MERHABALAR BEBEKLERİM BİR OY GELMEMİŞ AMA OLSUN SİZİ Mİ KIRICAM BÖLÜMÜ ATIYORUM.🥰
BU BÖLÜMÜMÜZÜN HEDEFİ 210 OKUNMA 76 OY VE 220 YORUM, SINIR TAMAMLANIR TAMAMLANMAZ 21:00-22:00 ARASI BÖLÜM GÜNLERİMİZDE GELECEK.
ŞÖYLE BİR ŞEY YAPMAYI DÜŞÜNÜYORUM. HAFTANIN 3 GÜNÜ BÖLÜM ATIP BÖLÜM SAYILARINI FAZLA YAPMAYA ÇALIŞACAĞIM. HER GÜNE BÖLÜM YETİŞTİRMEK İÇİN HAFTASONU BÖLÜM ATMAYACAKTIM. ŞİMDİ ŞÖYLE BİR ŞEY VAR Kİ BÖLÜM SAYISI KISA OLUNCA BENİ TATMİN ETMİYOR. BU YÜZDEN SADECE, (ÇARŞAMBA, PERŞEMBE, CUMA) GÜNLERİ BÖLÜM GELECEK. ONDAN KALAN, HAFTASONU, PAZARTESİ VE SALI GÜNLERİ İSE FRAGMAN GELECEK. O GÜNLERDE SİZE BÖLÜM YAZIYOR OLACAĞIMDAN, BÖLÜM ATAMAYACAĞIM.
BÖLÜMLERİN UZUN OLMASI İÇİN, BUNDAN SONRA BÖLÜM TARİHLERİ, ÇARŞAMBA, PERŞEMBE VE CUMA GÜNLERİ 21:00-22:00 ARASI BÖLÜMLER YÜKLENECEK.
BÖLÜM FRAGMANLARI İSE, CUMARTESİ, PAZAR, PAZARTESİ VE SALI GÜNLERİ 21:00-22:00 ARASI GELECEK.
UMARIM HEM SİZİ HEM DE BENİ TATMİN EDECEK BÖLÜMLER GELİR🫶🏻🫀
İmre’nin kahkahasıyla şaşkınlıkla ona baktım. Telefona bakıp gülmeye devam ediyordu. Daha sonra telefonu yatağa atıp bana baktı.
“Tuna önce Haze’ye mi gider?” Gülerek söylemişti.
“Bu kız hayal aleminde yaşıyor. İkiside gerizekalı, sanki oyun olduğunu ben anlamayacağım.” Bunun zaten bende farkındaydım. Ama ister istemez üzerime hüzün çökmüştü.
“Bakalım o zaman önce kime gidermiş?” Telefonu yeniden alarak kulağına götürdü. Telefon üçüncü çalışında açıldığında Tuna’nın sesini duydum.
“Tuna, Sare yanında mı?” Şaşkınlıkla İmre’ye baktım.
“Hayır, size geleceğim birazdan, bir şey mi oldu?” Telaşla sormuştu. Gerçekten oraya neden gittin Tuna? Bana seni affedecek tüm yolları kapattırıyorsun.
“Bilmiyorum, seni bekliyordu. Gelmediğin için kışlaya gideceğini söyledi. Bana da çıkarken canlı konum atmış, aradım geri dön diye hayır dedi. Bu saat oldu hala ortalıkta yok.” İmre’den gerçek anlamda oscar oyuncusu olurdu.
“Niye bu saatte yola çıkıyor. Ona gece dışarıya çıkmamasını söyledim.” Tuna’nın sesi panik içindeydi.
“Bende anlamadım. Hala gelmedi. Korkuyorum, ya başına bir şey geldiyse?” Arabanın kapısının açılma sesini duydum.
“Ömer sen burada kal. Benim Sare’yi bulmam lazım.” Ömer’in yanında olduğunu bilmiyordum. Ömer’de mi oradaydı? Niye, hangi sebeple?
“Sare’ye ne olmuş?” Ömer’in sesinde şaşkınlık vardı.
“Bilmiyorum, kışlaya gelmiş, zaten beni Biran da çok aramış, bir şey oldu kesin.” Arabanın kapısının sertçe kapandığını işittim.
