Yeni Üyelik
15.
Bölüm

U.S 13. BÖLÜM TÜRKİYE GELMEYECEK

@sidelyacicegi

MERHABALAR ASLINDA TAM SAATİNDE YAYINLAYACAKTIM AMA KİTAPPAD DE SORUN OLUŞTU BÖLÜMÜ DEFALARCA DÜZENLEDİM AMA KAYDEDİLMEDİ HER NEYSE YENİDEN DÜZENLEMEYE TAKATİM ARTIK KALMADI VE SIKILDIM LÜTFEN EMEĞİME OY VE YORUMLARINIZI ESİRGEMEZSENİZ ÇOK MUTLU OLURUM.

Işık görmeyen karanlık bir yerde boğazında asılı bir iple ayakları ve elleri bağlıydı vücudunda duyduğu acılar katlanılmazdı kemikleri kırılmış mıydı yoksa etleri mi ezilmişti hiçbir fikri yoktu tek bildiği aklındaki karmaşa kontrol edemediği diğer kişiliklerinde çıkıp sonra geri dönmesi aklındaki sesler katlanılamaz acısı onu mahfediyordu başını ellerinin arasına aldı bileklerindeki ip onun canını çok sıkıyordu kendi kendine sallanarak tekrarlamaya başladı.

 

“Ülken seni terk etti” Başını ellerinin arasına alarak sallandığı yerde saatlerce bu sözleri tekrarlıyordu.

 

“Ülken seni önemseseydi zaten gelirdi” Sözlerin ağırlığı vücudundaki yaraların ağırlığının üzerine biniyordu artık aklını kaybetmiş gibiydi.

 

“Türk askeri seni kurtarmaya gelmeyecek” Bunlar Baver’in 5 gündür söylediği sözlerden biriydi gün içinde yanına geliyor işkence ediyor ve gündüz mü akşam mı olduğuna anlam veremeden yine bir karmaşaya giriyordu.

                             🪖

“Komutanım burası da temiz” Asteğmen Karan Tuna Yüzbaşı’ya seslenmişti Karasu timi yola çıktıklarından itibaren kendilerine verilen bölgenin kordinatını aramaya devam ediyorlardı zorlu ve eğimli araziyi çoktan geçmişlerdi ama henüz Sare’den hiçbir iz yoktu bugün 5. Gündü ve Sare’nin hayatta olup olmadığına dair hiçbir ipucu yoktu karargahla iletişime her geçtiklerinde Sare’nin yerine dair kesin bir kordinat umuduyla telsizi dinliyorlardı ama her seferinde söylenen kordinatlarda teroristler oluyordu ama mağaranın içinde Sare olmuyordu çünkü askerin geleceğini bildiklerinden teroristler şaşırtma amaçlı her mağaraya girip bekliyorlardı ama onların işi askerle çatışmak değil onlar geldiğinde onların kendisini öldürmesine izin vermekti sağ kalırlarsa Sare’ye gidecek yeri söyleme ihtimallerinden dolayı sadece ölüm için çatışmaya giriyorlardı çoğu askerin önüne bilerek atlıyordu amaçları sadece onları oyalamak ve Sare’ye giden yolun tamamen önünü kesmekti.

 

“Allah kahretsin!” Tuna Yüzbaşı kendisinin yakalanacağını anlayınca kafasına sıkan yerde yatan teroriste tekme atmıştı Karasu timi Komutanlarının kontrolünü kaybettiğine çok nadir rastlamıştı bunu normal karşılamaya çalıştılar çünkü kendileride sinirden çatlıyordu.

 

“Komutanım bu bölgede aramadığımız yer kalmadı bu soysuzlar bizi oyalamak için yapıyor bunu” Tuna Yüzbaşı sakin kalmaya çalışarak düşünmeye çalıştı ama aklı durmuş gibiydi girdikleri her mağaradan eli boş dönmesi onları çıldırtıyordu.

 

“Aramaya devam edeceğiz vazgeçmek yok, hiç silah tecrübesi bile olmayan çocukları önümüze atıyor kansız herifler” Tuna Yüzbaşı arkasına döndü yürümeye başladı yerde oluşan karlarda ayak izleri belli oluyordu ama onları ayağıyla dağıtarak ayak izlerini sildi.

 

Askerler Albay’ı alelacele çağırmışlardı teroristlerden yeni bir video gelmişti Albay içindeki sıkıntıyla odaya girdi bu sefer ki videoda kızın ölümünü izlemek istemiyordu videoya baktığında karanlık bir odada küçük bir ışık vardı odanın ortasında bulunam elleri başında yerinde sallanarak ne dediği çok anlaşılmayan kelimeleri tekrarlıyordu videonun sesi giderek yükseldiğinde videodaki kızın ne dediği az çok anlaşılmaya başlamıştı.

 

“Türk askeri gelmeyecek” Yerinde sallanırken tekrarlıyordu.

