Yeni Üyelik
42.
Bölüm

39. BÖLÜM - TOZLU SAYFALAR

@shorosharpen

 


Just stop your crying
It'll be alright
They told me that the end is near
We gotta get away from here

 

Just stop your crying
It's a sign of the times
Welcome to the final show
Hope you're wearing your best clothes

 

Sign of the Times - Harry Styles

 

❤️⛓️🖤


Takvimin yaprağı 10.12.2012 tarihini gösterdiği günün gecesi makus bir olay yaşandı. Ne idüğü belirsiz on altı yaşında ki bir kız çocuğu ne zifiri karanlığı ne sağanak yağmurun aldırmaksızın kendini sokaklara atmıştı.

Düşe kalka koştururken kendini bir yetimhanenin önünde buldu. Tam da aradığı türden bir yer olan buraya geçmek üzereyken onu engelleyen birisi oldu. O birisi ile ne samimi ne yabancı sayılacak türden bir sohbet ederek tanıştılar.

Ve nihayetinde genç kız ona güvenmekten başka çaresi olmadığı için kendisine uzatılan eli tuttu ve genç çocuk ile karanlıkta kaybolup gitti.

Fakat bir ele ele tutuşma ile her şey herkesçe olduğu gibi kabul mu edilmişti?

Karanlığa kaybolduklarından sonra iki genç el ele tutuşmuş şekilde yağmurun altında hızlı bir tempoyla yürümeye devam ediyordu. Kızın üzerinde ki beyaz elbisenin etekleri çamura bulanmış ve ağırlık yapar hale gelmişti. Harvey'in içi içine sığmıyordu. Yanlış bir şey yaptığının farkında olsa bile doğrusunu hiç merak etmiyordu. Şimdi arkasında onun elinden tutmuş melekten farksız güzellikte ve masumlukta bir kız geliyordu. Üstelik sahipsizdi. Harvey onu öyle çok sahiplenmek istiyordu ki daha tanışalı yarım saat olmamasına rağmen o kızla şimdiden hayaller kurmaya başladı.

Fakat Karmen, geldiği yerden epeyce uzaklaştıktan sonra aklını başına almış gibi elini hızla Harvey'in elinden çekip ıslak kıyafetlerine kiri siliyor gibi temizledi. Harvey buna aldırış etmedi. Gözü sürekli olarak etrafta dolanıp bir hedef arıyordu.

-Nereye gidiyoruz, diye sordu Karmen.

Sesi incecik ve titriyordu. Kafasını saniyede iki kere arkaya çevrilip duruyordu. Harvey göz ucuyla kıza bakıp boşta duran elini fark etti. Kendi elini hemen arkaya uzatıp,

-Elimi bırakırsan kaybolursun ve kaçtığını şey her neyse bulunursun, dedi.

Karmen bir kendi eline bir de Harvey'in eline baktı. İçi inanılmaz bir acıyla kavrulurken el mecbur o gencin elini ikinci bir kez daha tuttu.

-Nereye gidiyoruz, diye sordu Karmen ikinci kere.

Harvey bir kez daha onu yanıtsız bıraktı. Üstelik kızın elini daha sıkı kavrayıp başka bir yöne saptı. Karmen bir an olsun şuan olduğu yerden korkmuştu. Kim olduğunu bilmediği adam onu kendi kafasına göre bir yere götürmeye devam ediyordu. Fakat durup bir an düşündü. Peki ya geldiği yer? Orası daha mı güvenliydi kendisi için?

Şüphesiz... Değildi. Fakat şüphesiz... Öyleydi.

Harvey son bir köşeyi döndükten sonra siyah bir arabanın önünde durdu ve cebinden çıkarttığı anahtarla kapıları açtı. Karmen ne şokunu ne korkusunu atlatmamıştı ama Harvey önünede ki kapıyı açıp önü ön koltuğa bindirdi. Kapıyı kapattığı gibi alelacele şoför koltuğu tarafına geçip arabaya bindi. Sanki geç kalsa Karmen kapıyı açıp gidecek gibi hissettiğinden arabayı çalıştırıp sürmeye başladı.

Kızın üşüdüğünü dişlerinin gıcırdamasından anlayınca hemen klimayı en sıcak ayarda çalıştırdı. Karmen ellerini hemen fanların önüne yaklaştırıp donmuş parmak uçlarını ısıtmaya başladı. Ve bu sırada gözlerini ona çevirmeden "teşekkürler" diye mırıldandı.

-Bana kim olduğunu ve nereden geldiğini söyleyecek misin?

Karmen'in nutku tutuldu. Gözleri kocaman açıldı ve öylece dalıp gitti. Saniyeler içinde birden fazla düşünceye ev sahipliği yapıyordu kafası. Ve birden fazla acıya yuva olmuştu ruhu.

-Hayır, maalesef söylemem. Harvey Ivy As Cindy.

Harvey sağanak yağmur ve karanlık yollar sebebiyle arabayı oldukça güvenli sürmeye çalışordu. Direksiyonda hafif bir ritimle parmağını vurup dururken başını iki yana salladı.

-Ben sandığın kadar sıradan bir insan değilim.

Karmen'in gözleri dehşet içinde yanında ki gence döndü.

-Ne demek istiyorsun, diye sert bir tonlama ile sordu.

Harvey kendini yanlış tanıttığı kanısıyla hafifçe güldü.

-Beni yanlış anladın öyle belalı tiplerden değilimdir. Peperonni'yi hiç duydun mu?

Kız başını iki yana hayır anlamında salladı. Çocuk bunu sorun etmeden gururlu bir sesle ona ne olduğunu anlatmaya başladı.

-Peperonni devlet izinli ama aynı zamanda özel bir bilgi araştırma kuruluşudur. Orada kötü sayılan insanları haklıyoruz diyeyim kısaca. Ben de orada çalışıyorum, babam ve oranın yöneticisi ortak. Babam Cindy Pizza'nın sahibi. Orayı duyduğuna eminim, dedi net bir sesle.

Karmen kendi cahilliğinden hevesi kırılmış bir şekilde cevapladı.
-Üzgünüm, hiç duymadım.

-Hayret verici doğrusu bunca zaman boyunca mağarada yaşadığını düşüneceğim artık, deyip kendince kahkaha attı.

Heyecandan yaptığı bu şakanın ortamı yumuşatacağını düşünmüştü ancak kızın üzerinde ki soğukluk neredeyse sıcak olan arabanın içini dondurdu.

-Özür dilerim. -dedi Harvey- Patavatsızca davranıyorum.

Kız ona cevap vermedi ve başını cama yaslayıp yağan yağmuru izledi. Harvey ise biraz sessizlikten sonra yeniden konuştu.

-Sana az önce anlattıklarımı duydun. Onları kendim için değil senin için anlattım. Demek istediğim bizim elimiz kolumuz uzun. Eğer ciddi bir tehlikenin içindeysen sana başta ben olmak üzere her türlü yardımda bulunuruz.

Harvey kız sessiz kaldıkça onun için endişeleniyordu.

-Lütfen bir cevap versen, dedi mahçupça.

-Teşekkür ederim ama hiç bir yardıma ihtiyacım yok.

-Ama hiç öyle durmuyorsun.

-Az önce senden tek bir şey istedim Harvey Ivy As Cindy. O da beni saklar mısındı. Sen de saklayacağını söyledin.

Harvey kızın lafına girip heyecan ve kararlılık ile direkt "Tabii ki saklayacağım" dedi. Ama Karmen devam etti.

-Madem öyle o zaman hiç bir yardıma ihtiyacım kalmıyor.

Bu konuşma Harvey için yeterli gelmişti. Çünkü fark etti ki kızın üstüne biraz daha giderse onu elinden kaybedecekti. Ama bunu istemiyordu çünkü ona daha şimdiden körü körüne bağlanmıştı.

Fakat kızın gözlerine baktığında kendisine dair sergilenen ufacık bir sıcaklık bile bulamamıştı. Kendisine tıpkı boşluğa bakar gibi bakıyordu.

Neredeyse yarım saat boyunca ikisi sessizlik içinde varacakları yeri beklediler. Karmen ne ağlıyor ne de gülüyordu. Yüzü bembeyaz renkte, ifadesi ise donuktu.

Harvey arabayı söndürdüğü zaman kontağı kapatıp Karmen'e döndü.

-Burası benim evim. Daha doğrusu ailemle beraber yaşadığım doğduğum ve büyüdüğüm evim. Burası güvenli bir yer ama sen mümkün olduğunca geride kal olur mu? Çocukları her gün sokaktan bulduğu rastgele bir kızı eve getirmiyor gecenin vakti.

Harvey son dediği cümleden sonra Karmen'in yüzüne iyice baktı. Dudakları belki hafifçe yukarı kalkar ona tepki verir diye beklese de Karmen onu onaylamaktan fazlasını yapmadı.

Harvey arabadan inip onun kapısını açtı ve ikisi beraber eve doğdu yürümeye başladı. Büyük kapıya yetiştiği zaman kapıyı beklemden çaldı.

Bir kaç saniye sonra kapı ardına kadar açıldı. Kapıyı açan kadın Harvey'in annesi Meral Ivy As Cindy'di. Ardında bakmadan salona doğru yürüdü. Harvey annesinin kendisini ve Karmen'i fark etmediğini bilerek içeri geçti. Karmen'in arkasından kapıyı kapattığı zaman annesi kahverengi koltukta oturuyordu.

-Nihayet geldin Harvey, neden bu kadar uzun sürdü. -diye bağırdı koltuktan- Sana bu iş için uygun olmadığını-

-ANNE, diye hırlarcasına bağırdı genç adam.

Bunu duyan annesi elinde ki şarap kadehini kırarcasına masaya koyup ayağa kalkıp ona döndü. Ancak karşılaştığı manzara onu yerinden bir santim öteye oynattıramadı. Kadın anlamsız bakışlarını bir oğlu bir de kız üzerinde gezdirip durdu.

-Harvey? -diye sordu nihayet- Burada neler oluyor?

Sesi öfkeli ve kontrolsüz çıkıyordu kadının. Siyah uzun saçlarına parmaklarını geçirip çıkarttı. Bir nevi sakinleşmek içindi bu.

Harvey Karmen'i arkasında bırakıp annesinin yanına koştu. Onu kolundan tutup yüzünü Karmen'den kendisine çevirdi.

-Ne yaptığını sanıyorsun sen oğlum? O kim ve burada ne işi var?

Harvey cevap vermeden kadın Karmen'e omzunun üzerinden baktı.
- Yaşı çok büyük, diye devam ettirdi cümlesini.

Bunu duyunca Harvey'in alnında sinirden bir damar belirdi.

-O kız bana ait duydun mu? Adı Karmen, artık bizimle yaşayacak. İtiraz ederseniz de kendi evime çıkarım.

Annesi öfkeyle karışık bir kahkaha attı.

-Şükret ki baban evde değil Harvey. Memleketine gitti. Şükret ki o gelmeden biz seninle aramızda bu meseleyi halledeceğiz.

Harvey gözlerini kısıp annesini süzdü.

