HÜLÜÜÜÜ BEBEKLER YORUM VE OY SINIRI DOLDUĞU İÇİN OKUNMA SINIRINI DERT ETMEDİM YAPACAK BİR ŞEY YOK ARTIK🫶🏻🫀💜
BU BÖLÜMÜMÜZÜN SINIRI, 220 OKUNMA, 75 OY VE 220 YORUMDUR.🥰🫀🫶🏻
BEBEKLERİM YORUM OY VE OKUNMALARINIZI BEKLİYORUM. SINIRI DOLDURDUĞUNUZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM. LÜTFEN BU BÖLÜMÜ DE DOLDURALIM BEN SİZİN YORUMLARINIZI, SİZDE BÖLÜMÜ MERAK EDİYORSUNUZ. 🫶🏻
YORUMLARDA BULUŞALIM BALLARIM💜🫀🫶🏻
İMRE
Hastaneye geldiğimde arabamı yine park alanına park etmiştim. Bu sefer odama değil Haze’nin odasına gidecektim. Beni kandırmasının bedelini ödeyecekti. Kapısını açıp hızla kapadım. İçerideki hastayı korkuttuğum için özür dilemiştim. Hasta bir süre sonra çıktığında sinirle ona bakarak masaya vurdum.
“Sen nasıl bir insansın, İnsanları zan altında bırakmaktan, onları yalan yanlış bilgilerle doldurmaktan utanmıyor musun? Senin gibi doktora yazıklar olsun.” Sinirle ayağa kalkıp konuştu.
“Bir daha mesleğime” Sözünü kestim.
“Seni uyarıyorum. Bir daha ucunun benim kardeşime dokunacağı herhangi bir yalanını, ya da onun hakkında uydurduğun herhangi bir şeyi duyarsam, seni mahfederim. Seninle öyle bir uğraşırım ki şuan sahibi olduğun her şeyi elinden alana kadar durmam. Benim radarıma takılma, çünkü ben Sare’ye benzemem. Onun susmak için sebepleri olabilir. Ama benimde onu her daim kollamak için sebeplerim var. Onun canını yakmaya çalışırsan, olur da canını yakarsan, işte o zaman şuanki gördüğünden daha farklı bir İmre olurum. Benim o tarafımla karşılaşmak istemezsin.” Cevap vermesini bile beklemeden arkamı dönüp hızla kapıyı çekerek çarptım.
HAZE
Beni tehdit etmişti. O kimdi ki beni tehdit ediyordu. Kim olduğumu ya da kimin kızı olduğumu bilmiyordu. Telefonumu çıkartarak babamı aradım.
“Baba” Ağlamaklı çıkan sesim babamı endişelendirmişti.
“Ne oldu kızım?” Ağlamaya çalıştım. Aslında ağlayasım yoktu. Ama babamın bunu bilmesine de gerek yoktu.
“Baba ben tehdit ediliyorum.” Babamın sinirle ayağa kalktığını hissettim.
“Seni tehdit etmeye kim cüret edebilir?” Babamın sesi az öncekinden daha sert ve netti.
“İmre Kuzgun adında bir doktor, dün hastanede işe başladı. Yok burada sahip olduğun her şeyi elinden alırım falan demeye başladı. Ben buraya çok emek verdim. Belli ki güvendiği birileri var. Korkuyorum.” Babamın sinirli sesini yeniden duydum. Tamam söylediklerim tam olarak gerçeği yansıtmıyordu ama babamın bunu bilmesine hiç gerek yoktu.
“Benim kızımı kim tehdit edebilir. Onu ben hallederim. Gerekirse konuşamayacak hale getiririz. Sen dert etme. Olmadı çıkartırız hastaneden” Gülümseyerek telefonu dinledim.
“Tamam baba, seni seviyorum.” Telefonu kapadığımda, şimdi mutluydum. O benimle uğraştığına pişman olacaktı.
SARE LİA SARUHAN
Öğrencilerim tahtaya yazdıklarımı defterlerine geçirirken aklım, İmre’nin dün anlattıklarındaydı. Haze nasıl olur da Tuna’yı böyle bir şeyle suçluymuş gibi gösterebilir aklım almıyor.
