@sidelyacicegi
|
Bölümlerin arasına görsel koyamamak çok can sıkıcı keşke koyabilsek koyabildiğimizde de aşırı büyük duruyo neyse yepyeni bir bölümle geldim bu sefer erken saatte atıyorum her gece bölüm atmaya özen gösteriyorum umarım emeğime destek olup oy ve yorumlarınızı esirgemezsiniz şimdiden teşekkür ederim. (Bu arada yorumlarınıza tek tek cevap veriyorum çünkü hoşuma gidiyor) “Komutanım!” Astsubay kıdemli Üsçavuş Mehmet telsize doğru endişeyle bağırdı.
“Ses verin Komutanım iyi misiniz?” Astsubay Başçavuş Ahmet konuşmuştu gerginlikle etrafı gözledi etrafta Komutanına dair hiçbir iz yoktu.
“Tuna Komutanım yok Komutanım ses vermiyor” Murat Teğmen silahının ucundaki teroristi vurduktan sonra Ömer Üsteğmene seslenmişti.
“Ben bakarım Komutanım” Uzman Çavuş Yuşa hızla hareketlendiğinde Ömer Üsteğmenin sert sesi onu durdurmuştu.
“Kimse yerinden ayrılmayacak!” Teroristler dört bir yandan askerlerin etrafını sarmıştı dağın tepesinden hızla inen teroristler askerlere yaklaşıyordu.
“Tuna Komutanıma bakmamız lazım yaralı mı değil mi esir mi düştü bilmiyoruz ben giderim Komutanım!” Ömer bu kez yüksek sesle yeniden bağırdı.
“Yerinde kal asker, üzerimize kurşun yağarken ölmeye mi ayrılacaksın yerinden!” Uzman Çavuş Yuşa gerginlikle başını sallayarak kendilerine doğru gelen 3 teroristi indirmişti.
“Caner, Yuva ile iletişime geçebildik mi cevap vermediler mi hala?” Caner Üstçavuş başının üstünden geçen mermilerden dolayı doğrulamadan yerinde zar zor cevap verdi.
“Hayır Komutanım” Ömer Üsteğmen telsizini eline aldı hızlı hızlı konuşmaya başladı.
“Yuva 1 bizi duyuyor musun? Yuva 1 etrafımız sarıldı, sıkıştık kaldık mühimmatımız bitmek üzere Tuna Komutanıma ulaşamıyoruz Yuva 1 neredesiniz destek lazım!” Ömer telsizinden cevap alamadığı için sinirlerden telsizini sıktı.
“Erişimi kestiler o zaman Komutanım, kaldık burada esir düşmektense bir el bombamı ayırırım kendim için” Teğmen Murat teroristin kafasına isabet eden kurşunun ardından kendine doğrultulan silahı görünce sırtını kayaya yaslayarak kendisini korudu.
“Komutanım bende geleyim o zaman sizinle” Ahmet’in sesini duyar duymaz Ömer Üsteğmen sinirle konuştu.
“Olurda ölecek olursak yanımızda leş götürmeden ölmek yok!” Aklı Komutanındaydı, dostundaydı ona bir şey olmamasını umut ediyordu ama eğer olur da buradan çıkamazlarsa kendileriyle bir çok terorist götürmeden ölmemeye kararlıydı.
“Esker, uğraşma esker buradan anca cesediniz çıkar teslim olun sizi burada bırakmazlar elbet anlaşırız.” Ömer Üsteğmen sinirle silahını yeniden doldurdu elinde kalan son mermilerdi.
“Teslim olmak mı sen hangi askerin teslim olduğunu gördün yurtsuz köpek!” Ömer Üsteğmen kendisine gelen kurşundan korunmak için kayaya pusmuştu.
“Anlaşırız yaşarsınız Komutan, sizin için Türkiye neleri feda edecek görmüş oluruz.” Ömer Üsteğmen gülmeye başladı Komutanları gülünce askerlerde gülmeye başladı bu terorist olan Baver’i şoka uğratmıştı.
“Bizim için Türkiye hiçbir şeyi feda etmez Baver, teroristle müzakare olmaz kafasına sıkar geçeriz!” Ömer Üsteğmen silahını doğrultu ve Baver’in yanındaki teroristi vurmuştu göğsüne kurşun saplanan terorist yere düşerken Baver korkuyla kaçtı.
