58. Bölüm

U.S 48. BÖLÜM TAKİP

Esma Gül
sidelyacicegi

BU BÖLÜMÜMÜZÜN HEDEFİ 190 OKUNMA 65 OY VE 250 YORUM🫶🏻🫀

SADECE OKUYUP GEÇMEYİN LÜTFEN BÖLÜMÜ OKUMAK İSTEYEN OKURLARIN HATRINA HER GÜN TAKİP ETTİĞİNİZ KİTABA OY VERİN LÜTFEN, EN AZINDAN SAATLERCE YAZDIĞIM KİTABA VERDİĞİM EMEKLERİM BOŞA GİTMESİN🫶🏻🫀

YORUMLARDA BULUŞALIM SİZİNLE SOHBET ETMEK ÇOK KEYİFLİ🫶🏻🫀

SINIR DOLMADIĞINDA FRAGMAN ATACAĞIM. SINIR ERKEN DOLARSA GÜNDÜZ 11:00-14:00 ARASI FRAGMAN, 21:00-22:00’DA İSE BÖLÜM ATACAĞIM.🥰

Tuna arkasını dönüp gitmişti. Oturduğum yerden aceleyle kalkıp peşinden gittiğimde çardağın ucunda oturan Kerim abiyi neredeyse düşürüyordum. Az daha kendimi tutamayıp gülecektim.

 

“Tuna” Koştuğumda nefes nefese kalmıştım. Harbi askerler bu kadar hızlı nasıl yürüyebiliyordu?

 

“Efendim Sarem” Olduğum yerde neredeyse eriyecektim.

 

“Şaka yaptım. Sana da getirdim. Ama seninki farklı” Bana inanmaz diye kapları aceleyle açıp kalp şeklindeki yaş pastayı ve keki gösterdim. Tuna gülümseyerek kaplara baktığında az önce içini kaplayan buhran bir an önce yok olmuştu.

 

“Bunları bana mı yaptın?” Bana bakmıyordu. Gülerek kapları aldı. İnanamıyorum şuan 29 yaşındaki Tuna’ya değilde 5 yaşındaki Tuna’ya pasta ve kek yapmış gibiydim. Bu nasıl masumluktu?

 

“Güzel görünüyor.” Hayranlıkla onu izledim.

 

“Tadını beğenecek misin merak ediyorum?” Bana bakarak güldü.

 

“Zehir olsa yerim.” Bileğimden tutarak sağ taraftaki çardağa doğru götürdü.

 

“Beyler bize biraz müsade edin.” Askerler anında ayaklanıp selam vermişlerdi.

 

“Emredersiniz Komutanım” Tuna gözlerini tatlılardan çekip askerlere yöneltti.

 

“Emretmiyorum asker, rica ediyorum.” Yeniden selam verip yanımızdan ayrılmışlardı. Kapları masaya koyduğunda plastik çatalı alıp önce benim yaptığım yaş pastaya batırdı. Tepkisini heyecanla merak ediyordum.

 

“Baya iyi” Kek’e uzanıp onu da yediğinde başını iştahla salladı.

 

“Bu da güzel” Bense ellerimi çenemin altına koymuş hayranlıkla onu izliyordum.

 

“Niye önünden alacaklarmış gibisin?” Gülerek sormuştum.

 

“Bilmem alışkanlık” Uzanıp yanağına dokunmak istedim ama etraf asker kaynıyordu.

 

“Tuna!” Babasının sesini duyar duymaz anında ayağa dikildi.

 

“Emredin Komutanım” Babası telaşlı görünüyordu.

 

“Hemen timini acilen topla. Toplantı odasına gelin.” Tuna başıyla onayladığında babası uzaklaşmıştı. Hemen başını bana çevirdi.

 

“Şimdi anladın mı güzelim, nereden alışkanlık edindiğimi.” Hüzünle ona baktım. Tatlısı yarım kalmıştı.

 

“Siz hava kararmadan eve dönün. Ben vaktim olursa yanına geleceğim.” Ardından gözlerini benden çekip hızla timinin olduğu çardağa gitti.

 

“Karasu, toplantı odasına gidiyoruz!” Karasu timi aniden ayaklanmıştı. Hepsi hızla karargahın merdivenlerini çıktı.

 

“Görev emri geldi sanırım.” İmre’ye hüzünle bakmıştım.

 

“Hadi bizde gidelim.” Başımı sallayıp masadaki kapları poşetin içine koydum.

YAZARIN KALEMİNDEN

Karasu timi toplantı odasındaki koltuklara oturduğunda dikkatle Albayın elindeki çubukla gösterdiği ekrana baktılar.