“Sare sana söylemem gereken bir şey var. Müsait olduğunda görüşelim mi güzelim?” Tuna’dan mesaj geldiğinde gülümseyerek mesajına tıkladım. Zaten Haze, bana bunu söylemiş olsaydı da ben ona inanmazdım. İmre, Tuna’yı çok tanımadığı için sinirlenmişti. Zaten Haze, inanılacak bir insan değildi. İmre benim canımdı. Ben yokken bile arkamı kollayan en nadide çiçeğimdi.
“Tamam bu akşama ne dersin?” Anında cevapladı.
“Gelip seni alırım.” Kahvemden bir yudum alıp gülümseyerek mesajı yanıtladım.
“Tamam olur.” Öğrencilerimden biri beni çağırdığında mesajı aceleyle yanıtlamıştım.
Okul saati bittiği için okulu kilitleyip eve gelmiştim. Mutfağa gidip, tarif defterimi çıkartıp tiremisu yapmaya karar verdim. Tuna beni almaya gelen kadar yetiştirmeliydim.
Tiremisuyu yaptığımda saklama kabına birazını koyup diğerini dolaba koymuştum. Kapı açıldığında, salona doğru koştum.
“Hoşgeldin” Neşeyle İmre’ye sarılıp öptüm.
“Nasılsın bebeğim?” Gülerek konuştum.
“Ben yemekleri hazırladım ama sana eşlik edemeyeceğim. Tuna beni almaya gelecek. Senin için sorun olur mu?” İmre yanaklarımı sıkarak konuştu.
“Siz keyfinize bakın. Ben yer yatarım. Zaten yarın nöbet yazmışlar. Erken yatsam iyi olur.” Şaşkınlıkla ona baktım.
“Nasıl, daha 3. Günden nöbet mi?” Gülerek bana baktı.
“Güzellik ben doktorum, ihtiyaç olursa elbette kalacağım. Mis gibi kokuyor mutfak” Dolaba yaklaştırıp kapağını açtım.
“Bak tiremisu yaptım. Sen çok seversin.” Yanaklarımı öpüp konuştu.
“Ben mi çok severim? Yoksa Tuna’ya özel mi?” Elimle kolunu hafifçe sıktığımda gülerek geriye çekildi.
YAZARIN KALEMİNDEN
“Sare’ye mi gidiyorsun?” Ömer Üsteğmen, Tuna Yüzbaşı’yı giderayak durdurmuştu.
“Evet” Tuna Yüzbaşı başını sallayıp konuştuğunda Ömer Üsteğmen onun yanına geldi.
“Geçenki olay için özür dilediğimi ilet. Denk gelemedik. Gelseydik ben söylerdim.” Tuna Yüzbaşı başını salladı.
“Ben söylerim. Sen yine de kendin de bir ara söylersin.” Ömer Üsteğmen başını salladığında, Tuna Yüzbaşı’nın telefonu çalmıştı. Cebinden çıkardığında ekranda Haze yazısını gördü. Kapatma tuşuna basacağı sırada yanlışlıkla telefonu açtığında, elini telefona doğru sallayıp, sesizce ‘hay ben böyle işin’ demişti.
“Ne var Haz…..” Sözünü kesen Haze’nin telaşlı ve ağlamaklı sesiydi.
“Tuna, ben kimi arayacağımı bilemedim. Çok korkunç bir şey oldu. Geçen de olmuştu. Biri evime kadar takip etmişti. O gün telefonunu açmadın. Şimdide takip etti. Bana tuhaf tuhaf şeyler söyledi. Çoğu sözlerini hatırlayamıyorum bile, niye yediğimi bilmediğim bir dayağı yedim. Sokakta korkuyla kalakaldım. Ne yapsam bilemedim.” Haze’nin ağzı burnu kanlar içindeydi. Yüzü tamamen dağılmış bir haldeydi. Tuna Yüzbaşı gerginlikle cevapladı.
“Neredesin şimdi iyi misin?” Haze telaşla konuştu. Tüm vücudu titriyordu.
“Evime gidiyorum. Biliyorsun, ailem burada oturmuyor. Ben ne yapacağımı bilemedim. Benim şuan ne yapmam gerekiyor. Beynim durdu.” Tuna Yüzbaşı endişeyle konuştu.
“Sen sakin ol, geliyorum.” Tuna Yüzbaşı, Ömer Üsteğmene baktığında, Ömer Üsteğmen anlamsız bakışlarını Tuna Yüzbaşı’ya yolluyordu.
