90. Bölüm

U.S 62. BÖLÜM İSTANBUL

Esma Gül
sidelyacicegi

BU BÖLÜMÜN HEDEFİ 250 OKUNMA 90 OY VE 240 YORUMDUR.

ELİMDE YAZILMIŞ BÖLÜM OLDUĞU İÇİN VE GERÇEKTEN SADIK OKURLARIM TARAFINDAN KİTABI YAZAMADIĞIM ZAMANLARDA BİLE SABIRLA BEKLEDİKLERİ İÇİN BU BÖLÜMÜ ATMAYA KARAR VERDİM. AMA CUMA GÜNÜ BÖLÜM GELMEYEBİLİR. ÇÜNKÜ DİĞER BÖLÜMÜN SINIRI DOLMADI. CUMAYA KADAR HEM 61 HEM DE 62. BÖLÜMÜN SINIRI DOLARSA YARIN BÖLÜMÜ YAZARIM. DOLMAZSA PAZARTESİ 21:00-22:00’A KADAR DOLARSA BÖLÜM GELECEKTİR.

GERÇEKTEN ŞUNU SÖYLEMEK İSTİYORUM BÖLÜMÜ 260 KİŞİ GÖRÜP SADECE 88 KİŞİ OY VERİYORSA LÜTFEN OKUMAYA DA ZAHMET ETMEYİN. EMEK VERİLMİŞ KİTABA KIYMET VERİP OY VERMİYORSANIZ OKUMANIZA DA GEREK YOK. SİNİRİMİN BOZULMASINA HİÇ GEREK YOK.

BUNU SADIK OKURLARIMA DEMİYORUM. OY VERMEYİP OKUYUP GEÇENLERE DİYORUM.

KİTABIN TAKİPÇİ SAYISINI DA LÜTFEN 1000 ÜSTÜNE ÇIKARALIM ARTIK, SİZİ ÇOK SEVİYORUM🫶🏻🫀

SIRF SADIK OKURLARIMIN GEÇEN HAFTA BENİ SABIRLA BEKLEMESİ ÜZERİNE BU BÖLÜMÜ ATIYORUM.

SAĞLIKLA VE SEVGİYLE KALIN OKURKUŞLARIM💜♥️🫀🫶🏻💕🖤🤍

ÇOK ARAŞTIRDIM AMA GÜZEL BİR ASKERİ MARŞ BULAMADIM. HEPSİ ÇOK BİLİNDİK, FİLM, DİZİ VE KİTAPLARDA ÇOKÇA GEÇMİŞ MARŞLARDANDI. BEN HERKESİN KULLANDIĞI ŞEYLERİ KULLANMAYI TERCİH ETMİYORUM.

O YÜZDEN GÜZEL BİR MARŞ YAZDIM. MARŞ HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİNİZİ MERAK EDİYORUM.🫶🏻🫀🖤♥️💜🤍


“Ey Şanlı Türk Askeri!” Tuna Yüzbaşı sert ve boğuk sesiyle karşısına dizilen timine baktı.

 

“Ey Şanlı Türk askeri!” Aynı şekilde karşılık veren Karasu timininde sesi gür ve boğuktu.

 

“Bize derler dağların yiğitleri!”

 

“Bize derler dağların yiğitleri!”

 

“Yorulmayız Vatan için!”

 

“Yorulmayız Vatan için!”

 

“Biz Vatanın güçlü neferleri!”

 

“Biz Vatanın güçlü neferleri!”

 

“Kimseye dokunmayız milletimiz zulüm görmedikçe!”

 

“Kimseye dokunmayız milletimiz zulüm görmedikçe!”

 

“Biz Türk Askeriyiz!”

 

“Biz Türk Askeriyiz!

 

“Bu millet, bu Vatan için kendimizden geçmişiz!”

 

“Bu millet, bu Vatan için kendimizden geçmişiz!”

 

“Korkmayız düşmandan biz dağların hakimiyiz!”

 

“Korkmayız düşmandan biz dağların hakimiyiz!”

 

“Karasu, uygun adım marş!” Hepsi gelen komutla ilerlemeye başladı.

 

“Ey Şanlı Türk Askeri!”

 

“Ey Şanlı Türk Askeri!”

 

“Biz dağların neferleri!”

 

“Biz dağların neferleri!”

 

“Bu Vatan aşkı için aştık yolları!”

 

“Bu Vatan aşkı için aştık yolları!”

 

“Geçit vermeyiz düşmana!”

 

“Geçit vermeyiz düşmana!”

 

“Ülkemde istemem terör ve terör yanlısını!”

 

“Ülkemde istemem terör ve terör yanlısını!”

 

“Biz bu dağlara düşmanı bitirmek için geldik!”

 

“Biz bu dağlara düşmanı bitirmek için geldik!”

 

“Bıraktım arkamda gözü yaşlı anamı!”

 

“Bıraktım arkamda gözü yaşlı anamı!”

 

“Şehit düşersem söyleyin ağlamasın!”

 

“Şehit düşersem söyleyin ağlamasın!”

 

“Ben bu Bayrak için kan vermişim!”

 

“Ben bu Bayrak için kan vermişim!”

 

“Bana ödüldür bu bayrağın dalgalanması!”

