Yeni Üyelik
2.
Bölüm

BİR HAYAL UĞRUNA

@sidelyacicegi

UYARI: HİKAYENİN İÇERİSİNDE GEÇEN ŞEHRİN İSMİ ŞIRNAK OLAYLARIN, MEKANLARIN, YERLERİN, KİŞİLERİN,KÖY VE MERKEZİN HİÇBİR ŞEKİLDE GERÇEK KİŞİ, MEKAN, KURULUŞ VE ŞEHİRLE ALAKASI YOKTUR. KULLANDIĞIM İSİMLER DAHİL HEPSİ GERÇEKTE VAR OLAN HİÇBİR YERLE ALAKASI YOKTUR TAMAMEN YAZARIN KENDİSİNİN ÜRETTİĞİ İSİMLERDEN OLUŞMAKTADIR ASKER KURGUSU OLDUĞUNDAN DOLAYI TERÖR BÖLGELERİNDEN BİRİ SEÇİLMİŞ VE HAYAL GÜCÜNE DAYANARAK KURGULANAN GİZEM GERİLİM, AKSİYON VE ROMANTİK KURGUDUR O YÜZDEN O ŞEHİRDE YAŞAYAN OKURLARIM OLURSA BİZİM BURADA BÖYLE DEĞİL DEDİĞİNİZ YERLER OLURSA ŞİMDİDEN KUSURA BAKMAYIN GERÇEKTE VAR OLAN HİÇBİR ŞEYLE ALAKASI OLMAYAN HAYAL GÜCÜMÜN SINIRLARINI ZORLAYACAĞIM AKSİYONU İLİKLERİNİZE KADAR HİSSEDECEĞİNİZ BİR KURGU OLACAK ŞİMDİDEN UMARIM BEĞENİRSİNİZ OKUYUP YORUM OY VERİRSENİZ ÇOK MUTLU OLURUM🫶🏻🫀

 

Sare Lia Saruhan

 

2 YIL ÖNCE

 

Parmaklarım test kitabımın üzerinde geziniyordu okul dönemim boyunca sürekli ders çalışıyordum babam okulu bitirmek kadar atanmakta önemli derdi hayatımın en önemli sınavına girecektim ne zaman atanırdım bilmiyorum ama bu sınav benim için önemliydi çünkü hayatımın en güzel yıllarında benim eğitildiğim o sınıflarda öğrencilerimi eğitecek olmam bana çok başka hissettiriyordu o yüzden durmadan çalışmak zorundaydım yolun ilerisini göremiyordum ama yol karanlık diye vazgeçemezdim elbet bir ışık bulacaktım.

 

2 YIL SONRA

 

Hayalim gerçek olmuştu bilgisayarımın ekranında kocaman atandı yazısıyla bakışıyordum Şırnak'ta Çakırdere köyündeki Çakırçam ilkokuluna atanmıştım ailemden ses çıkmıyordu yüzlerine baktığımda mutsuz ve umutsuz olduklarını görüyordum babam sinirle bana baktı.

 

"Bu ne demek oluyor Sare?" Babama biraz endişeli bakmıştım.

 

"Zorunlu hizmet görevini ilk yıllarımda yapıp bitirmek istedim." Babamın sinirden yüzü kızarmaya başlamıştı.

 

"Sen Hikmet Saruhan'ın kızısın bana söylemeden böyle bir işe nasıl kalkışırsın Sare, söyleseydin ben tanıdıklarımı devreye sokar bunu hallederdim doğuya gitmek nedir kafayı mı yedin?" Sinirle yerimden kalktım okul hayatım boyunca hiçbir ayrıcalık tanınmamıştı her şeyi kendim başarmıştım şimdi bana torpil yapmaktan bahsediyordu.

 

"Senin kızın olmam bu ülkeye karşı zorunlu hizmet borcumu ödemeyecek olmam anlamına gelmiyor bende bir insanım oraya giden başka insanlardan ne farkım var bunu herkes yapıyor ben ilk yılımda yapıp tayinimi daha iyi bir okula aldırmak istedim hepsi bu" Annem babamın sinirini çok iyi tanıyordu babam sinirlendiğinde gözü kimseyi görmez kırar geçerdi sakinleştirmek için konuşmuştu.

 

YAZARIN KALEMİNDEN

 

Sare Lia cesur bir kızdı ailesinden kimseye karakter olarak benzemiyordu hiçbir şeyi kolay yoldan elde etmeyi sevmezdi babasının imkanlarını kullanarak bir şeylere sahip olmayı istememişti çünkü arkadaşlarının ya da arasına girdiği insanların ona onlardan üstünmüş gibi davranmalarından nefret ediyordu elbette geçimini babası karşılıyordu lakin eğitim masrafları dışında babasının adını hiçbir yerde torpil amaçlı kullanmamıştı bundan hoşlanmıyordu.

