Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2.Bölüm-Üs Saldırısı

@shinoluna

Umarım beğenirsiniz ve lütfen geri dönüş yapmayı unutmayın

İyi okumalar

 

Elimde silah ile koşarken yine aynı şeyi düşünüyordum, son beş yıldır gördüğüm rüya ama bu sefer farklıydı her zaman gördüğüm rüyada beni kurtaran bir kişi olurken bu sefer iki kişi olmuştu ve bu benim kafamı iyice karıştırmıştı. Ani bir sesle kendime geldim ve hemen siper aldım üssümüz Arcas ırkı tarafından saldırıya uğramıştı ve bizi yok etmeye kararlıydılar.


"Dikkat! Düşman çok kalabalık ve hazırlıklı yakınınıza yaklaşmalarına izin vermeyin. Uzaktan saldırın ve düşmanı yok edin."


Düşmanı yok etmek mi? Son 600 yıldır her iki ırk da birbirine bunu yapmaya çalışıyor, ama kimse başaramıyor.


Savaş tüm şiddetiyle devam ediyordu ve bir anda komutanım Frilk'in, Shou, "Dikkat et, arkanda!" dediğini duydum. Arkamı döndüğümde düşman ile karşı karşıya geldim ve ben ölmek üzereydim. O sırada beni kurtaran kişileri düşündüm. Anlaşılan, onlarla şimdi karşılaşacaktım. Fakat yanılmışım, yardım hiç beklemediğimiz bir yerden, ana lider Hyuki'den gelmişti. Kendisi benim gibi pek çok kişi için efsaneydi ve 560 yıldır Arcas ile savaşıyordu ayrıca yakın bir arkadaşımın babasıydı.


Lider hemen komutayı ele aldı ve bize ne yapmamız gerektiğini söyledi, biz de söylediklerini hemen yapmaya başladık. Yanımıza sadece taşıyabileceğimiz silahları ve gerektiği kadar mühimmat almamızı emretti. Savaşarak cephanelik koridorundan çıkmaya başladık. Tabii ki, bu o kadar kolay olmadı. Her ne kadar lider Hyuki ve ekibi düşmana içeri girerken ağır zayiat verdirmiş olsa da, düşman yine de bizden üstündü. Biz o ölüm çukurundan savaşarak da olsa çıkmayı başardık ve kalanlarla birlikte üssü terk ettik. Ama benim aklım hala gördüğüm rüyada takılı kalmıştı.


"Bu sefer ki rüyamın diğer rüyalarımdan neden farklı olduğunu bir türlü anlayamıyordum, aslında gördüğüm diğer rüyaları da bir türlü anlayamıyordum. Beni kurtaran kişi ya da kişiler kim, beni kurtardıkları bu yerde ne yapıyorum? Hiç anlamış değilim ve neden sadece ikimiz, daha doğrusu içimiz varız bunu da hiç anlamış değilim."


"İyi misin asker, adın ne diye sordu ana lider Hyuki."


"Efendim..."


"Asker, sana adını sordum, iyi misin diye tekrarladı sorusunu."


"Evet, efendim, iyiyim. Adım Shou, bu arada efendim ve size hayran olduğum için askere katıldım," dedim.


Hyuki karşımda kasıla kasıla gülerken, ben yine rüyamı düşünüyorum ve sesi ile kendime geldim. "Demek ismin Shou ve bana hayransın. O zaman yanlış meslek seçmişsin. Savaş, hayranlar için değildir," dedi ve bize elindeki silahı gösterdi. Üzerinde öldürdüğü her Arcas'lı için bir iz vardı ve silahı da öldürdüğü ilk Arcas'lıya aitti. Bunun Reinaz İttifakındaki herkes tarafından bilindiği bir gerçekti. Her ne kadar hala savaşın ve rüyanın etkisinde olsam da, lider Hyuki ve komutanımızın konuştuklarını duymuştum. Üslere yapılan saldırı bu yıl beşinci olmuştu ve her seferinde hemen hemen aynı şekilde içeri sızmışlardı, gemilerimizden birini ele geçirerek.


"Bu çok saçma, neden acemi askerlerin bulunduğu üslere saldırsınlar ki diye sordu üs komutanımız Frilk," iç çekerek.


"İttifaka küçük de olsa zarar vermek istiyor olabilirler," dedi ana lider Hyuki, canı sıkkın gibiydi.


"Bize asıl zararı ana liderleri öldürerek verebilirler, bunu biliyorsunuz."


"Biliyorum, tabii ki."