 

Bana ödüldür bu bayrağın dalgalanması!”

 

Marşı söylerken ilerlemeyi bırakıp eğitim alanına ilerlediler. Askerlerin eğitim yaparken çalıştıkları bir çok malzeme vardı. Tuna Yüzbaşı’nın emriyle hepsi oraya yönelmişti. Kurulan askeri parkura ilk başlayan Tuna Yüzbaşı olmuştu. Hızla yükselerek merdivene yöneldi ve kendisini aşağıya bıraktı. Parkurdaki hızı saniyeler içinde artarak devam ediyordu. Öyle ki bir olduğu yerde ne yaptığını anlayamadan bir diğerine geçiyordu. Ardından Karasu’da tek tek askeri parkura girdiğinde hepsi birbirinden iyi bir şekilde parkurda ilerlemeye başladılar.

 

“Kaç oldu asker!” Tuna Yüzbaşı bu sefer de Karasu’yu sınav pozisyonuna getirmişti. O önde Karasu arkasında şınav çekiyorlardı.

 

“130 Komutanım” Ahmet Başçavuş tükenmiş halde konuştu.

 

“Yirmi mi dedin?” Tuna Yüzbaşı’nın sözünden sonra Ahmet Başçavuş neredeyse oflayacaktı. Kendisini ceza almamak için zor tuttu.

SARE LİA SARUHAN

Yavuz abiyle birlikte eğitim alanındaki Karasu’yu izliyordum. Buraya normalde yabancı birinin girmesi yasaktı. Ama ben Albay ile birlikte girmiştim. Karasu önce marş eşliğinde koşar gibi eğitim alanını turladı. Ardından askeri parkura yönelip parkuru bir kaç tur yaptılar. Daha sonra Tuna, Karasu’ya emir verip, şınav pozisyonu almalarını istedi. Şuan gözüme aşırı havalı görünüyorlardı.

 

“Komutanım biz görevden yeni döndük. Bir hata mı yaptık?” Kerim abi konuşmuştu.

 

“Eğitim yapmak için illa hatan mı olması gerek Kerim?” Tuna’nın boğuk ve sert sesi beni bile ürkütmüştü.

 

“Benim aklıma bir şey geliyor da, şuan yaşın yanındaki kuru gibi hissediyorum kendimi” Biran abi konuşunca istemsizce gülmeye başladım. Tabiki sesim onlara ulaşmıştı.

 

“Biran, delirtme şu deliyi, sonu gelmeyecek yoksa” Ömer Üsteğmen bıkkınlıkla konuşmuştu.

 

“Rahat” Tuna’nın emriyle Karasu yerden kalkıp iki büklüm oturmaya başladı.

 

“Pek keyiflisiniz Öğretmen hanım” Şuan da ilk tanıştığımız zamanlarda gibiydik. Ve gözüme aşırı havalı gelmeye başladı. O zamanlar gelmiyordu. Çünkü aşırı gıcık oluyordum.

 

“Yine formunuzdasınız Yüzbaşı bey” Tuna hafifçe sırıtarak alnındaki teri koluna sildi.

 

“Tuna, eğitim bitince odama gel.” Yavuz abi emrini verip yanımızdan ayrıldı. Tuna selam vererek başıyla onayladı.

 

“Şuan çok havalısın” Tuna bana anlamsız bakışlarla baktı.

 

“Ya ya bende yorgunluktan ne kadar havalı olduğumu düşünüyordum.” Gülerek omuz silktim.

 

“Sen çok asabisin” Şaşkınlıkla baktı.

 

“Sinirliyim evet, asabiyim evet, sevdiğim kadına biri dokununca, anında dalıyorum evet, ama pişman mıyım hayır.” Gülümseyerek saçlarımı kulağıma sıkıştırdım.

 

“Sen biraz bana aşık?” Gülerek bana baktı.

 

“Hoşuna gidiyor değil mi beni delirtmek?” Başımı salladım.

 

“En azından size ıslak kek yaptım.” Tuna bir anda konuyu değiştirmeme az daha gözlerini devirecekti.

 

“Benim yarın İstanbul’a uçağım var.” Yüzüm hafiften düşmüştü.

 

“Seni ben bırakırım.” Başımı salladım.

 

“Var mı senin oralarda zirzop arkadaşların?” Şaşkınlıkla ona baktım. Ne demek istediğini anlamamıştım.

 

“Nasıl yani?” Anlamsız bakışlarımı ona yöneltmiştim.

 

“Yani erkek anlamında dedim?” Bir anda gülme tutmuştu. Bana ters ters bakıyordu.

 

“Gerçekten bunu bu şekilde mi soruyorsun?” Gülerek konuşmuştum.

 

“Evet var niye sordun?” Daha da kaşları çatıldığında bir şey söyleyecekte kendisini zor tutuyor gibiydi.

 

“İyi, pek takılma.” Gerçekten kaşlarına ağda yapmayı düşünüyordum. Dolgun dudaklarına da ruj süresim geldi.

 

“Emredersiniz Komutanım demem gereken yerdeyim sanırım” Gülerek konuşmuştum.

