47. Bölüm

U.S 42. BÖLÜM DEKOLTE

Esma Gül
sidelyacicegi

MERHABALAR BUGÜN TÜM GÜN DIŞRDAYDIM BÖLÜMÜ BİR GÖZÜM KAPALI DÜZENLEDİM SONRA BİR ARA UYUYAKALMIŞIM, UYANDIĞIMDA HEMEN SİZE BÖLÜM ATMAYA GELDİM.
160 OKUNMA 55 OY 70 YORUM GELDİĞİNDE YENİ BÖLÜM YARIN SİZLERLE OLACAK🫶🏻💕
13

YARINKİ BÖLÜMÜMÜZ İÇİN SPOİ VERECEK OLURSAM İLK KİSS SAHNEMİZİ ÇOKTAN YAZDIM OKUMAK İÇİN BUGÜNKÜ BÖLÜMÜN SINIRINI DOLDURALIM😂15

LÜTFEN BÖLÜMÜ GÖRÜP GEÇMEYİN OKUYANLARI GÖRÜYORUM. YILDIZA BASMAK ZOR DEĞİL OY VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM BEBEKLERİM❤️‍🔥💜

YORUMLARDA BULUŞALIM💕💜

“Ahmet indir şunu artık!” Ömer Üsteğmen sinirle konuştuğunda Ahmet Başçavuş aceleyle etrafı gözleriyle taradı, namlusunun görüş alanına giren teroristin kafasına sıktığında, kendilerine ateş açan keskin nişancıyı bulmaya çalışıyordu.

 

“Görüşüm açık değil Komutanım, yer değiştirmek zorundayım!” Ahmet Başçavuş hızlı adımlarla kayalıktan indiğinde, sağ tarafa doğru koşmaya başlamıştı. Kurşun omzunu sıyırıp geçtiğinde acıyla yere eğildi.2

 

“Ahmet iyi misin?” Tuna Yüzbaşı endişeyle sordu.

 

“İyiyim Komutanım, sıyırdı.” Acıyla silahını karşıya tuttuğunda bir gariplik hissetti. Keskin nişancının avıydı. Hızla aşağıya doğru kaydı. Kurşun başının hemen üstünden dışarıya sıçramıştı.

 

“Ahmet yerini gördü. Sakın kafanı çıkarma!” Biran Teğmen telaşla konuştu.

 

“Komutanım, siz tehlikeye gireceksiniz.” Ahmet’in sesini duyar duymaz Tuna Yüzbaşı sert sesiyle emrini verdi.

 

“Yerinden sakın kımıldama Ahmet, ben halledeceğim.” Tuna Yüzbaşı taş evin yanındaki merdivenleri aceleyle çıktığında hızlı ve temkinli bir şekilde ilerledi.

 

“Komutanım, gittiğiniz yöndeki üçüncü evin damında!” Ahmet Başçavuş konuşmuştu. Tuna Yüzbaşı bulunduğu taş evin damından diğerine atlayarak yere eğildi. Aşağıdaki Karasu timi ise kendilerine karşılık verenlere sıkıyordu.

 

“Komutanım eğilin!” Ahmet Başçavuş biraz doğrulduğunda, nişancı az daha onu vuruyordu.

 

“Eğer vurulursan seni oradan atarım Ahmet!” Tuna Yüzbaşı’nın sert sesi Ahmet Başçavuşun sinmesine neden olmuştu. Son evin damından da atladığında, yavaş yavaş nişancının bulunduğu konuma geldi. Nişancı, Ahmet’in çıkmasını bekliyordu. Tuna Yüzbaşı saklandığı yerden biraz öne çıkarak ıslık çaldı. Terorist arkasına döner dönmez kafasına sıkmıştı.

 

“Ahmet şimdi hemen yer değiştirip ilerlememizi sağla, nişancıyı hallettim.” Ahmet Başçavuş yer değiştirmeye başladığında, teroristlerden biri yukarıya bakıp konuştu.

 

“La Baho vursana şu nişancıyı!” Tuna Yüzbaşı aşağıya doğru gizlenerek baktı. Yine ıslık çaldığında terorist yukarıya doğru başını çevirir çevirmez kafasına sıkmıştı.

 

“Karasu, birini sağ bırakın esirlerin yerini öğrenmemiz lazım” Murat Teğmen konuşur konuşmaz önündeki teroristin göğsüne sıkmıştı.

 

Bir süre sonra teroristleri teker teker indirip, mağaraya yaklaşırken temkinle ilerliyorlardı. On iki adamın adımları tek bir vücutta toplanmış gibiydi.

 

“Dur!” Tuna Yüzbaşı elini kaldırıp seslendiğinde Karasu aynı anda durmuştu.