“Yuva 1 Allah aşkına cevap ver Yuva, destek lazım yoksa parçamızı bile bulamayacaksınız, Tuna Komutanımdan hala haber yok belki de şehit oldu bilmiyoruz Yuva!” Teğmen Biran bir umut ses bekledi ama Karargahtan ses gelmiyordu son kez silahını doldurdu yan tarafına baktığında arkadaşlarınında kendisinden farksız olmadığını görmüştü. 💣 “Boşa uğraşma Komutan teslim ol geberteyim seni” Terorist, Tuna Yüzbaşıya yaklaşıyordu ikiside tam 1.5 saattir yerde birbirlerini öldüresiye dövüyordu. Tuna Yüzbaşı kırmızı alarmla aranan terorist başı Ahad Makonova’yı kaçarken yakalamıştı ama Ahad yakalanmamak için Tuna Yüzbaşı ise yakalamak için mücadele ediyordu ve ikiside pes etmemeye kararlıydı.
“Bugün ölmeye niyetim yok ben seni almaya geldim Ahad, kafana sıkıp gideceğim dilersen seni burada öylece bırakmam sarı olur siyah olur hangi renkte torba istersen ona koyarım seni” Tuna Yüzbaşı nefes nefese konuşmuştu daha sonra Ahad’ın karnına tekmeyi savurunca Ahad karnını tutarak yere doğru sendeledi.
“Yapma ama Komutan kalbimi kırıyorsun ben eskere düşman değilim ki seni severim bilirsin ama ben sevdiklerimi öldürüyorum ne yapayım bende severken öldürüyorum.” Tuna Yüzbaşı’nın kendisine yönelen kolunu kavradı ve arkasını hızla dönerek Yüzbaşının kolunu omuzlarından öne doğru sarkıttı diğer koluyla dirseğini 2 3 kez karnına geçirdi Tuna Yüzbaşı arkaya sendeleyerek geriye doğru gitti.
“Horoz dövüşü gibi dövüşüp duruyoruz Komutan, sıkıldım bu işten birimiz ölsün artık” Tuna Yüzbaşı sertçe yumruğunu yüzüne hiç beklemediği anda geçirince kayalıktan kayıp yere düştü ardı ardına yüzüne gelen yumrukları savuşturmaya çalışıyordu kurtulmak için yerdeki taşı Tuna Yüzbaşı’nın başına vurdu onun bu halinden yararlanarak üzerinden itti ve yumruk atma sırası teroriste geçmişti.
“Ölün lan sizin yüzünüzden mağaradan çıkamaz olduk.” Az önce dövüşme esnasında yere düşürdüğü bıçağına uzanarak Tuna Yüzbaşı’nın yüzüne doğrulttu Tuna Yüzbaşı bileklerinden sıkıca tuttu ve direnmeye başladı bıçak yüzüne oldukça yakın bir mesafedeydi Tuna Yüzbaşı sağ ayağını kaldırdı ve aynı zamanda bileklerine güç verirken ayağıyla da üzerinden itmeye çalışıyordu ikiside güçlerinin son damlasına kadar kullanıyordu. Tuna Yüzbaşı üzerinden itmeyi başardığında yana kayarak hemen doğruldu.
“O mağaralar size mezar olacak, bugün ben ölsem de arkamdan gelen bin öldürür ama sen buradan sağ çıkamayacaksın!” Tuna Yüzbaşı’na doğru bıçakla atıldığında Tuna Yüzbaşı kafasını eğerek bıçaktan kendini korudu ardından yan tarafa doğru ilerledi diz kapaklarına kuvvetli bir tekme savurdu Ahad sendeleyerek sağ bacağını eğdiğinde Tuna Yüzbaşı ona doğru yaklaştığı sırada yan duran vücudunu Tuna Yüzbaşı’na ani hareketle çevirdi ve elindeki bıçağı Tuna Yüzbaşı’nın omzuna doğrultu bıçağı hızla çektiğinde Tuna Yüzbaşı omzundaki sızıyla bir anlık olduğu yerde kalakaldı.
Tuna Yüzbaşı sağ elini sol omzuna götürmüştü Ahad bacağını tutarak Tuna Yüzbaşı’ndan uzaklaştı Yüzbaşı’nın yüzüne baktığında keyifle sırıttı Yüzbaşı ise yüzünü buruşturarak omzundan hızla akan sıvıya bakıyordu.