“Sende geliyorsun. Tek gitmem doğru olmaz.” Ömer Üsteğmen başını sallayıp, Tuna Yüzbaşı ile arabasına bindi.
“Ne olmuş?” Ömer Üsteğmen sormuştu.
“Anlam veremedim. Biri takip edip Haze’yi dövmüş, ne kadar doğru ne kadar gerçek bilmiyorum. Haze’ye de güvenmiyorum. Şimdi tek gidersem, Sare’ye saçma sapan bir şey söyler. Sırf şu merhametim yüzünden gidiyorum. Yoksa yaptığı şey yüzünden asla yanına gitmezdim.” Ömer Üsteğmen başını sallayarak konuştu.
“Ben sana ısrarla çaldığı zaman aciliyeti vardır demiştim.” Ömer Üsteğmen haklı çıktığını savunuyordu.
“Acileyeti olan sizi de arayabilir Ömer” Tuna Yüzbaşı’nın sesi sert ve netti.
SARE LİA SARUHAN
Bayadır Tuna’yı bekliyordum. Sekizde alacağını söylemişti. Ama saat 10’a geliyordu. Bir an beni unutup unutmadığını düşündüm. Dayanamayıp yemek bile yemiştim. İmre erkenden uyumuştu. İçim rahat etmediği için, ayağa kalktım. Arabanın anahtarlarını alarak kapıyı açtım. Telefonlarıma ve mesajlarıma bakmamıştı. Araca bindim ve biraz bekledim. Umarım yolda başıma bir şey gelmez.
Arabayı çalıştırıp ilerlediğimde ne olur ne olmaz diye İmre’ye canlı konum attım. Ardından hızla telefonum çaldığında Tuna sanıp heyecanlandım. Ama İmre arıyordu.
“Sare nereye gidiyorsun bu konumda ne?” Telaşla sormuştu.
“Tuna gelmedi. İçim hiç rahat değil. Kışlaya gideceğim.” Sesim korku ve panik halindeydi. İmre’nin de benden bir farkı yoktu.
“Saçmalama Sare, hemen geri dön. Başına bir şey gelecek.” Ama ben geri dönmedim.
“Hayır İmre, içim rahat etmiyor. Geleceğim.” Telefonu kapatıp arabayı sürmeye devam ettim.
YAZARIN KALEMİNDEN
Araç Haze’nin evinin önünde durduğunda, Tuna Yüzbaşı ve Ömer Üsteğmen araçtan inmişti. Ömer Üsteğmen Haze’yi aradığında, aşağıda onu bekliyorlardı. Tuna Yüzbaşı telefonunu arabada bırakmıştı.
“Şimdi anlat Haze, seni bu hale kim getirdi?” Haze’nin darmadağın olmuş yüzüne bakıyorlardı.
“Tanımıyorum ki sizden önce yeniden evimin etrafında gördüm. Çok korkuyorum Tuna, ne yapacağımı bilmiyorum.” Tuna Yüzbaşı’ya bir anda sarıldığında, Tuna Yüzbaşı anında kollarını kendisinden uzaklaştırmıştı.
“Ömer gereken yerlere haber verelim. Bi incelesinler, muhakkak kameralara takılmıştır. Biz buradayız sen yukarıya çıkıp dinlen.” Ömer Üsteğmen telefonuyla bir kaç görüşme yapmıştı.
“Eve gel istersen?” Evine sadece Tuna Yüzbaşı’yı davet etmişti. Ömer Üsteğmen ters ters baktı.
Haze istediğini alamadan, yukarıya çıktı. Yüzü düşmüştü. Tuna Yüzbaşı’nın sarılmasına izin vermemiş olması sinirlerini bozmuştu.
“Biz bu oyunu yaptık sibel, şimdi ne olacak. Elbet yalanımızı anlarlar.” Sibel, Haze’ye bakarak konuştu.
“Merak etme. Kuzenim halledecek. Hem bak, demek ki Tuna, o kadar da Sare’ye düşkün değilmiş, sana dedim erkekler madur olan kızları sever.” Sibel ve Haze kendi aralarında güldüğünde, camdan dışarıya baktılar.
SARE LİA SARUHAN
Aracımı park ederek, kışlanın önünde nöbet tutan askerin yanına ilerledim.
“Merhaba hayırlı akşamlar, ben Tuna’ya gelmiştim.” Asker ciddiyetle konuştu.
“Tuna Yüzbaşım, az önce çıktı.” Gülümseyerek askere baktım.