 

“Allah kahretsin tuzak!” Tuna Yüzbaşı, arkasına dönüp koştuğunda, Karasu timide aynı hızda koşmaya başlamıştı. Son anda yerdeki ince kabloları farketmesiyle mağaradan uzaklaştıklarında mağara büyük bir gürültüyle patladı. İçeride bulunan mühimmat aynı hızda büyük yankı uyandıracak şekilde patladığında, kulakları sağır edecek tiz bir ses gökyüzüne hakim olmuştu. Karasu timi öksürükler içerisinde doğrulmaya çalışırken, Ahmet taş evlerin arkasına gizlenen teroristleri farkettiğinde yüksek sesle konuşup Karasu timini uyarmıştı.

 

“Komutanım, teroristler geliyor. Hemen doğrulup saklanın!” Ardından onlara ateşe etmeye hazırlanan teroristleri avlarken, Karasu birbirlerine destek vererek kalkıp saklanmaya başladı. Hala henüz ciğerlerine dolan dumanı atamamışlardı.

 

“Görüşüm yok!” Üstçavuş Caner bağırmıştı.

 

“La Evar, sıkın şunların kafalarına, tek bir askeri sağ bırakmak yok. Rojin alnımızı karışlar ha!” Tuna Yüzbaşı, Rojin’in adını duymasıyla uzun namlulu silahını teroriste doğrulttu. Sare’ye yapılanlar aklına hızla düştüğünde, yaklaşmaya çalışan teroristin kafasına sıktı. O kurşun bir gün Rojine’e isabet edecekti. Bunu dört gözle bekliyordu.8

 

“Ahmet, kaç kişiler sayı ver!” Asteğmen Hakan konuşmuştu. Ahmet Başçavuş hızla gözleriyle etrafı taradı.

 

“Yirmiye yakın ya da fazla!” Karasu görüşleri sisli de olsa gördükleri her silüeti indirmeye çalışıyordu.

 

“Herkes iyi değil mi?” Tuna Yüzbaşı sorduğunda, Karasu aynı hızda cevapladı.

 

“Biz iyiyiz Komutanım!” Tuna Yüzbaşı kararlılıkla yeniden söz aldı.

 

“İyi sıkın itlerin kafasına!” Karasu aynı anda 8-10 teroristi indirdiklerinde, Ahmet Başçavuş da geri kalanları indiriyordu.

 

“La heval, nişancı bizi kuş gibi avlıyor!” Terorist yanındaki teroriste seslendiğinde bunu duyan Ömer Üsteğmen gülerek konuştu.

 

“Ahmet bunlar senden dert yanıyo oğlum, bak nazar değdirecekler aslanıma!” Ahmet Başçavuş gülerek konuştu.4

 

“Komutanım pamuk tıkamaya vaktim olsa, mermiyle onu da yapardım.” Tuna Yüzbaşı, istemsiz olarak Ahmet Başçavuşa gülmüştü. Yerinde laf söylüyordu. Bazen bu laflar için tüm gün özel olarak çalıştığını düşünüyordu.

 

“Hadi Ahmet şunları da indir ilerleyelim.” Bu sefer konuşan Asteğmen Karan’dı. Ahmet Başçavuş tepedeki teroristleri de indirdiğinde, teroristler damlardan yere çakılmaya başlamıştı. Sesler yavaş yavaş kesilirken, bu sefer Karasu daha da temkinliydi.

 

“Esirler nerede!” Ömer Üsteğmen silahının kabzasıyl teroristin omzuna sertçe vurmuştu.

 

“Söylemem esker!” Aynı hızda karnına da geçirdiğinde terorist iki büklüm oldu.

 

“Bana bak biz nerede olsa buluruz onları, şimdi söyle hayatta bırakalım seni” Murat Teğmen konuştuğunda, terorist tükürmeye çalışmıştı. Kerim Başçavuş hızla tekmesini karnına geçirdiğinde tükürüğüyle boğuluyordu.

 

“Siz Öğretmeni kurtaran tim değil misiniz?” Terorist yere tükürüp konuşmuştu.

 

“Baver’in o kıza neler yaptığını bilseniz.” Tuna Yüzbaşı yakasından tutarak konuştu.

 

“Gördük neler yaptığını, savunmasız masum bi cana işkence yapacak kadar şeref yoksunuz!” Terorist güldüğünde, Tuna Yüzbaşı yere fırlatıp yumruğunu yüzüne geçirdi.

 

“Sadece işkence mi?” Damaklarındaki kanı yere tükürerek konuştu.3

 

“Ne diyorsun lan sen!” Konuşan kişi Ömer Üsteğmendi.