 

"Ben bunu asla kabul etmiyorum Sare, tanıdığım bir sürü insan var bunu konuşup çözeceğim ve sen daha iyi bir okulda ne yapmak istiyorsan onu yaparsın seni oraya asla göndermem." Sare sinirle babasına baktı.

 

"Hayatım boyunca kendim çabaladım kendim başardım hiçbir zaman kim olduğumla, soyadımla başarı elde etmedim şimdi atandığım yerde sınıfımda eğitim vermek istiyorum ve oraya gideceğim kim bilir kaç çocuğun orada benim gibi öğretmenlere ihtiyacı var bilemeyiz" Babasının gözleri dönmüş bir halde Sare'ye adım atmasıyla annesinin araya girmesi bir olmuştu.

 

"Başına kurşun yağdığında da öğrencilerini düşünecek misin çatışmaların sıcak olduğu bir köyde ne yapacaksın ölmek mi istiyorsun o çocukların ölecek olan bir öğretmene ihtiyacı olduğunu düşünmüyorum zaten cahil kalmış bir toplumdan bahsediyoruz öğrenmelerine gerek yok!" Sare babasına öfkelenmişti insanları yaşamı boyunca hep küçük gören babasına içten gelen bir sinirle bağırdı.

 

"Bizler gözlerimizi kapatınca hayatları zorlukla geçen insanlar oralardan yok olmuyor masum insanlar masum çocuklar var onların bilgiye ihtiyacı var bu yüzden ben gitmek istiyorum ve gideceğim sen ne söylersen söyle!" Babası Sare'ye adımladığında annesini bir kenara atmıştı hışımla Sare'ye elini kaldırdığı an eli Sare'ye inmeden havada tutulmuştu.

 

"Senin terbiye anlayışın neden hep şiddet baba hadi beni geçtim ama bu el Sareme kalkmayacak!" Küçüklüğünden bu yana babasının tüm sinirini ve öfkesini kendi üzerine alarak büyümüş bir abiydi Sare'nin yaptığı her yaramazlıkta o zarar görmesin diye tüm suçu üstlenir bir zırh gibi kardeşinin önünde dururdu.

 

"Senin Saren aptallığı yüzünden nasıl öleceği belli olmayan bir köye gidecek ilk atamasında zorunlu görevini yapacakmış tüm imkanlarımla buna mani olmamı istemiyor da kimin kızı olduğunu unutuyor!" Ağabeyi Sare'ye baktığında Sare hayır dememesini umuyordu eğer o hayır derse buna direnecek gücü olmayabilirdi.

 

"Atandın mı meleğim?" Sare umutla bakıp gülümsedi ağabeyi ise sarılarak tebrik etti.

 

"Benim çocuklarımda zerre akıl yok hepsi anneleri gibi salak!" Sare üzülen annesine baktı ardından sarılan ağabeyi kollarından ayrıldı.

 

"Düzgün konuş! Anneme saygı duymayı öğreneceksin baba, senin gücün, şanın, şöhretin en çok onu ezdi daha fazla bunu yapma!" Babasının sinirden gözleri seğiriyordu.

 

"Nereye atandın?" Sare endişeyle ağabeyine baktı.

 

"Zorunlu hizmetimi ilk yılımdan tamamlamak istedim görev sürem bittiğinde tayinimi başka bir okula aldırırım diye düşündüm Şırnak Çakırdere köyü Çakırçam ilkokuluna atanmışım" Ağabeyi endişeyle kardeşine baktı ama onun her zaman olan kararlı duruşu onun ona olan güvenini besliyordu.

 

"İyi düşünmüşsün ama tehlikeli değil mi?" Sare ağabeyine umutla baktı ısrarcı gözleri bu sefer onun üzerindeydi.

 

"Oraya atanmışım başka bir yolu yok ilk yılımda yapıp bitirmek istiyorum zaten şimdi yapmasam emekli olana kadar elbet yapmak zorundayım bunu ertelemenin bir anlamı yok ki babamın düşündüğü şey gücünü kullanmak ve ben bunu istemiyorum." Ağabeyi başını salladı onun için zor olsa da Sare'nin kararlarına saygı duyuyordu sadece o değildi bunu yaşayan bir sürü insandan biriydi.