"O zaman neden yardıma geldiniz. Siz Dünya'nın bulunduğu bölgenin liderisiniz, sizin ölmeniz bizi daha çok zarara sokardı," dedi Frilk kaşlarını çatmış bir şekilde ve birazda kızgındı.


"Boş versene, sürekli yerimde oturmaktan sıkılıyorum," dedi gülerek lider Hyuki.


"Bu arada efendim, sizi Atry mi gönderdi?"


"Atry mi? oda kim diye sordu ana lider Hyuki," düşünceli bir şekilde.


"Üsteki savaş pilotlarının yeni lideri oldu, hangarı patlattı ve kalan pilotlarla birlikte ayrılmasını ve yardım getirmesini istemiştim," dedi.


"Hayır, biz saldırıyı duyduk. Bahsettiğiniz kişi kim bilmiyorum."


"Anlıyorum efendim, anlaşılan pilotlar da kurtulamadılar," dedi Frilk üzgün bir şekilde.


"Komutanım, yaralısınız. Kendinizi yormayın," dedi Hoormx biraz ciddi bir şekilde.


"Durumum ağır değil. Biraz kan kaybından bir şey olmaz diye karşılık verdi üs komutanımız."


Dünyaya yaklaşıyoruz, uzay üssüne kenetlenmeye az kaldı.


"Uzay üssü 2090 yılında tamamlanan Dünya Ana Üs Bölgesi; Tamamı cam bir kubbe ile çevrili ve çevresinde yüksek binaların bulunduğu bir yapıdır ve bu yapıdan bakınca Dünya gözükmez ve Dünya'yı görmek için yapının altında ayrıyeten bulunan cam bir bölge bulunur ve Dünya'yı izlemek için bu bölgeye gidilir. Bunun dışında birbirinden ayrı yirmi bir bölge vardır ve bu her bölgenin kendi sorumluları bulunmaktadır, bu sorumlular doğrudan ana lidere bağlıdır. Her bölgenin yapısal bütünlüğü aynıdır. Binaların yanında parklar ve eğlence merkezleri de yer alır ve gemilerin park ettiği hangarlar ise ana üssün yirmi birinci bölgesinde bulunur. Ana üsse gelen tüm gemiler bu bölgeye uzay gemilerini park ederler. Binalar oldukça yüksek ve tamamen cam bir yapıdadır. En önemli kişiler birinci bölgede kalırlar ve onun dışındaki diğer bölgeler eğitim ya da geçici süreyle Dünya ana üssüne gelen askerlerin kaldığı bölgelerdir. Bunun yanında en önemli merkezler birinci bölgede yer alır ve bunun en büyük örneği rüya merkezidir, bunun dışında hastane ise tüm bölgelerde vardır. 4213 yılında yapılan son düzeltmeler ile şu anki görünümünü aldı ve hala aktif faaliyet gösteren bir üs bölgesidir.
Bununla birlikte AT-X 15367B gezegenine 2132 yılında bu üsten sinyal gönderildi. Sinyalin gezegene yüz yirmi yıl sonra ulaşması gerekiyordu, ama oraya ulaşınca asla bir cevap alamadık. Nedeni ise Arcas'ın orada yaşayan ırkı yok etmesi. Arcas, Dünya'dan 1977 yılında fırlatılan Voyager 1 uzay aracını bulmaları ve üzerinde bulunan güneş sisteminin haritasından yararlanarak 4128 yılında saldırdılar. İnsanlık bu saldırının farkına zor da olsa önceden vardı ve savaşı, yardım ile kazandı. Saldırıdan sonra yapılan gemi araştırmalarında Voyager 1 uzay aracına ulaşıldı ve Arcas'ın bizi nasıl bulup saldırdığı anlaşılmış oldu ve böylece evrende yalnız olmadığımızı anlamış olduk. Uzay üssü sürekli kendini geliştiren ve kendi başına idare edebilen otomatik bir üstür. İttifaka ait gemiler, sorumlu oldukları bölgeyi korumak için bu üste toplanırlar, böylece yakınlardaki saldırılara anında karşılık verilir."


İner inmez bize üsten bir tane yaralı pilot geldi, adının Atry olması lazım. Görünüşe göre yardımın ulaştığını duyunca buraya gelmiş. Şu an yaralı, kurtulur mu bilemem, ama görmek isterseniz D-H-11 yoğun bakım odasında gözetim altında tutuluyor, dediler.