 

“Binbaşı Cemil, 6 aydır onun nerede olduğunu bulmak için Mit ile birlikte çalışıyorduk. Teroristlerin elinde esir olduğunu düşünüyorduk ve düşündüğümüz gibi de oldu. Bu teroristin başını ise Ahad çekiyor. Dün geceye kadar elimizde kayda değer bir veri yoktu. Dün gece sınırdan Ahad ile birlikte bir terorist birliğinin geçtiğini öğrendik. İçerdeki adamlarımızdan öğrendiğimiz bilgiye göre Hanke dağına götürüldüğünü verisine ulaştık.” Tuna Yüzbaş’nın Ahad’ın ismini duymasıyla tüm vücudu anında gerilmişti. Karasu’nun diğer üyeleri dikkatle dinliyordu.

 

“Binbaşımızı oradan almamız gerek. Bunun içinde sizi göndermeye karar verdim. Bilirsiniz ki o dağın yüksekliği oldukça fazla, yani çok dikkatli olmanız gerek. Ahad eğer onun peşinde olduğumuzu öğrenirse, Binbaşıyı başka yere götürecektir.” Tuna Yüzbaşı başını sallayarak konuştu.

 

“İşin içinde Ahad varsa, o işin içinde birden fazla şey vardır. Komutanımızı Allahın izniyle alıp geliriz.” Karasu, Komutanlarını onaylayan bir ses çıkardığında Yavuz Albay başını sallamıştı.

 

“Bu gece yola çıkın kimse bir şey sezmeden daha rahat ilerlersiniz. Allah ayağınıza taş değdirmesin evlatlarım, gidin alıp gelin Komutanınızı.” Karasu ayağa kalkarak selam verdi.

 

“Emredersiniz Komutanım!” Hep birlikte bağırdıklarında Albay gururla askerlerine baktı.

SARE LİA SARUHAN

İçim bir tuhaf olmuştu. Nedense Tuna’yı her gün görmeye alışmıştım. Göreve gittiğinde aylarca gelmeyebiliyordu. Bu içimi derin bir kasvete sürükledi.

 

“Güzelim, seni görmeye geliyorum. Bu gece yola çıkıyorum.” Tuna’dan mesaj aldığımda elim ayağım titredi. Onun gitmesini istemiyordum.

 

“Tamam seni bekliyorum.” Mesajı yazdığım an görüldü olmuştu. Ardından beni aradığında hemen açtım.

 

“Kapıdayım.” Gülümseyerek kapıya koştum.

 

“Geliyorum deyince daha yoldasın sanmıştım.” Gülümseyerek bana baktı. Gözlerinin çok güzel olduğunu söylemiş miydim?

 

“Sözlerinin çetelesini tutmadık.” Sirel’in sesine az daha yüzümü düşürecektim.

 

“Yaklaşmıştım.” Kolumu tutup kendisine çektiğinde şaşırarak ona sarıldım. Başını boynuma gömmüştü.

 

“Birazdan gidecek misin?” Yüzünü boynumdan kaldırdığında başını salladı.

 

“Evet, seni görmem lazımdı.” Gülümseyerek ona baktım. Alnımı öptü.

 

“Kimseye kafa tutma. Aykut’tan uzak dur. Gerekmedikçe gece yola çıkmayın.” Güldüğümde şaşırdı. Anneme benziyordu. Ne zaman dışarıya çıksam buna benzer sözler söylerdi.

 

“Tamam, zaten biz alışverişimizi hep gündüz yapıyoruz. Tuna, çok mu geç gelirsiniz?” Yüzümü ellerinin arasına aldığında ona hüzünle baktım.

 

“Bilemem güzelim.” Hüzün üzerime daha çok düşmüştü.

 

“Uzak bir yere mi gidiyorsunuz?” Cevap vermeyeceğini bilmeme rağmen soruyordum. Saçımdan öptüğünde yeniden konuştum.

 

“Uzak yere gidiyorsanız uzun uzun öp, yakın yere gidiyorsanız minik öp.” Güldüğünde bende güldüm.

 

“Minik?” Utanıp başımı göğsüne yasladım. Dudakları saçlarımı bulduğunda heyecanla onu bekledim. Minik bir öpücük değildi. Uzun uzun dudakları saçlarımda kaldığında kalbime giren kasvetle tüm vücudum gerilmişti.

 

“Geri gelecek misin?” Umutla ona bakarak sordum. Çenem göğsündeydi.

 

“Dönebileceksem, her zaman sana geleceğim.” Gözlerimin bana ihanet etmemesi için kendimi zor tuttum. Başımı yeniden göğsüne yasladığımda parmak uçlarımdaydım. Elleri ensemde başı boynuma gömülüydü. Öpmüyordu sadece kokumu unutmamak ister gibi dolu dolu içine çekiyordu. Bu beni daha fazla üzdü.