 

“Baver ona tecavüz etti. Ama onun ruhu bile duymadı. İlacın etkisindeydi. Sorsan şuan hiçbir şey olmadığını zannediyordur. Bakarsın Baver’in çocuğunu çoktan aldırmıştır!” Tükürür gibi konuşmuştu. Tuna Yüzbaşı kulaklarında duyduğu çirkin sesin kendisinde bıraktığı hasara sinirlendi. Çenesi kaskatı kesilmiş, yüzündeki kan çekilmişti. Sinirden eli ayağı titrediğinde, dişlerini sıkmaktan çenesi ağrımıştı. Hızla adama yürüdüğünde sayısız yumruklarını yüzüne vurmaya başladı.5

 

“Seni öldürürüm!” Hiç durmadan yumruğunu yüzüne geçirdiğinde adamın yüzü dağılmış, burnu kırılmış, kaşı ve dudağı patlamıştı. Kan yüzünün her yerinden akarken, adam yüzünü buruşturmuştu. Adam kollarını yüzünün önüne koyarak Tuna Yüzbaşı’dan kendisini korumaya çalıştı. Tuna Yüzbaşı adamın kollarını çevirip kırdığında adam müthiş bir acıyla bağırdı.

 

“Tuna, Tuna tamam yeter!” Ömer Üsteğmen konuşarak Tuna Yüzbaşı’yı tutmaya çalıştığında tek başına yetersiz kalmıştı. Murat ve Biran’da Tuna Yüzbaşı’yı uzaklaştırmak için sıkıca tutmaya başladılar.

 

“Tuna tamam dedim. Esirlerin yerini öğrenmemiz lazım!” Ömer Üsteğmen, Tuna Yüzbaşı’yı sakinleştirmeye çalışıyordu.

 

“Yalan söyleme lan, seni öldürürüm!” Adam dağılmış yüzüyle konuşmaya başladı.

 

“Ne yalanı be, gördüğümü söylüyorum.” Tuna Yüzbaşı’yı Ömer Üsteğmen, Murat Teğmen ve Biran Teğmen tutamayınca diğer Karasu üyeleride tutmaya başlamıştı.

 

“Bırak beni Ömer!” Tuna Yüzbaşı kendisini tuttukları için daha da sinirleniyordu.

 

“Beni bırakın” Nefes nefese konuştu.

 

“Bak siz beni tuttukça ben deliriyorum. Bırakın beni!” Gözü dönmüştü. Kontrolden çıkmıştı.

 

“Tuna, tamam kardeşim, bak şimdi nerede olduklarını bilmediğimiz masum insanlar var. Onlarda en az Sare kadar masum!” Ömer Üsteğmen konuştuğunda, Tuna Yüzbaşı kesik kesik nefeslerle kendisini sakinleştirmeye çalıştı.

 

“Sık şunun kafasına Murat!” Emir belliydi. Tuna Yüzbaşı’ya bakıp, silahının namlusunu teroriste çevirdiğinde, terorist dağılmış yüzüyle elini öne doğru uzattı.

 

“Sık dedim!” Murat Teğmen tetiği çekip sıkmak için elini götürdüğü sırada terorist konuştu.

 

“Mağaranın içindeki oyuğun altındalar, ne olur öldürm…..” Çok geçti. Murat Teğmen başında bir delik açtığında, terorist vücudunu yere sermişti.4

 

“Oğlum adam konuştu ya” Ömer Üsteğmen söylenmişti.

 

“Ya bunları şimdi bıraksak, 6 ay sonra gene askere sıkacak. Gebersin daha iyi Komutanım.” Murat Teğmen bıkkınlıkla konuşmuştu. Ömer Üsteğmen başını sallayarak onayladı.

 

“Tuna, bu şeref yoksunlarının dediklerine güven olmaz. Sıkma canını” Ömer Üsteğmen, Tuna Yüzbaşı’nın haline bakarak konuştu. Tuna Yüzbaşı onu dinlemiyor gibiydi. Gözlerini yerdeki teroriste dikmişti.2

 

Karasu’nun diğer üyeleri mağaraya girip oyuktan içeriye atladıklarında, esirleri çırılçıplak görmüşlerdi. Yüzlerini buruşturup, hüzünle başlarını eğdiler. Ceketlerini üstlerine sardıklalarında, yavaş yavaş onları dışarı çıkardılar.

3 HAFTA SONRA

Karasu timi esirleri kurtarmıştı. Esirleri bekleyen helikoptere onları bindirdikten sonra yeniden görev yerlerine dönmüşlerdi. 3 hafta sonra görevleri tamamen sona erdiğinde, yoğun çatışma ve pusulardan yara bere içinde Türkiye sınırları içerisine girmişlerdi. Helikoptere bindiklerinde hepsi rahat bir nefes verdi. Onlarca insanları terorist kamplarının zulmünden kurtarmışlardı. Bu esirler genellikle o bölgelere zorla kaçırılan köylülerden oluşuyordu. Tuna Yüzbaşı, aklını kemiren sorularla öylece helikopterde uyuyakalmıştı. Karasu’nun çoğu uyuyordu.

 

Helikopter karargahın iniş pistine girdiğinde hızınu düşürerek inmişti. Tuna Yüzbaşı, Albayına görev hakkında bilgilendirme yaparak yanından ayrılmıştı. Eve gelip duşunu alıp hazırlandıktan sonra arabasına binerek Şırnak devlet hastanesine sürdü. Bu sefer ilk Sare’sine gitmemişti. Ama Sare’si için hastaneye gidiyordu. Hastaneye vardığında, Haze’nin odasının önüne geldi.