 

“Yani sen bilirsin, sonra refleks olarak vereceğim tepkilerimden arkadaşların zarar görmesin diye diyorum.” Gülmemek için dudaklarımı bastırdım.

 

“Niye ben hepsiyle sıra sıra kahve içmeyi düşünüyordum. Beni özlemişler” Aslında bakarsanız hepsi lisedendi ve biz zaten çok yakın olmadığımız gibi, merhaba merhaba şeklinde görünce sadece selam vereceğimiz bir arkadaşlığa sahiptik. Ama bunu şimdilik Tuna’nın bilmesine gerek yoktu bence. Tuna sırıtarak bana baktı. Ama kesinlikle sinirden sırıtıyordu.

 

“Tabi, öyle yap sen, gider gitmez hatta, sakın aman erteleyeyim deme, ardından bende bir uçak bileti bakarım.” Gülmemeye çalıştım.

 

“Beni özlediğin için mi geleceksin?” Konuyu anlamamış gibi yaptım.

 

“Hayır, sana dokunan olursa ellerini kırmak için geleceğim. Kahve falan yok. Bana ters” Avrupayi değilim ben, benim ahlaka ters bakışı atıyordu.

 

“Niye ya modern bir dünyadayız.” Sinir etmek için elimden geleni yapıyordum.

 

“Ben modern değilim o zaman” Gülmemek için dudaklarımı bastırdım.

 

“Mağarandan biraz çıksan?” Kaşlarını çatarak bana baktı.

 

“Bu modernlik değil, bu olsa olsa gevşeklik olur. Ben mağaramda mutluyum, benim karı…. Yani sevdiğim kadınla, kahve falan içmek bana ters, uzatma istersen.” Somurtarak ona bakıp omuz silktim.

 

“İyi, seninde Haze ile konuştuğun, aynı ortamda bulunduğun ya da aynı ortamda nefes aldığını duyar ya da görürsem bu sözlerini hatırlatırım sana” Bıkkın bir yüz ifadesiyle hava bakıp sabır çekti.

 

“Kızla tüm arkadaşlığımı bitirdim. Kızı gördüğüm yerde görmemezlikten geliyorum. Yetmedi kızı engelledim. Sonra numarasını sildim. Daha ne yapayım.” Omuz silktim. Dün gece ona sürekli dolaylı yoldan söylendiğim için neredeyse telefonu uzaya fırlatacaktı.

 

Bir süre sonra eğitim alanından çıkıp karargahın önüne gelmiştik. Bende Karasu’ya her zamanki çardakta yaptığım ıslak keki vermiştim. Tuna, Yavuz abinin odasına gitmişti. Hala onun çıkmasını bekliyordum.

YAZARIN KALEMİNDEN

“Dün gece Sare’nin yanında sana gerekenleri söylemedim. Ama seni uyarmıştım Tuna” Albay’ın sert sesi Tuna Yüzbaşı’yı germişti.

 

“Sevdiğim kadının yakınında dolanmasaydı, elini zorla tutmasaydı, bende bunu yapmazdım Komutanım, beni mazur görün ama bu görmezden geleceğim bir olay değildi. Hangi cezayı verirseniz verin benim boynum size kıldan incedir.” Yavuz Albay oğlunu süzdü. Ardından yeniden konuşmaya başladı.

 

“Kendine hakim olmayı öğren, kimsenin sana bir şeyleri koz olarak kullanmasına izin verme. Ayrıca artık şu işin adı koyulsun, en azından söz bari yapalım. Sağdan soldan kulağıma laf geliyor. Burası küçük bir yer, sana bir şey olmaz. Kızın adını çıkarırlar, niyetiniz ciddiyse gidelim isteyelim.” Tuna Yüzbaşı başını sallayarak konuştu.

 

“Benden haber bekle baba” Komutanım diye hitap etmemişti.

 

“Kim Sare’nin dedikodusunu yapıyor?” Yavuz Albay kaşlarını çatarak baktı.

 

“Söyleyeyim de git bir de onları döv” Tuna Yüzbaşı anında söze girdi.

 

“Ben öyle şeyler yapmam.” Yavuz Albay hafifçe güldü.

 

“Kesin yapmazsın, hadi şimdi git. Bugün Sare ile vakit geçir. Gece yola çıkacakmış, üzme kızı, bir daha da sesini yükselttiğini duyarsam, bu sefer seni ben eğitime alırım.” Nazikçe tehdit etmişti. Tuna Yüzbaşı yutkunarak baktı.

 

“Ben müsadenizle çıkayım Komutanım.” Tuna Yüzbaşı dışarıya çıktığında, gerginlikten mi yoksa yorgunluktan mı bilemediği şekilde terlemişti.

 

Karargahın kapısından çıktığında merdivenlere yöneldi. Bahçeye doğru ilerdi. Karasu ve yanlarında gülerek konuşan Sare’ye doğru ilerliyordu. Sare kendilerine doğru gelen Tuna Yüzbaşı ile göz göze geldi. Tuna Yüzbaşı bir anda karşısında selam veren Kadın askerin selamına karşılık verdi.

 

“Komutanım, nasılsınız?” Selam verdikten sonra konuşmuştu.

