Yeni Üyelik
3.
Bölüm

ÇOCUK İSTİSMARI

@sidelyacicegi

BÖLÜM ATAMADIĞIM İÇİN ÜZGÜNÜM İLHAM GELMEDİĞİ İÇİN DUYGUYA GİREMEDİM DUYGUYA HAKİM OLAMADIĞIMDA BÖLÜMDE YAZACAK KELİMEM OLMUYOR O YÜZDEN BEKLEMEK ZORUNDA KALDIM BU BÖLÜMÜ SİZE BIRAKIYORUM OY VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM KURGUMA ŞANS VERDİĞİNİZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM 🫶🏻🫀

 

“Bırak beni!”

 

“Yalvarırım abi bırak beni nolur”

 

“Abi nolur bırak beni nolur” Küçük kızın boğazı acıdan patlamak üzereydi tüm bedeni kasılmıştı üzerinde kıyafetlerini çıkartmaya çalışan teroristin bedenini küçücük elleriyle itmeye çalışıyordu.

 

“Ne abisi lan!” Adam kızın yüzüne doğru kükredi diğer çocuklar çığlıklara korkudan kulaklarını kapatmışlardı bundan memnuniyet duyan teroristleri gösteri izler gibi zevkle izliyorlardı.

 

“Bırak beni nolur yalvarırım abi!” Terorist kızın yüzüne sırıtarak baktı kendi kıyafetlerini çıkartmaya başlıyordu.

 

“Ahmet görüşün açık mı?” Ahmet silahının dürbününden baktı dürbününde belli belirsiz hareket eden ama vurabileceği kadar açıkta olmayan görüntü vardı.

 

“Açık değil Komutanım yerimi değiştireceğim” Silahını alarak hızla yan tarafa doğru ilerledi kayarak kayanın aşağısına atladı sonrasında yeniden silahını doğrulttu.

 

“Açık Komutanım” Ahmetten haberi aldıktan sonra Komutan konuşmaya başladı.

 

“Ömer, Hakan, Murat, Kerim, Karan’ı al sağ tarafa doğru git” Emir gelir gelmez Ömer onları da yanlarına alarak sağ tarafa ilerledi.

 

“Komutanım bu soysuz küçücük kızı yere yatırmış vur emri bekliyorum vurmam lazım Komutanım” Ahmet’in sesi telsizden duyulduğunda askerler silahlarını gerginlikle sıktı.

 

“Caner, Mehmet, Biran sola doğru” Komutan işareti onlara da verdiğinde diğer kalan askerler Komutanla birlikte teroristlerin bulunduğu yere biraz daha yaklaştı.

 

“Ahmet” Ahmet hiç beklemeden cevap verdi.

 

“Vur deyin Komutanım çok geç olacak” Komutan derin bir nefes alarak silahının dürbününden baktı.

 

“Vur” Ahmet görüşünde olan teroriste ateş ettiğinde teroristin başına isabet etmişti dağılmış başıyla çocuğun üzerine doğru düştü ardından ne olduğunu anlayamayan teroristler etrafına bakınmalarına fırsat kalmadan üzerlerine gelen yoğun ateşle kaçışmaya başladı.

 

“Ömer durumunuz nedir!” Komutan seslendiğinde Ömer anında cevapladı.

 

“Bunlar leş oldu” Teroristlerle askerler arasında yoğun çatışma çıkmıştı askerler öldürülen her terorist başına onlara doğru yaklaşmaya devam ediyordu.

 

“Yaklaşmayın lan sıkarım bunların kafasına!” Askerler bir an tereddütle baktı çocukları kendilerine siper etmişlerdi.

 

“Ahmet görüşün açık mı?” Ahmet anında cevapladı.

 

“Tek tek indiririm emir verin Komutanım” Silahının içini doldurmuştu gözleri teroristlerin üzerindeydi.

 

“Sen birini vurursan diğerleri çocukları vurur” Ahmet derin bir nefes aldı.