 

“Seni dinliyorum Tuna?” Haze soru soran bakışlarla merakla Tuna Yüzbaşı’ya baktı.

 

“Yardımcı olmanı istediğim bir konu var. Lafı dolandırmadan hemen söyleyeceğim. Sare’yi kurtarıp hastaneye getirdiğimiz gün, herhangi bir tecavüz bulgusuna rastlandı mı?” Haze, şaşkınlıkla Tuna Yüzbaşı’ya baktı.2

 

“Neden soruyorsun?” Tuna Yüzbaşı sabırsız bir ifadeyle sordu.

 

“Bir şey öğrendim. Göreve dahil, o yüzden sadece bana yardımcı ol lütfen” Haze yerinden kalkarak arkasınındaki dolapta duran klasörlerden birini masaya koydu.

 

“Hatırlamıyorum. Ama şimdi kontrol ederim.” Tuna Yüzbaşı gerginlikten ayakta dikiliyordu. Odanın içinde istemsizce bir ileri bir geri gidip geliyordu.

 

“Öyle bir bulguya rastlanmamış, kayıtlara geçmemiş yani” Tuna Yüzbaşı az da olsa rahatlayarak yeniden sordu.6

 

“Bakabilir miyim, emin miyiz?” Haze başını iki yana salladı.

 

“Üzgünüm Tuna, hasta kayıtlarını kimseyle paylaşamam.” Tuna Yüzbaşı gerginlikle ensesini kaşıdı.

 

“Bana yardımcı ol lütfen, bir bakayım rica ediyorum.” Haze dosyayı kapatıp yerine oturdu.

 

“Tuna, Sare ile yıldızımız barışmadı ama bu konuda asla doğru olmayan bilgiyi vermem. Sonuç olarak bende bir kadınım, ne olursa olsun böyle bir şeyi çarpıtmam. Eğer için rahat etmeyecekse, testleri yeniden yaptıralım.” Tuna Yüzbaşı umutla sordu.6

 

“Peki Sare’yi anlamadan nasıl ikna edeceğiz?” Haze gülümseyerek konuştu.

 

“Doktoru olarak onu buraya çağırırım. Rutin kontrol olduğunu söylerim. Hatta istersen şimdi arayayım, merak ettiğin her neyse, ciddi bir sorun olmalı.” Tuna Yüzbaşı, Haze’nin inatlaşmamasına aşırı derece de sevinmişti. Açıkçası kavga edeceklerini ve bilgi alamayacağını düşünmüştüm.

 

“Alo merhaba, siz kimsiniz?” Tuna Yüzbaşı, 3 haftadır duymadığı o güzel sesi özlediğini farketmişti.

 

“Merhaba Sare hanım, ben Haze Kılıçtutan, Şırnak şehir hastanesinde, görevli bir doktorum.” Her hastasına olduğu gibi resmi bir dille kendisini tanıtmıştı.

 

“Haze, neden bu kadar resmisin, Tuna’ya bir şey mi oldu?” Tuna Yüzbaşı kendi adını duymasıyla, gözlerini kapatıp Sare’nin endişeli ses tonunu dinledi.

 

“Hayır, hayır ben sizin için aradım.” Sare gerginlikle yeniden konuştu.

 

“Benim için mi, sorun nedir?” Haze, göz ucuyla Tuna Yüzbaşı’ya bakıp yeniden konuştu.

 

“Sare hanım, kaçırıldığınız zaman hastanemizde tedavi olmuştunuz, bazı testler yapmışız, bu testlerin rutin olarak belli zamanlarda tekrar yapılıp, kontrol edilmesi gerekiyor. Müsait zamanınızda acaba hastanemize gelebilir misiniz?” Sare kuşkuyla yutkundu ve yeniden söz aldı.

 

“Kötü bir şey mi var?” Sesinden korku ve endişe akıyordu.2

 

“Hayır, lütfen yanlış anlamayın. Ben hastalarımı belli zamanlarda arayıp, yaptığımız testlerin sonucunda ne gibi değişiklik oldu diye rutin olarak kontrol ediyorum. Sıra sıra hastalarımı ararken sana denk geldim. Seninde kontrollerini yapalım lütfen?” Haze, istemsizce korkmasını istemedi. Ne de olsa bu ağır bir şeydi. Bu konuda asla ön yargılı davranamazdı.

 

“Psikolojik olarak mı acaba, doktorum Önder bey’i arayabilirim?” Haze anında yanıtladı. Tuna Yüzbaşı ise hüzünle sesi dinliyordu.

 

“Hayır, benim branşımla alakalı, müsait olduğunuzda gelebilir misiniz?” Sare içine düşen kurtla sessizce bekledi.

 

“Tabi yarın müsaitim.” Haze, gülümseyerek yanıtladı.

 

“Yarın haftasonu malesef, salı öğleden sonra size uygun mu?” Haze bir cevap beklerken, Sare kuşkuyla yeniden konuştu.