“İmre, saat kaç gibi çıktı evden?” Yola çıkmıştı. Sesi hem stresli hem de çok gergindi.
“10’a gelirken” Lastiklerin hızla çıkardığı sesi duymuştum.
“Ne demek 10’a gelirken, saat 12” Daha da hızlandığını arabanın hızlandığı için çıkarttığı sesten anlamıştım.
“Tamam ben seni arayacağım. Biran’a döneyim, belki görmüştür.” Telefonu kapattığında İmre’ye baktım.
“Niye yalan söyledik?” İmre telefonu yatağa bıraktı.
“Haze hanıma bir ders vermek için” Gülümseyerek yatağa oturdu.
YAZARIN KALEMİNDEN
“Biran beni aramışsın?” Biran Teğmen stresli bir sesle konuşmaya başladı.
“Senin elalemin evinde ne işin var Tuna? Sare geldi. Askerlerden biri Haze’nin evine gittiğini söyledi. Arkasından koştum ama durmadı. Seni arıyorum kaç saattir açmıyorsun!” Biran Teğmenin sesi ilk defa Komutanına karşı bu kadar yüksek çıkmıştı.
“Ben Haze’nin evinde değildim. Yanımda Ömer’de vardı. Sare’ye İmre ulaşamıyormuş köye gidiyorum.” Biran Teğmen şaşkınlıkla bir anda kalakaldı. Sare’nin peşinden gitmişti. Eve girdiğini gördüğünde evine yeniden gelmişti. Tuna Yüzbaşı’nın bunu bilmemesine şaşırmıştı. Nedense bozuntuya vermedi.
“Bilmiyorum, aynı durumda sen olsan ne yapardın? Kızın ne hissettiğini bir düşün.” Tuna Yüzbaşı gerginlikle direksiyona vurdu. Telefonu kapattığında daha da hızlanmıştı.
SARE LİA SARUHAN
Gerginlikten tüm uzuvlarım uyuştu. Tuna’nın bir sebebinin olduğunu biliyordum. Niyeyse Haze’yi önemsediğini düşünmüyordum. Ama elbette bunun hesabını soracaktım. Ben aynısını yapsam ne hissederdi acaba?
Dışardan gelen ışıkla ve kapının sertçe açılıp kapanma sesiyle, Tuna’nın geldiğini anlamıştım. Ardından, ardı ardına gelen kapıya tıklanma sesleri tüm evi doldurmuştu. İmre kapıya doğru ilerlediğinde bende ilerledim. Kapıyı açıp Tuna’ya baktı. Tuna önce İmre’ye sonra arkasında duran bana baktı.
“Hani Sare’ye ulaşamıyordun?” Nefes nefeseydi.
“Aklımı kaybedecektim İmre, bana niye yalan söyledin. Binbir türlü şey geldi aklıma” İmre sinirle telefonu Tuna’ya doğrulttu.
“Al bak bakalım niye söylemişim, iki küçük beyinli sana ve Sare’ye oyun oynadığı için olabilir mi?” Telefonu alıp mesajları okumaya başladı. Çatılan kaşlarından sinirlenmeye başladığını anlamıştım.
“Ben böyle merhametimi” Kendi kendine söylendiğinde sövecek sanmıştım. Telefonu elinde sıkmaya başladı.
“Bunu sizinle daha sonra konuşacağız. Şimdi hesabını sormam gereken biri var.” Önce İmre’ye ardından bana baktı.
“Asıl benim sana sormam gereken bir hesap var. Bu sefer kendini kolayca affetiremezsin. Ben bir erkeğin evine ya da yanına gitsem. Hadi bu yabancı olmasın, dostum olsun ne hissederdin?” Gerginlikle elini çenesine götürdü. Arkasına dönüp gidecekken onu durdurmuştum.
“Saçma sapan konuşma Sare!” Bunun düşüncesi bile onu delirtirken bunu yapmış olmasının bana ne hissettireceğini düşünememiş miydi? Sinirden çatlayacak gibiydim, İmre’yi arkamı aldım. Onun önüne dikildim.
“Sen bir telefon alsan ya da buluşacağımız saati beklesen o sırada ben başkasına gitsem ve sende benim yaşadığım yere gelip birine sorsan ve o da sana, Sare ‘Mehmet’in evine gitti’ dese ne hissederdin Tuna?” Sinirlendiğini çene kaslarını sıkmasından ve ellerini yumruk yapmasından anlamıştım.
