Yarın toplantı için Dünya'ya döneceğiz. Tüm personel, birkaç gün kalacağımız için yanınıza çok az eşya alın. Ayrıca, üs komutanı Syuk'da dahil herkes beni takip edecek. Bu toplantının Vera ve Arcas ile ilgili olduğunu unutmayın. Şimdi beni takip etme konusunda itirazı olan var mı?
"Hayır, efendim, yok," diye bağırdı takım liderleri.
Sabah lider gemi olarak ilk ben çıkacağım ve benden sonra Syuk çıkacak. Daha sonra ise Kartal, Kaplan, Gül, Kraliçe, Ağlayan Kız, Aslan, Tilki, Kelebek, Yılan, Kral, Örümcek, Canavar ve en arkada ise Ejderha takımı olacak. Bu belirttiğim şekilde düzen alacağız. Anlaşılmayan bir şey var mı?
"Evet, var. Neden benim takımım en sonda yer alıyor?"
Lider sen olsaydın, benim takımımı en sona koyacaktın; yani bana yapacağın şeyi şimdi ben sana ve takımına yapıyorum, Alice. Şimdi dağılın ve sabah altı'da hepiniz hazır olun.
"Emredersiniz."
..................
"Asuka, biraz konuşabilir miyiz?"
"Ne var, ne konuşmak istiyorsunuz?" Shou.
"Alice ile ilgili sence de bu biraz kaba olmadı mı?"
"Benim yerimde Alice olsaydı ve o bana bunu yapsaydı, böyle karşı çıkar mıydınız? Tabii ki hayır, asla çıkmazdınız."
"Yine de..."
Bu ekibin lideri benim ve kararım bu şekilde. Bir itirazınız varsa, Dünya'ya gidince liderlerle konuşursunuz. Şimdi gidip dinlenin, sabah erkenden yola çıkacağız dedim ve yatıp uyudum. Sabah altı'da tüm ekipler hazırdı, ama diğer hazırlıklar bitene kadar saat yedi olmuştu ve tüm gemiler kalkış için hazırdı. İlk ben çıktım ve daha sonra belirlenen sıraya göre diğer gemiler çıktı. Dünya'ya dönüşe geçtik. Ayrıca, tüm gemilerin dikkatine; 'Dünya'ya gitmek için geçeceğimiz bölgede daha önce lider öldürülmüştü, her an saldırı olabilir. O yüzden dikkatli olun ve tüm gemiler emrimle birlikte ışık hızına geçmeye hazır olun,' dedim.
"Emredersiniz."
"Atry, son durum nedir?"
"Işık hızı için hazırız," dedi.
"Anlaşıldı, Yui beni diğer gemilere bağla hemen."
"Emredersiniz," dedi ve tüm gemilere bağlandık.
Buradan itibaren çok dikkatli olacağız. Şu anda ana liderin öldürüldüğü bölgeye giriş yapmak üzereyiz diye tüm gemileri tekrar dikkatli olmaları konusunda bir kez daha uyardım. Hem diğer gemileri kontrol etmek hem de etrafa daha fazla dikkatli bakmak için gemiden ayrılmaya karar verdim.
"Atry, komuta sende. Ben tüm gemileri kontrol etmeye gidiyorum," dedim.
"Emredersiniz, ama tek başınıza gitmeniz tehlikeli olmaz mı? Sonuçta saldırı bölgesine giriş yapmak üzereyiz," dedi.
"Hayır, merak etme. Sen sadece görevine odaklan ve gemiyi komuta et."
"Emredersiniz komutanım, merak etmeyin. Siz gelene kadar görevimi layıkıyla yerine getireceğim. K-0 Acus gemisini hazırlayın, lider gemiden ayrılıyor. Başka gemi hazırlamayın, lider beş dakika içerisinde gemiye tekrar dönecek."
"Tüm gemilerin dikkatine, lider Kurt şu an K-0 Acus gemisi ile birlikte diğer gemileri kontrol için ayrıldı. Ayrıca, saldırı ihtimaline karşı dikkatli olun," diye duyuru yapmamızı emretti.
Tüm gemileri kontrol ettim ve etrafta biraz dolaştıktan sonra, kendi gemime dönerken Arcas'ın saldırı gemilerini fark ettim. Tüm gemilerin dikkatine, Arcas saldırıyor! Hemen savaş durumuna geçin, diye emir verdim.
"Atry, sen gemide kal ve bana on tane Acus gemisi gönder. Bir dakikan var."
"Emredersiniz komutanım. On tane Acus gemisi hazırlansın. Otuz saniye içinde çıkış yapıyorsunuz ve lider Kurt'a yardıma gidiyorsunuz."
"Emredersiniz," dediler.
Bu sırada ben de düşmanın beni fark edemeyeceği bir konumda bulunuyordum ve diğer gemilerin gelmesini beklerken bilgi veriyordum. Atry, toplam on ana düşman gemisi var. Görünüşe göre bizi hazırlıksız yakalamak gibi bir planları yokmuş ya da bizi sonradan fark ettiler ve tam bir saldırı planı yapacak zamanları olmadı. Bunu tüm gemilere bildir, dedim.
