Yeni Üyelik
10.
Bölüm

10.Bölüm-Beyaz Zambak

@shinoluna

Yeni üs bölgemize geleli neredeyse bir ay olmuştu ve aldığımız eğitimler bizi ve ekibimizi oldukça zorluyordu. Bu nedenle hemen hemen her gün öleceğimizi düşünüyorduk ve yakında buradan ayrılacaktık ve gerçekten ölüme gidecektik.


Her takımın kendi özel bölgesi vardı ve o bölgenin dışına çıkmak yasaktı; daha doğrusu, kapılardan yetkililer dışında kimse geçemiyordu. Biz de her eğitimden sonra kendi bölgemizdeki kafeteryada oturup eğitimler hakkında konuşuyorduk. Birbirimizi göremesek de üs bölgesinde yaptığımız her şey aynıydı; yediğimiz yemeklerden günlük giydiğimiz kıyafetlere kadar tek farkları üstlerinde her takımın kendi armasının bulunmasıydı. Bunun dışında, beyaz ayakkabı, siyah eşofman takımı ve üstünde beyaz tişört ile eğitim elbiselerimiz her takım için farklıydı; bunu biliyorduk, sonuçta her takımın liderinin kendi takımına özel eğitim elbisesi tasarlanmıştı.


Bir aydır birbirimizi görmemiştik ve söylenenler doğruysa, eğitim bitene kadar da göremeyecektik. Bizi en çok zorlayan da buydu; arkadaşlarımızı görememek, onlarla konuşamamak ve birbirimize destek olamamak en sinir bozucu olanıydı.


Ekibimizin adı BEYAZ ZAMBAK, ama her birimiz bu üs bölgesinde ayrı ayrı isimlerdik. Her ekip kendisine bir isim seçmişti: Ejderha, Kaplan, Gül, Kelebek, Aslan, Canavar, Kartal, Tilki, Ağlayan Kız, Kral, Yılan, Kraliçe, Örümcek ve Kurt. Bu isimleri yoldayken almıştık ve içlerinde en garipleri - daha doğrusu, bana garip gelenler - Ağlayan Kız, Kral, Kraliçe, Canavar, Örümcek ve Kelebek olmuştu.


Ben, Kaplan ismini aldım. Alice, Ejderha; Merve, Gül; Mert, Ağlayan Kız; Soax, Canavar; Dave, Tilki; Bruce, Aslan; Tyuj, Kral; Aags, Yılan; Jkaıl, Kelebek; Eimi, Kartal; OkaOku, Kraliçe; Ishii, Örümcek ve Asuka ise Kurt ismini aldı.


Asuka, bir haftadır ilk defa yolculuk sırasında bizimle konuşmuştu. Daha doğrusu, diğerleri izin verdiği için konuşuyordu. Kendisi de bunun farkındaydı, ama o bunu hiçbir zaman umursamadı. Özellikle diğerlerinin ona korkak diye seslenmesi hiç umurunda değildi. Ve aslına bakılırsa, ya da bana öyle geliyordu ki, onunla konuşmamamız daha çok hoşuna gidiyordu.


Hepimiz takımları seçmiştik ve bunun üzerinden uzun bir eğitim dönemi başlamıştı. Her gün bir önceki eğitimimizden daha ağır oluyordu. Bazen eğitim alanında uyuyorduk ve bu bizi oldukça zorluyordu. Bunun yanında aldığımız eğitimlerde birbirimizle de savaşacaktık ve en başarılı olan ekip lider olacaktı. Bunun için sürekli eğitim alıyorduk.


Eğitimlerimiz sürekli değişiyordu, değişmeyen tek şey günlük spor faaliyetleriydi. Onun dışında her seferinde farklı bir eğitim alıyorduk ve aldığımız bir eğitimi iki hafta sonra tekrar alıyorduk. Bu şekilde altı ay geçti ve askeri eğitimimiz biterken aldığımız eğitimlerde, 'o zaman tüm konularda ikinci olmuştu,' olduğu gibi Asuka liderler arasında bu sefer tüm eğitim konularında birinci oldu.


"İlk savaşlar yaklaşıyor, ne dersiniz? Altı aydır eğitim alıyoruz ve yakında liderlik için birbirimizle karşılaşacağız," dedi Bruce.


"Evet, öyle. İlk savaşlar yaklaştı, ama ne zaman? Ayrıca, Asuka ile ilgili ne yapacağız? Tüm eğitimlerde birinci oldu ve takımı da oldukça iyi gözüküyor," dedi Soax.


"Asuka bir korkak ve onu bu kadar kafanıza takmayın. Eğitim ayrı, savaş ayrıdır. Savaşta her şey cesaret işidir ve benim takımım, Kurt takımını yerle bir eder. Merak etmeyin, sonuçta Kurt takımından sonra ki en iyi derecelere sahip," dedi Alice.


"Yine de, Asuka..."


Ben üs komutanı Syuk; "ilk savaş, Ejderha ve Aslan takımları arasında olacaktır. Savaşın günü size söylenmeyecek ve çalan alarmla birlikte takımlar kendi bölgelerinden savaş alanlarına giriş yapacak. Savaş her an olabilirmiş gibi hazır olsanız iyi olur, bu her savaş için geçerlidir. Savaşlara takımlarınızı hazır tutun, unutmayın, kazanan takım lider takım olacak."


"Bende diyordum, bizi neden bir araya topladılar, bu yüzdenmiş şimdi anlaşıldı," dedi Aags.


"Bruce, kendinden emin bir şekilde, 'Aags, merak etme, Ejderha yerle bir olacak, Aslan kazanacak, bundan emin olabilirsiniz,' diyordu, ama kimse kimin kazanacağından emin olamazdı."


"Pekâlâ, o zaman ben Ejderhaya bahis koyuyorum," dedi Merve. "Peki, sizi görelim bakalım" ve takım liderleri oynayamaz, o zaman herkes bahsini koyduğuna göre Ejderha beş, Aslan altı oy aldı ve Asuka da oy kullanmadı. Ayrıca diğer karşılaşmalarda da kullanmak istemediğini belirtti."


"Kazananlar tüm bahsi paylaşır," dedi Dave.


Bruce, kendinden oldukça emindi ve Alice ise her zaman olduğu gibi ifadesizdi. Sonuçta savaş olmadan kimse ne olacağını bilemezdi. Yeni bir bahis ne dersiniz, bu sefer de Soax bir bahis ortaya koydu ve kim lider olacak, hadi bakalım dedi. "Ben Ejderha'ya bahsimi koyuyorum. Peki, siz kime bahis koyuyorsunuz?"


Hepimiz bahsimizi oynadık. En fazla bahsi benim, Soax, Merve, Mert ve Jkaıl'in beş oyuyla Ejderha aldı. Alice, Eimi ve Ishii ise Gül'e bahis koydu. Kartal ise iki oy aldı. Bizler de Aslan, Kaplan, Ağlayan Kız ve Kelebek olarak bir oy aldık. "Asuka yine oy kullanmadı" ve diğer takımlar da bahse girmek istemediler.


"Bakalım kim kazanacak," dedi Merve.


"Ben tabii ki," dedi yine Bruce.


"Göreceğiz, Bruce."


"Evet, Merve, göreceğiz..."


İlk savaş açıklamasından iki gün sonra üs komutanımız tüm takımlarla tek tek görüştü ve sonrasında haftada iki ya da üç kere belirlenen alanda buluşmamızı istedi. "Asuka dışında o arada geliyordu." O günden itibaren tüm takım liderleri iki üç günde bir kafeteryada buluşmaya başlamıştık.


