akan yaşlara engel olmadım son kez ağlıyordum. Keşke, keşke böyle bitmeseydi onları o kadar çok özlemiştim ki bize bunları yaşatanlar sefa içinde hayatlarına devam ederken ailemin yok olması, ciğerlerime çektiğim son nefeslerimi öfkeyle doldurmaya yetiyordu. Dünya adaletsizdi, bunu yıllar önce öğrenmiştim. İkinci bir şansım olsaydı bu kez her şeyi değiştirirdim. Görüşüm kararırken son nefesimi sessiz bir duayla verdim. “Lütfen Tanrım, böyle bitmesine izin verme.”
1. BÖLÜM
“Her karanlık kendisini sonlandıracak şafağın tohumlarını içinde taşır“ Dante Alighieri
Gözlerim kapalı olsa da yüzüme vuran gün ışığını hissediyordum. Rüya mıydı bu, ölüler rüya görüyor mu yada diğer Dünya dedikleri yerde miydim bilmiyorum ama gözlerimi açmaya korktum bir an için.
Yumuşak ipeksi bir sesin bana ; “ Hadi kızım kendi mezuniyetine geç kalmak istemezsin değil mi ? Uyan uykucu” derken nefesimi tuttum. Bu annemin sesiydi.
Ölüm ne garip şey doğrusu. Ne güzel mi demeliydim, nihayet sevdiklerime mi kavuşmuştum, birazdan güzeller güzeli kızım da seslenecek miydi bana , ben düşüncelerime dalmışken birinin beni sarsmasıyla gözlerimi açtım ve karşım da daha sağlıklı ve son görüşümden daha genç olan annemle karşılaştım.
“A-anne ?” Diyebildim kısık bir sesle. Yaşlarım gözlerimde birikmeye başlamıştı bile. Sesimde ki bir şey yada bakışlarımda ki, annemin eğilip elini yanağıma koymasına sebep olmuştu. Güzelim ela gözlerinde endişe belirmişti.
“Neyin var Eva, kötü bir rüya mı gördün?”
İnanamıyordum kafam karmakarışık olmuş bir vaziyette anneme bakmaya devam ederken bir den “ Ama sen öldün. Ben, ben gözlerimle gördüm sen ölmüştün.”
Şimdi resmen hıçkırarak ağlıyordum. Annem bana sıkı sıkı sarıldığın da sıcaklığı içimi ısıttı. Yavaşça saçlarımı okşayan elleri sakinleşmemi sağlıyordu. Annem, benim yasemin kokulu güzel annem nasıl da özlemişim.
“Şşşt geçti bebeğim sadece kötü bir rüyaydı. Ben buradayım.” Diyerek sakin sesiyle yatıştırdı beni, kokusunu içime çekip iyice sokuldum anneme.
Derken kafamda adeta şimşek çaktı. Hayır neler yaşadığımı, ne acılar çektiğimi çok iyi hatırlıyorum. Bu rüya yada hayal değildi. Gerçekti o sokak lambası altında kan için de yatarken sefil ve yalnız bir şekilde ölmüştüm.
Ne demişti annem “mezuniyetim”. Üniversiteye gitmediğime göre bu lise mezuniyetimdi yani on sene öncesi. Annemin kollarından hızla geri çekilip koşarak odamın köşesinde ki boy aynasına gittim.
Aynada ki yansımaya baktım bu bendim, daha genç olan ben. Ölmeden önce ki yıpranmış ve morarmış suratıyla değil, telaşsız kaygısız güzelliği ve çocuksu masumiyetiyle ben. Ellerimi yüzümde gezdirip kızımdan kalma sezaryen izimin olduğu yere doğru baktım. Tişörtümü kaldırıp pijamamı aşağıya doğru parmağımla çekerek tenimi inceledim. Ne ameliyat izi vardı ne de bıçak yarası.
Ama yaşadığım şeyleri çok iyi hatırlıyorum hepsi gerçekti ve nasıl olduğunu bilmediğim bir şekilde geçmişe dönmüştüm.
Aynada beni endişeli gözlerle izleyen anneme bakıp gülümsemeye çalıştım.
Ağzımın içinden “ haklısın anne kötü bir rüya görmüşüm hazırlanıp geliyorum hemen” dedim. Annemi aceleyle odadan çıkarırken normal davranmaya özen gösterdim, ağzını bir iki kere açıp kapadıysa da bir şey demeyip çıktı.
Kapıyı kapatıp dizlerimin üzerine çöktüm, bir hıçkırık koyuverip tek bir göz yaşım kalmayana dek ağladım. Yaklaşık bir saatin sonunda hazırlanıp annemin yanına geçtim. Çayı mi katarken her hareketini büyük bir özlemle izledim.
Nefesimi son kez vermeden önce Tanrı ettiğim duayı kabul etmiş ve ben mucizevi bir şekilde on yıl öncesine dönmüştüm. Elime aldığım çatalı sıkıca kavrayıp beni sevdiklerimden ayıran o insanları düşündüm. Öfkem içim de kor gibi alev aldı ne olursa olsun bu kez her şeyi değiştirecektim ve her birinden intikamımı alacaktım.
Kahvaltıdan sonra kendimi ikinci kez mezuniyetime giderken buldum. İçimde ki korkuyu heyecanım bastırıyordu.
Tabi ki heyecanım mezuniyet değildi hayır heyecanlıydım çünkü kimse ölmemişti. Eşimle tanışmamış, kızım doğmamıştı. Eşim yaşıyordu ve onu tekrar görebilirim. Ama şuan değil henüz değil onunla tanışmama beş yıl var ve bu demek oluyor ki beş yıl icin de bütün düşmanlarımızdan kurtulacaktım.
Neyse ki zihnim son derece parlak ve her şeyi hatırlıyor olmam benim için çok büyük bir kozdu.
Önce güce ihtiyacım var, güç olmadan hiç bir şey yapmam. Bunun için henüz ben bebekken bizi terk eden ve annemden gizli arayıp bulduğum ama hiç iletişime geçemediğim babama ihtiyacım vardı.
Kendisi Rusya da şirket sahibi bir iş adamı diye hatırlıyorum.
Igor Pavlov.
Babam.
Nüfusuna alıp soyadını bile vermediği kızı, karşına çıktığın da ne yapacağını merak ettim. Bu kez gururumun beni yenmesine izin vermeyecektim.
Herkesten alabildiğimi alıp güçlenecektim. Bizi terk eden adamın karşında yalvarmam gerekse bile yapacaktım.
|
0% |