“Öyle bir şey olamaz. Seni çağırmaya cüreti yeten gelsin benden alsın.” Dişlerinin arasından konuşmuştu. Kendime dahi inanamadığım bir şeyi yaptım. Buna İmre ve Sirel’de şaşırmıştı. Bende şoka girmiştim. Elimin içi acıdığında şaşkınlıkla elime baktım. Ardından elimle ağzımı kapatıp, şok içinde Tuna’nın savrulan yanağına baktım. Ben ona tokat atmıştım. Tuna gözlerini kapatmış öylece bekledi.
“Seni çağırmaya o kızın cüreti yetiyorsa, daha da benim yanımda işin yok. Şimdi defol git. Kime gittiğin umrumda bile değil!” Yutkunarak başını bana çevirdi. Ama gözleri bana değmemişti.
“Hakettim eyvallah, bunu daha sonra konuşacağız. Bir daha sakın bana gitmemi söyleme.” Kaşlarımı çatarak ona baktım.
“Sen bana defalarca söyledin. Söylemesen de tavırlarınla bunu ima ettin. Bundan sonra bende sana karşı aynıyım, kısasa kısas!” Kapıyı yüzüne kapadığımda, arkamı döndüm. İmre şok içinde beni izlerken, Sirel gururla kabardı. Kapıyı tıkladığında, bir yanım açmam için yanıp tutuşuyordu. Ama inadım ağır bastı. Gözlerim dolduğunda kapıya yaslandım.
“Sakın doldurma gözlerini geldiğimde konuşacağız.” Sesini duyduğumda gözyaşlarımı serbest bırakmıştım. Bunu nasıl anlamıştı? Ya da ben hep ağlak biri miydim?
YAZARIN KALEMİNDEN
Tuna Yüzbaşı, Sare’yi gördüğünde panikten uyuşan tüm uzuvları bir anda gevşemişti. Aklına gelen binbir türlü senaryo yol boyunca onu mahfetmişti. Sırf üzüldüğü için destek olmak istediği insanın arkasından oyun çevirmiş olmasına çok sinirlenmişti. Arabaya binip yeniden merkeze doğru ilerledi. İçinden merhametine sövüyordu. Bir daha asla bunu yapmayacaktı.
“Tuna nerede Ömer?” Haze, aşağıya inmiş etrafta Tuna Yüzbaşı’yı arıyordu.
“Sare’ye ulaşamıyorlarmış, onu bulmaya gitti.” Haze’nin yüzünde belli belirsiz bir hüzün oluştu.
“Beni bu halde bırakıp mı gitti yani?” Hayal kırıklığı ile konuştu.
“Burada bende varım ya hani Haze, ayrıca bu normal değil mi?” Haze, hiçbir şey demeden arkasını dönüp evine doğru gitti.
“Haze, bi ben kaldım. Beni de kaybetme istersen, bu tavırların canımı sıkmaya başladı. Söyleyeyim ben kimseye benzemem. Daha da yüzüne bakmam. Kredilerini tüketme.” Haze, Ömer’e hüzünle baktığında, hızla ona doğru giderek sarıldı.
“Özür dilerim dostum” Ömer de kollarını Haze’ye sararak konuştu.
“Yanlış yoldasın, seni uyarıyorum ama sen hala dinlemiyorsun. Ne akıllanmaz kızsın.” İkiside güldüğünde, Haze, gözyaşlarını silerek konuştu.
“Ben içeriye gideyim, her yerim ağrıyor.” Ömer başını sallayarak gülümsedi. Ardından, Haze, hızla eve girdi.
“Bu kız ne yapıp edip madur olmayı başarabiliyor.” Sibel, Haze’ye şaşkınlıkla baktı.
“Demek mesajlarımdan sonra oyun kurgulamış” Haze, şaşkınlıkla Sibel’e baktı.
“Ne demek istiyorsun?” Sibel, Haze’ye mesajları gösterdiğinde, Haze şok içinde okudu.
“Neden böyle bir mesaj attın. Şimdi Tuna öğrenirse ne yapacağız? Bir daha asla yüzüme bakmaz!” Sibel, panik içinde olan arkadaşına bakıp yeniden konuştu.