Üç gün sonra alarm sesiyle uyandık ve ilk savaş günü gelmişti. İki takım yerini alırken, biz de izleme yerlerine geçtik. Avantaj Aslan'dan yanaydı, sonuçta onlar on dakika önce uyandırıldılar, tıpkı bizim gibi ve savaş alanını kendi avantajlarına göre düzenlediler ve Ejderha'nın gelmesini beklemeye başladılar ve bununla birlikte üstlerinde takımın eğitim kıyafetleri vardı. Ayakkabıları siyah renkli, üzerinde kırmızı renkte takım arması bulunuyordu ve pantolonları tamamen kırmızı ve tonlarından oluşuyordu. Üzerinde ise takımın arması siyah renkte göze çarpıyordu. Tişörtleri ise siyah renkteydi ve tişörtün sağ tarafının yarısından sağ omuzlarına kadar takımın arması kırmızı renkte göze çarpıyordu. Eldivenleri ise siyah renkteydi ve üzerinde takım arması vardı. Görür görmez Bruce'un oldukça abarttığına karar verdim ve bundan daha fazla abartan olacağını düşünmemiştim, ama daha sonra yanıldığımı anlayacaktım. On dakika sonra Ejderha takımı geldi ve savaş alanındaki yerlerini aldılar. Onların eğitim kıyafetleri kırmızı renk ayakkabılardı ve üzerinde siyah renkte takım arması bulunuyordu. Üzerlerindeki pantolon ise siyah renkliydi ve yer yer kırmızılar vardı ve dikkatli bakınca bunların da takım arması olduğu anlaşılıyordu. Ayaklara doğru iki kocaman Ejderha arması vardı ve eldivenler siyah renkteydi ve üzerinde takım arması olmadığı fark edince şaşırdım, ya da ben fark edemedim, orasını bilmiyorum, ama üstlerinde ki uzun kollu tişört tamamen kırmızı renkteydi ve takımın arması her iki kolda da bulunuyordu. Bununla birlikte tişörtün etrafını sararak sağ omuzda bitiyordu ve ağzından ateş çıkıyormuş süsü verilmişti. Ejderha takımı, Aslan takımından daha fazla abartmıştı bu işi ve bundan sonra diğerlerinin de aynı şeyleri yapacaklarını biliyordum, sonuçta onlar kadar olmasa da ben de biraz abartıya kaçmıştım.


"Savaş silahları bayıltıcı mermilerden oluşuyor ve diğer ekibin tamamını bayıltmanız ya da liderini ele geçirmeniz gerekiyor, anladınız mı?" dedi üs komutanı Syuk ve yanında da yardımcısı Yuko vardı. 'Syuk - Nocnis – Gri tenli, 1.60 boyunda, kafası sivri şekilde, gözleri tamamen siyah ve büyüktür,insanımsı bir görünüşe sahiptir. Yuko – İnsan – Beyaz tenli, 1.80 boyunda, çekik gözlü ve göz rengi açık kahverengidir. Yüz hatları keskin ve elmacık kemikleri çıkıktır. Saçları uzun siyah renkli ve uçlarına doğru açık mor renklidir.


"Evet efendim," diye bağırdılar.


"Otuz dakikanız var, bu süre tüm savaşlarda geçerlidir. Diğer takım liderleri, sizler de anladınız mı?"


"Asuka dışında hepimiz evet, efendim," diye bağırdık.


"Peki, öyleyse başlayın," dedi üs komutanımız ve savaş yirmi dakika kadar sürdü. Ejderha takımı zorda olsa, Aslan takımı lideri Bruce'u yakaladı ve böylece savaşı kazandı.


"İlk savaşın galibi Ejderha takımı, bir sonraki savaş dört gün içinde Kaplan ve Kurt takımları arasında olacak. Şimdi gidip dinlenin ve eğitimlerinize devam edin," dedi üs komutanımız.


"Emredersiniz efendim," diye bağırdık 'Asuka dışında' hepimiz.


Sabah hepimiz kafeterya da bir aradaydık. "Asuka uzakta oturuyordu her zaman ki gibi" ve Bruce sessizce oturuyordu, sorduğumuz sorulara da cevap vermiyordu.


"Ejderha kazandığına göre bahsi biz kazandık," dedi Jkail.


"O zaman dört gün içinde ki savaş için bahis oynamak isteyen var mı?" dedi Alice ve bahsim Kaplan takımına dedi ve diğerleri de bahsini oynadı. Kaplan takımı on iki, Kurt ise sıfır oy aldı ve eğitim alanlarımıza gitmek için ayrıldık.


"Asuka hiç oy alamadı, sonuçta korkağın teki üç yıl önce de korkmuştu," dedi Eimi.


Korkak olup olmadığını bilemem, ama bu karşılaşma oldukça zor olacak. Asuka strateji konusunda uzman, ondan daha iyisi Sylvia'ydı. O da ölü. Bakalım karşılaşma nasıl sonuçlanacak, dedim.


"Savaşınız dört gün içinde. Bu arada şu rüya ile ilgili son zamanlarda yeni bir şeyler var mı?" diye sormaya devam etti.


Hayır, yok. Buraya geldiğimiz günden sonra hiç rüya görmedim. Neden bilmiyorum ve yeni bir şeyler görürüm diye uyuyorum ama yok, bu sinirlerimi bozuyor.


Savaş gününe kadar eğitimlerimize devam ettik ve bu sırada benim takımımın eğitim kıyafetleri kırmızı ayakkabılar ve her ikisinde de sağ ve sol yanlarda takımın arması bulunuyordu. Üzerimizde ise beyaz renkte pantolon vardı ve bileklere doğru siyah renkte takımın arması bulunuyordu. Eldivenler siyah ve üzerinde takımın küçük bir arması bulunuyordu. Tişörtümüz ise tamamen siyah renkteydi, üzerinde kırmızı renkte takımın arması vardı ve tüm göğsü kaplıyordu. Böylece, diğerleri kadar olmasa da benim takımımın eğitim kıyafetleri de abartılı sayılırdı, özellikle birisine karşı.


Savaş günü geldiğinde, ben ve takımım sabaha karşı üç gibi uyandırıldık ve koşarak savaş alanına gittik. Biz gittiğimizde, Kurt takımı çoktan gelmişti ve eğitim kıyafetleri tamamen siyah renkteydi. Takımın arması sol taraf göğüste kırmızı renkte ve Asuka ile birlikte sadece tek bir kişide 'saçları ve gözleri tıpkı Asuka gibiydi' yine siyah bir maske vardı.


"Komutanımız süreniz otuz dakika, başlayın" dedi.


"Emredersiniz efendim," dedim ama Asuka'dan her hangi bir konuşma duymadım ve savaşımız başladı. Karşılaşma beş dakika kadar sürdü. Ben ve takımım kaybettik, üstelik Kurt takımından on kişiyi ancak bayıltabildik.


"Kazanan Kurt takımı, sonraki savaş bir hafta içinde Tilki ve Gül takımları arasında olacak. Şimdi gidip dinlenin," dedi komutanımız.


"Emredersiniz efendim," dedim takımım ile birlikte bölgemize gitmek üzere ayrıldık.