 

“Tabi gelirim, kötü bir şey yok değil mi?” Haze, korkmaması için onu rahatlatmak istedi.

 

“Merak etmeyin korkulacak bir şey yok. İyi günler.” Sare, iyi günler dilediğinde telefonu kapatmıştı.

 

“İçin rahat olsun, umarım kötü bir şey çıkmaz.” Tuna Yüzbaşı aniden yeniden konuştu.

 

“Sare hangi testler olduğunu bilmemeli, mümkünse ben öğreneyim.” Haze başını iki yana salladı.4

 

“Üzgünüm bu mümkün değil ama ona üstü kapalı anlatırım. Lütfen gerilmene gerek yok zaten raporda herhangi bir bulguya rastlanmadığı yazıyor. Ben için rahat etsin diye aradım.” Tuna Yüzbaşı başını sallayarak yeniden konuştu.

 

“Pekala, teşekkür ederim. Şimdi gitmem gerek.” Haze kapıya kadar geçirip uğurlamıştı.

SARE LİA SARUHAN

“Ben görevden geldim. Bir kaç saate oradayım. Seni evden alacağım.” Bulaşıkları yerleştirdiğimde elimi silip telefonuma baktım. İmre dün saat gece 11 sularında havalimanına inmişti. O saatlerde tek gitmek istemediğim için Salim amca ve Rahen teyzeyle birlikte onu almaya gitmiştik. Şimdi içeride uyuyordu. Abim arabayı bana bırakıp gittiğinden artık kimseye muhtaç olmadan gidip geliyordum. Zaten Abimin, Mercedes Amg G 63 model g kasa arabasına bayılıyordum. Siyah renkti ve aşırı havalı duruyordu. Şimdiki değerinin 25 milyon olduğunu okumuştum. Başta bırakmasını istemesem de şuanda çok seçeneğim olmadığından kabul etmiştim. Köyde bu araba biraz garip kaçıyordu. Herkesin gözlerinin üzerimde olduğunu düşünüyordum. Utansam da kimseye muhtaç olmak istemediğimden sorun etmiyordum. Tuna’dan mesaj geldiğini gördüğümde heyecandan elim ayağım titremişti. Hiçbir şey yazmayarak görüldü de bıraktım.

 

“İmre, uyan acil!” İmre gözündeki göz bandını çıkarıp şok içinde bana baktı.

 

“Ne oluyor, Sare ya kafayı mı yedin?” Uykulu ses tonuyla yeniden uzanıp uyumaya çalıştı.

 

“Tuna geliyormuş, beni alacakmış, ne yapalım?” İmre, göz bandını çekip gözlerini kırpıştırarak bana baktı.

 

“Nasıl seni alacakmış, ne yani oha bu kadar acele mi? Ben veremem seni, böyle bir yetkim yok. Olmaz Aren ve babam falan olması lazım.” Şaşkınlıkla ona garip garip baktım. Söylediklerine anlam veremedim.4

 

“Niyeti ciddi mi bunun, nasıl yani anlayamadım bir dakika, gelinliğin hazır değil?” Doğru duyup duymadığımı anlamam bir kaç saniyemi almıştı.2

 

“Ne gelinliği İmre, benimde kafamı karıştırdın?” İmre yeniden gözlerini kırpıştırıp baktı.

 

“Sen demedin beni alacakmış diye, başka nereye alsın çocuk seni?” Gözlerimi devirerek ellerimi belime yerleştirdim.3

 

“İmre uyanık olduğun zamanlarda daha zekisin, biz 3 hafta önce, pardon biz diye bir şey yoktu unutmuşum, konuşmak için alıyor yani, ayrıca ne evliliği İmre, sende Allah Allah” İmre, jeton yeni düşmüş gibi bana ‘heee’ der gibi bakmıştı.

 

“Off, beni uykudan uyandırıp birde yanlış anlamalarımı sorgulaman var ya çok delirtiyor beni!” Yastığı yüzüme atarak yataktan doğruldu.

 

“Ne yapacağım?” İmre gülerek baktı. Off bu kızın işi gücü dalga cidden, Ömer’in kız versiyonu gibiydi.8

 

“Sen beyaz giyinerek git. Niyetin belli olsun. Beni alıyorsan al. Almıyorsan önümden çekil taliplerimi kapatıyorsun de” Yastığı alıp ona fırlattığımda yanağına gelince sendelemişti. Ardından bana fırlatmıştı. İkimiz şuanda işi gücü bırakmış yastık savaşı yapıyorduk.

 

“Ayy tamam dur karnım açken seninle mücadele edemiyorum yırtıcı kuş” İmre gülerek söylendiğinde bende kahkaha atıyordum.1

 

“Neyse sana aldırdığım, sırt ve göğüs dekolteli, omuz kısmı iplikli, yırtmaçlı siyah elbiseyi giy.” Bunu bana işime yarar diye aldırmıştı ama ben hiç giymemiştim. Etiketi bile üzerinde duruyordu. Köy yerinde giymeyi uygun bulmamıştım.