 

"Ben kardeşimin kararına saygı duyuyorum her zaman olduğu gibi onun arkasındayım madem zorunlu hizmeti ve bunu ilk yılından tamamlamak istiyor bunu bizde anlayışla karşılamak zorundayız zaten atanmış bunun geri dönüşü olmaz diye düşünüyorum." Sare minnetle ağabeyine baktı annesinin endişeli gözleri kızının üzerindeydi.

 

"Eğer oraya beni çiğneyip gidersen bir daha dönecek bir kapın olmayacak seni evlatlıktan silerim." Babasının ağır sözleri yüreğini acıtmıştı umutsuz bakışlarını ağabeyine gönderdi üzülerek ona sarılıp annesini kendisine çekti.

                             🛩

Hava sıcak ve boğucuydu sıcaktan nefes nefes kalmışlardı ve gözleri güneş yüzünden etrafı seçemiyordu kısık gözlerle ilerledikleri tepeye doğru baktılar üzerlerindeki kıyafet sıcak yüzünden terden tenlerine yapışmıştı.

 

"Komutanım şuan buradayız" Asker elindeki haritayı Komutanına uzattı ikiside oldukları konumu inceliyordu.

 

"Çocukları muhtemelen aksak tepesine doğru götürdüler buradan en kestirme şu dar geçitten geçilir." Komutanının gözü haritaydı.

 

"İyi de orası neredeyse uçurum o kadar çocuğu oradan oyalanmadan geçirmeleri imkansız" Diğer asker sözüne dahil olmuştu onu onaylayan bir kaç askerde Komutanın vereceği emri bekliyordu.

 

"Doğru söylüyorsun Hakan ama onlar da bunu düşünmemizi istiyor çocukları diğer yoldan götürmek isterlerse gün batmadan yetişeceğimizi biliyorlar buna rağmen orayı kullanmış olmaları daha olası" Komutanlarını başlarıyla onaylayan bir kaç asker ne yapacaklarını sormuştu.

 

"O tepeyi aşacağız elbet bir iz buluruz." Komutan haritayı askerine verip çantasını sırtına geri asmıştı o sırada telsizinden gelen ses ile telsizi eline alarak konuşmaya başladı.

 

"Karasu tim 3 beni duyuyor musun?” Komutan telsizi ağzına götürerek yanıtladı.

 

"Evet Komutanım" Karşıdan gelen otoriter ses tonu tüm askerlerin gerilmesine neden olmuştu.

 

"Tuna ne durumdasınız çocuklara ulaşabildiniz mi?" Komutan gergin bir ifadeyle konuşmaya devam etti.

 

“Çocukları kestirme olan aksak tepesinden götürdüklerini düşünüyoruz Komutanım diğer yolu kullanacaklarını düşünmüyorum henüz ulaşamadık ama ulaşacağız” Komutanın otoriter ses tonu tekrar duyulduğunda askerler ellerindeki silahı mümkünmüş gibi daha çok sıkmışlardı.

 

“Tamamdır Tuna biz beklemedeyiz” Telsizin sesi kesildiğinde Komutanları hareket etmek için emir vermişti.

 

Teroristler dar geçitten geçmişlerdi ama yanlarında götürdükleri 15 çocuktan sadece dokuzu ile birlikte devam etmişlerdi geri kalan 6 çocuktan ikisi geçitten geçtikleri sırada uçuruma yuvarlanmış geri kalan 4 çocuk ise günlerdir yolda olduklarından hastalandıkları için ayakbağı görülerek uçurumdan atılmıştı.

 

“Biz Rojine ne diyeceğiz 6 çocuk öldü?” Muhtemelen teroristlerin başında olan adam çocuklara doğru baktı ve eliyle sakalını okşadı.

 

“İki çocuğa sahip çıkamadınız dördü de hastalandı yürüyecek gibi değildi ayakbağı olurdu peşimizde esker ne yapalım şimdi” Kırık bir türkçesi vardı yarımyamalak konuşuyordu sözlerine kürtçe ile devam etti sakalını okşarken karşısındaki kızlara baktı.

 

“Baver, benden 2 3 tane kız istedi 13 14 yaşındaki kızları ayır ona vereceğim. Rojin, Baver memnun olunca bunu görmezden gelecektir.” Adam kafasını sallayarak çocukların arkasında bulan teröristlere söylerek 13 14 yaşlarındaki dört kız çocuğunu ayırdı çocuklar neler olduğunu anlamadan korkuyla bakıyorlardı.

 

“O köy olmasa bize adam çıkmaz iyi hizmet ediyorlar diğer köyler onlar gibi değil eskerin yanında” Teroristler aralarında konuşup gülüyordu.

 

“Rohat aklındaki ne bizimkiler neyi planlıyor bu eskerlerden sıkıldım her gün kafamıza bi mermi yağıyor tıkılıp kaldık mağaralara” Rohat kızgın ifadeyle yanında konuşan teröriste baktı.