Bir hafta içerinde olacak savaşa gününe kadar eğitimlerle geçti ve savaş günü geldiğinde, ilk olarak savaş alanına Tilki takımı geldi. Onları görünce eğitim kıyafetlerini abarttıklarını fark ettim. Eğitim kıyafetleri siyah ayakkabılar ve üzerinde kırmızı ve tonlarında takımın arması bulunuyordu. Pantolonları beyaz renkteydi ve sol tarafı dizin biraz üzerinde son buluyordu, sağ diz ise bileklere doğru siyah renkte son buluyordu. Arma kırmızı ve tonlarında bu siyahlık üzerinde göze çarpıyordu. Bununla birlikte, üzerinde zincirler ve uçlarında Tilki şekli vardı. Eldivenler sarı renkte ve üzerinde turuncu renkte arma bulunuyordu. Tişörtleri ise siyah renkte ve üzerinde takım arması yine kırmızı ve tonlarındaydı. Sol omuzdan bileklere doğru her iki yönde zincirler vardı ve bunlar eldivenlerin üzerinde takım arması ile birleşiyordu. Birkaç dakika sonra Gül takımı geldi ve eğitim kıyafetleri sarı ayakkabılar ve üzerinde yeşil kırmızı renkte takımın arması bulunuyordu. Pantolonları beyaz renkten ve yer yer kırmızı ve siyah renklerden oluşuyordu ve anladığım kadarıyla bunlar takımın armasını oluşturuyordu. Kırmızı eldivenlerde ise beyaz şekilde göze çarpıyordu arma. Tişörtleri ise tamamen siyah renkteydi ve arma her iki kolda ve göğüste kırmızı ve beyaz renklerle göze çarpıyordu. Ne çok abartılı ne de çok sadeydi ve karşılaşmayı Gül takımı biraz zorlanarak olsa da kazandı.


"Bir sonraki karşılaşmanın beş gün içinde Canavar ve Ağlayan Kız takımları arasında olacağını söylendi. Hepimiz bölgelerimize gidip dinlendik ve savaş gününe kadar eğitimlere devam ettik."


Beş gün geçmişti ve hala savaştan haber yoktu ve altıncı gün sabah saat üç'de alarm ile uyandık,biz alana gittikten yirmi dakika sonra iki takım da aynı anda alana geldi ve alanı incelerken bizler ise takımların eğitim kıyafetlerine bakıyorduk. Canavar takımının eğitim kıyafetleri gri ve beyaz renklerden oluşuyordu ve üzerinde çizgiler vardı. Pantolonları beyaz renkte ve bileklere doğru kırmızı renk çizgiler vardı ve her tarafların da zincirler vardı. Eldivenler siyah renkte ve üzerinde kırmızı renk çizgiler vardı. Tişörtleri siyah renkte ve üzerinde dikkatli bakınca bir şeklin olduğu görülüyordu. Aags o şeklin içimizden birisi olduğunu söylerken Asuka'ya baktı, ama Asuka hiç oralı olmadı ve karşılaşmayı izlemeye devam etti. Ağlayan Kız'ın eğitim kıyafetleri mor ayakkabılar ve üzerinde takımın arması vardı. Görür görmez Asuka olduğunu fark ettim ve diğerleri de bunu fark etmiş olacak ki gülmeye başladılar. Asuka bunu hiç umursamadı ve karşılaşmayı izlemeye devam etti. Pantolonları lacivert renkteydi ve bileklerde yine Asuka'nın resmi vardı ve aynı şekilde siyah tişörtün üstünde de kırmızı eldivenlerde de ama bunların hiç birisi umurunda olmadı. Karşılaşmayı Ağlayan Kız zorlanarak olsa da kazandı. Bir sonraki karşılaşmanın üç gün içinde Kelebek ve Yılan takımları arasında olacağını öğrendik ve bölgelerimize geçip dinlendik ve sonrasında eğitime kaldığımız yerden devam ettik.


Üç gün içinde ki savaş nedense bir gün sonra yapıldı ve sabah altı gibi uyandırıldık ve bizler yerimizi alırken Asuka çoktan gelmişti ve takımlar ise henüz ortalıkta yoktu. Merve, 'Acaba takım kıyafetleri nasıl?' diye Alice ve Soax ile konuşmaya başladı.


"Kim bilir," dedi Alice.


"Sade kıyafetlerde yeterli olur," dedi Asuka aniden.


"Bunu sadece siyah giyinen birisi mi söylüyor?" dedi Soax.


"Ne var, sonuçta ölüme gideceğiz ve bence tamamen uygun bir kıyafet. Sizlerin kıyafetleri gibi gösteriş yapmak yerine bu şekilde sade olması daha iyi," dedi.


Bu sırada Yılan takımı alana geldi. Bakınca eğitim kıyafetleri beyaz ayakkabılar ve üzerinde kırmızı renkte takım arması bulunuyordu. Ayakkabıların etrafında sarılı şekildeydi ve yüzleri ise doğrudan ayakuçlarına bakıyordu. Pantolonları ise yeşil renkteydi ve üzerinde ince birkaç çizgi vardı. Asuka, onların çizgi olmadığını, dikkatli bakarsanız yılan şeklinde olduklarını söyledi. Aynı şekil kırmızı renkteki tişörtte de vardı ve eldivenlerine ise yılan derisi süsü verilmişti.


Yaklaşık beş dakika sonra Kelebek takımı da alana geldi. Eğitim kıyafetleri siyah ayakkabılar ve üzerinde kırmızı renkte takımın arması ve beyaz renkte zincirler vardı. Pantolonları siyah ve üzerinde takımın arması kırmızı renkteydi. Yine beyaz zincirler vardı; bunlar dizlerden bileklere doğru iniyordu ve en sonunda takımın armasını oluşturuyordu. Eldivenleri ise beyaz renkteydi ve üzerinde takımın arması yine zincirlerle belli edilmişti, ama oldukça küçük bir şekilde yapılmıştı. Dikkatli bakılmazsa neredeyse fark edilmeyecek boyuttaydı. Lacivert renk tişörtleri ve tam ortada rengârenk takım arması göze çarpıyordu. Omuzlardan dirseklere kadar kırmızı zincirler vardı. Kelebek takımı, alana beş dakika geç gelmesine ve Yılan takımının alanı kendisine avantaj sağlayacak şekilde düzenlemesine rağmen, karşılaşmayı zorlanmadan kazandı. Bir sonraki savaşın dört gün içerisin de Kral ve Kartal takımları arasında olacağını öğrendik. Kahvaltıdan sonra eğitimlere geri döndük ve böylece dört gün geçti.


Savaş günü gelmişti, ama hala savaşla ilgili herhangi bir şey yapılmıyordu. Akşam yemeğini yerken birden savaş alarmı çaldı ve her iki takım da ortak alandan ayrıldı, kendi alanlarına hazırlanmak için gittiler. Bizler de eğitim alanındaki yerimizi aldık ve yaklaşık on beş dakika sonra Kartal takımı geldi. Onların eğitim kıyafetleri kırmızı ayakkabılardı ve üzerinde beyaz renkte takımın arması ve zincirler bulunuyordu. Pantolonları kırmızı renkteydi ve bileklere doğru mavi renk detaylar vardı. Üzerinde siyah renkte takım arması bulunuyordu ve ayakkabılarda olduğu gibi yine pantolonunda da zincirler bulunuyordu. Zincirlerin ucunda kartal şekilleri vardı. Eldivenleri beyaz renkteydi ve kırmızı renkte takım arması göze çarpıyordu. Kırmızı tişörtlerinin üzerinde yine takım arması, zincirler ve takım arması göğüste ve kollarda siyah renkte göze çarpıyordu.


Onlardan hemen sonra Kral takımı alana geldi ve onların eğitim kıyafetleri sarı ayakkabılardı ve üzerinde kırmızı renkte takım arması bulunuyordu. Pantolonları kırmızı renkteydi ve üzerinde sarı ve siyah renklerde takım arması ve her iki bilek kısmında zincirlerle takım arması şekli verilmiş süslemeler vardı. Eldivenleri siyah renkteydi ve üzerinde yine zincirlerle takım arması bulunuyordu. Tişörtleri kırmızı renkteydi, üzerinde sarı renkte takım arması bulunuyordu ve omuzlardan bileklere doğru her iki yönde zincirler vardı. Bu zincirler, eldivenin üzerindeki arma ile birleşiyordu. Kartal takımı, oldukça zorlu bir mücadelenin sonunda, karşılaşmayı kazandı.