 

“Türkiye gelmeyecek” Kendinde değilmiş gibi iki büklüm saklandığı yerde tekrarlıyordu.

 

“Ben önemsizim benim için gelmeyecekler” Ağlayarak yerinde sallamaya devam etti.

 

“Türk askeri gelmeyecek”

 

“Hayır gelecek beni burada bırakmazlar”

 

“Türkiye gelmeyecek”

 

“Hayır gelecek beni burada bırakmazlar”

 

“Türk askeri gelmeyecek”

 

“Gelecekler sende bir Türksün seni burada bırakmayacaklar”

 

“Türkiye gelmeyecek”

 

Kendi kendine söylediği kelimelere yeniden kendisi karşı çıkıyordu bunları söylediğinin farkında bile değildi.

 

“Ülken seni terk etti”

 

“Hayır terk etmedi beni bulacaklar sus artık!” Sare ellerini başından çekerek etrafına bakmaya çalıştı boynundaki ip onun nefesini kesiyordu ayağa kalkmaya çalıştı.

 

“Aklımı kaybetmemi istiyorsun öyle değil mi beni ülkeme düşman etmek istiyorsun!” Kapıda doğru bakarak bağırdı Albay kızın halini gördüğünde içine düşen hüznü sakladı hiçbir ifadesi yoktu.

 

“Sana dedim Öğretmen, ülken 5 gündür nerede eminim seni aramak için asker yollamamışlardır” Sare aklını kaybetmek üzereydi hızla kapıya doğru yöneldiğinde boynundaki ip nefesini kesti ve geriye doğru düştü ardından Baver’in kahkahası duyuldu.

 

“Senin istediğini asla yapmam boşuna uğraşma ülkem beni kurtarmaya gelmese bile asla bir hain olarak ölmem!” Kapının kilidi duyuldu Sare kendisini yerden kalkmaya zorladı ama başaramadı.

 

“Bir video açacağım ve sende ülken hakkında sana söyleyeceğim şeylerin tekrar edeceksin, diyeceksin ki Türkiye Suriye’ye ve Lübnan’a soykırım yapmak için girdi asıl amaçları onların insanları kurtarmak için değil ya da sınırında kürt devleti kurmalarına engel olmak için değil sadece onların topraklarını almak için girdi diyeceksin!” Sare var olan gücüyle gülmeye başladı.

 

“Sen devlet kurmayı mı düşünüyorsun?” Gülmeye devam etti.

 

“Türklerin tarihini biliyor musun 5000 yılı aşkın bir tarihten bahsediyorum öyle kolayca mı devletleştiler sanıyorsun bunun için kaç can kendini feda etti bugün Türkiye olabilmek için kaç toprak Türkün kanıyla boyandı ve sen karşıma geçmiş kendi devletinizi kurmaktan bahsediyorsun Türkiye buna izin verir mi sanıyorsun o bahsettiğin devlet Kürt devleti değil terorist devleti ve bunun olacağını düşünüyorsan yanılıyorsun!” Sare gülmeye devam edince Baver saçlarından tutup yüzüne yaklaştırdı.

 

“Sen benim sabrımı zorlamamalıydın hemen yarın infaz edileceksin!” Albay çatık kaşlarını ekrana yönelterek yumruklarını sıktı.

 

“İnan umrumda bile değil benden istediğini yapmayacağım öleceksem onurlu öleceğim senin gibi soysuz değilim ben, benim soylu bir tarihim var senin neyin var sen soysuzsun, yurtsuzsun, vatanın yok senin bana şehit diyecekler seni bırakacaklarını mı sanıyorsun seni bir gün geberttiklerinde haberlerde ne diyecekler biliyor musun terorist ele başını Türk askeri etkisiz hale getirdi leş gibi dağlarda kokacaksın!” Baver sinirden çatlayacak hale gelmişti Sare’nin üstündeki kazağın yakalarını yırttığında Sare onu kendinden uzak tutmak için çırpınıyordu.

 

“Sana çeneni kapalı tutup senden istediğimi yap demiştim ama madem yapmayacaksın o zaman senin o çok sevdiğin onurunu senden aldığımda bakalım ne yapacaksın!” Sare yerde çırpınırken ayaklarını ona doğrulttu ama bağlı olduğu için hiçbir şey yapamıyordu terorist Sare’nin boynuna yöneldi Sare ise dehşet bir korkuyla çığlık atmıştı kendisinden uzaklaştırmaya çalışıyordu.

 

“Baver!” Baver duyduğu sesle anında ayağa kalktı korkuyla seslenen kişiye baktı tam o anda video kesildi.

Albay sinirden çatlayacak hale gelse bile asla bunu belli etmedi yutkunamıyordu içi içini yiyordu kapanan ekrana öylece baktı.

 

“Bana Tuna’yı bağla hemen!” Kısa bir süre sonra telsizden konuşmaya başladı.

 

“Tuna!” Tuna Yüzbaşı telsizden gelen gergin ses tonuyla tüm hücreleri gerilmişti.