 

“Hepsini gebertene dek bu dağlardan gitmeyeceğiz!” Teröristler başını sallayarak onu onaylamıştı.

 

Sıcak yavaş yavaş havadan uzaklaşıyordu askerler ise dar geçite ulaşmışlardı tek sıra halinde temkinli bir şekilde hızlı olmaya özen gösteriyorlardı.

 

“Komutanım!” Askerlerden biri Komutana seslenince Komutan hızlı adımlarla askerin yanına gitti.

 

“Ne oldu ne bu telaş?” Asker silahının ucuyla uçurumu gösterdiğin 6 küçük çocuk bedeni kanlar içinde uçurumun altındaydı çoğunun çarpanın etkisiyle başları parçalanmıştı askerler bu görüntü karşısında yüzlerini buruştururak geri çekildi.

 

“Soysuz itler ulan küçücük çocuklara nasıl kıydınız lan sizin ben merhametinizi si..” Küfür edecekken Komutanının yanında olmasından dolayı susmuştu.

 

“Bu şerefsizler için çocuk öldürmek çok kolay güçleri bir tek masumlara yetiyor çünkü” Komutan sıktığı yumruklarını serbest bırakarak konuştu.

 

“Daha fazla vakit kaybetmeden diğer çocukları bulalım gidecekleri yere ulaşırlarsa bulmamız güçleşir acele edin!” Askerler dar geçitten temkinli bir şekilde geçmeye çalışırken çoğu gördükleri görüntüleri hazmetmeye çalışıyordu hoş bu dağlarda nelerine rastlamışlardı ama ilk günkü gibi içleri bir tuhaf oluyordu.

 

Sare babasının son sözlerinden sonra dışarıya çıkmıştı ağlamaktan kızaran gözleri artık görüş alanını fazlasıyla kısıtlıyordu.

 

“Bebeğim ne oldu?” Arkadaşının yanına gelmişti onu anlayacak insanların yanında olmayı istiyordu.

 

“İmre ben sana bugün farklı bir neşeyle söylemek istiyordum mutluydum istediğim olmuştu ama şuanki halime bakılırsa ilk heyecanımdan pek eser yok” İmre çatık kaşlarıyla Sare’ye baktı.

 

“Sorun ne yoksa gene baban bir şey mi yaptı Aren’in haberi var mı bundan?” Sare elleriyle yüzünü kapatarak başını aşağıya İmre Sare’yi omuzlarından çekerek göğsüne yasladı.

 

“Anlat bana hadi ne oluyor?” Sare sulu gözleriyle İmre’ye baktı.

 

“Ben atandım” İmre büyük bir çoşkuyla ayağı kalkarak konuştu.

 

“Ne! Gerçekten mi nasıl atandın mı yani bildiğimiz atanmak özelde değil yani bildiğimiz devlette değil mi çok mutlu oldum tebrik ederim neresi hangi okul?” Sare ifadesiz bir şekilde İmre’ye baktığında İmre şaşkınlıkla Sare’ye baktı.

 

“Niye ağlıyorsun Sare?” İmre’nin çoşkusu yüzünden silinmişti.

 

“Öğretmenlikte 5 yıl zorunlu hizmet var bende zorunlu hizmetimi ilk yılımdan yapmak istedim” İmre endişeyle Sare’ye baktı.

 

“Yani nasıl bir zorunlu hizmet?” İmre Sare’nin konuşmasına izin vererek sessizce bekledi.

 

“Şırnakta Çakırdere köyünün Çakırçam ilkokuluna atandım.” İmre bunu beklemiyordu bir anlık yüreğinde oluşan korkuyla Sare’ye baktı ama ona belli etmek istemedi.

 

“Sare bu” İmre’nin sözünü keserek konuşmaya başladı.

 

“Bak sabahtan beri açıklama yapıyorum ve yoruldum sende karşı çıkacaksan bugün değil yarın çık çünkü şuan konuşacak halim yok” İmre başını salladı ve sormak istediği onca soruyu erteleyerek sormaktan vazgeçti.

 

BÖLÜM SONU

 

ÖĞRETMENLİK MESLEĞİ KONUSUNDA BİRAZ ARAŞTIRMA YAPTIM ONDAN EDİNDİĞİM BİLGİLERİ KURGUYA DÖKTÜM AMA EĞER BU MESLEK HAKKINDA YANLIŞ YÖNLENDİRDİĞİM BİR ŞEY VARSA SÖYLEMEKTEN ÇEKİNMEYİN LÜTFEN🫶🏻🫀

Loading...
0%