Pekâlâ, geriye son bir karşılaşma kaldı ve iki gün içinde Kraliçe ve Örümcek takımları karşılaşacak. Şimdi gidip dinlenin, dedi üs komutanı ve herkes kendi bölgesine gitmek üzere ayrıldı. Bir gün sonra yine saçma bir zamanda savaş alarmı çaldı, daha doğrusu benim için saçma bir zamandı. Duştan çıkıp savaş alanına gittiğimde karşılaşma başlamıştı ve neler olduğunu öğrenmek için Merve ve Alice ile konuşacağım sırada Örümcek takımının kıyafetlerine bakıyorlardı.


"Merak etme, karşılaşma yeni başladı, pek bir şey kaçırmadın, sadece eğitim kıyafetlerinin gösteriş yapması dışında," dedi Asuka ve gülmeye başladı.


"Yerime oturdum ve hızlıca takımların kıyafetlerine bakmaya başladım..."


"Boşuna uğraşma."


"Sorun nedir Asuka? Normalde konuşmazdın," dedim.


"Bu kıyafet saçmalığı senin bayağı hoşuna gitti anlaşılan," dedi.


"Senin gitmedi mi?" diye sordum.


"Neden gitsin ki? Ölüme gidiyoruz ve siz aptallar gösteriş için birbirinizle yarışıyorsunuz," diye cevapladı Asuka.


"Seni ilgilendirmez. Senin de takım kıyafetini gördük," dedi önden Bruce.


"Ne oldu, söyleyecek bir şey bulamadın galiba," dedi Aags.


"Sizinle uğraşmaya değmez," dedi Asuka ve tekrar karşılaşmayı izlemeye başladı.


Ben ise takım kıyafetlerine geri döndüm ve ilk olarak önümde açık olan Örümcek takımının kıyafetlerini incelemeye başladım. Takımın eğitim kıyafetleri siyah ayakkabılar ve üzerinde kırmızı renk takım arması ve bu armayı oluşturan zincirler vardı. Pantolonları beyaz ve üzerinde yine takım arması, bileklerde yine zincirlerle oluşturulmuştu. Tek fark, siyah renk olmalarıydı ve pantolonda yer yer kırmızı renk göze çarpıyordu. Bunlar da aynı şekilde takım armasıydı ve eldivenleri kırmızı renkteydi ve örümcek şeklinde zincirlerle yapılmıştı. Tişörtleri ise kırmızı renkte ve üzerinde beyaz ve siyah renkte üç ayrı örümcek arması vardı. İkisi sağ ve sol kollarda siyah renkteydi, diğeri ise göğüs kısmında beyaz zincir ile yapılmıştı.


Sonrasında ise Kraliçe takımına geçtim. Onların eğitim kıyafetleri kırmızı ayakkabılar ve üzerinde sarı renkte zincirlerle yapılmış takım arması vardı. Pantolonları ise yine kırmızı renkte ve üzerinde yine sarı renk zincirler ve taçlar vardı. Ayak bileğinde ise bacaklarını birleştirince ortaya çıkan ve iki ayrı parçadan oluşan bir taç vardı. Eldivenleri ise siyah renk ve üzerinde yine zincir vardı ama rengi kırmızıydı. Tişörtleri ise sarı renkliydi ve omuzlardan bileklere kadar her iki yönde kırmızı renk zincirler vardı ve bunlar eldivenin üzerindeki arma ile birleşiyordu.
Savaş oldukça uzun sürdü ve sürenin bitmesine bir dakikadan az bir süre kala, Örümcek takımı Kraliçe takımının lideri OkaOku'yu ele geçirdi ve böylece karşılaşmalar sonunda sona erdi. Hepimiz bölgelerimize geri dönüp akşam yemeğine kadar dinlendik.


Akşam hepimiz ortak alandaydık ve bu sefer Asuka da oradaydı. Onu görünce oldukça şaşırmıştım, ama yine bizden uzakta oturuyordu ve bizimle konuşmuyordu. Bizler ise kendi aramızda savaşları konuşmaya başladık.


Ben üs komutanı Syuk; "eğitiminizin ilk aşaması bitti. Şimdi tüm takımlar kendi aralarında tekrar karşılaşacak ve en çok savaş kazanan takımlar kendi aralarında liderlik için çarpışacak. İlk savaş Kurt ve Tilki takımları arasında, on gün sonra yapılacak," dedi.


"Kendi aramızda ikinci savaşlar mı? Bu biraz saçmalık değil mi? Sonuçta hepimiz karşılaşmalarımızı yaptık," dedim.


"Tüm takımları birbirleriyle karşılaştıracaklar ve bu şekilde lider olmaya layık takımları belirleyecekler. O yüzden," dedi Asuka ve kafeteryadan ayrıldı.


"Şu kıza sinir oluyorum. Her şeyi biliyormuş gibi yapıyor ya sinir bozucu," dedi Soax.


"O zaman herkes bahsi bana mı oynuyor?" dedi Dave. Alice ile Merve dışında on oy aldı. Alice ve Merve, Kurt'a bahis oynadılar, ama sonrasında tekrar vazgeçtiler ve oylarını Tilki takımına verdiler.


Tüm takımlar, o günden sonra eğitimlerine devam ediyordu ve ikinci aşamanın ilk savaşı yaklaşıyordu. Bu süre boyunca Asuka buluşmalara hiç gelmedi ve takımından hiç kimseyi de görmedik. Nihayet savaş günü geldi ve iki takım yerlerini aldı. Tabii biz de aynı şekilde yerlerimize geçtik ve karşılaşmayı izlemeye başladık.


İkinci aşamanın ilk savaşını beş dakika içerisinde Kurt takımı kazandı. Sonraki savaş Ejderha ve Ağlayan Kız arasında iki gün sonra oldu ve Ejderha kazandı. Üçüncü savaş bir hafta sonra Kaplan ve Aslan takımları arasında olacak denildi. Ve savaşı zor da olsa kazandım ve ilk galibiyetimi almış oldum. Dördüncü savaşı üç gün sonra Kelebek, Canavara karşı kazandı. Beşinci savaşı iki gün sonra Gül, Kraliçe takımına karşı kazandı. Altıncı savaşı bir hafta sonra Yılan, Kartal'a karşı yaptı ve Kartal takımı kazandı. Yedinci savaşı on gün sonra Örümceğe karşı Kral kazandı.


Üçüncü aşamaya geçtik ve tüm takımlar birbirleriyle tekrar karşılaştılar. Kurt takımı yine yenilgisiz bir şekilde birinci oldu ve dördüncü aşamaya geçtik. Bu şekilde tüm takımlar kendi aralarında karşılaştı ve birinci aşamanın tüm karşılaşmalarını Kurt takımı yenilgisiz tamamladı. Son savaşında Canavar takımını bozguna uğratarak kazandı. Üstelik Soax ve takımı, Kurt takımından hiç kimseyi de bayıltmayı başaramadı ve ilk aşama karşılaşmaları böylece sona erdi.


Üç gün sonra kafeteryada oturmuş, bu konu hakkında konuşuyorduk. Aags, "O korkak nasıl oldu da tüm karşılaşmaları kazanmayı başardı anlamış değilim. Üstelik hepimiz o korkağın takımından toplasan yirmi otuz kişiyi ancak bayılta bildik ve bu benim sinirlerimi bozuyor," dedi.


"Öyle ama yapacak bir şey yok, o da bu ekibin bir parçası. Duyduğuma göre üsse gitmek için benim görev aldığım üsse ulaştığında çağrılmış ve tüm o yolu tekrar gelmek zorunda kalmış. Yani toplantı için içeri girdiğinde Dünya ana üssüne yeni geldiği zamanmış ve bu yüzden geç kalmış. Şimdi ise takımın kaptanı olmak üzere," dedi Mert.