"Emredersiniz komutanım," dedi. "Tüm gemilerin dikkatine, lider Kurt'tan bilgi geldi ve toplam on adet düşman ana gemisi var. Bir saldırı planları yok gibi gözüküyor. Bizi şans eseri fark ettiklerini düşünüyor," dedi.
"Komutanım, on gemi çıkış yaptı. Birazdan yanınızda olurlar."
"Anlaşıldı Yui ve Atry orada komuta sende. Dikkatli ol."
"Emredersiniz."
"Komutanım, hepimiz buradayız. Ne yapmamız gerekiyor?" dedi askerler.
"Beni takip edin ve ben söyleyene kadar saldırıya geçmeyin."
"Emredersiniz."
Ben ve diğer on gemi ana gemilerden iyice uzaklaştık ve düşmanın arkasına geçtik. Şimdi beni dinleyin, tek hedefimiz var, o da ortadaki düşmanın komutan gemisi. Onu yok edersek, Arcas geri çekilecek. Anlaşıldı mı? Düşman gemilerini kullanarak söylediğim ana gemiye yaklaşın ve saldırıp yok edin.
"Emredersiniz."
"Atry, orada durum nedir?"
"Şu an tüm gemilerden atış yapılıyor. Ayrıca, tüm gemi liderleri kendi Acus gemilerini gönderdi ve onlar düşmanla yakın temas halinde. Biraz olsun üstünlük sağlamış durumdayız," dedi.
Atry'i duydunuz, diğerlerine ulaşmak için yolu açmamız lazım. Ve ben komutanlarının olduğu ana gemiyi hedef alıyorum, sizler de diğer dokuz ana gemiyi hedef alın ve Dünya'ya dönüşe geçelim, dedim.
Dört düşman ana gemisini yok etmemize rağmen, komutanın ana gemisine bir türlü yaklaşamadık. "Leila ve Lilya oradan kaçın, yirmi saniyeniz var" diye ses duydum ve tüm Acus gemileri, beni takip edin, bu alandan uzaklaşıyoruz.
"Ama komutanım, daha düşman ana gemisine ulaşam..."
"Tüm gemilerin dikkatine, size koordinat gönderiyorum. Bu koordinata doğru ışık hızına geçin. On saniye sonra bu alana çok güçlü bir silah atışı ulaşacak. Kaynağı belirsiz, dokuz, sekiz,... üç,... beni duyan var mı? Lider Kurt ve diğer Acus gemileri, beni duyuyor musunuz?" dedi Atry.
...............
"Lider Kurt, beni duyan va...."
"Evet, Atry, seni gayet iyi duyuyoruz. Gelen tüm gemiler bize ait. Ayrıca, saldırı nereden geldiyse çok güçlüydü. Kaynağı neresi belirleyebildin mi?"
"Hayır, saldırı çok hızlıydı ve son anda fark ettim."
Gemiye döndükten sonra diğer gemilerle iletişime geçtik ve onlara saldırı nereden geldi diye sordum. 'Bizde bilmiyoruz, ama saldırının geldiği yön Jukg ve Yıjol ana üs bölgeleri arasındaydı. Ama oradan daha ilerisinde saldırı ile ilgili hiçbir şey yok,' dediler.
"O alan oldukça büyük ve bu bizim için sıkıntılı bir durum," dedim.
"Evet, öyle. Şimdi ne yapacağız?" diye sordu Syuk.
"Bana birkaç dakika verin, sonra size ne yapacağımızı söyleyeceğim," dedim ve bağlantıyı kestik.
"Ben bile Arcas'ı ve saldırıyı belirleyemedim. Ama siz Arcas'ı önceden belirlediniz, bunun yanında gelen saldırıyı da sizin uyarınız sayesinde fark edebildim," dedi Atry.
Tamamen şans eseri oldu, söylediğim gibi daha önce bu bölgede saldırı olmuştu ve yine olabilir diye etrafa bakıyordum. Bu sayede saldırıyı fark ettim. Tüm gemilerle iletişime geçin, hiçbir yerde durmak yok. Direkt Dünya'ya ışık hızında harekete geçsinler, dedim.
"Emredersiniz efendim."
Lider Kurt'tan tüm gemilerin dikkatine, 'Dünya'ya dönüyoruz, ışık hızına geçin. Ayrıca, hiçbir yerde durmayacağız ve bu alandan uzaklaşıyoruz,' dedi Yui.
Dünya'ya yaklaşıyoruz. Tüm gemiler ışık hızından çıksın ve belirlenen alana inişlerini gerçekleştirsin. Liderler, ana kapıda lider Kurt'u bekleyin. Liderler dışında tüm askerler ayrılmıştı ve bizler de ittifak ile görüşmek üzere D-1-1 odasına gittik ve Arcas'ın saldırısını ve bunun dışında kaynağını belirleyemediğimiz saldırıyı da anlattık.
"Bu şekilde oldu demek, yine aynı bölge ve yine aynı şekilde saldırı. Tek fark şu: Kaynağı belirsiz saldırı. Acaba Arcas bizim gemilerimizi vurmak isterken yanlışlıkla kendi gemilerine mi ateş açtı?" dedi Yukar.
"Bilmiyorum ama bu saldırı oldukça güçlüydü ve ışık hızında bile bu saldırıdan zor kurtulduk," dedim.