 

“Komutanım?” Soru soran bir ifadeyle sormuştu.

 

“Sare Öğretmeni yarın infaz edecekler acele etmelisiniz evlatlar bir Öğretmenimizi daha kaybedeceğiz.” Tuna Yüzbaşı’nın içine düşen sıkıntıyla kısa bir süre bekledi istemsiz bir hüzünlü bir sinir kaplamıştı içini yutkunarak cevapladı.

 

“Bu olmayacak Komutanım, elimizden geleni yapacağız.” İfadesiz tutmaya çalıştığı yüzüyle timine baktı bakışları Ömer Üsteğmeni buldu kendisine bakıyordu Ömer Üsteğmen ona diğerleri gibi bakmıyordu sanki kendisine baktığında farklı bir şey görüyormuş gibi bakıyordu ifadesini sabit tuttu ve yeniden arkasını döndü.

👩🏻‍🏫

Baver’in ağzını boynumda hissetmek midemi bulandırıyordu o tanıdık iğrenç sızı vücudumun her yerindeydi dehşetle çırpınırka kulağıma doğru gülüyordu ağlayamıyordum bile sadece kendimi korumaya çalışıyordum istemsiz çıkan çığlığım onu keyiflendirdiğinde kusacak gibi olmuştum gözümün önündeki görüntüler midemin dehşetle kasılmasına neden olmuştu o sırada arkadan duyduğum ses daha ürkütücü ve korkunçtu aklım çıkacak gibiydi yerde kendime zarar vereceğim bir şey aradım ama yoktu olsaydı kendimi hemen burasa öldürmeyi planlamıştım.

 

“Sana verdiğim emri yerine getirmedin Baver!” Adamın sesi kulaklarımı tırmalıyordu korkuyla ona bile bakamadım duvarın bir köşesine sindim kazağımı ellerimle kapatmaya çalışıyordum.

 

“Ben yollayacaktım sana” Baver’e kuvvetli bir yumruk attığında istemsizce hoşuma gitmişti.

YAZARIN KALEMİNDEN

“Sen benden kız mı kaçırıyorsun lan!” Defalarca indirdiği yumrukla Baver konuşamayacak haldeydi.

 

“Bize ayak bağı oluyordu onu infaz edelim dediğini söylemeyecek” Adam Sare’ye baktı Sare korkuyla gözlerini kaçırdı ardından hemen ona doğru yaklaştı.

 

“Öğretmen sensin demek” Baver’e nazaran genç ve uzun boyluydu yüzü ve kıyafetleri onun gibi kirli değildi temiz ve bakımlıydı.

 

“Şişş korkma sana zarar vermeyeceğim” Sare iyice duvara sindiğinde terorist Sare’nin saçlarına dokundu çekileceğini sanarak korkuyla bekledi.

 

“Ama dediklerimi yaparsan yapmazsan yarın senin infazına karar vermiş olacağım.” Sare’nin küçük yüreği korkuyla çırptığında artık ağlıyordu belli etmemek için savaştı.

 

“Yapmayacağım” Gözlerine korkusuzca bakmaya çalıştı adam daha önce Baver’in gözlerinde gördüğü gibi nefretle bakmıyordu istemsizce onu bırakabileceğini düşündü.

 

“Çık dışarı Baver, sana kıza zarar verme demedim mi nasıl emirlerimi hiçe sayarsın!” Baver’i yakasından tutup çekmişti Baver korkuyla konuştu.

 

“Rojin’e neler yaptığını gördüğümde kendimi kaybettim.” Adam yeniden bir yumruk savurduğunda Baver yere düştü ardından tekmelerini karnına savurdu.

 

“Banane lan Rojin’den geberirse gebersin madem senin zayıf noktan seni uyarmama rağmen bunu sürdürüyorsun, o halde gebertin lan kızı Öğretmenden dayak yiyeni ben ne yapayım!” Önce Baver’e söyleyeceklerini söyleyip ardından kapıda bekleyen teroriste emir vererek konuşmuştu.

 

“Hayır yapma Ahad nolur tamam söz veriyorum dediklerini yapacağım!” Baver dizlerinin üstüne çökmüş yalvarıyordu.

 

“Sana kızı bana göndermeni söyledim sen sana gelen kızı bana bu halde mi veriyorsun üstelik bana sormadan infazını başlatıyorsun!” Baver korkuyla yalvarıyordu Ahad ise onu sırıtarak dinliyordu.

 

“Söz veriyorum tekrarı olmayacak” Ahad ayağını Baver’in yüzüne koyarak arkaya doğru ittirdi.

 

“Bir daha benim malıma elini sürecek olursan seni gebertirim” Sare Ahad’ın kendisini mal olarak nitelendirmesine sinirlenmişti gözlerini ondan çekmeden onu izliyordu.

 

“Defol git!” Baver korkuyla çıkarken Ahad Sare’ye yöneldi.

 

“Canın fazla yanmış gibi görünüyor?” Soru sorar gibi bakıyordu Sare boynundaki ipin canını acıtmasına aldırmadan duvara sindi.