-Babamın bu gece İspanya'ya uçacağından haberim yoktu. Bir sorun mu var?

-Bundan daha az önemli olduğu kesin Harvey. Babanı bırak şimdi, dediğimi yapacaksın. Bu kızı ya bulduğun yere geri götürüp bırakacaksın ya da ben-

-Anne dedim! Bu kız benimle kalacak.

-Peki onunla ne yapmayı düşünüyorsun Harvey ha?

-Orası sadece beni ilgilendirir anne. Çocuk değilim ben, aklım her şeye yetiyor.

-Şu duruma bakılacak olursa hiç öyle gibi durmuyor. Kim olduğunu bilmediğin birini eve getiriyorsun. Sonra akıllıyım diyorsun, tabii.

- Anne biraz sakin ol. Oturup konuşalım.

-Hayır Harvey! Bu yaptığının hiç bir açıklaması olamaz.

Harvey dilini ağzının içinde döndürüp durdu ve bir yandan göz ucuyla Karmen'e baktı. Kız ana oğul kavgasını umursamıyordu bile. Başı yere eğilmiş yerinde taş kesilmişti.

- Birinden kaçıyordu anne. Çok kötü durumdaydı, ölümü bile göze almıştı.

Annesi bir an duraksasa bile tek bir merhamet kırıntısı göstermeden yüzünü astı.

-Peki kimden kaçıyordu Harvey biliyor musun, diye sorup kollarını göğsünde bağladı.

Harvey susup cevap veremedi. Annesi ona Karmen'in soy adını sordu yine cevap alamadı. Kimlerden olduğunu veya bu kendi düşmanlarının bir oyunu olup olamayacağı hakkında fikirler dile getirdi. Ancak Harvey birine bile cevap vermiyordu. Tek diyebildiği bu kıza güvendiği onun annesinin sandığı kadar tehlikeli olmadığı ve çaresiz olduğuydu. Bu cevaplar annesini tatmin etmeye katiyen yetmedi. Annesi Harvey'e onu geri götürmesi üzerinde ki ısrarını sürdürdü.

Harvey'i son olarak çileden çıkartan şey ise annesinin o kızın bu evde bu gece kalmayacağına hiç bir şekilde izin vermeyeceğini söylemesi olmuştu.

Bunun üzerine genç delikanlı annesine keskin bir rest çekti.

-Eğer o kız bu evde kalmazsa anne, benim de artık bu evde bir yerim yoktur.

Annesinin peşinden gelen itirazlarına kulak tıkayan genç Karmen'in yanına yetiştiği gibi onu kolundan tuttu ve peşinden dışarı çıkarttı. Yağmur bir nebze olsun durmamıştı. Harvey ağzını açmadan arabaya bindirdi kızı ve yeniden sürmeye başladı.

En az gürleyen gök kadar şiddetliydi öfkesi. Geldiğinden daha hızlı sürüyordu arabayı. Hızla soluklanıyor olur olmadık başını sallıyordu. Ama işin tuhafı Karmen hala donuktu. Hala dünyayla bağlarını koparmıştı.

-Seni saklayıp güvende tutacağıma dair söz verdim degil mi, dedi birden Harvey.

-Evet, dedi Karmen dalgın dalgın.

-O zaman korkma ve bana güven, deyip tam olarak Karmen'in gözlerinin içine baktı.

Karmen de ilk gez o gencin gözlerinin içine bakmıştı. Ve sonra önüne geri döndü. Yol bitene kadar kimse konuşmadı. Harvey'in siniri de geçip gitmişti. Bu sefer bir başka malikanenin önünde durdu. İkisi inip kapıya kadar gittiler ve Harvey bu sefer daha nazik bir şekilde kapıyı çaldı.

Kapı bir süre sonra açıldı. Açan kız, uzun boylu beyaz tenli ve turuncu kısa saçlıydı. Harvey kapı açılır açılmaz izin istemeden Karmen'le beraber içeri girdi.

Turuncu saçlı kız ikisine belirgin bir merakla bakıyordu.

-İyi geceler Elvin. Baban nerede?

Kız ağzını zar zor açıp "Yukarda odasında, uyuyor olmalı" dedi.

Harvey başını salladı.
-Tamam onu hiç rahatsız etmeyelim o zaman. Bu gece burada kalacağım sorun olur mu?

Elvin Harvey'in içine düşecek kadar ona yakınlaşıp başını hızla iki yana salladı.

-Gecenin bu saatinde hoş geldin Harvey. Kalman da hiç bir sakınca olmaz. Ama, ama bu kız da kim?

Elvin renkli gözlerini Karmen'in üzerine çocuksu bir kıskançlıkla çevirdi. Karmen sadece yere bakıyordu. Harvey, Elvin'e onun adını söyleyip "şimdilik benimle olan birisi" diye ekledi.

Elvin bunu duyunca beyaz teni morardı. Harvey'e karşı bir şeyler hissettiği oldukça açık iken genç bunu hiç fark etmemişti.

- Tamam teşekkürler Elvin, bize müsait bir oda göster. Biz oraya geçelim.

-Siz mi? -diye sordu kekeleyerek- İkiniz mi?

-Evet, neden sordun?

- İkiniz neden aynı odada kalacaksınız ki?

Harvey üst üste gelen gereksiz sorulardan bıkkın olduğunu gösteren sesli bir nefes verdi.

-Elvin uyumak istiyorum, sorularını yarın sor. Bana bir oda göster misin artık? Bu iyiliğini unutmam korkma.

Elvin Harvey'in öfkesinin sınırını daha fazla aşmadan ince uzun koridorda yürüyüp sonunda ki kapıyı açıp orayı gösterdi. Tek sorun olarak da içeride bir yatak olduğunu belirtti. Ancak Harvey sorun olmadığını söylediğinde kız iyice morarmıştı.

Harvey içeriye geçip kapıyı arkalarından kapattı. Karmen ipiyle hareket etmeyi bekleyen bir kukla gibi olduğu yerde salınırken Harvey ona yaklaşıp kolundan sakince tuttu. Fakat Karmen onu fark edip kendini uzaklaştırdı ve sertçe,

- Kusura bakma. Ben seninle uyumam. Aynı odada bile kalmam, dedi.

Harvey muzip bir ifadeyle,
-Ama benim peşimden gelmesini biliyordun, dedi.

-Çünkü korkuyordum ve gelmem gerekiyordu.

- Şimdi ise durum düzeldiğine göre bana yüz mü çeviriyorsun?

Karmen kendinden hiç ödün vermedi.

-Eğer aramıza koyduğum bu mesafe senin için sorun yaratacaksa beni sokağa geri bırak. Başımın çaresine bakarım.

Harvey bunu duyunca gitmesinden korktuğunu belli etmeyerek güldü.

-Boşuna telaşlanıyorsun Karmen, seninle aynı yatakta yatmayacağım. Hatta aynı odada bile kalmayacağız. Ben içeri koltukta yatmaya gidiyorum, deyip cevap beklemeden kapıya yöneldi.

Karmen o çıkmadan hemen önce sessizce "teşekkürler" diye mırıldandı. Genç, kızın yüzüne bakmadan çıktı ancak dudaklarında geniş bir tebessüm yer edinmişti.

Fakat bir problem vardı. O gece herkes her hangi bir saat sonra, bir şekilde uykusuna dalmışken genç kız hıçkırıklarla, vücudu kuruyana dek sabaha kadar ağlayıp durdu ve en sonunda ağlamaktan bayıldı.

⛓️⛓️⛓️

Bir karar vermesi lazımdı. Ya geçmişe takılıp yerinde sayacak ya geçmişi tamamen içine gömüp kendine yeni bir sayfa açacaktı. Bu Karmen için vermesi gereken en önemli karardı. Yeni bir sayfa için ona fırsat vermişti hayat. O tertemiz beyaz sayfaya geçmişin izlerini mi yazacaktı yoksa parlak geleceğini mi?

Karmen, o sabah ağlayarak bayılmasının ardından uyanmış ve düşünmüştü. Kendisine uzatılan yardım eli vardı ve onu tutmazsa boğulacaktı. Tekrar ağladı, kabullenmek istemedi bazı gerçekleri. Yüzleşmek ona zor geliyordu, çok zor hemde. Ama ne geri dönüşü vardı bu yolun ne başka çıkışı.

Karmen kararını vermişti. Elinden gelenin en iyisini yapacaktı. Geçmişi 10.12.2012 tarihli gecede bırakmıştı. Artık onu bir geçmişi yoktu, o geçmişi unutacak unutamasa bile ruhunun derinliklerine gidecekti. Onun için tek bir yol olacaktı yürüyeceği o da bu Harvey denilen adamın elinden tutup gideceği yere gitmek.

Karmen yeminini etti, bu geçmişten kimseye bahsetmeycek hele ki kendinden uzak tutacaktı. O sabahın ardından Harvey Karmen'le beraber yeniden kendi evine gitti. Annesi onları kapıda güler yüzle karşılamadı. Dün ki reddini hala sürdürüyordu. Ancak Harvey bunun gereksiz bir uğraş olduğunu söyledi. Annesi çocuğunun ne kadar inatçı olduğunu bilmesine rağmen bir ihtimal hayır demeye devam etti.

Harvey evinden başka yere gitmiyordu. Ya da Karmen'in gitmesine izin vermiyordu. Kendi odasını ona verdi ve anahtarını da Karmen'in eline bıraktı. Karmen yattığı zaman içeriden kilitliyor kimsenin onu rahatsız etmesine fırsat vermiyordu.

Eskiden olsa kahvaltıyı hizmetçiler hazırlardı. Fakat Ivy As Cindy malikânesinde çalışan Nihal Kalkan isimli kızın kendilerine ihaneti sonucu evlerine bir daha kimseyi almamaya yemin etmişti Meral.

Her sabah kahvaltı zamanı annesi kahvaltıyı masaya koyuyor ancak Harvey yemekten bir lokma bile almıyor bunun peşine mutfağa gidip bir dolu kahvaltı tepsisi hazırlıyor ve üst kata çıkartıp Karmen ile beraber yiyordu.

Zaman geçtikçe Karmen olduğu duruma ve Harvey'e alışmaya başladı. Harvey bulduğu her duygusal fırsatta ona geçmişini sorsa bile Karmen fire vermiyordu.

Kendi aralarında konuştukları zaman Karmen ona annesine böyle davranmasının hoş olmadığını söylemiş olsa bile Harvey gereken tavrı koymazsa sözünün etkisini yitireceğini söyledi.

Bir gece herkes uyurken Karmen gizliden kilidi açtı ve odasından çıktı. Aşağıdan sesler geliyordu. Karmen bunu neden yaptığını bilmese bile o sese inip kulak verdi. Harvey'in annesi Meral ve ilk defa gördüğü babası olan Isiah şöminenin başında oturmuş hararetle sohbet ediyordu.

Tabii ki sohbetin baş konusu evlerinde tanımadıkları bir kızın yaşıyor oluşuydu. Karmen duydukları karşında üzülmedi. Fakat aklına esen deli bir fikir vardı ve bunu bu gece yapmazsa rahat etmeyecekti.