 

“Onun sırt dekoltesi kalçamın biraz üstüne kadar uzuyor İmre, o olmaz!” Yüksek sesle ve hayretle konuşmuştum.2

 

“Ayy o olmaz bu olmaz ne olacak. itiraz istemiyorum.” Bileğimden tutarak dolaptaki etiketi sökülmemiş elbiseyi elime tutuşturdu. Yırtmacı derindi ve bununla rahat edeceğimi kesinlikle düşünmüyordum.

 

“Ya ben niye bu soğukta bunu giyiyorum hasta olurum?” İmre göz devirerek baktı.

 

“Ya bu çocuğu pişman etmek istemiyor muyuz bırakalım neyi kaybettiğini görsün.” Gözlerimi kırpıştırdım. Hayretle ona baktım. Buna ne gerek vardı?

 

“Pişman etmek için illa böyle elbiseler giymeme gerek yok ben zaten güzel bir kızım.” İmre göz devirip konuştu.

 

“Güzel ve farkında olan kızım benim, ama olmaz bunu giyeceksin.” Uzun uğraşlar sonucunda İmre beni ikna etmişti. Şimdi saçlarıma maşa yapıyordu.

 

“Çok fazla makyaj yapma hevesli görünmeyeyim.” İmre kahkaha boğuldu. Gözlerimi devirerek ona baktım.

 

“Seni bıraksam nikaha gideceksin bir de hevesli görünmeyeyim diyorsun, tamam tamam merak etme sana doğal duran makyajlar yakışıyor zaten” İmre, gözlerimle işini bitirdiğinde, dudaklarıma flormarın 002 tintini ve 211 numaralı dudak kalemiyle kombomu yapmıştım. Onca rujum vardı. Hepsi de pahalı markalardı ama yine de bu kombodan vazgeçemiyordum. Dudaklarım kırmızı duruyordu. Ama ne çok koyuydu ne de çok soluktu.

 

“Oha ben olsam hemen evlenme teklifi ederdim.” İmre şaheserine bakarken işaret ve baş parmağını birleştirerek dudaklarına götürüp öptü ve yeniden konuştu.1

 

“Enfes” Gülmeye başlamıştım. Telefonum çaldığında aceleyle elime aldım.

 

“Hemen açma” Tuna arıyordu. Tam açacaktım ki İmre’nin uyarısıyla durdum. Bir süre çaldığında kapanacağından korkup hemen açmıştım.

 

“Sare?” Sesini duyar duymaz makyaj masama dirseklerimi koyup elimi yanağıma koydum. Hayran hayran sesini dinlemiştim.

 

“Orada mısın Sare?” İmre, gülmemek için eliyle ağzını kapamıştı.

 

“Aaa, evet buradayım. Bir şey mi oldu?” İmre kısık kısık gülerken ses çıkartmamaya özen gösterdi. Bıraksam gülmekten boğulacak gibiydi.

 

“Mesajı gördün, yani seni almaya geleceğimi biliyorsun değil mi?” Önemsemiyormuş gibi konuştum.

 

“Aa evet İmre’yle konuşuyordum. Bakıp kapattım. Ben hazırım sen neredesin?” Gülmemek için İmre’yle göz göze gelmemeye çalışıyordum. Eğer göz göze gelirsek yıkıla yıkıla gülerdik.

 

“Kapının önünde” Şok içinde İmre’ye baktım.

 

“Kapımın önündeymiş” İmre hoparlörde olan sesi zaten duymuştu.

 

“Evet önündeyim geliyor musun?” Sesi kapattığımı sanmıştım. Rezillik deyince de ben yani.

 

“Geleyim bari” İmre kendini tutamayıp mutfağa doğru gülmeye gittiğinde bende telefonu kapamıştım.

 

“Geleyim bari mi bunca hazırlıktan sonra zahmet oldu Sare?” Dudaklarımı bastırmaktan artık dudaklarım ağrıyordu.

 

“Neyse ben kabanımı üzerime geçireyim.” İmre bir anda bağırdığında korkuyla sıçradım.

 

“Ya sen ne ara bu kadar saf oldun ya, kabanını üzerine geçirince elbisenin ne anlamı kalacak!” Ona şaşkınlıkla baktım.1

 

“İmre dışarıda kar var. Donmamı mı istiyorsun?” İmre gözlerini devirerek kabanımı alıp koluma koydu. Omuz çantamı da bileğime astı. Ardından yeni aldığım ve giymeye kayarım diye cesaret edemediğim topuklu botlarımı uzattı.

 

“Şimdi oldu. Sen ne ara böyle safoz oldun Sare, köy dengeni bozdu senin” Somurtarak kabanım ve çantamı ona uzatıp botlarımı geçirdim.

 

“Düşüp bir yerimi kırmazsam iyi” İmre gülerek omzuma vurunca kapıya sendeledim. Allahtan beni bileğimden tutmuştu.