 

“Kaç yaşındasın?” Sare cevap vermedi.

 

“Tekrarlamam senin için iyi olmaz” Sare çatık kaşlarla baktı.

 

“24” Kısa ve netti Ahad ellerini Sare’nin yüzünden gezdirince Sare duvara doğru sanki gidecek bir yeri varmış gbi daha da sindi.

 

“Fotoğraflarına baktığımda çok güzeldin şimdi o görüntüden eser kalmamış iyileşmen zaman alacak gibi görünüyor” Ahad kendi içinde bir şeyleri ölçüp tartıyordu.

 

“Şimdi şöyle yapacağız sen dediğim video kaydında sana söyleneni tekrar edeceksin sonrasında ben seni buradan daha güvenli bir yere götüreceğim ve bir daha asla canını yakmayacaklar ve sende benim malım olarak güvende kalacaksın” Sare gülmeye başlayınca Ahad kaşlarını çatmıştı.

 

SARE LİA SARUHAN’IN AĞZINDAN

Bu adamın sözleri içimdeki Sirel’i güldürmüştü istemsiz olarak onunla aynı safa geçtim ve bende kahkahayla gülmeye başladım adam kaşlarını çattığında bana ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.

 

“Ben senin malın değilim bu bir Ülkeme asla ihanet etmem bu iki ve istersen beni öldür umrumda bile değil bu da üç!” İsminin Ahad olduğunu öğrendiğim adam çenemi tutup sıktığında sinirlendiğini hissetmiştim

 

“Yani burada tecavüze uğramayı göze alıyorsun?” Yutkunarak konuşmuştum bundan nefret ediyordum ama asla Ülkeme ihanet etmeyi göze alamazdım.

 

“Ne olursa olsun Ülkeme ihanet etmem” Ahad çenemi tutarak yeniden konuştu gözlerime bakıyordu.

 

“Seni istediğim güzelliğin yok olmuş ben çirkin ve bakımsız kadınlardan hoşlanmam” Kahkaha atmıştım ama gerçekten gülmüyordum sadece ağlamamak için gülmek istiyordum.

 

“Kusura bakma ya senin geleceğini bilseydim üç beş makyaj yapardım abiye falan giyerdim.” Gülmeye devam ettiğimde Ahad’ın sinirlendiğini hissediyordum az önce İmre gibi konuşmuştum o her şeyi dalgaya alan benim güzel kızımı özlemiştim.

 

“Neyse senden daha güzelini alırım Türklerden, evimde bir tek Türk kızı yok sen ol istedim ama sen bu çirkin halinle evimdeki güzelliklerin yanında harcanırsın o yüzden yarın infaz edil” Yüzümü buruşturmuştum bu adamın harem kurar gibi kız toplaması midemi bulandırmıştı ama her şeyden önce Baver’in bana yaptıklarına neredeyse şükredecektim en azından ne üdüğü belirsiz iğrenç bir adamın elinde esir olmaktansa şerefli olarak ölmeyi tercih ederdim.

 

“Baver!” Baver korkuyla içeriye girdi.

 

“Ona dokunma yarın infaz et videoya çek Türkler kimlerle uğraşmaması gerektiğini öğrensin!” Baver başını sallayarak konuştu.

 

“Ona neden dokunmuyoruz daha acılı olur?” Korkuyla ona baktım iğrenç herifin tekiydi.

 

“Ben vücuduna hakim olduğum kadınların güzel olmasını istiyorum bunu çevirdiğin hale hala öfkeliyim ama ben dokunamıyorsam kimsenin dokunmasına izin verecek değilim onu bana verseydin o zaten benim malımdı!” Bunların hepsi kafayı yemişti bu ruh hastalarından nefret ediyordum biri kadınları kaçırıp esir almaktan zevk alıyor diğeri ise tamamen ruh hastası gibi her şeye saldırıyordu.

 

“Tamam Ahad en acılı ölümü seçeceğimden emin olabilirsin” İçim titremişti canım yanıyordu gözlerimin önüne patlayan aracım geldi belkide öldüğümde Karasu timinden özür dileme şansım olabilirdi belki de hiç olmazdı onların ölümüne sebep olduğum için benden nefret ediyor olabilirlerdi bu düşünce canımı çok yaktı.

 

“Allahım ne olur ölürken canımın çok yanmasına izin verme hayattayken çok fazla acı çektim yanına gelirken lütfen incinmeme izin verme” İçimden tekrarladığım duam gözlerimin ıslanmasına neden olmuştu ama vicdanım deli gibi kulaklarımda çınladığında ölümüme bile üzülemedim çünkü Karasu timine deli gibi üzülüyordum.

                              🪖

“Ahmet görüşün açık mı?” Tuna Yüzbaşı aceleyle sormuştu Ahmet Başçavuş hiç ikiletmeden yanıtladı.

 

“Açık Komutanım!” Tuna Yüzbaşı başını sallayarak cevapladı.