Kurtulmuş, en azından öldüğünü zannetmiştik ve burada olmamız da büyük yararı var. O olmasa şu an hepimiz ölmüş olurduk. Üs saldırısından yara almadan kurtulan, daha doğrusu hafif yaralarla kurtulan birkaç kişiden biriydim. Bizi hemen odaya aldılar ve ben girişte bulanan yatağa uzandım. Buradan bakınca tüm oda gözüküyordu ve içerisinde on tane yatak ve odanın tam ortasında ise doktorların masası bulunuyordu. Masa tamamen camdan yapılmaydı ve üzerinde ise hologram bilgisayarlar vardı. Kontrollerim bitince kurtulmamızı sağlayan ama kendisi hakkında hiçbir bilgim olmayan, ismini savaşa kadar hiç duymadığım Atry'i görmek için kaldığı odaya gitmeye karar verdim ve hemen hastanede ki görevlilerden bilgisini aldım. Kaldığı kaç hastanenin üçüncü katıydı, kaldığı kata asansör ile çıktım ve koridora adım attığımda üzeri tamamen kan ile kaplı bir doktor ile karşılaştım, biraz ürpererek kenara çekildim. Koridorda ilerledikçe sanki hastane üzerime geliyormuş gibiydi ve ben zor da olsa Atry’nin kaldığı odanın önüne gittiğimde içeride arkaları dönük şekilde duran uzun beyaz saçlı iki kişi vardı. Odanın içerisi tamamen ekipman ile doluydu ve yatakta oturan doktor Atry’e ilaç enjekte ediyor gibiydi ve ben fazla kalmadan oradan ayrıldım. Sonuçta en son hastaneye geldiğimde en yakın arkadaşlarımdan birkaçını kaybetmiştim. Bu yüzden hastanelerden her zaman nefret ederim.


Hastaneden çıktıktan sonra kafeterya ya gitmeye karar verdim ve kafeteryaya giderken bir park bölgesinden geçiyordum, bakınca yirmi ayrı ırktan küçük çocuklar oyun oynuyordu, ben ise o bölge de fazla kalmadan kafeteryaya gittim. İçeri girer girmez içeride bulunan herkes bana bakmaya başladı, ben hiçbir şey olmamış gibi yemek almak için görevlinin yanına gittim ve yemek siparişimi verdim. Bu sırada kafeterya oldukça büyüktü ve her şey tek düzendi tüm masalar ve sandalyeler ahşap görünümü verilmiş metalden yapılmaydı bunu bana en yakın masada bulunan yırtılma izinden anlamıştım ve bu sırada yemeğim hazırdı. Yemeği mi alıp kimsenin dikkatini çekmeyeceğim bir yere geçip oturdum ve sonrasında ise bol etli ve bol patatesli hamburgerimi yemeğe çalıştım ama pek başarılı olamadım. Bu yüzden çıkıp dolaşmaya başladım.


Üç yıl sonra ilk defa Dünya'nın bulunduğu ana üs bölgesine gelmiştim ve bazı şeylerin değiştiğini fark ettim. Özellikle görevli bayanların kıyafetleri eskiden olduğu gibi standartlı, ama bazı şeyler değişmişti. En göze çarpanı eteklerdi. Önceden spor tarzı pantolonlar ve ayakkabılar tercih ederlerdi. Şu anda ise etekleri dizlerine geliyordu ve derin olmamakla birlikte yırtmaçlıydı. Üzerlerine beyaz gömlek, siyah veya beyaz topuklu ayakkabıları tercih etmişlerdi. Değişen şeylerin sadece görevlilerin elbiseleri olmadığını anladım. Kadın askerlerin elbiseleri de aynı görevlilerin elbiselerindendi. Tek fark eteklerin boyu ve yırtmacıydı, onun dışında tamamen aynılardı. Erkekler ise siyah pantolon ve gri beyaz tişörtler giymişti. Yeni standart elbiseler ama bana garip gelmişti nedense. Etrafta dolaşırken tanıdık birini görmeyi diledim ama bu dileğim boşa çıktı.


"Dikkat! Z15-243 numaralı üssün askeri Shou, D-18-5 numaralı toplantı odasından çağrılıyorsunuz. Bir an önce toplantı odasına gidiniz," diye ses duydum hoparlörden.