 

“Sare unutma, ben hep sana gelirim. Ne olursa olsun.” Başımı hafifçe salladım. Artık gözlerim bana ihanet etmişti. Telefonu çaldığında kalbim titredi.

 

“Buna bakmam lazım” Ona baktığımda telefonunu hızla çıkarmıştı.

 

“Efendim Ömer” Az da olsa telefondan Ömer’in sesini duyuyordum.

 

“Komutanım biz hazırız. Sizi bekliyoruz.” Tuna’nın vücudunun gerildiğini hissetmiştim.

 

“Geliyorum.” Ardından telefonu kapattı.

 

“Gitmem gerekiyor. Dediklerimi unutma, aklım sende kalmasın.” Başımı salladığımda alnımı öptü.

 

“Kendinize dikkat edin.” Birbirimizden ayrıldığımızda, arabasına doğru hızla ilerledi. Bende ona bakıyordum. Arabaya binmeden önce gülümsemişti. Dudaklarını oynatarak ‘seni yaşamak istiyorum.’ Dediğinde neredeyse ağlayacaktım. Bende aynı şekilde ‘Bende seni yaşamak istiyorum.’ diye dudaklarımı oynattım. Gülerek arabaya binmişti. Bende daha fazla tutamadığım gözyaşlarımı serbest bıraktım.

BAHADIR SAĞLAM-HERKESLER TANIR

İMRE

“İmre, yeni işin için hayırlı olsun hediyesi yolladım. Ama köye kargo gelmediği için, merkezdeki kargo şirketine geldi. Onu oradan alırsın olur mu?” Aren beni aradığında sözlerine gülümsemeden edemedim. Beni düşünmesi bir anlığına hoşuma gitmişti. Gerçi o hep düşünceli bir adamdı.

 

“Tamam Aren, teşekkür eder…..” Sözüm kesildiğinde şokla telefonu dinledim.

 

“İnanamıyorum Aren, sizin aranızda ne var?” Seher’in sesini duymuştum. Yine saçma sapan bir düşünce içerisindeydi.

 

“Seher, saçma sapan konuşmayı bırak. İmre benim kardeşim gibidir. Sürekli böyle tatsız yakıştırmalar yapmayı kes!” Haklıydı. Sare’den farksız değildim.

 

“Yalan söylüyorsun. Demek benimle onun için konuşmak istemedin!” Bağırdığında kaşlarımı çattım.

 

“Seninle konuşmak istemememin sebebi, saçma sapan tavırların, dünyanın senin etrafında dönüyormuş gibi davranmandan sıkıldım.” Aren’in sesinden sıkıldığını anlamıştım.

 

“O kız kendisini sana yamamaya çalışıyor. Sen bunu göremiyorsun. Onun yüzünden biz bu haldeyiz. Sen ne saçmalıyorsun?” Hiçbir şey yapmadan çok şey yapıyormuş gibiydim. Ben onların arasında seçenek bile olmamıştım. Ama benim hakkımda bir yargıda bulunmaya devam ediyordu. Seher, Aren’in hayatına girdiği günden beri, sürekli her tartışmalarında ve ayrılıklarında, kendi hatası olsa bile suç bastırmak için beni öne sürerdi. Üstelik aralarındaki tartışmadan haberim bile olmazken.

 

“Aren, şuanda onun yüzünden morelimin bozulmasını istemiyorum. Hediyeni sana geri yollayacağım. Ona söyle İstanbul’a geldiğimde, onunla bu sefer farklı konuşacağım. Sırf arada sen varsın diye bu zamana kadar hakaretlerini görmezden geldim. Ama eğer karşıma çıkarsa gerçekten bu sefer onu mahvederim!” Telefonu sinirle kapatıp yatağın üstüne attığımda, ağlamamak için kendimi zor tutmuştum. Sinirden ağlamaya başladığımda bundan nefret ettim.

 

“Niye ağlıyorsun?” Camın önüne oturuyordum. Sare’nin sesini duyduğumda aceleyle gözlerimi sildim.

 

“Ağlamıyorum alerji olmuşum.” Sare yanıma oturup, cama çevirdiğim yüzümü çenemden tutarak kendisine çevirdi.

 

“Beni kandırmaya çalışma. Seni çok iyi tanıyorum.” Gözlerimi ondan çektiğimde, çeneme hafifçe baskı uyguladı.

 

“Seher” Sare’nin gözleri keskinleştiğinde sinirlendiğini anlamıştım.

 

“Aren, bana yeni işim için hayırlı olsun hediyesi yollamış, o sırada yanına Seher geldi. Yok aramızda bir şey varmış, kendimi yamamaya çalışıyormuşum.” Sare sinirle ayağa kalkıp konuşmaya başladı.