 

“İndir şunları!” Ahmet Başçavuş Komutanının emriyle silahının dürbünündeki 5 teroristi indirdi hemen ardından Karasu timi Tuna Yüzbaşı’nın emriyle hızla mağaraya doğru yaklaştı Ahmet Başçavuş ise onlara yaklaşan teroristleri indiriyordu.

 

“Ahmet sağ tarafta mağaranın tepesinde olan teroristi görüyor musun?” Ahmet Başçavuş dürbünüyle hemen o yöne baktı.

 

“Evet Komutanım” Tuna Yüzbaşı doğruldu teroristi vurdu kurşundan kaçınmak için kayay kendisini yeniden yasladı.

 

“Onu koru Ahmet birini elimize sağ alacağız sakın ölmesine izin verme!” Tuna Yüzbaşı yeniden önündeki teroristi vurdu adımlayarak mağaraya yaklaştı.

 

“Emredersiniz Komutanım” Ahmet Başçavuş dürbünüyle teroristin durumunu kontrole eti kendisini kendisinin bile vurmasına engel olacaktı.

 

Mağarada kalan teroristleri aşağıdaki Karasu timi tek tek indiriyordu Ahmet Başçavuş’un gözleri hem Karasu timinde hemde Komutanının yaşamasını emrettiği teroristteydi mağaradaki teroristler etkisiz hale geldiğinde tepedeki terorist kendisini vurmak için silahını kendisine yöneltince Ahmet Başçavuş eline nişan aldı ve vurdu terorist yere acıyla düşerken Ömer Üsteğmen hızla yanına çıkarak yakasından tuttu ve aşağıya sürükledi.

 

“Ulan sizin gibi kansızlardan bıktım lan geç şuraya” Ömer Üsteğmen sinirle adamı Komutanının ayaklarının önüne attı.

 

“Öğretmen nerede” Tuna Yüzbaşı yaralanan elinin üstüne basarak konuştu.

 

“Bilmiyorum” Tuna Yüzbaşı sabırsız ifadesiyle yeniden ayağını bastırdı.

 

“Öğretmeni nereye götürdünüz” Tuna Yüzbaşı ayağını teroristin boğazına götürdü baskılamaya devam etti terorist ayağını çekmeye çalışıyordu Tuna Yüzbaşı teroriste yaklaşarak yere eğildi.

 

“Yeniden sormayacağım Öğretmen nerede!” Tuna Yüzbaşı’nın sabrı tükenmek üzereydi bastırdığı ayağına daha fazla kuvvet verdi.

 

“Bilmiyorum inan bana” Tuna Yüzbaşı keskin gözlerini teroriste dikiyordu terorist ise bu tutumdan korkmuştu.

 

“Pekala madem söylemeyeceksin işime yaramazsın” Silahını çekip teroriste doğrulttu.

 

“Yani seni kullanıp öldürmek için infaz emrini veren kansızları koruyacaksın onlar sefa sürerken sende cehennemde yanacaksın kendine çizdiğin hayat planı bu mu?” Terorist korkuyla Tuna Yüzbaşı’ya baktı kendisini öldürecekti ama bir an ölümün onu korkutmasıyla tetiği kendisine çekememişti yeniden karar verdiğinde ise vurulmuştu.

 

“Ne gereği var Komutan öldür gitsin zaten ölecektim” Terorist konuşurken Tuna Yüzbaşı’nın vücudu gerildi bugün Sare’nin infaz edileceği gündü.

 

“Ömer uçurumdan at onu” Tuna Yüzbaşı sağ taraftaki mağaranın uçurum kısmına gözünü dikmişti teroristin gözleri irileştiğinde korkuyla konuştu.

 

“Kafama sık Komutan uğraşma” Tuna Yüzbaşı ölümden korktuğunu biliyordu bir anda kurşunu kendisine sıkmak kolaydı ama ölümü yavaş yavaş hissederek ölmenin onu dehşete düşüreceğini gözlerinde görüyordu.

 

“Yok, yavaş yavaş ölümü hissedip bedenin kayalarla buluştuğunda iç organlarına kadar patlayarak öleceksin kolay bir ölümü herkes arzu eder ama herkes kolayca ölemez.” Ömer, Tuna Yüzbaşı’nın emriyle teroristi yakasından tutup sürükledi terorist ayaklarıyla dirense bile Ömer Üsteğmen ve Asteğmenler onu uçuruma doğru sürükledi.

 

“Yapma Komutan siz Türk askerisiniz böyle öldüremezsiniz” Tuna Yüzbaşı sırıtarak bakmıştı.

 

“Komutan olan benim, burada ne istersem onu yaparım.” Terorist bir uçurum bir de Tuna Yüzbaşı’ya bakıyordu.

 

“Yapma benim kafama sık gitsin!” Terorist kendisini tutan Ömer Üsteğmen ve Asteğmenlerin elinde çırpınıyordu.

