@sidelyacicegi
|
ÇOK GÜZEL BİR BÖLÜMLE GELDİM BU BÖLÜMDEN SONRA SİZİ BİR GEÇİTTEN GEÇİREREK UZAKTAKİ SES EVRENİNE GÖTÜRÜYORUM ARTIK MACERADAN MACERAYA KOŞARIZ UMARIM BENİMLE GELİRSİNİZ YORUMLARINIZI VE OYLARINIZI BEKLİYORUM SİZİ ÇOK SEVİYORUM 🫶🏻🫀
Saatin tik tak sesi kulaklarını tırmalıyordu sessizce oturup derin düşüncelere kendisini bırakmıştı elleriyle yönettiği dünyanın artık kendisinin ellerinde olmadığını bilmek tüm vücudunu öfkenin ele geçirmesine neden oluyordu.
“O gitmeyecek” Gözlerini Aren’e dikmişti Aren oturduğu koltukta iyice yaslandı çocukken şimdi içinde olan cesareti bu kadar fazla değildi cesurdu ama korkuyordu şimdi ise korkmadan karşısında bacak bacak üstüne atmış babasına gülümsüyordu.
“Neden istemiyorsun bir sebebi mi var?” Ses tonu çocukluğundan daha gür ve sert çıkmıştı babası onları artık kontrol edemediğinin farkındaydı.
“Onun ölmesini mi istiyorsun?” Aren tek kişilik koltukta doğruldu babasına yaklaştı.
“Sen bizi zaten her gün öldürmüyor muydun?” Aren’in yaptığı ima babasının daha çok öfkelenmesine neden olmuştu.
“O oraya giderse parçasını bile bulamazsın.” Aren güldü onun kontrolünde olmadığını biliyordu ona karşı derin bir öfkesi vardı ama buna rağmen gülüyordu çünkü artık 30 yaşında bir adamdı 6 yaşında bir çocuk değildi.
“Buraya gelmeden önce İmre’nin yanındaydım ona insan vücudunu sordum ne güzel yaratılmışız tepeden tırnağa, ama insanlar yine insanlar tarafından eceli dışında, kimisi katledilerek kimisi basit bir ölümle insan elinin değmesiyle ölüyor artık şu yeryüzünde eceliyle öldü diyemeyecek kadar çok kadın ve çocuk katledildi öyle değil mi ya da borcu yüzünden ya da sadece sokaktan geçen bir adamın canının sıkılması yüzünden kaç masum can eceliyle ölemedi değil mi?” Babası oğlunu anlamaya çalıştı nelerden bahsettiğine anlam verememişti karşısında gördüğü 6 yaşındaki oğlu değildi 30 yaşında kendisinden nefret yabancı bir adam vardı.
“Ne demek istiyorsun şimdi?” Aren arkasına yaslandı bir bacağını diğerinin üstüne attı.
“Bu zamanda devir öyle iğrenç bir hal aldı ki artık insan öldürmek basit, evlilikler 13 14 yaşa indirgenmiş ve artık çocuğa çocuk diyemediğimiz, çocuğa bile iğrenç bir haz beslediğimiz devirdeyiz sen daha iyi bilirsin o devri” Babası yutkunmuştu Aren’in gözlerinde gördüğü şeyi yıllar önce kendi babasına karşı sunmuştu bu his bu öfke bu bakış tanıdıktı çünkü yıllar önce kendiside bu bakışı babasına yöneltmişti.
“Devir kötü bir hal aldı o yüzden Sare’nin oraya gitmesi doğru değil” Aren bu sefer kahkaha attı ve aniden gülüşünü yarıda keserek konuşmaya başladı.
“Devrin kötü olma sebebini çok iyi bilirsin baba öyle değil mi ama şunu söylemem gerekirse Sare oraya gidecek ve sende bunu engellemeyeceksin onu tehdit edip durma, 6 yaşındaydım yeni doğmuştu o zaman bile meleğimi korudum şimdide ağabeyi olarak dünyanın neresinde olursa olsun korurum.” Babasını şaşkın ifadesiyle odada bırakıp çıkmıştı.