Merdivenlerden aşağı inip ikisine selam verdi. Babası kızı sıcak bir karşılama ile selamladı. Ve gelip oturmasını istedi. Annesi Meral ona hala sıcak bakmasa da oturmasına ses etmedi. İkisinden önce İsiah bu durum hakkında ki fikirlerini söyledi. Ona göre tanımadığı bir kız adeta zeki oğlunu aşkıyla zehirlemişti. Oğlu artık mantıklı kararlar alamaz haldeydi. Böyle bir hataya göz yumamaz ve çözümü için acil harekete geçmek lazımdı.

Karmen kendisine söylenen hiç bir şeye itiraz etmedi. Fakat onun içinde de dışarı çıkmak isteyen bir kaç söz vardı. Onlar nihayet sustuğunda Karmen sakinlikle konuştu.

-Oğlunuz hakkında ki endişelerinizi anlıyorum. Dediklerinize itiraz edip kendimi temize çıkartma gibi bir niyetim yok. O dahil kimse benim kim olduğumu nereden geldiğimi bilmiyor. Fakat bilmediğiniz diğer şey ben de benim kim olduğumu bilmiyorum. Merak ettiğiniz bir geçmişim var ancak ben o geçmişi maziye gömeli çok oluyor. O geçmişi öğrenmek bize acı ve keder dışında bir şey kazandırmayacak.

Ben oğlunuzdan iki yaş daha küçüğüm, yani ona bir çocuk muamelesi yaparken benim ondan daha çocuk olduğumu unutmayın. Sizin gibi büyük insanlara benden ne gibi bir zarar gelin düşünün. Eminim ki daha ben harekete geçmeden beni sürekli göz önünde tutan Harvey neyin ne olduğunu fark edip bana engel olur.

Oğlunuzun ne aklıyla ne hayatıyla oynamaya niyetim var. O beni karanlığın içinden çekip çıkarmışken ben ona nankörlük etmeyeceğim. Onun benimle ciddi düşündüğünü biliyorum, henüz bana aşkını bile itiraf etmedi. Ama ettiği zaman emin olabilirsiniz ki ne olursa olsun ben ona gayet iyi bir hayat vereceğim.

Gözüm para da ya da başka bir şeyde değil. Eğer bende böyle bir şey fark ederseniz bizzat siz müdahale edin.

Karmen sözünü bitirip yutkundu. İki ebeveyn bu sözler karşında etkilenmişe benziyordu. Ancak her şey sadece bununla bitmedi. Gece boyu hem anne hem baba Karmen'e bir liste dolusu uyarılarda bulundu. Hiç bir işe burnunu sokmaması, Harvey'in işinden uzak durması, onunla oynaması gibi nice uyarılar sonrası Karmen hepsini onayladı. Üç kişi aralarında ki anlaşmazlığı rafa kaldırmıştı. Karmen nihayetinde odaya çıktı ve yatağına geçti. Kapısını da kilitlememişti.

Fakat yine o genç kız sabaha kadar sessizce için için ağlayıp durdu. Ve yine en sonunda kalp ağrısından yatağında bayıldı.

Ertesi sabah ev de ilk kez sakin bir huzur dolanıyordu. Harvey neler olduğunu henüz anlamamış halde her zaman ki gibi Karmen'e kahvaltı hazırlamak için aşağı indi. Fakat karşında öyle bir tablo gördü ki hala rüyadan kalmadı sandı.

Yemek masasında üç kişi oturuyordu. Babası, annesi ve Karmen. Üçü de kavga etmeden önündekileri yiyordu. Harvey masaya yaklaşıp neler döndüğünü sordu. Anne ve babasını zora sokmadan Karmen ikisi yerine cevap verdi.
-Bazı buzlar eridi, bazı duvarlar yıkıldı.

-Tüm bunlar bir gece içinde mi oldu, diye sordu Harvey.

-Biliyorsun oğlum gün doğmadan neler doğar diye boşuna dememişler, dedi babası güleryüzle.

Harvey sessiz kalan annesine çevirdi gözlerini ancak kimsenin üstüne bu konu üzerinden gitmedi. Hatta bu tablo öyle güzeldi ki hiç bozulmasın istedi. Hızla Karmen'in yanında ki sandalyeye oturup yemeklerine ortak oldu.

Arada buzlar kalmayınca malikanede ki ilişkiler gittikçe iyiye yol alıyordu. Karmen, pek akıllı ve uslu bir kızdı. Herkes işe gittiği sırada kendisi evi çekip düzeltir üstüne üstlük bir kaç tencere yemek pişirmeye çalışırdı. Çoğu kez yaksa bile Harvey o yemeği yer ve onu takdir ederdi.

İsiah ve Meral evde Karmen'in varlığına alışmış onu da oğulları Harveyden geri plana koymaz olmuştular.

Harvey ve Karmen arasında ki ilişki gittikçe kökleniyordu. Karmen Harvey'in kendisine gösterdiği iyi niyetli muameleye hep minnettardı. Ona sürekli ödemesi gereken bir minnet borcu var gibi hissediyordu. Karmen on yedi yaşına bu eve geldiği günden üç dört hafta sonra 6 ocak tarihinde girmişti. Harvey bu durumu kendisi için fırsat bildi.

Çünkü artık onunla sevgili olup işleri ilerletmek istiyordu. Karmen'in henüz kendisine deli gibi sevgi beslediğini sanmıyordu ama gençin kalbinde öyle bir aşk yeşermişti ki bu ikisine yeterdi.

Baharın ilk ayı olduğu zaman Harvey Karmen için güzel bir sürpriz hazırlamaya karar verdi. O sabah Karmen'e işe gideceğini ve geç döneceğini söyledi. Karmen hiç itiraz etmedi. Harvey evden çıktığı gibi çiçekçiye, süs eşyaları satan yerlere girdi. Öğlen vaktine kadar bir dolu alışveriş yapmış ve öğleden sonra sahil kenarına gidip arabasını manzaraya bakacak şekilde park etmişti. Geceye kadar orayı süsleyip, güzel bir yer haline getirdi. Son isteği olarak ise babasından Karmen'i sahile getirmesini rica etti.

Babası oğlunu hiç kırmadan dediğini yaptı ve kızı dediği yere getirdi. Onu oraya bıraktıktan sonra ikisi yalnız başına kaldılar. Karmen sahil kenarında Harvey'i orada ve öyle hazır görünce şok oldu. Ne yapacağını anladığı zaman adımları birden geriye gitti. Korkmuş muydu? Yoksa başka bir sebebi mi vardı?

Harvey bu şaşkın kızın yanına yetişip onu elinden tutup arabaya getirdi.

-Şimdi her şey senin için. -dedi- Ama umuyorum ki gecenin sonunda her şey bizim için olmuş olur.

Karmen'i arabanın açık ve süslenmiş bagajına oturtup yanına geçti. Karmen tek kelime etmeden denizi izlemeye koyuldu.

-Bazen kendimi dünyanın en şanslı adamı olarak görüyorum, diyerek uzun süreceği belli olan konuşmanın ilk cümlesini etti.

-Şüphesiz, diye dudak arasından fısıldadı Karmen.

Harvey dalga seslerinden dolayı onu duymamıştı.

-Ama bazen kendimi dünyanın en kötü insanı olarak da görüyorum. -derin bir nefes alıp verdi- İkimizin karşılaşması hangimiz için bir sınav bilemiyorum. Ama ben seni gördüğüm ilk andan beri ilk kez tattığım duyguların esiri oldum. Kendini benden biraz uzak tuttuğun ortada ama ben bunu hiç kafama takmadım. Senin nasıl bir durum içinde olduğunu bilmiyorum, seni kendi fikirlerimce değerlendiremem. Fakat Karmen, gördüğüm bazı gerçekler var. Bu saatten sonra ikimizin yolu hiç ayrı düşmeyecek gibi. Çünkü senin bana benim sana ihtiyacım var. Çıkar ilişkisi veya değil aramızda bir bağ var. Bu bağı koparan kişi ben olmayacağım, senden ayrılan biri hiç olmayacağım.

Harvey yerinden inip Karmen'in karşına geçti. Onu ellerinden tutup gözlerini gözlerine dikti. Karmen tüm cesaretiniz toplayıp ona baktı.

-Bana aşkla bakmıyorsun Karmen bunu görüyorum. Zoruma gidiyor olsa bile bu bakışların bile zamanla değişeceğine eminim.

Karmen dudaklarını oynattı, ancak ağzından kelime çıkmadı. Öyle yıpranmış bir kızdı ki onarılması zor olacaktı.

-Ben kararımı verdim Karmen, ben sahip olduğum tüm hayatı sana adamaya, seninle olmaya karar verdim.

Harvey gözlerini kapatıp derin bir nefes çekti ve geri verdi. Gözlerini geri açıp Karmen'in apaçık renkte kahverengi gözlerine baktı.

- Seni seviyorum Karmen, seni çok seviyorum.

Karmen hemen ellerini Harvey'in ellerimden çekip kendini geriye itti. Harvey gözlerini kaçırmadan onun ellerini yakaladı ve kızı kendine geri çekti.

-Benim her şeyim ortada. Konuşması gereken kişi artık sensin. Sessizliğine şu vakte kadar göz yumdum. Aşkıma direkt olarak karşılık vermeni beklemiyorum ama biz seninle böyle nereye gideceğiz artık öğrenmek istiyorum.

Karmen Harvey'i ufak bir öfkeyle geriye itip arabadan aşağı atladı. Etrafı aydınlatan sarı ışıldaklar arasından yürüyerek sahil kıyısına yetişti. Yüzü parçalanmış gibi bir ifade ile izliyordu hırçın dalgaları.

Bir iki adım atsa ve kendini akıntıya verse, rahatlar mıydı yüreği? Serin hava yüzünü usul usul tokatlayıp gözlerini yaşarttı. Harvey peşinden gelip yanında durdu.

O da onunla aynı denizi izlerken soruyu sordu. Çünkü genç adam biliyordu ki Karmen bu sorunun cevabını onun yüzüne bakarak cevap veremezdi.

-Ölüm bizi ayırana dek, benimle birlikte olacak mısın Karmen?

Suskunluk.

-İyi düşün, tekrar tekrar düşün. Bir kere evet dersen geri dönüşü olmayacağını bilerek düşün.

Acı suskunluk. Ve ardından Karmen'den gelen nağmeler.

-Evet... Seninle birlikte olacağım Harvey. Ölüm, bizi ayırana dek.

Bu kalbe sürülmüş bir lekeydi. Bu verilmiş bir yemindi. Bu Karmen'in ağzından çıkan en lanetli kelimelerdi. Bu Karmen'in hem sonu hem başlangıcıydı.

Harvey bunu duyduğu an kızı tutup kendine çevirdi ve onun delisi olduğu dudaklarına yapıştı. Karmen karşılık vermedi ama kendini geri de çekmedi. Harvey onu öperken kızın gözlerinden bir kaç damla yaş aktı. Dalgalar onu alıp götürdü ve geniş okyanusta izlerini kaybettirdi.