 

“İyiyim Işın, uzaklaş, beni görmemiş gibi yap, zaten bu ara mimleniyorum.” Kadın askerin yanından geçip gitmişti. Gözleri kendilerine kaşlarını çatarak bakan Sare’nin üzerindeydi.

 

“Afiyet olsun.” Yorgunluktan çatlayacak olan timine seslendi.

 

“Komutanım, lütfen bugünlük dinlenelim.” Ahmet Başçavuş yalvarır tonda konuştu.

 

“Eğitim alanına gidin demedim Ahmet, sakin ye kekini” Ahmet Başçavuş minnetle bakarak kekini yemeye devam etti.

SARE LİA SARUHAN

Karasu ile konuşurken gözlerim merdivenlerden inen Tuna’ya bakmıştı. Bize doğru geliyordu. Karşısına kadın asker çıktı ve selam verdi. Selamına karşılık vererek yanından geçip gitmişti. Ama bu çatılan kaşlarımı düzeltmeye yetmemişti.

 

“Sare” Hala ona çatık kaşlarla bakıyordum.

 

“Sana ne dedi?” Tuna gerginlikle ensesini kaşıdı.

 

“Kim ne dedi?” Anlamamazlıktan geliyordu.

 

“O kız diyorum ne dedi?” Derince bir nefes aldı.

 

“Gene radara takıldık” Bana değil kendisine diyordu.

 

“Kartal timinden, ondan üst rütbedeyim, doğal olarak selam verdi.” Kollarımı göğsümde kavuşturdum.

 

“Ama sen ona bişey dedin?” Sabırla iç çekti.

 

“ ‘Komutanım, nasılsınız’ dedi. Bende ‘iyiyim Işın, uzaklaş, beni görmemiş gibi yap, zaten bu ara mimleniyorum’ dedim Sare oldu mu?” Karasu gülmeye başladığında, Biran abi içtiği suyu püskürtmemek için arkasına dönmüştü. Ömer ve Ahmet yine yarınlar yokmuş gibi gülüyordu. Murat abi en hafif gülen kişiydi.

 

“Vallahi kadınlardan korkuyorum. Koskoca Komutanımı muma çevirdi.” Gülmemek için zor durduğum esnada, Tuna çatık kaşlarla Karan abiye bakıyordu.

 

“Komutanın da seni muma çevirsin mi Karan?” Karan abi boğazını temizleyerek susmuştu.

 

“Kızma Tuna, Karasu henüz bu değişimine hazır değildi.” Ömer konuşmuştu.

 

“Eğitim alanında 2 saat daha geçirin, yetmiyorsa 5 saate çıkartayım, ağzını açana 1 saat ekleyeceğim.” Tuna’nın sözüyle kimseden çıt çıkmamıştı. Ardından bana bakarak bileğimi tuttu. Elim vardı benim elim, Hızlı hızlı ilerlerken ayaklarım ona yetişmek için can çekişiyordu. Ayaklarım birbirine dolanmasın diye uğraş halindeydim.

 

“Senin ayaklarınla benim ayaklarım bir değil farkında mısın? Düşec…..” Ayaklarım birbirine dolanınca düşecektim. Neyseki karnıma doğru sarılan kollar buna engel oldu.

 

“Sen gerçekten dağ ayısısın, hödüksün, kütükten beş dakika önce doğmuşsun, az daha beklesen kütüğün vücut bulmuş hali olurmuşsun.” Beni duymadan gelerek ilerlemeye devam etti. Ben ayaklarımı durdurarak hareket etmedim. Karargahtan çıkmıştık. Az ilerde arabası duruyordu. Ama ben ilerlememeye kararlıydım.

 

“Sare gece yola çıkacaksın? Vakit kaybediyoruz.” Omuz silktim. Ardından bıkkınlıkla bana doğru döndü. Kibar kibar konuşup, kusura bakma güzelim diyeceğini düşündüm. Ama kesinlikle beni yeniden omzuna atmasını beklemiyordum.

 

“Tuna indir beni!”

 

“Tuna dedim!”

 

“Gerçekten durdurulamaz bir hödüksün!”

 

“İmdaattt!”

 

“Bağırman hiçbir fayda sağlamaz.” Sinirle beline vurdum.

 

“Niyeymiş?” Güldüğünü işittim.

 

“Çünkü ben Yüzbaşıyım, kimse Komutanını karşısına almak istemez.” Pes ederek başımı aşağıya sarkıttım. Arabanın yanına gelince beni indirip kapıyı açtı.

 

“Gidelim merkezde neyden keyif alıyorsan onu yapalım. Bugün sen ne istersen onu yapacağız.” Gülümseyerek koltuğa oturdum.

 

“Hödüksün ama bazen romantik oluyorsun.” Ters ters bana baktı.

 

“Harbi hakaret davası açacağım, şahsıma duymadığım hakaret kalmadı.” Somurtarak ona baktım.

 

“Şöyle bakınca yüzünü avcumun içine alıp sevesim geliyor.” Bana değil de kendisine diyormuş gibiydi.

 

“Ne yapacağız?” Bana anlamsızca baktı.

 

“Ben az önce sen ne istersen o dedim. Bana niye soruyorsun?” Bir anda söyleyince aklıma hiçbir şey gelmemişti.