"Böyle bir şey olmayacak. İlk aşama savaşları bitti ve ikinci aşama savaşları var. Ve ikinci aşamaya kalanlardan birisi onu yerle bir edecektir," dedi Soax.


Evet, öyle. Kesinlikle onu yerle bir edeceğiz, dediğim sırada hoparlörden "Ben üs komutanı Syuk. Tüm takımlar birbirleriyle karşılaştı ve en çok galibiyeti yenilgisiz bir şekilde Kurt takımı aldı. İkinci ise tek yenilgi ile Ejderha takımı oldu. Gül iki yenilgi ile üçüncü, Kaplan, Kelebek ve Kartal takımları ise dört yenilgi alarak savaş eğitimini tamamladı. Ve bir sonraki aşamaya geçmeye hak kazandılar. Eğitiminizin ilk aşaması bitti. Şimdi, söylediğim takımların liderleri ayağa kalksın. Kurt, Ejderha, Gül, Kaplan, Kelebek ve Kartal. Bu takımlar bir ay sonra lider olabilmek için birbirleriyle karşılaşacaklar. İki gün izinlisiniz. Sonra kaldığımız yerden eğitime devam edeceğiz ve bu sırada tüm takımlar birbirleriyle eğitim amaçlı karşılaşacaklar," dedi.


Akşam yemek sırasında Asuka dışında hepimiz kafeteryada toplanmıştık ve bu konuyu konuşuyorduk. "Alice, neden Asuka gibi bir korkak liderlik için savaşmak zorunda ki?" dedi.


"Asuka ile ilgili daha ne kadar konuşmaya devam edeceksiniz, merak ediyorum. Hepimiz gibi savaşlarını yaptı ve kazandı. Üstelik ezici bir üstünlükle. O yüzden onunla ilgili saçma sapan konuşmak yerine, kendimize çeki düzen verip ikinci aşama karşılaşmalarında onu yenelim. Üstelik içimizde onun ve takımının rekoruna yetişebilen kimse yok. Beş dakika içerisinde karşılaştıkları tüm takımları yerle bir ettiler, üstelik en az zayiatla. Ve şu da var ki Asuka strateji konusunda içimizde en iyi kişi konumunda. Bu nedenle lider takım bile olabilirler," dedi Ishii.


"Asuka lider olursa, komutanla konuşmamız gerekir. Sonuçta o bir korkak ve bu görevde korkaklara yer yoktur. Hem neden bizimle geldi, onu bile anlamış değilim," dedi Merve.


.......


İki günlük bir dinlenmeden sonra eğitimimize kaldığımız yerden devam ediyorduk ve takımımı zorlamaya başlamıştım. Giderek daha ağır eğitimler yapıyorduk. Bu arada kendi aramızda yeni savaşlar da yapıyorduk. Sadece ikinci aşamaya geçen takımlar birbirleriyle karşılaşmıyordu. Onun dışında sürekli diğerleriyle karşılaşıyorduk ve bunlar bazen teke tek, bazen ikiye bir, bazen de üç takıma karşı olan karşılaşmalardı. Asuka ve takımı dışında diğer takımlar bu karşılaşmalarda oldukça zorlanıyordu.


Her günümüz savaş ve eğitimle geçiyordu. Eğitime ara verdiğim sırada komutanım, "Eğitimimiz oldukça ağır olmaya başladı. Diğer takımlar normal bir şekilde önceki eğitimlerine devam ediyorlar," dedi yardımcım Maria.


"Nereden biliyorsunuz, ayrıca diğer takımları boş verin. İlk karşılaşmalarda dört yenilgi aldık ve bir şekilde finale kaldık. Şimdi ise önümüzde lider olmak var ve bizde bunun için gerekli eğitimi yapacağız. Ayrıca önümüzde bir ay var ve bu süreyi iyi değerlendirip lider olacağız," dedim.


Eğitim boyunca haftada bir defa diğerleriyle buluşmaya kafeterya ya gidiyordum ve benim dışımda Asuka'nın da hiç gelmediğini söylüyorlardı.


"Kurt takımı oldukça garip. Sadece Asuka değil, takımın geri kalanı da buluşmalara gelmiyor ve yemeklerini kendi alanlarında yiyorlarmış. Ve uyumak dışında tamamen eğitim ve takım savaşı yapıyorlar," dedi OkaOku.


"Bu biraz abartı bence. Sürekli eğitim ve savaş yaparak kendilerini oldukça yoruyorlar. Gerçi bu bizim için iyi. Ne kadar çok yorulurlarsa, karşılaşmaları kazanmamız o kadar kolay olur," dedim.


"İlk savaş ne zaman, bilginiz var mı?" diye sordum ve "Hayır, bir şekilde sürpriz olacak," dediler.


"Şu karşılaşmalar artık başlayıp bitsin. Gerçekten sıkılmaya başladım. Hem ne zaman yasak bölgeye gireceğiz, o bile belli değil," dedi Soax.
"Yasak bölgeye gireceğiniz tarih belli. Sadece sizler zamanı gelinceye kadar bu bilgiden yoksunsunuz" ve arkamızı döndüğümüzde hepimiz bir anda ayağa kalktık ve görünüşe göre Kurt takımı yine yok dedi komutan Syuk.


"Komutanım, Kurt takımı tüm her şeyi kendi alanında mı yapıyor?" diye sordu Merve.


"Evet, yemeklerini bile kendi alanlarında yapıyorlar, tıpkı buraya ilk geldikleri zaman ki gibi devam ediyorlar ve sürekli eğitim yapıyorlar. Asuka ve yardımcı komutanı tüm takımdan daha ileri seviyede ve bir şekilde bizden bir şeyler saklıyorlar gibi sanki," dedi.


"Saklamak mı? Ne saklıyor olabilirler ki? Belki şu Vera ile ilgilidir," dedi Mert.


"Vera mı bu saçma, onlar uzun zaman önce yok oldular ve insanların sadece saçından hangi ırktan olduğunu anlayamazsınız ve ikisi bir ilişki içinde, yani sürekli olmasa da sanırım birlikte yatıyorlar," dedi üs komutanımız Syuk.


"Birlikte yatmak mı? Siz ciddi misiniz, komutanım?" dedim. Sonuçta Asuka...


"Her bölgede kameralar var ve bazen yardımcısı odasına gidiyor ve sabah birlikte kahvaltı için çıkıyorlar," dedi ve yanımızdan ayrıldı.


Diğerleri kendi arasında bu konuyu konuşmaya başladı ve ben de "Herkesin kendi tercihi var. Asuka da kadınlardan hoşlanıyor olabilir," dedim.


"Biz kadın demedik ki, saçları uzun olsa da yardımcısı erkek de olabilir sonuçta yüzünde maske var ve üstelik konuştuğunu da hiç duymadık yani nasıl birisi olduğunu bilmiyoruz," dedi Alice.


"Erkek değil. Daha önce bir defa karşılaşmıştım ve kadını yardımcısı olarak tanıttı, savaşlarda da görüyorsunuz. Yüzünde tıpkı Asuka'da ki gibi maske var," dedi Merve.


"O kız yardımcısı demek ve kim olduğunu oldukça merak ettim. Ayrıca Asuka onu nereden buldu acaba?" dedi Dave.


"Kim bilir..."


"Şu Asuka konusunu bırakın da sizler ne yapıyorsunuz eğitim konusunda. Sonuçta buradaki beş takımdan biri lider olacak," dedi Alice.