Günleri gelip geçti. Birlikte ilkbaharı, yazı, sonbaharı geçirdiler. Bunca zaman boyunca Karmen'in dış dünyayla pek bir bağlantısı yoktu. Harvey'e duyduğu saygı ve sevgi günden güne artıyordu. Tüm bu zaman boyunca gün başladığında sabahtan Meral ve İsiah iş için evden çıkardı. Ardından Harvey, Peperonni dediği yere giderdi. Karmen onlar gelene kadar evde bir başına beklerdi.

Eğer kimse tarafından bulunmak istemiyorsa bu duruma alışması gerekiyordu ki bu Karmen için hiç zor değildi. Mevsimlerden kışa gelmişti Aralık ayındaydılar. Karmen'in buraya gelişi neredeyse bir yıl olmuştu. 18. Yaş doğum gününe ise bir ay kadar vakit kalmıştı. Karmen Harvey'in yine bir şeyler planladığını anlıyordu. Hatta bulduğu her fırsatta Harvey'e onun sırrını bildiğine dair yalan söyleyip onunla uğraşıyordu.

Harvey ise ona sadece şunu diyordu. "Hayır, imkanı yok bilemezsin sevgilim."

Haftalar geçip gitti ve Ocak ayı geldi. 6 ocak sabahı uyanan Karmen, her zaman ki gibi aşağı indi. Hala uykuluydu. Üst kattan aşağı indiği anda beklenmedik sürpriz karşında yerine çakıldı.

Salon boydan boya beyaz renkli süslerle süslenmişti. Ve her şeyin ortasında sadece Harvey ayakta dikilmiş halde bekliyordu.

Karmen o an bugün onun 18. Yaş doğum günü olduğunu hatırladı ama sürprizi bu kadar erken beklemiyordu.

"Harvey" diyerek ona doğru gitti. Gözleri salonu boydan boya süzüyordu.

-Sürpriz sevgilim, dedi Harvey kollarını iki yana açarak.

Genç kız adama sarıldı ve bunu gerçekten beklemediğini itiraf etti.

-Asıl sürpriz bu basit süsler mi sanıyorsun, dedi içtenlikle gülerek.

Daha Karmen'in kendine gelmesine izin vermeden geriye doğru bir adım attı ve onun karşısında diz çöktü. Karmen korku dolu bir suratla bakıyordu ona. Yoksa kafasından geçen şeyi mi yapacaktı o?

Cebinden çıkarttığı ufak siyah kutuyu yerinde pozisyon alarak önüne uzattı. Karmen'in yüzüne genişçe gülümseyerek,

-Benimle evlenir misin, diye sordu.

Doğum gününde, on sekiz yaşına girdiği ilk gün, sevgilisinden gelen evlilik teklifi. Şaşırtıcı ancak beklendikti.

Bir kaç an vardır işte bunun gibi, o anlar insanın içini dışını bir eder. Ağzımdan çıkacak iki üç kelimeyle tüm yazgımız yazılır. Karmen'in vermesi gerektiği tek bir cevap vardı. Hayır diyemezdi, ona hayır şıkkı sunmamıştı hayat. Demek istemiyordu, artık.

Karmen gülümsedi ve ağzından o dört harf döküldü.

-EVET.

Ah kalpler kırılmaya ne kadar müsaitsiniz ah diller yalan söylemekte ne kadar ustasınız. Ah gözler kör olmaya ne meraklısınız, ah tenler başkası dokunduğunda çığlık atamazsınız.

Koca bir sarılma peşinden gelen dudakların birleşmesi... Bir evet denildi, o gün öyle sürüp gitti. Kutlamayla, eğlenceyle.

Gece oldu, Karmen yatağına geçti. Gözleri ağlamak için yalvardı. Karmen izin vermedi. Gözleri bu işkencenin bedelini Karmen'den soracaktı. Karmen bedelini çok sonra ödeyecekti.

⛓️⛓️⛓️

2014 yılı Mayıs ayı günlerden 10

Düğün hazırlıkları bitmişti. Aslında hiç uzun da sürmemişti. Çünkü bu düğün resmen beş kişi arasında olacaktı. Harvey, Karmen, İsiah, Meral ve nikah memuru.

İvy As Cindy malikânesinde salon bir güzel süslenmişti. Ortaya şık bir masa kurulmuş ve etrafına beş sandalye yerleştirilmişti. Anne ve baba aşağıda memur ile birlikte bekleyişteyken kısa bir sohbet içine dalmışlardı.

Harvey başka odada hazırlanıyor Karmen başka odada hazırlanıyordu. Kuaför veya gelinlik denemeye veya ayakkabı seçmeye gitmemişti. Çünkü etrafta Ivy As Cindyleri tanıyan biri tarafından görülmesini hiç biri istemiyordu.

Karmen aynanın karşında durmuş kendini izliyordu. Hazırlanması dakikalar önce bitmişti. Üstünde beyaz şık ve uzun bir abiye vardı. Saçlarını açık bırakmış ve önden iki ince tutamını örmüştü. Boynunda ve kulağında ise Harvey'in kendisine hediye ettiği elmas aksesuarı takmıştı.

Hayal ettiği düğün bu muydu? Hayır, hak ettiği düğün bu muydu? Diğer her genç kız gibi kalabalık ortamlarda, şık mekanlarda, o gelinlik senin bu gelinlik benim diye seçim yaparken hangi model ayakkabı giyeceği konusunda kafa patlatmadan mı olması gerekiyordu düğünün?

Harvey, diye fısıldadı. Yanında duracak, onun eşi olacak, kocam diyeceği kişi. Harvey Ivy As Cindy.

Bir çok haksızlık vardı hayat üzerine; yazılmaya kalksa mürekkep tükenir sayfalar sonlanırdı.

Kapısı hafifçe çalındı. Ve hemen açılıp içeri Meral'ın kocaman gülümseyen kafası geçti. Kızı kapıdan süzüp hafif bir ıslık çalarak odaya geçti ve kapıyı arkasından kapattı.

-Çok güzel olmuşsun Karmen, su gibi berrak, ay kadar parlak.

Karmen aynadan kendisine doğru gelen kadına bakıp teşekkür etti. Kadın yanına yetiştiği zaman onu omuzundan tutup kendine çevirdi. Karmen kadının gözlerine bakınca bir konuşma yapacağını anladı.

Meral ona yaklaşıp alnına nazikçe bir öpücük kondurdu.

-Eve ilk geldiğin zamanları anımsıyorum Karmen. Harvey'in elini tutup bize meydan okuyarak bırakmayacağını söylediği günleri. Sana soğuk yapıp evimden kovduğum günleri. Ama onları yaşamadan bugünlere gelemezdik ya, orası ayrı.

Kadın Karmen'e bir kez daha gururla bakıp kafasını salladı. Kızın iki omzunu kavrayıp özellikle gözlerine derin derin baktı.

-Harvey benim ilk ve tek göz ağrım. Bugün resmen evleniyor. O benim her şeyim, o benim varlığım. Anne olursan ne dediğimi anlarsın Karmen, evlât sevgisi çok başka. Ama umarım bu duyguyu tadarsın bize de tatlı torunlar verirsiniz. Fakat bu evlâd sevgisi bazen kalbi çok yaralıyor. Mesela, mesela oğlunun en mutlu günü yani evleneceği günde karısı olacak kadına baktığın zaman.

Meral kollarını Karmen'den indirdi.

-Harvey seni seçti Karmen, sadece seni. Onun sana ihanet edeceğinden bir an olsun bile şüphelenme. Çünkü oğlumun gözü sadece sen diye kararmış. Fakat, fakat sen... -deyip yutkundu. Gözünden bir damla yaş aktı- Sen oğluma aşkla bakmıyorsun Karmen.

Karmen kaşlarını çattı, böyle bir günde bunu demek çok uygunsuzdu.

-Oğlunuzu yani Harvey'i seviyorum ben Meral Hanım.

Meral onu onaylar gibi başını salladı. Ama tekrar hüzün içine boğuldu.

-Oğlum neden senin kalbini kazanamadı Karmen? Onun sana bir kusuru mu oldu? O seni çok seviyor.

Karmen iyice sinirlenmişti.

-Lütfen şu konuşmaya bir son verin. Harvey'i seviyorum, Harvey benim gayette kalbimde. İnanın ya da inanmayın onu çok seviyorum.

-Seviyorsun tabii ama aşk ... Aşkla bakmıyorsun Karmen. Gözlerin gösteriyor doğruları.

Karmen gözlerini sıkıca birbirine bastırıp açtı ve duruşunu düzeltti. Meral'a ilk kez böyle öfkeyle bakıyordu.

-Duygularım hakkında yalan söylemem. Harvey biraz sonra benim kocam olacak. Ben de onun karısı. Ve ben sevmediğim birine kocam demem. Harvey'i seviyorum ve bu sevginin boyutu zaman geçtikçe nasıl artarak gider ben bile ön göremiyorum. O yüzden bu saçma konuşmaya bir an önce son veriyorum. Aşağıda bizi bekliyorlar, inelim.

Meral daha fazla konuşmadı Karmen ona yeterince haddini bildirmişti. Odada ekstradan durmadılar. Meral, Karmen'in koluna girip onu merdivenlerden aşağı indirmeye başladı.

Son basamağa geldiklerinde salon artık karşılarındaydı. Harvey babasının yanında uzun boyu, fit ve geniş vücudunun heybetiyle siyah bir takım içinde bekliyordu. Karmen'i gördüğü an, gözlerinin içi parladı. Karmen de onu gördüğü ilk an gülümsedi.

Kadın Karmen'i Harvey'e kadar götürüp elini ona verdi. Diğer üç kişi ufak bir alkış tutmuşlarken ikisi masaya yerlerine geçti. Ve nikah memuru konuştu. Klasik sorusunu önce Harvey'e sordu.

-Sen İsiah ve Meral Ivy As Cindy oğlu Harvey Ivy As Cindy, Karmen'i kendine eş olarak kabul ediyor musun?

Tereddütsüz bir cevap geldi.

-EVET, EDİYORUM.

Kısa bir alkış koptu.

-Sen Karmen, dedi adam sadece.

Ne ana adı vardı ne baba adı. Ne ona ait bir soyadı. Sadece Karmen vardı, Karmen o an kimsesizliğin dibini boylamıştı. Ağlamamak için zor duruyordu.

-Harvey Ivy As Cindy'i kendine eş olarak kabul ediyor musun?

Susmuştu herkes. Kızın cevabı adamın ki kadar hızlı ve tereddütsüz olmadı. Ama biliyordu ya, önüne sunulan hayat buydu.

-EVET, EDİYORUM.

Şahitlerin onayları ve memurun son sözleri edildi.

-Ben de sizleri karı koca ilan ediyorum.

İşte ölümün sona erdireceği vuslat böyle başlamıştı.