 

“Hızlı olurum Komutanım söz veriyorum emri verin” Komutan bir anlığına kararsız kaldı teroristlere henüz çok fazla yakın değillerdi ve bulundukları yerden görüşleri onları vurabilecek kadar açık değildi.

 

“Saliselik hareket etmen lazım” Ahmet silahını tüm kararlılıkla sıktı görüşüne gelen küçük bedenler onun yutkunarak bakmasına neden oluyordu.

 

“Yaparım Komutanım siz bana emri verin bu soysuzların ne yapacağı belli olmaz” Komutan bir kez daha baktı Ahmet’e güveniyordu bunu yapacağına inanmıştı.

 

“Vur” Ahmet emri alır almaz teroristlerin bile anlayamadığı saliselik hareketlerle çocukları kendilerine muhafız eden teroristleri yaralamayı başarmıştı gerisi Komutanıyla aşağıda bulunan asker arkadaşlarındaydı geri kalan teroristleri ise aşağıdaki askerler temizlemişti çatışma sesi bir süre sonra son bulduğunda derin bir sessizlik kapladı.

 

“Temiz Komutanım etrafta kimse yok” Komutan ve askerler temkinli bir şekilde teroristlerin bulunduğu mağaraya ilerlediler mağaraya geldiklerinde çocuklara doğru usul usul yaklaştılar.

 

“Gel güvendesin bizden size zarar gelmez” Ömer yerde korkudan titreyen çocuğa doğru elini uzatmıştı çocuk Ömerin omzundaki bayrağa doğru baktı.

 

“Asker abi” Ömer’in elini tutup ona hızla sarıldı korkuyla titremeye devam ediyordu.

 

“Komutanım çocuk korkudan bayılmış” Küçük kız üzerinde başından vurulmuş şekilde yatan teroristi görünce korkudan bayılmıştı onu gören asker üzerindekini çıkartarak kızın vücuduna geçirdi.

 

“Soysuzlar bu şerefsizlerin kökü de kurumuyor biz sıkıyoruz bunlar canlanıyor” Askerlerden biri sinirle konuşuyordu.

 

“Bunların kökü mü kurur Mehmet, besleyen iti çok asıl sahibini gebertmek lazım o da bir gün olur.” Teğmen Biran konuşmuştu çocukları güvenle aşağıya indirmeye başlıyorlardı Ahmet ise tepede onlara doğru yaklaşan bir hareketlilik olup olmadığına bakıyordu.

 

“Bunların sahipleri leş yiyicisi bize yem diye atıyor bu soysuzlarda kendilerini feda ediyor ne uğruna hiç olmayacak bir hayal uğruna” Ömer konuşmuştu çocuğu kucağında incitebilecekmiş gibi naif bir şekilde tutuyordu.

 

“Türklerin vatanında vatan kurma hayali olanın dağlarda leşi olur, hadi acele edin gidelim burdan” Komutanlarının emriyle hızla ilerlemişlerdi.

 

“Tuna” Komutanın sesiyle telsizin ardından gerginlikten kaskastı kesilip bir anlığına hazırola geçen askerler Komutanlarının konuşmasını bekledi.

 

“Görev başarılı Komutanım çocuklar güvende kordinatları attım mağarayı patlatabilirsiniz biz uzaklaştık, yuvaya dönüş için izninizi bekliyoruz.”

 

“Tebrikler evlatlarım yuvaya dönüş için helikopteri o bölgeye yolluyorum.” Telsiz kapandığında askerler mümkün olduğunca kendilerine verilen kordinattaki helikopterin kendilerini alacakları bölgeye gidiyorlardı.

                                🛩

Gün doğmuştu yeni bir gün başlıyordu Sare izlediği tavandan gözlerini ayırmadan sınıfını hayal ediyordu bir çok hevesli küçük çocuk hayal etmişti kendisinin peşinde dolaşan öğretmenim diye peşinden ayrılmayan küçük çocukları düşündü bu hayal onu gülümsetmişti.