Altı dedi birisi ve arkamı döndüğümde Asuka ile yardımcısı oturmak üzereydiler. 'Yardımcısının sırtı bize dönüktü bu yüzden yüzünü göremedik."


Sonunda aramıza geldin. Uzun zamandır gözükmüyorsun Asuka. Ayrıca yardımcın seni iyi tatmin ediyor mu? diye sordular ve ikisi de soruyu hiç duymamış gibi yaptı ve akşam yemeklerini yemeye başladılar.


"Şuna bakın, sorumuzu duym..."


"Ben üs komutan yardımcısı Yuko. Eğitiminizin yeni aşamasının ilk savaşı Ejderha ve Kurt takımları arasında olacak. İki takım yarın karşılaşacak. Şimdi gidip dinlenin," dedi.


Asuka ve yardımcısı konuşmayı duyduktan sonra ayrıldılar ve diğerleri, "Bakın, nasıl da gidiyorlar," dedi Aags.

Ben de gitsem iyi olacak, dedi Alice, yanımızdan ayrılıp kendi bölgesine gitti.


"Şu Asuka'nın yanındaki kız sanki bir yerlerde görmüştüm, ama nerede olduğunu hatırlamıyorum," dedim.


"Nasıl hatırlayacaksın ki? Yüzünde maske var ve o maskeyi sadece Asuka'nın yanında ve yemek yerken çıkarıyormuş, onun dışında çıkarmıyormuş. Üstelik Asuka kadar güzel olduğu kesin. Nasıl birisi merak ettim," dedi Dave.


Yine de bana bir yerlerden tanıdık geldi. Belki hatırlarım, dedim ve odama geçip duş alıp yatağa uzandım ve Sylvia'yı düşünmeye başladım. Asuka neden kardeşleri hakkında hiç konuşmuyor ya da rüyayı neden bana hiç sormadı ki? Sonuçta ona anlatmasam da bir şekilde duyduğuna eminim ve bu konuda onunla konuşmam gerekiyor, ama şu savaşlar bir türlü bitmiyor. Ayrıca Asuka yanımıza çok az geliyor ve geldiğinde de bizden en uzak masaya oturmayı tercih ediyordu. Gerçi bana oldukça kızgın olduğuna da eminim, sonuçta onunla son baş başa konuşmamda tokat yemiştim.


Sabah beş gibi alarm sesiyle uyandırıldık ve iki takımın alana gelmesini beklemeye başladık. Her iki takım da alana geldi ve 'süreniz on beş dakika, buna bu aşamadaki tüm karşılaşmalar dâhil ve karşılaşmaya başlayın,' dedi komutanımız Syuk.


On dakika içinde Ejderha yerle bir oldu; hem tüm takım bayıltıldı hem de liderleri ele geçirildi. "Ve Asuka'nın, Alice'ı etkisiz hale getirmeden önce söylediği son söz ise; "Bir korkak tarafından yenildin," oldu. Aslında neredeyse hepimizi yendiğinde bir korkak tarafından yenildiniz ve özellikle Soax'a benden o kadar mı çok korkuyorsun ki, takımının armasında beni kullandın ve Mert'e ise ağlayan bir kız tarafından yenildin,"dedi.


Gül ve Kaplan takımları üç gün sonra karşılaştı ve Gül takımı benim takımıma karşı olan karşılaşmayı zorda olsa kazandı. Dört gün sonrasında ise Kelebek ve Kartal takımları karşılaştı ve Kelebek takımı karşılaşmayı kazandı.


İkinci aşama ilk savaşı bitmişti ve biz de aynı gün öğleden sonra kafeteryada savaşlar hakkında konuşuyorduk. Savaşlar oldukça sıkmaya başladı, neden tüm takımlar birbiriyle tekrar tekrar karşılaşıyor anlamış değilim. Tüm takımları bir araya koyup savaşsınlar ve son kalan takım lider olsun, bitsin. Neden bu savaşlar oluyor artık, hepimiz yorulduk bu yüzden, diye söylenip duruyordum.


"Shou, kendini çok zorlama, biraz dinlen ve kendine gel. Ayrıca gece rüya falan mı gördün yoksa?" dedi Merve.


"Hayır, rüya falan görmedim. Ayrıca yoruldum ve bu savaşlar sıkmaya başladı. Sadece beni değil, sizleri de sıkıldınız artık. Bunun yüzden..."


"Liderlik karşılaşmalarının sonraki maçı yarın. Kurt ve Kaplan takımları arasında olacak. Şimdi gidip dinlenin," dedi hoparlörden komutanımız.


........


Sabah karşılaşmayı, takımıma karşı üç dakika içerisinde Kurt takımı kazandı. İkinci karşılaşmayı bir gün sonra Kartal takımına karşı Gül kazandı. Üçüncü karşılaşma bir gün sonra Ejderha takımına karşı Kelebek'ti ve Ejderha kazandı. Bu şekilde tüm takımlar ikinci aşama da birbirleriyle karşılaştı ve sonunda ikinci aşama savaşları da bitti. Bu şekilde kalan altı takımda birbiriyle karşılaştı ve sonunda ikinci aşamanın tüm karşılaşmaları bitmişti ve ben umarım daha fazla karşılaşma olmaz diye düşünmeye başlamıştım.


Ben üs komutanı Syuk; "tüm takımlar birbirleriyle karşılaştı ve Kurt takımı yine yenilgisiz birinci oldu, ikinci ise bir yenilgi ile Gül takımı oldu. Liderlik için bu iki takım karşılaşacak, savaş günü belli değil, her an savaş olabilirmiş gibi hazırlıklı olsanız iyi olur, takım liderleri ayrıca savaş süreniz on dakika olacak," dedi.


Liderlik için geriye Kurt ve Gül'ün karşılaşması kalmıştı ve günü belli olmayan iki takımın savaşını bekliyorduk. Bu süre boyunca yine Asuka dışında hep bir aradaydık ve herkes Merve'yi destekliyordu. Günü belirsiz savaşa kadar zamanımızı bu şekilde geçirdik ve on iki gün sonra alarmlarla uyandık ve savaş gününün geldiğini anladık. Bizler savaş alanına gidip izleme yerlerimize geçtik ve iki takımda savaş alanına gelmesini bekledik. Savaş alanının bir tarafında barikatlar varken diğer taraf tamamen açıktı ve kapalı alanda Gül takımı vardı ve avantaj Gül'den yanaydı.


"Ishii'nin bu iyi oldu, en azından o korkağın yenilecek dediğini duyduk."


"Sessiz olun da Asuka ne yapacak, ona..."


"Biri çıkıyor baksanıza, ve neden geri döndü acaba merak ettim. Ayrıca o kız bana bir yerden tanıdık geliyor ama nereden bilmiyorum," dedim.


"Yine mi şu mesela, artık bırak şu kızı. Ayrıca teslim olalım demek için dönmüştür, ne olacak, korkak liderin korkak takımı olur," dedi OkaOku.


"Baksanıza Asuka el işaretleri yapıyor, ne konuşuyorlar merak ettim," dedi Alice.


Çocuklar, boş verin şu korkağı, biz Gül'ü izleyelim, hadi Merve, şu Asuka'yı yerle bir et ve liderimiz sen ol, diye bağırmaya başladılar. İlk saldıran Kurt oldu, dışarı Asuka ile birlikte takımın yarısı çıktı ve kalan yarısı diğer kızla beklemeye başladı. Avantaj Gül takımından taraftaydı, ama Kurt takımının geriye kalanı da savaşa dâhil oldu ve bu çıkış ilk çıkan ekibe yardım etmek içindi, bu sayede Kurt üstünlük kurmaya başladı. Daha sonra Asuka'nın "şimdi" diye bağırdığını duyduk ve tüm takım bir anda hem barikatın üstünden hem altından hem de yanlardan saldırıya geçerek Gül'e hücum etmeye başladı. Kurt, Gül'ü geriye doğru gitmeye zorladı ve saha avantajını tamamen ele geçirdi. Birkaç dakika sonra karşılaşma sona erdi ve Kurt takımı liderimiz oldu.