⛓️⛓️⛓️

2014 Haziran ayı.

Evliliğin ilk zamanları. Karmen ve Harvey artık Ivy As Cindy malikânesinden ayrılmış kendi evlerine geçmiştiler. İkisinin makul bir düzeni olmuştu evin içinde. Harvey işe giderken Karmen evde kalırdı. Kocasına baktığında ona hep özenirdi kadın. Onun gibi bir işin ucundan tutmayı, önemli biri olmayı...
Harvey, Yirmi bir yaşına girmek üzere ama koca adamlardan farkı yok. İşinde çok başarılı olduğunu biliyordu. Harvey akşam yemeklerinde Karmen'le sürekli sohbet ederdi. Fakat Karmen ne zaman işten bahsetse lafı ağzına tıkardı.

-Bir işe gidip geldiğini hatta orada çalıştığını düşün Karmen, hem seni öğrenirler hem Peperonni de ki Ronni ekip lideri Harvey'in karısının kim olduğunu. Senin insanlar tarafından görülmen artık ikimiz içinde kötü talih olur.

Karmen tek kelime bile itiraz etmezdi. Kocasının haklı olduğunu bilmesi canını ne kadar yaksa bile, ikisinin böyle mutlu bir şekilde hayatlarına devam etmesi için gerekliydi.

⛓️⛓️⛓️

2014 Eylül Ayı

O akşam Karmen yemeği hazırlamış ve Harvey'in gelmesini bekliyordu. Kapı açıldı, Karmen mutfaktan girişe doğru kocasına gidip ona sarılıp karşıladı.

Harvey'in yüzünde tuhaf bir heyecan dolanıyordu. Bir an önce yemek sofrasına oturdular ve Harvey hevesle yemeğe başlamayı unutarak bugün işte olanları anlatmaya koyuldu.

-Bugün ne oldu biliyor musun aşkım?

Karmen ağzına lokmayı alıp başına iki yana salladı. Harvey ellerini bir kere birbirine vurup ardından sinekler gibi sürttü.

-Peperonni'ye yeni birisi geldi.

-Ne güzel, deyip yemeğine devam etti kadın.

Fakat sonra başını hafifçe kaldırıp kocasının yüzüne baktı. Harvey diğer gecelerden farklıydı bu sefer. Her gün olanlardan normal bir şekilde bahsederken şimdi kurnaz bir ifade vardı onda.

-Gelir gelmez elini masaya falan vurmaya çalışan tavırlara büründü ama ben meydana çıkıp ona boy gösterdim.

-Bravo Harvey, dedi Karmen kısa bir alkış tuttu dalga geçerek.

Harvey karısına göz devirip anlatmaya devam etti.

-Ama gerçekten farklı bir hava sezdim onda. Bakışları çok acı vericiydi. Duruşu falan dikti. Boyu benden biraz uzundu ama nihayetinde ben ondan daha yakışıklıyım.

Karmen o sırada gözlerini Harvey'in tuhaf saç şekline çevirdi bakışlarını. Alt taraf tamamen kazınmışken üst tutamları uzun bırakmıştı.

-Adı Emir Aybeyaz. Bak gelir gelmez sekreter Didem'i kesti bol bol. Yavşak heralde anlayamadım. Neyse, ondan kuvvetli bir enerji alıyorum Karmen.

-Bu olumlu mu olumsuz mu, dedi karısı.

Karmen Harvey'in sahip olduğu tek arkadaşı getirdi aklına. O da orangutan taşşağı diye seslendiği Austin Seller. Tabii buna kendisi denk gelmişti, yoksa Harvey Karmen'in önünde küfretme gibi bir huya sahip değildi.

-Bilemiyorum, aramızda kuvvetli bir kimya var gibi. Anlıyor musun? Bir kaç kelime ettik ama benim kafamda birisi.

-Onu akşam yemeğine davet et o zaman.

-Hayır, diye yükseldi birden Harvey.

-Pardon evli olduğunu gizlediğini unuttum Harvey, dedi gücenerek.

Harvey kaşlarını dikip karısına baktı. Ve sol elini havaya kaldırdı. Evlilik alyansı her zaman ki gibi yerinde duruyordu.

-Bunu hiç çıkartmam Karmen, akıllı olan evli olduğumu anlar. Emir de anladı zaten.

-O zaman sorun ne?

-Dedim ya biraz yavşak gibi duruyor. Önce ne olduğunu anlayayım, kimmiş öğreneyim, sonra merkezde uzun bir vakit onu gözlemleyeyim, sonra belki arkadaş olurum. Yani anlayacağın uzun bir süre lazım bize.

⛓️⛓️⛓️

Ertesi günün akşamı.
Evin kapısı anahtarla açıldı fakat içeri bir değil iki adam girdi.

-İşte burası da benim evim Emir Aybeyaz. Ayakkabınla girme yalnız, karım temizlemekle uğraşıyor sonra. Buyur gel gel, çekinme.

Harvey evinin kapısını ardına kadar açmış ve kollarıyla içeriyi gösteriyordu. Emir çekingen bir tavırla geri durdu. Harvey kocaman gülümsedi ve gencin kolundan tutup onu içeriye çekti.

-Gel yemek hazır mı bakalım. Açsın değil mi?

Harvey Emir'in yanında o kadar heyecanlı davranıyordu ki.

-Biraz açım. -diye mırıldandı Emir. Ardından evi süzerken- Evin de epey fiyakalıymış, dedi.

-Karımın evi burası, ona layık, dedi Harvey mutfağa geçip.

Fakat yemek masasında yemek yoktu. Harvey gelişinden bu yana karısını da etrafta görmeyince kuşkulanmıştı. Emir'e orada beklemesini söyleyip hemen üst kata çıktı. Ufacık korkusu hemen söndü gitti. Karmen ona yemek yapmadığını duştan bağırarak söyledi. Harvey sorun olmadığını ve aşağıda misafiri olduğunu da ekleyerek koşar adım aşağı geri indi.

Emir tıpkı bıraktığı yerde put gibi dikilmişti.

-Karım yemek yok dedi, pizza siparişi verelim. Olur mu?

Emir başını sallamakla yetindi. Harvey adamı kolundaj tutup mutfaktan çıkarttı ve salona geçirip koltuğa oturttu. Pizza siparişi verip televizyona video oyunu yerleştirdi.

Bir kumandayı Emir'in eline tutuşturup diğerini kendisi aldı.

-Taşşak bu oyunları oynamayı bilmiyor. Çok entel küntel bir adam ya. Türünün tek örneği. Neymiş oyundan anlamazmış. Hah, ben de ona öğretmekle de uğraşmadım.

Emir mahçuplukla yutkundu ve mırıldandı.

-Bende oynamayı bilmiyorum.

Harvey gülümsemesini hiç bozmadı.

-Olsun be Emir, dert ettiğin şeye bak. İnsanlar her şeyi bilecek değil ya. Ben sana öğretirim.

Önünüzde ki saatler boyunca pizza geldi, ikisi yedi. Ve oyunlarını oynadılar. Yirmi bir yaşında iki genç, yaşlarının bu kadar genç olduğunu kabullenmeye bin şahit ister. Yaşadıkları ağır şeyler, içinde oldukları iş, ve sakladıkları sırlar şuncacık ömre sığıyordu.

Karmen aşağıdan sesler geldikçe sessizce merdivenlerin yukarısından ikisine baktı. Harvey'in daha dün akşam Emir denilen adamla samimi olması için uzun zamanlar lazım dediği aklına gelince güldü.

O gece ikisini hiç rahatsız etmeden odasına çıktı ve yatağına geçti. Harvey kendine bir arkadaş daha edinmişti. Karmen'in böyle oyun oynayacağı, vakit geçireceği hiç kimsesi yoktu.

Yatağında sessize ağladı on sekiz yaşında ki genç kız. Harvey hiç duymazdı, Karmen hep sessizce ağlardı.

⛓️⛓️⛓️

Takvim yaprakları 15. 10. 2018 tarihini gösteriyordu.

Şüpheler, her yerde. Şüpheler, gittikçe artıyor.
Karmen o gece kocasının kendisine yalan söylediği bir anı yakaladı. Bir gün önce eşi Harvey eve geç bir vakitte yorgun argın gelmiş ve Karmen'le hiç konuşmadan uyumuştu. Ertesi sabah Karmen ona neden geç geldiğini sorduğunda ise tüm gün merkezde olduğunu ve toplantıların bitmediği söyledi.

Harvey işe geri gittiği zaman ise kirlileri yıkamak için etrafı toparlayan Karmen, Harvey'in dün soyduğu gömleği alırken üzerinde ki kanı fark etti. Gözleri dehşetle açıldı elinde ki gömlek kontrolsüzce elinden kayıp gitti.

Tüm gün ana merkezde olan bir adamın gömleğine hangi ara kan bulaşmıştı. Bu Karmen'in şüphesinin arşa vurmasının son dokunuşuydu. Şüpheliydi kadın çünkü son bir haftadır kocasında ki bariz huzursuzluğu fark ediyordu.

Eve her gece geç geliyordu. Üstü başı hep dağınık ve kirlenmiş oluyordu. Evde uzun süredir yemek yemiyor Karmen'in yüzünü bile bir dakikadan fazla görmüyordu. Ve sürekli Karmen'e merkezde olduğunu söylüyordu. Karmen iç geçirdi, gerçekten Harvey kendisini buna inanacak kadar salak mı buluyordu?

Daha fazla dayanamayıp telefonu aldı ve Harvey'i aradı. İlk çalış cevapsız kalmıştı, ikinciyi denedi, ve üçüncüde nihayet telefon açıldı.

Kadının duyduğu ilk şey "Ne istiyorsan çabuk söyle" olmuştu.

Telefonun öbür ucundan karmaşa sesleri geliyordu. Harvey'in sesi ise kesik kesik çıkıyordu. Ama Karmen'e gayet net bir şekilde bağırmıştı.

"Eve gelmeni istiyorum Harvey."

"Gelemem bir sorun mu var?" Diye bağırdı ama bu sefer sesini duyurmak içindi bu çaba.

"Evet, büyük bir sorun var. Acilen eve gel."

"Karmen! Duymuyor musun işim var diyorum, acil değilse beni arama!"

Karmen sakin bir nefes verdi. Yalan söyleyecekti. Tıpkı Harvey gibi.

"Harvey, evin bahçesinde tanımadığım iki adamın gizlice yürüdüğünü gördüm. Eve girmenin bir yolunu arıyor gibiler. Lütfen gel."

Telefondan bir süre ses gelmedi. Hemen arkasından öfkesi telaşla harmanlanmış adam "Yatak odasına gir. Kapıyı kilitle. Geliyorum" dedi.

Karmen telefonu kapattı ve sakinleşmek için koltuğa oturdu. Aradan sadece on dakika geçti ve birden arka bahçeye açılan mutfak kapısından pata küte bir gümbürtü geldi. Adeta koltuğunda sıçrayan kadın ne yapacağını bilemeyip birden oraya koştu. Harvey bu kadar çabuk mu gelmişti?

Derken parçalanmış mutfak kapısının önünde etrafa silah tutan başka birini gördü. Bu Harvey değil Emir Aybeyazdı. Emir Karmen'i karşında gördüğü zaman hızla onun yanına koştu.