"Anlıyorum. Şimdi gidin ve dinlenin, yarın toplantı var," dedi Hyuki.
"Tam çıkarken şu düşman komutanının ana gemisi nasıl bir şeydi, daha önceki gemilerden farkı var mıydı?" diye sordu UcaUca.
"Hayır, hiçbir fark yoktu. Her zaman ki gemilerden biriydi. Yani gemi, Amara'nın gemisi değildi," dedim.
"Nasıl emin olabilirsin?" diye sordu Arek.
"Amara olsaydı, Arcas'ın gemileri yok olmazdı ve gemilerini belirleyemeden yok edilmiş olurduk. O yüzden düşük rütbeli bir komutanın gemisi olduğunu düşünüyorum. Ayrıca, Arcas'ı gözetlediğimiz üs bölgesinde görev yapıyordum. Yani Arcas kraliçesi Gloria ve generalleri Amara'nın gemileri Sesil ve Orse ile daha önce karşılaştım ve o gemiler ile pek çok savaş yaptım. Bu yüzden onun orada olmadığını çok iyi biliyorum," dedim.
"Peki, o zaman çıkabilirsiniz. Gidin ve dinlenin. Sizin için zor bir gün oldu," dedi Yown.
Kafeterya ya bir şeyler almak için aşağı inerken, "Sen gerçekten Arcas'ı izlediğimiz üstemi görev alıyorsun," diye sordu Merve.
"Evet, öyle. Ayrıca, bu bilgi gizli. O üste görev yapan tüm personel gönüllü olarak oraya gider. Yani bunu duymamış gibi yapın," dedim ve alacaklarımı alıp odama geçip duş aldım. Kurulanmadan yatağımda çıplak şekilde uzanmış, evimi düşünüyordum ve birden kapım çaldı. Üstüme ince bir gecelik alıp açtığımda Lilya karşımdaydı ve benimle konuşmak istediğini söyledi.
Onu hemen içeri aldım ve ne hakkında konuşmak istediğini sordum ve cevap yerine dudaklarıma yapıştı. 'Bir an öldüğünü düşündüm, o yüzden beni cezalandırman lazım,' dedi.
"Peki, o zaman Lilya," dedim ve elbiselerini çıkarıp yatağa yatırdım. Sevişmeye başladık ve geç saatlere kadar birbirimizi tatmin ettik.
"Saldırıdaki sesi duydun değil mi?"
"Evet, öyle. Beni de uyardılar. Yoksa saldırıyı belirleyemedim bile, oldukça hızlıydı."
"Biliyorum ve kraliçemiz bizi korumak için elinden geleni yapıyor."
"Eve ne zaman..."
"Yakında döneceğiz, merak etme," dedim ve elimi kalçasındaki izin üzerinde gezdirmeye başladım ve sonrasında bir birimizi tatmin ederek uyuduk.
Sabah uyandığımda, Lilya hâlâ uyuyordu ve ben duşa girdim. Sonra Lilya geldi, 'Leila,' dedi, arkamı döner dönmez dudaklarıma yapıştı. Tekrar sevişmeye başladık. Duştan çıkıp kahvaltı için kafeteryaya gittik ve sonra da toplantı salonuna gitmek üzere üst kata çıkmaya başladık.
Salona gittiğimizde, bizim gibi birkaç kişi dışında herkes oradaydı. Lider olarak en öndeki yerime geçip oturdum ve tam arkama da Lilya oturdu.
Tüm liderler oradaydı ve herkes birbiriyle oldukça samimiydi, kimse benimle konuşmak bile istemiyordu. Sonuçta, onları suçlayamam; onlara göre ben bir korkağım ve hep öyle kalacağım diye içimden geçirirken, "Lilya, ben varım, benimle konuşabilirsin," dedi.
Arka tarafta oturanlardan birkaçı kendi arasında, 'Bu o öyle değil mi, korkak olan? Baksana liderlerin yanında oturuyor ve arkasında ki maskeli olan da yardımcısı sanırım,' dedi.
"Evet, öyle. Yeni lider olmuş diye duydum ve duyduğuma göre galaksinin merkezine yeni açılan üssün komutanı olmuş," dedi bir başkası.
"O korkak mı? Bunun nasıl başarmış acaba?" dedi bir başkası.
"Lilya, onları öldürebilir miyim?" diye sordu.
"Hayır, bırak istediklerini söylesinler," dedim.
Liderlerden bazıları da benim hakkımda konuşurken yıllar önce eğitim alırken ekibimize dâhil olmaya çalışan kızlardan birisi yanıma geldi ve 'Senin gibi bir korkak bile lider olabiliyorsa, ittifak oldukça zor durumda olmalı,' dedi ve gülmeye başladı. Lilya ve benim dışında salonda bulunan herkes de aynı şekilde gülmeye başladı ve bir anda kız kendisini yerde buldu. Anlaşılan savaş istiyorsun ve dün pek savaşamadım, belki beni eğlendirirsin küçük bebek, dedim.
"Ben bebek falan değilim," dedi ve arkalardaki yerine geçip oturdu.
"Yanımda oturan liderlerden birisi bu biraz fazla olmadı mı sence de," dedi.