“Tüh o köye geliyor, ben buraya gelmiş oldum. Teşekkür ederim.” Arkamı dönmüş gidecekken olduğum yerede donakaldım.
“Hayır köy yoluna gitmedi. Sanırım Haze adında biri aradı. Evine gideceğini duydum.” Haze’nin evine mi gidecek? Başımdan aşağı alev topu düşmüş gibi hissettim.
“Haze’nin evine mi?” Ona değilde kendi kendime söylüyormuş gibiydim. Tuna’nın o evde ne işi vardı. Şok içinde askere bakakaldım.
“Bilmiyorum, siz kimdiniz?” Hiçbir şey söylemeden hızla arabama doğru ilerledim.
“Sare, bir dakika bekle abicim” Arkamdan seslenen Biran abiyi duymazdan gelerek arabayı çalıştırıp ilerledim. Yutkunamamıştım. Tuna, Haze’nin evine niye gitmişti? Ne yapacaklardı? Ona konduramadığım şeyleri yapacağını düşünmek bile istemiyordum. Ellerim direksiyonda titremeye başladı. Direksiyonu sıkıca kavramaya çalıştım. Nefes alamıyordum. Gözlerimin bana ihanet etmemesi için kendimle savaş halindeydim.
YAZARIN KALEMİNDEN
“Sen üstüne vazife olmayan şeyleri neden söylüyorsun asker!” Biran Teğmen askere bağırmıştı.
“Özür dilerim Komutanım” Asker mahçup bir ifadeyle konuştu.
“Sen Komutanının hakkındaki bilgiyi dışarıya nasıl verirsin. Hadi Sare değil de başkası olsaydı. Aynısını mı yapacaktın. Kendine gel!” Asker başını eğmişti. Henüz bu bölgeye yeni gelmişti. Ve askerliğinin ilk günleriydi.
SARE LİA SARUHAN
Arabayı evimin yanına park edip kapıya tıkladım. Çıkarken anahtarı almayı unutmuştum. İmre kapıyı açtığında çok sinirliydi.
“Sen ne yap…..” Yüzümün halini gördüğünde sözünü kesmişti.
“Ne oldu sana?” Montumu asıp odama doğru ilerledim.
“Sare ne oldu dedim?” Ağlamamak için kendimi zor tuttum. Bir yanım Tuna’nın bir şey yapmayacağını söylüyordu. Ya da ben kendimi kandırıyordum.
“Tuna, Haze’nin evine gitmiş, askeri söyledi.” İmre bana şaşkınlıkla baktı.
“Hadi canım, yok artık, bu işin altında kesin bir iş var.” Omuz silkerek yatağa oturdum. Telefon titrediğinde mesaj Tuna’dan sanmıştım.
“Merhaba Sare” Mesaj yazıp bir de fotoğraf göndermişti. Tuna ve Haze’nin dışarıda çekilmiş bir fotoğrafıydı. Bunu görene kadar inanmıyordum. Bu mesajı atanı da tanımıyordum. Beni nereden tanıdığını da bilmiyordum. Fotoğrafa elim titreyerek tıklayıp yakınlaştırarak baktım.
“Haze, kötü bir olay yaşadı. Tuna’yı aradı. Tuna endişeyle Haze’nin yanına geldi.”
“Şuanda ikiside evdeler, Haze’nin odasında”
“Bir kadın olduğum için seni uyarmak istedim. Bence bu durum hoş değil. Aranızda ne var bilmiyorum. Bilgilendirmek istedim.”
“Tuna için Haze her zaman değerliydi.
“Ona bir şey olursa anında yanına gelir. Durumunu kontrol ederdi.”
“Bence onun hayatında nerede olduğunu sorgula. Çünkü şuanda senin başına bir şey gelmiş olsa, Haze’yi bu halde bırakıp asla yanına gelmez.”
“Tuna önce Haze’nin yanına gelir.” ‘Tuna önce Haze’nin yanına gelir’ içimden bunu tekrarladım. Bu doğru olabilir miydi?
“İstersen dene”
Gözlerim bana ihanet ettiğinde, sol gözümden akan yaşı İmre görmüştü. Soru sormadan telefonu elimden alarak mesajları okudu.
BÖLÜM SONU
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
75.03k Okunma |
6.34k Oy |
0 Takip |
92 Bölümlü Kitap |