 

“Tamam avm gidelim o zaman?” Başını sallayarak ilerlemeye devam etti.

 

Arabayı durdurduğunda elbisemin eteğini tutarak indim. Havalar artık soğuk olmadığından sadece siyah bomber ceketle çıkmıştım.

 

“Buradaki avm de pek bir şey yok ama yinede sen bilirsin” Elimin yerini sonunda bulmuştu. Elimi tutarak ilerledi.

 

“Yemek yeriz, mesela burger?” Cevap vermedi.

 

“Burger sevmez misin?” Başını iki yana salladı.

 

“Hayır, burgeri severim de kendim yaparım, dışarda pek sevmiyorum, tatsız tutsuz” Gülerek ona baktım.

 

“O zaman bana burger yaparsın?” Gülümseyerek bana baktı. Elini sallaya sallaya yürüyordum. Küçükken abime çok yapardım.

 

“Yaparım, ama şimdi burada yemek istiyorsan yeriz” Başımı iki yana salladım.

 

“İskender mi yesek?” Bana biraz şaşırmış gibi yaptı.

 

“Yani bunu ben teklif edecektim. Odunsun dersin diye etmedim.” Kahkaha atmıştım.

 

“Millet bize bakıyor, sus sus” Ağzımı kapatmaya çalışırken gözüme aşırı tatlı görünmüştü.

 

“Odun olmadığın anlamına gelmez ama beni kebapçıya bile götürebilirsin.” Şaşkınlıkla baktı.

 

“Gerçekten normal bir çift değiliz, acıktım hadi” Bu çocuk romantiklikle odunluk arasındaki ince bir çizgideydi.

 

Geldiğimiz yere baktığımda nostajik bir ortama benziyordu. Cam kenarına geçtik.

 

“Oo Tuna Komutan, nerelerdesiniz ya, şu senin haylaz oğlan onu sürdüler dediydi.” Tuna şaşkınlıkla adama baktı.

 

“Hangi haylaz oğlan?” Adam şaşkınlıkla cevapladı.

 

“Ahmet işte” Gülmeye başlayınca Tuna bana gülme der gibi bakıyordu.

 

“Bende haylaz oğlan çok ondan sordum da, o seni kandırmış” Adam durumu anlayınca somurttu.

 

“Bu Ahmet başa bela, Allah sana sabır versin.” Gülmemek için dudaklarımı bastırıyordum.

 

“Öyledir öyledir, biz menüyü alalım lütfen” Bana bakarak sabır çekmeye başladı.

 

“Bu çocuğu gerçekten buralardan süresim geliyor. Millete beni sürdüler demiş, Allahım Yarabbim kafayı yemek üzereyim.” Bense diken üstünde gülmemek için kendimle savaşıyordum.

 

Yemeğimizi yedikten sonra el ele mağazaları gezmeye başlamıştık. Ona avm de ki tatlı bulduğum her pembeyi gösteriyordum. En son pembe bir yastık göstermiştim.

 

“Biliyor musun İmre’nin babası bizi küçükken hep avm’ye getirirdi.” Tuna beni dinliyordu.

 

“Babamla dışarı çıkmayı sevmezdim. Gerçi onun yanında olmayı da sevmezdim. Ama Cesur abiyle gezmeyi çok severdim. Keyifli ve espirili, hatta sınavlardan sonra bize avm de tatlı yeme sözü verirdi.” Ben anlatırken Tuna pür dikkat beni dinliyor ve aynı zamanda bir şey düşünüyor gibiydi.

 

“Sare, ben sana bir şey sormak istiyorum ama sorsam mı bilemiyorum.” Durup onun önüne geçtim.

 

“Sorabilirsin.” Gülümseyerek ona baktım.

 

“Tanıştığımızdan bu yana baban hakkında iyi bahsetmedin. Gerçi babanın hastanedeki tavırlarına bakılırsa bu normal gibi geliyor ama yinede sormak istiyorum. Baban hakkında ağır bir şey mi yaşadın?” Bu soru benim tüm hücrelerimi uyuşturmuştu. Ansızın başım dönmeye başlamıştı. İçimde en diplere gömdüğüm bir şeyler çıkmak üzere gibiydi.

 

“Hadi söyle ona Sare, gerçeği bilince yanında seni isteyecek mi merak ediyorum?” Sirel kulaklarımda çınladığında vücudum istemsizce titredi.

 

“Hadi ama Sare, ona niye sırrımızı söylemiyorsun?” Sirel beni kışkırtmaya çalışıyordu.

 

“Sare bence bizi kabul eder.” Lia çaresizce konuştu.

 

“Lia her zaman aptaldın, bizi bu halde kim kabul eder?” Sirel’in sesi artık gür bir şekilde çıkmıştı.

 

“Hadi Sare, söyle ona, ve bize verebileceği zararı yakından görelim.” Sirel’in kahkahası kulaklarımda çınladı. Gözlerim kararır gibi olduğunda Tuna’nın elini bırakıp bir adım geriledim.

 

“Söyle ona”

 

“Sırrımızı ona söyle”

 

“Sare ona gerçeği söyle!”

 

“Saklamayı kes ve ona gerçeği söyle!” Başımı iki yana sallayıp yutkundum.