Ben bir şey yapmadım, ilk kendisi sataştı ve cevabını verdim. O kadar dedim. Burası oldukça sıkıcı, şu toplantı bir an önce başlayıp bitsin artık diye söylenirken, Hyuki içeri girdi ve diğer liderler salonda belirdiler ve bize bu toplantının ana konusunun Vera ve Arcas olduğunu söyledi. Ayrıca şunu da belirtmek istiyorum ki bunu biz ana liderler ve aranızdan birkaç kişi dışında bilen kimse yok, o yüzden sessiz olun ve beni dinleyin, dedi.
Öncelikle burası Arcas'ın yaşadığı galaksi Rkaj ve dört yüz elli bin ışık yılı genişliğinde. Burası da yaşadıkları Tilya güneş sistemi, ayrıca Rkaj galaksisinde bulunan tüm ırkları yok ettiler. Bu yüzden galakside sadece Arcas yaşıyor. Burası ise yaşadıkları gezegen Gera ve tam olarak emin değiliz ama tamamen kayalık olduğu düşünülüyor.
Liderleri, yani Kraliçe Gloria şu an Arcas'ı yöneten en korkunç kişi, nedeni ise kendisinden önceki Kraliçe'yi öldürüp tahtı ele geçirmiş olması. En güvendiği kişi ise yakın koruması ve aynı zamanda General'i Amara ve görünüşe göre toplantı için gelen birliklerden birisine olan saldırıyı yönettiği düşünülüyor, ama bundan şimdilik tam olarak emin değiliz ve araştırmalarımız da sürüyor.
Arcas ilk olarak sekiz milyar yıl önce ortaya çıkıp evrene savaş açtığı düşünülüyor. Ayrıca ilk saldırılarını da Rkaj'dan önce yaşadıkları galakside yaşayan diğer ırklara yaptıkları biliniyor ve bu saldırılar sonucunda Okyt galaksisinde yaşayan başka kimse kalmadı ve hepsini yok ettiler. Başka bir galaksideki ırka ise ilk saldırıları yedi milyar yıl kadar önce Uoty galaksisine yaptıkları biliniyor.
Bununla birlikte, Evren'de en uzun yaşayan ırklardan birisi daha önce yakalanıp üstünde araştırmalar yapılan birkaç düşmandan öğrendiklerimiz bunlar. Ve siz sormadan söyleyeyim, on bin yaşına kadar yaşadıkları keşfedildi. Şu an Arcas dışında en uzun yaşayan ırkın beş bin yaşına kadar yaşadığı biliniyor.
Arcas'ın bu kadar uzun süre yaşamasının başlıca nedeni gezegenlerinden kaynaklı olmakla birlikte, daha önceki toplantıda söylediğim gibi yarı mekanik bir yaşama sahip olması. Yani öldüklerinde ufak değişikliklerle tekrar hayata dönüyorlar ve bu özelliklerinden dolayı saldırırken ölmek pek umurlarında olmuyor ve İttifaka oldukça fazla zarar veriyorlar. Şimdiye kadar verdikleri en büyük iki zarar ise benden önceki Dünya liderini ve Trhyu ana üs bölgesinden Asıtae ana üs bölgesine giden bir lideri ve tüm ekibini öldürmeleriydi, dedi.
Ayrıca en fazla saldırıyı bu yıl gerçekleştirdiler. Bu yıl bizlere bağlı bölgelere iki yüze yakın saldırı yaptılar ve bu saldırılardan dört yüz kişi civarı kurtulan oldu. En son saldırıları ise söylediğim gibi dün Dünya'ya toplantı için gelen ekiplerden birisine yaptılar.
Arcas ile ilgili bilmeniz gereken en önemli ve son konu ise saldırılarda ölen askerlerimiz ile ilgili. Saldırılarda öldürdükleri askerlerimizi gezegenlerine götürüyorlar ve yarı makineye çeviriyorlar ve bize saldırmaları için kendi askerleri yapıyorlar.
Şimdi ise Vera'dan bahsedeceğim. Evrende yaratılan ilk ırk, dedi.
Burası Vera'nın yaşadığı galaksi ve Kızıl Kan olarak geçer, aynı zamanda bu yaşadıkları güneş sisteminin de adıdır. İttifak üyesi olanlar Vera haricinde Kristal ırk olarak da bilir ve yaşadıkları gezegenin ismi bilinmemektedir. Yaşadıkları galaksi ile ilgili hiçbir bilgimiz yok ve Reinaz yaşadıkları galaksiye savaştan dolayı Kızıl Kan adını ve yaşadıkları gezegene ırkın adından dolayı Kristal adını vermiştir.
Bundan daha önce de bahsetmiştim. Şu an gördüğünüz kişi savaşta öldürülene kadar ırkını yöneten kraliçe Elvira. Yan taraftaki prensesti ve savaşta annesi ölünce yerine geçip kraliçe oldu. Kendisi Vera'nın son kraliçesi Eliana'dır. Bu resimlerdekiler ise savaşta öldürülene kadar tüm askerleri yöneten kişi olan General Lorena ile bu yan taraftaki resimdeki kişi ise general olmak üzere yetiştirilen kişiydi ve savaşta annesi ölünce yerine geçip general oldu. Kendisi Vera'nın son generali Leila'dır. Haklarında bilgi sahibi olduğumuz kişiler sadece bunlar ve bunların dışında Vera'dan başka kimse hakkında bilgimiz yoktur.