"Derinden kestim sanırım kan kaybından çok yaşamazsın Komutan, hadi izin ver ben gideyim.” Ahad bacağını eliyle hareket ettiriyordu bacağı kendiliğinden hareket etmiyordu kırılmış olma ihtimali çok yüksekti bu yüzden Tuna Yüzbaşı’nı öldürmekten vazgeçip kendisini ölümden kurtarmaya çalışıyordu.
“O halde yanımda seni götürmeden gitmem, bunca eziyeti boşa çekmedim.” Bacağını tutarak oturduğu yerden kalkmaya çalıştı bıçağı Tuna Yüzbaşı’na doğrultup ayakta durmaya kendisini zorluyordu. 👩🏫 Sare Öğretmen molalarla birlikte çıktığı yolculuktan 1 gün sonra sonunda köye giriş yapmıştı uzun bir yolculuğun ardından sonunda köye varabildiği için çok memnundu yolda giderken izlediği manzara çok hoşuna gitmişti içinde garip bir his vardı konumda yazan lojmanı arıyordu sokaklar çok dar ve her yerden köpek ya da çocuk çıktığı için sakince arabayı kullanıyordu sonunda navigasyonun gösterdiği müstakil evin önünde durmuştu arabadan inip kalacağı lojmanı inceledi etrafından geçen insanlar ona tuhaf bakışlarla bakıyordu.
“Merhaba nasılsınız?” Naif ve kibar ses tonuyla iki kadına yaklaşmıştı kadınlar başlarındaki eşarbı ağızlarına peçe olarak sarmıştı sadece gözlerini görebildiği kadınlara gülümseyerek baktı yanlarında küçük çocuk vardı.
“Annem Türkçe bilmez” Çocuğun konuşmasıyla gülümseyerek konuştu.
“Merhaba ben Sare bu köye öğretmen olarak atandım nasılsın?” Çocuğun gözleri parlamıştı mutluluktan yerinde zıpladı.
“Öğetmenim hoşgeldiniz” Çocuk Sare’ye adımladığında kadın çocuğun bileklerinden tutarak çekiştire çekiştire götürdü Sare şaşkınlıkla bakmıştı.
“Hoşgelmişsiniz Öğretmen hanım hoşgelmişsiniz sefalar, şerefler getirmişsiniz.” Sare kendisine doğru koşturarak gelen adama şaşkınlıktan gülerek baktı.
“Siz kimsiniz?” Sare’ye gülümseyerek bakan adam konuşmaya başladı.
“Ben bu köyün muhtarıyım Öğretmen hanım, vallahi sizi gördüğüme çok sevinmişem inanır mısınız bu suratsızların arasında bir ışık gibi parladınız.” Parlayan ışığı ifade etmek için elleriyle göğe resim çizer gibi hareket etmişti Sare gülümseyerek baktı.
“Teşekkür ederim ben Sare Lia Saruhan memnun oldum.” Muhtar elini uzatan Sare’ye bakarak başını olumsuz anlamda salladı.
“Hoşgelmişssiniz başımın üstünde yeriniz var ama ben elinizi sıkamam benim hanım beni öldürür.” Sare yüksek sesle gülerek elini çekti.
“Ben lojmanın anahtarını nasıl alabilirim bakmak istiyorum belki eksik bir şey olursa alırım.” Muhtar cebinden anahtarlardan birini çıkardı ve Sare’ye uzattı.
“Buyrun Öğretmen hanım olurda bir ihtiyacınız bir arzunuz olursa aman ha sakın çekinmeyin benim evim şu yokuşu çıkınca hemen yeşil renkli ev koşun gelin” Sare başını sallayarak memnuniyetle konuştu.
“Teşekkür ederim bir şey daha sorm…..” Arkalarından gelen araba sesiyle ikisininde bakışları o yöne doğru ilerledi iki asker aracı az ilerde durmuştu ve aralarında telaşlı konuşuyorlardı.
“Biran inşallah köyde doktor vardır yoksa geldiğimiz yolu geri gitmek zorunda kalacağız.” Ömer Üsteğmen nefes nefese konuşmuştu.
“Merkeze 3 saatlik uzaktaydık Komutanım, köye 40 dakikalık mesafedeydik vakit kaybetmemek için söyledim.” Askerlerden ikisi arka koltuktaki yarı baygın görünen Tuna Yüzbaşı’nın sağ omzundan biri belinden de diğeri sıkıca tutup yürümeye başladı. Muhtar askeri görünce koşarak onlara doğru yaklaştı.