 

“Bundan çok sıkıldım. Her ayrılıklarının acısını senden çıkarıyor. Haziranı beklesin. Nasılsa İstanbul’a döneceğim.” Telefonu eline aldığında kaşlarımı çattım.

 

“Ne yapıyorsun Sare?” Sare, telefonu kulağına götürüp elini beline attığında, sinirle konuşmaya başladı.

 

“Abi, o kız ne diye İmre’nin canını sıkıyor. Bak eğer buna devam ederse, arada sen varsın demem. Boğarım onu, benim canımı sıkmasın!” Abisine ilk defa bu denli bağırdığına şahit olmuştum.

 

“Sare, sesini alçat!” Aren’in sinirli ses tonunu duyduğumda benim yüzümden kavga etmemeleri için araya girmek istedim.

 

“Zaten sinirliyim. Söyle İmre’ye bana hediyeyi geri yollamasın. Almazsa git sen al.” Ben hediyesini kabul etmeyecektim.

 

“Sinirli olman benim için şuanda bir şey ifade etmiyor abi, Seher’in aklı varsa benim radarıma girmesin. Kendisine dikkat etsin. Hadsizliğinden bıktım iyice, kimse onun derdinden ölmüyor. Sende bitir şunu kalbinde, dünyada kız mı kalmadı!” Telefonu sinirle kapattığında ilk defa abisine karşı geldiği için şaşkınlık içerisinde ona baktım.

 

“Sare, sen ne yaptın?” Sare sinirle bana baktı.

 

“Kimse benim kardeşimi ağlatamaz. Gider onu boğarım!” İstemsizce hoşuma gitmişti ama Aren’e bağırması beni üzdü.

 

“Teşekkür ederim bebeğim ama o abin, insanlar ha deyince duygularından vazgeçemez. Aranıza girmesine izin verme. Hadi ara onu özür dile. Zaten Seher’e bağırdı. Lütfen rica ediyorum.” Başını sallayarak telefonunu yeniden eline aldı.

ROJİN

“Rojin, Aykut’tan haber var.” Başımı bana seslenen adamıma çevirdiğimde telefonu bana uzattı.

 

“Bana güzel haberler ver Aykut!” Aykut gülerek konuşunca içim rahatlamıştı.

 

“Sana öyle güzel haberlerim var ki, Karasu göreve gidiyor. Nereye gittiklerini bilmiyorum. Bu demek oluyor ki Sare tek kalıyor. Bu onu avlamak için çok doğru bir zaman” İstediğim sözleri duyduğumda sırıtarak konuşmaya başladım.

 

“İnna’ya haber edeceğim. Ona güzel planımdan bahsedip gerçekleştirmesini bekleyeceğim. Afferim Aykut gözüme girdin.” Aykut gülerek yeniden konuştu.

 

“Dedim ya ben davamıza sadığım.” Abuk subuk konuşuyordu. Kendi çıkarları olmasaydı asla yanımızda olmazdı.

 

“Kapat!” Telefonu suratına kapatıp İnna’yı aradım.

 

“İnna, nasılsın güzel kız?” İnna keyifle konuştu.

 

“Sıkılıyorum Rojin, umarım bana verecek yeni kurbanların vardır.” Bu kızı seviyordum. Her dediğimi eksiksiz yerine getiriyordu.

 

“Sana bugün vereceğim kurban, Tuna Komutanın zaafı” İnna keyifle güldü. Şuan ellerinde aldığı en büyük kozu tutuyordu.

 

“Türklerden nefret ediyorum Rojin, özellikle bileğimi onun yüzünden kaybettiğim Tuna’dan daha çok nefret ediyorum. Kimmiş bu Komutanın zaafı?” İçim keyiften içime sığmıyordu. Arkamdaki taşa yaslanıp konuştum.

 

“Çakırdere köyüne atanmış bir Öğretmen, adı Sare Lia, onu alabilir misin?” Bu bir rica değildi. Onu deniyordum. Eğer kabul etmezse yanındaki kendi adamı sandığı adamım kafasına sıkacaktı.

 

“Almama ihtimalim yok. Demek onun aşkı var. Çok duygulandım.” Hüzünlü bir ses çıkarıp ardından kahkaha attı.

 

“O kızı alıp, yanındaki adamlardan birisi ona tecavüz ederken, video kaydına al, sonrada kafasına sık. Bakalım sevdiği kadının bedeninde farklı elleri izlediğinde ve ardından onu sonsuza dek kaybettiğinde ne yapacak. Baver’in acısını çektiğim gibi ciğerleri yansın istiyorum.” İnna keyifle güldü.