En belirgin özellikleri gözlerinin mavi ve saçlarının doğuştan beyaz olması ve hiçbir şekilde yaşlanmıyorlar, bu nedenle yaşlarını da bilmiyoruz. Tahminen Arcas kadar yaşadıkları düşünülüyor. Bunu önceki toplantıda söyledim ve yine söylüyorum, Vera kendisine dokunulmadığı sürece asla başka bir ırkla savaşmazdı ve bu yüzden Evrendeki en tehlikesiz ırk olarak bilinirlerdi. Ayrıca, tüm ana savaşçılar kadınlardan oluşuyor, dedi.
Bununla birlikte, ırkın erkeklerinin görevi çocuk yapmak ve bunun dışındaki diğer ihtiyaçları karşılamaktır. Bu nedenle, erkekler hiçbir zaman savaşmazlar. Tam emin değiliz ama gezegenlerinin dışına asla çıkarılmazlar ve koruma altında tutulurlardı.
..........
"Şimdilik bu kadar, yeni bir bilgi olursa üs komutanlarına bilgi verilecek ve onlar da size bu bilgileri iletecekler," dedi ve salondan çıktık.
Toplantı bitikten sonra Lilya ile birlikte yemek yemek için kafeteryaya gittim. Yemeğimin ortasında Hyuki tarafından çağrıldığımı öğrendim. Atry'e odama gidip beni beklemesini söyledim ve toplantı odasına gittim.
"Hazırlığınızı yapın, yarın eğitiminize kaldığınız yerden devam etmek üzere üsse geri dönüyorsunuz," dedi Hyuki.
"Nasıl isterseniz. Tüm ekiplere sabah erkenden çıkacağımızı bildireceğim. Başka bir şey yoksa çıkabilir miyim?"
"Aslında var, ekibin geri kalanı seni lider olarak istemiyor. Bununla ilgili ne yapacağız?" dedi.
"Sizin emriniz kazanan kişinin lider olmasıydı, ben kazandım ve lider oldum. Eğer liderliği benden alırsanız, şu andaki tüm görevlerimden istifa ediyorum. Ve diğerlerinin içerisinde her konuda en iyi olan benim: pilotluk, strateji, silah kullanma... Benden daha iyisi kardeşim Sylvia, o da şu an ölü durumda."
Tam bir şeyler söylemek üzereyken birdenbire sustu ve... 'Aklından senin, kardeşlerinin ve nedense Doktor Cat ve yardımcın Atry'in de bir şekilde Vera ile bağlantısı var, ama buna diğer liderler inanmıyor. Ben bunu kanıtlayacağım. Vera yok olmadı ve bir şekilde Evrende bir yerlerde yaşıyorlar,' çıkmamı işaret etti.
"Başka bir şey yoksa gidip diğer ekiplere bilgi vermem gerekiyor," dedim ve odadan çıktım. Diğerlerini kafeteryada buldum ve onlara sabah yedi de hazır olun, üsse geri dönüyoruz dedim. Odama geçtim, Lilya'yı duşta buldum. Bende soyunup duşa girdim ve sevişmeye başladık.
Duştan çıktıktan sonra kurulanmadan yatağa uzandım ve Lilya'ya, 'Dün gece sana yaptıklarımı hatırlıyor musun?' diye sordum. 'Evet,' cevabını alınca, 'Dün sana ne yaptıysam aynısını bana yapmanı istiyorum. Ayrıca duşta yaptıklarımı da yapabilirsin,' dedim.
Önce dudaklarıma yapıştı ve seviştik, daha sonra boynumu ısırdı ve biraz emdikten sonra göğüslerime indi ve emip ısırmaya başladı. Yaklaşık yarım saat kadar alt tarafımla ilgilendi ve yanıma uzandı. 'Sıra bende,' dedim ve altıma alıp çığlıklar attırdım.
Akşam saat dokuz gibi odamın kapısı çaldı ve kapıyı açtığımda Shou kapımın önündeydi ve konuşmak istediğini söyledi. Bende şu an yorgun olduğumu ve yarın sabah konuşuruz dedim. Kapıyı kapattım ve tam yatağa yatarken Lilya'yı tutup kendime çektim ve kucağıma alıp sevişmeye başladım, bunu yatağa yatırıp devam ettim ve sevişerek uyuduk.
Sabah yedide tüm takımlar hazırdı, ama öncesinde Shou'ya dün ne hakkında konuşmak istediğini sordum, ama bana daha sonra konuşmak istediğini söyledi. 'Aslında, kardeşlerim hakkında özellikle Sylvia hakkında konuşmak istiyordu ve bunu zihnini okuyarak öğrenmeme gerek yoktu. Neden rüyayı hiç sormadığımı ise oldukça merak ediyor, sonuçta rüyasını duyduğumu biliyor, kendisi bana anlatmasa da.' Bende gemime döndüm ve emrimle birlikte kalkışa geçtik.