Asuka dışında hepimiz karşılaşmanın oynandığı akşam toplandık ve Komutan Syuk'un yanına konuşmaya gittik ve ona Asuka'nın neden lider olamayacağını anlatmaya başladık, ama karar çoktan verilmişti. Komutan bize, "O korkak dediğiniz kişi, hem tüm takımları etkisiz hale getirdi, hem de takım liderlerini ele geçirdi ve sizi ezerek yendi. Nasıl oluyor da korkak oluyor, orasını anlamış değilim. Ayrıca sizler süslü ve gösterişli kıyafetlerle hava atmak için birbiriniz ile yarıştınız" dedi.


Sabah Asuka ile konuşmaya karar verdik ve onu bu liderlikten vazgeçmesi için ikna etmek istedik, ama Asuka bundan vazgeçmedi ve bize, "Bir korkağı takip etmek istemiyorsanız, buraya gelmeyi kabul etmeyecektiniz" dedi.


Akşam kafeteryada Asuka'nın yanındaki kızı gördüm ve ona seni daha önce bir yerlerde gördüğümü ama nerede gördüğümü hatırlamadığımı söyledim. Maskesini çıkarmadı, "Z15-243 üssüne yapılan saldırıdan kurtulan tek pilot olan Atry olduğunu ve şu an Kurt takımının yardımcı kaptanı olduğunu söyledi" ve yanımdan ayrıldı.


Atry ile konuştuğumu diğerleri görmüş olacaklardı ki yanlarına gittiğimde neden onunla konuştuğumu sordular. Bende aynı üste görev yaptığımızı ve üs saldırısından kurtulan tek pilot olduğunu söyledim.


Bruce ise, "Madem birbirinizi tanıyorsunuz, neden senin takımında değil de Asuka'nın takımında?" diye sordu.


Ben de, "Bilmiyorum, burada olduğunu bile yeni öğrendim," dedim ve odama gitmek üzere yanlarından ayrıldım. Yolda giderken Atry ile olan konuşmayı düşünmeye başladım.


"Atry'i tanımak mı?" Aynı üste görev yapıyorduk, ama onu saldırı gününe kadar ne gördüm ne de duydum, daha doğrusu onun nasıl birisi olduğundan bile haberim yok ve Asuka onu ekibine katmak için nasıl ikna etti acaba? diye düşünmeye başladım.


"Bir sorun mu var, komutanım?" dedi yardımcım Maria.


"Hayır, sadece bundan sonraki olayları düşünüyorum," dedim.


"Sanırım Kurt takımı lideri Asuka ile alakalı, değil mi?"


"Evet, öyle neredeyse dört yıldır onunla pek konuşmuyorum, bu diğerleri için de geçerli ve şimdi ise bizim liderimiz oldu."


"Sizce bu zamana kadar yaptıklarınızın acısını mı çıkaracaktır," diye sormaya devam etti.


"Zannetmiyorum, o öyle biri değil ama yine de bize karşı pek nazik olmayacak."


"Komutan Syuk ile..."


"Çoktan konuştuk, biliyorsun değil mi?"


"Evet, duydum. Sonuçta bir lider dışındaki tüm liderler onunla konuşmaya gidince tüm üs duydu."


"Bu arada takımların yardımcılarını tanıyorsun değil mi?"


"Evet, öyle."


"Kurt takımının yardımcı kaptanı ile ilgili..."


"Atry'i mi diyorsunuz?"
"Evet, onunla ilgili ne biliyorsun ve nasıl gözüküyor?"


"İsmi dışında bir bilgim yok. Birkaç arkadaşım Kurt takımında ve onlara sorduğumda da yanlarında da maskesini hiç çıkartmadığını söylediler."


"Anladım. Sende nasıl birisi olduğunu bilmiyorsun?"


"Sadece tahmin, ama lider Asuka kadar güzel olduğunu düşünüyorum."


"Bunu sana düşündüren nedir?"


"Gözleri ve saçları tıpkı lider Asuka gibi, o yüzden."


"Anlıyorum. Eğer maskesiz görürsen bana bir resmini getirebilir misin?"


"Âşık olduysanız onunla direkt konuşmanız..."


"Hayır, âşık falan değilim. Son saldırının olduğu Z15-243 üssünden kurtulan tek pilot ve ben onu daha önce hiç görmedim ve duymadım," dedim.


"Yoksa Arcas'ın casusu olmasın?" dedi.


"Zannetmiy..."


"Onu görmemiş olman gayet doğal değil mi? Pilotlar ve diğer askerlerin eğitim yerleri de dâhil tüm her şeyleri farklıdır, bu yüzden yardımcı kaptanı mı görmemiş olabilirsin. Ayrıca Atry ile neden ilgileniyorsun?" dedi Asuka.


"Aynı üste görev yapmıştık. Bu yüzden onu daha önce görmediğim için merak ettim. Ayrıca sen onu nasıl ikna ettin?" dedim.


"Görev aldığım üssün komutanı dört ana gemiyi yok ettiğini duyunca onu ekibe istedi ve ben de onun için uğraşıp duruyordum. Görev yerim değişince o da benimle geldi," dedi.


"Evet, ama neden?"


"Bu seni ilgilendirmez Shou ve benim takımım yerine kendi takımınla ilgilen," dedi ve yanımızdan ayrıldı.


"Gerçekten de sinir bozucu birisi," dedi Maria.


"Kardeşleri öldükten sonra oldu, yoksa önceden daha sakin ve iyi birisiydi," dedim.


"Sadece o ailesini kaybetmedi, biliyorsunuz. İttifaktaki hemen hemen herkesin ailesi Arcas tarafından öldürüldü."


"Evet, biliyorum, ama onların ölümü onu çok etkiledi," dedim.


"Komutanım, görüntüleri izledik ve merak ediyordum da neden böyle bir şey yaptınız?"


"Görüntülerde var zaten, biliyorsun değil mi?"


"Evet, ama ben sizden duymak istiyorum."


"Takımın durumu nasıl?"


"Konuşmayı değiştirmeye çalışmasanız."


"Görüntülerde var, o yüzden bu konuyu bırak," dedim.


"Emredersiniz ve takım şu an dinleniyor."


"Yarın eğitime başlayacağız."


"Yarın pilot eğitimi var, unutmadınız değil mi?" dedi.


"Doğru, en iyi olanlar seçilecek ve öncü olacaklar."


"Evet, öyle komutanım."


"Sende gidip dinlen, bugün oldukça yorucu geçti."


"Emredersiniz," dedi ve kendi bölgemize giriş yaptık ve odalarımıza geçtik.

 


......


Sabah pilot eğitimleri vardı ve takımlardaki tüm mürettebat eğitime katıldı. Öncelikle takımların liderleri çıkış yaptı ve sahte saldırılardan kaçmaya çalıştık. Daha sonra saldırı biçimleri değişti. İçimizden vurulmayan üç kişi oldu, geriye kalan on bir kişi en az bir ve en fazla sekiz isabet alacak şekilde vuruldu.


Bizden sonra yardımcı kaptanlar aynı şekilde çıkış yaptılar ve saldırılardan kurtulmaya çalıştılar. Yardımcı kaptanlardan sadece Atry vurulmadı ve ondan sonra benim yardımcı kaptanım Maria, Gül ve Ejderha takımının yardımcı kaptanları birer hasar aldı. Sonrasında diğer mürettebatın eğitimine geçildi ve gün sona ererken sadece beş kişi isabet almadan eğitimi tamamladı.