-Karmen iyi misin? Harvey aradı. Eve girmeye çalışan birileri varmış. Tüm bahçeyi aradım kimseye dair iz bulamadım. Gittiler mi?

Karmen suçluluk içinde başını iki yana salladı.
-Kimse yok burada Emir.

Emir hala ne olduğunu anlamadı.

-Yani gittiler mi? Peki nereye gittiklerini gördün mü?

Karmen Emir'in tetikte duran silahına uzanıp aşağı indirdi.
-Eve hiç kimse gelmedi Emir Aybeyaz. Ben Harvey'e gelsin diye yalan söyledim sadece.

Emir ne olduğunu anladığı an rahat bir nefes verdi ancak Karmen'e onu yargılayarak baktı.

-Keşke onu çağırmak için bu yönteme başvurmasaydın Karmen. Çünkü Harvey-

Daha sözünü bitirmeden ön giriş kapısı tekmelenerek açıldı ve içeri kan ter içinde kalarak gelmiş adam girdi. Üstü başı epey dağınıktı. Elinde ki silahı etrafa savuruyor gözlerini yerinde fıldır fıldır döndürüyordu.

İçeri yürüdüğü zaman Karmen ve Emir'i gördüğünde yanlarına koşarak geldi ve kimse ağzını açmadan Karmen'i kolları arasına alıp sıkı sıkı sarıldı.

Sonra hızla kendini kadından çekip Emir'e döndü.

-Neredeler, kim olduklarını gördün mü, Harvey'in sesi kızgın bir boğa gibi çıkıyordu.

Emir başını uslu uslu iki yana salladı.

-Kaçmış demek şerefsizler, öğrenirim ben ama o piçlerin kim olduğunu. Karmen sen iyi misin, deyip karısına döndü.

Emir o fırsatta ikisine başıyla veda ederek kırdığı mutfak kapısından geri çıkıp hızla gitti. Çünkü büyük bir tartışmanın habercisi çanları çalıyordu.

-Özür dilerim, böyle bir şeyin olduğunu bilseydim telefonda bağırmazdım, dedi Harvey soluk soluğa.

Karmen gayet kendinden emin bir şekilde sesi titremeden gerçekleri itiraf etti.

-Eve iki adam gelmedi Harvey. Ben eve gelmen için sana yalan söyledim.

Harvey'in kaşları yay gibi gerildi. Çenesini sıkıyordu ve rengi kırmızı olmuştu. Sağ eli sert bir yumruk haline geldi. Karmen'e donakalmış bir şekilde bakarken, gür çıkmasını beklediği sesi sessiz ve kırgın bir şekilde çıktı.

-Bu kadar ileri gitmiş olamazsın Karmen.

Yerinde daha fazla durmadan arkasını döndü ve evin ön kapısına hızla yürümeye başladı. Karmen peşinde koşup onu kolundan yakaladı ve kendine çevirdi.

-Bu kadar ileri gittim Harvey. Ama sen benden daha fazla ileri gidiyorsun.

-Ne diyorsun lan sen? Ben seni canımla korkutuyor muyum?

-Yalan söylüyorsun, diye bağırdı Karmen birden.

Harvey duraksadı, adım atmayı bırakmış gardını indirmişti. Hatta yüzü kırmızı renginden griye döndü birden. Beti benzi atmıştı. Karmen hangi yalanın doğrusunu öğrenmişti?

"Ne yalanı," diye sordu sesi titrerken. Karmen onun kadar aksi bir tavırla ağzını açtı.

-Bir haftadır bana yalan söylüyorsun, ana merkeze gittiğin falan yok Harvey. Toplantılar, evrak işleri hepsi yalan. Sen başka bir işin peşindesin.

-Hayır...Karmen, dedi beceriksizce.

-Dün soyduğun gömlek kan içindeydi. Bu nasıl oldu Harvey? Ya da şimdi şu üstün başın hali ne? Eve neden gelmiyorsun? Neden suratıma bile bakamıyorsun Harvey? Ne yapıyorsun sen? Neden yüzünde sadece pişmanlık var? Ha? Benden ne saklıyorsun?

Harvey tam konuşacaktı ki Karmen izin vermedi.

-Sakın cevap verme Harvey. Çünkü yine ama yine yalan söyleyeceksin.

Harvey tekrardan gerildi.
-Ne demek istiyorsun Karmen? Yine derken, ne demek istiyorsun açık konuş. Bana yalancı mı diyorsun?

Karmen sustu, bu büyük bir ithamdı. Bunca senedir kocası olan sevdiği adama yalancı demek öyle kolay değildi.

-Bunca senedir ses etmiyordun ben ise anlayışlısın sanıyordum. Yoksa sen içinde mi biriktiriyorsun her şeyi? Bana kinleniyor musun Karmen?

Son iki cümle Karmen'in gururuna sağlanmıştı.

-Bıçağın altına beni serme Harvey. Soruları önce ben sordum, cevapları önce sen vereceksin. O kan neyin nesiydi? Sen az önce seni aradığımda tam olarak neredeydin ve ne yapıyordun?

Harvey öfkeden gömleğini iki yandan tutup parçalayarak önünü çıplak bıraktı.

-Ne zamandan beri bana hesap soruyorsun? Biliyorsun Karmen, bir sözümüz vardı. Ben senin geçmişini sormadığım süre sen de benim işlerimi sormayacaktın. Ama şu fark var ben senin iyiliğin için seni işimden uzak tutuyorum.

-Sen beni sadece işinden uzak tutmuyorsun Harvey sen beni her şeyden uzak tutuyorsun. Benim senin gibi arkadaşım var mı? Gittiğim bir işim var mı? Kazandığım bir para var mı? Sen söyle Harvey!

-Karmen, saçmalıyorsun. Hangi birini kimseye görünmeden yapabilirsin? Ha? Kendini geç ben seni öğrendikleri zaman ne yaparım? Daha az önce aklımı oynattım benim düşmanlarım sana sıçradı diye. Ben bu yalanın etkisini bile atlatamadım bir de gerçeğini nasıl kaldıracağım?

-Her şey benim için mi yani? Benim güvenliğim ikimizin mutluluğu mu?

-Evet, tam olarak öyle. Sen başka neyi ima etmeye çalışıyorsun hala, dedi dişleri arasından.

-Belki beni bile isteye işlerinden uzak tutuyorsun Harvey? Belki gerçekten benden sakladığını şeyler vardır.

Harvey yıkılmış gibi omuzları çöktü. Karmen'den bunları duymak cehennem içinde yanmak kadar berbattı. Önce kırıldı, sonra kızdı.

-Beni suçluyorsun Karmen. Beni kötü biri gibi gösteriyorsun. Ben seni bu hayatın içine zorla çekmedim, ikimiz mecburduk buna. Ben bu siktiğimin hayatında ne yaptıysam sadece seni düşünerek yaptım. Ve ne yapıyorsam da bil ki aynı sebepten. Benim aşkımı küçümseme Karmen, benim karkaterimi küçümseme. Bana ikidir yalancı diyorsun ama hiç aynaya dönüp bakmıyorsun.

-Ben... -deyip afalladı- Benim neyim var ki?

Harvey ağzını açacaktı ancak kendine engel oldu. Sanki söyleyeceği bir kaç kelime ikisini geri dönüşü olmayan bir yola sokacak gibi bir fikre kapılmıştı.

-Ben... -dedi Karmen acıyla- Doğru ben, ben berbat biriyim değil mi Harvey? Ha, seneler boyunca evin dört duvarı arasında kalıp yemek pişirip temizlik yapmaktan akşama da altına yatmaktan başka bir şey bilmeyen ahmağın tekiyim değil mi?

Harvey bu ağır sözler altında çarpıldı. Öfkesi kesilmiş yerine Karmen'in kendisi için söylediği iğrenç benzetmelerin yükü binmişti. Harvey Karmen'e bir adım atıp onun yüzüne elini uzattı. Merhametle tutup okşamak istiyordu şu anda.

-Karmen... Bu sözleri kendin için nasıl söylersin?

-İşte böyle söylerim Harvey. Eminim ki o Emir denilen adam benden daha çok şey biliyordur senin hakkında.

Harvey sadece başını olumsuz yönde salladı.

-İşte ben böyle doğruları söylerken sen yalan söylemeyi tercih ediyorsun, dedi birden.

Harvey'in dengesiz duyguları yine ateş gibi yandı. Bir kez daha, yalancı yakıştırması.

-Demek doğruları duymak istiyorsun sevgilim. İyi dinle o zaman. BU REZİL HAYATI SEN KENDİN SEÇTİN KARMEN!

İkisi durdu ve birbirlerine baktı. İki taraftan gelen ağır sözler ikisini de yaralayıp yıkmıştı. Harvey, tüm öfkesini kusmuştu. Karmen, o kusmuğun altında pislenmişti.

Daha fazla durmadı, arkasında ki merdivenlere çıkıp hızla yatak odasına girdi ve kapıyı arından kilitledi. Harvey kendine yeni gelmişti, uyuşmuş beyni daha ancak eski haline dönüyordu.

Ne dediğinin farkına vardığında kendine sayısız küfürle ederek kadının peşinden üst kata fırladı. Ve kapalı kapıya dayandı.

-Karmen, özür dilerim. Öyle demek istemedim, sinirliydim. Karmen, sevgilim lütfen açar mısın kapıyı? Lütfen, özür dilerim. Bebeğim özür dilerim, sinirliydim. Seni kışkırtacak sözler etmek istedim sadece, gerçek değil dediklerim.

Fakat Karmen kapıyı açmadı. Aksine kendini yere atmış hunharca ağlıyordu. Harvey kapının önüne oturdu, oradan hiç ayrılmadı. Karmen'in ağladığını duydukça yüreği yanıyordu.

Ama en çok Karmen'in kalbi kırgındı. Zavallı kadın yine kaybetmişti. Ne gerçekleri öğrenmiş ne de hakkını savunabilmişti.

Sadece ağlıyordu, eski günlerde ki gibi acıyla.

⛓️⛓️⛓️

Takvim yaprakları 03.02.2020 tarihini gösteriyordu.

Hava karanlık ve yağmurluydu. Şık bir restoran önünde bir araba park halinde duruyordu. Fakat içinde iki kişi vardı. Az önce içeride güzel bir akşam yemeği yiyen çift şimdi arabanın ön koltuğunda oturmuş ve içinde ufak bir sohbet ediyordu. Bu ikisi Meral ve İsiah Ivy As Cindy idi.

Yemeğin güzel olup olmadığı üzerinde dönen basit bir konuydu asıl mesele. İsiah, Meral'a artık o kadar yaşlandı ki ağzının tadının bozulduğunu söyledi. Karısı yüzünü astığı zaman ise ona kahkaha atarak karşılık verdi.

-Hadi çalıştır arabayı da gidelim evimize. Yarın Harvey ve Karmen'i akşam yemeğine davet etmeyi düşünüyorum. Ne diyorsun?