 

“Bir değil, birden fazlasına yaptırayım. Ne dersin?” Gülerek cevapladım.

 

“Acı çeksin bana yeter. Göreve gidiyor. Onu kurtarması imkansız.” İnna onaylayan bir ses çıkardı.

 

“Merak etme video kaydını izlediğinde, Baver’in dirilmesi için dua edecek. Çünkü bu onun için sadece bir başlangıç.” Bacak bacak üstüne attım. Baver ile benim eskiden çekildiğim eski püskü bir fotoğrafı ellerimde tutuyordum. Fotoğrafa bakarken gözlerim doldu. Ve bir kez daha Türklerden iliklerime kadar nefret ettim. Onlar kendilerini bir halt sanan aptal insanlardı. Onların kanını oluk oluk akıtmadan durmayacaktım. Yeryüzünde tek bir Türk kalmayacak şekilde onları öldürene kadar bırakmayacaktım.

 

Türkler zalimdi. Türkler acımasızdı. Türkler işe yaramaz boş insanlardı. Ve benim davamda onları öldürmek dışında hiçbir şey yoktu. Karasu ya da herhangi bir tim, umrumda değildi. Öldürmem için Türk olmaları yeterliydi.

YAZARIN KALEMİNDEN

İnsanoğlu yaşamı boyunca hep nankör olmuştur. Bir şeyi elde ettiğinde şükretmek yerine hep daha fazlasına sahip olma duygusuyla kavrulmuştur. Hayatın duygularımızla dans etmesi bize sunduğu bir imtihandı belki de, hayat, dürüst ve doğrucu olanların sevilmediği, insanların kendilerini tatmin edecekleri şekilde istediği sözleri duymasını dilediği sahte dostluklardan ibaretti. Bunlardan biri de Haze’ydi.

 

Kimseyi gerçekten sevmezdi. Çıkarlarına uyuyorsa bunu seviyordu. Uymuyorsa bundan nefret ediyordu.

 

“Testlerinin hepsini yaptırdın mı Sare?” Sare gerginlikle beklediği koltuktan ayağa kalktı.

 

“Evet” Haze başını sallayarak onayladı.

 

“Benim ekranıma daha düşmemiş, çıkınca kontrole gelirsin.” Sare başını sallayarak hiçbir şey demeden odadan ayrıldı.

                             🪖

Karasu timi, Hanke dağında ilerlerken, dağa çıkmak oldukça zordu. Temkini elden bırakmayarak hızlı bir şekilde ilerliyorlardı.

 

“Komutanım, sizde bir sıkıntı var gibi, iyi misiniz?” Ahmet Başçavuş düşünceli bir ifadeyle konuştuğunda Tuna Yüzbaşı başını botlarından kaldırarak Ahmet Başçavuşa baktı.

 

“Bugün benimle uğraşmayın Ahmet” Tuna Yüzbaşı sıkıntılı bir sesle konuşup ilerlemeye devam etti.

 

“Yok uğraşmak için sormadım Komutanım, iyi olup olmadığınızı merak ettim.” Ahmet Başçavuş, mizahın yapılmayacağı ortamda asla bunu yapmazdı.

 

“İyiyim, ama içimde bir sıkıntı var. Hayırlara vesile olsun.” Karasu timi hep birlikte amin dedikten sonra, kimseden çıt çıkmamıştı. Yolda ilerlemeye devam ettiler.

 

“Karasu 3, Yuva 1 konuşuyor.” Yavuz Albay’ın sesini telsizlerinde duyduklarında aniden dikkat kesildiler.

 

“Karasu 3 dinlemede” Tuna Yüzbaşı konuşmuştu. Yavuz Albay sıkıntılı bir nefes verip konuşmaya başladı.

 

“Tuna, gelen bilgiye göre, Binbaşıyı bugün öğle saatlerinde infaz edecekler. Evlatlar zamanında orada olamazsanız, bir yiğidimizi daha kaybedeceğiz.” Tuna Yüzbaşı ve tüm Karasu’nun bedenine gerginlik yayıldığında Tuna Yüzbaşı hızla konuştu.

 

“Allahın izniyle kaybetmeyeceğiz Komutanım, alıp geliriz.” Bir kaç konuşmadan sonra telsiz tamamen kapandığında Karasu timi hızla ilerlemeye başladı. Yürümeler artık koşmalara dönüyordu.

                              🍙

Ahad’ın emriyle teroristler Cemil Binbaşıyı, kare şeklindeki tahtanın oraya getirmişlerdi. Ellerini ve kollarını zincirleyerek tahtaya sabitlediklerinde, Ahad sırıtarak Cemil Binbaşı’ya baktı.