Karasu timinin dağdaki görevini tamamlayıp gelmesinin ardından 3 gün geçmişti ve şuanda tim Komutanlarının kendilerini eğitim alanında toplamasıyla yakınmadan durmaya çalışıyordu.
“Karasu timi, bu seferki gidişinde çok geç kaldı hamlıyor muyuz yoksa yaşlanıyor muyuz?” Komutanın sert sesi askerlerin gerilmesine sebep olmuştu.
“Zorlu bir yolculuktu Komutanım” Komutan konuşan Üsteğmen Ömer’e yaklaştı sert çehresi konuşmadan önce kasılmıştı Üsteğmen ise gözlerini Komutanından çekerek karşıya baktı.
“Kar’ın kışın ortasında terorist avlıyorduk ne kadar zorlu olabilir?” Ömer Üsteğmen başını salladı ve konuşmadı Yüzbaşı gergin olduğunda kimse onunla konuşmak istemiyordu.
“Görev emri gelene kadar kendinizde yavaş bulduğunuz neyiniz varsa onu kendinizde eğitin bu tim bir daha hiçbir yere geç kalmayacak buna bende dahil” Komutan ölen 6 çocuk için kendisini suçlu hissediyordu belki biraz daha erken gitmiş olsalardı çocuklar yaşıyor olabilirdi ama elbette asıl suçlu onlar değildi ama kurtaramadıkları her canın hesabını kendilerine bile veremiyorlardı.
“Anlaşıldı mı asker!” Komutan ses çıkmayan timine baktı ve bu sefer gür ve sert bir sesle yeniden konuştu tim huzursuzca yerlerinde kıpırdamadan hazırolda duruyordu.
“Anlaşıldı Komutanım!” Yüzbaşı askerlerine yaklaşıp sert çehresiyle yeniden konuştu.
“Duyamadım!” Tim gür ve güçlü bir ses tonuyla hep bir ağızdan yeniden bağırdı.
“Anlaşıldı Komutanım!” Yüzbaşı başını sallayarak timine baktı timi kendisiyle göz göze gelmemek için savaş veriyordu.
“İyi o zaman devam edin” Yüzbaşı yanlarından ayrıldığında askerler derin bir nefes alarak konuşmaya başladı.
“Tuna Yüzbaşı çok nadir yapar bunu belli ki içinde kendisini affedemediği şeyler var” Asteğmen Hakan konuşmuştu.
“Daha erken gidebilme ihtimalimizi düşünerek 6 çocuk için üzülüyor, aileleri Tuna Yüzbaşıyı suçladı o zaman rahat dursalardı da teroristle işbirliği yapmasalardı.” Ömer Üsteğmen sinirle ayağını yere vurdu.
“Çocukları teslim almaya gelen aileler mi?” Ömer başını sallamakla yetinmişti.
“6 çocuğun ailesi çocuklarını bulamayınca Tuna Yüzbaşını suçladı, siz asker değil misiniz nasıl bulamadınız, madem koruyamayacaksınız ne diye asker oldunuz, keşke sende onlarla ölseydin gibi sözler elbette ailelere üzülüyorum ama bunun tek nedeni köyün terorist seviciliği biz buna rağmen onların çocuklarını koruyoruz onları da koruyoruz ama bazen nankör olmaları beni çıldırtıyor” Askerler Komutanlarını onaylamıştı köylünün nankörlüğünden sıkılmışlardı elbette ellerinde olsa herkese her şeye yetişmek istiyorlardı ama ne var ki onlarında insan olduğu çoğu zaman unutuluyordu.