Kocası başıyla onayladı ve muzipçe "aşçı tutalım ama olur mu?" diye sordu.

Tahammülü kalmayan kadın, kocasının omzuna hafifçe vurdu.

İkisi önlerine döndü ve adam kontağı çalıştırdı. Harekete geçecekleri sırada birden önlerine siyahlar içinde bir adam atladı. Adamın yüzünde siyah bir maske ve gözlük vardı. Elinde ise arabaya doğru tutulmuş bir tane silah. Karı Koca birbirlerine bir anlık bakışlarında onun kim olduğunu anladılar.

İgima Dizable.

Silahı tutan adam yerinden hiç kıpırdamadı. Ardından saniyeler içinde tetiğe bastı. Meral ve İsiah Ivy As Cindy kafalarına yedikleri kurşunla hayata gözlerini kapattılar.

Restoran önünde iki kere patlayan silahın ardından bas bas çığlıklar yükseldi. Restoran önünde duran güvenlikler arabaya doğru koştu Ancak katil İgima Dizable çoktan sırra kadem basmıştı. Ve kara haber çok çabuk yayıldı.

Gecenin devamında Harvey Ivy As Cindy kendini tamamen kaybetmiş bir şekilde evine pata küte daldı. Karmen koltukta oturuyorken Harvey kuduz bir köpek gibi ağzından tükürükler saçıyordu. Gözlerinde ki beyazlık tamamen kaybolmuş kıpkırmızı kesilmişti. Arkasına dönen Karmen kocasını birden karşında buldu. Harvey vahşice Karmen'in sol elini yakalayıp parmağında ki evlilik yüzüğünü çekip çıkardı.

Karmen tepki bile vermeden Harvey koşa koşa evinin üst katına gitti ve yatak odasına geçip kapıyı kapattı. Karmen peşinden gidip kapıyı ısrarla çaldı. İçeriden gelen tek ses köpeğin hırlamasına benziyordu.

Karmen ne yapacağını bilemeyip telefonunu çıkarttı. Ve arama kayıtlarına girip bir numarayı bulmaya çalıştı. Daha önce Harvey kendi telefonu yanında olmadığı için o kişiye Karmen'in telefonuyla ulaşmıştı.

Karmen tek kayıtlı olmayan numarayı bulup ona bastı. Çalıyor... Ve açıldı.

"Alo Emir Aybeyaz'la mı görüşüyorum?" Dedi çekinerek.

"Siz kimsiniz?" Dedi karşıda ki adam.

"Emir ben Karmen, Harvey'in karısı Karmen Ivy As Cindy."

Emir elbette onun kim olduğunu daha fazla detaya ihtiyaç duymadan anlamıştı

"Efendim Karmen sorun nedir?"

"Harvey iyi değil, Harvey hiç iyi değil."dedi korku içinde.

"Geliyorum, neredesiniz?"

"Evde."

Ardından telefonu kapatıp beklemeye başladı. Yirmi dakika sonra kapı çalındı, Karmen koşarak açtı. Kapının önünde bekleyen Emir de en az Harvey kadar yıkılmış duruyordu. Çünkü ona kara haber yolda gelmişti.

Karmen ona Harvey'in üst katta olduğunu söyledi. İkisi hızla oraya çıktı. Emir kapıyı çaldı, Harvey kapıyı açmadı. Emir şansını daha fazla deneyecek sabıra sahip değildi. Belinden silahı çıkarttığı gibi Karmen'in geride durmasını söyledi ve ardından kapının kilidine tek el ateş etti. Karmen çığlık atarak elleriyle kulağını kapamıştı.

Emir hızla odaya daldı. Harvey, ortalığı birbirine katmıştı. Ancak geldiği gibi değildi. Üstünde baştan aşağı her türlü silah vardı. Özel kasası açıktı ve içinden bir kaç belge alıyordu.

Emir Harvey'i gördüğü an onu kasadan geriye doğru itti ve kasanın kapağını kapattı. Harvey ona öfkeye yumruk atıp çekilmesini emretti. Ancak Emir dirayetle yeniden karşısına geçip engel oldu.

-Böyle yaparak intikamını alamazsın.

Karmen yarım yamalak duyduğu şeyin ardından hemen yatak odasına geçti. Köşede durup kendinden geçmiş ve yıkılmış kocasına bakıyordu.

-Emir çekil önümden… Emir! Kim yaptıysa bunu bulup onu öldüreceğim! Çekil!

-Böyle kim olduğunu bulamazsın! Beni dinle kardeşim, beni dinle. Beraber bulacağız, ben yanında olacağım!

Harvey yutkunduğu gibi Emir'i omuzlarından tutup odanın bir köşesine fırlattı. Karmen'e bakmadan kapıdan çıkacağı sırada Emir peşinden yeniden geldi ve onu tuttuğu gibi odanın içine geri çekti.

-ÖLDÜLER! -diye bağırdı Harvey- ÖLDÜLER, İKİSİNİ ÖLDÜRDÜLER.

Karmen yaşlandığı duvardan destek aldı düşmemek için. Harvey kimden bahsediyordu?

-Biliyorum, biliyorum kardeşim, dedi Emir ağlarken.

Harvey'i gitmesin diye zar zor tutuyordu.

-Kim öldü? -diye fısıldadı Karmen- Kim öldü Emir?

Harvey gözlerini ilk kez karısına çevirdi. Tüm dayanağı o an çöktü. Kendini Emir'den kurtardığı gibi Karmen'in ayaklarına devrildi bedeni. Ve onun ayaklarına kapanıp ağlamasına daha şiddetli devam etti. Dudaklarından şöyle acı feryat döküldü.

-Annem ve babam öldü Karmen...

⛓️⛓️⛓️

O gün o gece Harvey'i bambaşka bir adama dönüştürdü. Karmen'e karşı değil, hayata karşı. Tek amacı işini iyi yapmak olan adamın kalbine intikamın zehri akıtıldı. O tad dudaklarını kuruttu ama Harvey içmekten vazgeçmedi.

İki şeye yemin etti Harvey. Biri lanetli biri zehirli.

Birincisi ailesinin arkasından kendisine kalan yadigara sahip çıkacağına. İkincisi ucunda ölüm olsa bile ailesini kimin öldürdüğünü bulup ondan intikam almaya.

Biri Harvey'in sonu olacaktı. Bir yemini onun ölümüne sebep olacaktı. Peki o hangisiydi?

O günden sonra Harvey, bir kereliğine bile olsun asla ama asla Karmen'in ön koltuğa oturmasına izin vermedi. Karmen ilk başlarda itiraz etse bile zamanla korku ruhuna işledi ve kadın kendi rızasıyla arka koltuğa binip durdu.

⛓️⛓️⛓️

Takvim yaprakları 03. 02. 2021 tarihini gösteriyordu.

Harvey'in ailesinin ölüm yaş günüydü. O kara gecenin üzerinden tam bir sene geçmişti. Karmen her zaman ki gibi evdeydi. Kocası Harvey'i kaç kere aramış olsa bile ulaşamamıştı. Bu gece onun üstüne pek gitmek istemiyordu. Eve gelse bile telefonun hesabını sormayacaktı.

Bir saat sonra gece yarısı kapıdan gıcırtı sesleri geldi. Birisi kapıyı açmaya çalışıyordu. Karmen hafif uykuya dalmışken gözlerini açtı ve kapıya baktı. Ancak anahtar sesini duymasına rağmen kapı bir türlü açılmadı.

En sonunda kendisi kalkıp kapıyı açtı. Tam o anda ağır bir beden üzerine düştü. Harvey ayakta bile doğru düzgün duramıyordu. Zil zurna sarhoş olmuştu. Karmen onu zar zor içeri sürükleyip koltuğa bıraktı.

Koltukta yatan adama uzaktan baktığında gözleri doldu. Harvey ailesinin ölümünden bu yana duygusal olarak çok sarsılmış ve zedelenmişti. Karmen ona karşı daha hassastı. Harvey'i mutlu etmek için elinden gelen her şeyi yapıyordu. Fakat bugün bu hale gelmesine engel olamadı.

Sana su lazım, deyip gideceği sırada adam onu elinden tutup kendine çekti.

-Bana sen lazımsın, dedi yarım yamalak.

-Harvey sarhoşsun sevgilim, su içmeyi Burak senin duşa girmen lazım, dedi kısık ve yumuşak bir sesle.

-Seni is- istiyorum Karmen, diye tekrarlıyordu sarhoş ama genizden gelen sesiyle.

Bu hali bile kendisine epey çekici gelmişti. Kendinden bir an utandı, o yasından dolayı sarhoş olmuş bir adamdı sonuçta.

Fakat Harvey kendisini öyle tutkuyla arzuluyordu ki Karmen daha fazla karşı koymadı ve ona istediğini verdi. Koltuğa yayılmış olan adamın üstüne çıkıp kendini onun kollarına bıraktı.

Harvey Karmen'in dudaklarına hunharca kapandı, kadın onun öpüşüne karşılık verirken adam daha ileriye gitti.

Karmen'in üzerini hızla soyup onun bedenine ıslak öpücükler konduruyordu. Karmen ellerini Harvey'in dağınık saçlarına geçirmiş bu gecenin tüm büyüsüne kapılmıştı.

O gece iki beden bir oldu ve sonucunda Karmen'in rahminde bir beden daha varlık buldu.

⛓️⛓️⛓️

Karmen elinde tuttuğu üçüncü hamilelik testine bakıyordu. Diğer ikisi gibi bununda üzerinde çift kırmızı çizgi vardı. Gözlerinden boncuk boncuk yaşlar akıyordu. Bir yandan mutlu olurken bir yandan bunu Harvey'e nasıl söyleyeceğinin telaşına düşmüştü.

Ellerini karnına götürdü. Orada bir bebek vardı, kendinden ve Harvey'den bir can. Senelerdir isteyip kavuşmadığı evladı karnındaydı şimdi.

Karmen biri hariç diğer tüm testleri çöpe attı ve üstünü başını düzeltip aşağı indi. Harvey Peperonni'den az önce gelmiş, mutfakta akşam yemeği hazırlıyordu.

Karmen mutfağa geçip Harvey'e arkadan sarıldı. Harvey elindekileri bırakıp yüzünü ona döndü.

-Bana ancak çok dertli olduğun zamanlar arkadan sarılırsın.

Karmen parmak uçlarında yükselip onu dudaklarına ufak bir öpücük kondurdu. Harvey samimi bir şekilde tek kaşını kaldırıp karısına baktı.

-Bir sorun mu var bebeğim?

Karmen derin bir iç cekerek Harvey'i elinden tuttu ve onu mutfaktan çıkartıp salona götürdü. Oturmasını istedi, o da oturdu. Harvey kadının her dediğine itaat ediyordu.

Karmen söyleyecek bir şey bulamayıp cebinden testi çıkarttı ve Harvey'in avuç içine bıraktı. Harvey'in gülüşleri kesildi, teste bakan gözleri yerinden çıkacak gibi büyüdü. Adam kaşlarını çattı kendi kendine "hayır" diye tekrarladı.