 

“İşte Türklere zincir vurmak bu kadar kolay!” Ahad ellerini keyifle iki yana açarak konuştu.

 

“Birde Türklerin zincirlerinden kurtuldukları anı izle. Tabi korkak gibi mağaralarınıza kaçmazsanız.” Binbaşı Cemil, kendinden emin bir ifadeyle gülerek konuştu.

 

“Sizin yurt bildiğiniz topraklar Vatan sayılıyorsa, bizim hapsedildiğimiz mağaralar bizim yurdumuzdur!” Ahad sinirle konuştuğunda, Cemil Binbaşı kahkaha attı.

 

“Biz topraklarımıza hapsedilmedik. Biz o toprakların sahibiyiz, yüzyıllar boyunca atalarımızdan bugüne denk, bu toprakları Türke yurt edindik. Hapsolunan yere yurt denmez!” Ahad sinirle karnına yumruk geçirdiğinde Cemil Binbaşı gülmeye devam ediyordu.

 

“Türkler kendilerini bir şey sanan ahmaklar. Hani neredeler, senin için niye gelmediler?” Cemil Binbaşı gururla başını yukarıda tuttu.

 

“Biz bir ölür bin diriliriz. Ben gidersem peşimden yüzlercesi gelir. Bizde yiğit bitmez. Elbet kökünüzü kuruturuz!” Ahad yeniden karnına yumruk attığında Cemil Binbaşı acıyla çıkacak olan sesini içinde bastırdı.

 

“Çekiç ve çiviyi ver!” Yanındaki teroriste bağırmıştı. Terorist korkuyla çekiç ve çiviyi uzattığında Ahad gülerek Cemil Binbaşı’ya yaklaştı. Ardından Cemil Binbaşının elini kaldırıp tahtaya bastırdı.

 

“Tut şunun elini!” Yanındaki teroriste bağırınca, terorist hızla Cemil Binbaşı’nın bileğinden tutup tahtaya sabitledi. Ahad çiviyi avcunun içine koyduğunda çekici büyük bir kuvvetle vurdu. Cemil Binbaşı duyduğu acı ile neredeyse bağıracaktı. Ama acısını içinde yutarak sessiz kalmaya çalıştı.

 

“Bu, bizden aldığınız yerler için” Bir kez daha vurdu.

 

“Bu, bizi mağaralara hapsettiğiniz için” Bir kez daha vurdu.

 

“Bu, bizim Ülke kurmamıza engel olduğunuz için.” Yeniden sertçe çekici vurdu.

 

“Bu da Türklerden ezeli nefret ettiğim için!” Tekrar tekrar vurduğunda çivi avcuna iyice gömülmüştü. Cemil Binbaşı ise duyduğu acıdan dolayı bayılmak üzereydi.

 

“Yeryüzünde tek bir Türk dahi kalmayacak!” Ahad çekici sinirle yere atıp oradan uzaklaştı.

 

“Gebertin şu iti!” Ahad aracına binip uzaklaşırken, 10 terorist Cemil Binbaşı’nın önünde dizildi. Silahlarını doğrulttuklarında, ateş etmeye hazırlardı. Onları yöneten terorist, elini kaldırdı. Ve aşağıya indirdiğinde ateş edilmişti. Ama bu ateş Cemil Binbaşı’ya değil, silahları doğrultan teroristlereydi.

                              🪖

“Ahmet, sağdakini indir!” Murat Teğmenin emriyle görüş açısını sağa çeviren Ahmet, hızla teroristi indirdiğinde Karasu ilerlemeye devam etti.

 

“Komutanı koru Ahmet!” Ömer Üsteğmen bağırdığında, Cemil Binbaşı’ya yaklaşan her teroristi teker teker indiriyordu.

 

“İlerlemeye devam edin!” Tuna Yüzbaşı’nın emriyle Karasu, temkinli bir şekilde ilerlemeye devam etti.

 

“Komutanım iyi misiniz!” Tuna Yüzbaşı, yarı baygın halde olan Cemil Binbaşı’ya bağırmıştı.

 

“İyiyim aslanlarım, sizi gördüm ya ölsem de gam yemem.” Cemil Binbaşı, güçsüz çıkan kısık bir sesle konuştu.

 

Karasu, teroristlerle girdiği mücadele de onları tek tek indirirken, yarısı canını kurtarmak pahasına geri çekiliyordu. Korkuyla kaçan teroristler, Ahmet Başçavuşun kendilerini vurmasıyla yere yığılıyordu. Ahmet Başçavuş’tan kurtulanlar ise oradan hızla uzaklaşıyordu.

 

“Karasu, dur!” Biran Teğmen, timi, Cemil Binbaşı’ya ilerlerken aniden durdurmuştu.