“Anlasın istedim. Sare’yi sevmediğini, ama görüyorum ki bu halde olmana rağmen ona gitmiş, bence sen bu sevdadan vazgeç.” Sibel çantasını alıp kapıya yöneldiğinde Haze şaşkınlıkla baktı.
“Her şeyi mahfettin. Eğer mesajı atmamış olsaydın böyle olmazdı!” Haze’nin bağırmasıyla Sibel yerinde sıçramıştı.
“Sana yardım etmeye çalışan da kabahat, ne halin varsa gör!” Sibel kapıyı açıp hızla merdivenlere yöneldi. Ardından dış kapıyı açarak hızla yürüdü.
🪖
Tuna Yüzbaşı merkeze geldiğinde, Haze’nin evine doğru arabayı sürmüştü. Telefonunu çıkartarak Haze’yi aradı.
“Hemen aşağıya gel!” Bağırmıştı. Artık tek bir yalana bile müsemaha göstermeyecekti. Haze, gülümseyerek Tuna Yüzbaşı’ya yaklaştığında, Tuna Yüzbaşı’nın yüz ifadesinde tiksinti vardı. Haze şok içinde Tuna Yüzbaşı’ya baktı.
“Sen nasıl bir insansın ya, insan bu duruma kendisini sokabilmek için, kendini nasıl dövdürtür!” Tuna Yüzbaşı, Haze aşağıya iner inmez bağırmıştı. Ömer ise hiçbir şeye anlam veremeyerek öylece izledi. Ömer Üsteğmen, Tuna Yüzbaşı sinirliyken müdahale etmeyi sevmezdi. Tuna Yüzbaşı Sare’nin telefonunu Haze’nin yüzüne tutmuştu.
“Tuna ben” Haze kendisini savunacakken Tuna Yüzbaşı hızla konuştu.
“Sare’ye oyun oynadın. Buraya geldiğimi öğrensin diye arkadaşına mesaj attırdın. Aramızı bozmak için bu kadar düşebileceğini ben bile düşünmezdim!” Haze, Tuna Yüzbaşı’yı kaybetme korkusuyla ağlamaya başladı.
“Tuna bir dinle ne olur? O mesajları ben attırmadım.” Tuna Yüzbaşı sertçe sözünü yeniden kesti.
“Neyini dinleyeceğim. Senin her sözünün arkasında ya bir yalan ya da bir sinsilik var. Bu gece Sare’ye bir şey olmuş olsaydı, Allah muhafaza, kışlaya gelip giderken karşısına teroristin biri çıkmış olsaydı, taş üstünde taş bırakır mıydım sanıyorsun? İşte o zaman karşında bambaşka bir Tuna görürdün. Bundan sonra, ne beni ara ne de gördüğünde bana selam ver. Ben seni bunca yıldır dost olarak gördüm. Eğer hislerine karşılık vermek isteseydim bunca yıldır zaten aramızda bir şey olurdu!” Tuna Yüzbaşı bağırarak konuşmaya devam ediyordu. Haze ise sadece ağlıyordu.
“Sana yazıklar olsun. Ben senin her desteğe ihtiyaç duyduğunda yanında oldum. Seni sorgulamadım. Ama sen benim sana olan merhametimi kullanmaya, ve beni kandırmaya çalıştın. Bundan sonra dostluk diye bir şey yok. Zaten sen beni başından beri dost olarak görmemiştin. Bunu fark ettiğim günden beri senden uzak duruyordum. Sana her zaman mesafeliydim, hiçbir zaman sana umut vermedim. Ama artık tamamen burada bitiriyorum. Artık hayatımın herhangi bir yerinde hayatımın bir parçası olmayacaksın!” Haze ağlayarak Tuna Yüzbaşı’ya yaklaşmaya çalıştığında, Tuna Yüzbaşı uzaklaşmıştı.
“Yapma Tuna lütfen” Tuna Yüzbaşı yeniden bağırarak konuştu.