Saldırı olan bölgeden geçerken Arcas gemilerinden iz yoktu ve görünüşe göre ya Arcas geriye kalanı alıp götürmüş ya da ittifak gemilere el koymuş. Artık geriye ne kaldıysa diye konuşuyorduk ve yeni bir saldırı ihtimaline karşı dikkatli bir şekilde ilerlemeye başladık. Üsse iniş yaptık ve tüm ekiplerin dikkatine: İki gün izinlisiniz. İki gün sonra eğitimimize kaldığımız yerden devam edeceğiz, dedim. Bölgemize gitmek üzere gemiden ayrıldık ve herhangi bir saldırı olmadı, bu beni biraz endişelendirdi.
&&&&&&&&
İki günlük izinden sonra pilotluk eğitimine devam ediyorduk ve geçen süreye göre hala takımlar oldukça kötüydü. Üstelik vurulmamayı başaran kişi sayısı on kişi olmuştu ve yasak bölgeye girmeye oldukça az bir zaman vardı. Bu şekilde devam ederse gerekli kişi sayısına ulaşılamayacaktı ve oldu da ulaşıldı diyelim, asla kalkanı geçmeyi başaramayacaklardı.
"Pekâlâ, yarın kaldığımız yerden devam edeceğiz," dedim ve eğitimi sonlandırdım. İlk sırada ben vardım ve hemen benim altımda ise Atry vardı ve aramızdaki zaman birkaç saliseydi ve bizim rekorumuza yaklaşan yoktu.
........
Yatağımda çıplak bir şekilde uzanmışken, Lilya odama girdi ve yanıma uzanıp sevişmeye başladık.
"Sence başarabilecekler mi?" diye sordu.
"Hayır, zannetmiyorum. Ama şunu da unutma ki kalkanı geçmeye çalışan tek ekip biz olmayacağız. Sonuçta başka yerlerde de eğitim görenler var," dedim.
"Evet, biliyorum ama asıl önemlisi kaç kişi oldukları."
"Yüz tane üs bölgesi ve bizim dışımızda ki her üs bölgesinde yirmi takım ve yüzer mürettebat ile eğitim alıyorlar."
"Burada neden daha az kişi var peki?
"Gerçekleri bilmeyen sayımız oldukça fazla bu yüzden de dikkat çekmek istemiyorlar."
"Anlıyorum," dedi ve sevişmeye başladık ve boynumu yalayarak göğüslerime indi. Sağ göğsümü ağzına alıp emmeye başladı ve bir yandan da sol göğüs ucum ile oynuyordu.
.........
"Akşam yemeği gitsek iyi olur," dedi Lilya.
"Sanırım öyle," dedim ve giyinip kafeteryaya gittik. Yemekten sonra takım liderleri ile toplantı yapmaya karar verdim ve hepsini toplantı odasına çağırttım.
..........
"Neden buradayız?" diye sordu Alice.
"Çok basit bir neden için."
"Neymiş o neden?" dedi Soax.
"Pilotluk eğitimi ve şu ana kadar sadece on kişi vurulmamayı başardı. Bunlardan beşi benim takımımdan, diğerleri ise liderlerden Merve ve Alice. Sonrasında ise iki takımın yardımcı kaptanları ve Kaplan takımı yardımcı kaptanı Maria yer alıyor. Tam olarak bilemesem de yakında göreve başlayacağız. Yani biran önce kendinize çeki düzen verin," dedim
"Elimizden geleni yapıyoruz, farkındasın değil mi?" dedi OkaOku.
"Bunu farkındayım elbette ki, ama sizde şunun farkına varın: Daha önce oraya gittik ve üç arkadaşımız öldü. Ve tekrar oraya gidince ölmeye niyetim yok."
"Sen korkaksın, yine bir şekilde kaçıp kurtulmanın yolunu bulursun," dedi Ishii..
"Yanlış hatırlamıyorsan sende ölenler ile aynı takımdaydın, ama şuan hayattasın. Yani bir bakıma sende korkak oluyorsun," diye bağırdım.
"Ben senin..."
"Bu kadar yeter. Önümüzdeki bir hafta içinde tüm takımlardan en az on kişinin vurulmadan eğitimi tamamlamasını istiyorum," dedim ve odama geçip duş alıp uyudum.
.........
Sabah eğitime tekrar başladık ve en sonunda o kadar sinirlendim ki tüm takımların dikkatine: Herkes aynı anda Acus gemileri ile çıkış yapsın.
"Asuka, bu yap..."
"Siz karışmayın," dedim üs komutanına ve emrimi tekrarlatmayın. 'Bir dakika içinde üssün çevresinde takım liderleri de dâhil bin dört yüz on dört gemi göreceğim,' dedim ve kendi gemime binip havalandım. Benimle birlikte tüm Kurt takımı da üssün çevresinde konuşlandı.
.......
"Tüm takımlar konuşlandı. Şimdi ne yapmak istiyorsun, Asuka?" dedi Syuk.
"Saldırıyı başlatın ve karmaşık olsun. Belli bir düzende saldırı istemiyorum. Eğer saldırılar belli düzende olursa, o eğitim simülasyonunun başındaki kişiyi buradan gönderirim," dedim.
"Asuka, saçma..."
"Saldırı başlatılıyor," dendi ve bir dakika içinde saldırı başladı.
......
"Bu ne kadar devam edecek?" diye sordu Mert.
"Ben söyleyene kadar," dedim.