 

“Benim güzel bebeğim gözlerini açmış tavanı niye gülümseyerek izliyor ne o gelecekteki kocanı mı hayal ediyorsun?” Sare gülerek İmre’ye baktı onu seviyordu her zaman desteğini esirgememişti ikiside çocukluklarının birbirine armağınıydı.

 

“İşin gücün dalga İmre” İmre gülerek Sare’nin yanına geldi Sare'nin saçlarından öptü.

 

“Neyse hadi gel kahvaltı hazırladım” Sare yüzünü yıkayarak İmre’yi takip etti.

 

“Nöbete mi gideceksin bugün” İmre Sare’ye onaylayan bakışla baktı ve dudaklarını büzük hüzünlü bir bakış yolladı.

 

“Sare sen iyice düşündün mü ben senin yanındayım daima ama ne bileyim seni özlerim, endişelenirim garip bir duygu bu” Sare İmre’ye sarılarak boynundan öptü onu rahatlatmak istiyordu.

 

“Ohhh ne güzel channel parfüm kokusu o bende istiyorum” Lafı değiştirip enerjisini yükseltmeye çalışıyordu.

 

“Seni çok seviyorum umarım güvende olursun” İmre konuyu değiştirmemeye kararlıydı.

 

“Ağabeyimle konuşur musun fikri değişmiş mi diye” İmre göz devirerek baktı.

 

“O dalyan köfteye gidip kendin niye sormuyorsun?” Sare kahkaha atarak cevapladı.

 

“Çünkü hayır demesinden korkuyorum 24 yaşındayım ama ağabeyimin sözüne karşı gelemem çünkü onun sözüne kıymet veriyorum sırf ben üzülürüm diye gönlü razı olmadığı halde izin versin de istemiyorum kendisi de istesin mutluluğumu paylaşsın istiyorum” İmre oflayarak konuştu ama gülüyordu.

 

“Pekala senin için o dalyan köfteyi cız bız yapmadan sakince konuşup ne düşündüğünü soracağım ama bak eğer beni sinir ederse ümüğüne çökerim haberin olsun.” Sare gülerek çatalı zeytine batırdı.

 

“Senin bu garip konuşmalarını seviyorum işin gücün dalga” İmre kahkahayla karşılık vermişti.

                              🛩

“Ohh be özlemişim yeri öpeceğim şimdi” Ömer gülerek Ahmet’e baktı.

 

“Hadi öp Ahmet” Ömer gülerek Ahmet’e bakarken kızararak bakan Ahmet’in yüz ifadesini görünce tüm tim kahkaha atmıştı.

 

“Yani şimdi Ömer Üsteğmenim mecazi anlamda dedim” Ömer gülerek yaklaştı Ahmet'in yakasını düzeltti.

 

“Emrediyorum asker hemen eğil yeri öp” Muzip ve sahte bir emirle gülerek bakıyordu.

 

“Bende emrediyorum Ömer Ahmet’i yalnız bırakma” Ömer Üsteğmen sahte bir boğaz temizleme sesiyle Komutanına baktı.

 

“Aman Tuna Yüzbaşım ben latife ediyordum.” Tuna Yüzbaşı gülerek Ömer Üsteğmenin yüz ifadesini keyifle seyretmişti.

 

“Hadi gidin biraz dinlenin günlerdir dağdayız yeni bir görev emri gelmeden iyice dinlenmiş olun” Komutanlarının emriyle hepsi çil yavrusu gibi etrafa dağıldı kışlada bulunan asker evlerine gidiyorlardı Yüzbaşı ise başını gökyüzüne çevirerek öylece düşüncelere dalmıştı ta ki cebindeki telefon yüksek sesle çalana kadar öyle ki telefonun melodisini bile dağda kullanamadığından unutmuştu.

 

“Ooo Dostum sesini duymayalı çok oldu” Karşı taraftan gelen sesle yüzündeki gülümseme derinleşti sonrasında da ciddileşti.

 

BÖLÜM SONU

 

OY VE YORUMLARINIZI MERAKLA BEKLİYORUM 🫶🏻🫀

Loading...
0%