Koşarak toplantı odasına gittiğimde kendimi Evrenin en güçlü İttifakı Reinaz'ın tam ortasında buldum. " Reinaz İttifakı, her galaksi de on ana lider tarafından temsil edilir. Dünya'nın da içinde bulunduğu Samanyolu galaksisi bölgesin de yüz binden fazla üs bulunurdu, bunun yanında bu üslerin bağlı olduğu on tane ana üs bölgesi vardır. Geriye kalanlar ise ana üsler arasında bağlantı sağlayan ve acemi askerlerin eğitimi için kullanılan yerlerdir. İttifak liderleri bir arada bulunmazdı, her lider kendi bölgesinde bulunurdu ve birbirleriyle hologram kullanarak görüşürlerdi. Bunu yapmalarının nedeni ise daha önce Trhyu ana üs bölgesinden, Asıtae ana üs bölgesine giden bir ana liderin saldırıya uğrayıp öldürülmesiydi." ve neden ben diye düşünmeye başladım. Bunu düşünürken; "lider Hyuki benim saldırının tam ortasında şu anda ağır yaralı olmayan birkaç kişiden biri olduğumu ve üssün komutanından sonra kurtulan en kıdemli kişi olduğum için çağrıldığımı söyledi."


Liderlerin içinde sadece Hyuki insandı diğerleri farklı ırklardandı. Ana lider Hyuki kendisi 1.90 boyunda bir gözü ela bir gözü kahverengi (bir gözü robotik ama hangisi bilinmiyor) tonlardan oluşur. Kirli sakallı, saçları askeri tarzdan biraz farklı bir kesime sahip. Esmer tenli, 700 yaşında olmasına rağmen vücudunda yaşını gösteren her hangi bir işaret yoktur. En yaşlı ana lider Yukar – Rbifas Erkek – Vücudu tamamen kırmızı renkli olmakla birlikte yüzü maymunumsu bir yapıya sahiptir, gözleri tamamen kırmızı renkli olup, küçük ve parlaktır, göz yapısından kaynaklı olarak derin bir düşünce yapısına sahipmiş gibi durur. Tüm Rbifas erkeklerinin saçları yoktur. Ana lider Ula – Rbifas Kadın – Erkeklerden tamamen farklı görünüşleri vardır. Bunlardan en belirgin olanları saçları olmaları ve kafalarında en az iki adet büyük ve kalın boynuz bulunur. Yüzleri de farklı olarak daha insansıdır. Göz renkleri de farklılık gösterir ve kadınlar da kırmızı renk dışında başka renkler de gözler de bulunur. Ana lider Guro – Robot – Mor ve siyah renklerin karışımından oluşan bir dış katmana sahiptir. Bunun yanında kafasının arkasına doğru uzanan iki adet boynuz benzeri yapıya sahiptir. Kendisi her hangi bir ırka üye değildir. Ana lider Nidam – Aurora-5 – İnsan benzeri vücut yapısına sahip zarif ve estetik bir görünüşü vardır. Vücudu parlak ve gümüşi tonlarla kaplı, yüzü simetrik ve çekicidir. Yüzünde hafif bir silikon kaplama vardır. Gözleri sarımsı renkli olup, altın rengi yansımalar içerir. Uzun ve kıvırcık saçları bulunmaktadır. Kolları ve bacakları güçlü ve esnek bir yapıdadır. Vücudu insan anatomisini andırır, göğüs kafesi kalp atışlarını simüle eder ve bulunduğu ortama uyum sağlar. Ana lider Tyuo – Aquel - Vücutları okyanus mavisinden, derin lacivertte kadar değişen tonlarda mavi renkli ve pürüzsüzdür. Gözleri oldukça büyük ve tamamen siyahtır. Kafalarından arkaya doğru sadece ırkın üyelerinin ne işe yaradığını bildiği zarif ve aerodinamik bir yapı vardır. Yüz hatları maymunumsudur. Burunları küçük ve düz olup burun delikleri geniştir, bu saye de su altında da rahatça nefes alabilirler. Vücutları uzun ve esnek bir yapıya sahiptir, bu sayede oldukça hızlı ve çevik hareket ederler. Ana lider Arek – Formocri – Vücutları beyaz renkli olup hem karınca hem de çekirgelerin özelliklerini taşırlar, ince ve uzun bir vücut yapısına sahiptirler. Elleri karıncalarda olduğu gibi oldukça güçlü ve kavrayıcıdır, bacakları ise çekirgelerde olduğu gibi uzun ve zıplamaya uygundur. Karınca benzeri büyük ve siyah bileşik gözleri olup beyaz bir zar ile kaplıdır. Bu gözler onlara geniş görme açısı sağlar. Antenleri karıncaların aksine kafalarının arkasına doğru uzamıştır ve bu antenler sayesinde çevrelerinde ki en ufak bir değişikliği bile anında hissederler. Ana lider MuaMua – Veflame – Vücutları genelde yeşil ve tonlarından oluşur. Vücut yapıları oldukça atletik ve çeviktir, kol ve bacakları oldukça güçlü olmasına rağmen zarif bir görünümleri vardır. Alınları geniş, elmacık kemikleri içe doğru çöküktür, çene hatları keskindir. Göz çevreleri mor renkli olup gözlerin etrafını tamamen çevrelemektedir. Gözleri ateş renginde olup, turuncu, kırmızı ve altın tonlarında parlayan bir ateş rengine sahiptir. Saçları mor ve pembe renklerin karışından oluşur (bazı üyelerinin saçlarında bu iki renk ayrı ayrı bulunabilir.) Ana lider Yown ve UcaUca'nın ırklarını ise ana liderler dahil kimse bilmiyordu.