 

“Komutanım, ne olur ne olmaz diye bomba kurmuşlar.” Biran Teğmen, gözlerini Tuna Yüzbaşı’ya çevirmişti.

 

“Mehmet, bomba sende” Ömer Üsteğmen konuşmuştu. Üstçavuş Mehmet, bombaları imha etmekte oldukça iyi bir askerdi.

 

“Soysuzlar nasıl da bomba kurmuş.” Mehmet Üstçavuş, bombanın kablolarını incelerken, dikkatli davranmaya çalıştı.

 

“Komutanım, siz her ihtimale karşı uzak durun.” Çantasını yere indirip konuşmuştu. Bir kaç malzemeyi çıkardığında, onları dikkatle inceledi.

 

“Dikkatli ol Mehmet” Tuna Yüzbaşı, konuştuğunda Karasu timinin diğer üyelerinin uzaklaşması için eliyle geriye doğru işaret etti.

 

Mehmet Üstçavuş bir saattir bombayı imha etmek adına ter döküyordu. Kablolar Cemil Başçavuşu bağladıkları, tahtalara bağlıydı. Karasu dikkatle Mehmet Üstçavuşu izlerken gerginlikten yerinde duramıyordu.

 

“Şunu keseceğim artık Komutanım, siz lütfen uzaklaşın!” Tuna Yüzbaşı, kaşlarını çatarak başını salladı.

 

Mehmet Üstçavuş, mavi kabloyu kestiğinde, kalbi yüksek bir ritimde atıyordu. Bombadan herhangi bir gürültü gelmemişti. Rahat bir nefes alırken, başını time çevirdi.

 

“Komutanım, ilerleyebiliriz.” Tuna Yüzbaşı başını sallayarak konuştu.

 

“Helal sana aslanım.” Karasu timi, Cemil Binbaşının zincirlerini teroristin cebinden aldıkları anahtarla çözerken Cemil Binbaşı elindeki acıyla yüzünü buruşturdu.

 

“Şeref yoksunları!” Konuşan kişi Hakan Asteğmendi.

 

“Komutanım biraz acıyacak.” Asteğmen Karan konuşmuştu.

 

“Dayanırım aslanım, çıkarın bir an önce” Asteğmen Karan ve Uzman Çavuş Yuşa, Komutanının elindeki çiviyi çıkarmak için harekete geçmişlerdi.

SARE LİA SARUHAN

“İmre, Seher saçma davrandı diye ona istediğini verecek değiliz elbette.” İmre’yle merkeze kargoyu almaya gidiyorduk. Onu zorla evden çıkarmıştım.

 

“O umrumda değil. Sadece daha fazla saçma sapan suçlanmak istemiyorum.” Haklıydı. Yıllarca Seher, abimle yaşadığı her kavgayı İmre’ye yüklüyordu. Onun alakası olmadığı olayların suçunu bile ona atıyordu. Çoğundan İmre’nin haberi dahi yoktu.

 

“Hani dün Başhekimle konuşacaktın?” İmre başını sallayarak konuştu.

 

“Bu hafta hastanede değilim. Yurtdışındayım, sizi aradığımda gelebilir misiniz dedi. Bende tamam dedim.” Başımı sallamıştım. Arabayı kullandığım için ona bakamıyordum. Gözüm yoldaydı.

 

“Anladım. Umarım testlerim güzel çıkar.” İmre kaşlarını çattığında düşünceli bir ifade ile bana baktı.

 

“Çalışmaya başladığımda bununla ilgileneceğim.” Başımı salladım. Aynadan arkaya doğru baktığımda, yola çıktığımızdan beri bunu sürekli yaptığımı farkettim. Gözlerimi yola çıktığımızdan bu yana geçmesi için yol vermeme rağmen arkamızdan gelen araca dikmiştim. Yutkunarak arabaya baktım. Ardından İmre’ye dönerek konuştum.

 

“İmre, panik yapma. Belki ben yanlış anlamışımdır. Ama yola çıktığımızdan bu yana geçmesi için yol vermeme rağmen ısrarla arkamızdan ayrılmayıp bizi takip eden bir araç var.”