"Asuka, saçmalama durdur şunu. Bir saat oldu neredeyse," dedi Shou.
"Saldırı şiddetini arttırın, hemen."
"Emredersiniz lider Kurt."
"Sen kafayı yemiş..."
......
"Asuka, bu kadar yeter," dedi Syuk.
"Devam edin ve saldırı şiddetini arttırın."
"Bu mümkün değil lider Kurt."
"Mümkün değil mi? Ne saçmalıyorsun sen Orae" (Özel üsse gönüllü gidenlerden) Esmer tenli, 1.90 boyunda, yeşil gözlü, uzun beyaz saçlı( Saçlarının orijinal rengi siyah ama Asuka'ya hayran bu yüzden beyaza boyadı), saçlarını topuz şeklinde bağlı, yüz hatları keskin ve elmacık kemikleri çıkıktır. Hafif açık giyinmeyi sever, dedim.
"Şu an saldırı şiddeti son düzeyde."
"O zaman bu düzeyde kalın ve saldırı düzenini değiştirin. Yeniden başka bir saldırı düzenine geç," dedim.
"Tüm saldırı düzenleri şu an aktif lider Kurt," dedi.
"Tüm takımların dikkatine, eğitim bitmiştir. Hemen bölgelerinize iniş yapın," dedi Syuk.
..........
"Asuka, bu yap.."
"Yapmam gereken buydu."
"Sabah başladınız ve tüm gün..."
"Farkındayım ve tüm takımların dikkatine, yarın da aynı şekilde devam edeceğiz," dedim.
"Saçmalama," diye bağırdı Syuk.
"Bu ekibin lideri benim ve emrim bu yönde."
"Programın dışına çıktın ana lider..."
"Gidip konuşabilirsiniz, umurumda değil, ama şunu unutmayın ki ikimiz de ara lideriz ve siz bu üssün komutanısınız, ama ben bu ekibin lideriyim ve ara liderlik bakımından da sizinle aramızda binlerce kişi var."
"Bunu biliy..."
"Bildiğini biliyorum. O zaman emir komuta zincirini uygula ve yerine otur," diye bağırdım ve geçip yerine oturdu.
"Bizi neden buraya topladın, yorulduk," dedi Alice.
"Bugünkü eğitimin sonuçları için hemen gösterin."
"Emredersiniz lider Kurt," dediler ve ekrana eğitim bilgisi geldi.
........
"Şimdi neden bu eğitimi yaptırdığımı anladınız mı?" dedim.
"Bu saçmalık. Daha dün on kişi vurulmamıştı, ama şimdi sadece dört kişi vurulmayan var," dedi Dave.
"Evet, öyle ve onlarda ben ve takımımdan Atry ile Yui ve Kaplan takımının yardımcı kaptanı Maria."
"Bunu bize göstermek..."
"Hayır, zaten tüm bölgelerde bu bilgi var. O yüzden saçmalama Aags," dedim. "Ve size bunu gösterme nedenim, yasak bölgeye gidince nasıl bir saldırıya maruz kalacağımız."
"Evet, ama bugün yap..."
"Bugünkü eğitim sonuçlarına göre vurulanların yüzde altmış üçü ilk saldırı başladığında vurulanlar, yani kalkan etki alanına girip saldırılar başladığında ekibin tamamı ölecek ve kalkanı geçme..."
"Bu sonuçlara göre sadece dört kişi yaşayacak," dedi Doktor Cat.
"Sanırım haklısınız," dedim ve gülmeye başladım.
"Bunu bilemezsin," dedi OkaOku.
"Sizi bilmem, ama ben orada bizi neyin beklediğini çok iyi biliyorum ve ölmeye de niyetim yok. O yüzden şimdi gidip dinlenin, yarın aynı şekilde eğitime devam edeceğiz," dedim ve toplantı odasından çıkıp odama geçtim. Duş alıp kafeteryaya yemek yemeğe gittim ve sonrasında odama geçip uyudum.
..........
"Asuka, biraz konuşabilir miyiz?" dedi Melanie.
"Sorun nedir?" dedim.
"Onlara çok fazla bilgi veriyorsun, biliyorsun değil mi?"
"O aptallar, o kalkanı geçmenin çok kolay olduğunu düşünüyorlar. Farkındasın değil mi?"
"Evet, farkındayım ve sende onlara..."
"Merak etmeyin, yakında görevimiz bitecek gibi."
"Sanırım haklısın ve..."
"Söylediğim gibi diğer ekipleri yorma. Bu gidişle kalkanı geçmek için kimse kalmayacak."
"Ben sadece onların ölmesini istemiyorum. O yüzden bu kadar zorlu..."
"Anlıyorum," dedi ve Melanie yanımdan ayrılırken içeri üs komutanı Syuk girdi.
"Bu yaptığın diğerlerini ne kadar tehlikeye attı, farkında mısın sen?" diye bağırmaya başladı.
"Evet, farkındayım. Ve sizde şunu unutmayın ki biz oraya ölmeye gidiyoruz ve benim ölmek gibi bir niyetim yok," dedim.
"Bunun farkındayım, ama bu diğer takımları yormanı gerektirmez."
"Ne yapmamı istersiniz?"
"Tüm takım..."