 

“Ömer at şunu!” Tuna Yüzbaşı’nın emriyle Ömer Üsteğmen ve Asteğmenler uçuruma doğru hafifçe itti ardından terorist ağlayarak Tuna Yüzbaşı’ya yalvardı.

 

“Abi yapma abi nolur bana ne derlerse onu yaptım abi nolur beni öldürme abi nolur” Tuna Yüzbaşı ifadesiz bir yüzle ona bakıyordu Tuna Yüzbaşı Ömer Üsteğmene devam etmesini söylediğinde ayaklarından biri boşluğa düşmüştü ardından terorist yalvarır gibi konuştu.

 

“Kızı bu bölgede boşa arıyorsunuz onu buradan çoktan götürdüler” Ömer Üsteğmen teroristi yere yatırarak yakasına yapıştı.

 

“Eğer yalan söylüyorsan senin parçanı bile bırakmam lan!” Terorist güçlükle konuştu.

 

“Hayır onu dün gece götürdüler Ahad öyle istemiş” Ömer Üsteğmen sinirle teroriste tekme savurduğunda vakit kaybettiklerini biliyorlardı.

 

“Nereye götürdüler söyle!” Tuna Yüzbaşı’nın sert sesi onu delirtiyordu.

 

“Bilmiyorum benim gibi birine örgüt içinde hiçbir şey söylemezler!” Tuna Yüzbaşı telsizden gelen Albay’ın sesiyle telsizi eline alarak konuştu.

 

“Dinliyorum Komutanım” Albay çatallı sesiyle konuştu.

 

“Sahadaki personellerimizden kesin bir bilgi geldi Sare Öğretmeni Küpeli dağında infaz edecekler o bölgeden kızı çoktan götürmüşler.” Tuna Yüzbaşı hızla yanıtladı.

 

“Hemen oraya gideceğiz Komutanım” Tuna Yüzbaşı sert sesiyle timine seslendi.

 

“Yerini bulduk daha fazla vakit kaybedemeyiz hadi gidiyoruz!” Ömer Üsteğmen aniden konuştu.

 

“Bunu ne yapalım?” Tuna Yüzbaşı onunla ilgilenecek vakitleri olmadığını biliyordu.

 

“Bağlayıp şu mağaraya bırakın geri dönecek vaktimiz olursa alırız şuanda bunu düşünecek değilim” Terorist kıvranırken belindeki bıçağı hızla ellerinin arasına aldı Ömer Üsteğmen onu kolundan tutarak çekiyordu elini kaldırdı ve Ömer Üsteğmene aniden saplayacakken Ömer Üsteğmen hiçbir tepki vermeden bekliyordu ardından başına yediği kurşunla Ömer Üsteğmenin ellerinden kayıp düştü.

 

“İyi iş çıkardın Ahmet” Tuna Yüzbaşı yerde yatan teroriste bakıyordu onu uçurumdan aldıklarında Ömer Üsteğmen ile göz göze gelip hiç konuşmadan aralarında bir anlaşma yapmışlardı teroristin zaten kendilerine bir yolunu bulduğunda saldıracağını biliyorlardı Tuna Yüzbaşı uçuruma yaklaşmadan önce Ahmet Başçavuşa emri vermişti zaten kendi sonunu hazırladığını görebiliyordu.

 

“Güzel riskti Tuna ama bir daha yaparsan seni boğarım.” Ömer Üsteğmen böbürlenerek silahını eline aldı yürümeye devam etti.

 

“Merak etme Ahmet yapmasaydı ben yapacaktım seni başkasının öldürmesine izin vermem.” Aralarındaki sahte tartışmaya istemsizce gülümsedi ama şimdi yapması gereken bir şey vardı ki Küpeli dağına bir an önce varmalarıydı.

👩🏻‍🏫

6 SAAT SONRA

“Bir küçücük yaratık varmış hiç söz dinlemen kendini zarar verirmiş” Baver’in sırıtışını gözleri kapalı olan Sare hissediyordu bu yüz ifadesinden anlaşılıyordu karanlık odadan çıkartılarak gözleri bağlanmış ve saatlerce boynundaki ipten çekilerek yürümeye zorlanmıştı ayakları bastığı kayalığın önceki yarıklarını acıtması ve yeni yarıklar açılmasıyla yanıyordu botlarını ondan almışlardı montu üzerinde yoktu üzerinde sadece Baver’in ona dokunmak için göğüslerinin hemen üstüne kadar yırttığı kazağıylaydı göğüslerinin tamamen görünmemesine sevinsede soğuk onun tenini yakıyordu.

 

“Bağlayın” Sare daha ne kadar bağlanacağını deli gibi merak etti şimdi ne olacaktı diye korkmaktan aklını kaybedecekti Sare’nin boğazındaki ip gerildiğinde öleceğini daha da derinden hissetmişti terorist boynundaki ipi ters L şekilde duran tahtadan yapılmış üzerinde kancası olan yere astığında Sare boynunu yukarıdan birinin çektiğini sanıyordu.