BÖLÜM SONU

Bölüm : 29.12.2024 21:01 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Esma Gül / UZAKTAKİ SES / U.S 48. BÖLÜM TAKİP
Esma Gül
UZAKTAKİ SES

75.04k Okunma

6.34k Oy

0 Takip
92
Bölümlü Kitap
TANITIMBİR HAYAL UĞRUNAÇOCUK İSTİSMARIU.S DUYURUSUÇLULUKU.S 4. BÖLÜM DİKİŞU.S 5. BÖLÜM YAŞATMAK İÇİN ÖLDÜRMEKU.S 6. BÖLÜM ATEŞU.S 7. BÖLÜM SİLAHU.S 8. BÖLÜM İKNAU.S 9. BÖLÜM İNATÇIU.S 10. BÖLÜM HAİNU.S 11. BÖLÜM BEKLENMEYEN KİŞİLİKU.S 12. BÖLÜM TANINMAZ HALU.S 13. BÖLÜM TÜRKİYE GELMEYECEKU.S 14. BÖLÜM AY YILDIZU.S 15. BÖLÜM ŞEHİT EMRİU.S 16. BÖLÜM ZEHİRU.S 17. BÖLÜM KABUSLARU.S 18. BÖLÜM BIRAKMAMU.S 19. BÖLÜM MESAFEU.S 20. BÖLÜM KIRGINU.S 21. BÖLÜM AKREP VE ASLANU.S 22. BÖLÜM LOJMAN BASKINIU.S 23. GÖĞSÜMÜ SIKIŞTIRAN KADINU.S 24. BÖLÜM KALBİYLE SAVAŞMAKU.S 25. BÖLÜM SANA KAYBEDİYORUMU.S 26. BÖLÜM RUH İKİZİU.S 27. BÖLÜM KURŞUNU.S 28. BÖLÜM NİŞANLISIYIMU.S 29. BÖLÜM BANA GEÇ KALDINU.S 30. BÖLÜM HOŞUMA GİDİYORSUNU.S 31. BÖLÜM SALDIRIU.S 32. BÖLÜM ÖPÜCÜKU.S DUYURUU.S 33. BÖLÜM PERDEU.S 34. BÖLÜM DUDAKLAR VE PARFÜMU.S DUYURUU.S 35. BÖLÜM OYUNU.S 36. BÖLÜM KÜÇÜK DÜŞÜRMEKU.S 37. BÖLÜM ŞEHİTU.S 38. BÖLÜM KANLA SÜSLENMİŞ AY YILDIZU.S DUYURUU.S 39. BÖLÜM AŞIK ATIŞMASIU.S 40. BÖLÜM SEVDİĞİM KADINU.S 41. BÖLÜM SARE’DEN TUNA’YAU.S 42. BÖLÜM DEKOLTEU.S DUYURU VE ALINTIU.S 43. BÖLÜM SENİ YAŞAMAK İSTİYORUMU.S 44. BÖLÜM FRAGMANIU.S 44. BÖLÜM YALANINI ÖPEYİM SENİNU.S 45. BÖLÜM FRAGMANIU.S 45. BÖLÜM KISMEN SEVGİLİMU.S 46. BÖLÜM TELLİ TURNAU.S 47. BÖLÜM FRAGMANIU.S 47. BÖLÜM ÇOCUKLUKU.S 48. BÖLÜM FRAGMANIU.S 48. BÖLÜM TAKİPU.S 49. BÖLÜM FRAGMANIU.S 49. BÖLÜM VİDEO KAYDIU.S 50. BÖLÜM SENİ KENDİME SAKLIYORUMU.S 51. BÖLÜM FRAGMANIU.S 51. BÖLÜM ALYAU.S DUYURUU.S 52. BÖLÜM FRAGMANIU.S 52. BÖLÜM KOALAU.S ÖNEMLİ ACİL DUYURU ‼️‼️‼️U.S 54. BÖLÜM FRAGMANIU.S 55. BÖLÜM FRAGMANIU.S 53. BÖLÜM MANGALU.S 54. BÖLÜMÜN FRAGMANIU.S 54. BÖLÜM TEST SONUÇLARIU.S 55. BÖLÜM MADURU.S 56. BÖLÜM KARIM DİYECEĞİM TEK KADINU.S 57. BÖLÜM FRAGMANIU.S 58. BÖLÜM FRAGMANIU.S 59. BÖLÜMÜN FRAGMANIU.S 57. BÖLÜM ASKERİNE VEDA ETU.S DUYURU ACİL‼️U.S 58. BÖLÜM KISMEN BARIŞTIKU.S 59. BÖLÜMÜN FRAGMANIU.S 59. BÖLÜM KISKANÇLIKU.S ACİL DUYURUU.S 60. BÖLÜM KİŞİLİK ÇATIŞMASIU.S ÖNEMLİ DUYURUU.S ACİL DUYURU🥺‼️U.S 61. BÖLÜM FRAGMANIU.S 61. BÖLÜM MİSAFİRU.S 62. BÖLÜM FRAGMANIU.S 62. BÖLÜM İSTANBULU.S ACİL DUYURUU.S 63. BÖLÜM GEÇMİŞ
Hikayeyi Paylaş
Loading...