 

“Hayır, yani bu konu hakkında bana bir daha soru sorma” Arkamı dönüp ilerledim. Elimi boğazıma götürmüştüm. Nefes alamıyordum.

 

“Sare” Arkamdan gelen sese yanıt veremedim. Kolumdan tutulup çekildiğimde Tuna’ya dönmek zorunda kaldım.

 

“İlaçlarını almıyor musun?” Yumuşacık sesiyle yüzümü ellerinin arasına aldı.

 

“Sare bana o günden sonra ilaçlarını düzenli kullandığını söyle” Kullanmıştım. Çünkü İmre başımda dikilip içine kadar yanımdan ayrılmıyordu.

 

“Kullandım.” Başını iki yana salladı.

 

“Kullandıysan, az önce yaşadığın şey neydi?” Ona söylemek istemiyordum.

 

“Az önce bir şey olmadı.” Gözlerimi kaçırdım.

 

“Sare beni kandırma, senin hareketlerinden ne hissettiğini ne yaptığını ya da ne yapmaya çalıştığını anlıyorum. Az önce olan şey neydi?” Verecek cevabıö malesef yoktu.

 

“Doktorunla düzenli olarak seans yapıyor musun?” Başımı salladım.

 

“Evet hem de her gün, iyiyim bir şeyim yok.” Gülümseyerek ona baktım.

 

“İstanbul’a gittiğinde yüzyüze bir görüş, sonra bana anlat, her detayı bana anlatmanı istiyorum. Gereksiz detay bile olsa, söz ver.” Elleri hala yüzümdeydi. Başımı salladım.

 

“Tamam söz, Sare Lia sözü” Güldüğümde alnımdan öpüp başımı göğsüne çekip sarıldı.

 

“Ne olursa olsun yanındayım, sana bir daha bu konu hakkında soru sormayacağım, hazır hissettiğinde anlatacağını biliyorum. Her ne olursa olsun yine yanında olacağım.” Kollarımı ona sardım. Herkesin bize baktığından emindim.

✈️

Gece saat 02:30’a geliyordu. Benim uçağım 03:00’da kalkacaktı. Havalimanında Tuna, İmre ve şaşırtıcı bir şekilde Karasu’nun tamamı vardı. Açıkçası onların beni yolculamaya geleceğini düşünmemiştim. Ama bu beni mutlu etmişti.

 

“İstanbul’a iner inmez beni ara” Tuna konuşmuştu. Başımı salladım.

 

“Tamam, bunu gün boyu 348. Kez söylüyorsun.” Tuna bana ters ters baktı.

 

“O kadar da değil.” Gerçekten saymıştım tam olarak 348 defa aynı şeyi tekrarlamıştı.

 

“Güzellik bize de haber vermeyi unutma, aklımız kalır.” Biran abi vedalaşmak için sarıldığında bende ona sarıldım. Karasu ile tek tek vedalaşmıştım. Ahmet bıraksam ağlayacak gibiydi.

 

“Ahmet 3 ay sonra geleceğim.” Ahmet yalandan gözyaşlarını siler gibi yaptı. Rol yapmada üstüne yoktu.

 

“Bir şey olursa ara, bir de senin şu instagramda ki kız arkadaşlarından birini de bana” Sözüne devam edemeden Ömer konuştu.

 

“Yuh be, oğlum hani rus seviyordun?” Gülerek onlara baktım.

 

“Ya laf olsun torba dolsun” Gülerek başımı salladım.

 

“Sizden bir şey rica edebilir miyim?” Tatlı tatlı hepsine gülümsedim.

 

“Tabiki her zaman” Bunu söyleyen Murat abi ve Hakan abiydi.

 

“Her zaman güzellik” Bunu da Biran abi söylemişti.

 

“Ayıp ediyorsun, alınırım bak, miyim falan, rica kipi sevmem.” Ahmet söylemişti.

 

“Benim bunu onaylamama bile gerek yok zaten” Ömer göz kırparak konuştu.

 

“İmre burada tek kalacak malesef, ona göz kulak olur musunuz? Yani ne olur ne olmaz.” İmre şaşkınlıkla bana baktı.

 

“Aaa yok, adamları niye meşgul ediyorsun Sare?” Mahçup bir ses tonuyla konuştu.

 

“Bunu söylemene gerek bile yok hallederiz.” Bunu söyleyen Ömer olmuştu. Diğer Karasu üyeleri ise bunu onaylamıştı.

 

“Evet evet yakından ilgilenecek birini tanıyorum.” Ahmet güldüğünde, Ömer ters ters ona baktı.

 

“Ahmet, sen bugün gözüme görünme, oğlum merkezde kimi görsem Komutan seni sürmüşler diyor, oğlum sen niye millete zottirik yalanlar uyduruyorsun?” Tuna sahte bir sinirle konuşmuştu.

 

“Ayy gerçekten mi?” İmre kahkaha atmıştı.

 

“03:00 uçağı birazdan havalanmak üzere” Anonsu duyduğumda telaşla sırt çantamı Tuna’dan alarak taktım. Bana yük olmasın diye omzuna asmıştı. Hızlıca Tuna’ya bir kez daha sarıldım. Ondan sonra İmre’ye daha sonra yeniden Karasu’ya sarıldım.