"Hayır, bu olmayacak. Kalkanın etki alanına girdiğimiz anda, bu saldırılardan daha şiddetli saldırılara maruz kalacağız ve buradaki gibi vurulunca hayatta kalmayacağız, öleceğiz. O yüzden bırakın da ekibimin eğitimini bitireyim."
"Peki, o zaman bu..." dedi ve çıktı.
......
"Son durum nedir? Orae."
"Sizin dışınızda tüm ekipler çıkış yaptı lider Kurt."
"O zaman ben başla dediğimde başla."
"Tüm simülasyon ekibi..."
"Onu değil, bunu dedim" ve elimdeki belleği buna uzattım.
"Bu nedir efendim?" dedi.
"Dün gece geliştirdim, bundan sonra bununla eğitim yapacağız. Ve ben sana söyledikçe aşama atlayacaksın."
"Emredersiniz"
"Gerçi bugün birinci aşamayı geçmeyi başaramayacaklar, ama dedim ve gemime binip kalkış yaptım. Yerimi alınca eğitime başlayın," dedim.
"Emredersiniz, efendim" dedi ve eğitim simülasyonu başladı.
"Bu da ne? Dün bu şekilde değildi," dedi Eimi.
"Lanet olsun, saldırılar olduk..."
"Bu ne böyle, Orae," dedi Syuk.
"Lider Kurt'un emri, komutanım."
"Lanet olsun, durdur şunu hemen."
"Komutan Syuk, size konumunuzu hatırlatmama gerek yok, değil mi?" dedim.
"Hayır, yok," dedi ve sessizce beklemeye başladı.
........
"Bugünlük bu kadar yeter," dedim.
"Emredersiniz," dediler ve simülasyon kapatılıp iniş yaptık.
..........
"Günlerimiz bu şekilde geçmeye başladı ve bir hafta geçmesine rağmen bir türlü ikinci aşamaya geçemedik. En sonunda Yukar ile toplantıdaydım."
"Sorun nedir? Neden benimle görüş..."
"Tüm ekipler senden şikayetçi," dedi Yukar.
"Bunun farkındayım. Ben sadece onların kalkanı geçerken ölme..."
"Aynı anda tüm ekiplere eğitim yaptırmakta nereden çıktı?"
"Oraya gidince herkes aynı anda kalkanı geçmeye çalışacak, biliyorsunuz o yüzden birbirlerini iyi tanımaları gerek."
"On dört ayrı noktadan kalkanı geçmeye çalışacaksınız, yani eğitim yaptıracaksan tüm ekiplere ayrı ayrı yaptır."
"Üzgünüm, ama bu mümkün değil," dedim.
"Sen ne dedi..."
"Birbirlerini daha iyi tanıma..."
"O yüzden her ekibe ayrı ayrı yaptır," dedi.
"Size mümkün olmadığını söyledim."
"Nedeni düzgünce açıkla, eğer beğenmezsem..."
"Pekala o zaman," dedim ve şöyle ki, kalkan etki alanına girdiğimizde saldırılardan dolayı ortalık oldukça karışacak ve kimse birbirini takip edemeyecek, yani benim burada yaptırmaya çalıştığım şey, bu karmaşadan zarar görmeden çıkmalarını sağlamak.
"Olabilir, ama sana bu son uyarım: Ara lider 1 Asuka, yarından itibaren her takım ayrı ayrı bu eğitimi alacak."
"Nasıl istersen, öyle olsun," dedim ve bağlantıyı sonlandırdım.
"Sen az önce..."
"Evet, farkındayım," dedim ve tüm takımların dikkatine: Yarından itibaren geçerli olacak eğitim düzeni şu şekilde olacak: Birinci Gül, sonrasında Ejderha, Kaplan, Kraliçe, Aslan, Ağlayan Kız, Canavar, Tilki, Yılan, Kral, Örümcek, Kartal, Kelebek ve Kurt takımları şeklinde olacak. Her gün bu sıralama, ilk takımın yeri değişecek şekilde olacak. Örnek verecek olursam, yarın ilk Gül takımı çıkacak ve en son ise Kelebek takımı. Bir gün sonra Gül, son sıraya geçerken, ilk sıraya Ejderha takımı geçecek ve sıralama bu şekilde devam edecek. Benim takımım Kurt ise her zaman en son bu simülasyona katılacak ve sıralama, bundan sonra ben sizlere söyleyene kadar bu şekilde olacak," dedim.
...........
Sabah, dünkü sıralamaya göre eğitim başladı ve gün sonunda sadece ben, Atry ve Yui yine vurulmadan hayatta kaldık.
"Yarın kaldığımız yerden devam edeceğiz," dedim ve kendi bölgeme geçtim.
Günler, bu şekilde eğitimle geçiyordu ve geçen bir aylık sürede herhangi bir ilerleme kat edemedik.
.........
"Tüm takımlar, yarın izinlisiniz," dedim ve toplantı odasından çıktık.
Bölüm İçinde Geçen Bazı Kelimeler Hakkında Bilgiler:
Acus: İğne
Amara: Değerini yitirmeyen
Gloria: Şan,şeref
Sesil: Kör,görmeyen
Orse: Kaba kimse,Sineye çeken
Tilya: Altın,servet
Gera: Savaş, kavga, mücadele.