“Sare benim sevdiğim kadın, Sare benim bundan sonraki kalan ömrümü birlikte geçirmek istediğim tek kadın, Sare benim sevgilim, belki de ileride karım diyeceğim tek kadın, onunla bir daha kendini bir tutma. Çünkü ben ne olursa olsun ilk Sare’ye giderim. Vurulurum, gözümü açarım yine Sare derim. Uyanırım yine Sare derim. Görevden gelirim yine Sare derim. Ben ne olursa olsun hep Sare’ye giderim. Sakın aklından çıkarma bunu, bir daha da bana oyunlar oynamaya çalışma!” Tuna Yüzbaşı arkasına dönüp arabasına doğru ilerlediğinde, Haze ağlarak yere diz çökmüştü.
“Gerçekten bunu yaptın mı ya?”
“Bu kadarını da asla beklemezdim.”
“Seni yanlış tanımışım.”
“Gerçekten senin saf aşık olduğunu düşünüp gözünü açmaya çalışmıştım. Ama sen saf kötülüksün Haze, içinde safi kötülük var senin!”
Ömer Üsteğmen, Haze’ye bakarak sinirle söylenmişti. Asla kandırılmayı sevmiyordu. Bu kim olursa olsun sinit oluyordu. Zamanında kandırılmıştı. Yeniden aynı hissi tattığında gözlerinde saf öfkeden başka bir şey yoktu.
Bu gece Haze, farketmediği ya da farkında olup görmezden geldiği bir şeyi ilk defa kulaklarıyla duymuştu. Tuna Yüzbaşı’nın onu sevmediğini ya da sevmeyeceğini daha net anlamıştı. Anladığı bir şey daha vardı.
Tuna ne olursa olsun önce Sare’sine giderdi.
SARE LİA SARUHAN
Cama yaslanmış kitap okumaya çalışıyordum. Ama aklım hiçbir şeyi almıyordu. İmre ikimize de kahve yaptığında uzanıp kupayı elime aldım.
“Oyun kurmaya çalışmışlar aklı sıra, dert etme.” Başımı sallayarak ona baktım.
“Diyecek bir şeyim yok.” Kupayı sehpanın üzerine bırakarak kitaba döndüm.
“Okumadığını biliyorum.” Gözlerimi İmre’ye çevirdiğimde, gözlerim istemsiz dolmuştu.
“Tuna’nın onuna evine kötü bir niyetle gitmeyeceğini biliyorum. Ama niyeyse yinede onun yanına gitmesine açıkçası kırıldım.” Kahvesinden bir yudum alarak bana baktı.
“Elbet bir sebebi vardır. Ama bende Tuna’nın yanlış bir şey yaptığını düşünmüyorum. Yapmışsa da kendi kaybeder.” Başımı salladım. Dışarıda yanan araba farına başımızı çevirmiştik. Tuna ve Ömer arabanın içindeydi. Tuna hızla kapıyı açarak kapadı. Ömer’e hem kırgın hem de kızgındım.
Tuna beni camda gördüğünde gelmemi işaret etti. Bense öylece onu izliyordum. Hiçbir tepki vermedim. Telefonunu çıkarıp aradığında, karnımdaki telefon titredi.
“Efendim?” Sesimin ifadesiz çıkmasına şaşırmıştım.
“Yanıma gel, konuşmamız gerek.” Konuşursam kalbini kırardım. O yüzden konuşmak istemedim. Gerginlikten yerinde duramıyordu.
“İstemiyorum git buradan.” Telefonu kapatacakken konuştu.
“Sare, dışarıya gel.” Omzumu silktim.
“Sabah gelirsin.” İnatla ona baktım.
“Sabahı bekleyemem geliyor musun alayım mı?” Kaşlarımı çatarak Tuna’ya baktım.
“Gelmiyorum.” Tuna, telefonu kapatıp başını salladı. Ardından hızla evin arka tarafına yöneldi. Tuvalet camından girecekti.
“Koş İmre!” İmre şaşkınlıkla baktı.
“Niye, nereye?” Gülesim gelmişti.
“Tuvalet camındaki çivileri ne zaman söktün?” İmre bana hala anlamsız bakıyordu.
“Hava almayınca kötü kokuyordu. Beş saat onunla uğraştım. Sakın bir daha çakma!” Şuanda onunla münakaşaya girmek istemiyordum. Çünkü Tuna’nın camı iteklemeye başlamasını durdurmak zorundaydım. Dolabın üstüne çıktım. Camı bastırdım.