 

Ayaklarındaki ipler çözülmüştü neler olduğuna anlam vermeye çalışsada gözleri kaplı olduğu için hiçbir şey anlayamıyordu sağ ayağı çekildiğinde korkuyla bağırdı ardından ayağına soğuk bir şey vurunca titredi zincirlenmişti aynı işlem diğer ayağına yapıldığında şimdi sırada elleri vardı bileklerine de zincir vurduklarında göğsü dehşetle atıyordu.

 

“Türkiye elimizde olan Öğretmen için hiç müzakere yapmadın demek ki kendi vatandaşını hiç düşünmüyorsun size verdiğim son şansı kaybettiniz şimdi ise onun infazına tanıklık edeceksiniz.” Sare korkuyoa başındaki sese bakmaya çalıştı ama hangi yöne baktığını bile bilmiyordu.

 

“Yazık olacak Türkiye bir eğitimcisini de bize kurban ediyor.” Sare yutkunamamıştı ölmek istemiyordu hayalleri vardı umutları vardı yaşamlarına dokunmak için arzu ettiği öğrencileri vardı onları çok özlemişti ve onların yanında olmak için can atıyordu bedeni korkuyla kıvrandığında zincirlerden kurtulmak için çabaladı ama boğazını sıkan ip buna izin vermiyordu elleri ipe gittiğinde kurtulmaya çalıştı.

 

“Boşuna uğraşma Öğretmen sen her çırpınışında ip daha da gerilecek” Sare daha fazla dayanamıyordu vücudunda ağrımayan yer kalmamıştı.

 

“Ne olur artık dur” Fısıltı gibi çıkan sesi Baver’in hoşuna gitmişti.

 

“İlk defa bana yalvarıyorsun yoksa söylediklerimi söyleyecek misin?” Sare bunu yapamazdı kurtulsa bile bu utançla yaşayamazdı.

 

“Hayır” Baver yeniden saçlarından çekti.

 

“O zaman beni oyalama küçük yaratık” Sare artık dayanamıyordu haykırmak istiyordu deli gibi ağlamak istiyordu ağabeyini, annesini ve İmre’yi çok özlemişti.

 

“O zaman hemen öldür beni en azından bunu yap” Baver sırıtarak konuştuğunda dudaklarını Sare’nin yüzüne yaklaştırdı.

 

“Hayır böylesi zevkli olmaz” Sare sinirle yüzünü döndüğünde geri çekilerek dudaklarının kendisine değmesine engel oldu ardında Baver’in elleri boynundan aşağıya doğru yol aldığında deli gibi çırpınarak onu durdumaya çalıştı ama Baver kazağını daha fazla yırttığında dehşet içinde ağlamaya başladı artık tamamen savunmasızdı.

 

“Ahad’ın takıntılarına dua et yoksa seni burda herkesin ortasında soyardım neyseki şuan güzel göğüslerine bakarak ölmeni izleyeceğim onurlu ölmek istiyordun ya çıplakken onurlu öl hadi!” Sare utançla çırpınıyordu elleri vücudunu kapatmak için çırpındı ama her çırpınışında boğazındaki ip sıkılaşıyordu.

 

“Sen onurlu ölmekten ne anlarsın ki sen hayatı boyunca soysuz yaşayan bir leş yığınısın” Baver bu halde bile kendisine direnen kadından nefret ediyordu hiç kimse ona direnemezdi bu onun egosunu yerle bir ediyordu.

 

“Ahhh küçük yaratık ne kadar kötü uğruna canını verdiğin Ülken senin için hiçbir şey yapmadı askerini yollamadı gebermenide şuan onlara atacağımız video ile zevkle izleyeceklerine eminim!” Baver’i gülüşü onun aklını kaybettirecek düzeydi artık o gülüşü silmek istiyordu.

 

SARE LİA SARUHAN’IN AĞZINDAN

Hayatımda çoğu kez küçük düşürülmüş gibi hissetmiştim birinin ellerini her hissettiğimde acıyla kıvranırdım ama şimdi o unuttuğum belkide unutmaya çalıştığım o hisler bedenime alev gibi çarpıyordu kazağımı yırtığında soğuk bedenimi daha fazla esir alırken ben düştüğüm utançtan yanıyordum gerçekten beni 6 gündür kimse aramamış mıydı ailemin haberi yok muydu hiçbir asker benim için yola çıkmamış mıydı bu düşünceler kafamın her köşesinde alev topu gibi bir o yana bir bu yana savuruluyordu.

Bu kadar mıydım herkesin gözünde Ülkem benim için gerçekten hiçbir şey yapmamış mıydı ben öylece ölüme terk edilen biri miydim öfkem kimeydi acım kimeydi bilmiyordum ama asla onların istediğini yapmayacaktım benim aklımla oynuyordu beni yıldırıp Ülkeme ihanet etmem için canımı yakmak istiyordu belki de doğruydu bilmiyordum kahrolası gerçekleri bilmiyordum ve utanıyordum.