 

“Sağ ol ya İmre, dışarıya çıkmadan kırıyordum az daha” Neye güldüğünü anlamadım ama hala gülüyordu.

 

“Ya yanında 2 metre Yüzbaşı var. Sence düşmene izin verir mi?” Ağzım açık ona bakakaldım.

 

“Yok, dünyanın en uzun adamı İmre abartma” Gözlerini devirerek kabanı bana fırlattı.

 

“Hadi git be, seninle mi uğraşacağım.” Kabanı koluma atıp çantamı bileğime astım. Heyecandan bayılacaktım. Kapıyı açtığımda, arabasına yaslanmış, köye yeni gelen askeri birliğin Komutanıyla konuşan Tuna Yüzbaşı’yı gördüm. Saçları ıslak ve dağınıktı. Siyah şişme montu, siyah plazzo pantolonu ve siyah postallarıyla mükemmel görüntüsünü gözlerime sergilemişti. Siyahlığına aykırı olan boynunda asılı duran gri atkısının da ona ne kadar yakıştığını söylemeden geçemeyeceğim.

 

“Bir an hiç çıkmay…..” Sözünü niye kesti anlamamıştım. Çünkü o sırada İmre’nin kolundan tutarak kaygan olan merdivenleri inmeye çalışıyordum. Ona bakamamıştım bile, son merdiveni inip başımı kaldırıp, önüme gelen saçlarımı geriye attım. Yüzüme şok içinde, sanki karşısında uzaylı görmüş gibi bakıyordu. Dünyayı uzaylılar ele geçirdi bende uzaylıyım seni ele geçireceğim desem bana inanacak gibi bakıyordu. Benden gözlerini çekip, yanında duran Komutana baktı. Komutan bana bakmamak için evimin mimarisini ezberlediğine eminim.4

 

“Geldim.” Boğazını temizler gibi yapıp konuşmaya başladı. O sırada yoldan geçenler şaşkınlıkla dönüp bakıyor, tabiri caize ‘aboooğğ bu ney gız’ der gibi ağızlarını kapatıyorlardı. Tabi bu şiveyle dediklerini sanmıyordum. Ama yine de buna benzer bir şey dediklerine emindim.4

 

“Gördüm, sadece ben değil, bence herkes gördü.” Ne dediğine anlam veremedim. Veremesem de umrumda değildi. Her şeye anlamı ben verecek değildim.2

 

“Eee burada mı dikileceksiniz?” İmre gülmemek için kendiyle savaşırken gülmeye yakın ses tonuyla sormuştu.

 

“Arabaya geçer misin Sare?” Bir an önce arabaya girmemi ister gibi bakıyordu. Ama ben olduğum yerden hareket edemedim. Gözlerim askerlerin olduğu yöne kaydığında hepsi kafasını sağa sola çeviriyordu. Açıkçası çirkin olduğumu sanmıyordum. Bana neden bakmak, bir dakika, elbette Komutanları burada olduğundan bakamıyorlardı. Ve ben donuyordum.6

 

“Sare neyi bekliyorsun, görmeyenlerinde görmesini mi?” Etrafa gözlerini gezdirip, kaşlarını çatarak bana bakıyordu. Sanki o değilde ben onu istememişim gibi, hiçbir şey olmamış gibi birde bana mı kızıyordu?6

BÖLÜM SONU

Bölüm : 21.12.2024 22:02 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Esma Gül / UZAKTAKİ SES / U.S 42. BÖLÜM DEKOLTE
Esma Gül
UZAKTAKİ SES