 

“Kendinize dikkat edin Karasu ve İmre sizi çok seviyorum.” Elimi kalp şeklinde öne doğru uzatarak ilerledim. Ben uçağa binerken istemsiz gözlerim doldu. Neredeyse ağlayacaktım. Hatta ağlamıştım. Çünkü gözüm bulanık olduğundan az daha merdivenleri çıkarken düşüyordum.

 

“Dikkat et!” Hepsini arkamdan seslendiğini duyunca yeniden ağladım.

                              🪖

YAZARIN KALEMİNDEN

Sabah ilk ışıklarını gösterdiğinde Tuna Yüzbaşı düşünceli bir ifadeyle evinin önündeki sandalyede oturmuş masayı izliyordu. Sare’yi bırakıp geldiklerinde bu sandalyeye oturmuştu. Daha da o sandalyeden ayrılmamıştı. Öylece orada oturmuştu.

 

“Tuna, hala mı burada oturuyorsun?” Tuna Yüzbaşı uyku mahmuru olmuş gözlerini Ömer Üsteğmene çevirdi.

 

“Eve giremedim. Ne bileyim, Sare arar hemen çıkar giderim diye düşündüm. Az önce aradı inmiş, anca rahatladım.” Ömer Üsteğmen anlayışla başını salladı.

 

“Oturacağını bilsem gitmezdim. Ama niyeyse beni de uyku tutmadı. Vallahi alıştırmış neşesine bi garipsedim.” Tuna Yüzbaşı hafifçe gülümsedi.

 

“Ömer, ben dün gece baya düşündüm kardeşim, ben daha önce bu kıza git falan dedim de, dayanamazmışım, tüm gece köye gidip göresim geldi. Ama onu orada bulamayacağımı düşününce içimden bir şeyler koptu sanki” Ömer Üsteğmen tebessümle dostunu dinliyordu.

 

“Vallahi demek ki birini sevmek böyle bir şeymiş” Tuna Yüzbaşı başını salladı.

 

“Bir şeye karar verdim. Ben Sare’ye evlenme teklifi edeceğim.” Ömer Üsteğmen şaşkınlıkla Tuna Yüzbaşı’ya baktı.

 

“Ama işte Sare ister mi kabul eder mi bilmiyorum, ben yüzlüğü alırım da ya redderse diye çekiniyorum.” Ömer Üsteğmen gülümseyerek konuştu.

 

“Ağzını arayalım dostum.” Tuna Yüzbaşı başını iki yana salladı.

 

“Ben bu işleri kesinlikle beceremem, bodoslama sorarım.” Ömer Üsteğmen bu sefer kahkaha attı.

 

“Tamam o iş bende, ben bunu İmre’den öğreneceğim. Sare’nin ağzından lafı en iyi İmre alır.” Tuna Yüzbaşı, Ömer Üsteğmene hak vererek konuştu.

 

“Bu benim niye aklıma gelmedi. Doğru söylüyorsun.” Ömer Üsteğmen kendisini işaret ederek ‘bu zeka’ der gibi baktı.

 

“Ben öğrenirim İmre’den sende ona göre alırsın yüzlüğü, artık şu nikahlar kıyılsın dostum.” Tuna Yüzbaşı istemsizce güldü.

 

“Daha geçen sene ne düşünüyordum. Şimdi ne düşünüyorum. Hayat işte” Sandalyeden kalkarak yeniden konuştu.

 

“Hadi benim evde kahvaltı yapalım.” Ömer Üsteğmen başını salladı.

 

“Hangi yüzlükten alacaksın?” Tuna Yüzbaşı düşündü.

 

“Bilmiyorum, onu da İmre’ye sorarım. Kızların vardır hayalleri” Ömer Üsteğmen başını sallamıştı.

👩🏻‍🏫

SARE LİA SARUHAN

Uçaktan indiğimde, havalimanının çıkışına doğru ilerledim. Abim arabanın önünde kolları göğsünde kavuşturmuş bir şekilde beni bekliyordu. Koşarak ona doğrular ilerleyip ansızın boynuna atladım. Abim şaşkınlıktan öylece kalmıştı. Daha sonra kollarını bana sardı.

 

“Abi seni çok özledim.” Abimi kokumu içine çeke çeke sarılmıştı.

 

“Güzelim, ömrümün neşesi, seni o kadar çok özledim ki burnumda tüttün.” Öpücüklere boğmuştu.

 

“Ben seni daha çok özledim.” Abim benimle inatlaşarak omuz silkti.

 

“Hayır ufaklık, ben senden daha büyüğüm, dolayısıyla benim özlemim daha çok.” Kıkırdayarak ona sokuldum.

 

“Eve geçmeden önce mi yemek yemek istersin yoksa” Anında sözünü kestim.

 

“Senin elinden yemek istiyorum.” Bana sarılarak etrafımızda döndürdü. Görenin bizi sevgili sanacağına emindim. Ama biz kardeştik.

 

“Bende öyle düşündüğümden gelmeden sana güzel yemekler hazırlamıştım.” Ellerimi çırparak arabaya bindim.