“İnanamıyorum. Bu yüzden mi kapatmak istedin?” İmre şaşkınlıkla konuştu.
“Aç şu camı aç!” Tuna, seslendiğinde omzumu silktim.
“Oha, sen tuvalet camından kızın evine mi giriyordun?” Ömer’in sesini duymuştum. Kahkaha atmaya başladı.
“Boş boş konuşma Ömer, ilişkim tehlikede bu gece düzelttim düzelttim. Yoksa Sare’nin inadından uzar gider.” Ömer’in kahkahası tüm mahalleyi ayağa kaldıracak gibiydi.
“Sare, bu gece seni almadan buradan gitmeyeceğimi biliyorsun. Boşa kendini yorma!” Sabrı taşmış olacak ki cama baskı uyguladı. Tabi bende bir yere tutunmak zorunda kaldım. Camı açtığında ona kaşlarımı çattım.
“Kenara çekil.” İmre’ye tutunarak aşağıya inmiştim. Ardından Tuna ve Ömer eve girdiler.
“Bu evi daha yeni temiz…” Sözümü kesti.
“Kapıdan çık. Bende buradan çıkacağım. Beni uğraştırırsan, tüm köyü ayağa kaldırmayan Tuna’yı neyse.” Kaşlarımı çatarak ona baktığımda tuvaletin çıkışını işaret etti.
“Madem çıkacaktın niye girdin?” Tuna bana ters ters baktı.
“Canım istedi. Hadi git kapıya çık Sare!” Bağırıp durmasına sinirlendim. Bir tane daha çakacağım şimdi yüzüne.
Kapıya sinirle çıktığımda arabasına yaslanmış onu bekliyordum. Geldiğinde arabayı işaret ederek konuştu.
“Bin”
“Binmiyorum”
“Sare uzatma güzelim bin”
“Ben senin güzelin falan değilim.”
“Sare bin”
“Tuna binmiyorum.”
“Binmiyor musun?”
“Hayır binmiyorum. Ne söyleyeceksen söyle ve git!”
“İyi sen istedin.” Uzanıp beni omzuna attığında, şaşkınlıkla kalakaldım. İmre ve Ömer gülerek camdan bizi izliyordu. Bir çekirdekleri eksikti.
“Bırak beni Tuna!” Gökalp Üsteğmen ve timi şok içinde bize baktı. Muhtemelen hepsi Komutanlarının bu haline oldukça şaşırmıştı.
“İmdattt kız kaçırıyorlar. Siz niye duruyorsunuz?” Askerlere bakarak konuştum. Onlar ise sanki beni uzaylılar kaçırıyormuş gibi bana bakıyorlardı. Bu olmuş olsa bile beni kurtarmaları gerekmez miydi?
“Bırak beni Tuna!” Arabanın kapısını açıp omzundan indirdi. Ve beni sağ koltuğa oturttu. Ne ara o konumdan bu konuma gelmiştim. Bende anlamadım.
“Bırak beni dedim.” Tuna gülerek cevapladı. Arabayı çalıştırıp ilerliyordu.
“Bıraktım ya” Somurtarak ona baktım.
“Defolup git!” Bağırdığımda bana bakarak yine güldü.
“Seni seviyorum.” Bu itirafı beklemediğim için söyleyeceğim şeyi saniyesinde unutup ağzımı kapadım.
“Banane bundan, beni herkes sevebilir. Gencim, güzelim, çıtırım.” Kaşlarını çatarak bana baktı.
“Öyle herkes sevemez seni” Sert sesi beni keyiflendirdi.
“Niye belki biri yanına çağırır bende giderim.” Sinirle elini direksiyona vurdu.
“Seni yanına kimse çağıramaz.” Onu çağırabilirlerdi yani?
“Niye seni çağırıyorlar?” Kaşlarını çatarak bana baktı.
“Anlatacağım.”
“Anlatma.”
“Anlatacağım.”
“Dinlemeyeceğim.”
“Dinlemediğin her saniye için seni öpeceğim.” Şok içinde ona baktım. Şaşkınlıktan konuşamadım.
BÖLÜM SONU
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
75.03k Okunma |
6.34k Oy |
0 Takip |
92 Bölümlü Kitap |