Tüm takımlar eğitimden sonra toplantı odasındaydık. Üs komutanı Syuk; "Asuka, Merve, Alice ve Kurt takımından Atry ile Yui dışındaki geriye kalan herkesin öldüğünü söyledi ve görev günü gelene kadar en azından beş yüz kişinin bu saldırılardan vurulmadan kurtulması gerekiyor," dedi.


"Orada bundan daha fazla saldırıya maruz kalacağız," dedi Asuka.


"Bundan nasıl emin olabilirsin?" dedi yardımcım Maria.


"Takım liderlerinize sorun, anlatsınlar ya da görüntülerde zaten var. Aynı anda çok yönlü saldırılar oluyor ve biz burada..."


"Sorun ne Asuka, neden durdun?" dedi Mert.


"Önemli değil, siz devam edin," dedi Asuka, ve bir anda komutan Syuk, "Evet, neyse nerede kalmıştık?" dedi ve konu, biz daha ne olduğunu anlamadan pilot eğitimine geri döndü.


"Bu eğitim kaç gün sürecek?" dedi Soax.


"En uzun eğitiminiz bu olacak ve görev gününe kadar da bu eğitime devam edeceksiniz," dedi.


"Peki ya daha önceden yaptıklarımız?" diye sordu Merve.


Onlar sizlerin ne kadar dikkatli ve disiplinli olduğunuzu anlamak için yapıldı. Asıl önemli olan pilotluk eğitimi olacak ve söylediğim gibi görev gününden önce en az beş yüzünüz vurulmamaya çalışacak," dedi. Sonrasında eğitim görüntülerini izledik ve ekranda beş kişinin ismi belirdi. Asuka en üstteydi, hemen altında ikinci sırada Atry yer alıyordu ve aralarında sadece salise farkı vardı. Ben eğitimlerimizi hatırladığımda Asuka ve kardeşleri arasında da bu kadar kısa zaman limitleri vardı diye düşünürken toplantı bitti. Odama geçip duş aldım ve sonrasında yemek için kafeteryaya gittiğimde Asuka dışında herkes oradaydı.


"Sorun nedir, ne konuşuyorsunuz?" dedim.


"Pilot eğitimini biliyorsun, vurulmayan beş kişi var," dedi Tyuj.


"Evet, öyle."


"İşimiz oldukça zor, görev gününe kadar beş yüz kişi," dedi Eimi.


"Gerçekten başarabilecek miyiz?" diye sordum.


"Elbette ki, görev gününe kadar hepimiz..."


"Ben onda bahsetmiyorum. O lanet kalkanı koruyan silahların atışından kurtulmayı. Sonuçta Asuka haklı. Bugün yaptığımız eğitimdeki atışlar, o atışların yanında sinek ısırığı gibi kalır," dedi Merve.


"O gün sadece bizler olmayacağız, insansız gemiler de olacak. Ve onlar kalkan silahlarını şaşırtırken bizler içeri gireceğiz. Biliyorsunuz değil mi?" dedi Aags.


"Sizce o silahlardan kurtulmak..."


"Evet, oldukça zor olacak. Dört yıl sonra arkadaşlarımızın öldüğü yere geri döneceğiz," dedi Ishii.


"Her neyse, gidip dinlensek iyi olur," dedi Dave.


Yemekle işi bitenler kendi bölgelerine gitmek üzere ayrıldı ve geriye sadece Merve ve Alice kaldı. Bir anda Asuka içeri girdi ve uzun zaman sonra yanımıza oturdu ve yemeğini yemeye başladı.


"Neden öyle birbirinize bakıp duruyorsunuz?" diye sordu birden.


"Sen pek bizimle..."


"Diğerleri yok, o yüzden oturdum. Her neyse, eğitimle ilgili ne düşünüyorsunuz?" dedi birden.


"Sen bir konuda haklısın, bizi orada bekleyen şey burada yaptığımızdan çok daha....."


"Evet, öyle ve hepimiz öleceğiz," dedi Asuka birdenbire ve gülmeye başladı.


"Asuka,"


"Konu Atry ise sana söyledim," dedi.


"Hayır, rüya ile ilgili," dedim.


"Bana anlatmadın ve beni ilgilendirmez."


"O zaman dinle."


"Umurumda da değil, duymak istemiyorum."


"Bundan emin misin? Belki rüyasındaki kişi..."


"Kardeşim değil, merak ettiğin buysa Alice, sonuçta o öldü."


"Evet, ama rüyayı hiç mi merak etmiyorsun?" dedi Merve.


"Neden edeyim ki, zaten tüm üs ve belki de tüm ittifak biliyordur," dedi.


"Sen ne dediğinin farkındasın..."


"Evet, farkındayım. Sence rüyanı ana liderler bilmiyor mu zannediyorsun?" dedi ve yanımızdan ayrıldı.


"Sizce?"


"Kim bilir, ama Asuka ve kardeşleri hep böyleydi, biliyorsunuz ve her zaman bu tür şeyler söylerlerdi ve her zaman haklı çıkarlardı," dedi Merve.


"Bu arada size bir..."


"Sorun Atry galiba," dedi Merve ve Alice bir anda somurtmaya başladı.


"Onunla aynı üsteydim ve onu hiç görmedim," dedim.


"Pilotlar ve diğer asker..."


"Evet, bunu biliyorum, ama pilotların yardımcı komutanıydı ve ben onu toplantılarda bile görmedim."


"Yüzünde maske var, biliyorsun değil mi? Görsen bile şu an tanıman imkânsız," dedi Alice.


"Evet, ama..."


"Ne oldu, yoksa sana Sylvia'yı mı hatırlattı?" dedi Merve.


"Hayır, ben sadece onun casus olabileceğini düşünmeye başladım," dedim.


"Bunu sana..."


"Bir düşünün, dört ana gemiyi yok edip Dünya'ya gitti. Sizce bunu nasıl başardı?"


"Yani sen demek istiyorsun ki Arcas'ın casusu öyle mi?"


"Evet, neden olmasın?" dedim.


"Ben casus falan değilim," arkamı döndüğümde Atry oradaydı ve oldukça sinirli gözüküyordu.


"O zaman dört ana gemiyi nasıl yok ettin?" diye sordum.


"Sanırım bugün cevabını almış olman gerekiyor, değil mi?" dedi.


"Seni neden görev yaptığımız üste görmedim hiçbir toplantıda da yoktun."


"Benden önceki yardımcı kaptanın görev yeri değişti ve onun yerine ben atandım. Onun bıraktığı pisliği düzeltmek ile meşguldüm."


"Pislik mi? Ne demek isti..."


"O aptal görevini yerine getirmiyordu ve o gittikten sonra onun geride bıraktığı enkazı toparlamakla meşguldüm. Ana gemilerden nasıl kurtulduğuma gelecek olursak, söylediğim gibi, bugün cevabını almış olman lazım," dedi.


"Atry, gidiyoruz."


"Hemen geliyorum," dedi ve Asuka'nın arkasından gitti.


"O birdenbire nereden?" dedi Merve.


"Sanırım Asuka, Komutan Syuk'un yanına gitti ve o da onunla birlikteydi."


"Sanırım cevabımızı almış olduk, değil mi?" dedi Alice.


"Evet, öyle gözüküyor," dedi. "Ve Asuka, onu nasıl ikna etti acaba..."


......


"Yarın eğitime devam edeceğiz. Gidip dinlensek iyi olur," dedim. Sanki başka bir şey hakkında konuşuyormuş gibiydik, ama ne olduğunu hatırlayamadık ve kendi bölgelerimize gitmek üzere kafeteryadan ayrıldık.

 

 

Loading...
0%