“Tuna Yüzbaşı her görevden geldiğinde içine kapanır, özellikle arkasında bıraktığı birileri varsa neyse emrini uygulayalım böyle zamanlarda fazla öfkeli oluyor onun öfkesinden payımı almak istemem.” Ahmet’in sözleriyle birlikte tim verilen emri yerini getirmek için eğitim alanına dağılmışlardı.
Sare karşısındaki vitrine bakıyordu yeni sezon kıyafetler çıkmaya başlamıştı eylül ayını iple çekiyordu çünkü bir sürü öğrencisi olacak ve onlara ders anlatacaktı aşırı heyecanlıydı öğrencilerine ödev yaptıklarında vereceği stickerlara kadar almıştı hepsini özenle seçmişti hatta onlar için kalemler ve defterlerde almıştı şimdiden bu duyguyu yaşamak için sabırsızlanıyordu.
“Öğretmen hanım” Sare başını çevirerek koştura koştura gelen İmre’ye baktı onu burada gördüğüne şaşırmıştı nöbeti olduğunu sanıyordu.
“İmre nöbette değil miydin?” İmre Sare’ye bakmayarak vitrine bakıp konuştu.
“İnanamıyorum çok iyiler” Sare kendisine bakmadan vitrine bakan arkadaşına göz devirmişti ne var ki imre bunun farkına bile varmamıştı mağazadan içeriye girdiklerinde içerisinin kalabalık olduğunu gördü.
“Gerçekten bu insanların kıtlıktan çıkmış gibi saldırmalarına anlam veremiyorum” İmre sonunda Sare’ye baktığında elindeki poşetleri gördü.
“Ne aldın böyle ağır mı poşetler birini bana ver” İmre uzanarak poşetlerden birini aldı içine baktığında şok içinde Sare’ye baktı.
“Bu kadar kırtasiye malzemesini ne yapacaksın yoksa öğretmen olarak değil de öğrenci olarak mı gidiyorsun?” Sare gülerek karşılık verdiğinde önünde duran kısa fileli eteğe baktı.
“Hayır öğrencilerime hediye edeceğim” İmre yanına gelerek eteğe baktı askıdan çıkardı Sare’ye doğrulttu.
“Ben araştırdım da kışın çok soğuk oluyormuş kısa alma, yinede sen gezerim görürüm ya da bi yakışıklıyla ilk buluşma ayarlarım diyorsan al” Sare İmre’nin elindeki eteği alarak askıya geri taktı.
“İmre almaktan vazgeçtim” İmre gülerek arkasını dönüp giden arkadaşının peşinden gitti.
“Ne ya 16 milyonluk şehirde bulamadığımızı belki sen orda bulursun” İmre’ye sahte bir sinirle bakmıştı cevap veremeden İmre uzun siyah bir elbiseye doğru ilerledi.
“Bak bunu alabilirsin” Sare elbiseye yaklaşarak kumaşına baktı saten bir kumaştı bel çukuruna kadar dekoltesi vardı.
“Sence bu olur mu?” İmre başını sallayarak onayladı Sare beğendiği için bedenine uygun olanı alarak ilerlemeye devam etti.
“Baban ne dedi konuştun mu?” Sare başını olumsuz anlamda salladı ve konuşmaya başladı.
“Abim konuşmuş ben hallettim dedi bende tamam dedim teşekkür ederim abim onunla konuştuğunu söyledi.” İmre için bu biraz zor olsa da Sare için konuşmuştu gözleri heyecandan yerinde duramayan arkadaşının üzerindeydi onun için mutluydu ama içi huzursuzdu onu son görüşü olabilme düşüncesi bile onun gözlerini dolduruyordu. 🛩 11 GÜN SONRA TARİH 1 EYLÜL 2024
“Bu lojmanda koltuk ne bileyim yatak falan var değil mi mutfağında eşyalar var mı benim içime sinmedi böyle” Annesinin yüzü düşünce dudaklarını büzerek kafasını salladı.