-Bu- bu... Bu ne Karmen?

- Hamileyim.

- NE? Ne dedin sen?

Harvey elinde ki testi masanın üzerine fırlattı. Bu duruma hala anlam veremedi.

- Ama nasıl? Nasıl hamile olabilirsin Karmen? Korunuyoruz. Bu nasıl mümkün olabilir?

Karmen bir masaya atılmış teste bir de Harvey'e baktı.

- On iki gün önce eve sarhoş geldiğin gece birlikte olduk. Sen o zaman önlem almayı unutmuştun.

-Yani, dedi sertçe.

- Ben de korunmadım, dedi tüm cesaretiyle.

Harvey bacaklarına vurup ayağa Karmen'in karşına dikildi.

-Neden bunu yaptın Karmen? Neden benim ailem için tuttuğum yasın sarhoşluğundan faydalandın?

Karmen dudaklarını ıslattı.

-Sevinmedin mi?

Harvey her şey berbat bir şakaymış gibi kahkaha attı.

-Karmen çocuk istemediğimi sana söyledim. Bunu konuştuk ta ilk gecemizde hem de. Beni anlayışla karşıladın. Bunca zaman hemde. Ama şimdi sen... Sen neden, neden bunu benden habersiz bir şekilde yapıyorsun?

Karmen çocukla ilgili tüm sevincini kaybetti. Bir hata yapmıştı bu konu da tek başına karar vermek Harvey'e haksızlıktı.

Koltuğa oturup,
-Zaten tüm günüm evde geçiyor. Cocuk doğdunda ona bakarım, dedi.

Harvey iyice delirdi. Onun gücü Karmen'e bile yetmiyordu. Onun cesareti Karmen mesele olunca eksiye düşüyordu. Karmen'i insanlardan nasıl korurum düşüncesiyle kafayı bozmuşken bir de çocuğa yetemezdi.

-O sadece senin çocuğun değil benim de çocuğum oluyor Karmen!

- Bana kızdın mı, diye sordu ağlamaklı sesiyle.

- Evet, sana kızdım Karmen. Hem de çok kızdım!

Harvey orada daha fazla durmadı, evden çıkıp gitti. Ve kapıyı ardından sertçe çarptı. Karmen ise koltukta oturup ağladı.

Harvey o gece eve gelmedi. Karmen ise ilk defa yalnız değildi. Kendisine karnında ki bebeği eşlik etmişti. Karmen onun sıcaklığını o gece hissetti. Daha doğmadan çocuğuna bağlandı.

Yatağa geçip uyuyacağı sırada, boş olan yatağa baktı.

-Babanın öfkesine kulak asma. Ona karşı kullandığım bir koz var, bana aşık olması. O yüzden benimle uzun süre küs kalamaz. Seni istemediğini sanma, şimdi korktu diye öyle şeyler dedi. Cesaretini toplayınca senden özür dileyecektir.

Karnını okşadıktan sonra uykuya daldı.

Ertesi gün Karmen yine yalnız geçirdi vaktini. Fakat aksama kapı çaldı. Ama Harvey olsaydı gelen kendi anahtarı ile açardı. Karmen merakla kapıyı açtığında karşısında kocaman beyaz bir ayıcık buldu.

Onu tutan kişi ise sesini biraz değiştirip,
-Benim adım ayı. Ayı gibi biriyim. Kalp kırarım. Ama bu ayı pişman ve özür diliyor, dedi.

Karmen ayıya bakıp kahkaha attı. Harvey eşinin gülüşünü duyduğu an başını ayının arkasından çıkartıp ona çevirdi.

-Ayıcık burada!

Karmen onun üzerine atlayıp boynuna bir sürü öpücükler bıraktı.

İkisi eve geçip salona oturdular ve bu konu üzerine sakin bir sohbet ettiler.

O gece ikisi bebekle ilgili gelecek hayalleri kurarken bir şişe şarap bitirdiler. Sabahına Karmen şiddetli bir karın ağrısı içinde uyandı. Çığlık çığlığa Harvey'in adını seslendi. Harvey odaya girer girmez karısını kucaklayıp arabaya bindirdi ve hastaneye götürdü.

Çeşit çeşit testler, muayeneler sonucunda tek bir sonuç çıktı ortaya.

17.02.2021 tarihinde melek olup uçtu o ruh.

Bebek düşmüştü.

⛓️⛓️⛓️

Takvim yaprakları 25.02.2023 tarihini gösteriyordu.

Harvey'in iradesi artı yok denilecek kadar azdı. Üç yıldan beri ayağına dolanan zehirli sarmaşık nihayet zehirli meyvelerini veriyordu. Harvey, seneler boyu süren araştırması sonucu ailesinin kim olduğunu öğrenmişti.

İgima Dizable.

Fakat hesaplarına uymayan bir isimdi bu. Öyle silah çıkartıp gidip rastgele kafasına sıkamazdı. Onu devirmek için çok güçlü olmak gerekiyordu. Çok zeki, çünkü o bir şeytandı. Oynadığı oyun karmaşık ve kirliydi.

Harvey o gün gizli bir işin peşindeydi. İgima'ya çok uzak olan birini bulmuş onu eski bir evin içinde sorguya çekecekti. Kendi arabasıyla gitmesi dikkat çekeceğinden bir taksi çağırmaya karar verdi.

Yarım saat sonra taksi beklediği yere gelip durdu. Harvey arka koltuğa bindi ve ona gideceği yerin adresini söyledi. Taksici baş sallayıp arabayı sürmeye başladı.

Dikiz aynasında arkaya bakarken, Harvey'in belinde ki silahı fark etmesiyle biraz gerilmişti. Harvey onu fark ettiğinde silahını biraz daha arkaya itip sakladı.

O sırada radyodan o zamanın liste popüleri olan pek anlamlı bir Türkçe Rap şarkısı çalmaya başladı. Taksici hiç istifini bozmadan şarkıyı dinleyerek arabayı sürmeye devam etti.

Harvey başını cama yasladı ve şarkının sözlerinin onu yaralamasına izin verdi. Fakat bir süre sonra cebinden bir ses yükseldi. Harvey cebinden telefonu çıkartmış ancak açmamıştı. Çünkü taksici onu fark etmeyip müziği yüksek sesle dinlemeye devam ediyordu.

- Adınız nedir? diye sordu birden Harvey ona.

Taksici, Harvey'e dikiz aynasından bakarak "Ceyhun Dinç" dedi.

-Lütfen şarkıyı kapatır mısınız Ceyhun bey? Telefonum çalıyor.

-Kusura bakma, kapatayım, deyip sesi sona kadar kıstı.

Harvey kapanmaya ramak kala olan telefonu açtı ve kulağına götürdü.

-Efendim karıcığım...Şuan araba kullanıyorum ama sonra konuşsak olur mu... Gerçekten aşkım acil bir işim var, şuan uygun değilim... Trafik yoğun ... Tamam anlaştık... Ben de seni seviyorum, akşam görüşürüz.

Taksici Ceyhun adama bir kere dikiz aynasından bakıp başını iki yana sallayarak yoluna geri baktı. Hatta arabayı biraz daha hızlı kullanarak nihayet konuma yetişti.

Harvey inmeye hazırlanırken,
-Beni aldığın yeri de götürdüğün yeri de unut, deyip ön koltuğa bir tomar para bıraktı.

Ve arabadan inip gitti. Ama zaten Ceyhun Dinç isimli bu yeni şoför hiç dikkat etmemişti dediği şeye. Ayrıca daha ilk iş günlerinden böyle yüklü bir bahşişi almayı beklemiyordu.

-Ne tuhaf adamlar var şu dünyada anasını ya. Adam göz göre karısına yalan söylüyor. Kim bilir karısı öğrense nasıl üzülür.

Ceyhun Dinç, hiç tanımadığı kadının haline üzülerek arabayı çalıştırıp tekrar yola koyuldu.

⛓️⛓️⛓️

Belli belirsiz görüntüler, geçmişten parça parça anılar. Bulanık bir zihnin içinde dolanıp duruyordum. Hiç bir çıkışım yoktu. Etraf zifiri karanlıktı ben içinde hapsolmuştum.

Ama sanki burada ki vadem doluyordu. Uzun zamandır bir çıkış kapısı arayıp durmuştum. Bulamayıp vazgeçeceğim derken zihnim bana kapı açmıştı.

Artık gitme vaktimin geldiğini söylüyordu bana. Yarım kalan bir mesele oldukça ardımda hiç bir zaman rahat ölmeyeceğimi vurguluyordu.

Ayağa kalkıp etrafıma bakındım. Ne tarafa gidecektim?

Derken karanlığın içinde bir görüntü belirdi. Bu Harveydi. Bana "Uyan Karmen" diyordu. "Uyan Karmen, gel. Uyan"

Fakat yerimden kıpırdayamadım. Gözlerimin önünde sağ tarafımda bir başka cisim belirdi. Emir Aybeyaz, bana elini uzatıp Harvey'in dediği şeyleri aynısını tekrarlıyordu. "Uyan Karmen, gel"

Hayır, yine etki etmemişti bana.

Aynı anda Annem ve Babam çıktı ortaya. "Uyan Karmen, gel"

Onlara koşmak istedim, en çok o ikisine koşmak istedim ama ayaklarım yere yapışmıştı sanki.

Arkamdan bir ses geldi, Ceyhun'un sesi. "Uyan Karmen, Gel"

Ona sarılmak istemiştim, sadece istekle kaldı. Hiçbirinin çağrısına cevap vermiyordum.

Fakat tüm silüetler birden yok oldu yerlerine tek bir şey geldi. Karanlığın içinde parlayan bir adam. Bilinmeyen, bana seslendi.

-Uyan Karmen, gel. Ben intikamım. Ben, Senim. Gel ve beni al.

İşte o zaman ayaklarımda ki bağ çözüldü. Ve ona doğru koşmaya başladım.

İntikamım'a ve Bilinmeyene.

Karanlığa yetiştiğim gibi elimi oraya uzattım fakat kimseyi tutamadan boşlukta kayıp düştüm.

Ve o an da gözlerimi açtım.

Ben ölmemiştim.

Ben, hala yaşıyordum.

39. BÖLÜMÜN SONU

 

bölüm hakkında ne düşünüyorsunuz?

 

Selamlar, ben geldim. Nasılsınız? Bölüm nasıldı?

 

En çok etkilendiğiniz sahne?

 

Asklar Instagram'da duyuru yaptım. Ama buraya da yazayım. Normalde önümüzde 40, 41, 42, 43 ve 44. Bölüm vardı. Ama düzenleme yaptım ve kısa bölümleri birleştirdim.

 

Kısacası 40, 41'den sonra 42. Bölüm Sezon Finali olacak.

 

Son 2....

 

Beni Instagram'dan takip etmeyi unutmayın 🙏 @/ kankaderoffical2

 

Sizleri seviyorummmmm.

 

Shoro Sharpen

 

BİR SONRAKİ BÖLÜMDE GÖRÜŞMEK ÜZERE

 

 

Loading...
0%