“Eyvahlar olsun Tuna Yüzbaşım, ne oldu Komutanım Yüzbaşıma eyvah eyvah öldü mü Yüzbaşım Komutanım” Ömer Üsteğmen gerginliğinin üzerine birde bu sözleri duyunca daha da gerildi.
“Saçma sapan konuşma muhtar doktor lazım bize omzundaki yara derin” Muhtar endişeyle askerlere bakınca askerler kaşlarını çatarak bakmıştı.
“Sağlık ocağına götürelim Komutanım doktor bugün merkeze gitmemişse ordadır.” Ömer Üsteğmen emir vererek askerler araçlarına tekrar bindi ardından muhtar şaşkınlıkla bakan Sare’ye yaklaştı.
“Öğretmen hanım beni sağlık ocağına atar mısınız?” Sare hızla başını sallayarak muhtara arabasını işaret etti.
İki asker aracı ve Sare’nin aracı sağlık ocağının önünde durduğunda askerler aceleyle içeriye doğru hareketlendi muhtarda askerleri takip etmişti Sare de istemsizce muhtarı takip etti.
“Doktor, doktor nerede?” Askerler karşılarında gördüğü kıza seslenmişti hemen yan tarafta duvara yaslı duran sedyenin üstüne Komutanlarını oturttular Komutan yarı baygın bir halde sırtını duvara yaslayıp kısık gözlerle askerlerini izledi.
“Doktor yok merkeze gitti 1 saat önce” Ömer Üsteğmen gerginlikle ellerini birbirine vurarak kıza baktı.
“Sen hemşire misin?” Kız başını olumsuz anlamda sallayarak konuştu.
“Değilim” Kız ne yapacağını bilemez vaziyette öylece kalmıştı.
“Sen nesin o zaman, yarasına bakamaz mısın?” Ömer Üsteğmen bir umutla baktı ama kız başını eğerek konuştu.
“Ben sekreterim” Ömer Üsteğmen kıza şaşkınlıkla baktı.
“Allahım Yarabbim sağlık ocağının doktoru yok hemşiresi yok ama sekreteri var olacak iş değil geldiğimiz yolu geri mi gideceğiz ne zaman gelir bu doktor adam kan kaybından gidecek.” Askerler Komutanlarına doğru giderek onu doğrultmak için hamle yaptı.
“Doktor ne zaman gelir bilmiyorum” Ömer Üsteğmen başını sallayarak askerlere emir verdi ve Tuna Yüzbaşı’yı merkeze götürmek için hareketlendiler.
“Bben belki size yardımcı olabilirim” Sare istemsizce konuştu Tuna Yüzbaşı'yı öyle görünce içi istemsizce sızlamıştı tüm askerler bir anda küçücük odada Sare’ye bakmıştı Sare hepsi bir anda kendisine bakınca utanarak gözlerini çevirdi.
“Doktor musunuz?” Ömer Üsteğmen umutla sordu.
“Hayır Öğretmenim” Askerler şaşkınlıkla Sare’ye baktı.
“Öğretmen mi?” Ahmet kendi kendine konuşur gibi konuşmuştu.
“Ben, yani arkadaşım cerrah onu arayabilirim o bana söyler bende dediği şeyleri yaparım bilmiyorum yardımcı olur mu size ama en azından kanı durdurabilirsek sizi merkeze kadar idare eder” Ömer Üsteğmen Sare’yi başıyla onayladı ellerinden başka bir şey gelmiyordu yapabilecekleri şeyler sınırlıydı.
“Haklısın ara lütfen” Askerler gerginlikle beklemeye başladı Sare telefonunu çıkartarak bir kaç kez çaldırdı ama açan olmamıştı son aramasında tam kapanmak üzereyken telefon açıldı.
“Sare seni defalarca aradım o telefonu niye açmadın!” İmre’nin sesi telaşlı ve endişeli geliyordu Sare’nin telefonu açmadığı dakikalarda kafasında kurduğu senaryoların gerçekleşme ihtimaline deli gibi korkmuştu.
“Hopörlerdesin sana sormam gereken bir şey var ben dikiş nasıl atabilirim?” İmre yürüdüğü hastane koridorunda bir anlığına durarak elini göğsüne koydu.
BÖLÜM SONU |
0% |