"Bizim kim olduğumuzu biliyorsun o yüzden buraları geçelim. Şimdi sorduğumuz tüm sorulara cevap vereceksin, eksiksiz ve doğru bir şekilde. Anlaşıldı mı? diye sordu liderlerden Arek."


"Evet, efendim" dedim ve liderler birbirlerine baktılar.


"Liderlerden Tyuo, saldırı tam olarak nasıl oldu, hiçbir şeyi atlama," dedi endişeli bir şekilde.


"Saat sabah üç civarı alarm sesiyle uyandık ve saldırıya uğradığımız söylendi. Düşman gemilerimizden birini ele geçirmiş ve koruduğumuz üsse sızmayı başarmış. Lider Hyuki ve ekibi gelene kadar hangar da, hava da ve cephanelik koridorunda olan ana çatışmalardan diğer bölümlerde olan küçük çaplı çatışmalara kadar her şeyi olduğu gibi anlattım."


"Düşman gemiyi nasıl ele geçirdi, üste bununla ilgili bir bilgi aldınız mı? diye sordu ana lider Yown" düşünceli bir şekilde.


"Hayır, efendim, herhangi bir bilgi almadık. Zaten alarm çaldıktan birkaç dakika sonra tüm üste savaş başladı ve kontrol odaları yardım istemeyelim diye yok edildi. Ama lider Hyuki ve ekibi yardıma geldiğinde "yardımın Atry tarafından getirilmemesi" geç kaldıklarını anladık."


"Peki, hangi gemiyi ele geçirdiler, bunu biliyor musun? diye sormaya devam etti."


"Hayır, efendim, ama tahminimce üsse gelen gemilerden birini ele geçirdiklerini düşünüyorum. Sonuçta üsten ayrılan gemiler direkt olarak ana üslere dönüyor ve düşman için bile ana üslere saldırmak zor diye tahmin ediyorum."


"İşte burada yanıl..."


"Tyuo sıradan bir askere fazla bilgi vermek tehlikelidir," dedi ana lider UcaUca kızgın bir şekilde.


"Evet, öyle," dedi ana lider Ula.


"İçinizde bir hain olma ihtimali var mı? diye sordu ana lider Yukar."


"Hayır, efendim, kimsenin olmadığından eminim," dedim düşünceli bir şekilde.


"Nasıl emin olabilirsin diye sordu ana lider Nidam."


"Sadece tahmin ediyorum, efendim ve eğer içimizde bir hain varsa, bu diğer üslerde de var demektir."


"Evet, olabilir. Ayrıca hain olma ihtimalini de düşünmek zorundayız. Herkes kendilerine bağlı üs bölgelerini uyarsın ve dikkatli olsunlar," dedi ana lider Arek.


"Evet, ama bu ittifak için tehlikeli bir durum. Peki ya hain yoksa o zaman hiç kimse birbirine güvenemez ve bu savaşlarda da kendisini gösterir, dedi ana lider UcaUca."


"O da var. Peki, ne yapmamızı öneriyorsun UcaUca, diye sordu, ana lider Yown."

 

Bölüm İçinde Geçen Bazı Kelimeler Hakkında Bilgiler:

Arcas: Avcı; eski Arkadya kralı


Voyager 1: Voyager programı kapsamında NASA tarafından dış Güneş Sistemi'ni ve Güneş'in heliosferinin ötesindeki yıldızlararası uzayı araştırmak için 5 Eylül 1977'de fırlatılan uzay sondasıdır.


Samanyolu: Güneş Sistemi'ni içeren bir galaksidir. Dünya'dan görünümünü açıklayan tanımıyla: gece gökyüzünde görülen ve çıplak gözle tek tek ayırt edilemeyen yıldızlardan oluşan puslu bir ışık şerididir. Yerel Küme'nin bir parçası olan çubuklu sarmal türdedir.

 

 

Loading...
0%