“Merak etme Nazende annem orası lojman olduğu için hepsi var gerek olursa zaten yanında belli araçları Sare arabaya koydu ihtiyacı olursa merkezden alır bulamazsa biz göndeririz oraya” Sare’nin annesi hüzünle başını sallayarak İmre’ye baktı. Valizlerde hemen hemen hazırdı Sare okullar açılmadan 1 hafta önce oraya gitmek istemişti lojmanı kendisine göre düzenlemek, temizliğini yapmak, ihtiyacı olabileceği şeyleri almak istiyordu ilk defa tek yaşayacaktı hem korkuyordu hem de çok cesurdu.
“Son valizide arabaya koydum var mı başka gerçi almaz daha fazlasını ama gerek görürsen ben getiririm meleğim” Sare ağabeyine sarıldı ağabeyi saçlarına uzunca bir öpücük kondurarak yüzünü ellerinin arasına aldı.
“Ne ihtiyacın olursa olsun beni hemen ara gece kaç olursa olsun gelirim tamam mı söz ver bana benden de bir şey gizlemek yok” Sare başını sallamıştı ağabeyi bırakmaya niyeti yok gibi sımsıkı sarılıyordu.
“Teşekkür ederim yanımda olduğunuz için” Sare ağlamamak için kendini tutuyordu ağlarsa onları da üzmek istemiyordu ilk defa onlarsız yaşayacaktı.
“Yanında gelseydik keşke görürdük hem, nerede yaşayacaksın nerede kalacaksın” Annesi göz yaşlarıyla konuşurken Sare hüzünle baktı.
“Anne tek gitmeliyim kendi başıma yaşamaya kendimi alıştırmalıyım oraya biraz alışayım sizi çağıracağım ama şimdi ayrılamamaktan korkuyorum fikrim değişir mi diye siz gelirseniz ben duramam sizinle gelmek isterim.” Annesi yinede hüzünle kızına bakmaya devam etti İmre Sare’ye sarıldı uzunca bir süre ayrılmadılar.
“Cepheye savaşmaya gitmiyor değil mi bu kadar duygusallık yeter Saruhan ailesi” İmre’nin sözleriyle bir anda ortam farklı bir hal aldı ve hepsi istemsizce gülmeye başladı.
“İmre doğru söylüyor artık büyüdü kendi başına hayatta kalmalı” İmre Aren’e bakıp gülümseyerek göz kırptı Aren’de İmre’ye karşılık vermişti.
“Artık gitmeliyim erken çıksam iyi olacak hava kararsın istemiyorum gündüz gözüyle köyü gezsem iyi olur belki ineklerle story atarım ne dersin İmre” İmre aklına gelen görüntülerle birlikte kahkaha atmaya başladı İmre bundan 2 yıl önce Trabzonda bir köye gönüllü doktor olarak gitmişti orada kaldığı süre boyunca ineklerle pek fazla haşır neşir olmuştu.
“Doğru İmre sever inekleri” İmre Aren’in omzuna vurarak konuştu.
“Utandırma Aren” Sare gülerek arabasına doğru ilerledi.
“Neyse siz birbirinizi yemeden ben gideyim hoşçakalın sizi çok seviyorum” Sare arabaya bindi annesi, ağabeyi ve dostuyla kısa bir göz göze geldikten sonra arabayı çalıştırdı camı açıp giderken onlara el salladı artık evinden uzaklaşmaya başlamıştı aynaya bakıp arkaya baktı hepsi gözyaşları içinde arabasını izliyordu.
“Bekleyin beni küçük kelebekler Sare öğretmeniniz geliyor” Arabada sevdiği tarzda müzik açarak yoluna devam etti telefonundaki navigasyona bakmayı da ihmal etmemişti yeni bir hayat ve yeni bir maceraya atılıyordu tehlikeli ama hayalini kurduğu bir maceraydı.
BÖLÜM SONU |
0% |