BÖLÜM SONU

 

Bölüm : 29.01.2025 21:07 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Esma Gül / UZAKTAKİ SES / U.S 62. BÖLÜM İSTANBUL
Esma Gül
UZAKTAKİ SES

75.04k Okunma

6.34k Oy

0 Takip
92
Bölümlü Kitap
TANITIMBİR HAYAL UĞRUNAÇOCUK İSTİSMARIU.S DUYURUSUÇLULUKU.S 4. BÖLÜM DİKİŞU.S 5. BÖLÜM YAŞATMAK İÇİN ÖLDÜRMEKU.S 6. BÖLÜM ATEŞU.S 7. BÖLÜM SİLAHU.S 8. BÖLÜM İKNAU.S 9. BÖLÜM İNATÇIU.S 10. BÖLÜM HAİNU.S 11. BÖLÜM BEKLENMEYEN KİŞİLİKU.S 12. BÖLÜM TANINMAZ HALU.S 13. BÖLÜM TÜRKİYE GELMEYECEKU.S 14. BÖLÜM AY YILDIZU.S 15. BÖLÜM ŞEHİT EMRİU.S 16. BÖLÜM ZEHİRU.S 17. BÖLÜM KABUSLARU.S 18. BÖLÜM BIRAKMAMU.S 19. BÖLÜM MESAFEU.S 20. BÖLÜM KIRGINU.S 21. BÖLÜM AKREP VE ASLANU.S 22. BÖLÜM LOJMAN BASKINIU.S 23. GÖĞSÜMÜ SIKIŞTIRAN KADINU.S 24. BÖLÜM KALBİYLE SAVAŞMAKU.S 25. BÖLÜM SANA KAYBEDİYORUMU.S 26. BÖLÜM RUH İKİZİU.S 27. BÖLÜM KURŞUNU.S 28. BÖLÜM NİŞANLISIYIMU.S 29. BÖLÜM BANA GEÇ KALDINU.S 30. BÖLÜM HOŞUMA GİDİYORSUNU.S 31. BÖLÜM SALDIRIU.S 32. BÖLÜM ÖPÜCÜKU.S DUYURUU.S 33. BÖLÜM PERDEU.S 34. BÖLÜM DUDAKLAR VE PARFÜMU.S DUYURUU.S 35. BÖLÜM OYUNU.S 36. BÖLÜM KÜÇÜK DÜŞÜRMEKU.S 37. BÖLÜM ŞEHİTU.S 38. BÖLÜM KANLA SÜSLENMİŞ AY YILDIZU.S DUYURUU.S 39. BÖLÜM AŞIK ATIŞMASIU.S 40. BÖLÜM SEVDİĞİM KADINU.S 41. BÖLÜM SARE’DEN TUNA’YAU.S 42. BÖLÜM DEKOLTEU.S DUYURU VE ALINTIU.S 43. BÖLÜM SENİ YAŞAMAK İSTİYORUMU.S 44. BÖLÜM FRAGMANIU.S 44. BÖLÜM YALANINI ÖPEYİM SENİNU.S 45. BÖLÜM FRAGMANIU.S 45. BÖLÜM KISMEN SEVGİLİMU.S 46. BÖLÜM TELLİ TURNAU.S 47. BÖLÜM FRAGMANIU.S 47. BÖLÜM ÇOCUKLUKU.S 48. BÖLÜM FRAGMANIU.S 48. BÖLÜM TAKİPU.S 49. BÖLÜM FRAGMANIU.S 49. BÖLÜM VİDEO KAYDIU.S 50. BÖLÜM SENİ KENDİME SAKLIYORUMU.S 51. BÖLÜM FRAGMANIU.S 51. BÖLÜM ALYAU.S DUYURUU.S 52. BÖLÜM FRAGMANIU.S 52. BÖLÜM KOALAU.S ÖNEMLİ ACİL DUYURU ‼️‼️‼️U.S 54. BÖLÜM FRAGMANIU.S 55. BÖLÜM FRAGMANIU.S 53. BÖLÜM MANGALU.S 54. BÖLÜMÜN FRAGMANIU.S 54. BÖLÜM TEST SONUÇLARIU.S 55. BÖLÜM MADURU.S 56. BÖLÜM KARIM DİYECEĞİM TEK KADINU.S 57. BÖLÜM FRAGMANIU.S 58. BÖLÜM FRAGMANIU.S 59. BÖLÜMÜN FRAGMANIU.S 57. BÖLÜM ASKERİNE VEDA ETU.S DUYURU ACİL‼️U.S 58. BÖLÜM KISMEN BARIŞTIKU.S 59. BÖLÜMÜN FRAGMANIU.S 59. BÖLÜM KISKANÇLIKU.S ACİL DUYURUU.S 60. BÖLÜM KİŞİLİK ÇATIŞMASIU.S ÖNEMLİ DUYURUU.S ACİL DUYURU🥺‼️U.S 61. BÖLÜM FRAGMANIU.S 61. BÖLÜM MİSAFİRU.S 62. BÖLÜM FRAGMANIU.S 62. BÖLÜM İSTANBULU.S ACİL DUYURUU.S 63. BÖLÜM GEÇMİŞ
Hikayeyi Paylaş
Loading...