105.91k Okunma

9.71k Oy

0 Takip
120
Bölümlü Kitap
TANITIMBİR HAYAL UĞRUNAÇOCUK İSTİSMARIU.S DUYURUSUÇLULUKU.S 4. BÖLÜM DİKİŞU.S 5. BÖLÜM YAŞATMAK İÇİN ÖLDÜRMEKU.S 6. BÖLÜM ATEŞU.S 7. BÖLÜM SİLAHU.S 8. BÖLÜM İKNAU.S 9. BÖLÜM İNATÇIU.S 10. BÖLÜM HAİNU.S 11. BÖLÜM BEKLENMEYEN KİŞİLİKU.S 12. BÖLÜM TANINMAZ HALU.S 13. BÖLÜM TÜRKİYE GELMEYECEKU.S 14. BÖLÜM AY YILDIZU.S 15. BÖLÜM ŞEHİT EMRİU.S 16. BÖLÜM ZEHİRU.S 17. BÖLÜM KABUSLARU.S 18. BÖLÜM BIRAKMAMU.S 19. BÖLÜM MESAFEU.S 20. BÖLÜM KIRGINU.S 21. BÖLÜM AKREP VE ASLANU.S 22. BÖLÜM LOJMAN BASKINIU.S 23. GÖĞSÜMÜ SIKIŞTIRAN KADINU.S 24. BÖLÜM KALBİYLE SAVAŞMAKU.S 25. BÖLÜM SANA KAYBEDİYORUMU.S 26. BÖLÜM RUH İKİZİU.S 27. BÖLÜM KURŞUNU.S 28. BÖLÜM NİŞANLISIYIMU.S 29. BÖLÜM BANA GEÇ KALDINU.S 30. BÖLÜM HOŞUMA GİDİYORSUNU.S 31. BÖLÜM SALDIRIU.S 32. BÖLÜM ÖPÜCÜKU.S DUYURUU.S 33. BÖLÜM PERDEU.S 34. BÖLÜM DUDAKLAR VE PARFÜMU.S DUYURUU.S 35. BÖLÜM OYUNU.S 36. BÖLÜM KÜÇÜK DÜŞÜRMEKU.S 37. BÖLÜM ŞEHİTU.S 38. BÖLÜM KANLA SÜSLENMİŞ AY YILDIZU.S DUYURUU.S 39. BÖLÜM AŞIK ATIŞMASIU.S 40. BÖLÜM SEVDİĞİM KADINU.S 41. BÖLÜM SARE’DEN TUNA’YAU.S 42. BÖLÜM DEKOLTEU.S DUYURU VE ALINTIU.S 43. BÖLÜM SENİ YAŞAMAK İSTİYORUMU.S 44. BÖLÜM FRAGMANIU.S 44. BÖLÜM YALANINI ÖPEYİM SENİNU.S 45. BÖLÜM FRAGMANIU.S 45. BÖLÜM KISMEN SEVGİLİMU.S 46. BÖLÜM TELLİ TURNAU.S 47. BÖLÜM FRAGMANIU.S 47. BÖLÜM ÇOCUKLUKU.S 48. BÖLÜM FRAGMANIU.S 48. BÖLÜM TAKİPU.S 49. BÖLÜM FRAGMANIU.S 49. BÖLÜM VİDEO KAYDIU.S 50. BÖLÜM SENİ KENDİME SAKLIYORUMU.S 51. BÖLÜM FRAGMANIU.S 51. BÖLÜM ALYAU.S DUYURUU.S 52. BÖLÜM FRAGMANIU.S 52. BÖLÜM KOALAU.S ÖNEMLİ ACİL DUYURU ‼️‼️‼️U.S 54. BÖLÜM FRAGMANIU.S 55. BÖLÜM FRAGMANIU.S 53. BÖLÜM MANGALU.S 54. BÖLÜMÜN FRAGMANIU.S 54. BÖLÜM TEST SONUÇLARIU.S 55. BÖLÜM MADURU.S 56. BÖLÜM KARIM DİYECEĞİM TEK KADINU.S 57. BÖLÜM FRAGMANIU.S 58. BÖLÜM FRAGMANIU.S 59. BÖLÜMÜN FRAGMANIU.S 57. BÖLÜM ASKERİNE VEDA ETU.S DUYURU ACİL‼️U.S 58. BÖLÜM KISMEN BARIŞTIKU.S 59. BÖLÜMÜN FRAGMANIU.S 59. BÖLÜM KISKANÇLIKU.S ACİL DUYURUU.S 60. BÖLÜM KİŞİLİK ÇATIŞMASIU.S ÖNEMLİ DUYURUU.S ACİL DUYURU🥺‼️U.S 61. BÖLÜM FRAGMANIU.S 61. BÖLÜM MİSAFİRU.S 62. BÖLÜM FRAGMANIU.S 62. BÖLÜM İSTANBULU.S ACİL DUYURUU.S 63. BÖLÜM GEÇMİŞU.S SEZON FİNALİ DUYURUSUU.S 64. BÖLÜM YÜZÜKU.S 65. BÖLÜM FRAGMANIU.S 65. BÖLÜM EVLENME TEKLİFİU.S DUYURU🥲U.S 66. BÖLÜM KUTLAMAU.S 67. BÖLÜM FRAGMANIU.S 67. BÖLÜM KLİK SESİU.S 68. BÖLÜM FRAGMANIU.S ACİL DUYURUU.S 68. BÖLÜM KADINU.S 69. BÖLÜM FRAGMANIU.S 69. BÖLÜM İSTEME GÜNÜU.S 70. BÖLÜM FRAGMANIU.S 70. BÖLÜM KAHVEU.S 71. BÖLÜM FRAGMANIU.S 71. BÖLÜM MAPUSU.S 72. BÖLÜM FRAGMANIU.S 73. BÖLÜMÜN FRAGMANIU.S ACİL DUYURUU.S 72. BÖLÜM ZORLU BİR NİŞANU.S ÖNEMLİ DUYURUU.S 73. BÖLÜM MİT PERSONELİU.S 74. BÖLÜM FRAGMANIU.S 74. BÖLÜM İNKAR VE BEDELU.S SEZON FİNALİ FRAGMANIU.S 75. BÖLÜM SEZON FİNALİU.S 2. KİTAP 1. BÖLÜM FRAGMANI
Hikayeyi Paylaş
Loading...