Göğsüm dehşetle sarsıldı yeniden bana dokunmak için geliyordu ben değersiz miydim neden beni kurtarmıyorsunuz belki de başından beri haklıydı Türkiye beni kurtarmaya gelmeyecekti.

 

“Türkiye gelmeyecek”

 

“Türk askeri gelmeyecek”

 

Kafamın içinde sözler çınlıyor başıma acıyla vuruyordu kendimde değildim titriyordum korkuyordum ölmek istemiyordum değersiz olduğumu düşünüyordum aklımı kaybediyordum artık nerede olduğumu hangi günde olduğumuzu şuan saatin kaç olduğunu gündüz mü gece mi hiçbir şeyi kavrayamıyordum deli gibi korkuyordum ve aklımı belki de çoktan kaybetmiştim o yere hapsolmayı belki en çok ben hak ediyordum belki de yaşamayı bile hak etmeyen değersizin tekiydim.

 

“Türkiye gelmeyecek”

 

“Türk askeri gelmeyecek”

 

“Beni kurtarmadılar”

 

“Kurtarmayacaklar”

 

YAZARIN KALEMİNDEN

 

Sare yerinde sallanarak aynı kelimeleri defalarca tekrar ediyordu artık Baver ona bu algıyı alıştırmıştı kendisinin değersiz olduğunu Türk askerinin asla gelmeyeceğine inanıyordu.

 

“Evet öyle olacak seni almaya gelmeyecek kadar önemsemiyorlar!” Baver, Sare’nin bu halinden zevk alıyordu yerinde çocuk gibi zıplayarak kahkaha ayarken Sare gülüşüne kulaklarını kapamıştı aklını kaybetmiş gibi sözleri tekrar ediyordu kendisinde değildi ve yerinde sallanarak şiddetli bir şekilde titriyordu.

 

Bir Silah sesi duyuldu kuvvetli ve kulakları çınlatan bir sesti Sare bir an için öldüğünü düşündü Baver karın boşluğundan vurulmuştu ardından gelen diğer silah sesleri ise etrafındaki teroristler içindi hızla eğildi ve ona yardım etmek için gelen teroristin koluna girmesine izin vermişti şaşkınlıkla etrafına bakındı.

 

Ve Türk askeri beklemedikleri bir anda ansızın gelmişti.

 

“Nereye kaçıyorsun Baver soysuzu burdan sağ çıkamazsın!” Ömer Üsteğmenin sesi duyulmuştu.

 

“Öğretmene kimseyi yaklaştırma Ahmet!” Tuna Yüzbaşı’nın sert sesi kulaklarında çınladığında Ahmet Başçavuş onaylayarak dürbününü Sare’ye yöneltti gözlerinin önünde gördüğü kıza gözlerini kırpıştırarak yeniden baktı.

 

“Madem karşımıza çıkacak cesaretiniz yok ne diye kafa tutuyorsunuz soysuzlar!” Konuşan Üstçavuş Caner’di silahının önündeki teroristin göğsüne sıkmıştı.

 

Sare her yerden gelen silah seslerine anlam veremedi Baver’in yaptığı bir oyun zannediyordu dehşetle ağlarken kulaklarını kapatabilmek için ellerini yüzüne çektiğinde ipin boğazını sıkmasıyla nefessiz kalarak arkaya doğru düştü ayakları çırpınıyorken ip boğazından çekmek için her yeltendiğinde nefesi kesiliyordu.

 

“Ahmet Öğretmenin boynundaki ipe ateş et kız boğuluyor!” Tuna Yüzbaşı’nın emriyle Ahmet Başçavuş gözleriyle etrafı taradı ardından ipin onu çektiği yere gözlerini dikti silahını ateşlemesiyle ip yere düşerken Sare öksürükle kendisini sıkmaya bırakan ipi boğazından uzaklaştırmaya çalıştı ama bunu yapacak gücü yoktu bileklerini zorladığı için kan kollarına doğru akıyordu.

 

Sare güçlükle doğrulmaya çalıştığında hemen arkasından gelen silah sesiyle çığlık atarak sağ tarafına düşen teroristi hissederek korkuyla kaçmaya çalıştı ama zincirler izin vermiyordu.

 

“Baver itinin kaçmasına izin veremeyiz ben peşinden gideceğim siz burada Öğretmeni koruyun!” Ömer Üsteğmen aceleyle başını iki yana salladı.

 

“Olmaz tek gidemezsin yanına geleyim” Tuna Yüzbaşı kendisini hedef alan teroriste vurduktan hemen sonra konuştu.

 

“Sen burada kal Murat gidiyoruz, Ahmet bizi koru!” Tuna Yüzbaşı’nın emriyle onlara yaklaşan her teroristi indiren Ahmet Başçavuş sayesinde kısa sürede oradan uzaklaşarak Baver’in gittiği yöne doğru adımladılar.

BÖLÜM SONU

Loading...
0%